Doğum (Eae | Theo | Inias | Esther | Asuriel | Amriel)

User avatar
Asuriel
Posts: 16
Joined: 15 May 2022, 20:28

01 Jun 2022, 20:37

Göğsünün içinde göremediği, dokunamadığı ama orada olduğunu nasıl bildiğini bilmediği kalbi attığı adımlar, söylediği sözler ve adamın tepkisinden sonra iyiden iyiye hızlanmıştı. Bir tehlike, bir düşman açık açık tehditkar söylemleriyle beyaz saçlı kadını ve onun koruduğu savunmasız kızı hedef alıyordu. Şüphesiz bu kızın buradan bir zarar görmeden çıkabilmesi için kendini ortaya atması lazımdı. Öyle de yapmıştı. Bir hareket, bir saldırı bir şey bekliyordu. Pür dikkat adamı izliyor, parmaklarının hareketini nefes alış verişini ve adamın gözlerinin baktığı yerlere bakıyordu. Savaşa hazırdı, hatta savaşı bekliyor bile denebilirdi. Eğer onları bu duruma düşüren, bu izbe yere getiren şey bu kırmızı gözlü mahlukat ise onu paylamak onun göreviydi. Başarabilirdi. Düşmanı cüsseli ve korkusuz bir yiğit gibi duruyordu. Lakin kendisininde savaşçı ruhlu biri olduğunu hissediyordu. Öyle biri olmasa kendisini düşünmeden atılmazdı düşmanın önüne değil mi?

Sonra bir ses duyuldu. Karanlığın, hiçliğin ortasında bir ses. Bir bıçağın sert bir kayaya çarptığında çıkardığı tını kadar keskin ve şiddetli bir ses. Bütün gözler o sese doğru çevrildi. Kül saçlı kadının kırmızı gözleri de bu harekete katıldılar. Sarı saçları, kırmızı pelerini ve alkışlayan elleriyle karanlığın içinden geliyordu adam. Sessizliği bozan elleri dikkat çekiciydi. Gülümseyen gözleri herkesi süzüyordu. Kül saçlı kadın üzerinde gezen bakışlara karşılık verdi ve adamı süzdü. Anlamlandıramadığı şeyler, anlamlandıramadığı bir yer ile birleşince çokta büyük bir çıkarım yapamadı. Adam tekrar konuşmaya başlayınca pür dikkat kesildi ve dinlemeye koyuldu. Ölmemek, kovalamamak, uçmamak. Kız yalan mı söylemişti? Yalan söylenmesinden hoşlanmadığını hissetti. Kıza karşı büyük bir hayal kırıklığı ve soğukluk bütün bedenini geçip gitti. Bir kaç adım uzaklaşmıştı kızdan ister istemez. Yine de, bir yalancı olmasına rağmen hala korunmaya ihtiyacı olan bir birey izlenimi veriyordu. Bu yüzden ona sırt çeviremeyeceğini hissediyordu. En azından buradan kurtulana kadar.

İblis Diyarı mı? diye düşündü. İblis'in ne olup ne olmadığını biliyor muydu ki diyarını anlaması beklenmişti ondan? Dinlemeye devam etti. Zira bu karmaşayı anlamak istiyorsa dinlemesi elzemdi. Öyle de yaptı. Silinen zihinler, geçmiş, isimler ve ayrıcalıklı insanlar hakkındaki konuşmayı dinledi. Adamın bir yanlışı vardı lakin. Her şeyi açıkladığını ve soru kalmadığını düşünüyordu ama söylediği her sözcükten sonra kül saçlı kadının aklında sorulması gereken sorular canlanıyordu. Adamın yaptığı konuşmanın içeriğinden bir çıkarım yaptı. Muhtemelen, muhtemelen bu adam buradaki insanlardan sorumluydu. Bir rehber olabilir miydi? Açıklama görevi verilmiş bir rehber. Soruları soracaksa şimdi sormalıydı. Bir adım öne attı ve kendini tanıtmaya başladı. "Ben..." diye başladığı cümlenin devamını getiremedi. Kim olduğunu bilmiyordu ki! Nedense defalarca yaptığını hissettiği bir şeydi bu kendini tanıtma safhası. Küçük duraklamanın ardından devam etti. "Her neyse... birden fazla sorum var aslında. İblisler Diyarı nedir, İblis nedir? Biz kimiz, niçin bizler ayrıcalıklı olduk, ne özelliğimiz varda ayrıcalıklı yapıldık ve bu hiçliğin ortasında neler oluyor ki biz nelere vakıf olacağız? Teşekkürler."
Image


Image

İsim: Asuriel
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 24
Boy: 172
Kilo: 58
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para:

Profil

Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 3

Aludir Statları

Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet:

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Image

İsim: Wyngen
Cinsiyet: Dişi
Boy: Kafa-kuyruk uzunluğu 3 m., kanat açıklığı uzunluğu 2.5 m.
Kilo: 257
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL

Varlık: 7
Güç: 5
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 1
Arun: 6
Duren: 2
İrade: 3

YETENEKLER

Yıkılmayan Beden

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

01 Jun 2022, 22:02

Burada filtreden geçmesi gereken çok şey var. Önce biri sakince bilgisi olmadığını söylüyor ki bu anlaşılır ve beklendik. Ardından, kahramanımızın gözünde, gerçekten güzel bir kız ona yaklaşıyor. Boynuna, ellerine ve parmaklarına dokunuyor. Kahramanımız bu dokunma olayının nedenini anlamasa da, kız onun gözlerinin içine baktığında kendini hoş hissetmeye başlıyor. Onun gözlerinde bir arayış, bir gereksinim seziyor. Sözleri ona şirin ve masum geliyor. İçinden ona karşı koruma güdüsü yükseliyor. "Benim istediklerimi yapmak için varsın." kısmı her ne kadar bilinmedik bir rahatsızlık uyandırsa da kahramanımızda, olumlu duyguları ağır basıyor ve görmezden geliyor o cümleyi. Kızın sesi bile gülümsetiyor kahramanımızı. Acaba suratında nasıl bir ifade var şu an? Hafif kızarmış bir gülümseme? Gözleri masum bir utanç ile etrafta gezdirme? Kız yüzü işaretli varlığı gösterip onu tehlike ilan ediyor. Gelin görün ki, kahramanımız o kişiye karşı gram olumsuz duygu ve düşünce beslemiyor. Ona baktığında onu kızın dediği gibi algılamıyor. Sadece kendisi ile aynı durumda olan birisini görüyor. Konuşarak anlaşmayı düşünüyor kahramanımız. Şu an bir ve beraber olmaları gerek. Tek yol bu! O sırada başka biri gelip önlerine geçiyor ve hedef gösterilmiş kişiyi sorguluyor. Kahramanımızın içine sıkıntı düşmeye başlıyor. Bu davranışın işleri daha da kötüye götüreceği bilinci onu uyarıyor. Hedef kişiden beklenmedik bir şahlanma geliyor. Sanki, hiçbir sorunu veya kusuru yokmuşçasına konuşuyor. Kahramanımızın aklını gariplik istila ediyor. "Hiçbirimizin hiçbir şey bilmediği bir durumda biri böyle konuşuyorsa, bildiği bir şey olabilir mi? Aksi takdirde nasıl rahatsız olmasın bu durumdan?" Tam ortamı sakinleştirip düzene sokmak adına söz söyleyecekken bir başkası daha giriyor araya. İşte bu kişinin söyledikleri gerçekten... Kahramanımızın kafası artık o kadar karışıyor ki, kendi içinde anlam yükleyip yorum bile yapamıyor. Her kafadan farklı bir ses, farklı bir yaklaşım, anında bir kutuplaşma. Kahramanımızın içi gittikçe sıkkınlıkla doluyor. İstemsizce elini yüzüne götürüp sıvazlayarak derin bir nefes alıp veriyor. Bilmediği bir şekilde kendisi kişileri evirip çevirmek ile sorumlu hissediyor. Ne mutlu ona ki, bir şey yapmasına gerek kalmıyor çünkü yepyeni bir kişi aralarına katılıyor. Zaten iki söz edip eylemde bulunana kadar kırk kere kesilmişti. İyi oldu bu! Bakalım, belki de bu kişi bilgi sahibidir.

Şükürler olsun, sonunda bilen biri! Kahramanımız elini yüreğine götürüp rahatlamış bir nefes veriyor önce. Ardından yüreğini önce üzüntü sonra öfke kaplıyor çünkü aldatıldığını öğreniyor. O çok hoşuna giden kızın onu sadece kullanmak istediğini öğreniyor. Öfke suratına vuruyor. Gözleri titreyerek surat kasları kasılmış bir şekilde kıza bakıyor. Burnundan bir kere soluyor ve ondan uzaklaşarak kendisine Azuldir diyen kişiye yaklaşıyor. Onun da sormak istediği sorular vardı elbette ama dürüst olmak gerekirse, akla ilk gelen temel sorular soruluyordu zaten. Bu Azuldir, yaydığı sıcak enerji ve özgüven Inias'ı ona güvenmeye itiyordu. Daha doğrusu, güvenmekten başak seçeneği yoktu. Bu rahatlığı ve keyfe kederliği ancak bilgiye ve güce yorabiliyordu. Aciz ve cahil bir kişi asla böyle davranamaz. Yapabileceği en iyi şey arkadaşça yaklaşıp ondan edinebildiği her şeyi edinmekti. Aklına ilk gelen şey ona doğru elini uzatmak oluyor. Bu davranışı barışçıl bir göstergeye yoruyor.

"İçinde bulunduğumuz durum bizi aşan bir tehlike barındırıyor. Kim olduğumuzu, nerede olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz. Eğer dedikleriniz doğruysa yardımınızı esirgemeyin lütfen. Bir ve beraber olmadan ilerleyemeyiz. Azul, bize katılır mısın?"

Dürüst ve içten olmak en iyisi. Onları bekleyenin ne olduğu belirsiz ve belirsizliğe karşı hazırlık yapamazlar. Muhtaç oldukları gerçeği onu sinir küpüne çevirse de, kabullenmek zorunda. Yolları şimdiden açık olsun!
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

01 Jun 2022, 23:02

Tartışmaya yeni bir soluk getirmemden hemen sonra karanlığın içinden biri bize seslendikten sonra yanımıza doğru yürümeye başladı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken yeni arkadaşımız aramızdaki mesafeyi iyice kapatarak yanımıza geldi. Ardından da liderliği eline alarak yaptığı küçük konuşma ile herkesi sakinleştirdi. Açıkçası böyle bir şey olmasını beklemiyordum. Tam yavaş yavaş eğlenmeye başlayacağımı düşünürken gaipten ortaya çıkan bu yeni kişi bir anda her şeyi baltaladı. Eğer kimse yanımıza gelmeseydi azıcık daha ortamı kızıştırdıktan sonra belki de birilerinin uçmasını daha doğrusu uçmayı denemesini sağlayabilirdim. Ancak şimdi denkleme giren bu yeni değişken sayesinde bunu yapabileceğimi sanmıyorum.

Yeni arkadaşımızın konuşmasından sonra bulunduğumuz yer ve kendim hakkında yeni şeyler öğrendim. Verdiği değerli bilgiler için Azuldir’e minnettar olsam da açıkçası nerede bulunduğumuzun şu an için çok fazla önemli olduğunu düşünmüyorum. Zaten halihazırda hafızamı kaybettiğim için iblis diyarı veya diğer bölgelerin nerede olduklarını veya nasıl bir yer olduklarını bilmiyorum. Bu kadar bilgi eksikliğim varken bulunduğum bölgenin adını bilmemin bana çok fazla bir faydası yok. Bu yüzden şimdilik nerede olduğum hiçbir anlam ifade etmiyor. Ancak burası ve diğer bölgeler hakkında daha çok şey öğrendikten sonra nerede olduğum bir anlam kazanabilir. Geçmişim konusunda da çok fazla bir şey merak etmiyorum. Olan oldu artık yapacak bir şey yok. Bu yüzden şimdilik kendimi olayların akışına bırakarak eğlenecek bir şeyler bulmayı planlıyorum. İlk olarak konuşmasını bitirdikten sonra Azuldir’e doğru dönüp “Uçamadığımız konusunda emin misiniz? Az önce arkadaşlardan biri bu konuda oldukça emindi.” Dedikten sonra siyah saçlı kızı işaret ederek “İsterseniz arkadaş ne olur ne olmaz bir denesin?” diyeceğim.

Uçma konusunu kesin bir şekilde hallettikten sonra grubumuzun kanayan yarasını çözmek için kollarımı sıvayarak kalabalığa seslenip “İsimlerimizi hatırlamamız birbirimizle konuşurken sorunlara neden olabilir. Bu yüzden bence birbirimize seslenmek için renkleri kullanarak bu sorunun üstesinden gelebiliriz. Hem bu sayede daha rahat konuşup hem de oluşabilecek karışıklıkların önüne geçebiliriz.” Dedikten sonra “Mesela bana yeşil diyebilirsiniz.” Siyah saçlı kızı gösterip “Ona da sarı diyelim.” İlk başta konuşan siyah saçlı erkeği gösterip “Sende mavi ol. Çok fazla konuşmayan kıza da mor deriz, diğerine de kırmızı. ” dedikten sonra az önce diğerlerini tehdit eden arkadaşa dönüp iki elime yana açarak mahcup bir tavırla “Üzgünüm. Sana da pembe kaldı.” diyeceğim.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
Amriel
Posts: 7
Joined: 22 May 2022, 13:23

01 Jun 2022, 23:33

Zavallı'nın üzerine yürürken birileri uçmayla alakalı bir şeyden bahsetmişti. Genç adam sizin neyi çekip uçtuğunuzu bilmiyor ve daha da önemlisi ilgilenmiyordu. O içinden kopartıldığı şiddet alemine olan hasretiyle yanıyordu. Bir şeyi kaybettiğini hissediyordu ama bu ne ismi ne geçmişiydi kaybettiği şey içinde bulunduğu ortamın zevkiydi. Ölene kadar kan havuzunda debelenmek istiyordu. Neyi kaybettiğini hatırlamasa da ona ulaşmak için tekrardan öldürmesi gerektiğini biliyordu. Bu acizi katletmeliydi. Henüz yaşayan bir ölüyken kendi organlarını ona yedirmeliydi. Ağlayarak yemek istemeyerek ama O'na olan korkusundan gönülsüzce işkencesini kabul etmeliydi aciz. Fakat bir şey onu durdurmuştu. Diğerlerinden farklı sesini henüz duymadığı biriydi. Gördüğü şey sayısı kadar ses duymuştu. O zaman bu konuşanı henüz görmemişti. Bu çemberden değildi.

Ses ona sıradan bir insan olmadığı söylüyordu. Elbetteki bu gerçeğe haizdi O, Sıradan mı? O üstün olandı. Bir bakıma seçkin bile denebilirdi, tabii ki kendisini ancak kendisi seçebilirdi. Sonradan ortaya çıkan onun iblis diyarında olduğunu iddia etmişti. İblis diyarı? Evet kulaktaki tınlaması doğruydu. O bu diyarın hakimi miydi? Büyük ihtimalle öyleydi. Sonuçta üstün olan hakim olandır. Ses geçmişini ve ismini hatırlamadığını da söylemişti. Geçmiş? Geçmişe kimin ihtiyacı vardı ki? Sadece korkak köpekler geçmişlerine bakardı. Olay şimdideydi. Ne sonra, ne önce, tam şimdi. Ama isim öyle değildi. İsmi önemliydi. Onu kaybetmemeliydi. O olmadan çığlıklar ne adına atılacaktı ki? Bir isme ihtiyacı vardı. Bir isim yaratmalıydı kendisine. Korkakların titreyeceği bir isim. Bu isim işi aceleye gelmezdi. Doğru titreşimi ve duyguyu yaratmalıydı. Bunun üzerinde düşünmesi gerekiyordu. Şimdi düşünemezdi. "Siktir et" diye mırıldandı kendisine. Kurbanları onun için bir isim yaratırdı nasıl olsa. Ses kendi adının Azuldir olduğunu söylemişti. Onun nasıl bir adı olabiliyordu da kendisinin olamıyordu? Azuldiri öldürüp adını gasp etmeyi içinden geçirdi bir anlığına ama bu fikirden vazgeçti. Doğru gelmiyordu, dehşetli bir isim değildi. Su dolu demir kovaya benzer bir tınısı vardı, damakta ağaç kabuğuna benzer bir etki bırakıyordu. Bu ismi istemiyordu.

Şimdi bu sesin, Azuldirin gelişiyle ortam çok değişmişti. Diğerleri kafası karışmış bir biçimde Azuldire sorular soruyorlardı. Sadece uçan salak O'na bir şeyler demişti. Fakat önemli değildi. Herkesin dikkati Azuldire toplanmıştı. Bu iyiydi. Onu engellemeye kalkışacak aptalları elemişti. Şimdi hızlı ve kararlı davranmalıydı. Harekat için mükemmel bir andaydı. Usulca Zavallı olana sokulmaya çalışacaktı. Fark edilip edilmemesi önemli değildi fakat ne kadar hızlı olursa o kadar rahat olacağı için dikkat çekmemeye çalışacaktı. Zavallı'nın yanına sokulabilirse, kollarının yetebileceği bir mesafeye gelirse onun boynunu kapmaya çalışacaktı. Elleri bir timsahın kurbanını bırakmayan ağzı gibi boğazına kapanacaktı. Öldürmeyi düşünmüyordu ama korkusunu görmek istiyordu, Kendisini üstün gördüğü için pişmanlık duymasını istiyordu. Yüzünün mosmor olmasını hava için yalvarmasını istiyordu. Ondan sonra ona sahte merhametini gösterip rahat bırakacaktı, hava almasına izin verecekti. Uzun süren bir eğlenceyi hemen bitirmek olmazdı, öyle değil mi?
Image
KÜNYE
İsim: Amriel
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 210
Kilo: 120
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000 Pula

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 3
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: -

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Slakor(Uykucu)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 4.62
Kilo: 347
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 9
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 1
Arun: 1
Duren: 6
İrade: 1

YETENEKLER
Son Çare

TEKNİKLER
-

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
-
User avatar
Eae
Posts: 8
Joined: 16 May 2022, 00:08

02 Jun 2022, 01:17

Amanın bir anda beni savunmaya geçmişlerdi, şu kırmızı güzellik de gelip aslında koşmuyorduk, uçuyorduk dedi. Uçuyorduk mu? Ona dönüp tek kaşımı kaldırdım. Koşma hikayesini ben sallamıştım gerçek olma olasılığı fazlasıyla azdı. O da uyum sağlamış olmalıydı. Kırmızı çocuğu baya sevmiştim. Beyaz saçlı kızı da… Çünkü hemen savunmuştu beni. Kendim ise, ne kadar pasif kalmıştı böyle. Hala kafasında soru soruyor olmalıydı kendine. Sırıtıyor muydu yoksa? Kızarmış mıydı? Ben böyle yarattığım kaosu izlerken yüzü yaralı varlık benim küçük olduğumu, kendimi büyük mü gördüğümü sordu. Büyük görmek mi? Şuan kendimden bile küçüğüm gerçekçi bakmak gerekirse… Önemli miyim? Evet. Tabi ki önemliyim. Korunmaya mı ihtiyacım var. Oh, evet. Hem de aşırı. Özellikle de bir yerden bir yere giderken sırtta taşınmaya çok ihtiyacım var. Düşündüm peki gerçekten ihtiyacım var mı diye. Yoktu aslında. İstesem her şeyi yapabileceğime emindim. Sadece… Üşeniyordum? Denemekten zarar gelmezdi hem de. Gelmezdi değil mi?

İri varlık üstüme yürümeye başlayınca geri, kendime doğru adımlar attım. Kendim ise hiç oralı değildi. Kendime güvenemezdim demek ki.

Bu sırada arkadan gelen bir sesle arada sıkışmış gibi hissettim ancak yeni gelen ses de, kendim gibi saldırgan bir hava katmamıştı. Burada tehlike yaralı yüzdü. Yine de yeni gelen adama o da dönüp baktığı için bana saldırmaktan vazgeçmiş gözüküyordu. Hem diğer varlıkların da ilgileri dağılmıştı. Yeni gelen sarışın varlığa baktığım gibi gözlerim parladı. Sabah akşam baksam sıkılmayacağım bir tipteydi. Bu yüzdendir ki yanımdaki herkes dediklerini doğru kabul etmişti birden. Yani, onun da hafızasının kayıp olmadığını nereden biliyorduk? Daha demin sallamıştım bir şeyler. O da sallıyordur belki. Dönüp kızıl saçlı çocuğa baktım. O da pek ikna olmuş gibi durmuyordu. Evet, sanırım şu varlıklar arasında benim gibi düşünen oydu. Kendime baktım. Yeni gelen adamın dediklerine körü körüne inandığı için benden uzaklaşmıştı. Ancak sorun yok, çünkü ben kendime güvenemeyeceğimi anlamıştım. Sarışın yeni gelen çocuğun salladıkları şunlardı. İblis evrenindeymişiz. Sıradan insanlar değilmişiz. İnsan değiliz direkt bence. Bu evrene girmek için geçmişimizi unutmuşuz. Geçmiş? Benim en iyi hatırladığım geçmiş boşluk. Bir de sanki bir ses. Biz ayrıcalıklı insanlar olmuşuz dediğinde dudağımı büktüm. Kandırmaya çalıştığı o kadar belliydi ki. Peki neden insanlar inanmıştı. Pardon pardon, “ayrıcalıklı insanlar” inanmıştı. Yakışıklı diye mi? Gerçekten bakmalara doyulmuyordu. Elimi çeneme götürüp ifadesini izledim. Rahattı. Gülümsüyordu. Kendine güveniyordu. Bir dahakine benim de bu şekilde hareket etmem gerekiyordu belli ki. Adını söylemesi de cabası… Azuldir. Benim de kendime isim bulmam gerekiyor. Bu sırada sarışın, sinsi kız neden burdayız diye sordu. Önemli miydi ki? Neden yaşıyorduk. Asıl soru bu olmalı bence. Hayat nedir? Amacı nedir? Bu soruyu da karşımdaki güzel insandan öğrenemeyiz. Çünkü aslında yalan söylüyor. Bizim gibi hafızası kayıp onun da. Beni koruyacağına inandığım kız ise, neden ayrıcalıklıyız burası neresi gibi sorular sordu. Ayrıcalıklı mıyım? Özel olduğuma eminim de… Ayrıcalıklı hissetmiyorum kendimi. Nasıl hissediyorum? Biraz düşündüm bunu. Sonra duygularımı düşünmeye çalıştığım için rahatsız olup konuyu başka zamana attım. Hisler… Aptalca gelmişti. Kendim konuşmaya başladı sonra. Gidip Azul’a elini uzattı ve tüm açıklığıyla bir şey bilmediğini, tehlikede hissettiğini söyledi. Ah kendim ah… Seni kandırırlar. Ben bu kadar saf değilim. Kendim değil sanırım o ya. Ben olmasını reddediyorum. Üstelik “bize” katılmaktan bahsetti. Madem ben yalan söylüyorum ve yaralı yüzden kaçmıyoruz o zaman nereden biz olduk? Kırmızı saçlı çocuk ise isimlerimizi hatırlamadığımıza göre, rastgele kelimeler kullanmamızı söyledi. Mantıklıydı oldukça. Zaten deminden beri en çok o kafama yatmıştı. Acaba neden var olduğumuz konusunda nasıl bir şey düşünüyordu. Kendisine yeşil dedi ki, ben kırmızıyı tercih ederdim tamamen kırmızı görünüyordu. Bana sarı adını verdi. Üstüme baktığımda sarı bir mont giydiğimi fark ettim. Kendim’e mavi adını verdiğinde onun ben olmadığını anlamış oldum. Çünkü ben olsaydım. Sarı derdi. Mor, kırmızı ve pembe… Koca adama baktım pembe dediğinde. Hala bana bakıyordu rahatsız edici bir şekilde. Kaşlarımı çatıp bir kaç adım uzaklaştım ondan. Sonra tekrar Azul’a döndüm.

“Daha demin yoktan var oldu her şey. Bu yüzden geçmiş diye bir şey yoktur ya da bizimdir.” dedim. Bizimdir derken. Biz yaratırız işte. Var oluşu da, bundan öncesini de. Uydururuz. “Benim bildiğim başlangıç ile seninki bir mi Azul?”
KÜNYE
İsim: Eae
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 160
Kilo: 55
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: -

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: -
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Meiyu (Tatlılardan tatlı)
Cinsiyet: Dişi
Boy: 53
Kilo: 13
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 7
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 3

YETENEKLER
Görünmez Adımlar

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

02 Jun 2022, 10:39

Azuldir’in sözlerinin ardından ilk konuşmaya başlayan, uzun sarı saçlı kadın oluyor. Sorduğu soruya Azuldir hafifçe kafasını sallayarak karşılık verdikten sonra, bu kez kişi kül rengi saçlarıyla varlığını belli eden kadın lafa giren kişi oluyor. Azuldir kadının cümlelerini yüzüne yerleştirdiği sıcak bir tebessümle dinliyor. Ancak aynı sırada, gözleri ortamdaki diğer kişilerin üzerinde de geziniyor. Azuldir’in bu kaçamak bakışları, ortama hakim olma içgüdüsünü size hissettirirken, kül rengi saçlı kadının konuşması sonlanıyor. Azuldir başıyla kendisine yöneltilen cümleleri anladığını belli ettikten sonra, bu kez konuşmaya siyah saçlı kahraman dahil oluyor. Azuldir kendisine yaklaşan ve elini uzatan adama kısılan gözleriyle karşılık verirken, tereddütsüz bir şekilde elini uzatarak karşılığını veriyor. Bu anda siyah saçlı kahraman, Azuldir’in elinin ne denli yumuşak olduğunu hissedebiliyor. Tokalaşmayı oldukça nazik bir şekilde yapan ve kendi elini neredeyse sıkmayan Azuldir’in yine de yaydığı sıcaklığı avuçlarında hissedebiliyor. Bu hissin, bir dostun yayabileceği nitelikte olduğunu düşünmeden edemiyor siyah saçlı adam.

Tokalaşma faslı sırasında bu kez söze giren kırmızı saçları ve gözleriyle dikkatleri çeken adam oluyor. Azuldir, tokalaştığı adamın elini hafifçe yavaşça bırakırken kırmızı saçlı adamın sözlerini dinliyor. Kırmızı saçlı adamın renkler üzerinden yaptığı isimlendirmeye karşılık olarak, teklif edilen renklerle kişiler arasındaki uyumu gözleriyle tartan Azuldir’in bu isimlendirme olayını karmaşık bulduğu düşünceli bakışlarından anlaşılabiliyor. Fakat bu esnada, Azuldir bir anda kafasını hafifçe sağa eğerek başka bir noktaya, kişiye odaklanıyor. Uzun boylu ve korkunç yüz hatları olan adamın hareketlenmesini yakalamış olan Azuldir, hemen karşısında duran siyah saçlı kahramandan bir adım sağa atarak uzaklaşıyor ve daha iyi bir görüş açısı yakalıyor. Tam bu esnada, gözlerinin altındaki saks mavisi kalemiyle farkını yansıtan kadının konuşmaları geliyor, ancak Azuldir bu konuşmayı çok dinliyor gibi durmuyor. Uzun boylu ve korkunç yüzlü adam hareketlenmeyi sürdürürken, sonunda Azuldir neşeli ifadesinden taviz vermeden hızlıca adımlamaya başlayarak uzun boylu ve korkunç yüzlü adamın önüne geçerek onun ilerlemesine engel oluyor. Bakışlarını kendinden bir hayli uzun olan adamın gözlerine diken Azuldir “Burada olup bitenlere pek ilgin yok gibi, olsun. En azından konuşmamızın sonlanmasını bekleyebilirsin, öyle değil mi? Sonrasında da…” diyor ve iki kolunu da yana doğru açarak eski yerine doğru ilerlemeye başlarken “Kafana ne esiyorsa onu yaparsın.” diyor.

Azuldir’in bu konuşmasıyla birlikte, uzun boylu adam en azından şimdilik dikkatleri üzerine çekmiş olduğu için olduğu yerde durması gerektiğini düşünüyor. Azuldir ise bu anda eski noktasında geldiği anda hepinizi bir kez daha süzüyor ve ardından derin bir nefes alarak “Peki o zaman, sırayla başlayalım.” diyor biraz isteksiz bir ses tonuyla. Azuldir sağa ve sola birkaç adım atarak yürümeye başladığı sırada konuşmaya da başlıyor ve hepiniz onu dinlemeye koyuluyorsunuz. Bu kez size değil, attığı adımlara doğru bakan Azuldir “Burada olmayı aslında siz tercih ettiniz. Yani kimse sizi buraya zorla getirmedi.” diyor ve hemen ardından size kaçamak bir bakış atarken “Tabi bunu hatırlamıyorsunuz ve daha önce sizleri tanımadığım için bunun sebebini ben de bilmiyorum.” diyor. Ancak birkaç saniyelik sessizliği içerisinde konuşmaya nereden başlayacağını bulamadığını düşündüğünüz Azuldir “Her neyse…” diyerek konuya bodoslama dalmaya karar veriyor.

Adımlamayı bir kenara bırakarak olduğu yerde sabit kalan Azuldir sağ elini işaret parmağını havaya kaldırırken “Bu bizim bildiğimiz insanlara ait diyar. Buraya insan boyutu da dendiği oluyor.” diyor. Hemen ardından sol elinin işaret parmağını havaya kaldırıyor ve gözleriyle bu parmağını işaret ederken “Burası da iblis diyarı… İblis boyutu da diyebilirsiniz.” diyor. Havaya kalkan iki parmağının şeklini ve duruşunu hiç bozmadan çarpıştırmaya başlayan Azuldir “Bu iki diyar arasında herhangi bir geçiş mümkün değildir. Genel itibariyle insan diyarından olan insan diyarında, iblis diyarında olan ise iblis diyarında kalır. Yani iki diyar arasında hiçbir etkileşim olmaz ve bu diyarlarda yaşanan hadiseler birbirlerini etkilemez.” diyor. Azuldir parmaklarını çarpıştırmayı bırakıp, iki parmağını birleştirirken “Ancak bu iki diyar arasında bir kesişim vardır. Sıradan insanlar bu kesişimi idrak edemez. Çünkü az önce dediğim gibi, iki diyar arasında genellikle etkileşim yoktur.” diyor. Havadaki parmaklarını salarak kollarını düz konuma getiren Azuldir bu noktada yüzüne hınzır bir tebessüm yerleştirirken “Ancak bizler sıradan insanlar değiliz. Doğuştan veya sonradan kazanmış olduğumuz, ancak farkına varamadığımız yeteneklerimiz, bizlerin iblis diyarına adım atmasıyla uyanışa geçer. Bu sayede bizler, iki diyarda da varlığımızı sürdürebilir hale geliriz.” diyor. Anlatımlarına kısa bir sessizlik payı ekleyen Azuldir hepinizi tek tek bir kez daha süzdükten sonra “Bu yeteneğin ne olduğuna ayrıca değineceğim, ancak bu konuda bizlerin de sınırlı bilgileri olduğu için olayın ancak özünü aktarabiliyorum.” diyerek bilinmezliğin içinde başka bir bilinmezliğin daha olduğunu beyan ediyor.

Azuldir tekrar yavaş yavaş sağa sola adımlar atmaya başlarken “Evet, bizler iki diyarda da var olabiliyoruz. Uyanışımızla birlikte, esas benliğimize kavuşmuş oluyoruz. Ancak esas benliğimize kavuşmamızla birlikte, geçmişe dair tüm hafızamızı yitiriyoruz. Bunun sebebini araştırıyorlar, ancak henüz elimizde net bir cevap yok. Benim kişisel düşüncem, esas benliğimizin uyanışı ile geçmişteki varlığımız arasındaki çatışmanın bizi tamamen yok etmemesi adına beynimizin kendini savunma mekanizması olarak bu gerçekleşiyor. Tabi bu sadece bir görüş…” diyor hafifçe gülümseyerek. Azuldir bu aşamadan sonra tekrar konuşmak için birkaç saniye bekliyor ve sonrasında “İşin bu teknik yönleriyle sizi sıkmak istemem.” diyor. Aslında bu konuda niyeti daha çok kendisinin sıkılmış olması olduğu yüzündeki hatlardan belli olan Azuldir “Nerede olduğunuzu ve nasıl burada olduğunuzu söyledim. Kim olduğunuzu ise bu aşamadan sonra kendiniz bulmak zorundasınız, bununla ilgili açıklama yapabileceğim bir husus yok. Gelelim burada ne yapacağınıza… Aman aman… Bence en heyecanlı kısım!” diyor yerinde duramayan bir çocuk haylazlığıyla.

Bir kez daha adımlamasını keserek sizleri süzmeye başlayan Azuldir “İblis diyarında insan olarak var olmak bazen baya kötü sonuçlara neden oluyor. Bu yüzden burada varlığınızı sürdürebilmek için bir iblise ihtiyacınız oluyor.” diyor. Yüzüne kocaman bir gülümseme yayılan ve neredeyse yerinde duramayacak kadar neşeli görünen Azuldir “Evet… İblis diyarında bir iblise ihtiyacınız var, doğru duydunuz! İşte sizin burada olma nedeniniz de tam olarak bu! Şimdi gidip iblislerle tanışacaksınız ve ardından bir iblisi yanınıza alacaksınız! Muhteşem, öyle değil mi?” diyor. İçindeki heyecanın her bir zerresini size geçirmeye çalıştığı belli olan Azuldir, birkaç saniye bu halini sürdürdükten sonra bu kez boş bir tebessümle size bakıyor ve “Unutmadan şunu da söyleyeyim… İblisler insanlara karşı pek sevecen varlıklar değildir. Ayrıca, iblisi alamayanınız ölür. Size güveniyorum!” diyor sahte bir gazlama şekliyle.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Amriel
Posts: 7
Joined: 22 May 2022, 13:23

04 Jun 2022, 19:40

Talihsizlik, tek kelimeyle talihsizlik. Yavaş yavaş kurbanına yaklaşıyordu, birazcık daha zamanı olsa elleri boynunda kenetlenecekti. Birazcık daha zaman. Ama hayır, Zavallı konuşmaya karar vermişti. Konuşup adamın dikkatini üzerine çekmeyi tercih etmişti. Konuşana kadar ne o ne de Azuldir O'nu görmemişti. Fakat zavallı'nın şansına konuşası tutmuş ve ilgiyi kendisine çekmişti. Hayır şimdi olmaz diye düşündü içinden O, ama olan olmuştu. Bunu gırtlaklamayı çok istese de bu kadar göz varken yapmaması daha iyiydi. Diğerleri duruma ayıldığında zorlanabilirdi. Bu beş para etmezler onu pek zorlamazdı gerçi ama yine de şu an bilmediği bir ortamda bilmediği kişilerleydi. Çok dikkat çekmeyi istemiyordu. Bu işi özel olarak daha sonra halledebilirdi.

Azuldir O'nu fark etmiş ve zavallıyla arasına girmişti. Hiç gereği yoktu zaten O fikrini değiştirmişti. Fakat adam yine de yanına kadar gelmiş ve gözlerinin içine bakacak cesareti bulmuştu. Demek bu iblis işini bildiği için cesarete sahipti. O cesareti kırıldığında nasıl gözükecekti acaba, diye düşünmeden edemedi. Peki diye düşündü, dediklerini dinleyelim. Sonuçta bilgi de bir güçtü ve güçlenmeye hayır demeyecekti bu adam. Zaten dinledikten sonra işine karışmayacağını belirtmişti. Pekala, öyle olsun.

Azuldir O'nun burada olmayı kendisinin istediğini söylemişti. Elbette öyle olacaktı. Zorla iblislerin yanına girecek hali yoktu. Büyük ihtimalle burayı fethetmeye girmişti. Ama bu hafıza işi biraz canını sıkmıştı. Ama yine de bir alemi fethetmek için makul bir bedeldi bu. Azuldir insan ve iblis diyarlarının normalde geçişe izin vermeyen bir yapıda olduğunu söylemişti. Sadece çok özel kişilerin geçebildiğini belirtmişti. Evet O özel olduğunu biliyordu ama ya bu çöpler, ya şuradaki Zavallı, Onlar da mı özeldi. Bu kadar özel insan fazlaydı. Onlar az özel olmalıydı, kesinlikle O kadar değillerdi, Nerede ve neden orada olduklarını söylemişti Azuldir fakat kendilerinin kim olduğunu bulma yine kendilerindeydi. O'nun kendisini bulmaya ihtiyacı yoktu. Kim olduğunu biliyordu, hep bilmişti. İsmi ya da geçmişi önemli değildi. Önemli olan arzularıydı ve onları da biliyordu.


Azuldir iblislerle tanışıp onları yanlarına almaları gerektiğinden bahsetmişti. İblislerin insanlara karşı sevecen olmadıklarını söylemişti. Sevecenlik veya insanlık O için hiç önemli değildi. O, iblislerden öte bir canavardı. Zayıf sıradan zavallı bir insan değildi. Bir iblisle dövüşmek nasıl olurdu ama? Eğlenceli olabilirdi. İblisler de insanlar gibi acı çekiyorsa çok daha güzel olurdu üstelik. O bunları düşünürken Azuldir iblise sahip olmayanların öleceğini söylemişti. Hayır, O iblisi olmasa da ölmezdi. Ama yine de işi şansa bırakmak pek iyi olmazdı ve bir iblis yardakçının olması onun gibi bir insana çok şey katardı. Evet onun hükümdarlığın başlangıcında yanında olacak bir kula ihtiyacı vardı. Bir köle istiyordu. Bir iblise hükmetmek istiyordu. Yüzünde kırıkça bir gülümseme oluşmuştu. Bu adam şimdi ilgisini çekmişti ve ondan öğrenmek istediği şeyler vardı. Şimdi bu fantastik iblisler nerede bulunurlar ve onlara nasıl tasma takarız? Ben burada iblis görmüyorum.
Image
KÜNYE
İsim: Amriel
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 210
Kilo: 120
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000 Pula

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 3
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: -

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Slakor(Uykucu)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 4.62
Kilo: 347
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 9
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 1
Arun: 1
Duren: 6
İrade: 1

YETENEKLER
Son Çare

TEKNİKLER
-

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
-
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

04 Jun 2022, 21:15

Yeni arkadaşımızın verdiği tepkiye bakarsam renkler ile isim verme olayını çok fazla beğendiğini düşünmüyorum. Halbuki bu kadar pratik ve kolay bir yol bulmuşken bunun beğenilmemesi beni birazcık hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü herkese renkler ile isim vermek planımın sadece ilk aşamasıydı. İleride olayları daha da karıştırmayı planlıyorum. Örneğin Sarı ve Mavi’ye aynı anda seslenmek istediğim zaman Yeşil, Kırmızı ve Mavi de ise Mor diyerek ortamdaki kaosu ve kafa karışıklığını arttırmak istiyorum. İşleri iyice karıştırırsam ortaya eninde sonunda eğlenebileceğim bir komiklik çıkacağını düşünüyorum. Renk olayını diğerleri de Azuldir gibi beğenmezse ben yine de planıma sadık kalarak onlara verdiğim isimler ile seslenmeye devam edeceğim. Umarım tüm bu uğraşlarımın meyvesini yiyebilirim.

Anladığım kadarıyla Pembe, Sarı’dan pek hoşlanmıyor. Gerçi sadece Sarı’dan değil kimseden hoşlanmıyor da olabilir. Az önce kendimize daha yeni yeni gelirken de birilerini açık açık tehdit etmişti. Tüm bunları göz önünde bulundurursam galiba Pembe’nin azıcık öfke problemi var. Bu problem ileride minik grubumuzda bazı sorunlara neden olabilir ama eğer bu öfkeyi doğru kullanabilirsem ortaya eğlenceli şeyler de çıkarabilir. Şimdilik Pembe’yi gözlemleyerek sinirlendiğinde ne kadar ileri gidebileceğini anlamaya çalışacağım. Az çok vereceği tepkiyi öğrendikten sonra öfkesini nasıl kullanacağım konusunda daha detaylı düşünmeye başlayabilirim.

Azuldir, tekrar liderliği eline alarak Pembe’yi durdurup bazı açıklamalar yaptı. Onun dediklerine göre hepimiz kendi isteğimiz ile buraya gelmişiz. Yani hafızamı bilerek sıfırladım. Burada olmak için böyle bir bedel ödediğime göre burada bulunmayı gerçekten istiyordum. Neden böyle bir şey istediğimi bilmiyorum ama merak etme eski ben amacımızı gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım. Ancak ortada dikkat etmem gereken küçük bir sorun var. Burada yaşamak için bir iblise ihtiyacım var. Az sonra tanışacağımız iblislerden bini ikna ederek ölüm cezasından kurtulmam gerekiyor. Kocaman bir gülümseme ile iblislerin karşısına geçip tüm sevecenliğimi kullanarak bu işten yırtmayı planlıyorum. Sevecenlik planım işe yaramazsa mecbur diğerlerinden kopya çekip biraz da doğaçlama yapmam gerekecek. Buraya kadar gelebilmek için tüm geçmişimden vazgeçtim. Bu kadar erken hayata veda etmek istemiyorum.

İblisler ile anlaşma olayının nasıl olacağını bilmiyorum. Bu yüzden ilk önce bir gönüllünün ortaya çıkarak bize bu olayı nasıl yapacağımızı göstermesi gerekiyor. Mavi, oldukça dürüst ve ahlaklı birisine benziyor. Azıcık gaz verirsem kendisini bu kutsal görev için ortaya atacağından neredeyse eminim. Bu yüzden öncelikle Mavi’nin yanına giderek dostane bir tavır ile elimi omzuna koyarak “Hepimizin kafası karışmışken ilk sen ortaya çıkarak sorduğun soruyla bizi düşünmeye ittin. Senin sayende az da olsa kendimizi toplayabildik. Bu ölüm kalım durumumuzda yine bize liderlik etmek ister misin?” diye soracağım. Konuşmam bittikten sonra elimi Mavi’nin omzunda çekerek birkaç adım geri çekilerek Mavi ve diğerlerinin neler yapacağını gözlemleyeceğim.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
Asuriel
Posts: 16
Joined: 15 May 2022, 20:28

05 Jun 2022, 21:49

Şu kısacık yeniden doğumunda hiç bir şeyi anlamamıştı. Bir şey dışında. O da insanoğlunun garip bir yaratık olduğuydu. Bir tanesi bir yalan söylemişti, öbürleri de o yalanın arkasından koşturmuştu. Belki korkularından belki başka bir dürtüyle bu yalana sarılmayı seçmişler ve kendilerine bir günah keçisi yaratmışlardı. O günah keçisi de rolünden şikayetçi olmamış, kendini savunmayı denememiş ve ona yüklenen pozisyona itiraz etmeden 'görevini' icra etmeye başlamıştı. Hatta doymayıp her şey sakinleştikten sonra bile saldırmaya, yok etmeye çalışmıştı. Kül saçlı kadın adamın hareketini görmüştü. Aralarına geçip herifin boynuna bir tekme atmayı deneyecekti ki Azuldir ondan hızlı davrandı. Herifi bir kaç söz ile sakinleştirdi ve herkesin dikkatinin adamın üzerine çekilmesini sağladı. Böylece insan azmanı olan şahıs durakladı ve dinlemeye başladı. Bunu nedense çok yapmıyormuş gibi bir izlenim aldı kül saçlı kadın. Grubun arasındaki küçük lakin oldukça gereksiz gerginlik son bulduktan sonra Azuldir tekrar açıklama yapmaya başladı. Bundan keyif almadığı dudaklarından dökülen kelimelerin çıkışında, tonlamalarında ve mimiklerinde o kadar belli oluyordu ki. Niçin hoşlanmadığı ve keyif almadığı bir işi yaptığını merak etti kül saçlı kadın. Acaba kendisi de böyle bir işi yapıyordu. Önceki hayatı çekilmez bir hal aldığı için mi yeniden doğmayı tercih etti. Bütün anılarından ve geçmişinden kaçmanın bir yolu muydu bu? Nasıl bir geçmişi vardı ki kaçmak istemişti? Kaçılan bir geçmiş hatırlanmaya değer miydi? Yoksa değerini bir kenara bırakıp tekrar aynı hataları yapmamak için mi hatırlanmalıydı bu geçmiş? Bu soruların cevabını ona kader gösterecekti. Kader onu buraya getirmişti ve kader onun buradan çıkıp çıkmayacağına karar verecekti.

Parmaklarla anlatılan iki dünya da bir anlam ifade etmiyordu. Bildiğimiz insan dünyası neydi? Azuldir'in buradaki herkesin hiç bir şey bilmediğini hatırlayıp hatırlamadığını sorguladı. Yapılan açıklamaları can kulağıyla dinliyor ve bir şeyleri oturtmaya çalışıyordu. Lakin yapbozun parçaları veriliyordu sadece kül saçlı kadına, onları yerleştirebileceği bir masa yada bir zemin yoktu. Bu yüzden de verilen bilgiler sadece havada uçuşmaktan öteye gidemiyordu. Esas benlik, boyutlar, iblisler... anlaması gereken onlarca şeyden sadece birkaçıymış gibi hissettiriyordu. Hayatta kalmak için yeniden doğmalıydı. Yeniden doğmalı, emeklemeyi, yürümeyi, koşmayı ve her şeyi tekrar öğrenmek zorundaydı.

İblis yakalama konusu açıldığında irkildiğini hissetti. Az önce doğan bir bebek koca koca iblisleri nasıl zaptedecekti? Hiç bir şey bilmiyordu bu konu hakkında! Bilmesine gerek var mıydı? Bahsedilen güçleri belkide ona yardımcı olacaktı. Nefes almak gibi, düşünmek gibi kolay olacaktı belki. Çok fazla belki, çok fazla bilinmeyen vardı. Azuldir'in gazlamasıyla birlikte kanı iyice kaynamıştı. Bilinmezliği yok etmek için bir iblis yakalaması gerekiyordu. Takım arkadaşları arasında konuşmalar ve gruplaşmalar başlamıştı. Bir lider bile öne sürülmüştü. Kül saçlı kadın bu lideri tanımak istemediğini hissetti. Kendi başına hareket etmenin en mantıklısı olacağını düşünüyordu. İblisler Azuldir'in anlattığı gibi insanlara saldırıyorlar ise, sayısı fazla olan bir insan grubu birden fazla iblisin dikkatini çekecekti değil mi? Bu istediği bir şey değildi. "Azuldir, yardımların için teşekkürler. Sanırım bu iblisi nasıl yakalayacağımızı kendimiz bulacağız. Arkadaşlara başarılar diliyorum lakin ben kendi yolumu kendim çizmek istiyorum." dedi ve bir iki adım attıktan sonra yalancı kıza döndü. "Eğer korunmaya ihtiyacın varsa ve bu deli-manyaktan korkuyorsan peşimden gelebilirsin." daha sonra cevap beklemeden gruptan uzaklaşacak ve kendi yoluna gidecekti, bir iblis bulana kadar.
Last edited by Asuriel on 07 Jun 2022, 18:54, edited 1 time in total.
Image


Image

İsim: Asuriel
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 24
Boy: 172
Kilo: 58
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para:

Profil

Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 3

Aludir Statları

Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet:

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Image

İsim: Wyngen
Cinsiyet: Dişi
Boy: Kafa-kuyruk uzunluğu 3 m., kanat açıklığı uzunluğu 2.5 m.
Kilo: 257
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL

Varlık: 7
Güç: 5
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 1
Arun: 6
Duren: 2
İrade: 3

YETENEKLER

Yıkılmayan Beden

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

06 Jun 2022, 04:30

Mmmm, sıcak ve yumuşak.

Hmmm, hiçbir şey anlamadım.

Bu anlaması güç ve fazla bilgiler bütününün kahramanımızın beyin filtresinden geçmesi zaman alacağa benziyor. Öncelikle, olumsuz duygularına karşı gelip mantığıyla gerçekleştirdiği eylemin işe yaraması, yüzünde ona verilen basit bir işi yerine getirmiş övünç dolu bir çocuk gülümsemesi takınmasını sağladı. Azul'dan kendisine gelen hislerin yanlış olmadığı kanıtlanmış oldu böylelikle. Ondan bir art niyet sezmiyor. Sergilediği tavırda bir zorunluluk havası var. Bu da demek oluyor ki, özgür iradesi ile burada değil. Burada olması ve kendilerini bilgilendirmesi gerektiğinden burada. Hele hele fiziksel bilgi kısmını hızlı fakat özverili geçtikten sonra iş aksiyona gelince gösterdiği olumlu duygu yoğunluğu konu üzerindeki öznel düşüncelerini temsil ediyor. Yani, bu Azul adındaki karakter yalan söylemiyor. Kendisinin ve diğerlerinin düşmanı değil. Aksine, onlara yol göstermekle görevli biri. Görevli... Bu sözcük nedense kahramanımızın benliğinde bir ağırlığa ve ciddiyete neden oluyor. Sanki biliyor ama ne bildiğini bilmiyor gibi. Neyse, bunları düşünecek zaman yok. Azul'un dediğine göre birer insanlar. Bu ne olduklarının yanıtı. Bir de iblisler var. Bu da ne olmadıklarının kanıtı. İkisi farklı şeyler sonuçta. Aslen gerçekleşemeyecek bir şeyi gerçekleştirebilecek kadar özeller ve kendi iradeleriyle bu seçimi yapmışlar fakat bedeli hafızalarıyla ödemişler. Bu da neden ve nasıl burada olduklarının yanıtı. Yani, buraya bir amaç uğruna geldiler. Bunu öğrenmek kahramanımıza kararlılık aşılıyor. Amaçsızlık korkutucu. her şeyi yutan ve geri de hiçbir şey bırakmayan bir yokluk adeta. En azından öyle düşünüyor. İnsan boyutundan iblis boyutuna iblis almaya gelmişler. Hem amaçları olduğu gerçeğini destekliyor hem de buranın neresi olduğunu yanıtlıyor. İşin içinde hayatta kalmak da var. Yani, özünde isteseler de istemeseler de gerçekleştirmek zorunda oldukları bir hedef var. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıkları bir canlı türünü nasıl elde edecekler acaba? Onlara karşı sevecen değiller demek onlara karşı saldırgan olacakları anlamına geliyor. Bu da demek oluyor ki, kesinlikle beraber hareket etmeliler! Yalnız olmak yapılabilecek en yanlış davranış!

Kendini başından beri üstün ilan eden insan yarması eleman doğru soruyu soruyor. Bu boşlukta boş boş gezmenin anlamı yok. Kahramanımızın içinden gelen ses ona fazla zamanları olmadığını söylüyor ve onu derin düşüncelerden omzuna konan bir el çıkartıyor. Ardına baktığında gördüğü eleman onu masumane bir şekilde gülümsetiyor. Uçuk kaçık fikirleri olan barışçıl eleman değil mi bu? Başta ona içinden laf atmıştı ama şimdi düşününce, belki de en iyisini o yaptı. En başta etrafa panik ve gerginlik hakimken bu kavramları dağıtmaya ve kendince bir düzen oluşturmaya çalıştı. Takdir edilesi! Lider mi? Kahramanımız mı? Yine hem de. Bu sözler onun enerji ile dolmasına neden oluyor. Sanki basık hava yok olmuş ve ciğerlerini şişirene kadar nefes alabiliyor, sanki gözlerinin içi gülüyor, sanki bir anda daha güçlü hissediyor. Zihnine belli başlı kavramlar gelmeye ve kendilerini belirginleştirmeye başlıyor. Görev, onur, gurur ve sorumluluk. Bu kavramlar ne anlama geldiklerini ona duygu yoluyla anlatmaya çalışıyor. Onu hislendirerek kendilerini tanımalarını sağlıyorlar. Evet, ortaya atılan bu fikir ona doğru ve doğal geliyor. Kişilerin en zayıf anında onlara öncülük edecek biri olabilir. Onları zafere ulaştırabilir. Zafer... Bu sözcük neden onu kaynatıyor ve istekle dolduruyor? Derin bir nefes alarak göğsünü geriyor ve duruşunu dikleştiriyor. Beraber olduğu gruba bakıyor. Bunu yapabilir. Yapabilecekse de yapmak zorunda. Bu onun sorumluluğu. Tam ağzını açıp gür bir sesle konuşmaya yapmaya yelteniyor ki, aralarında biri "Yolunuz açık olsun. Bana müsaade!" edasıyla uzaklaşmaya başlıyor. Kahramanımız ona doğru birkaç adım atarak sesleniyor. "Eğer iblisler bizlere karşı sevecen değilse tek başına olman fazlasıyla tehlikeli. İşimizi şansa bırakamayız. Beraber olursak hedefimizi garantileriz. Birbirimizden güç alarak başarabiliriz. Kendini dışlamana gerek yok." Bir anlığına duraksıyor ve devam ediyor. "Birbirimize güvenmek zorundayız. Kullanabileceğimiz her şeye muhtaç olduğumuz şu durumda sadece birbirimize sahibiz. Bunu görmezden gelmek yüksek olasılıkla intihar olur. Geri dön ve hep beraber bir plan yapalım." Kahramanımızın gözleri yaşarıyor. Galiba bu duygu yoğunluğu ona fazla. Belki de soğuk ve kara gerçeğin farkındalığı onu buna itiyor. Kim bilir? Eğer giden eleman gelmezse, kalanlarla bir plan yapmak zorunda. İnsan yarmasına dönüyor. Eğer sözcüklerini iyi seçerse elinde işleri garantiye alacak bir koz olacağını görebiliyor. "Sen güçlü, dayanıklı ve heybetli duruyorsun. Bu iblisler neye benzer bilmiyorum ama beraber olursak, üstlerinden gelebiliriz. Hem sen de üstünlüğünü kanıtlamış olursun. Senin için iyi olmaz mı?" Ardından onu atayan elemana dönüyor. "Bana güvendiğin için teşekkür ederim. Sözlerini ve davranışlarını başta garipsesem de niyetini anlıyorum. Kendimize bir ad takmak her koşulda işe yarar ve renkler de kulağa eğlenceli geliyor. Moralimizi yüksek, aramızı iyi tut, olur mu?" Uzun boylu sarışına çeviriyor bakışlarını. ona doğru elini uzatıyor. "Ne hünerlerin olduğunu bizimle paylaşırsan sevinirim. Ne kadar çok olursak, o kadar başarıya yakın oluruz." Geriye seslenmediği bir kişi kalıyor. Ona yalan söylemiş, onu kandırmaya çalışmış, kendisine hizmet ettirmeye çalışmış bir kişi. Onun sayesinde yalandan nefret ettiğini ve özgürlüğün kırmızı çizgisi olduğunu anlamış kişi. Tereddüt ediyor kahramanımız. Ona karşı olumsuz duygu ve düşünce yoğunluğu besliyor. Gözlerini aşağı çeviriyor ve kafasını hafifçe yana çevirerek burnundan nefes veriyor. Kendi duygu ve düşünceleri içinde bulundukları durumda önemsiz. Bir sorumluluğu var ve bunu yerine getirebilmek için elinden geleni yapması gerek. Her şey başarılı olmak için. Saks mavisi ile süslenmiş gözlerin içine bakarak sesleniyor. "Bize katıl! Birlik ve beraberlik içinde iblisleri alt edip buradan çıkabiliriz. Sen de bunu istiyorsun ya?"

Sözleri, davranışları, tavrı işe yarayacak mı? Yoksa, bunca çabasına karşın herkes ona karşı gelip onu yalnız mı bırakacak? Yapacakları planlar iblislere boyun eğdirmeye yetecek mi? Yoksa, bu yolda zavallıca geberip mahsur mu kalacaklar? Ancak zaman gösterecek.
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”