Dedikodular (Diniel)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Jul 2023, 11:07

Raldrin’in hemen yanında, bağdaş kurmuş bir şekilde oturmaya başlıyorsun. Zihninde dönen sorular ve varlıklarınıza dair ihtimaller, sözcüklerin anlamsızlığına neden olurken içinden haykırmak ve aynı zamanda sonsuza kadar sessiz kalmak geçiyor. Bu iki seçenek arasında Raldrin’in hangisine daha yakın olduğunu unutulmuş hatırların olduğunu bildiğin kadar biliyorken, etrafınızda dolanan karanlığın da size uyum sağladığını görüyorsun. Raldrin de karanlık da ve varlığın da sanki hiçlik aleminin müptelaları gibi zamansız bir ortam oluşturmaya çalışıyor. Nefes alışverişlerin bile, bir canlı olmanın getirdiği içgüdülerden uzak ancak yaşatacak kadar az ve hafif oluyor. Bu halde, ne zamanın geçtiğini hissediyorsun ne de zamansızlığın kıymetini…

Sessizlik, en kahırlı hediye gibi hüküm sürerken Raldrin’in hafifçe kolunu indirdiğini görüyorsun. Sanki kolu uyuşmuş gibi hafifçe sallamasının ardından tekrar elini başının altına koyan Raldrin “O ejderha… Benden daha kudretliydi…” diyor. Sözleri sanki zehirli bir hançerin defalarca vücuduna batıp çıktığını gösterir gibi acı dolu çıkarken ağzından, Raldrin hafifçe bir nefes verirken “Lanet olsun!” diye iç geçiriyor. Raldrin’in bu sözlerinin ardından, sana sırtını dönmesinin klasik bir Raldrin tavrı mı yoksa bir ejderha olmanın getirdiği utanç mı olduğunu sorguluyorsun istemsizce. Kafanda bu düşünceler dönerken Raldrin “Sadece birkaç saniyede… İşim tamamen bitmişti… O kadın gelmeseydi…” diyor. Cümlelerindeki kesiklikler, Raldrin’in içinde yanan öfkenin parıltılarını ortaya koyarken Raldrin bir kez daha “Lanet olsun!” diyor dişlerini sıktığı belli olan bir ses tonuyla. Raldrin’in sözleri karanlığın içerisinde birkaç saniye yankılanırken, en sonundan hafif bir nefesi buzul bir öfkeyle dışarıya veren Raldrin donuk ses tonuyla “Ne istiyorsun?” demekle yetiniyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

26 Jul 2023, 16:31

İç karmaşamın sonucu olarak yapabildiğim tek şey Raldrin’in karşısında bağdaş kurup oturmaktı. Zamanın aktığını hissedebiliyor olsam bile ne kadar vakit geçirdiğime içinde bulunduğum hiçlik gibi anlamsız geldiği için dikkat etmiyordum. Bükülüp kırılarak uzatılmış bu zaman aralığı Raldrin’in hafifçe kolunu indirmesiyle parçalanıyor ve olması gerektiği hıza dönüyordu. Kolunu sallamasının ardından tekrar elini başının altına koydu. Biraz önceki dalgın bakışlarım görünüm olarak pek değişmemiş olsa da Raldrin’in hareketlerini kayda geçiyormuşçasına dikkatlice takip ediyordum. Yüzünü göremiyor olmam onun ne tür bir ifade takındığını da bilememe sebep olmuştu ancak bunu anlamam için fazla zamana ihtiyacım olmadığını hemen ardından kurduğu cümle ile göstermişti. Elzerad’ın bir ejderha olduğu kulağımda çınladığında gözlerim refleks ile ansızın açılıyor olmasıyla beraber Raldrin’in ses tonu ve hissettiği acıyı açıkça dışa vurmasıyla ne hissetmem gerektiğini bilemiyordum ancak doğal bir endişenin içimde dolandığını farkındaydım. Nefesimi tutarak dinlemiştim onu. Elzerad’ın Raldrin’e kendini ejderha sanmasıyla ilgili küçümsemesinin zihnimden akması, onun ejderha olduğunu benim için ortaya çıkarmasının hemen ardından gerçekleşmişti. Lanet olsun diyerek iç geçirmişti. Şok etkisiyle açılmış gözlerim yavaşça normale dönüyordu. Eğer Elzerad ejderha türünü temsil ediyorsa, Raldrin buna kesinlikle benzemiyordu. Boy olarak katlarca büyüktü. Kuyruğu ve kanatları bulunuyordu. Kesinlikle kudretin temsilcisi gibi görünüyordu. Yine de dikkat ediyordum ki Elzerad’ın Raldrin’in bir ejderha olduğunu onu görür görmez fark etmişti. Sadece hakaret edip onun bir ejderha olmadığıyla ilgili hakaret ediyordu. Sinirlenmiştim. Yumruklarımın istemsizce sıkılıyorken Raldrin’in özellikle de kendi türüne karşı ve tüm hakaret ve ithamlara karşı kaybetmiş olmasının daha acı olduğunu anlayabiliyordum. Sırtını bana böyle dönmesinin ardında yatan sıradan boş vermişliği değildi, buna emindim…

Konuşmasını sürdürmesi o alışık olmadığım havayı sürdürmesine sebep olmuştu. Kaybetmenin verdiği acıyı daha ne kadar açıkça dile getirebilirdi bilmiyordum. Sırtını bana dönüyor olmasını yadırgamıyordum artık. Onun acısını hissettikçe kendime duyduğum öfke ve yetersizlik hissi katlanarak büyüyordu. Lanetini savurmuştu. Onun laneti sanki benim ağzımdan çıkıyor gibiydi. Gitgide titreyen nefesimi alıp vermek iyice güç hale gelmişti. Ne istediğimi sormuştu donukluğuna eşlik eden öfkesini dışa vurarak. Ondan bir şey istemiyordum. Yalnızca konuşmak istiyordum. Onun yanında olduğumu söyleyebilirdim. Hala hayatta olduğumuzu ve bundan sonrasına bakmamız gerektiğini de söyleyebilirdim. Bilmiyorum, aklımda pek çok motive edici söz bulunuyordu ancak bunlar bu an için bir çözüm sunuyor muydu? Öfkesine öfke, durgunluğuna durgunluk, kibrine kibir katarsam kime ne faydası olacaktı? İçinde bulunduğum bunalımlı durumu dönüp de yüzüme bakıp görmediği için şanslı hissediyordum kendimi. O öfkeden çıldırdığım anda elini omzuma koyduğu his ansızın kendini tekrar etti zihnimde. Donuklaşan bakışlarım ansızın canlandı, solgun grilik yerini bulunduğumuz karanlığı fark etmeme bıraktı. Gerginlikten kasılan yumruğum gevşiyor ve daha rahat nefes alıp veriyordum sessiz geçen birkaç saniyenin ardından. Yalnızca üzüntü duyuyordum onun bu haline karşı. Neden onun için üzüldüğümü de bilemiyordum. Belki de hayata başladığımdan beri bir parçam olduğu için en yakınım olmuştu ben istemesem de istemesem de. İçimde bir ateşin yanması gerekiyordu. Bu yüzden durgunlukla daha fazla yol alamayacağımı bilerek hızlı bir nefes alıp verip toparlandım. İçimdeki ateş gitgide büyürken bakışlarımdaki sıcaklık da artıyordu. Vakit kaybetmeden dizlerimin üstüne kalkıp ellerimi karanlık zemine dayayıp başımı Raldrin’in üstünden geçirip yüzünü görebilecek şekilde iyice uzanırken bu yakın mesafeden yüzüne mutlulukla bakıp küçük bir çocuğu andıran ses tonuyla “Ne yapıyorsun diye bakmak istedim” dedim.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 Aug 2023, 07:16

Bağdaş pozisyonunu bozup dizlerin üzerine kalkarak Raldrin'in yüzünü görmek için hareketlenmeye başlıyorsun. Raldrin'in karın bölgesinin birkaç santim üstünden geçen başın, Raldrin'in yüzünü görebilecek bir noktaya geldiğinde yüzündeki gülümsemeyle cümleni kuruyorsun. Ancak Raldrin, sanki senden gelecek bir cümleden çok yüzündeki gülümsemeye şaşırmış gibi görünürken, ne şekilde tepki vereceğini bilemez şekilde yüzüne bakakalıyor. Esasen Raldrin'in bu şaşkınlığını bir nebze de anlayabiliyorsun. Zira başını Raldrin'in yüzü görmek için uzatmaya başladığın sırada, onun yüzünü gördüğün andaki ifadesi bir kez daha zihninde canlanıyor. Çatılmış kaşlarına eklediği titreyen bakışlar ve kenarları aşağıya sarkmış dudaklarındaki ince titreme... Bunun öfkeyle karışık derin bir acının izlerini taşıyan bir yüz ifadesi olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Sanki bir şekilde aynı surat ifadesini daha önce görmüş gibi... Sanki daha önce aynı surat ifadesiyle yüzlemiş gibi... Sanki daha önce kendine aitmiş gibi... Sanki hiç olmamış gibi ve hep varmış gibi... Her ne kadar daha Raldrin ilk konuşmaya başladığı anda onun yüzündeki ifadenin aşağı yukarı bu şekilde olduğu konusunda emin olsa bile, yine de o birkaç belki de milisaniye içerisinde yüzünden silinen gülümsemen, Raldrin'in içindeki ızdırabın yansıması oluyor. Ancak yine de motivasyonunu korumayı başarıyor ve Raldrin'e gülümseyen bir yüz ifadesiyle bakıp konuşabiliyorsun.

Raldrin gülümseyen yüzüne birkaç saniye öylece bakakaldıktan sonra hafifçe bakışlarını karanlığın derinlerine doğru çeviriyor. Parıltısını yitirmiş donuk bakışlarındaki donukluğun kaynağının, bu kez Raldrin'in özü olmadığını görmek içini bir parça daha titretiyor. Başının hemen altında birbirinize hafifçe temas eden bedenleriniz sayesinde, Raldrin aldığı her bir nefesle ile şişen göğsüne acıyı doldurduğunu ve her verdiği nefeste de öfkeyi saldığını hissedebiliyorsun. Daha önce görmediğin yüzüyle karşılaştığın Raldrin'e karşı atılacak doğru adımlar ve bunlrın olası sonuçlarına ilişkin düşünceler kafanda şimşek hızıyla dolanırken Raldrin karanlığa teslim ettiği donuk bakışlarıyla birlikte "Öyle işte." demekle yetiniyor. Fakat hemen ardından "O şapşal suratına kocaman bir gülümseme yerleştirebildiğine göre keyfin yerinde anlaşılan." diyor donuk ses tonuyla onlarca iğneyi çuvaldızla birlikte saplamak isterecesine. Ne var ki bu sözlerinden sonra bakışlarının kafasını hiç çevirmeden anlık olarak seninle buluşturan Raldrin, bakışlarını tekrar karanlığa gömdüğünde "Bu hiç senlik değil. Demek ki senin tarafta da sıkıntılar var." diyor ve ardından sert bir nefesi tüm karanlığı dağıtmak istercesine veriyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

04 Aug 2023, 00:05

Kafamı uzatıp Raldrin’e baktığımda çektiği ıstıraba şahit oluyordum. O milisaniyelik afallamam, onun için attığım adımın sihrini kısmen bozuyor olsa da bunun üstesinden gelip sanki davranışımdaki teşebbüsüm hiç kesilmemiş gibi gülümseyerek ona bakabiliyordum. Bu hareketime karşı belki niyetimi anlayarak belki de yanlış sonuçlar çıkarıp içinde yorumlayarak bakışlarını karanlığın derinliğine doğru çeviriyordu. Bakışları o her zamanki hayattan bezmiş gibi değildi. Bunun ardında çok daha gerçek bir acı ve sıkkınlık yattığını düşünüyordum. Alıp verdiği nefesi bedenlerimizin teması sayesinde acı ile alıp öfke ile verdiğini hissedebiliyordum.

Ne yapsam daha iyi? Neşesini yerine getirmeye mi çalışmalıyım? Derdine ortak mı olmalıyım? Sözlerini anladığımı belirten cümleler mi kurmalıyım? Yoksa sadece yanında mı kalmalıyım? İçimde yükselen ateşle beraber kafamda düşünceler dolaşıp duruyordu bu kısa zaman aralığında. Ancak, “Öyle işte” deyip geçtiği anda düşünce fırtınası bir anda duruluyordu. Hemen ardından ise suratıma şapşal demesiyle biraz önce harlanan alevin üstüne gök gürültülü şimşekli yağmurlar yağdırıp söndürüyordu. Ettiği cürete karşı anlık bir öfke patlaması mı yaşasam yoksa çekip gitsem mi bilemeden olduğum yerde şişmeye başlarken gözüme anlık olarak baktıktan sonra bunun benlik olmadığını söylüyordu.

İçten içe sinirlenmiştim ama üzerine çıkmış haldeyken ortalığı karıştırmak da istemiyordum. Peki, ne yapmam gerekiyordu? Üzerine daha fazla düşünemeden yüzüme anlık çöken dondurucu soğuklukta kesici bakışlarla beraber tok ses tonuyla “Neymiş benlik olan?!” dedikten sonra dizlerimin üzerine çöküp sırtımı ona dönüp yaslanıyor ve kollarımı göğüs hizamda kavuşturduktan sonra gözlerimi kapıyordum. Yüzümde memnuniyetsizlik emareleri dolu olsa bile daha fazla söylenmek istemiyordum. Benlik olan neydi ki? İyi ki onu görmek istemiştim, burnumdan getirmese olmazdı. Gerçi bugüne kadar kaç defa yüzüm gülmüştü ki? Gözümün önünden defalarca kez yalnız kaldığımda yere çöküp keder ve hüzünle dolup taştığım, darmadağın hal aldığım anılar geçmişti alıp verdiğim derin iki nefes sırasında. Belki de o nedenle bu kadar şaşırmıştı Raldrin. Ancak buraya güçsüz olmak için gelmemiştim. Sızlanmak için de gelmemiştim. Buraya hala hayatta olduğumuz ve hala bir şeyler yapabileceğimiz için gelmiştim. Daha çok onun için gelmiştim.

Söndürmek için elinden gelen yapılmış olsa da hala hayatta kalan içimdeki cılız ateşle beraber kısmen sakin moduna geri dönen ancak alaycılığı hissettiren ses tonumla “Hiç nutuk çekecek durumda değilim ama öyle somurtup durursan çekmeye başlayacağım” dedim. Ardından sahtelik dolu sıkkın bir nefes verip “Cidden, öfkeni bana yansıtacağını düşünmemiştim. Oysa ben acısını bir sonraki düşmanlarımızdan çıkarmayı planlıyordum... Neyse, dediğim gibi buraya tartışmaya gelmedim. Seni görmeye geldim, dalga geçtiğimi sanmıyorsun umarım” dedim.

Ona söylemem gereken önemli bir şey vardı ama henüz konusunu açmak istemiyordum. Kaybettiği savaşın ardından çok daha uysal durup başından savmaya çalışmasa da hala bana ters davranacağı konusunda nedense emindim. Oysa ilk kez benden yana bir çıkarımda bulunmuş ve bir sorunum olabileceğini söylemişti. Bakışlarım karşımdaki karanlıkta kaybolmuşken "İblisler arasında hiç birini merak edip yanına gittiğiniz olmaz mıydı? Açıkçası bana henüz hiçbir insan bunu yapmadı ama senin hayat tecrüben benden daha uzun olduğu için sormak istedim" diyecektim sakince. Aldığım bir nefesin ardından kollarımı çözüp ellerimi karanlığa doğru uzatırken parmaklarıma bakıyordum. "İblis olmak güzel olabilirdi. İstediğim gibi uçup zıplayabilirdim ve pek çok şey yapabilecek kadar güçlü olurdum ama sorun, senden çok daha güçlülerin var olmasıyla beraber başlıyor gördüğüm kadarıyla" diye ortaya öylesine bir konu gibi söyleyecektim.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

14 Aug 2023, 11:41

Sırtını Raldrin’e dayayıp oturmaya başlamanla beraber, ilk başta Raldrin kendini çekecek gibi olsa da hareketsizliğini korumaya karar veriyor. Belki de bu ana kadar, Raldrin’in bir şekilde varlığının içinde yaşıyor olmasını dikkate almazsan, en yakın olduğunuz süreçte aslında hiç konuşmadan öylece durabileceğini hissediyorsun. Raldrin’in sana karşı sözleri öfkeni bir kez daha harlıyor olsa bile, bir anda sırt sırta vererek oturuyor olmak, değişik bir güven hissi yayıyor tüm vücuduna. Ancak bunlardan daha önemlisi, aynı hissin Raldrin tarafından da hissedildiğini anlayabiliyorsun. Sözlerinden ziyade duruşu, bu temasın ona iyi geldiğini fısıldıyor sana. Ne var ki bunu dile getirmenin, tüm huzuru yok edeceğini biliyorsun ve bu nedenle kendini, anlık hislerin yerine aklına gelen düşüncelerle harmanlıyorsun.

Konuşmaya başladığın anda Raldrin’in yüzünü görmüyor olsan bile, sözlerini bayık bir ifadeyle dinlediğini anlayabiliyorsun. Fakat bu kez umursamazlıktan ziyade, çaresizliğin ve güçsüzlüğün kırıntıları arasında var olmanın getirdiği zoraki bir var oluşa karşı bir duruş olduğunu seziyorsun Raldrin’deki bu bayık bakış halinin. Bu nedenle, sözlerini kurup konuşmayı bitirdiğinde Raldrin’in sana bir şeyler söyleyeceğini, sinirlerini alt üst etmesi ihtimal dahilinde olsa bile aranızda bir şeyler konuşulacağını anlayabiliyorsun.

Verdiğin nefesin hakiki suretini gösterir gibi iç çeken Raldrin “İblis olmak iyi bir şey mi sence?” diyerek başlıyor konuşmasına. Aslında bunun sana karşı olan bir soru olmadığını anlayabiliyorsun. Raldrin’in bir cevap beklemeksizin sorduğu bu sorunun ardından aldığı nefes konuşmasını da sürdüreceğini gösteriyor. Aldığı nefesle şişen sırtı temasınızı güçlendirirken Raldrin “Sence öyle olsa, o lanet ejderhayı gördüğümde sevinmez miydim? Siz insanlar, kolayca birbirinizi yok etmeyi mi arzularsınız yoksa bir şekilde birbirinize destek olmayı mı? O ejderha… Daha beni gördüğü ilk anda yok etmeyi istedi.” diyor. Sözlerinin sıkılı dişlerinin arasına sıkıştırabilen Raldrin’in bedeni hafifçe gerginlikle titremeye başlarken “Bir iblis olmak… Aslında en zor yaşantının tezahürü gibi. Bir ejderha olmanın gururunu aldığım her nefeste yaşıyorum, beni yanlış anlama. Ne olursa olsun, başkaca bir yaratık veya ot olmaktansa bir ejderha olmayı yeğlerim. Ancak iblis, ne olursa olsun bir iblistir. Ve Diniel… İblisler ne kadar kudretliyle o kadar yaşayabilirler.” diyor. Raldrin bu sözleri sanki kendine ait değilmiş gibi, tamamen bu zamana kadar ortaya koyduğu karakterden farklı bir şekilde dile getiriyor. Bu durum, bir şekilde onun daha çok konuşmasını arzulama şeklinde sana geri dönüyor. Ancak Raldrin bir anda sırtını seninkinden çekip tam karşına gelecek şekilde bağdaş kurup oturuyor ve onun umursamaz bakışlarına bir kez daha maruz kalıyorsun.

Raldrin birkaç saniye sana öylece bakmakla yetinirken, az önce konuşanın o olduğundan bile şüphe etmeye başladığın bir anda ağzını hafifçe aralıyor ve “Bir iblis, diğerini sadece yok etmek için merak eder. Bir ejderha ise… Sadece yenildiği kişiyi!” diyor hırslı bir şekilde. Hemen ardından bir anda bakışlarını keskinleşen ve kaşları çatılan Raldrin, daha önce varlığına şahit olmadığın bir iradeyi ortaya koyarken, sanki bedeni bir anda tekrar Elzerad ile savaştığında olduğu gibi mor bir alevle kavrulmaya başlıyor. Aurası giderek yükselen Raldrin karşısında güvensizlik hissi içine dolmaya başlarken Raldrin “Bir sonraki düşman diye bir şey yok Diniel… Benim tek düşmanım var! O lanet ejderhanın kanatlarını koparım gırtlağına sokmadığım sürece, kimse düşmanım olamaz! Bunu ister seninle istersem de sensiz yapacağım!” diyor. Sözlerini sonlandırmasıyla birlikte, Raldrin heybetini arttıran aurasına engel olmaksızın “Senlik olan şey de bu Diniel… Sen iyimser veya ortalığa gülüşüyle neşe saçan bir tip değilsin. Sen Diniel… Kendini bilinmez arzularıyla harlayıp, her bir sorununu kökünden yakmak isteyecek birisin. İyi veya kötü… Bunlar senlik kavramlar değil. Sen arzularına hizmet eden bir insansın. Bana öyle geliyor ki Diniel, sen en yalın haliyle insanlığın kıyameti olacak kişisin!” diyor. Sözlerini bu anda sonlandıran Raldrin, baskınlaşan ve bir an için seni içine hapsedecek kadar yayılan aurasını sıktığı dişleriyle dinginleştirirken, yüzüne de daha “Raldrinlik” bir ifade takınmaya çalışıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

15 Aug 2023, 04:58

Sözlerimin Raldrin’e geçtiğini göremesem de hissedebiliyordum. Sırtına dayandığımda karşılıklı geçen o güven hissiyatıyla burada sonsuza kadar vakit geçirebilecekmiş gibi gelse de her an yine gıcıklığını yapacağı ihtimalini de yok sayamıyordum. Ancak bu güven hissini aldığım anda yüzüme yerleşen o hafif tebessümü Raldrin’e gösterememiş olsam da bunu görmese de anlayacağından şüphem yoktu. Bu tebessüm her ne kadar çaresizlik ve güçsüzlük hislerini anlayabiliyor olmam ve iç çekişiyle kısa sürmüş olsa da benim için bugüne kadarki en önemli anlardan biri olmuştu. Bunu hiçbir zaman unutmayacaktım.

Raldrin, iblis olmanın iyi bir şey olup olmadığını sorduğunda bunu cevaplamam için değil, çektiği derin nefesle beraber yanıtlayacak olduğunu anlamıştım. Ancak o daha nefesini çekerken aklımdan bir an bunu bilmediğimi de geçirebilmiştim. İçimdeki bilmezlik düşüncesi ise Elzerad’ın onu görür görmez yok etme isteğini söylediğinde yanıtlamıştı. İnsan olarak başka bir insanı durduk yere öldürmeyi, daha doğrusu kimseyi öldürmeyi istememiştim şimdiye kadar. Öldürmek için ne gibi bir sebebim olabilirdi ki? Elzerad’ın da yoktu belki de. Sadece bir varoluş sebebi gibi yok etme hissiyatı ile bütün olabilirdi. Ancak konuda en ilginç olan şeyin Raldrin’in bunun farkındalığına sahip olmasıydı. Şaşkınlığımı her ne kadar gizliyor olsam da, Raldrin’in ağzından çıkan her kelimeyi can kulağıyla dinleyip zihnime kazıyordum çünkü bu sözler sanki Raldrin’e değil de başka birine aitmiş gibi çıkıyordu. Bu şekliyle konuşmaya devam etse onu sabaha kadar dinleyebileceğimi biliyordum. Ancak sırtını benimkinden çekmesiyle bu büyülü anı kesiyordu. Kalkıp karşımda kuruluyor ve umursamaz bakışlarına maruz bırakıyor beni. Sanki arkamda duran başka biriydi ve kalkıp gitmiş yerine bildiğim kişiyi getirmiş gibiydi ancak ikisinin de Raldrin olduğunun elbette bilincindeydim. Gizlediği yüzünü ona bakmadığımda göstermiş ardından o doğal maskesini yüzüne yerleştirip karşıma geçmişti. Aynısını ben de ona yapmıyor muydum zaten. Neredeyse düşüncelere dalıp gidecektim.

Karşımda bana öylece bakıp durması, geçen süre birkaç saniye bile olsa az önce gerçekten onun konuşup konuşmadığı konusunda kuşkuya düşürmeye yetmişti. Ancak ağzı hafifçe aralanıp o sert cümlesini ortaya vurduğunda kuşku yerini dinlemeye devam etmem gerektiği hissine bırakmıştı. Onda hissettiğim hırsı içimde hissediyordum adeta. Sanki kelimeleri, içime işleyebilen bir araç gibi geliyordu. Bakışları keskinleştikçe benim yüzüm de onun hislerine paralel olarak ciddiyetimi yansıtıyordu. Aurası gitgide yükseldikçe kontrolden çıkıp çıkmayacağını kestiremiyordum bile. Bana az önceki sözlerimden dolayı takındığı tutumu sözlerinde yapabileceği gerçeklerle yüzüme vurup bu konuyu kapatmıştı. Sözlerindeki neden sonuç ilişkisinden bunu niye yaptığını anlayabiliyor olsam bile karşımda güçlü bir iblis olduğu gerçeğini değiştirmiyordu bu. Yine de içimde korku, nefret, kin veya düşmanlığa dair hiçbir hissiyat yoktu. Karşımda tehlikeli bir iblis olabilirdi. Ancak biraz önce bana güven veren de ondan başkası değildi. O yüzden öfkelenmeden, korkmadan ve herhangi negatif bir tutum sergilemeden öyleye dinliyordum Elzerad’a olan bu kararlı tutumunu.

Ben onun haline, duygu ve düşüncelerine bu kadar odaklanmışken yaydığı aurayı dinginleştirmeden bir anda konuyu bana çeviriyordu. Konu bana döndüğünde şaşkınlıktan gözlerim hafif de olsa açılmıyor değildi. Her bir kelimesi zihnime çiviyle çakılıyor hissiyatı vermesine rağmen kenetlenen bakışlarım dışında bir tepki veremeden dinliyordum onu. Benim nasıl biri olduğumla ilgili böylesine keskin ve dehşete düşürücü olması gereken cümleleri nasıl kurabildiğini bilemiyor olsam da arzularım için yaşadığımı ve sonunda insanlığın kıyameti olacak kişi olduğumu vurduğunda içimde sanki hep bildiğim bir şeyler bir kere daha tekrar ediliyormuş gibi geliyordu. Beni şaşırtan şey ise bu cümleleri kurduğunda içimden büyük bir yük hafifliyor gibiydi. O anlamlandıramadığım anıda da, Lenith ile kader ile ilgili kurduğum cümlelerde de, Eletha ile konuşmamız sırasında da, olacakların hep kadere bağımlı gerçekleşebileceği ihtimalini düşünüyor ve buna karşı durmam gerektiğini hissediyordum. Sanki isteğim dışında bir şeyler gerçekleşecek ve buna engel olamayacakmış gibiydi. Ancak Raldrin’in sözleriyle artık fark ediyordum ki kader denilen şey kendi kişiliğimin sonuçlarından başka bir şey değildi. Bir iyilik yaparken de bir kötülük yaparken de bunu yalnızca isteğimle yapacağımın farkına varmıştım artık. İnsanlığın kıyameti olacağımı düşündüğü konusu, genel olarak insanlık bir bütün olarak umurumda olmadığı için ne düşüneceğimi bile bilmiyordum. Şimdiye kadar yalnızca bir avuç insan ile vakit geçirmiştim ancak hiçbiri ile insanlığı koruyup kurtaracak veya iyilik yapacağımla ilgili bir söz söylememiş veya tavırda bulunmamıştım. Bu yüzden belki de bir başkasını dehşete düşürecek bu sözler benim için yalnızca bir kere daha bildiğim bir şeyi duyuyormuş gibi hissettirmişti. Ancak bu seferki duyduğum hissiyat, kadere karşı direnme konusundaki fikrimi değiştirmeyi başarmıştı. Raldrin ile konuştuğum için bu kadar memnun olacağımı tahmin edemezdim.

Neredeyse beni yutacak olan aurasını sıktığı dişleriyle bastırmaya çalıştığını anlayabilmiştim. Benim dümdüz bir insan olmadığımı ne zamandır fark ettiğini bilmiyordum ancak o umursamaz bayık bakışlarının altında sözleri sayesinde hareketlerimi takip ettiğini anlayabilmiştim. O normal haline dönmeye çalışırken ben de normale dönen bakışlarımla onu sessizce izlemek istiyordum. İçimde yanması gereken alevin yerini dinginlik almıştı. Sanki onun harlanıp dışa vurulan aurasıyla söyledikleri, benim şimdiye kadar içimde yanan o ateşi yok ederek söndürmüş, yerini dinginliğe bırakmıştı. Yüzümde memnuniyete dair emareler olsa da ciddiyetimden ödün vermiyordum.

Geçen saniyelerin farkına varmaksızın kısa da olsa bekleyip, derin bir nefes alıp verirken kendimi kabullenerek bir kere daha açmıştım gözlerimi. “Canımı sıkma cüretini gösteren her şeyi bir şekilde yakıp kül edeceğimi benden daha iyi bildiğin için utanmalıyım. Bugüne kadarki bilgisizliğimden dolayı ettiğim tereddütlerin sonunu getirdiğin için ise teşekkür borçluyum. Böylece artık Elzerad denen parıltılı mahlûkatın gelecekte nasıl bir kara gün beklediğini de kesin olarak biliyor olmalısın” diyordum. Ardından dikkati farklı bir yere çekmek için bir nefes alıp veriyor ve “Bunun için ise seni güçlendireceğim. Bu zamana kadar güçlenmek için ne kadar çabaladın veya çabaladın mı bilmiyorum ancak yapılması gerekenler yapılmadıkça bir yere varılmayacağının farkında olmalısın” dedikten sonra kollarımı göğüs hizamda kavuşturuyordum. Geçen iki saniyede buraya geldiğimden beri gizlediğim endişeye sebep olan o yaratığa olan öfkemin aniden fışkırmasıyla kollarımı istemsizce sıkarken yüzüm iyice geriliyordu. “Seni neredeyse benden alacak olan Elzerad’ın kaygısızca varlığını sürdürüyor olmasını kabullenemiyorum! Güçleneceğiz!” diyordum.

İblisler için kudretin ömürleri ile orantılı olmasından dolayı kudretini bütün iblislerden daha fazla olmasını istediği düşüncesi zihnimde örtülü olarak geçiyordu. Zihnimde asıl geçen düşünce, kibrim ile harmanlanarak dolaşan o, zaten en kudretli olacağım hissi ile böyle veya buna yakın düşünceleri dile getirmeme gerek olmadığıydı. Sefil varlıkların sürekli karşıma çıkıp duracağını yaşadıklarımdan anlayabiliyor olmama karşı hiçbirine boyun eğmek veya varlığını tanımak gibi bir düşüncem olmayacağını da biliyordum. Gereken şey yalnızca zaman ve tecrübeydi. Diniel olarak öğrendikçe neler olacağını hem insan hem de iblisler alemi zaten bilecekti!
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

15 Aug 2023, 11:06

Cümlelerini sonlandırıp tüm aurasını sindirmeye çalışan Raldrin, konuşmaya başlamanla birlikte bakışlarını sende sabit tutmayı sürdürüyor. Her ne kadar kendine özgü bir ifade takınmaya çalışsa da, sözlerine karşılık bunu yapması giderek daha zor bir hal alıyor gibi duruyor. Bakışlarını sanki ruhuna işler gibi derinleştiğinde, adeta Raldrin’in sözlerinle varlık bulmuş hissini tattığını düşünüyorsun. Bakışlarındaki parıltı yavaşça yerini dingin bir bulanıklığa bırakırken, sözlerinin sonuna geliyorsun. Karşında duran Raldrin, neredeyse tek bir nefes bile almadan ve gözlerini bir anlığına dahi senden kaçırmadan, her bir kelimeni binlerce kez dinlemiş gibi görünüyor. Aranızda geçen konuşmanın ateşi, içinde bulunduğunuz karanlığı başlı başına aydınlatmaya yetecek gibi görünürken, Raldrin bir anda hafif bir nefes alarak adeta tekrar hayat bulmuş gibi oluyor. Bakışlarını yavaşça düşerken, her zamanki bildiğin Raldrin suratı karşında belirdiğinde, Raldrin hafifçe omuzlarını silkiyor ve verdiğin hafif bir nefesin ardından “Hala çok sıkıcıydı, kusura bakma dinleyemedim.” diyor. Zaman bir anda Raldrin’in sözleriyle geri sarıldığında, Raldrin’in ruhuna işlediğini düşündüğün bakışlarının aslında boşluktan başka bir şey olmadığını gördüğünde, birkaç saniye öncesine kadar destek olmadığın iblisin boynun tek elle kırma isteği bir kez daha içinde cayır cayır yanmaya başlıyor. Kendi konuşmasından sonra senin sözlerini hiç dinlememiş olan Raldrin iki kolunu kenara açıp kendini sırt üstü geri bırakırken “Başka işin gücün yok mu senin?” diye mırıldanıyor. Hemen ardından ise sanki çok rahat bir yatakta yatmış gibi iç geçirmesinin ardından “Ayrıca bir daha özel alanıma böyle izinsiz girme…Sen yıkanırken ben seni dikizliyor muyum? Pis sapık!” diyor. Bu haliyle Raldrin’in konuşmaya devam etmesi durumunda, birkaç saniye önce yaşadıklarınızın ve konuştuklarınızın tamamen çöp olacağı düşüncesi kafanda güçlük kazanıyor. Tıpkı Raldrin gibi!
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

16 Aug 2023, 02:30

İçimde yaşadığım o patlamalı hisler karşısında oturuyor olduğum Raldrin’in ruhuna işliyor gibi geliyordu. Sözlerimden kaç farklı anlam her birinden kaç farklı yorum çıkarmıştı kestiremiyor olsam bile tek bir nefes bile almadan, gözlerini bir kere bile kırpmadan sözlerime kulak verdiğini düşünüyordum. Ne diyeceği konusunda kafamda senaryolar kurmaya başlarken aldığı nefes ile yeniden hayata dönmüş gibiydi Raldrin. Hafifçe omuz silkelemiş ve verdiği hafif nefesin ardından sıkıcı geldiği için dinlemediğini söylemişti. Yüzümde öfke dolu gerginlik onun bu sözleriyle birlikte zamanda donmuş ve nefesim kesilmişti. Bütün hislerin kaybolduğu bu akan zaman diliminde donan tek varlığın kendim olduğunu fark ediyor olmamla beraber gerginliğin yerini tutuşan saf öfkeye bırakıyordu. Üzerine atlayıp boynunu tek elimle kırma isteğimi bastırıp beni yerimde zor da olsa tutmayı başaran tek şey o sığındığım aklım ve mantığım oluyordu. Kendini sırt üstü yere bıraktığında bir de beni kışkışlıyordu. Ardından ise bana sapık diyordu. Ağzımı açarsam bütün buraya gelip elde ettiğimiz kazanımları Raldrinle beraber çöpe atacaktım o yüzden biraz önce sıkıyor olduğum kollarıma tırnaklarımı geçirircesine öfkemi dizginlemek için geçirirken gözlerimi kapatıp sertçe burnumdan soluyordum.

Karşısında çıldırmamak için kendimi zor tutsam da öylece kaçıp gidecek de değildim. Öfkeyle oturduğum yerden kalkıp “Cinsi sapık! Zaten gelip seninle fazla bile konuştum! Ama bugünün yarını da var. Sen beraber çalıştığımız zaman göreceksin!” diye kükredikten sonra sırtımı ona dönüp hızlı adımlarla karanlığa doğru ilerlemeye başlıyordum. Yüzümde öfkenin çeşitli tonları bulunuyor olsa da içimden o kadar sinirlenmediğimi, daha doğrusu sıradan sinir bozucu Raldrin’liği yaptığını biliyordum. Raldrin’lik yapmak için en boş anımı kolladığına yemin edebilirdim.

Zihnimin karanlık bilinmezliklerinden çıkmadan önce yerimde durmuştum. Raldrin pislik yapma modunda olduğuna göre moralinin kısmen de olsa düzeldiğini varsayabileceğimi düşünüyordum. Varlığı varlığıma tezat bu ejderha ile ne yapacaktım bilmiyordum ama onsuz da yapamayacak gibi hissediyordum. Başımı hafifçe sağıma çevirmiştim. Omuz üstünden ona bakıp doğrudan onu görmek istemiyordum çünkü hala ona gıcıktım. Ancak tüm bu sinirin içerisinde ağzımın kenarına yerleşmek için çabalayan tebessüme engel olamamıştım. Bu şekilde zihin dünyamın kapısından çıkıp gözlerimi gerçek dünyaya aralayacaktım.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

16 Aug 2023, 11:09

Kendisini geriye doğru atmış olan Raldrin’e karşı sözlerini söylediğinde, Raldrin kocaman esneyen ağzını kapama gereği bile duymadan ve sanki sen konuşmuyormuşsun gibi davranmaya başlıyor. Bu andan sonra, söyleyeceğin hiçbir sözün Raldrin’e ulaşmayacağını anlayabiliyorsun. Kollarına geçirdiğin tırnaklarının acısı, zihninde yanan öfke ormanının acısıyla rekabet dahi edemeyecekken ardını dönüp uzaklaşmaya başlıyorsun. Omzunun üstünden attığın bakışınla birlikte Raldrin’in iki kolunu başının altına alışını görüyor ve ardından kendi karanlığından çıkmak için son bir adım atıyorsun.

Gözlerini odanda açtığın anda, karanlığa alışmış gözlerin bir anda gözlerine dolan mavilikle kamaşmaya başlıyor. Birkaç kez gözlerini kırpmanın ardından gerçek dünyanın parıltısına gözlerin alıştığında, odanın kapısından gelen bir tıkırtı hemen dikkatini çekiyor. Bu tıkırtıyla birlikte bakışlarını kapıya doğru çevirdiğinde, kapının hemen altından atılan sarımsı bir kağıt parçasını görüyorsun. Yerinden kalkıp kapıya gittiğin anda, üçe katlanmış kağıt parçasını yerden alıyor ve dikkatli bir şekilde açıyorsun. Avuç içi büyüklüğünde olan kağıdı açtığında ise, katlanan bir değil iki adet kağıt olduğunu, bunlardan bir tanesinde yazılar bulunduğunu ve diğerin ise tamamen boş olduğunu görüyorsun. Boş kağıdı diğer eline alarak üzerinde yazılar olan kağıtta yazılanları okumaya başlıyorsun.
“Diniel Hanım,

Arzu etmiş olduğunuz üzere Madras ile görüşme gerçekleştirebileceğiniz yerleri aşağıda size sunuyorum. Bu yerler tamamen güvenli görünüyor. Sizden ricam, hangi yerde buluşacağınızı ve Madras’a ne mesaj göndereceğinizi boş olan kağıda yazmanız. Bunu yazmanızın ardından kağıdı katlayarak yastığınızın altına bırakınız. Sonrasında odadan çıkabilirsiniz. Akşam vaktinde, belirlediğiniz yerde olmanız halinde Madras ile görüşebileceğinizi düşünüyorum.

Lütfen bu kağıdı imha etmeyi unutmayınız. Tüm saygımla, Amelina.”
Kağıdın alt kısımlarına baktığında, Amelina’nın güzel denilebilecek el yazısıyla “Agnellus Staurakius’un Hanı”, “Paulus Lucaenus’un Tavernası” ve “Manuel Acropolita’nın Eğlence Evi” yazdığını görüyorsun. Ayrıca her birinin yanında, bu yerlere nasıl ulaşabileceğini gösteren adres tarifleri olduğunu da okuyorsun. Bu üç yerin tek ortak noktası ise, her birinin Amaldin Meydanı denilen bir yerin etrafında toplanmış olması oluyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

16 Aug 2023, 12:32

Sinir bozucu varlığın mekanından yeniden güzelliklere dönüyor olmak daha iyi hissettirmişti. Gözlerimi karanlıktan okyanus güzelliğinin ışıltısına alıştırmak için birkaç kez kırpıştırdığım sırada kapı tarafından gelen tıkırtıyla kapıya doğru başımı çeviriyordum neler oluyor diye bakmak için. Kapının hemen altından atıldığını gördüğüm sarımsı kağıt parçasını gördüğümde ne tür bir sihrin gerçekleşiyor olduğunu izlemeyi sürdürüyordum. Geçen saniyelerin ardından farklı bir şey olmadığı için yerimden kalkıp yerdeki kağıdı almıştım. Üçe katlanmış olan bu kağıdı dikkatlice incelerken kağıtların bir değil iki tane olduğunu gördüm. Biri boş, diğeri ise yazılıydı. Yazılı kağıdı okumaya başladığımda gözlerim heyecanla açılıyordu! Okuyabiliyordum!

Yaşadığım bu beklenmedik büyünün her ne kadar hafızamı kaybetmiş olsam da bazı becerilerimin hala yerinde olduğunu fark etmeme sebep oluyordu. Ancak bu farkındalıktan çok okuyabilmenin sevinciyle neşem yerine gelmiş, hızlı adımlarla yatağıma gidip kenarına oturmuştum. Sol elimde boş kağıdı, sağ elimde yazılı kağıdı tutuyordum. Yazıları okudukça yüzümdeki neşe yerini gitgide ciddiyete bırakıyordu. Okumayı bitirdikten sonra “Güzel” diye mırıldandım. Tarif edilen üç mekanı da bilmiyordum. Ancak yol tarifinin de yazılı olması sorunları çözüyordu. Bir kalem alıp yazmaya başlayacaktım.
“Madras,

Sana mavilik ve yeşilliklerin kesiştiği güzel bir manzaranın görüldüğü yerden yazıyorum. Buluşmalıyız.”
Oldukça kısa ve net olan bu yazıyı yazabileceğim en güzel şekilde yazdıktan sonra sonuna da Agnellus Staurakius’un Hanı diye not düşecek ve katlayıp yastığın altına koyacaktım. Yazının kısa olmasına Madras'ın şaşıracağını sanmıyordum çünkü organizasyon seçimimi nasıl yaptığımı da biliyordu. Notun olduğu kâğıdı karalayıp paramparça edecek ve camdan küllerini savuracaktım. Hazırlanıp odadan çıkmamak için daha fazla vakit kaybetmek istemiyordum. Valerin’i görmeyi merak ediyordum.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
Locked

Return to “Yükseliş Konağı”