Doğmuşlardan Kucaklayanı (Gadiel)

User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

20 Jul 2023, 09:39

Ne onun öfkesi beni yıldırdı ne öfkesiyle beraber kustuğu sözleri beni öfkelendirdi. Duru bur nehri andıran yüz ifadem konuşması boyunca bozulmadı ve saygım ile sevgim gram azalmadı. Kendi düşünceleriyle harmanlandığı öfkesi ona aitti ve ona karşı kin gütmem için bir sebep barındırmıyordu. Elimin havada asılı kalmasının burukluğu vardı sadece üzerimde ama bunun farkında olarak o eli uzatmış olmam beni o burukluk halinden çabucak kurtarmıştı. Elim yerini geri alırken sakindim her şeyim ile.

Kalbim bir öncekinden farksız değildi. Ne derse desin ona kin güdemiyor ya da üzülemiyordum tek üzüntüm ona kendimi daha iyi ifade edemeyişim ile alakalıydı. Bu yüzden tüm sözleri bittiğinde ve beni huzurundan kovduğunda tüm sözlerini unutmuş, son bir kez söyleceklerimi söylemeden içten bir şekilde tüm söyledikleri için saygımı sunmuştum. Söze girmeden önce tüm saygım ve sevgimin sesimin tonuna yansıyacağından emin olarak lafa başlayacaktım.

"Ben ne bir yalancıyım ne de sözlerimi bilmeyen bir ahmak." Duraksadım kısa bir an ve devam ettim akabinde: "Gözünün önündekini kurtarmadan, tüm her şeyi kurtaramazsın. Bir elimi şıklatmamla veya tek bir sözümle herkesin kurtuluşunu sağlamayı bende dilerdim ama gerçekler bundan ibaret değil. Bu yüzden gözümün önündekini kurtarmaktan hiç gocunmayacağım ve belki de bir gün gözümün önündeki herkesi kurtararak belki bu fani ömrümün sonunda herkesi kurtarmış olabilirim. En azından bunun için çabalayacağım. Umarım her şeyin en iyisi olur senin için." Sustum ve tüm saygımla bana ayırdığı vakit için ona hürmet göstermek maksadıyla vücudumu öne eğdim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

Nereye gideceğimi bilmeden, Ela'yı bulma umuduyla.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

24 Jul 2023, 13:57

Sözlerini söylediğin anda karşında duran iblisin çatık kaşları ve gerilmiş kaslarından başka bir şey göremiyorsun. Vücudun öne eğilmiş bir şekilde saygını belli etsen bile, karşındaki iblisin artık sana bakıp bakmadığından bile emin olamıyorsun. Nasıl bir karşılık alacağını bilmeden ve bundan sonra nereye gideceğin konusunda hiçbir fikrin olmadan, sadece Ela’yı bulabilmek amacıyla kafanı yerden kaldırmaya başladığında ise, yoğun bir koku burnundan ciğerlerine doğru dolmaya başlıyor. Bakışlarını tam karşına çevirdiğinde, artık iblisin olmadığını görmek seni olman gerekenden daha şaşkın bir hale sokuyor. Ancak yine de zihnin, kaybolan iblisten ziyade üzerine doğru gelmekte olan baskın bir havaya kendini kaptırmaya başlıyor.


Image

Görüşün, karanlığın içinde sanki hiç yoktan var olmuş gibi bir anda adeta karanlığın kendisiymiş gibi beliren silüeti fark ediyorsun. Silüetin belirmesiyle birlikte ise, gözlerinin istemsiz bir şekilde onda kilitlendiğini fark edebiliyorsun. Sanki gözlerin artık sana ait değilmiş gibi hiçbir söz dinlemezken, karanlığın içinde Ela’nın olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsun. Küçük bir göz hareketiyle bunu kontrol edebilmen mümkünken, gözlerinde istemsiz titremeler dışında bir hareketlenme olmadığını fark etmek içine bir korkunun doğmasına neden oluyor. Karanlığın içinde beliren bu silüetin, tüm karanlığıyla bir anda birkaç metre ötende bitmesiyle ne olduğunu anlayamıyorsun bile! Her şey, herhangi bir insanın zihninin algılayabileceğinden çok daha hızlı gerçekleşirken, karanlığın ta kendisi olan silüetin kafa kısmında beliren beyazlıkları görebiliyorsun.

Zihnin, karşılaştığın manzaraya dair mantıklı ve makul bir açıklama bulmaya bile uğraşamayacak kadar kendinden geçmiş bir haldeyken, karşında duran 185 santim boylarındaki silüetten gözlerini alamıyorsun. Silüet ile arandaki mesafe kapandığında adımlarının geriye doğru gitmesine engel olamıyorsun. İçinde, herhangi bir duyguya dair hiçbir çekingenlik yoksa bile, içine dolan hiçlik duygusu seni tüm özgüveninden ve hatta kendinden bile ayırıyor. Ayna karşısında kendin olduğuna inanmayacağın bir şekle büründüğün anda ise silüet elini tamamen sana doğru tutuyor ve karanlık tam bu anda, sanki basit bir cam parçası gibi çatırdamaya başlıyor! İçinde var olduğun tüm bu karanlık evren, camdan bir yapıdaymış gibi saniyeler içinde tuzla buz olurken, kendini bir başka karanlığın içinde buluveriyorsun!

Silüet elini yavaşça indirdiğin esnada bir anda omuzunda hissettiğin el içindeki tüm korkunun en azından bastırılmasına neden oluyor. Gözlerin hala hükmünden uzak bir haldeyken bile sana dokunan kişinin Ela olduğunu ve onun da gözlerini kararlılıkla karşındaki silüete diktiğini hissedebiliyorsun. Hislerinde yanılmadığını “İyi misin?” diyen Ela’nın sesini duymanla teyit ettiğinde ise, bakışların halen daha silüette kilitli kalıyor ve onun suretini artık net bir şekilde görebiliyorsun.


Image

Bakışlarını ayıramadığın varlık ile bir an göz göze geldiğinde, gelmiş geçmiş tüm korkularının tek bir anda zihnin hücum ediyor! İki elin istemsiz bir şekilde ve tamamen insani bir içgüdüyle başını sarmalamak için hareketleniyor. Ancak tam bu esnada Ela omzundaki elini hafifçe sıkarak seninle cesaretini paylaşıyor. Yine de her bir zerren, karşındaki varlığa aitmiş gibi kayboluşa sürüklendiği sırada, karşındaki varlık konuşmaya başlıyor!

“Hükümdarın sadık hizmetkarı… İlerleyişimizdeki engellerin ikincisi… Aludir Ela!”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

24 Jul 2023, 22:22

Hiç olmak, nefret edilmek... Tüm varlığıyla, tüm benliğimin bunu hissetmesi için hareket ediyormuş gibi duruyordu. Her bir hücrem onun nefretini hissedebiliyordu ve her bir hücrem bu nefretle mücadele ederken, kalbim her şeyden uzak bir şekilde olup biteni sonsuz bir sükünet eşliğinde takip ediyordu. Son sözlerim sert bir duvara toslamış bir ok kadar çaresiz ve yoksandı. Saygımı sundum ve eğilebildiğim kadar eğildim öne doğru. Benden bu kadar nefret eden birine karşı böyle rahat davranabilmemin tek sebebi her şeye rağmen ona güveniyor oluşumdan başka hiçbir şey değildi. Aynı şeyleri hedefleyen, farklı kişilerdik. O sonsuz bir öfkeyle kaplıyken, bense sonsuz bir sükünetin esareti altındaydım. Ateş ve su gibi... Bir o kadar uzak gözükürken, bir o kadar yakın gözüküyorduk. Belki de kader o yüzden bu karanlık diyarda bizi bir araya getirmişti. Belki başarısızlık olarak gözüken bu tatsızlık, her ikimizinde edineceği başarıların bir anahtarı ve başlangıcıydı. Ben yolumda yürümeye devam edecektim inandığım şeylerin uğruna ve bir gün vicdanım beni altlt edene kadar da pes etmeyecektim. Yol bazen şu anda olduğu gibi karanlık ve seçeneceksiz olabilirdi, ama yol ilerlemeye devam ettikçe bende takip etmeyi sürdürecektim.

Bu maksatla kafamı kaldırdığımda, kafamda bir çok soru işareti vardı ona karşı; ama sorularım, tıpkı kafamı kaldırıp karşıma baktığımda onun bir anda yitip gitmesi gibi yok olup gitmişti. Onu görmeyi umduğum yerde artık yoktu ve ona dair tek bir izi bile bu sonsuz karanlığın tek bir köşesinde bile hissedemiyordum.

Peki ya Ela? İblis gitmişti ama iblisin yokluğu, Ela'nın varlığını geri getirmemişti. Aksine... Tariflendiremediğim bir baskı hissediyordum. Sanki dünya gökyüzünden yere doğru alçalıyor ve tüm ağırlığını vücudumun üzerine veriyor gibiydi. İçime içime yeşeren sıkıntının tohumları, kalbime doğru kuvvetli bir kök salıyordu.

Suratıma doğru esen rüzgarın barındırdığı uğursuzluk, ruhumu ürpertiyordu.

Gözlerim kapandı ve açıldı. Bunun normal bir göz kırpma olduğuna oldukça emin olmama rağmen, bir anda dibimde biten şeyin ne olduğunu ilk saniyeler anlayamadım bile. Açılıp kapanmaktan başka bir halta yaraman gözlerim, sözümü dinlemeyen arsız çocuklar gibiydi. Ondan alamıyordum gözlerimi... Sanki bir çapayla bağlanmış gibiydi gözlerim, hatta sadece gözlerim değil tüm ruhum. Bir balık gibi hissediyordum, balıkçının oltasına yakalanmış. Çırpınışlarım, geriye doğru attığım adımlar olmasına rağmen sanki değil bir kaç adım yüzlercesini, binlercesini atsam bile ondan birazcık bile uzaklaşamayacakmış gibi hissediyordum. Bu zamana kadar düşünüp, bazı şeyleri idrak etmek ne kadar saçma gelse bile deneyen ben, bu sefer bu yaşananları idrak etmek için denemekten çok uzaktım. Hissedebildiğim tek şey, bir hiçlik hissiydi. Tamamen bir hiçmiş, üzerine bastığım binlerce kum taneceğinden çok daha aşağı bir varlıkmış gibi hissediyordum. Vücudumun ve kalbimin bana hissettirdikleri, kendimi şu an nasıl göründüğüme dair hayal kurmaktan çok uzak tutuyordu. Kendimin ne kadar aciz ve kötü görünebileceğini hayal dahi edemiyordum zihnimde.

Karanlık bir cam gibi parçalara ayrılıp, başka bir karanlığa evrildiğinde şaşırmak bile fazla bir eylemdi benim için. Kaskatı kesilmiş bir heykel gibiydim. Benden bağımsız hareket eden bacaklarım, canlı bir varlık olduğuma dair tek işaretti. Ama ötesi yoktu... Nefes bile alıp almadığımı bilmiyordum.

Tamamı ile tükeneceğimi hissettiğim o anda, bir el omuzumun üzerinde var oldu. Sanki binlerce yıldır ölüymüş gibi hisseden ben, ilk defa kendimi yaşıyormuş gibi hissettim. O elin sahibinin kim olduğunu anlamak için ardıma bakmama gerek yoktu. O Ela'dan başkası değildi ve ağzından çıkan iki çift sözcük beni doğrulayan yegane faktördü. Ama buna rağmen ona dönüp bakmak ve varlığının yanımda olduğundan emin olmak istiyordum, ama buna rağmen gözlerim halen beni dinlemekten uzaktı.

Buna rağmen ilk bu an, beni yaşarken öldüren varlığı tamamen görebildim. Bir süredir sadece ona bakmama rağmen, onu ilk gördüğüm an Ela'nın elini omzumda hissettiğim an oldu. Ve o an, o gözlerle ilk bakışım yaşandı. Öyle bir korku kalbime nüfuz etti ki, hatırlayamadığım anılarımdan çıkıp gelen o korkular beni aşağı aşağı arsız bir kuvvetle çekti. Dizlerimin üzerine çökmeye ilk defa bu kadar yakın hissettim ama Ela beni ayaklarımın üzerinde tuttu.

O şey konuşurken, derin derin soluklar aldım. "Gadiel. Gadiel. Gadiel." diye fısıldadım kendime sakinleşmek için ve kısa bir an olsa bile gözlerimi kapatıp, kendi iç dünyama çekilip, onun bu etkisinden uzaklaşmak istedim. Ela ile konuşmak istesem bile ne fiziksel olarak ne de zihinsel olarak konuşmaya hazır değildim.

Susmalıydım.

Gadiel olmalı ve dimdik durmalıydım. Kalan bir gıdım gücümü bile tüm her şeyi ile beni aşıp, yıldızlara ulaşan bu şeye karşı ayakta durmak için harcamalıydım.

Gadiel, dizlerinin üzerine çökmemeliydi.

Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

25 Jul 2023, 15:11

İçindeki tüm düşünceleri ve karanlığı bir kenara bırakarak, karşında sadece durarak seni sindiren varlığa karşı giriştiğin mücadele, senin açından pek de olumlu ilerlemiyor. Kendin olmaya çalıştıkça karşındaki varlığın baskısı artıyor ve bu baskı arttıkça da, gözlerinin açıldığı anda lanetler savurmak istiyorsun. Ne var ki, içten içe bir şekilde tüm bu yaşananların son bulacağı veya buradan kurtulacağın ümidi kalbinin her bir atışında kanına pompalanıyor. İblisin sözlerinin ardından Ela tek bir kelime dahi etmezken, başını çevirdiğin anda onun belinde duran kılıcını yavaşça çekmeye başladığını görüyorsun. Ela’nın kılıcı karanlığın içerisinde soğuk bir metalin vahşiliği ile parlarken karşınızda duran varlık bakışlarını bu kılıca doğru çeviriyor. Birkaç saniyelik bakışın ardından ise, yüzündeki kocaman gülümsemeyle bakışlarını Ela’ya çeviren varlık “Amahimara Kirata… Onu bu kadar çabuk görmeyi beklemiyordum.” diyor. Varlığın bu sözlerinden sonra elindeki kılıcı daha sıkı bir şekilde tutan Ela “Eğer kılıcımın ismini biliyorsan, onun neler yapabildiğini de iyi biliyor olmalısın.” diyor donuk bir ses tonuyla. Ancak iblis, yüzüne yerleşen tebessümden zerre taviz vermeden “Biraz hızlı gitmiyor muyuz?” diyor. Hemen ardından ise varlık adeta bir reverans veriyor ve “Bendeniz, İblis Lordu Vagror’un en sadık hizmetkarı Almazath!” diyor. Bu sözlerinden sonra reveransını sonlandıran Almazath “Seninle tanıştığımıza memnun oldum Ela.” diyor. Almazath, bir anda bakışlarını sana çevirdiği anda ise, içine yayılan dehşetin boyutları tüm ruhunu sıkmaya başlıyor ve Almazath “Sizinle de sevgili beyefendi… Umarım bir daha karşılaşmayız.” diyor, burada hiçbir zaman bulunmaması gereken bir varlık olduğunu vurgulamak ister gibi. Ancak hemen ardından elini hafifçe çenesine doğru götüren Almazath “Son günlerde bu sözü çok söyler oldum.” diyor sanki hiç orada bulunmuyormuşsunuz gibi.

Almazath son sözlerinden sonra sanki tekrar aranıza dönmüş gibi ikinize birden göz attıktan sonra “Lordum Vagror’un ilk emirlerinden birisi, Amahimara Kirata’nın insanların elinden alınması gerektiğiydi… Bir süre onu kullanan insanı aradık ve seni bulmayı başardık.” diyor. Almazath’ın sözleri üzerine Ela, duruşundan ve donukluğundan hiçbir şekilde taviz vermeden “Bunu becerebileceğine inanıyorsan iblis… Çeneni niye bunca zamandır boşa yoruyorsun?” diyor. Almazath bu sözlere karşılık yüzündeki tebessümü simgeler ifadesinden taviz vermeden Ela’ya bakmayı sürdürüyor. Kılıcını daha da sıkı biri şekilde kavrayan ve duruşunu ani bir saldırıya ayarlamış gibi görünen Ela bakışlarını senden ayırmadan “Eğer bir iblisle anlaştıysan, onu kullanmanın tam zamanı Gadiel.” diyerek kendisine destek olman gerektiğini mırıldarcasına söylüyor. Ancak bu esnada esas fark ettiğin şey, Ela'nın kılıcının renginin bir anda siyaha dönmesi ve üzerindeki motiflerin değişmesi oluyor. Ela’nın bu sözlerinin Almazath tarafından duyulup duyulmadığına emin olmasan bile, birkaç saniye sonra bunun bir öneminin kalmayacağını ortama yayılan iki baskın auradan rahatlıkla anlayabiliyorsun.

Ela'nın Kılıcı
Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

27 Jul 2023, 08:38

Yoğunum maalesef, cuma akşamı yazacağım.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

31 Jul 2023, 08:26

Yoğunluk devam ediyor maalesef gram vakit bulamıyorum yazmak için, kusura bakmayın.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

09 Aug 2023, 12:18

En başında ağır bir taşı avuçlarımın içerisinde tutuyormuşum gibi hissettiren baskı zamanla bir kayaya ve şimdilerde ise kocaman bir dağa dönüşmüş gibi hissettiriyordu. Ona karşı gelmeye çalıştıkça üzerimde arttırdığı baskısı, tüm bedenimi ve ruhumu öyle bir baskı altına alıyordu ki, vücudumun doğal olarak yapabildiği en doğal eylem olan nefes alabilmek, yapılabilesi en güç şeye dönüşüyordu benim için. Nefes almak istemiyor, gözlerimi açıp ona baktığım her bir ana kalbimin en derin noktalarından çekip çıkardığım salt bir nefretle lanet ediyordum. Ama buna rağmen ayakta kalabilmeyi başarabiliyor ve bunun eninde sonunda biteceği umuduyla bu süreci sürdürebilir kılıyordum. O kadar aciz ve yetersizdim ki, bakışlarının birkaç saniyeliğine bile olsa benim olduğum taraftan uzaklaşıp, Ela’nın kılıcına yöneldiği anda alabileceğim en derin nefesi almak ve bunun üzerine bir daha nefes almak istememiştim adeta.

Bir ismi vardı kılıcın. O kılıcın kınından ayrılıp, varlığının gözler önüne serildiği an vahşiliğini tüm benliğim ile hissedebilmiştim. Sıradan olmayışını anlamak için, karşımdaki bu varlığın ilgisine veya sözlerine şahit olmama gerek yoktu. Kılıcın kendisi yaydığı o aura ile normal olmadığını gösteriyordu zaten.

Ela ile bu varlığına inanmak istemediğim şahıs kendi arasında atıştıkça, varlığımın yoksanlığı beni o kadar çaresiz hissettiriyordu ki, değil konuşmaya dahil olmak için düşünmek, konuşmayı dinlemek için bile kendimi yetersiz hissediyordum.

Öyle ki neden burada olduğumu sorgulamak artık o kadar ucuz geliyordu ki bana, yavaş yavaş neden var olduğumu sorgulamaya yeltenecek hale gelmiştim artık… Ama doğam buymuş gibi hissettirmiyordu.

Hissettiklerim, yaşadıklarım ve tüm bu şahit olduklarım tamamı ile gerçek ve doğru olmasına rağmen, tüm her şey en derinlerimde yanlışmış gibi gözüküyordu bana… Belki yüzsüzlüktü belki de gerçek doğamın arsız bir çabasıydı hissettiklerim; ama bildiğim tek bir şey varsa, zamana ihtiyacım olduğuydu. Kendimi anlamak, çözmek için.

Derin bir nefes almaya yeltendiğim anda, Ela ile atışan varlık kendini tanıtmaya başlamıştı. İblis Lordu Vagnor’un en sadık hizmetkarı Almazath... Yutkundum. Çünkü karşımdaki bu yüce ve güçlü varlığın üzerimde hissettirdiği baskı o kadar rahatsız edici ve küçük düşürücüydü ki, onu ulaşılabilecek en son basamak olarak hayal etmiştim; ama o bir hizmetkardı. Lordunun en sadık olanı Almazath’ın bana hissettirdikleri bunlarsa, Lordu Vagnor’u hayal dahi edemiyordum. Ne bünyem, ne kafam ve ne de ruhum gözlerimi açtığım süreden itibaren yaşadığım bunca şeyi kaldırabilecek seviyede değildi artık. Her şeyden uzaklaşmak ve kendi iç dünyamda kaybolup gitmek istiyordum.

Bakışları kısa bir an benimle buluştuğunda ve benimle konuştuğunda o acımasız ve vahşi baskısı bir anda bir kez daha tüm varlığı ile üzerime çullandı. Binlerce arının iğnesi aynı anda vücuduma girmiş gibi rahatsız ve acı dolu hissettim.
Almazath, neden burada olduğunu ve arzusunun ne olduğu belirttiğinde, Ela savaşmaya hazır gözüküyordu. Önce kılıcın yapabileceklerinden bahsetti, sonra onu savurmak ister gibi duruşunu düzeltti. Olan biteni izlerken, bir anda bakışlarını bana çevirdiğinde hazırlıksızdım. Üzerimde tuttuğu bakışlarına eşlik eden sözlerini dinlerken ise çaresiz ve vasıfsız hissediyordum. Çünkü bir iblis ile anlaşamamıştım.

Elimden gelen tek şey, karşısında olabildiğince çaresiz ve vasıfsız hissettiğim varlığa karşı, savurabileceğim yumruklarımdan ötesi değildi.

Ne işe yaradı ki?

Bir işe yarar mıydı ki?

Bir adım uzaklaştım. “Üzgünüm, başaramadım.” Diye mırıldandım Ela’ya karşı ve sustum. Akabinde bir şey demedim ve gözlerimi kapattım sadece. Kendimi içimdeki o kara deliğe bıraktım ve kendi iç dünyama çekilmek istedim. İçimde bir yerlerde bir şey aradım. Gerçekten Ela’ya yardım etme dürtüsü ile kendi iç dünyamı perçinledim. Bir şey bulmak ve en başından beri bana destek olan Ela’ya bu varlık karşısında yardım etmek istedim tüm kalbimle. Gözlerimi tekrardan açtığımda aciz olmak istemedim. Geriye doğru attığım bir adım karşısında, gözlerimi açtığımda ileriye doğru kuvvetli adımlar atmak istedim.

Tüm benliğimle bunu istedim.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

14 Aug 2023, 12:29

Ela’nın sorusu üzerine verdiğin cevap karşısında, Ela’nın tek bir mimiği bile dahi oynamıyor. Verdiğin olumsuz cevabını fiziki hiçbir karşılığı olmasa bile, Ela’nın bu durumdan memnun olmayacağını hissedebiliyorsun. Zira senden bir iblis ile bağ kurmanı beklediği sorusundan belli olan Ela, hem tek başına savaşacak olmanın hem de aynı zamanda seni koruyacak olmanın getirdiği yükleri omuzluyor. Ne var ki, buna rağmen sana karşı en ufak bir olumsuz tepki vermeyen Ela birkaç saniyelik sessizlikten sonra “Tamam, sorun yok.” demekle yetiniyor tınısız bir şekilde.

Ela’nın sözlerinin ardından gözlerini kapatmayı arzulasan bile, bu mümkün olmuyor. Zira Ela’nın sözlerinden sonra kendine dönebilmek için aldığın nefes bir anda Almazath’ın“Doğru mu duydum?”şeklindeki sorusuyla ciğerlerinin içinde dengesizleşiyor. Bakışların Almazath’a döndüğünde, iblisin sırıtan ifadesinin katbekat artmış olduğunu rahatlıkla görebiliyorsun. Ancak seni esas dehşete düşüren bu gülüş değil, Almazath ile göz göze gelmek oluyor. Bakışları sanki ruhunu delip geçen Almazath“Bir iblisin yok ve hala bilincin yerinde öyle mi? Bu gerçek mi?”diyor. Sözlerindeki bariz küçümsemeye karşılık Ela elindeki kılıcın kabzasını daha sert bir şekilde tutarken, bir anda Almazath’ın yüzünün sağ kısmında yukarı doğru uzayan ve sanki saç gibi aşağı süzülen beyaz cisimlere benzeyen cisimlerin çıktığını görüyorsun! Doğrudan Ela’nın ayakları ve bileklerine yönelen cisimler göz açıp kapayıncaya kadar Ela’yı hareketsiz kıldığı anda, Almazath’ın artan aurasıyla koca vücudunun bir karıncadan farksız olduğunu hissediyorsun. Almazath ise, sanki karşısında iki adet hiçten başka bir şey yokmuş gibi ve bunlardan bir tanesi -ki bu sen oluyorsun- diğerinden çok daha değersiz gibi bakışlarını devirirken“Siz insanlar gerçekten utanması olmayan varlıklarsınız! Haddinizden fazlasını arzuluyorsunuz. Bu yüzden o dilinizden düşmeyen kanının son damlasına kadar savaşma safsatalarıyla dolusunuz.”diyor. Bakışlarını sözleri bittiği anda sana diken Almazath“Ama görüyorsun ya insan… Amahimara Kirata’yı tutabilecek kudrette olsa bile, neticede o da sadece bir insan.”diyor. Sözlerini tamamlamış gibi duran Almazath hafifçe omuzlarını silkerken, Ela da var gücüyle kendisini saran cisimlerden kurtarmaya çalışır gibi duruyor. Ancak bu konuda pek de yol kat edemeyen Ela’ya bakan Almazath, karşısındaki çaresizliğe karşı yüzündeki gülümsemeyi korurken“Müsaade et, ızdırabına son vereyim!”diyor. Bu sözleriyle birlikte, Almazath’ın pelerinin altından Ela’yı hareketsiz kılan beyaz cisimlerden onlarcasının çıkmaya başladığını görüyorsun.

Almazath’ın bir sonraki hamlesinin esasen bir sonu çağrıştırdığını rahatlıkla anlayabiliyorsun. Bu yüzden, başından beri kendi özüne dönme düşüncene, içine düştüğün tüm dehşete rağmen geri dönüyorsun. Gözlerin sanki ebediyete uzanmak ister gibi kapanırken, bir daha açılmayacağını biliyorsun. Gözlerini açtığında aciz olmamayı arzulasan bile, sanki gözlerin bir daha açılmayacaklarını haykırıyor. Duyuların giderek köreliyor ve varlığın, senden uzaklaşmak için canhıraş bir şekilde kıvranmaya başlıyor. Adına Gadiel dediğin bu yaşam safsatasının, artık ellerinden kayıp giden bir boşluk olduğunu fark edebiliyorsun. Gözlerini açtığın karanlık, senin varlığının sıradan bir yansıması olarak kalıyor sadece… Karanın en karası, hiçliğin en hiçi…

“Kutsal Ruh, hayatımın ışığı, beni kabul et.
Onun ruhuna rehberlik et ki şeytanları yenebilsin.
Beni ışığınla aydınlat ki şeytanları yenebileyim.
Bize cesaret ver ki artık ağrımayalım.
Ölümsüz Ruh…
Bunun için dizlerimin üzerinde sana yalvarıyorum.
Kanı kan olanı, canı can olanı koru.
Sonsuz merhametini bizlerden esirgeme.
Sonsuz kudretini bize lütfet!”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

14 Aug 2023, 14:04

İçinde bulunduğum durumu kaç tane insan yaşıyordu acaba? Bu uçsuz bucaksız karanlık diyarın başka köşelerinde benim gibileri var mıydı acaba? Merak ediyordum nedense… Gözlerimi açtığım andan itibaren yaşadıklarımın bir izahı yoktu. Belki bir anlamı, bir gerekçesi olabilirdi, birçoğunun yaşadığı benzer şeyleri yaşıyordum belki de herkes gibi, ama izahı olmayan şeylerdi. Kendime izah edemiyor, bunu idrak edemiyordum.

Hiçbir şey bilmeden açtığım gözlerim, en başından beri sadece kendi acizliğime şahit oluyordu. Her seferinde daha ne kadar aciz olabilirim derken, bir sonraki an soruma çabucak veriyordu. Daha aciz ve daha da aciz.

Bu benimle mi alakalıydı yoksa bu yaşananlar bu sürecin doğal bir parçası mıydı bilmiyordum ama biliyordum ki, gerçekten acizdim.

Ela bunun kanıtıydı.

Onu bu mücadele yalnız bırakacak olmam var olan tek sonuçtu.

Yumrukların anlamsız olduğu mücadele tek çaremin kendi içimde olduğunu düşünerek kapatmak istediğim gözlerim bile benim idaremden yoksundu. Almazath’ın bana yönelttiği bir çift söz, ağızdan çıkan delici kılıç darbeleri gibiydi. Kendimi duvara mıhlanmış bir duvar saati gibi hissediyordum. Göz kapaklarım emrimi dinlemiyor, kalbim ve tüm organlarım, hatta belki de hücrelerim kontrolüm dışında hareket ediyordu.

Bir cevap vermedim. Çünkü söyleyecek bir fikrim yoktu. Neden buradaydım, neden ayaktaydım veya neden nefes alıyordum bilmiyordum. Hoş bilsem bile cevap verebilir miydim bundan bile emin değildim açıkçası.

Sustum ve gözlerimin içine baktığında hissettiğim dehşeti an ve an yaşadım sadece. Susarak dehşete düştüm, susarak acizleştim.

Beyaz cisimler gördüm önce… Başta bunlara anlam veremedim. Anlam verebildiğim an ise her şeyin bittiği an oldu. Bir anda bu beyaz cisimlerle hareketsiz kılınmıştı Ela. En başından beri bana güç ve kuvvet veren Ela bile, çaresizdi ona karşı.

Artan aurası, vücuduma ve ruhuma daha fazla baskı uyguladığında bakışlarım istemsizce Ela’dan uzaklaştı. Gözümde gittikçe büyüyen Almazath mıydı yoksa küçülen ben miydim o an buna anlam veremedim.

Devrik bakışlarıyla bizi küçümserken, ne kadar rahat olduğunu görebiliyordum. Tüm gücümüzle, Buna Ela’nın kendisi de dahil hayat mücadelesi verirken, her bir zerremize ihtiyacımız varken Almazath rutin bir işini yapıyormuş kadar rahat ve umursamazdı bize karşı.

O, konuştu. Belki dışardan tüm odağım ve dikkatim ondaymış gibi gözükse bile, ne söylediği ya da ne anlattığı gerçekte umurumda bile değildi. Kalbim tamamen kurtulmak için çırpınan Ela ile birlikteydi. Ona odaklanmıştım.

Ve onun bu şekilde geçirdiği her saniye kendime ve acizliğime savurduğum yeni bir lanet daha doğurmuştu.

Almazath son bir kez konuştuğunda, dinledim onu. Ela’nın ızdırabı, onun son nefesi demekti. Dinledim ve kendime son kez lanet ettim.

En başa geri döndüm.

İç dünyama, varlığımın özüne çekildim.

Kapandı gözlerim ve karanlığa kurtuluşu bulmuş mülteciler gibi sarıldı benliğim hiç bırakmak istemiyormuş gibi. Ağırlaşan tek şey ruhum ve benliğim değildi. Göz bebeklerim de hiç açılmak istemiyormuş gibi ağırlaşmıştı. Dünyam duyularımla beraber hızlıca köreldi ve varlığım tüm her şeyden silgiyle silinmiş bir yazı gibi silinip gitti.

Gadiel, avuçlarımın içinden dökülen toz tanecikleri gibi uzaklaşıp gitti benden. Geriye kalan tek şey, varlığımın olabildiğince en sade olan halinin yansımasıydı. Karanlığın en karanlık ve hiçliğin en hiçlik hali. Burada uzanıp tutabileceğim bir kılıç yoktu.

Ela’ya nasıl yardım edebilirdim?

Çaresizce haykırmak istedim, ama başka bir haykırış benim haykırışımı bastırdı. Tüm dikkatimle dinledim o haykırışı. Tüm varlığımla eşlik ettim o haykırışa ve tüm benliğimle süzülüp gitmek istedim o haykırışa… Hiçbir söz söylemedim ve hiçbir söze ihtiyaç duyma gereksimi duymadım. Çünkü ağzımdan çıkacak sözler beni tanımlamıyordu.

Ama kendime dair bildiğim tek şey beni tanımlayan en iyi şey gibi hissettiriyordu.

Kollarımı açtım sonsuzluğa ve tüm benliğimle gelecek her şeyi kabullendim. Sonum olacaksa bile, o haykırışın ardından kollarımı açarak devam ettim.

Sonum, Ela’nın kurtuluşu olsun istedim.

Benliğim, bu mücadelenin bir neferi olsun istedim.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

14 Aug 2023, 16:24

“Ve derler ki; o an karaların en karası, o an günün en aydınlığı… Yaşam ile ölüm arasında sıkışan insanlar her zaman bir seçim yapabilirler. Ancak karanlığın içinde sıkışanlar, hiçbir zaman tercih yapamazlar. Çünkü karanlığa sıkışanlar, karanlığın ta kendileridir. İnsan, insan olmaktan ne kadar uzaklaşmak isterse, insan olmaya biraz daha yaklaşır. Ve insan, bir kayadan daha sert, bir hayvandan daha hırçın ve bir iblisten daha vahşidir. İşte bu yüzden, zor olanı insan olmaktır.”

Sözlerini tamamlayan adamın etrafında toplanmış bir avuç kalabalık, onun ne dediğini anlamaya çalışıyordu boş bakışlarla. Yüzüne yerleşmiş tebessüm, etrafındakilerin kendisini ne kadar anlamadığını açıkça gösteriyordu aslında. Fakat buna rağmen adam halinden memnundu. Zira anlattıkları, bugüne değin anlatılamayacak imkansızlıklar silsilesinin içerisindeydi. “Sahi ya, ne çok da imkansızlıkların imkanlı olduğu bir dönemdeyim.” diye iç geçirdi sadece. Bu düşüncesiyle birlikte yüzündeki gülümseme bir kat artarken, kalabalıktan bir kişi kendini tutamayarak “Beybaba, ne anlatıyo’n sen?” deyiverdi. Kalabalık, belli ki bu münasebetsiz kelam karşısında kendini tutamayan bu kişiyi hafifçe dürterek uyarırken, yüzündeki gülümsemeyi hiç silmiyordu adam. Bakışlarını çevirdiğinde “Kusuruma bakmayın, bazen kopup gidiyorum.” diyerek özür diliyordu, hiçbir sebebi bile yokken.

Adam, yüzündeki gülümseme ve gözlerindeki ışıkla kalabalığı hafifçe taradıktan sonra “Nerede kalmıştım?” diyordu, elbette nerede kaldığını bilerek.

“Ah, evet… Kendini karanlığa gömdüğü anda, yanıbaşında bir dost, karşısında azılı bir düşman vardı… Eli ayağı titriyor, soluk almak azaba dönüyor ve kendi kendini bu alemden silip atıyordu. Bu öyle bir haldi ki, ne bir başka el dokunabilirdi bedenine ne de değiştirebilirdi kaderini. Demiştim ya, kaderi baştan yazılıdır insanın… Kiminin bir nefesinde, kiminin nefsinde ve kiminin isminde… Orada her şeyin bitmesi gerekiyordu… Peki ya niye bitmedi?”


. . .


“Harfler kelimeleri, kelimeler cümleleri, cümleler paragrafları, paragraflar bir hikayeyi… Her şey birbirine bağlı ve en küçük yanlışın bile her şeyi belki de toptan değiştireceği bu dünyada, kimileri tek başına harf bile olamazken, kimileri tek başına ciltlerce kitap olabiliyor. Bu da öyle bir şey işte… Tek bir an belki ama, başlı başına bir destana bedel.”

Bir avuç kalabalık, bir anda onlarca kişiye dönüşmüştü. Kimi ağzı açık bir şekilde adamın anlattıklarını dinlerken, kimileri de gözyaşlarına engel olamıyordu. Karanlıkta yeniden doğmuş ve karanlığın en karanlığı ile yüzleşmiş adamın bir hikayesi… Yüzündeki gülümseme sabit kalsa da, içine döktüğü gözyaşları bariz bir şekilde belli oluyordu adamın. Ölümün bir an kadar yakın olduğu sürede yaşanan mucizelerin hikayesini anlatırken başka ne yapabilirdi ki?

“Amca.” diyerek söz isteyen küçüğe çevirdiği bakışları, kız çocuğunun akan yaşlarını silmek istercesine yalvarıyordu. Hıçkırıklarını içine atmakta zorlanan kız çocuğu “Sen neler yaşamışsın öyle?” dediğinde, adamın yüzünde kocaman bir gülümseme beliriyordu. Kıskançlık, istek, saygı duyma… Hepsini barındıran bu gülümsemenin altında adam çaresiz bir şekilde omuzlarını silkiyordu.

“Çocuğum… Benim güzel kızım. Bu aciz Wuther Amcan, sadece bir soluğum bu hikayede. Ne karanlık bilirim ne aydınlık. Sadece onların hikayesidir bana kalan. Ne onlar gibi kudretliyimdir ne de onlar gibi mert! Ve bu hikayede onlardan birinin hikayesi… İsmi hatırlanmaz belki ya da söylesem de unutulur. Ama siz yine de bilin… Belki bir gün, bir yerde bu ismi duyarsınız… Onun adı-”


. . .


. .


.

Soluk almanın bile imkansızlığı içerisindeyken içinden dökülen sözleri duyuyorsun sadece. Hiçbir sana ait olmayan ve oysa çok tanıdık gelen bir ses ait bu cümleleri, bir şekilde kendine addediyorsun. Her bir harfi sana aitmiş gibi yakarıyor ve her bir yakarışla ruhunu özgür bırakıyorsun. Ancak özgürlük, ne sanıldığı gibi hafif hissettiriyor ne de bir çift kanat yaratıyor. Özgürlük, ruhuna ve varlığına bir kelepçe vuruyor, hepsi bu. Ta ki, son bir nefes verene kadar…

Gözlerini açtığın anda kor alevlerden çıkmış vücudunun acısıyla inliyorsun sadece. Sırtının yerde olduğunu hissetsen bile, karanlığın içinde onlarca paslı çivi çoktan iç organlarını delercesine girmiş gibi geliyor. Kendini kurtarmak için kolunu kaldırmak istesen bile, hiçbir şekilde bunu başarabileceğini düşünmüyorsun. Kolun her zamankinden daha hafif ve çok daha fazla ağır geliyor sana. Hiç sana ait olmamış gibi yok hükmündeyken… Her iniltin, boğazındaki o yanık hissini daha fazla arttırıyor. Ancak belki de bir insan olmanın içgüdüsüyle, sadece inleyebiliyorsun bilinçsizce. Vücudunun onca ağırlığına rağmen net olarak belirgin bir acı hissetmemen, sana olup bitenleri anlamak konusunda daha da karmaşık bir denklem sunuyor. Ta ki, tepende bir çift göz görene kadar… O tanıdık gözler…

“İyi misin?” diye soran iblisin boynuzu hemen hemen burnuna girebilecek gibi duruyor. Sana tersten bakarken aldığı kısa kısa nefesler yorgunluğunu gösteriyor. Ancak buna rağmen, bir şekilde onun da mutlu olduğunu görebiliyorsun. İblis hafifçe ensenden seni kaldırmak için hamlesini yaparken, bedenindeki tüm ağırlığın çekildiğini fark ediyorsun. Adeta iblisin onca yükün altında kalmamasını ister gibi hafifleyen vücudunu, ensenden tutarak doğrultan iblis daha elim ve gururlu bir tabloyu sana sunuyor. Soluk soluğa kalmış, vücudunun birçok yeri kana bulanmış bir şekilde duran ve iki dizinin üstünde duran Ela… Ancak bakışların, Ela’nın baktığı noktaya kaydığında, tüm sahne ve dekorlar bir anda değişiveriyor. Karanlık, kendi hükmünü vermiş gibi…

Göz bebeklerin ziyadesiyle büyürken, Almazath’ın yerde zar zor nefes alan bedenini görüyorsun! Ancak seni esas dehşete düşüren, bedeninin sol yanında açılmış ve bir insan kafası büyüklüğündeki delik oluyor! Buna rağmen hala nefes alıp veriyor olması, seni başlı başına şaşkınlığa sürüklese bile, Almazath’ın halinden bu savaşın daha fazla sürmeyeceğini anlayabiliyorsun. Kalkışınla birlikte Almazath’ın bakışları bir anda seninkiyle karşılaştığında, tüm tükenmişliğine rağmen hala içine derin bir korku salmayı başarıyor Almazath. Kesik kesik gelen nefesi, nefes alıp vermekte epey zorlandığını gösterse de, hala konuşmak ister gibi görünen Almazath boğuk bir sesle“Sen!”diyor sadece. Yavaşça kaldırabildiği sağ elinin işaret parmağını sana doğrulturken“Sen!”diyebiliyor bir kez daha. Ancak hemen ardından, sanki tüm vücudunda fışkıran beyaz cisimler Almazath’ı bir koza gibi sararken Almazath“Bir İmparator musun?”diyor son olarak. Beyaz cisimleri Almazath’ı tamamen sarmasıyla birlikte, giderek küçülüp adeta yerin altına sızarak yok olurken, geriye sadece sorusunu ve yaydığı korkusunu bırakıyor. Tam bu esnada, daha önce konuştuğun iblisin varlığını bir kez daha hissediyorsun beline koyduğu eliyle. Yüzüne yerleşen yorgun bir rahatlıkla sana bakan iblis bir kez daha aynı soruyu soruyor sana.

“İyi misin?”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”