Esther; Yreona ile birlikte yürümeye başladığınızda, kızın üzerine düşen tüm görevi yerine getirmiş olmanın mutluluğu ile yürüdüğünü rahatlıkla görebiliyorsun. Kafanda dolanan soru işaretleri ve üzerine çöken kasvetli bir hava seni esir almışken Yreona’nın bu mutluluğu bir nebze de olsa seni rahatsız ediyor. Ancak seçtiğin bu yeni yoldaki tek kılavuzunun Yreona olması, şimdilik bu rahatsızlığını dile getirmene engel oluyor. Adımlarını Yreona’nınkine uydurmak dışında pek bir şey yapmıyorsun. Yol boyunca Yreona birkaç kez seninle konuşma girişiminde bulunsa bile, soğuk yüzün her zaman muhabbetin ilerlemesine engel oluyor. Zira Yreona’nın sohbetinin en basit haliyle boş oluşu, açılan konuların hızla kapanmasına neden oluyor. Fakat senin bu tavrın Yreona’da herhangi bir aksi durum da yaratmıyor. Sana karşı olan tutumlarında herhangi değişiklik olmayan Yreona tüm pozitifliği ile yürümeye devam ediyor.
Bir saati aşan bir yürüyüşün ardından, ne peşinizden gelen biri ne de önünüze çıkan bir engel oluyor. Ufukta beliren bir yerleşim yeri, sana Tenerin olarak bahsedilen yere gelip gelmediğinizi sorgulatıyor. Gözlerine düşen bu soru işaretini fark eden Yreona ise, gördüğün yerin isminin Bropaja Kasabası olduğu ve burada biraz dinlenmek için duraksayacağınızı sana söylüyor.
Theo; Arnarma’nın başından itibaren aklındaki tüm soruları Urilirn’e sorma fikrine karşılık at arabasıyla ilerleyeceğiniz söylemenin ardından, Arnarma sana at arabasına ihtiyaç duymayacağınızı, zira düz yoldan ilerleme gibi bir düşüncesinin bulunmadığını söylüyor. Arnarma’nın bu fikrine başta tam olarak nasıl bir tepki vereceğini bilemesen bile, adamın düştüğü dağa doğru ilerlemeye başlaması, onunla gitmenin mantıklı olup olmayacağını sana sorgulatıyor. Arnarma pek rahat bir şekilde dağa tırmanmaya başladığında, senin ona pek ayak uyduramaman karşısında, Arnarma sağlam noktalara basman gerektiğini, sert kayalara sıkıca tutunmanın önemini anlatıyor hızlı bir şekilde. Teoride çok işine yarayan ancak pratiğe dökmenin imkansız olduğu bu fikirlere rağmen, dağın zemini nedeniyle ilerlemen pek olanaklı olmuyor. Bu nedenle Arnarma 10 metre kadar tırmandığı yerden aşağı iniyor ve pek de memnun olmadığı bir ifadeyle atla ilerleyebileceğinizi söylüyor.
Arnarma ilk olarak at arabasına baktığında, arabanın gereksiz olduğunu sadece atla gidebileceğinizi sana söylüyor. Bunun ardından at ile araba arasındaki bağlantıyı pek de usta olmayan bir şekilde halletmesinin ardından hala baygın olan Inian’a bakmasının ardından en azından at arabasını kendisinin çekebileceği yönünde pek de gülünesi olmayan bir şaka yapıyor. Atı kendisinin süreceğini belirtmesinin ardından ikiniz de atın üstüne biniyorsunuz ve ilerlemeye başlıyorsunuz.
Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından Arnarma attan inmeniz gerektiğini ve bundan sonrasını yürüyerek halledeceğinizi söylüyor. Attan inmenizin ardından ise Arnarma atın arka kısmına sağlam bir şaplak atarak onun uzaklara doğru koşmasına neden oluyor. Bu yaptığından keyif almış gibi duran Arnarma göğsünü tutarak birkaç hırıltılı nefes almasının ardından atla yaptığınız yolculuğun kaburgalarına pek iyi gelmediğini, sanki işe yaramayan gereksiz bir ilacı almış edasıyla dile getiriyor. Hemen ardından ise ileride Bropaja isimli bir kasaba olduğunu ve burada biraz dinlenebileceğiniz sana söyleyerek ilerlemeye başlıyor.
Genel; Kasabanın giriş kısımları ufak tarlalardan oluşuyor ve gecenin getirdiği karanlık kasabaya da hüküm sürüyor gibi görünüyor. İki katlıdan fazla olmayan ve genellikle taştan yapılma yapılardan yayılan cılız ışığın dışında, kasabayı aydınlatan başkaca bir ışık bulunmuyor. Bu haliyle kasabanın yerleşim düzenini tam anlamıyla göremeseniz bile, dağınık bir yapılanmaya gidildiğini anlaman zor olmuyor. Bunun yanında kasabanın ufak sokaklarına çökmüş sessizliği sadece ince bir müzik sesini kesiyor olması da dikkatinden kaçmıyor.
Kasabanın belli belirsiz girişini geçmenizin ardından, yapılardan yayılan ışığın daha yoğun olduğu bir sokağa ilerliyorsunuz. Bropaja’nın sokakları genel itibariyle temiz görünse de, taş zemin döşemesinde belli yerlerde kırıkların ve parçalanmaların olduğunu görebiliyorsun. Bu durum karşısında at arabalarının bu sokaklardan geçmesinin zor olduğunu düşünmeye başladığınız anlarda ise, gözünüz hemen sağ tarafına denk gelen üç katlı bir yapının zeminin yer alan işletmeye takılıyor. İşletmenin herhangi bir tabelası bulunmuyor olsa bile camının arkasında at arabası tekerlerinin ve alet edevatların olduğunu gördüğünüzde, bu dükkanın at arabalarını onarmakla iştigal ettiğini anlayabiliyorsunuz.
İlerleyişiniz devam ederken dar bir sokağa giriyorsunuz ve bu esnada artan müzik sesi, kasabanın girişinde duyduğunuz belli belirsiz müzik sesinin kaynağını gösteriyor. Üç katlı olan yapının hemen önünde durup işletmenin açık kapısından doğruca içeriye adımlıyorsunuz. İçeriye girdiğiniz anda, sizi saran ekşi bir koku doğrudan ciğerlerinize doluyor. Uyandığınız andan itibaren hayata dair edindiğiniz tecrübeler bu kokunun alkol kokusu olduğunu size anlatıyor. Bakışlarınız ise, geniş alana yayılmış dağınık masalarda oturan insanları, onlara servis yapan elemanları ve üç kişiden oluşan müzik grubunu kesiyor. İçeride 50 civarında, 25 ile 50 yaş aralığında kadın-erkek karışık bir kitlenin bulunduğunu, 6 kişiden oluşan bir servis elemanı olduğunu da ayrıca fark edebiliyorsunuz. Müzik grubuna baktığınızda ise, iki erkekten esmer olanının bir “rebec” ve diğer erkeğin ise flüt çaldığını görüyorsunuz. Grubun son üyesi olan sarışın güzel kadın ise, elindeki tef ile birlikte şarkı söyleyerek müşterilerin ziyadesiyle ilgisini çekmiş görünüyor. Bu haliyle gelişiniz pek fark edilmiş gibi görünmüyor ve içeride oturabileceğiniz boş masalar da bulunuyor. Bakışlarınız boş masaları tararken, oturabileceğiniz ilk masaya doğru yöneliyor ve bu masaya yerleşiyorsunuz.
Bir saati aşan bir yürüyüşün ardından, ne peşinizden gelen biri ne de önünüze çıkan bir engel oluyor. Ufukta beliren bir yerleşim yeri, sana Tenerin olarak bahsedilen yere gelip gelmediğinizi sorgulatıyor. Gözlerine düşen bu soru işaretini fark eden Yreona ise, gördüğün yerin isminin Bropaja Kasabası olduğu ve burada biraz dinlenmek için duraksayacağınızı sana söylüyor.
Theo; Arnarma’nın başından itibaren aklındaki tüm soruları Urilirn’e sorma fikrine karşılık at arabasıyla ilerleyeceğiniz söylemenin ardından, Arnarma sana at arabasına ihtiyaç duymayacağınızı, zira düz yoldan ilerleme gibi bir düşüncesinin bulunmadığını söylüyor. Arnarma’nın bu fikrine başta tam olarak nasıl bir tepki vereceğini bilemesen bile, adamın düştüğü dağa doğru ilerlemeye başlaması, onunla gitmenin mantıklı olup olmayacağını sana sorgulatıyor. Arnarma pek rahat bir şekilde dağa tırmanmaya başladığında, senin ona pek ayak uyduramaman karşısında, Arnarma sağlam noktalara basman gerektiğini, sert kayalara sıkıca tutunmanın önemini anlatıyor hızlı bir şekilde. Teoride çok işine yarayan ancak pratiğe dökmenin imkansız olduğu bu fikirlere rağmen, dağın zemini nedeniyle ilerlemen pek olanaklı olmuyor. Bu nedenle Arnarma 10 metre kadar tırmandığı yerden aşağı iniyor ve pek de memnun olmadığı bir ifadeyle atla ilerleyebileceğinizi söylüyor.
Arnarma ilk olarak at arabasına baktığında, arabanın gereksiz olduğunu sadece atla gidebileceğinizi sana söylüyor. Bunun ardından at ile araba arasındaki bağlantıyı pek de usta olmayan bir şekilde halletmesinin ardından hala baygın olan Inian’a bakmasının ardından en azından at arabasını kendisinin çekebileceği yönünde pek de gülünesi olmayan bir şaka yapıyor. Atı kendisinin süreceğini belirtmesinin ardından ikiniz de atın üstüne biniyorsunuz ve ilerlemeye başlıyorsunuz.
Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından Arnarma attan inmeniz gerektiğini ve bundan sonrasını yürüyerek halledeceğinizi söylüyor. Attan inmenizin ardından ise Arnarma atın arka kısmına sağlam bir şaplak atarak onun uzaklara doğru koşmasına neden oluyor. Bu yaptığından keyif almış gibi duran Arnarma göğsünü tutarak birkaç hırıltılı nefes almasının ardından atla yaptığınız yolculuğun kaburgalarına pek iyi gelmediğini, sanki işe yaramayan gereksiz bir ilacı almış edasıyla dile getiriyor. Hemen ardından ise ileride Bropaja isimli bir kasaba olduğunu ve burada biraz dinlenebileceğiniz sana söyleyerek ilerlemeye başlıyor.
Genel; Kasabanın giriş kısımları ufak tarlalardan oluşuyor ve gecenin getirdiği karanlık kasabaya da hüküm sürüyor gibi görünüyor. İki katlıdan fazla olmayan ve genellikle taştan yapılma yapılardan yayılan cılız ışığın dışında, kasabayı aydınlatan başkaca bir ışık bulunmuyor. Bu haliyle kasabanın yerleşim düzenini tam anlamıyla göremeseniz bile, dağınık bir yapılanmaya gidildiğini anlaman zor olmuyor. Bunun yanında kasabanın ufak sokaklarına çökmüş sessizliği sadece ince bir müzik sesini kesiyor olması da dikkatinden kaçmıyor.
Kasabanın belli belirsiz girişini geçmenizin ardından, yapılardan yayılan ışığın daha yoğun olduğu bir sokağa ilerliyorsunuz. Bropaja’nın sokakları genel itibariyle temiz görünse de, taş zemin döşemesinde belli yerlerde kırıkların ve parçalanmaların olduğunu görebiliyorsun. Bu durum karşısında at arabalarının bu sokaklardan geçmesinin zor olduğunu düşünmeye başladığınız anlarda ise, gözünüz hemen sağ tarafına denk gelen üç katlı bir yapının zeminin yer alan işletmeye takılıyor. İşletmenin herhangi bir tabelası bulunmuyor olsa bile camının arkasında at arabası tekerlerinin ve alet edevatların olduğunu gördüğünüzde, bu dükkanın at arabalarını onarmakla iştigal ettiğini anlayabiliyorsunuz.
İlerleyişiniz devam ederken dar bir sokağa giriyorsunuz ve bu esnada artan müzik sesi, kasabanın girişinde duyduğunuz belli belirsiz müzik sesinin kaynağını gösteriyor. Üç katlı olan yapının hemen önünde durup işletmenin açık kapısından doğruca içeriye adımlıyorsunuz. İçeriye girdiğiniz anda, sizi saran ekşi bir koku doğrudan ciğerlerinize doluyor. Uyandığınız andan itibaren hayata dair edindiğiniz tecrübeler bu kokunun alkol kokusu olduğunu size anlatıyor. Bakışlarınız ise, geniş alana yayılmış dağınık masalarda oturan insanları, onlara servis yapan elemanları ve üç kişiden oluşan müzik grubunu kesiyor. İçeride 50 civarında, 25 ile 50 yaş aralığında kadın-erkek karışık bir kitlenin bulunduğunu, 6 kişiden oluşan bir servis elemanı olduğunu da ayrıca fark edebiliyorsunuz. Müzik grubuna baktığınızda ise, iki erkekten esmer olanının bir “rebec” ve diğer erkeğin ise flüt çaldığını görüyorsunuz. Grubun son üyesi olan sarışın güzel kadın ise, elindeki tef ile birlikte şarkı söyleyerek müşterilerin ziyadesiyle ilgisini çekmiş görünüyor. Bu haliyle gelişiniz pek fark edilmiş gibi görünmüyor ve içeride oturabileceğiniz boş masalar da bulunuyor. Bakışlarınız boş masaları tararken, oturabileceğiniz ilk masaya doğru yöneliyor ve bu masaya yerleşiyorsunuz.
Gördüğünüz müzik aletleri
Off Topic
Bropaja’ya varış anlarınıza ilişkin bir kesişim bulunmamaktadır. Bu kapsamda konuya ilk yazan oyuncunun işletmeye ilk varan olduğu kabul edilecektir. İkinci oyuncunun ise ilk giren oyuncuyu kalabalık içinde fark edip etmeyeceği tamamen kendisine kalmıştır.
Off Topic
Konuda uygulanacak pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir. Ancak konuda iki oyuncu olmanız nedeniyle, Geri Sarım Kartı’nın ne şekilde kullanılabileceğine tekrar bakmanızı tavsiye ederim.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir. Ancak konuda iki oyuncu olmanız nedeniyle, Geri Sarım Kartı’nın ne şekilde kullanılabileceğine tekrar bakmanızı tavsiye ederim.








