Doğum (Aithen | Xaphan | Yofie | Zenahpuryu | Archon | Diniel)

User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

30 May 2022, 22:48

Olan biteni sadece kulaklarıyla takip etmeye kararlıydı. Yanına gelip halini soranın erkek ve ona diğerlerinden daha yakın olduğu dışında hiçbir bilgisi yoktu. Daha sonra konuşanın da erkek olduğunu anlayabilmişti. Sonrasında ise bir kadın konuşmuştu. Son olarak ise tekrar bir erkek konuşmuştu. Kadın hariç hepsini ilk gebertme isteğiyle doldu yüreği. İyi olup olmadığını soran kendini ne sanıyordu da böyle konuşuyordu. Kendisi daha iyi bir durumda mıydı? Sonradan ortaya çıkmamış mıydı onun da bir şeyden haberi olmadığı. Peki ondan sonra konuşan oğlan? Onu bıraksındı demek... Kendisinden nefret etmesi için hiçbir sebep yokken nefret kusan bir düşman. "Öyle olsun..." En son konuşanı da çok bilmiş bulmuştu. Sanki ondan çok şey bilebilecekti. Mantıksız davranıyorlardı. Hepsinden daha uzun süre yaşayacağına emindi. Hatta hepsinin ondan kısa yaşadığına emin olacaktı. Kadın olana bir kıyak geçebilirdi.

Duygularını atabildiği kadar bir kenara attıktan sonra dikkatini çeken şey ise hepsinin onun gibi olmasıydı. Hiçbir şey hatırlamamaları ve söylediklerine göre hayal meyal bir şey görmüş olmaları ortak noktalarıydı. Her ne kadar diğerlerinden daha bilgili olduğunu düşünse de ölüm hakkında tam bir bilgi sahibi değildi. Kafaları bu soruyu sorabilecek kadar çalışsa bile cevap verme konusunda bir kısırlık yaşanıyordu. "Şu çok bilmişin güvenilmez laflarını saymazsak tabii."

Yürüme teklifinden sonra tekrar bir konuşma başlamıştı. Yakınındaki erkek sesi onu taşıyacaktı. Ölü taklidini devam ettirmek istese bile siniri takındığı maskeyi bozabilecek bir seviyedeydi. "O kadar güçlüsün ki beni taşıyacaksın, yardıma muhtaç beni!" Sinirliydi sinirli olmasına ama işler de yolunda gidiyordu. Taşıyan değil de taşınan olması göstergesi değil miydi üstün olduğunun. Daha da önemlisi tehlikenin kol gezdiği böyle bir yerde yorulması gerekene kadar yorulmayacaktı. Tehlike anında ise hepsini geride bırakıp kaçabilecekti. Sessizce devam etti hareketsiz yatmaya.

Duyma duyusuna dokunma duyusunun da katılmasıyla bir şeyler olduğunu anladı. Bilmiyordu yürüyorlar mıydı yoksa sadece elemanın kucağında mıydı ama bir şeyler oluyordu. Anladığı kadarıyla üstüne bindiği oğlan epey yapılı biriydi. Bir kez daha nefretle doldu yüreği. Ses çıkarmadı yine de. Her şey planladığı gibi gidiyordu sonuçta.

Planlarında bir değişiklik yapması gerektiğinin belirtisi ise yeni bir kadın sesi oldu. Kendisiyle konuşma tonu hoşuna gitmemişti. Diğer kadının aksine bu kadını canice katletmek istiyordu. Kimle konuştuğunun farkında değildi... Yine de faydasız değildi kadın. Pek anlamasa bile bir açıklama sunmuştu onlara. Biraz daha bekledi neler olacağını görmek için. Oğlanların sorularını dinledi. Tam anlamasa bile konuşulanlar ona buradan başka bir yer olduğu izlenimini verdi. Üstüne çok düşünmezse konuşulanları anlayabiliyordu ama kelimelerin ne demek olduğunu düşündükçe işler karışıyordu. İçgüdüsel olarak biliyordu bunun unutmak olduğunu, ama tanımlayamazdı unutmayı. Kendisi bilmese bile bu yüzden bir izlenim olarak kalıyordu yaptığı çıkarım, arkasında takip edilebilecek hiçbir iz bırakmamış olan bir his. Onaylatmak istediği bir başka izlenim daha yeşeriyordu içinde.

Yavaşça kaldırdı gözündeki perdeyi. Karanlığa alışmaktan aciz kalan gözü birkaç saniye şüpheye düşürdü onu. "Bırak beni." dedi elemanın omzuna bir iki kere vurarak. Adeta uşağına emir veriyordu... Ta ki elemanın omuz kaslarını elinde hissedene kadar. Yere indikten sonra "Teşekkür ederim beyim." deme ihtiyacı hissetti içten içe köpürerek. Kesinlikle gebertecekti bu herifi! Kadına yaklaştı daha iyi görebilmek için. Bu sırada diğerlerini de gözden geçirip nasıl göründüklerini kafasına not etti. Kaba kadın ise niyeyse içinde her şey beklediği gibiymiş gibi bir his yarattı. Konuşmasıyla bela arayan tipi kafasında uyuşuyordu kendisi bundan bihaber olsa bile. Soluk teni karanlıktaki en görünür şeydi. Ellerini önünde birleştirip hafifçe kamburlaşarak yaklaştı kadına. "Bizimle ilgilendiğiniz için teşekkür ederim hanımım. Burada bizden başkalarının da olup olmadığını merak etmiştim kafanızı ağrıtmayacaksam." dedi kafasını daha da eğerek. İstediklerini aldığı anda gebertebilirdi onu. İstediğini alana kadar bekleyecekti.
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Yofie
Posts: 38
Joined: 15 May 2022, 21:37

02 Jun 2022, 19:39

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" Sorgulayan bakışlarını siyah saçlı mavi gözlü adama çevirdi. Ölmediklerini nereden biliyordu ki? Yoksa herkesin aksine onun hatırladığı bir şeyler mi vardı? Kızıl saçlı olan adam da onunla aynı şeyi düşünmüş olacaktı ki kuşkularını gergin bir dille ifade etmeye karar vermişti. Aralarında bir münakaşa çıkacak gibiydi. Genç kız içinde düştükleri bu durumda birbirlerine de düşmelerine gerek olmadığı kanaatinde kendini herkesten uzak bir köşeye çekti. Aralarındaki beyaz saçlı, iri yarı görünüşü ile genç kızın tüylerini ürperten adam, beklenenin aksine tartışmayı yatıştırmaya en istekli olandı. Üstelik yerde acı içinde kıvranan adamı da kucaklamış ve taşımaya karar vermişti. Güvenilir birisine benziyordu. Onun taşıdığı adam ise... Nasıl söylenir? Farklı... bir görünüşe sahipti.

Bir süre sonra örgütlenip ilerlemeye karar verdiler. Birbirlerini ancak seçtikleri, nereye vardığı meçhul bu karanlıkta hareket etmek çok da mantıklı bir fikir değildi. İlerleseler bile bir yere vardıklarını hissetmiyordu. Sanki hiç adım atmıyordu. Etraflarındaki görsel asla değişmiyordu, hiçbir ışık kaynağı veya farklı bir obje göremiyorlardı. Boşa kürek çekiyorlardı. "Sürekli daire mi çiziyoruz?" Böyle hisseden tek kişi kendisi olamazdı. Bu durumu sorgulamalarına fazla fırsat kalmadan karanlıktan bir ses imdatlarına yetişmişti. Gümüş saçlı, sert görünüşlü, epey gergin bir kadındı. Kendisi ile aynı şeyi sorgulamıştı ancak bunu çocuk azarlar gibi edayla yapması genç kızın hafiften sinirlerini bozmuştu. Zaten hiçbir şey bilmiyorlardı, bir boşluğun ortasında, isimlerini dahi unutmuş halde, kendilerine ait olduğu bile bilinmeyen bir bedenle birlikte kalakalmışlardı. Üstüne bir de bilmeleri gereken bariz bir durum varmış gibi azarlanmaları hiç hoş değildi.

Kadın sözlerine alay ve azarlama içeren cümleleri ile devam ederken kadının onları tanıyıp tanımadığını merak etti. Hatırlamadıkları bir geçmişten gelen garez miydi bu? Yoksa tarzı mı böyleydi? Her ne ise yaptığı hoş değildi. Genç kız istemsizce somurtarak dinledi her şeyi. Bir cevaba ihtiyaçları vardı ancak bu cevap onlara asla gelmiyordu. Kadının her bir cümlesinde "bok" demesi hiç kimsenin zihnini berraklaştırmıyordu. Saydı içinden. Altı. Tam altı kere bok demişti. Zaten hepi topu altı yedi cümle kurmuştu. Her bir cümleye bir bok. Etkileyiciydi. Bulundukları yeri İblis Diyarı olarak tanımlamıştı. Genç kız bunun ne olduğunu bilmiyordu, buraya neden geldiğini de bilmiyordu. Bile isteye buraya geldiyse geçmişteki kendisi kafayı yemiş olmalıydı. Bu geçmişi asla hatırlamayacak olduğunu öğrenmek canını sıktı. Kim olduğunu bilmeden hayatının geri kalanına nasıl devam edecekti ki? Hep merak edecekti, hep sorgulayacaktı. Nasıl bir hayat yaşamıştı, nerede doğmuştu, ailesi kimdi? Bunları ona hiç kimse söylemeyecek miydi? Onu seven birileri kaldıysa geride, onu özlemeyecekler miydi? Üstelik onları artık tanımıyor olması daha da kalp kırıcı bir gerçekti. Sıkıntıyla iç çekti.

Adının Vadlena olduğunu öğrendikleri kadın onlara herhangi bir soruları varsa sormalarını söylemişti ancak bunu öyle bir ifade etmişti ki resmen bakışları ile dayak atıyordu her birine. "Bu kadar gergin olmanıza gerek var mı? Farkındasınız ki hiçbir şey bilmiyoruz, bunun ne kadar şok edici olduğunun farkında mısınız? Biraz anlayışlı yaklaşmak çok zor olmamalı." dedi sitemkar ve buz gibi soğuk bir sesle nezaketinden ödün vermemeye çalışarak. Herkesin bir sınırı vardı ve buna daha fazla katlanabilir miydi emin değildi.
Image

Karakter
KÜNYE
İsim: Yofie
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 1.70
Kilo: 60
Sınıflar: Etkileyici - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 4000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 0
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

İblis
KÜNYE
İsim: Ashabura
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.0
Kilo: 150
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 6
Güç: 8
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 8
Arun: 0
Duren: 3
İrade: 2

YETENEKLER
Savaşçı Öfkesi

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

03 Jun 2022, 16:40

Kızıl saçlı bir adamın kendisiyle konuştuğunu fark edince sözlerini dinliyor ve cevap veriyor. "Olanlar hakkında bilgi sahibi değilim ama kendime güvendiğim doğrudur. Açıkçası burada olmamamız gerektiğini anlamak için beş yaşında bir çocuk olmak bile yeterli. Tahminim de tek başına bir çıkışa ulaşamayacağımız yönünde. Topluca çalışmak zorundayız. Kısacası buradaki insanları yavaşlatmayacağın sürece ister otur, ister kalk." Beyaz saçlı adamın kendisini sorgulamasıyla birlikte ona dönüyor ve "Sadece burada güvende olmadığımızı biliyorum." diyor. Ortamda bulunan tek kadın da kendisini sorgulayınca canına tak ediyor ve "İsterseniz burada hiçbir şey bilmeyen halimizle oturup ideolojik bir çatışma ortamı kuralım ve daha çok zaman kaybedelim. İşlevsiz olma gibi bir takıntınız mı var acaba? Acilen buradan çıkmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Burada atılgan olmayı akıl eden tek insan ben miyim?" diyerek yanındaki insanlara çıkışıyor. O sırada ikinci bir kadın beliriyor ve sohbeti yarıda kesiyor. Aithen öncelikle lafını bölerek ağır kabalık eden muşmula suratlı kadını sözünü bitirene kadar dinliyor. Kadın üstünlüğünü her kanıtlama çabasına girdiğinde kafasında kendisi ile karşılaştırıp kendisinin ne kadar daha başarılı olabileceğini, aslen önderlik yapması gereken kişi olduğunu düşünüyor. Elbette şu an nerede olduğunu, neden burada olduğunu ve bundan önce neler olduğunu bilmiyor ama herkesin kendisiyle aynı durumda olduğu besbelli olduğu için kendini ön plana atmak ve herkesi buradan hızlıca kurtarmak zorunda olduğunu düşünüyor.

Aithen saygısız kadına iyice yaklaşıyor, kadına doğru eğilip ciddiyetini vurgulayacak bir ses tonuyla konuşmaya başlıyor. "Bak, kimsin ve ne istiyorsun bilmiyorum ama bundan başka her ortamda olduğu gibi burada da önder rolünü oynayacak olan kişi benim. Kendini bir şey zanneden ama aslında hiçbir yeteneği olmayan vasıfsız bir eleman olup olmadığını nereden bileceğiz? İnsanlara üstünlük taslamak istiyorsan öncelikle kendini kanıtlaman ve bu insanların güvenini kazanman gerekiyor. İblis miblis gibi saçma saçma şeyler söyleyerek bunu başaramazsın. Ben ise bu güveni kazanma yolunda ilerliyordum, ta ki sen gelene kadar. Söyle bakalım Vadlena, buradaki insanların efendisi olmak için ne yaptın ve ne yapmayı amaçlıyorsun?" Bir süre duraklıyor ve arkasındaki insanları süzüyor. Aslında kimsenin boş görünmediğini fakat bir şekilde kendilerini kanıtlamaları gerektiğini düşünüyor. Tekrar sinir bozucu kadına dönüyor ve "Ayrıca tüm bu verdiğin bilgilerin yalan olup olmadığını nereden bileceğiz? Zeka seviyen bulunduğun konum için yeterli olsaydı laflarını destekleyecek bir kanıt ile birlikte gelirdin buraya. Madem yeniden doğmuş bebekleriz, aydınlat bizi. Ama duymak istediğim şeyleri söylemezsen başına geleceklerden sorumlu olmadığımı da belirtmek isterim." Aithen yumruklarını ve dişlerini sıkıp beklemeye başlıyor.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 Jun 2022, 17:48

Vadlena, konuşmasından sonra sizden gelecek bir tepkiyi beklemeye koyuluyor keskin bakışlarını korumaya devam ederken. Sanki sizden ölesiye nefret eden ve sizi hiç umursamayan, ancak bir sebeple başınızda durmak zorunda kalan biri gibi gözlerini deviriyor her birinize bakarken. Sözlerinin hakkını vermek istercesine, her birinizin adımlamaya bile başlamamış bebekler olduğunuzu bakışlarıyla anlatmaya çalışıyor. Bu noktada ilk lafa giren kırmızı saçlı adam oluyor. Vadlena, adamın konuşmaya başlamasıyla bakışlarını onda sabitliyor. Ancak duyduklarından hiç hoşlanmamış gibi yüzünü asarken, sözlere bir cevap verme tenezzülünde dahi bulunmayacak görünüyor. Vadlena’nın bu sessizliği bu kez uzun boylu ve gözünde garip bir şekil olan adamın konuşmasını sağlıyor. Vadlena bu kez bakışlarını bu adama çevirse de, bakışlarının altındaki anlamda hiçbir değişiklik olmuyor. İçinizde yardıma en muhtaç görünen cılız adamın sözlerinden sonra her biriniz ilk kez Vadlena’nın yüzünde hınzır bir gülümseme fark ediyorsunuz. Bu aşamada Vadlena bir şeyler söylemek ister gibi hareketlenirken, içinizdeki tek kadın lafa giriyor. Kadının sözleri Vadlena’nın yüzünün daha da asılmasına neden olurken, kendini lider addetmiş adamın yaklaşan adımları Vadlena’nın dikkatini çekiyor. Adamın yanına kadar gelmesine hiçbir tepki vermeyen Vadlena, adamın konuşmalarını tepkisiz ancak yüzündeki sert ifadeyle dinliyor sadece. Adamın konuşması sonlandığında ise Vadlena, baştan aşağı adamı süzüyor ve kaşları daha da çatılırken “İçinizde konuşmayı becerebilen bir tek şu elden düşme cılız var anlaşılan.” diyor.

Derin bir nefes alıp halen önünde duran siyah saçlı adama sinirli bir bakış atmasının ardından gözlerini kırmızı saçlı adama diken Vadlena “İblis diyarı dedim ya… İblislerin yaşadığı yer. Ne bok işiniz olduğunu ise ben bilmiyorum. Tabi, sadece bundan sonra ne yapacağınızı biliyorum.” diyor. Bakışlarınızı bu kez hepinizin üstünde gezdiren Vadlena “Ama görüşüne bakılırsa içinizde bir bok olmamasına rağmen kendini en şanslı götten çıkmış sananlar var!” diyor. Bir anda kestiği konuşmasıyla bakışlarını kadında kilitleyen Vadlena “Anlayış istiyorsan, hatırlamadığın annenin dizinin dibinden ayrılmaz, sana gelen yağlı götlü bir kodaman taliple evlenir ve her gece altında ezilmemek için Tanrı’ya dua ederken hangi kıyafetin kendine daha çok yakışacağını düşünürdün.” diyor. Bu sözlerinden sonra yüzüne hınzır, ancak irite edici bir gülümseme takınan Vadlena “Ne de olsa bunu yapabilecek güzelliğin var.” diyor.

Ortamdaki gerginliği konuşmasıyla körükleyen Vadlena, sanki hiçbir şey dememiş gibi halen daha bakışlarını üzerinizde gezdirirken, bir anda önünde durmaya devam eden adama dönüyor. Yüzündeki gülümsemeyi hiç silmeden duran Vadlena “Ve tabi bir de sen varsın.” diyor. Burnunu biraz sert bir şekilde çekmesinin ardından Vadlena “Bak bok herif… Bomboş aklında neler var ve neler yapmayı arzuluyorsun bilmiyorum ama önder olmayı arzuluyorsan, buyur ol! İnan sizin gibi bok parçalarına önderlik etmek zerre sikimde değil. Zaten burada önderlik etmek için değil, bokunuzu nimet sanıp yemeyin diye varım!” diyor. Sözlerini giderek daha üst seviyeden ve sert bir şekilde söylemeye başlayan Vadlena “Ama tabi siktirip gitmekte özgürsün. Buradan çıktığımda senin iblislere yem olduğunu söylerim, olur biter. Eminim bu kafayla senin ardından üzülecek veya yas tutacak bir insan evladı da yoktur. Buradaki karanlıkta geberip gidersin ve ben de bir sıçmıktan kurtulmuş olurum.” diyor.

Sözlerini bu noktada bitiren Vadlena bir anlık duraksamasından sonra “Bu piç kurusunu takip etmek isteyenler varsa buyursun.” dedikten sonra sağ elinin işaret parmağı kaldırıp cılız adama uzatırken “Sen hariç!” diyor. Bakışlarını cılız adamda sabit tutan Vadlena “İkinci el bir insan gibi dursan da benimle nasıl konuşman gerektiğini bildiğin için seni yanımda tutacağım. Belki de bu bok parçalarının iblislere nasıl yem olduğunu izler ve eğleniriz. Güzel olmaz mı?” diyor. Hemen ardından ise bir kez daha hepinize birden süzen Vadlena, hemen önünde duran siyah saçlı adamdan birkaç adım geriye çekilerek uzaklaştıktan sonra “Ama size bir kıyak yapacağım. Madem bu önder olmak isteyen piç kurusu kanıt istiyor, size onu vereceğim.” diyor. Bu sözleriyle birlikte yüzüne derin bir gülümseme yayılan Vadlena hafifçe nefes aldıktan sonra “Ulu… Lebrante!” diyor.

Vadlena’nın vücudundan bir anda parlamaya başlayan beyazlık, adeta onun parlamasına neden oluyor. Tüm vücudunu saran beyaz, parlak bir ışıkla çevrelenen Vadlena’nın kaslarının gerildiğini ve yüzünün sertleştiğini görebiliyorsunuz. Vadlena’nın çevresindeki beyaz ışık giderek göz alıcı bir hale gelirken, şeklini de değiştirmeye başladığını fark ediyorsunuz. Gözlerinizin hemen önünde, adeta bir kurdun başını görüyorsunuz ve bir anda kan kırmızı iki gözün var oluşuna şahit oluyorsunuz. Vadlena’nın bedeninin hemen önünde bir anda toparlanmaya başlayan ışık giderek cisimleşirken yaklaşık 2 metre uzunluğunda, kocaman bir kurdun iki ayağı üzerinde durmuş bir şekilde var olduğunu görüyorsunuz! Hırlayan sesiyle karanlığı yarmaya çalışır gibi duran kurdun kan kırmızı gözleri ve nefes verirken dişlerinin arasından çıkan sıcak hava içinizdeki karanlığı yok etmek ister gibi duruyor. Ve sizler de, bir iblisin doğuşuna şahitlik etmiş oluyorsunuz.

Lebrante
Image

Vadlena, hemen önünde beliren Lebrante’nin sırtını hafifçe okşayarak yanına doğru gelirken hepinize küçümser bir bakış atıyor ve ardından bakışlarını Lebrante’nin bir metre kadar önünde duran siyah saçlı adama kilitlerken “Al sana kanıt, piç kurusu! Şimdi ya gözümün önünden siktir git ya da uslu bir çocuk olup sıçtığın boktan seni kurtarmamı bekle!” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını hepinizde gezdiren Vadlena “Burası, siktiğimin iblis diyarı. Sizler de bu diyarda nefes alabilmeyi başarabilmiş insanlarsınız! Ama buradan kurtulmak istiyorsanız, gidip kendiniz gibi sikik iblisler bulmanız gerekiyor! Bunu nasıl mı yapacaksınız?” diyor ve hemen ardından eliyle cılız adamı yanına çağıran bir işaret yaparken “Ona söyleyeceğim, ama size değil!” diyor. Hemen ardından ise “Belki de benimle nasıl konuşmanız gerektiğini bir kez daha düşünürseniz, Lebrante ve ben size yardımcı oluruz.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

04 Jun 2022, 10:34

Image

“Adım attığın her bir toprak parçası arkanda çürüyüp giderken kendine nasıl iyi biri olduğunu söylersin?”

Duyduğun bu ses ile irkilerek kendine geliyorsun bir anda. Bir anda açılan gözlerin karanlığa alışmaya çalışırken, burnuna gelen çürük kokuları diğer duyularını kullanmanda sana bir hayli zorluk çıkartıyor. Koku, giderek daha ağır bir şekilde yayılmaya devam ederken gözlerin de karanlığın içini görmeye başlıyor. Çürüyen ağaçlar, yapraklar, çiçekler ve hayvanlar… Her biri can çekişircesine bağırarak çürümeye yüz tutmuş gibi görünüyor. Gözlerin, etrafını kolaçan edip az önceki sesin sahibi ararken bir anda karşında yaşlı bir ihtiyar görüyorsun. Tıpkı etrafında çürüyen her şey gibi, yaşlı adamın da çürüyen etleri lime lime bedeninden ayrılırken, yaşlı adamın derin bir hüzünle sana baktığını görüyorsunuz. Bir anda ihtiyar sana çok yakın bir akraban, dostun gibi bir his uyandırırken, onu içine düştüğü bu çürümeden kurtarmak için ona doğru ilerlemeye başlıyorsun. Ancak adım attığın anda toprak çürüyor, çürük yayılıyor ve karşındaki ihtiyarın uzuvları parçalanıp dökülürken derin bir hiçliğin içinde kaldığını hissediyorsun.

Aklına kazınan soru ve etrafında gerçekleşenlerden kurtulabilmek ümidiyle hızlıca koşmaya başlıyorsun bilinmezliğin içinde. Her bir adımın ardında yok olan cisimler bırakırken ne bir kaçış yolu bulabiliyorsun kendine ne de seni kurtaracak biri. Sonsuz bir yolculukta, tek gayen her şeyi çürütüp yok etmek gibi alıp veriyorsun nefeslerini. Ancak bir anda, aldığın nefesi bile koktuğunu, siyaha büründüğünü fark ediyorsun. Birkaç saniye içinde nefes alamaz bir halde kendine baktığında, aslında tüm bu çürümenin kendinden başladığını görüyorsun. Siyaha çalan yeşillerle yok olan vücudunun her bir uzvu ise sadece tek bir kelime söylüyor yok olmaya yüz tutmuşken.

“Diniel!”

Image

Tamamen karanlık bir yerde gözlerini açtığınız anda, ilk önce hemen uzuvlarını kontrol ediyorsun. Her birinin yerinde olup olmadığından emin olmak için onları yokluyorsun ve tüm uzuvlarının bir bütün halinde yerinde olduğunu görüyorsun. Az önce yaşadıkların, hissettiklerin veya duyduklarının ne olup bittiğiyle ilgili en ufak bir fikrin bulunmuyor. Tıpkı kim olduğunu bilemediğin gibi… Derin bir çığlık içinizdeki tüm varlığı hiçliğe çevirirken, ruhunun çekildiğini ve geriye kalan et ve kemik parçalarının seni oluşturduğunu fark ediyorsun. Buna karşın ne bir hareket ne de bir ses çıkaramıyorsun ilk anda. Sahibinin rızası dışında işgal ettiğin bir vücutta emaneten bulunuyormuşsun gibi geliyor. Aldığın nefesin ciğerlerine dolduğunu, ancak bu ciğerlerin sana ait olmadığını ve gözlerinin gördüğünü, ancak gözlerinin de sana ait olmadığını fark ediyorsun. Bir anda tüm vücut parçalarına karşı aynı duyguları yaşamaya başlıyorsun. Fakat bir şekilde, yaşamaya ve nefes alıp vermeye devam edebildiğini anlıyorsun. Seni sen yapan zihninin varlığını koruduğunu idrak ediyorsun, kim olduğun sorusuna dahi cevap veremiyor olsa da.

Karanlık içerisindeki siyah dalgalanmalar ile birlikte, kısa bir anlığına da olsa bulunduğun ortama odaklanmayı başarıyorsun. Gözün, siyah dışında ve dalgalanmaların yarattığı siyaha çalan grilikler dışında başka ayırt edici hiçbir şey görmüyor. Bastığın zemin, adeta boşluktaymışsın gibi hissettiriyor, ancak aynı anda ayaklarını yerden kaldıramayacak kadar güçlü bir çekimin varlığına da karşı koyabileceğini düşünmüyorsun. Kokudan soyut bu ortamda son olarak fark edebildiğin şey, havanın giderek ağırlaştığı ve ciğerlerine dolmakta zorlandığı oluyor. Elbette bunun iç dünyanda yaşadığın boşluk mu olduğunu veya havanın gerçekten mi ağırlaştığını tam olarak anlayamıyorsun.

Bir hiç kimse olarak, hiçliğin ortasında, hiçbir şekilde ne yaptığını bilmeyerek var olmuş oluyorsun. Hepsi bu. Ancak bu karanlık ve korkutuculuğun içinde, yaklaşık yirmi metre kadar uzağında parlayan bir beyaz ışık görüyor gözlerin hayal meyal. Zihnin aslında böylesine bir ışığın var olmadığını, sadece sana ait olmayan gözlerinin sana yalan söylediğini haykırıyor. Ruhun ise, o beyazlığın buradaki tek farklılığın olduğunu fısıldıyor. Işığın geldiği yere kadar yürüyüp yürüyememe konusunda emin değilsin, ancak şu an için içinde bulunduğun ortamda görsel anlamda kendini belli eden tek farklılık, kısa bir süre var olup sonra yok olan o beyaz ışıktan başka bir şey değil.

Off Topic
Diniel konuya dahil olmuştur. Diniel için de pasiflik süresi bir önceki GM mesajından itibaren 96 saat olarak uygulanmaya başlanacaktır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

04 Jun 2022, 16:20

Gözlerini açtığı anda uzuvlarını kontrol etmeye başlamıştı. Korku içerisindeydi. Biraz önce yaşadıkları neyin nesiydi? Her şey çok hızlı gerçekleşmişti ve şimdi karanlığın içindeydi. Kendisi kendisine görünebiliyordu ama kalan her şey karanlıktan ibaretti. Üstelik içinde bulunduğu vücudun kendisine ait olmadığını hissediyordu. Yine de refleks olarak kendine sarılırcasına kavuşturdu kollarını. İçinde korku kaplıydı. Gözünün önünde çürüyen yaşlı adam aklına geldi. Korkutucu şeyler yaşamıştı. Belki de görmüştü. Neler olduğunu idrak edemiyordu. İçinde bulunduğu durumdan dolayı dikkatini tamamen buna veremiyordu. İçgüdüyle hareket eden bir hayvan gibi hissetti kendini. Karanlık bir ormanda bir başına kalmış bir zavallı gibi hissetmeliydi belki de. Ama çevresi, bildiğini düşündüğü kavramlardan çok uzaktaydı. Bulunduğu ortam ve az önce gördükleri kendisini bir hayvanın dışında hissettiriyordu. Görebiliyordu ama gözler kendisine ait değildi. Nefes alabiliyordu ama ciğerler kendisinin değildi. Kim veya ne olduğunu düşünmeye çalışsa da cevap dönmüyordu zihninden. Ancak anlamlı kelimeler hala zihninde dolaşabiliyordu. Her ne kadar kafasında kuracağı cümleler sanki ilk defa kuruluyormuş hissi verse de. “Neler oluyor?” diye sordu kendine zavallıca. Az önce gördüklerinden dolayı mutsuz ve korku doluydu. Olanları anlamlandıramasa da kötü şeyler yaşanmıştı. Kontrolü kaybeceğini düşündüğü an mantığı devreye girip kendine bir tokat attı ve görüşünü keskinleşmeye çalıştı. Burası için aciz gelen duyularını kullanması gerekiyordu. “Burada neler olduğu hakkında en ufak fikrim yok ama hayatta kalmam gerekiyor. Yer çekimi öylesine ağır ki yürüyebilir miyim bilmiyorum” diye içinden geçirirken karanlığa basan ayaklarına baktı. Yaşananları anlamlandırması öyle zor geliyordu ki bunların üstesinden gelmek yerine önceliğini içgüdüsel davranmaya verdi. Gözleri karanlıkta bir şeyler görmeyi umutla ararken “Yer çekimi çok ağır… Hava çok ağır… Yürüyebilir miyim?” diye düşünüyordu.

Burada ne yaptığı konusunda hiçbir fikri yoktu. Sadece varlığını sürdürebilmeliydi. Bunun için çabalayacaktı. Etrafında herhangi bir tehdit unsurunu, onun öncesinde daha hiçbir varlık bile hissetmiyordu. Sadece kendisi vardı. Varlığının bilincinde olduğu şu kısacık zaman aralığında bile olanlarla ilgili kafasında soru işaretleri belirmeye başlamıştı ancak uzun süre düşünmeye vakti olmamıştı. Zira yaklaşık yirmi metre ötede hayal meyal bir beyaz ışık görünmüştü. “I-şık…” diye ciğerlerindeki yoğun havayı dışarı fısıltı şeklinde çıkarmaya çalışmıştı hayatında ilk kez konuşmak için çabalarken. Üzülmüştü ışığa odaklanmaya çalışırken. Kendisini aciz hissediyordu. Işığı gördüğünde zihni ile ruhu çatışma yaşıyordu adeta. Önünü ışığın var olduğunu hatırladığı yöne doğru çevirecekti. Böylece ışığın yönünü kaybetmeyecekti.

“Işığa doğru ilerlemeli miyim? Nereye, neye bastığımı bile bilmiyorum. Bu yüksek çekimle bir yere düşersem ne olur?” diye düşünürken eğilip sol eliyle yere dokunacak ve hissedecek ardından birkaç kere yeri eşelemeye çalışacaktı sol eliyle. Teninin zemini hissetmesini, bulunduğu yeri anlamayı istiyordu öncelikle. Bildiğini düşündüğü canlılık ortamında koku ve renk varken burada karanlık ve kokusuzluk hakimdi. Canlılık ortamını bildiğini biraz önce gördükleriyle teyit edebiliyordu. Az önce gördüğü çürümüş toprak ile karşılaşmamayı umuyordu. İçinde bulunduğu ortamda o zamanki gibi hissetmediği için o zamanki korku ve kaçma hissi azalmıştı. Aslında o zaman o hissi kendisi mi hissetmişti bunu bile bilmiyordu. Etrafında başka bir bilgi bulunmadığı için ruhunun orada bir varlık olduğunu işaret etmesini dinleyip adeta lamba ışığına giden bir sinek gibi ama dikkatli adımlarla, hesabı tutturamayacağını bilse de en azından yolun yarısına kadar kafasında mesafeyi hesap ederek ilerlemeye çalışacaktı. Aceleci davranmayacaktı.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Archon
Posts: 57
Joined: 16 May 2022, 02:03

05 Jun 2022, 23:48

Sorularını sormuştu, lakin kadının yüzündeki küçümseyici bakıştan anlamıştı adam akıllı bir cevap alamayacağını. Kendisinden sonra grubun kalkanı söze girmiş, o da aklını kurcalayan soruları sormuştu. Devamında pısırık ve derin de bir şeyler söylemişti. Kendisini en sona bırakan sivri kadına iyice yaklaşıp, ağzında bir şeyler gevelemişti. Güven kazanıyormuş da, kendini kanıtlıyormuş da. Genel anlamda kadına söylediği şeyler dorğu olsa da, kendisinin bir lider rolü üstleneceğini söylemesi külliyen yalandı. Ne var ki, kadını sorgulamasına da hak vermişti biraz. Lakin bu kadın yine de hepsinden daha bilgili olduğu kesindi. En azından adını biliyordu kadın. Bilmese bile, kendisine bir isim bulup hayali bir kaç olay uyduracak kadar da zekiydi. Kafasında bunların hepsini tartınca, yine sivriden ziyade Vadlena'yı takip edebileceğini düşündü. Tabi ki bu durum, şu an iki ucu boklu değnek olan seçenekleri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Bir tanesinin egosu tavan yapmış, yüksek ihtimalle sürekli eziklenen bir kadındı. Zira hafızasını kaybetmiş, hiçbir şey hatırlamayan bir grup insanı sözleriyle küçük düşürmeye çalışmak, sefil karakteristik özelliklere sahip bir insanın yapacağı bir şeydi. Kafasındaki düşünceler biraz biraz oturmaya başlamışken, kadın tekrardan söze girmişti.

Vadlena sivriye sinirli bir bakış attıktan sonra kendisine dönüp sorulara yanıt vermeye başlamıştı. Yanıt vermekten ziyade insanlara sorduğu sorular üzerinden hakaretler yağdırmaya devam etmişti demek daha doğru olurdu. Yine de, Vadlena'nın konuştuklarından bir kaç çıkarım yapabilmişti şimdiye kadar. Kadın ilk konuşmaya başladığında, her ne kadar önemsiz insanlar olduklarını söylemiş olsa da, bu diyarda gözünü açabilen insanların çok fazla olmadığını çıkartabilmişti kadının söylediklerinden. Bu da demek oluyordu ki kadının söylediklerine nazaran, bu grubun içindekiler önemli insanlardı, daha da önemlisi, kendilerinden sorumlu kişi bu kadındı. Yani gruptan birilerinin ölmesi durumunda bu kadına hesap sorulacaktı. Kendisini çok çabuk ele vermişti ve bunun karşılığını bulacaktı.

Kadının ağzından dökülen iki kelimenin ardından, vücudundan ışıklar saçılmaya başlamıştı. İçinde bulundukları karanlığı adeta yararak gözlerine hücum eden ışık karşısında anlık refleksleri devreye girmiş, istemsizce eliyle gözlerini siper etmişti. Birden bu kadar ışığa maruz kalmak gözlerini kamaştırmıştı. Parmaklarının arasından sızan ışığın giderek göz alıcı bir hale gelmesini izlerken, ışığın içinden bir kurt kafası belirdiğini görmüştü. Başta hayal gördüğünü düşünse de, kurdun başının ardından vücudunun da ışığın içindeki oluşumuna şahit olumuştu. Işık yavaşça yok olurken, kurdun vücudunu artık net bir şekilde görebiliyordu. Kendisinden yaklaşık yirmi santim daha uzun olmalıydı bu kurt. Sesi, kulaklarını tırmalayacaktı neredeyse. Nefes verirken, koca dişlerinin arasından çıkan havayı bile net bir şekilde seçebiliyordu gözleri. O an, Vadlena'nın neden "Ulu" dediğini anlamıştı. Sıfatına yakışır cinsten bir varlıktı karşısında duran. Lakin, içinde uyanan hayranlık kısa sürmüş, Vadlena'nın sesiyle tekrardan kadına duyduğu öfke baş göstermeye başlamıştı sakladığı duygularının arasında.

Vadlena tekrar söze girmiş, bir kaç kez laf soktuktan sonra "Ya bana efendim dersiniz, ya da sizi burada ölüme terk ederim" tarzında bir konuşma yapmıştı. Kızgınlığı daha da artmış olmasına rağmen yüzündeki sakinliği koruyarak kimseye söz hakkı vermeden Vadlena'nın söylediklerine cevap vermişti.

"Şimdiye kadarki konuşmalarından bir çıkarım yaptım. Vadlena." Kadının ismini biraz bastırarak söylemişti, onun dikkatini çekebilmek amacıyla. Vadlena'nın dikkatinin üstünde olduğunu anladığında konuşmasına sakin bir ses tonuyla devam edecekti. "Burada nefes almayı başarabilmiş insanlar olduğumuzu söyledin. Buradan bir çıkış olduğunu da söyledin, demek ki asıl yaşadığımız evren burası değil. Ve yaşadığımız evrende de bizim gibi insanlar çok fazla yok. Yani işin özü, biz değerli insanlarız." Ufak bir es verip, söylediklerini herkesin idrak etmesine izin verdikten sonra konuşmasına devam edecekti. "Daha öncesinde bizden sorumlu olan kişinin sen olduğunu da dile getirmiştin. Bizle olan konuşmalarından anladığım kadarıyla bunu isteyerek yapmıyorsun. Daha çok bunu yapmaya zorlanmış gibisin. Bu da demek oluyor ki, senin üstün olan, hesap verdiğin birileri var. Ve bu insanlar bizim sorumluluğumuzu sana verdiyse, senden bize yol göstermeni istediyse, bizi burada ölüme terk etmen senin başını çok fazla ağrıtacaktır." Biraz önce yaptığı gibi, yine söylediklerini herkesin tam olarak anladığından emin olduktan sonra son sözlerini söyleyip, konuşmayı grubundaki diğer insanlara bırakacaktı. "Yani işin özü, bizi burada ölüme terk etmek istersen buyur. Zaten yaşadığımı da hatırlayan birisi değilim, benim için bu çok sıkıntı olmayacak. Lakin senin sorumluluğuna verilmiş bütün bir grup önemli insanın ölümüne göz yummuş olman, senin için işleri sıkıntıya sokacak. Umarım anlatmak istediğim durumu anlamışsındır. Vadlena."
KÜNYE
İsim: Archon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 184
Kilo: 80
Sınıflar: Sezici - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 15000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 3
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

1 adet ücretsiz D veya C veyahut B-Seviye Teknik Yaratımı
KÜNYE
İsim: Nylzrinth(Nilzrinth || Ateşin Hanımı)
Cinsiyet: Dişi
Boy: 165
Kilo: 64
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 4
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 4
Arun: 8
Duren: 7
İrade: 6

YETENEKLER

Mucizevi Yürek

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

06 Jun 2022, 12:40

Genç adam, adamı bıraktığı zaman kendisine beyim denmesine anlam verememişti. Yine de baş parmağını kaldırıp kocaman gülümsemişti, samimi bir şekilde. Bu sırada, kadının bakışları iyiden iyiye rahatsız etmeye başlarken, Kızıl Kafa’nın ardından sorusunu yöneltmişti. Vadlena, hem Kızıl Kafa’ya hemde genç adama cevap vermezken, az önce taşıdığı adamın sözleriyle kadının yüzüne bir gülümseme oturmaya başlamıştı. Ne olduğuna tam olarak anlam veremezken, yanlarındaki kadın da söze girerek Vadlena’nın konuşmasını engellemişti. Genç adam içlerindeki tek kadına hak verirken, bu sefer onlara en başta gitmeleri gerektiğini söyleyen adam öne atılmıştı. Adamın konuşması, genç adamı gülümsetmeyi başarmıştı. Lider rolünü oynayacak kişinin o olduğunu, az daha güvenlerini kazandığını söylüyordu. Aynı zamanda, konuşması sert cümlelerle devam ediyor ve kanıt istiyordu. İblis gibi şeylere baştan inanmadığı belli gibi duruyordu. Gerçi, aralarında hangisi inanıyordu ki? Hiçbir şey bilmedikleri bir konumda, bir şeylere inanmak gerçekten çok zordu. Vadlena, içlerinde tek konuşabilenin taşıdığı adam olduğunu belirtince, bir şeyler yavaş yavaş oturmaya başlıyordu. Bu sert tavırlar, konuşabilen tek kişinin aslında yağ çekiyor oluşu, bu kadın otoritesini kurmak ve itaat ettirmek istiyor gibiydi. Genç adam ise, bunu yapmayı tercih etmezdi, karşısındaki kişiyi arkadaşı olarak bile görmemişti. Belki arkadaşı olsaydı, en azından iyi hissetmesi için onu pohpohlayabilirdi. Ancak bunun yerine, suratına sert bir ifade takındı ve kadını dinlemeye başladı sessizce.

Kadın, hakaretlerle dolu konuşmasına tekrardan başladığında, sinirinin oynadığı çok belliydi. Ona karşı çıkılan bu sert tavırlar onu delirtmiş olmalıydı. Ancka genç adamın kesinlikle sinirine dokunan, kadının kişisel hakaretlere başlamasıydı. Her ne kadar henüz arkadaş olmamış olsalar dahi, onlar yoldaştı. Burada, hiçbir şey bilmeyen beş kişilerdi ve içlerinden birine hakaret yağmaya başlamıştı bile. Dişlerini sıkmaya başladı, söze girmek için bekledi. Yoldaşını bu hakaretler karşısında tek bırakmayacak kadar cesurdu. Bu sırada, önündeki lider olmak isteyen adama döndü Vadlena. Adama da hakaretler yağdırmaya devam ederken, isterse buradan gidebileceğini ve iblislere yem olduğunu söyleyebileceğini ekliyordu. Aynı zamanda bir “sıçmıktan” kurtulmuş olacağını da belirtiyordu. Genç adam dişlerini iyice sıkmaya başlarken, bu sefer yumrukları da dişlerine eşlik ediyordu. Koordine olmuş bir şekilde her saniye daha sert sıkıyordu. Bir yandan korkuyor, nerede olduğunu bilmediği bir yerde bilgili olan bir kadına karşı ne yapacağını bilmeden sadece kendini kasıyor, bir yandan yoldaşlarına gelen hakaretlere karşı sessiz kalmak istemiyordu. Ona, ufak bir kıvılcım gerekiyor gibiydi. Bunu hissediyordu, eylemsizliğini bozacak bir kıvılcıma ihtiyacı vardı. Onu her an alevlendirecek, minik bir kıvılcım…

Bu sırada, Vadlena tekrar konuşmasına devam etmiş ve kendini lider ilan eden adamı takip etmek isteyenin edebileceğini söylemişti. Tek bir kişinin seçim şansı yoktu, o da kendisini taşıyan adam. Kendisine yağ çektiği için yanında tutuyordu muhtemelen. Bu durum hoşuna gitmiş olmalıydı. Aynı zamanda, onların ölümünü izleyebileceklerini ve eğlenebileceklerini söylüyordu. Bu kadın gerçekten onları umursamıyor olmalıydı, ancak genç adam kesinlikle yoldaşlarına hakaret eden birine yaşamak için peşkeş çekemezdi. Bu onun için çok ağır bir yük olurdu. Aynı zamanda, asla kendine yakıştıramayacağı bir hareket. İçinden bir ses, ona bunu kesinlikle yapmaması gerektiğini söylüyordu. Yapmayacaktı da, kafasına koymuştu. Vadlena, kanıt sunacağını söyledikten sonra, Lebrante adında birine seslenmişti. Bu esnada, Vadlena’nın vücudu parlamaya başlamış, kasları gerilmiş, ve yüzü sertleşmişti. Genç adam, bu ışığın göz alıcı bir hale gelmesine karşılık daha dikkatli bakmaya başlarken, bir kurdun başını ve kan kırmızı iki gözü görmesiyle birlikte bir adım geriye doğru atmıştı. İki metrelik, iki ayağı üzerinde duran bir kurdun varlığını önünde görmesiyle birlikte kendinden emin oldu, kesinlikle bir kıvılcıma ihtiyacı vardı. Yeteri cesareti kendine bulamıyordu henüz. Vadlena kurdun sırtını okşarken, tekrardan kendini lider ilan eden adama doğru konuşmaya başlamıştı. Bu esnada, genç adamın tüm kasları kasılmaya başlamıştı. Korku, heyecan, aradığı cesaret, hepsi birbirine karışmış ve hiçbir duygusundan emin olamıyordu.

Vadlena, kendileri gibi iblisler bulmalarını söylerken, nasıl bulacaklarını sadece taşıdığı adama söyleyeceğini söylüyordu. Onun dışında, nasıl konuşmaları gerektiğini öğrenmeleri gerektiğini belirtiyordu. Bu esnada, her şeyi ateşleyen kişi Kızıl Kafa olmuştu. Kendisine içten içe beklediği o kıvılcımı atan Kızıl Kafa’ydı. Kızıl Kafa, Vadlena’nın onlardan sorumlu olduğunu ve üstlerinin olabileceğini söylerken, onları ölüme terk etmenin bir problem olabileceğini belirtiyordu. Aynı zamanda, Kızıl Kafa haklı olarak, bir şey hatırlamadığını ve burada ölmenin onun için problem olmayacağını ekliyordu. Bu doğruydu, kimse bir şey hatırlamıyordu ve ölü bir insandan farkları yoktu. Hatıraları, anıları, geçmişleri yoktu. Yeni bir hayata başlamışlardı ve bu hayat bir anda biterse, kaybedecek hiçbir şeyleri yoktu. Genç adam bu konuşmayla birlikte dişlerini kasmayı bırakmış, kocaman bir gülümseme yerleşmişti suratına. Sol elini sağ omzuna atıp esnetmeye başlarken ileri adımlamaya başladı. Kızıl Kafa’nın kıvılcımı, genç adamı alevlemeyi başarmıştı.

“İnsanlara kıskandığın için mi hakaret etmeyi tercih ediyorsun yoksa zevk meselesi mi? Yanımızdaki kadına ettiğin laflardan kıskandığın çok belli oluyor. Ne de olsa, sende olmayan güzellik kendisinde var. Düşünmek gerekiyor.” Bu esnada, o güvenilir gülümsemesi iyice suratına yerleşirken, Kızıl Kafa’nın önüne doğru geçti koca cüssesiyle, korumak istediğini belirtircesine. “Ben kimsenin lideri değilim, ancak hepsinin arkadaşıyım. Bu yüzden, bizi iblislere yem mi etmek istiyorsun? Buyur, ancak hepsini son nefesime kadar koruyacağımı bilmeni istiyorum. Burada kimse senin köpeğin değil, olmayacakta. Bir dakika…” Bacaklarını hafif açtı genç adam, yumruklarını öne doğru çıkardı gard alırcasına. Hepsini korumak istiyordu, korku iliklerine kadar işlemişken, arkadaşlarına karşı içinden gelen o korumacı tavrı damarlarında kavga ediyor gibiydi. Kanı sanki, olması gerektiğinden çok daha hızlı akıyordu. Yerinde duramayacak gibiydi. Kızıl Kafa'nın konuşmasından sonra ölmeyi bir problem olarak görmüyordu, tek istediği yaşatabilmekti. Yanında gördüğü insanların yem olmasını istemiyordu, belki onlar için birer yem olabilirdi. Onları tanımıyor olsa dahi, içinden gelen bir isteği vardı. Ruhu, ona bunu yaptırıyor gibiydi. Halinden memnundu. “Ben hazırım. Korumaya.”
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Yofie
Posts: 38
Joined: 15 May 2022, 21:37

06 Jun 2022, 14:20

Siyah saçlı çocuğun kendini öne atarak önder rolünü oynayacağını söyleyip kaba kadına meydan okuması karşısında genç kız şaşkınlığını gizleyememişti. Bu çocuk gerçekten diğer herkes gibi hiçbir şey hatırlamıyor ise geçmişinde kesinlikle yürek yemiş olmalıydı. Özgüveni hayret verici düzeydeydi ancak acaba tam olarak neyine güveniyordu? Genç kızın ilgisini çekmişti, bu konuyu daha sonra düşünmek üzere zihninde bir kenara attı. Şu anda tek düşünmek istediği şey bu karşısındaki kadından nasıl kurtulacaklarıydı. Yüzünde büyümeye başlayan gülümseme sinirlerine dokunmaya başlamıştı. Aralarından bir tek kendisine "hanımım" diye seslenen adamı, çok bariz sebepten, beğenmiş ve takdir etmişti. Diğerlerinin ise payına düşen daha fazla kabalığa uğramak, daha fazla hakaret işitmek ve daha fazla alay edilmekti. Genç kız yine saymaya başladı. Bir, iki... Bokları sayarken bir anda lafın kendisine atılmasıyla kalakaldı. Duyduğu laflar yüzünün renkten renge girmesine sebep olurken ağzını açıp ne cevap vermesi gerektiğinden emin değildi. Kendisi kibarlığından taviz vermemeye uğraşırken kadın ona bel altından vurmuştu. Genç kız tüm geçmişini unuttuğu gibi bu duyduklarını da unutmak istedi. Bunlar yalnızca bir kadından başka bir kadına gelecek sözler değil, bir insanın başka bir insana etmeyeceği sözlerdi. Refleksle "Ne münasebet size mi soracaktım ne yapacağımı, ne terbiyesizce laflar bunlar!" diye tıslamaktan ve öfkeyle kabarmaktan başka elinden bir şey gelmedi. Kadının onu öfkelendirmek istediğini biliyordu. Tüm bunları o yüzden söylemişti. Buna kanmamalı ve sakinliğini korumalıydı ancak bunu yapamıyordu. Eline geçse onu bir kaşık suda boğabilirdi.

Laflar kendisinden sonra biraz evvel önder olarak öne atılmak isteyen adama gelmişti. Genç kız saymaya devam etti. Üç, dört, beş, altı... Kadın yine rekora koşuyordu. Adamı ölüme terk etmekle tehdit etmişti. Sonrasına favorisini hariç tutup onların iblislere yem olacaklarını izlemekten zevk alacağını ifade etmişti. Hemen ardından da kanıt istiyorlarsa göstereceğini söylemişti. Sonrasında biraz parıldamıştı ve yanı başında heybetli bir kurt oluşturmuştu. Demek bu bir iblisti. Genç kız neler döndüğüne çok bir anlam veremese de kurdun heybetinden etkilenmekten kendisini alamamıştı. Yine de bunu laflarıyla belli edecek değildi, son istediği şey bu kadının gururunu okşamaktı. Yedi. Vadlena onlara uslu durmazlarsa hiçbir şey anlatmayacağını söylemişti. Kurtulmak için kendi iblislerini bulmaları gerekiyordu ancak bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı. O kadar zor olamazdı herhalde. Sonuçta buraya kadar gelmişlerdi, bir yolu bulunurdu. Rehberli veya rehberleri olmadan. Genç kız öfkeyle başını çevirdi ve başka yöne bakmaya başladı. Çevresindeki insanlardan hiçbirinin sırf o havalı iblislerden birini elde etmek için gururunu ayaklar altına alacağını düşünmüyordu. Kendisi de öyle yapacaktı.

Derken kızıl saçlı adam öne atılmış ve Vadlena'nın onlardan sorumlu olduğunu, bu göreve zorla getirilmiş olduğunu ve ölürlerse başının belaya gireceğini tahmin ettiğini dillendirmişti. Değinilmesi gereken iyi bir noktaydı. Ayrıca söylediği gibi hiçbir şey hatırlamıyorlardı. Burada ölseler ne olurdu ki? Ne kaybederlerdi? Belki hiç hatırlamadıkları birkaç dost ve akrabaları arkalarından ağlardı. Zaten ağlayacaklardı. Ölme fikrinin onu o kadar da ürkütmediğini fark etti. Kaybedecek bir şeyi olmayan insanları ölümle tehdit etmek ne kadar zavallı bir çabaydı. Hemen ardından onunla aynı şekilde düşünmüş olacaktı ki beyaz saçlı iri çocuk öne atılmıştı ve ne olursa olsun herkesi koruyacağını söylemişti. Ayrıca Vadlena'nın kıskançlıktan hakaret ettiğini söylemişti. Etkileyiciydi. Bu insanlar kendilerine ve yeteneklerine epey güveniyorlardı. Genç kız öne atılıp bunları söyleyemezdi, hepsini cesaretleri için yürekten takdir etti. Sonrasında yüzüne kocaman alaycı bir gülümseme yerleştirerek Vadlena'yı hedef aldı. "Sizinle muhatap olmak zorunda kalmaktansa burada iblisler tarafından öldürülmeyi tercih ederim." Ardından beyaz saçlı çocuğun yanına gitti. "Ben de sana yardım edeceğim." Öyle herkesi korumaya gücü yeteceğinden değildi, zorbaya baş kaldırmak ve başkalarıyla birlik kurmak hoşuna gitmişti.
Image

Karakter
KÜNYE
İsim: Yofie
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 1.70
Kilo: 60
Sınıflar: Etkileyici - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 4000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 0
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

İblis
KÜNYE
İsim: Ashabura
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.0
Kilo: 150
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 6
Güç: 8
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 8
Arun: 0
Duren: 3
İrade: 2

YETENEKLER
Savaşçı Öfkesi

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

07 Jun 2022, 14:30

Önünde beliren iblisi gördüğü anda içini öyle bir korku kaplıyor ki başka hiçbir şey düşünemez hale geliyor. Yanındaki insanlar sohbet etmeye devam ediyorlar, karşılarındaki iğrenç kadını sorgulayanlar da oluyor ama gözlerini iblisten ayırmıyor. Tek bir yanlış hareketinde ölebileceğinin farkına varıyor ve kendi kendine içinden konuşmaya başlıyor. "Sen bir lidersin. Sen bir lider olmak zorundasın. Sakın korkma. İğneyi oynatabilecek tek kişi sensin." Korkusunu bastırmak için elinden geleni yapıyor ama nafile. Etrafındaki insanlara tekrar göz atıyor ve hikayesinin hala devam ediyor oluşunun sebebini sorgulamaya başlıyor. Eğer kadının anlattıkları doğruysa kendisi gibi bir lider buraya kendi isteğiyle gelmiş olmalı, değil mi? Yoksa buraya gelmeye zorlandı mı? Ama hayır, kimse onu istemediği bir şeyi yapmaya zorlayamaz. Sorulacak ve cevaplanacak çok soru olduğu için zamanını daha fazla harcamaktan vazgeçiyor ve korkularını yenmek için ilk adımını atıyor. Vadlena'nın önünde duran iblisin yanından Vadlena'ya doğru yürümeye başlıyor. Korkmuş olduğunu etrafındaki insanlara NE OLURSA OLSUN belli etmemesi lazım. Alnından akan terleri kimse görmeden eliyle silmeye çalışıyor ve iblise dönmemek için uğraşıyor. Vadlena'nın gözlerine odaklanıyor ve kendisine aslında 2-3 saniye süren ama aklında 1 saat süren yürüyüşün sonunda ulaşıyor. Önceden yaptığı gibi yaklaşıp eğiliyor ve "Seni şimdilik dinliyorum Vadlena." diyor. Vadlena'ya baktığı süre boyunca dişlerini sıkıyor ve kaşlarını çatıyor. Hala korkusunu belli etmemek için uğraşıyor ve başarılı olduğunu düşünüyor. Diğerlerine dönüyor ve "Kanıt istedim, kanıt gösterdi. Onu takip edelim demiyorum ama onu dinleyebiliriz. Sonrasında da ne yapacağımıza bakarız." diyor. Son olarak gözlerini vücudu yara berelerle dolu ve diğer herkesten daha yaşlı gözüken adama çeviriyor ve yanına gidip kulağına "Ezdirme kendini." diye fısıldıyor. Diğerlerinin yaptığı salaklığı görünce istemsizce sinirlense de sakinliğini korumak için kendini zorluyor, Vadlena'ya dönüyor ve diyeceklerini dinlemeye başlıyor.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”