Olan biteni sadece kulaklarıyla takip etmeye kararlıydı. Yanına gelip halini soranın erkek ve ona diğerlerinden daha yakın olduğu dışında hiçbir bilgisi yoktu. Daha sonra konuşanın da erkek olduğunu anlayabilmişti. Sonrasında ise bir kadın konuşmuştu. Son olarak ise tekrar bir erkek konuşmuştu. Kadın hariç hepsini ilk gebertme isteğiyle doldu yüreği. İyi olup olmadığını soran kendini ne sanıyordu da böyle konuşuyordu. Kendisi daha iyi bir durumda mıydı? Sonradan ortaya çıkmamış mıydı onun da bir şeyden haberi olmadığı. Peki ondan sonra konuşan oğlan? Onu bıraksındı demek... Kendisinden nefret etmesi için hiçbir sebep yokken nefret kusan bir düşman. "Öyle olsun..." En son konuşanı da çok bilmiş bulmuştu. Sanki ondan çok şey bilebilecekti. Mantıksız davranıyorlardı. Hepsinden daha uzun süre yaşayacağına emindi. Hatta hepsinin ondan kısa yaşadığına emin olacaktı. Kadın olana bir kıyak geçebilirdi.
Duygularını atabildiği kadar bir kenara attıktan sonra dikkatini çeken şey ise hepsinin onun gibi olmasıydı. Hiçbir şey hatırlamamaları ve söylediklerine göre hayal meyal bir şey görmüş olmaları ortak noktalarıydı. Her ne kadar diğerlerinden daha bilgili olduğunu düşünse de ölüm hakkında tam bir bilgi sahibi değildi. Kafaları bu soruyu sorabilecek kadar çalışsa bile cevap verme konusunda bir kısırlık yaşanıyordu. "Şu çok bilmişin güvenilmez laflarını saymazsak tabii."
Yürüme teklifinden sonra tekrar bir konuşma başlamıştı. Yakınındaki erkek sesi onu taşıyacaktı. Ölü taklidini devam ettirmek istese bile siniri takındığı maskeyi bozabilecek bir seviyedeydi. "O kadar güçlüsün ki beni taşıyacaksın, yardıma muhtaç beni!" Sinirliydi sinirli olmasına ama işler de yolunda gidiyordu. Taşıyan değil de taşınan olması göstergesi değil miydi üstün olduğunun. Daha da önemlisi tehlikenin kol gezdiği böyle bir yerde yorulması gerekene kadar yorulmayacaktı. Tehlike anında ise hepsini geride bırakıp kaçabilecekti. Sessizce devam etti hareketsiz yatmaya.
Duyma duyusuna dokunma duyusunun da katılmasıyla bir şeyler olduğunu anladı. Bilmiyordu yürüyorlar mıydı yoksa sadece elemanın kucağında mıydı ama bir şeyler oluyordu. Anladığı kadarıyla üstüne bindiği oğlan epey yapılı biriydi. Bir kez daha nefretle doldu yüreği. Ses çıkarmadı yine de. Her şey planladığı gibi gidiyordu sonuçta.
Planlarında bir değişiklik yapması gerektiğinin belirtisi ise yeni bir kadın sesi oldu. Kendisiyle konuşma tonu hoşuna gitmemişti. Diğer kadının aksine bu kadını canice katletmek istiyordu. Kimle konuştuğunun farkında değildi... Yine de faydasız değildi kadın. Pek anlamasa bile bir açıklama sunmuştu onlara. Biraz daha bekledi neler olacağını görmek için. Oğlanların sorularını dinledi. Tam anlamasa bile konuşulanlar ona buradan başka bir yer olduğu izlenimini verdi. Üstüne çok düşünmezse konuşulanları anlayabiliyordu ama kelimelerin ne demek olduğunu düşündükçe işler karışıyordu. İçgüdüsel olarak biliyordu bunun unutmak olduğunu, ama tanımlayamazdı unutmayı. Kendisi bilmese bile bu yüzden bir izlenim olarak kalıyordu yaptığı çıkarım, arkasında takip edilebilecek hiçbir iz bırakmamış olan bir his. Onaylatmak istediği bir başka izlenim daha yeşeriyordu içinde.
Yavaşça kaldırdı gözündeki perdeyi. Karanlığa alışmaktan aciz kalan gözü birkaç saniye şüpheye düşürdü onu. "Bırak beni." dedi elemanın omzuna bir iki kere vurarak. Adeta uşağına emir veriyordu... Ta ki elemanın omuz kaslarını elinde hissedene kadar. Yere indikten sonra "Teşekkür ederim beyim." deme ihtiyacı hissetti içten içe köpürerek. Kesinlikle gebertecekti bu herifi! Kadına yaklaştı daha iyi görebilmek için. Bu sırada diğerlerini de gözden geçirip nasıl göründüklerini kafasına not etti. Kaba kadın ise niyeyse içinde her şey beklediği gibiymiş gibi bir his yarattı. Konuşmasıyla bela arayan tipi kafasında uyuşuyordu kendisi bundan bihaber olsa bile. Soluk teni karanlıktaki en görünür şeydi. Ellerini önünde birleştirip hafifçe kamburlaşarak yaklaştı kadına. "Bizimle ilgilendiğiniz için teşekkür ederim hanımım. Burada bizden başkalarının da olup olmadığını merak etmiştim kafanızı ağrıtmayacaksam." dedi kafasını daha da eğerek. İstediklerini aldığı anda gebertebilirdi onu. İstediğini alana kadar bekleyecekti.
Duygularını atabildiği kadar bir kenara attıktan sonra dikkatini çeken şey ise hepsinin onun gibi olmasıydı. Hiçbir şey hatırlamamaları ve söylediklerine göre hayal meyal bir şey görmüş olmaları ortak noktalarıydı. Her ne kadar diğerlerinden daha bilgili olduğunu düşünse de ölüm hakkında tam bir bilgi sahibi değildi. Kafaları bu soruyu sorabilecek kadar çalışsa bile cevap verme konusunda bir kısırlık yaşanıyordu. "Şu çok bilmişin güvenilmez laflarını saymazsak tabii."
Yürüme teklifinden sonra tekrar bir konuşma başlamıştı. Yakınındaki erkek sesi onu taşıyacaktı. Ölü taklidini devam ettirmek istese bile siniri takındığı maskeyi bozabilecek bir seviyedeydi. "O kadar güçlüsün ki beni taşıyacaksın, yardıma muhtaç beni!" Sinirliydi sinirli olmasına ama işler de yolunda gidiyordu. Taşıyan değil de taşınan olması göstergesi değil miydi üstün olduğunun. Daha da önemlisi tehlikenin kol gezdiği böyle bir yerde yorulması gerekene kadar yorulmayacaktı. Tehlike anında ise hepsini geride bırakıp kaçabilecekti. Sessizce devam etti hareketsiz yatmaya.
Duyma duyusuna dokunma duyusunun da katılmasıyla bir şeyler olduğunu anladı. Bilmiyordu yürüyorlar mıydı yoksa sadece elemanın kucağında mıydı ama bir şeyler oluyordu. Anladığı kadarıyla üstüne bindiği oğlan epey yapılı biriydi. Bir kez daha nefretle doldu yüreği. Ses çıkarmadı yine de. Her şey planladığı gibi gidiyordu sonuçta.
Planlarında bir değişiklik yapması gerektiğinin belirtisi ise yeni bir kadın sesi oldu. Kendisiyle konuşma tonu hoşuna gitmemişti. Diğer kadının aksine bu kadını canice katletmek istiyordu. Kimle konuştuğunun farkında değildi... Yine de faydasız değildi kadın. Pek anlamasa bile bir açıklama sunmuştu onlara. Biraz daha bekledi neler olacağını görmek için. Oğlanların sorularını dinledi. Tam anlamasa bile konuşulanlar ona buradan başka bir yer olduğu izlenimini verdi. Üstüne çok düşünmezse konuşulanları anlayabiliyordu ama kelimelerin ne demek olduğunu düşündükçe işler karışıyordu. İçgüdüsel olarak biliyordu bunun unutmak olduğunu, ama tanımlayamazdı unutmayı. Kendisi bilmese bile bu yüzden bir izlenim olarak kalıyordu yaptığı çıkarım, arkasında takip edilebilecek hiçbir iz bırakmamış olan bir his. Onaylatmak istediği bir başka izlenim daha yeşeriyordu içinde.
Yavaşça kaldırdı gözündeki perdeyi. Karanlığa alışmaktan aciz kalan gözü birkaç saniye şüpheye düşürdü onu. "Bırak beni." dedi elemanın omzuna bir iki kere vurarak. Adeta uşağına emir veriyordu... Ta ki elemanın omuz kaslarını elinde hissedene kadar. Yere indikten sonra "Teşekkür ederim beyim." deme ihtiyacı hissetti içten içe köpürerek. Kesinlikle gebertecekti bu herifi! Kadına yaklaştı daha iyi görebilmek için. Bu sırada diğerlerini de gözden geçirip nasıl göründüklerini kafasına not etti. Kaba kadın ise niyeyse içinde her şey beklediği gibiymiş gibi bir his yarattı. Konuşmasıyla bela arayan tipi kafasında uyuşuyordu kendisi bundan bihaber olsa bile. Soluk teni karanlıktaki en görünür şeydi. Ellerini önünde birleştirip hafifçe kamburlaşarak yaklaştı kadına. "Bizimle ilgilendiğiniz için teşekkür ederim hanımım. Burada bizden başkalarının da olup olmadığını merak etmiştim kafanızı ağrıtmayacaksam." dedi kafasını daha da eğerek. İstediklerini aldığı anda gebertebilirdi onu. İstediğini alana kadar bekleyecekti.







