Doğmuşlardan Öleni (Zenahpuryu)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

15 Jun 2023, 11:13

Shyrlonay ile konuşmaya başladığında anda, gözlerine dolan yaşları kontrol etmekte güçlük çektiğini görüyorsun. Özürlerini sırasıyla dile getirdiğin anda Shyrlonay’ın yüzüne düşen ifadeden, aslında özür dilenecek bir konu olmadığını anlıyorsun. Ancak Shyrlonay henüz konuşabilecek gibi de durmuyor ve bu nedenle sözlerine devam ediyorsun. Yere iyice uzanmana rağmen, Shyrlonay sanki seni kaybedecekmiş gibi hissederek üzerinden inmemekte ısrarcı görünüyor. Ancak konuşman sürdükçe Shyrlonay’ın yüzüne düşen anlamsızlık dikkatinden kaçmıyor. Anlattıklarının ve söylediklerinin onun için pek de anlaşılabilir bir yanı yok gibi görünüyor. Konuşmanın son demine geldiğinde, yüzüne düşen tebessümü büyük bir sıcaklıkla kucaklayan Shyrlonay, hala daha süzülmeye devam eden gözyaşlarıyla seni dinliyor. Bu noktada sorularını sıralamaya başladığın anda ise, Shyrlonay sen sordukça düşünceli bir tavra giriyor.

Konuşmanın sonlanmasının üzerinden birkaç saniye geçtikten sonra Shyrlonay derin bir nefes alıyor, yüzüne ciddi bir ifade takınıyor ve kaşlarını da biraz çatarak gözlerinin içine bakıyor. Kendisinin dinlenildiğinden emin olmasından sonra ise Shyrlonay “Zen, bir daha sakın benden özür dileme! Biz birbirimize söz verdik ve bu sözü tutmak için yaşayacağız. Senin de benim de yapacağım her şeyi bu sözler hatırına. Bu yüzden Zen, eğer sonunda ben öleceksem, bu senin hatandan değil benim yetersizliğimden kaynaklanıyordur. Çünkü burada seni koruması gereken benim ve ben seni koruyamadım! Hem ölmüşüm hem de sen ölmüşsün… Bu da benim zavallı bir ejderha olduğumu gösteriyor. O yüzden Zen, esas ben senden özür dilerim.” diyor. Cümlelerinin sonunda başını hafifçe öne eğse de, hemen kaldıran Shyrlonay sanki araya girmeni ve bu özür faslının üstüne başka bir şey söylemeni istemiyor gibi “Sorularına gelince…” diyerek tekrar konuşmaya başlıyor. Bu noktada bakışları biraz dalgınlaşan Shyrlonay “Açıkçası en son kafamın koptuğunu hissettim, sonrası ben de tamamen karanlık. Sende olduğu gibi bir kadın veya başka biri gelmedi yanıma… O andan, yani ölmemden sonra, hiçbir şey yok. Ve gözlerim açıldığında, bir anda üstüme kapaklanmış bir şekilde seni gördüm. Ölüp ölmediğini birkaç kez yokladım ve kalbin atıyordu. Bedenin sapasağlamdı ve ben sadece bayılmış olduğunu düşündüm.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışları biraz daha dalgınlaşan Shyrlonay “İsmimin bir anlamı var elbette… Ancak bunun ne anlama geldiği konusunda emin değilim. İblis diyarında konuştuğumda, ismimle ilgili çeşitli şeyler söylendi. “Ağlak Ejderha”, “Sümüklü” ve “Korkak Bebek” gibi pek de hoş olmayan şeylerdi bunlar.” diyor. Bu konuda bildiği bir şey daha varmış gibi duran Shyrlonay derin bir nefes aldıktan sonra “Esasen bunu sana söylemem çok doğru değil, yani biz ejderhalar açısından…” diyor. Bu sözlerinden sonra tereddüt halini sürdüren Shyrlonay birkaç kez nefes alıp verdikten sonra “Sen dostumsun ve bunu sana söylemeliyim!” diyerek kendini cesaretlendiriyor. En sonunda bakışlarını sana diktiğinde “Kadim Ejderha’yı bulabilirsek, ismimin anlamını bildiğine eminim. Onu aramıştım ama hiçbir şekilde kendisine ulaşabilmem mümkün olmadı. Gerçi öyle bir ejderha var mı, onu bile bildiğim söylenemez.” diyor cümlelerinin sonuna doğru hevesi kırılır gibi.

Shyrlonay bu sözlerinden sonra biraz soluklanıyor ve artık kurumuş gözlerinden akan son birkaç damla yaşı yanaklarından silmesinin ardından “Şu intikam işine gelirsek… O gördüğün kadın… Kimdi bilmiyorum ama sana, senin için karanlığın olmadığını söylemiş. Eğer sen gerçekten bir ışıksan Zen, o zaman zaten en güçlü olarak o ışığı yayabiliriz. Bunun için ayrıca bir intikam peşinde koşmaya gerek olmadığını düşünüyorum.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışları biraz dalgınlaşan ve gözlerine değil de göğsün hizasına bakmaya başlayan Shyrlonay “Yani Zen, bence ilk sözümüze sadık kalmalıyız. Tabi sen de uygun görürsen.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

15 Jun 2023, 18:19

Aralıksız, bütün konuşmalarını birbiri ardına sıralayarak dostunun konuşmasına izin vermemişti. Zaten gözleri dolan dostunun da konuşabilecek bir hali yok gibiydi. Konuşması devam ettikçe, Shy bunlara anlam veremiyor gibi duruyordu. Bu anlamsızlıktan, onun aynı şeyleri yaşamadığı sonucuna ulaşabilirdi ancak yine de ağzından duymak istiyordu. Shy’ın düşünceli yüz ifadesinin ardından dikkatle kulaklarını verdi. Sorularının cevapları kendisi ve hayatının devamı için oldukça büyük bir önem taşıyordu.

Shy, öncelikle özür dilememesi gerektiğini söyleyerek konuya girmişti. Konuşmanın içerisinde, bu hatanın kendisinden, yetersizliğinden kaynaklanacağını söylüyordu. Burada koruması gerekenin kendisi olduğunu ve koruyamadığını belirttikten sonra, kendisi özür diliyordu. Ancak genç adam böyle düşünmüyordu. Onu ateşe atan kendisiydi. Almazath’ı kızdırdıktan sonra, onu dostunu öldürmeye kışkırtan ağzından çıkan kelimelerdi. Shy’ın söylediklerini kabullenmediğini belirten bir gülümsemeyle gülümsedi. Sözünü kesmek, daha fazla konuşmak istemiyordu. Zaten dostunun da üzerine bir şey eklemesini istemeyen bir tavrı vardı.

Sonrasında ise ölümden sonra yaşadığı olaylardan bahsetmeye başlıyordu. Kafasının koptuğunu hissettikten sonrasının tamamen karanlık olduğundan ve yanına kimsenin gelmediğinden. Gözleri açıldığında ise, üstüne kapaklanmış bir şekilde Zen’i gördüğünü ve ölüp ölmediğini kontrol ettiğini söylüyordu. Bedeninin sapasağlam olduğunu ekliyordu. Oysa, belki de birkaç dakika önce -ne kadar zaman geçtiği hakkında hiçbir bilgisi yoktu- delik deşik olmuştu ve arkadaşının yenmemesi için onun üzerine kapaklanmıştı.

Olaylar kafasında iyice karışmaya başlarken, bu sefer Shy isminin anlamına geliyordu. Ne anlama geldiğini bilmediğini, ancak diğer iblislerin Ağlak Ejderha, Sümüklü, Korkak Bebek gibi dalga amaçlı anlamlar olduğunu söylemişlerdi. Sonrasında ise Ejderhalar açısından söylemesinin doğru olmadığı, ancak dostu olduğu için söyleyeceği şeyden bahsediyordu. Kadim Ejderha’yı bulabilirlerse, isminin anlamını öğreneceğine emindi. Onu araştırmış, ancak kendisine ulaşabilmesi mümkün olmamıştı. Öyle bir ejderha olup olmadığından da emin değildi.

İntikam olayına olan bakış açısı ise, gördüğü kadının kendisi için bir karanlık olmadığını söylediğini tekrarlıyordu, ardından ise gerçekten ışıksa zaten en güçlü olarak o ışığı yayabileceklerinden bahsediyordu. Bunun içinse, ayrıca bir intikam peşinde koşmanın gerekli olmadığından bahsediyordu. İlk sözlerine sadık kalmalıydılar. En azından Shy’ın düşüncesi bu yöndeydi. Zen bunu kadının ağzından çıktığı için değil, dostunun ağzından çıktığı için mantıklı buluyordu. Derin bir nefes alıp verdi. Tekrardan sırtını yere yasladı.

“Doğru.” Dedi sessizce. Sonrasında sesi biraz daha normal tonlara ulaştı. “İşin içinde bir şeyler var. Anlayamıyorum. Almazath’ın söylediği şeyleri düşündükçe bir bağ kurmaya çalışıyorum ama olmuyor. Özellikle bizim canlı duruyor olmamız, ortaya büyük bir problem çıkarıyor. Bunu çözmemiz gerek. İkimiz bir bağlantı bulamazsak bile, daha büyük kişilere sormamız gerekebilir. Bu Kadim Ejderha olabilir, Bristran olabilir, Hükümdar olabilir. Ancak sormamız gerekiyor. İşlerin bir derinliği olduğunun farkındayım ve keşfetmek zorundayım. Zorundayız.” Sonrasında kısa bir sessizliğe gömüldü. Ardından konuşmasına devam etti. “İntikam konusuna tekrardan gelirsek. Yazgı, sürekli bahsedilen şey bu. Ortada bir yazgı var, o kadın da karşıma çıktığında yazgında böyle bir şey yok dedi. Ondan duymak istediğim şeyler bunlar değildi. Bana dostumun ölümünden, gördüğüm görüntülerden bahsetmedi. Yazgı, sadece yazgıdan bahsetti. İçimde yaşadığım acıya rağmen, bir ışık olmaya tutunamazdım. Eğer gerçekten beni anlıyor olsaydı, bunlarla beni doğrultmaya çalışmazdı. Senin ismini o an unuttuğumda, bana senden bahsederdi.”

Sağ elini Shy’ın görebileceği gibi kaldırdı. Sonrasında elinin dört parmağını aşağı doğru çekti, baş parmağını yukarı ittirerek ortada buluşturdu. Bir insan ağzı gibi açıp kapamaya başladı. “Yozgono boylosono molon bor dollo hoykormok sono yokoşoyor mo Zonohporyo?” Taklidinin ardından patlattığı kahkahayla birlikte elini tekrardan yere bıraktı. “Şimdi beyin fırtınası yapmamız gerekiyor. Birincisi, ismim hakkında. Zenahpuryu. İsmimi öğrendikten sonra teklifimi kabul etmeye karar verdi. İsmimin kıymetli olduğunu da ekledi. Sonrasında dediği şey ise, ismimin bana neler bahşettiğini ve yazgımı nasıl şekillendirdiğini tattırmak. Sonrasında ise, sen öldükten sonra bana kurduğu cümleler şunlardı; ‘Ölüm birçok şeyin sonu gibi görünür, ama oysa bazı şeylerin de başlangıcı olur. Öldüğünde de her şey bitti sanırsın, ama bazı şeyler daha yeni başlıyordur.’ Buradan çıkardığım sonuç, ölmenin bir başlangıç olduğu, ancak bunun ismimle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.”

Shy’ın idrak etmesi ve düşünmesi için biraz zaman verdi. Sonrasında tekrardan konuya girdi. “Bu cümlelerinden sonraki cümlesi ise şu şekilde; ‘Sana isminin anlamını öğreteceğim Zenahpuryu, ama bunu öğrenemeyecek hale geldiğinde.’ Tekrardan aklımda canlanan şey, ölümle bağlantılı bir ismimin olduğu. Öldükten sonra yaşadığım şeyleri düşününce, Almazath gibi bir adamın basit bir şekilde öğreteceğim ama öleceksin, yani öğrenemeyeceksin gibi bir cümle kuracağını sanmıyorum. Onun varlığı, korkutucu varlığı ve cümleleri, bazı konularda bilgili, hatta bilge olduğunu gösteriyor. Böylesine bir iblisin basitliğe kaçacağını düşünmek, kıt kafalılık olur. Sonrasında bedenimin içinden bir sürü beyaz cisim geçti, ölmeye yakındım, seni Maeve denen kediye yedirmeye kalktı. Etinin yerinden kalktığını, Maeve’in ağzının kanla kaplandığını bile gördüm. Sonrasında ben de ölüme yürüdüm, o cisimleri daha fazla içimden geçirdim sana ulaşmak için. Almazath, cisimlerini içimden çektiğinde senin üzerine yıkıldım ve ardından öldüm. Öldüğümü biliyorum, bunu hissettim.”

Tekrardan Shy’ın konu hakkında düşünmesi için bir es verdi. “Gözlerimi açtığımda, ilk gözlerimi açtığım zaman ki manzara. Ölü insanlar ve mezarlık. Bu noktada, ölümden sonra bir yerde gözümü açmış olmak Almazath’ı bana anımsatıyor. Bana öldükten sonra ismimi öğreteceğini söylüyordu. Başta, dediğim gibi ismimin anlamının ‘Öfkenin Adı’, ‘Nefretin Varlığı’, ‘Karanlığın Varisi’ olduğunu düşünmüştüm. Öylesine öfke doluydum ki, bunların olması beni şaşırtmamıştı ve kabullemiştim. Sonrasında ise ismimde ışık olduğunu öğreniyorum. Kadın bana, ‘Karanlığın içerisinde en kadim yazgıları bulan sen!’ diye hitap etti. Bir şeyler bulabildiğimi düşünmüyorum, belki de onun konuşmalarının bir parçasıydı sadece.” Derin bir nefes aldı çok konuşmanın verdiği yoruculukla. “Şimdi ise asıl konuya gelelim. Bizim burada iyileşmemizin sebebi ya benim, ya da Almazath. Ki benim görüşüm, bunu Almazath’ın yaptığı yönünde. Evet o bir iblis, korkutucu bir yanı var ve gerçekten vahşi birisi. Ancak o bir insan gibi, farklı birisi. Onun düşünceleri, konuşması çok ayrı. Belki de beklediği apayrı bir şey var, öğretilerinden sonrasında canımı bağışladı. Bu sefer de bunu neden yapsın sorusu aklıma geliyor. İsminin kıymetli olduğu birisi karşında duruyor, belki de potansiyeli yüksek bir düşman. Onu oracıkta halletmez misin? Onun kişiliğinin karşısında, belki de toyluğumdan dolayı bizi bağışlamışta olabilir. Karşısında daha olgun, kendinin farkında olan bir Zenahpuryu’yu katletmek, belki de daha eğlencelidir?” Diyerek cümlelerini sonlandırmıştı.

“İsimlerimizin anlamını ve yazgımızı keşfetmemiz gerekiyor Shy. Kadim Ejderha’yı bulacağız, emin ol. Aludir Dünyasındaki herkese sorabilirim, araştırabilirim. Aynı zamanda kendi ismimi de araştırmam gerek. Almazath’ı da araştırmamız gerekiyor, onda bir şeyler saklı ve keşfetmemiz gerek. Gerekirse izinsiz bir şekilde bu diyarlara tekrardan geleceğiz, keşfetmek için her şeyi yapacağız. Bunları bizden saklayan bir tek Almazath değil. Aclania ya hiçbir şey bilmiyor ki bu ihtimalin var olduğunu hiç sanmıyorum, ya da saklıyorlar. Kendimiz keşfedelim diye bekliyor da olabilirler, emin değilim. Ancak bu isim, yazgı olaylarını keşfetmemiz lazım. Almazath’ın karşısına tekrardan çıkmadan önce, bunları bulmamız gerekiyor.”

Konuşmaları bittiğinde en son gülümsedi. Konuşmasının bitmiş olmasına gülüyordu aslında. “Tamam, fazla konuştum ancak bitti. Sen ne düşünüyorsun? Olaylar arasında bir bağlantı kurabildin mi? Geçmişini hatırlamayan bir insandan ziyade, Kudretli Bir Ejderha olarak daha çok bilgi sahibi gibisin. Diğer iblislerden hiç bunlara yakın bir şeyler duydun mu? Ya da bağlantı kurabileceğimiz bilgilere sahip misin?”
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

16 Jun 2023, 16:00

Konuşmaya başladığın anda Shyrlonay seni dikkatli bir şekilde dinlemeye başlıyor. Söylediğin her bir sözü, her bir soruyu ve her bir duraksamanı ayrı önemsiyor gibi duruyor. Ancak konuşman devam ettikçe Shyrlonay ilgisinin dağıldığını, odağının kaydığını ve bir süre sonra konuşmanı takip edemediğini de rahatlıkla fark edebiliyorsun. Monoton bir konuşmaya mahkum edilmiş bir zavallı gibi ancak başını belli belirsiz hareket ettiren Shyrlonay, uzun konuşman sonlandığı anda kendini bir anda yere atıveriyor ve kollarını iki yana açarken “ZEN! HİÇBİR ŞEY ANLAMADIM!” diye haykırıyor. Shyrlonay hem sözlerine hem de bu yaşadıklarına verdiği bu tepkiyle birlikte, yüzüne düşen çaresiz ifade istemsizce suratında bir tebessüm yaratıyor. Kollarını ona doğru götürüp kucaklamak isterken ve her şeyin iyi olacağını söylemeyi arzularken buluyorsun kendini. Yüzünde beliren tebessüm giderek sıcaklığını arttırırken“Ben de öyle düşünüyorum!”şeklinde gelen tanıdık bir sesle irkiliyorsun. Bakışlarını bir anda sesin geldiği sol tarafa çevirdiğinde ise, 10 metre kadar ilerinde, yüzü asık ve bakışlarını çökmüş bir şekilde yere bağdaş kurarak oturmuş bir sarışın bir kadın görüyorsun.

Kadının varlığını fark etmenle birlikte üzerinde doğru gelen baskın bir hava ansızın bedenini sarıyor. Ancak bu baskın hava, gereksiz bir huzurun ruhuna dolmasına neden oluyor. Gözlerini açılan kapıdan almak bile senin için güç dururken, göz ucuyla baktığınShyrlonay’ın yaşlı bedeninin dikleşmeye başladığını görüyorsun. Ne var ki, aynı dikleşmenin senin vücudunda da gerçekleştiğini hissetmen, sanki uzuvlarının kontrolü ele aldığını gösteriyor. Ciğerlerin, aldığın nefesle dolmaya başlarken, kapıda beliren bir kadın görüntüsü tüm o baskın havanın ansızın yok olmasına ve yerini adeta hiçliğe bırakıyor. Kapıda beliren ve sarı göz bebeklerini sana sabitlemiş kadın karşında duruyor olmasına rağmen, sanki hiç var olmamışçasına yaydığı hava tüylerinin ürpermesine neden oluyor.

Zaman ve mekan, bir anda olağanın çok da olağanı bir hal aldığında, kapıda beliren uzun sarı saçlar dikkatini çekiyor. 170 cm boylarında bir kadın, yüzündeki donukluk ancak içine işleyen garip bir tebessümle, dökümlü kıyafetinin eteklerini elleriyle hafifçe tutarak odanın içine doğru giriş yapıyor. Esasen, sıradan bir kadının sıradan bir girişinden farklı olmayan bu sahneyi, içten içe hafızanın unutulmaz anları depoladığı bölümüne kazıyarak işliyorsun. Her şeyin sıradanlığına rağmen bu sıradanlığın yarattığı sıradışılık, vereceğin tepkilerin de ne olacağını kestirememene neden oluyor. Normal bir insanın bakışlarının bile yarattığı huzursuzluk veya merakın zerresi içinde var olmuyor ve içten içe, karşında duran kadına sonsuza kadar bakmak istediğini hissediyorsun.

Varlığını fark etmenle birlikte kadın yerinden zar zor kalkar gibi yerden tek eliyle destek alıp ayaklanmaya başlarken“Senin bu kadar uzun ve sıkıcı konuşabildiğini bilmiyordum. Shyrlonay’ın azıcık hatırı varsa, bir daha bunu yapma!”diyor. Cümlesinin sonunda tamamen ayağa kalkmış bir halde ve Shyrlonay ile sana bakan kadının yüzündeki kocaman gülümseme, onun bir şaka yaptığını sana göstermeye yetiyor. Kadının bakışlarındaki sıcaklık giderek kendini daha iyi hissetmene neden olurken“Sizi almaya geldim.”diyen kadın, hemen ardından“Eletha “Visyn” Norkian. Nihayet tanışabildik Zenahpuryu.”diyor. Kendini tanıtmasının ardından çarpık bir gülümsemeyle sana bakarken“Şu izinsiz bir şeyler yapma laflarını duymadığımı farz edeceğim Zen, sana da uyar sanırım.”diyor ve sağ gözünü kırparak bunun aranızda bir sır olacağını belli ediyor.

Eletha “Visyn” Norkian
Image
Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

16 Jun 2023, 17:50

Genç adamın uzun ve sıkıcı konuşması, Shy’ın beyin aktivitelerini harekete geçirmek isterken tam tersi hepsini dondurmayı başarmıştı. Açık sözlülükle hiçbir şey anlamadığını haykıran dostuna kaçamak bir bakış attıktan sonra gülmeye başladı. En azından, dostuyla birlikte olmanın sevincini yaşıyordu. Sonrasında ise tanıdık bir sesin kulaklarına dolmasıyla irkilerek bakışlarını sesin kaynağına çevirdi. Sarışın tanımadığı bir kadın bağdaş kurarak oturuyordu, ancak problem burada değildi. Kadının varlığıyla birlikte üzerine gelen baskın bir hava bedenini sarmıştı, ancak ruhu huzurla doluyordu. Kendisini ezmeye çalışan bir baskınlık değildi. Shy’ın bedeninin diklemeye başlaması, kendi bedeninin dikleşmeye başlaması uzuvlarının kontrolünü ele almış gibi görünüyordu. Bu kadın kimdi bilmiyordu, amacını da anlamış değildi.

Uzun sarı saçlar, sarı göz bebekleriyle 170 boyundaki bir kadın yüzündeki donukluğa rağmen tebessümle duruyordu. Sıradan bir kadın olmadığını anlaması çok kısa bir vaktini alsa dahi, kim olduğunu kestiremiyordu. Kadın yerden yavaş yavaş kalkarken, sonrasında uzun ve sıkıcı konuşmamasını diliyordu. Şaka yaptığı belli olsa da, kim olduğunu anlamadığı için gülmemeyi tercih etmişti. Ancak sonrasında kulaklarına dolan o isim, ‘Eletha “Visyn” Norkian’ kim olduğunu anlamasına yetiyordu. Şaşırmıştı, hükümdarın burada ne işi olduğunu düşünüyordu. İzinsiz diyarları gezme konusunda çıkan kelimelerin ardından ise Shy’a doğru fısıldamıştı. “Yakalandık.”

Biraz daha kadını süzdükten sonra, heyecanla Shy’a bağırdı. “Fırsat ayağımıza geldi Shy! Bu Hükümdar!” Sonrasında bir eliyle ağzını kapattı. “Fazla güzelmiş.” Sessizce konuşmasının ardından hızla Shy’ın arkasına koştu, kollarını Shy’ın koltuk altına soktuktan sonra havaya kaldırdı. Bir bebeği kucağında tutarcasına dostunu kucağında tutarak hükümdara doğru yaklaştı. Büyük bir hevesle, ses tonuna hakim olamayarak konuşmaya başladı. “Hükümdarım! Bu koca adam, Kadim Ejderha’yı arıyor! Bir bilginiz var mı? Arkasındaki koca adam da bir ışık olmanın ne olduğunu öğrenmek istiyor!” Shy’ın tatlılığını hükümdarın gözüne sokmak istediği belli oluyordu. Kucağında tuttuğu dostunu inatla hükümdara doğru gösteriyor, kendisini daha arka planda tutmaya çalışıyordu. Belki de, Shy’ın tatlılığı bir kadının ilgisini çekebilirdi, kim bilir?
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Jun 2023, 16:15

Eletha’nın güzelliğine dair yaptığın yoruma karşılık Shyrlonay sadece hafif bir yutkunmayla karşılık veriyor. Hafifçe titreyen bedeni Shyrlonay’ın aslında göründüğü kadar sakin olmadığını sana açıkça anlatıyor. Elbette bundaki en büyük rol, izinsiz bir şeyler yapacağına dair söylemlerin Eletha tarafından duyulmuş olması oluyor. Fakat daha henüz Shyrlonay bir şeyler diyemeden, onu kucağına alıp bir bebek gibi taşımaya başladığında, Shyrlonay sadece çaresiz birkaç debelenmeyle varlığını belli ediyor. Shyrlonay’ın neredeyse Eletha’nın burnuna kadar soktuğun anda, Shyrlonay suratında beliren şaşkınlık ve tatlılık arasındaki o koca gözlerini zihninde görebiliyorsun. Özellikle cümlelerinle birlikte kaşlarını hafif yukarı kaldırışı ve ağlak bir ifadeye bürünüşünün, Shyrlonay olduğundan çok daha tatlı ve muhtaç gösterdiğini hissedebiliyorsun. Ne de olsa ihtiyacın olan da bu yüz ifadesi olduğu için, şu an için Shyrlonay’ın ejderha damarını göz ardı ederek cümlelerini sıralamaya başlıyorsun. Eletha ise, seni kocaman bir gülümsemeyle izlerken cümlelerin sonlandığında sağ elini hafifçe kaldırıyor ve Shyrlonay’ın kafasına doğru götürüyor. Shyrlonay başta Eletha’nın kendisine yaklaşan elinden çekinerek bedenini hafifçe geriye doğru atmaya çalışsa da, Eletha avuç içini Shyrlonay’ın kafasına koyup okşamaya başladığında, adeta Shyrlonay ile birlikte senin de ruhuna bir huzur dolmaya başlıyor.

Eletha birkaç saniye yüzündeki gülümsemeyle ve sessizliğiyle Shyrlonay’ın başını okşadıktan sonra kafasını hafifçe sağa doğru eğip seninle göz göze geliyor. Eletha’nın yüzündeki huzur dolu gülümseme, bu ana kadar gördüğün gülümsemelerin çok daha ötesinde bir his uyandırıyor. Yavaşça gözlerini kısarak gülümsemesini arttırmaya başlayan Eletha“Hepsinin sırası gelecek Zen, rahat ol. Ama önce, şimdilik eve dönelim ve şu olan bitenin stresini üstümüzden atalım.”diyor. Ardından, basitçe sağ elini kaldırıp boşluğa doğru tutan Eletha, hiçbir merasim veya prosedüre girmeden ve zorlanmadan, sizi insan diyarına ulaştıracak karanlığı açıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

21 Jun 2023, 08:54

Zen, Shy'ın korktuğunu veya çekindiğini fark etmemişti. Özellikle izinsiz bir şeyler yapılacağının duyulmasından çok etkilenmiş gibi duruyordu. Bu, kendisi için bir problem değildi, zira işleyişi bilmeyen, geçmişini bilmeyen ve yeni bir hayata başlamış bir adam için izinsiz bir şeyler yapmak, yeni sonuçlar görmek demekti. Çekineceği bir şey yoktu. Üstelik, kendi doğruları olduğu sürece her şeyi yapabilirdi. Ne de olsa, yakalanmadığı sürece izinsiz bir şeyler yapmış sayılmayacaktı, öyle değil mi? Bu korkuyu biraz da görmezden gelip, Shy'ı kaldırmış ve Eletha'nın suratına doğru tutmuştu. Minik dostunun yüz ifadesinin tam istediği gibi olduğundan emindi. Bu çok iyi bir fırsattı, karşısındaki kadını gafil avlayacaktı. Ancak Eletha'nın elini yavaşça kaldırdıktan sonra korkmuş Shy'ın başını okşaması, ikisinin de ruhunun huzurla dolması işleri biraz değiştirmişti.

İlginçti. Shy'ın başını okşamasıyla birlikte içine dolan huzur, gülümsemesinin kendisinde uyandırdığı his, gözleri kapandığı ve öldüğü zamanki kadını hatırlatıyordu. O kadın da, hiçbir şey yapmadan duygularına hükmetmeyi başarmıştı. Karşısında kanlı canlı duran kadın da. Eletha, hepsinin sırasının geleceğini söyledikten sonra hiç uğraşmadan, bir merasim veya prosedür göstermeden karanlık kapıyı açmıştı. Neye şaşıracağını şaşırmıştı biraz da. Ancak hızlıca kendini toparladıktan sonra Shy'ı kucağından yere bıraktı ve onun boyuna erişebilmek için dizlerini kırdı. Sağ elini yumruk yaptıktan sonra samimi ve dostane şekilde dostunun kalbinin olduğu yere vurdu. "Bugün muhteşem bir savaş verdik, omuz omuza, sonuna kadar mücadele ettik ve çok iyi bir iş çıkardın. Emin ol, çok daha iyi işler başaracağız. Seni canlı görmek içimi ısıtıyor. Bir dahaki dövüşümüzde, kazanan biz olalım. İyi ki varsın Kudretli Dostum."

Shy'ın söyleyeceği bir söz varsa dinleyecek, ardından Eletha'ya dönecekti. "İnsan diyarında iblislerimizi çağırmamızın yasak olduğunu söylediler ama bir şey sormak istiyorum. Aslında sormak istediğim çok soru var ama öncelikle bunu sormam lazım. Shy bizimle bu kapıdan geçebilir mi? Olmazsa sorun değil tabii ki ancak şansımı denemek istedim hükümdarım." Basit bir soru sormuştu, Shy'ın kendi diyarını görmesini çok isterdi. Sonrasında birden gözleri fal taşı gibi açıldı, hafif bir korku ve çekingenlikle başını kaşımaya başladı. "Bir de şeyi sormak istiyorum, bu durumdan Bristran'ın haberi oldu mu? Kesin çok kızacaktır ya... Gerçi çok yufka yürekli aslında belki kızmaz.... Ama kesin kızar ya..." Asıl sormak istediği soruları sona saklayan Zen'in, şimdilik daha önemli dertleri vardı. Bristran'ın sert yüzü gibi...
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 Jun 2023, 17:03

Shyrlonay kendisine yönelttiğin sözleri dikkatle dinliyor ve en sonunda hiçbir şey söylemeden kafasını bir kez öne arkaya salladıktan sonra, bir anda yumruğunu tokuşturmak için sana doğru uzatıyor. Aslında bu hareketi bile, tüm sözlerinden daha üstün ve etkili bir şekilde dururken, Eletha’nın da size neredeyse hayranlık duyan bakışlarla baktığını görebiliyorsun. Shyrlonay’ın eline yumruğunu indirmenin ardından ise bu kez Eletha’ya dönüyor ve ona hitaben konuşmaya başlıyorsun. Cümlelerin sonlandığı anda ise Eletha yüzündeki gülümsemeyi korusa bile sağ elini havaya kaldırıyor ve sadece işaret parmağını açık bir şekilde havaya doğru dikmesinin ardından, bu parmağını sağa ve sola hafifçe sallamaya başlıyor. Yaptığı hareketle isteğinin reddolduğunu belli eden Eletha yine de yüzündeki gülümsemeden taviz vermezken“Kurallar Zen, kurallar… Bir hükümdar bile olsan, kurallara uymak zorundayız, öyle değil mi?”diyerek bu konudan taviz veremeyeceğini sana belli ediyor. Ancak içten içe, Eletha’nın da bu kuralı pek tutmadığını hissedebiliyor ve fakat yine de bu konuda onu sık boğaz etmek istemiyorsun. Zira aklına Bristran geldiği anda, bu konuda daha sonraya ertelenen bir teferruata dönüşüveriyor.

Bristran ile ilgili sözlerine ufak bir kahkaha ile karşılık veren Eletha hemen ardından“Bence çok kızacak. Şu anda bile öfkeden köpürdüğüne ve siyah kalan bir tutam sakalının da beyazladığına eminim. Hatta hepinizi sıraya dizip saatlerce bağırabilir, bence kendini buna hazırla.”diyor gülerek. Bu durumu oldukça eğlenceli bulduğunu yüzünde tonu artan gülümsemesiyle belli eden Eletha kafasını yarattığı karanlığa çevirdikten sonra, omuzlarını hafifçe düşürerek sana doğru dönüyor ve“Bristran’dan korkup saklanmak için burada kalacaksan ben gideyim. İlelebet bu kokuşmuş yerde olmak gibi bir niyetim yok da…”diyor durumu şakaya vurduğunu belli eden bir ses tonuyla.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

22 Jun 2023, 06:26

Zen, Hükümdarın kuralların işlenmesi gerektiğini söylemesiyle birlikte, bu fikirden vazgeçmişti. Her ne kadar bu kuralı pek tutmadığını hissediyor olsa bile, darlamak istemiyordu. Hem, daha önemli bir sorunu vardı. Kızgın Bristran. Eletha, Bristran hakkındaki söylemlerine güldükten sonra çok kızacağını, şu an bile öfkeden köpürmüş olduğunu, hepsini sıraya dizdikten sonra saatlerce bağırabileceğini ekliyordu. Zen, bu duruma eğlenceli gözüyle bakmıyordu, zira verdiği sözlerden birisini tutamamıştı. Güç Muhafızı olarak, bulunduğu her konumda en güçlüsü olacaktı. Almazath'ın karşısında ise, oldukça güçsüz düşmüş ve üstüne ölmüştü. Aynı zamanda, arkadaşlarını da ateşin altına atmıştı. Muhtemelen arkadaşları da ona cephe alacaktı. İyice boktan bir duruma doğru gidiyordu. Eletha, Bristran'dan korkup burada saklanacaksa kendisinin gideceğini, burada kalmaya niyetinin olmadığını söylüyordu. Zen, hemen bir fikir geliştirmiş ve Shy'a seslenmişti. "Shy, gidiyoruz, seni bu şekilde götürmem mümkün değil. Bu yüzden, bir süre daha bir bedende iki varlık, bir varlıkta iki ruh olalım." diyerek parıltı olmasını ve kendi kalbine dönmesini istemişti. Sonrasında Eletha ile birlikte bu kapıdan geçerek insan diyarına varmayı planlıyordu.

"Hükümdarım." dedi Shy'ın parıltısından sonra. "Benim size birkaç sorum olacakta, Bristran'dan sizin yanınızda saklanabilir miyim? Gerçi patron beni elbet bulur. Aslında yüzleşmem de lazım. Hem arkadaşlarımdan özür dilemem de gerekebilir, onları küçük düşürmüş olabilirim. Aslında en mantıklısı, sizden bir iyilik istemem olacak hükümdarım..." Biraz mahçup bir şekilde konuşmasına devam etti. Çekiniyordu, daha önce Hükümdarla konuşmamıştı ancak tavırlarından bir iyilik isteyebileceğini düşünüyordu. Sistemin nasıl işlediğini tam bilmese de, iyilik istemenin doğru olup olmadığını öğrenecekti. "Ben size aklıma takılan sorularımı sorarken, Bristran, Paschar, Baglis ve Lavnivia'yı dördümüzün olacağı bir yere çağırabilir misiniz? Hem patronun hem sizin önünüzde özür dilemek, Paschar, Baglis ve Lavnivia'nın bir suçu olmadığını, tüm suçun bende olduğunu söylemek isterim. Bir ceza alacaksam, bunun herkesin önünde verilmesi benim için oldukça önemli olur. Ayrıca, size ve patrona Lavnivia'nın tahminler yürüttüğü o iblis hakkında bilgi verebilirim. Lütfen istediğim iyiliği kabul edin." Konuşmalarını, Eletha ile birlikte giderken yapmayı planlıyordu. Onu takip edecekti.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

23 Jun 2023, 09:56

Shyrlonay’a söylediğin sözlerin ardından, Shyrlonay hafif bir gülümsemeyle sana bakıyor ve ardından “Sorun yok Zen, ne de olsa dediğin gibi hep beraber olacağız. Baksana, ölüm bile bizi ayıramıyor!” diyor. Sözlerinin sonuna küçük bir çocuğun muzip bir şakaya gülmesi gibi kikirdeme ekleyen Shyrlonay, ardından parıltılara dönerek kalbine dolmaya başlıyor. Shyrlonay ile aranızda geçen konuşmayı, yüzündeki tebessümle dinleyen Eletha’nın gözlerinde ise, sadece mutluluk değil, aynı zamanda gurur ve gıptanın da izlerini görebiliyorsun açık bir şekilde. Shyrlonay ile arandaki ilişkiden son derece etkilenmiş gibi görünen Eletha bir anda kafasını yanı başındaki karanlığa çevirirken, sanki sizi ayırmış olmanın gözlerinde yarattığı çöküntüyü gizlemeye çalışıyor.

Shyrlonay varlığını ruhuna işlemesinin ardından, dönüş için Eletha’nın oluşturduğu karanlığa girmek dışında geriye kalan başka bir şey olmuyor. Bu karanlığa doğru adımladığında, kafanda soracağın şeyleri de tasarlamaya başlıyorsun. Bu haliyle karanlığa adımını atmanın ardından kendini olması gerekenden bambaşka bir yerde buluyorsun.

Zemini tamamen parlak mermerden döşenmiş olan ve geniş pencerelerden içeriye vuran Güneş ışıklarıyla aydınlık seviyesi bir hayli artan odanın, iblis diyarına girerken bulunduğun oda olmadığını rahatlıkla anlayabiliyorsun. Arkanda bulunan ve iki yana açılan heybetli kapıdan gözünü alıp bakışlarını odanın içine çevirdiğinde, odanın girişinin tam karşısına ve nereden baksan 20 metre kadar uzakta olan büyük bir taht görüyorsun. Bu görsel, kafanda bazı taşların yerine oturmasına neden olurken, yerdeki kırmızı halı ve kenarlardaki sütunlar odanın heybetini ve saygınlığını birkaç ton arttırıyor. Dikkatini çeken bir diğer husus ise, tahta varana kadar çeşitli basamaklarla düz bir yol olmamasının sağlanmış olması oluyor.


Image


Hemen yanında bulunan Eletha ufak adımlarla tahta doğru ilerlemeye başlarken kafanda kurduğun cümleleri kurmaya başlıyorsun. Eletha, tahtına ulaşmak ister gibi odadaki basamakları çıkmaya başlarken seni dinlediğini belli eden kafa sallama hareketleri yapıyor. İlk basamağı çıkmasının ardından ise bir anda sana doğru dönen Eletha, bulunduğu basamağa çöküp yere otururken“Ne için özür dileyeceksin Zenahpuryu? Veya ne cezasından bahsediyorsun?”diyor biraz sert bir ses tonuyla. Hemen ardından ise yüzüne hafif bir gülümseme yerleştiren Eletha“Bristran’ı falan da dert etme, bir sorun olmayacaktır.”diyor. Bu sözlerinden sonra sanki söylediğine kendisi de inanmamış gibi bir yüz ifadesi takınan Eletha, gülmesini de bu anda bastıramıyor.

Eletha birkaç saniye gülmesinin ardından ise iki elini de yere koyarak daha dik bir pozisyon alıp bakışlarını sende sabitlerken“Bana olan biteni anlat. Ben geldiğimde ölmemiş olduğunuzdan falan bahsediyordun. Orada ne yaşandı?”diye soruyor tüm ciddiyetini toplamış bir halde.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

23 Jun 2023, 16:48

Shy’ın sözlerinden sonra Zen’in yüzünde kocaman bir gülümseme belirmişti. Dostunu tekrardan görebilmenin sevinci, onunla sohbet etmenin mutluluğunu yaşıyordu. Eletha ise kendilerine mutluluk ve gururla bakıyordu. Bu bakışları görmezden gelmişti, Shy’ın kalbine dönmesine odaklandıktan sonra kendini Eletha’nın ardından karanlığa bırakmıştı. Zemini tamamen parlak, geniş pencerelere sahip, Güneş ışıklarıyla aydınlanan bu oda iblis diyarına girdiği oda değildi. Büyük bir taht, odanın girişinin tam karşısında duruyordu. Yerdeki kırmızı halı, kenardaki sütunlar ve taht, odanın heybetini arttırıyordu. Hükümdara yakışan bir görsel şölen sunuyordu. Aynı zamanda tahta giden yolun çeşitli basamaklarla döşenmesi, düz bir yol olmasının önüne geçiyordu.

Eletha, ufak adımlarla tahta doğru ilerlemiş ve bu sırada genç adam cümlelerini kurmaya başlamıştı. Eletha tahtına ulaşmak için basamakları çıkarken, ilk basamakta durmuş ve kendisine dönmüş, sonrasında ise basamağa oturmuştu. Bu duruma şaşıran genç adam, bozuntuya vermeden Eletha’nın ağzından dökülen cümleleri dinlemeye başlamıştı. Hükümdarın kendisini yanlış anladığını ilk cümlesinden anlayan Zen, ses vermeden dinlemişti. Eletha her ne kadar Bristran sorunuyla kendisini rahatlatmaya çalışıyormuş gibi dursa da, genç adam ciddi yüz ifadesini bozmadan dinlemişti. Eletha’nın gülmesine eşlik etmemişti. Zira kendisi için onlardan özür dilemek gerçek bir problemdi ve yapması gerekiyordu.

Eletha ne olup bittiğini anlatmasını istediğinde, Zen boğazını temizlemişti sakince. Sonrasında konuşmaya başladı. “Beni yanlış anlamayın hükümdarım, onların bir özre ihtiyacı olduğu için özür dilemek istemedim. Bristran’ın bir problem olması ve bana saatlerce bağırması da problem değil. Ben, kendi doğrularımı yaşıyorum, her ne kadar siz bana özre ihtiyaç olmadığını söyleyecek olsanız da ben gidip özür dileyeceğim. Bunun sebebini yaşananları anlattığımda anlayacaksınızdır.” Diyerek yanlış anlaşılmayı düzeltiyordu.

“Öncelikle, Bristran beni bir göreve yollamak istediğini söyledi. Bu görevde benden bir şey beklemiyordu, henüz ilk görevim olduğu için aslında diğer arkadaşlarımın bu görevle nasıl başa çıktığını, neler yaptıklarını izlemem gerekiyordu. Ben de gittim, Paschar, Baglis ve Lavnivia ile buluştuk ve Glalirst’e giriş yaptık. Bu tarzda görevin normal bir şekilde işlenmesi gerekiyordu, liderlik ise Paschar’ın elindeydi. Aynı zamanda bizi koruyacaklardı. Onlardan istenen de bu şekildeydi. Oraya gittiğimizde, keşif sırasında bir vahşetle karşılaştık. İblisler katledilmişti, yol boyunca uzanan kan izleri bulunuyordu. Bizde oraya indik ve Almazath’la orada karşılaştık. Almazath, bir anda Paschar’ın önünde belirdi, göz açıyıp kapayana kadar önündeydi. Bende içgüdüsel bir şekilde hareket ettim, koşturdum ve Paschar’ı iterek Almazath’ın önüne geçtim. Almazath, bana nasıl yardımcı olabileceğini sorduğunda, altından çıkan beyaz cisimlerle ekipteki herkesi havaya kaldırmıştı, onlara bir zarar vereceğini düşündüm. Bu yüzden, bana onları bırakarak yardımcı olabileceğini, ismimin Zenahpuryu olduğunu ve isterse onunla kalabileceğimi, hatta ona hizmet edebileceğimi söyledim. Dediğim gibi, bunun nasıl göründüğünün farkındayım. Bir ihanet gibi gözüküyor, ancak ben kendi doğrularımı yaşıyorum. Yanlış anlamayın hükümdarım size yalan söylemeye niyetim yok, ancak dostlarımın canı için Aclania’yı terk etmek benim için normal bir durum. Orada onlara bir zarar gelmesine izin veremezdim.”

Bu kısımda kısa bir es verdi, hükümdarın bu düşünceyi hazmetmesini bekliyordu. Kendisine güvendiği ve sözünün her anlamda arkasında olduğunu vücudunun duruşuyla, ses tonuyla belli ediyordu. Bir beş saniyelik sessizliğin ardından devam etti.

“Almazath, aslında bu fikrin pek güzel olmadığını ancak ismimin çok değerli olduğunu, bu yüzden bu teklifi kabul ettiğini söyledi. Bu sırada herkese gitmesini söyledi. Lavnivia ise tam bu noktada zekasını konuşturarak bizi aslında bir iblisle karşılaştırmak istediğini, daha doğrusu o iblisi üzerimizde denemek istediğini ortaya çıkardı. Tabi onlar gidince, o iblisle ben karşılaşmak zorunda kaldım. Artık ismimi öğrenmiş olan Almazath’a bir takım sorular sordum, benim gibi birisinin sadece ismiyle neden kıymete bindiğini sordum. Bana bunu öğreteceğini, ancak öğrenemeyecek duruma geldiğinde öğreteceğini söyledi. Ben de bir anda yumruk salladım, biraz insana benziyordu vücut olarak, dövüşebilirim sandım. O da tabi böyle bir şeyin mümkün olmayacağını bana kanıtladı, benden hızlıydı. Sonrasında, o kedi ortaya geldi. Maeve. Ben de bu mücadeleyi tek başıma yapamayacağımı anladığımda Shy’ı çağırdım. Maeve bir anda bir ses çıkarmaya başladı, Shy kendini kaybetti ve bana saldırmaya başladı. Ancak bilinci yerindeydi, sadece vücudunu kontrol edemiyordu. Tabi bana zarar veremiyordu, kıyafetlerimi parçaladı ama bana zarar veremedi. Ben de adil bir savaş olması için Almazath’ı kışkırttım. Böyle korkakça savaşmamasını söyledim. O da, bir anda Shy’ın kafasını vücudundan koparttı. Shy’ın tepki bile veremediğini hatırlıyorum. Shy’ın öldüğünü çok net gördüm, sonrasında biraz kafayı sıyırdım açıkçası. Maeve’i öldürebilmek için her şeyi denedim, Almazath’ın saldırılarına karşı o kediyi bir kalkan olarak kullanmayı bile planladım. Nefessiz bıraktım, ancak nefessiz kalıp ölebileceğini bilseydim sonuna kadar devam ederdim. Bir dahaki seferimde bunu denerim herhalde. Neyse, Shy öldükten sonra dediğim gibi, Maeve’i çalıp öldürmeyi denerken Almazath bir sürü beyaz cismi vücudumun içinden geçirdi. Vücudum delik deşikti. Shy’ın bedenini önüme attı, Maeve ise onu yemeye başladığında inat ettim. Ölmeye karar verdim. Beyaz cisimleri içimden geçirerek, kendimi ittirerek Shy’ın bedenine doğru ilerledim. Onun üstüne kapaklanacaktım. Kapaklandım da. Orada öldüğümü çok iyi hatırlıyorum, kesinlikle öldüm çünkü. Sonrasında gözlerimi açtığımda, ilk gözlerimi açtığım zamanki an da açtım kendimi. Bir kadın, bana yol gösteriyordu. Bu kadın size çok benziyordu, konuşmasıyla bile huzur veriyordu. Yani, yaşananlar bu şekilde. Tam da bu yüzden, nasıl canlandığım hakkında fikrim yok. Almazath mı yaptı, yoksa bir başkası mı bilmiyorum. Bristran, Paschar, Baglis ve Lavniva’dan özür dileme sebebim ise gayet açık, Paschar’ın komutasını elinden alarak ona saygısızlık yaptım ve görevi berbat ettim. Belki birbirimizi katletmekten kurtardım ancak sonuçta bir saygısızlık var. Bu yüzden, onları çağırabilir misiniz?”

Diyerek cümlelerini sonlandırmıştı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”