Oysa Her Zaman Mavi Değildir Gökyüzü (2. Kısım) (Diniel)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

09 May 2023, 11:07

Gözlerini açtığın anda sabahın ilk ışıklarının içinde bulunduğun camın içeriden girdiğini görüyorsun. Tavanın gökyüzünü ve bulutları andıran açık mavi ve beyaz renkleri, gözlerinden içine akan bir huzur sağlıyor. Bir anda hissettiğin ürpertiyle yatağının üzerinde muhtemelen uykunda üstünden attığından dolayı dağınık duran krem rengi, üzeri açık kahverengi işlemler olan pikeyi üzerine çekiyorsun. Bu esnada, pikeyle aynı desenli çarşaf takımı ve kalın olmasına rağmen kafanın içine gömüldüğü yastığın rahatlığını hissedebiliyorsun. Yatak öylesine rahat geliyor ki, tıpkı masallarda anlatıldığı gibi altına bir tane yüzük konulsa dahi hissedebileceğini düşünüyorsun. Kafanı bu rahatlıkla beraber biraz sola çevirdiğinde ise, üç parçadan oluşan pencereni görüyorsun. Beyaz çerçeve üzerine altın rengi işlemeler, başlı başına odanın zevkini ve konforunu sağlamaya yetmiyormuş gibi, bir de pencereden odana yansıyan okyanus manzarası ile okyanusun rengine uygun seçilmiş fon ile perdeler karşısında birden üzerindeki pikeyi atarak yatağından fırlıyorsun. Pencerenin orta kısmının açılabilir olması sayesinde pencereyi açıyor, karşında duran okyanusun beyaz köpürtülerini görüyor ve denizden gelen meltemi hissediyorsun. Okyanustan gelen temiz havayı ciğerlerin sonuna kadar doldururken, yaz aylarında olmanıza rağmen Aludir Üssü’nde olduğunu gibi boğucu bir hava olmaması ilgincine gidiyor. Bunu tamamen manzaranı oluşturan okyanusa bağlasan bile, gözlerin okyanus ile arandaki yeşilliğe kaydığında, yeşilin en çarpıcı tonlarının da bu hislerine etki ettiğini anlıyorsun.

Image

Pencereden gördüğün ve bulunduğun yer ile okyanus arasında özenle dikilmiş ve bakılmış görünen ağaçların tesadüfi olarak burada bulunmadığını anlaman kolay oluyor. Budamalarının işin bilen kişilerce yapılması sayesinde ağaçların hemen hemen hepsi benzer bir görüntü sergilerken, bu görüntü manzarayı tamamlayan eşsiz bir tat olarak görünüyor. Ancak, ağaçların okyanusa kavuşacağı nokta 20 metreyi bulan surları görmek, seni bir nebze üzüyor. Ne var ki, bu surlar bir anda bulunduğu yerin korunaklı olduğunu da sana söylüyor. Kafanı biraz daha aşağıya doğru çevirdiğinde ve surların da yüksekliğini baz aldığında, muhtemelen yapının 4. veya 5. katında olduğunu düşünüyorsun. Kafanı bunun için yukarı kaldırdığında ise çatının sarkıntılarını görmenle, binanın çatı katında olduğunu anlıyorsun.

Pencereni açık bırakıp odanın diğer detaylarını görmek için bakışlarını odana çevirdiğinde, krem, kahverengi, beyaz ve maviden ibaret olan odada bol altın işlemeler görüyorsun. Yatağının sağ tarafında kalan bir kısımda Aludir Üssü’nden gördüğünden daha büyük ve daha kaliteli bir gardırop görüyorsun. Bunun yanında, yatağının karşına gelecek şekilde konumlandırılmış büyük bir masa ve ayna takımı ile hemen önünde duran şaşalı bir sandalye odanın kalitesini en üst aşamaya çıkartıyor. Odanın kaliteli zemini, attığın adımları bile dikkatli atmana neden olurken, gözlerin hemen gardırobun yanında kalan kapıya ilişiyor. Penceredeki altın işleme detaylarını ve beyazlığı koruyan kapının altın rengi kulpu, dokunmayı isteyeceğin ancak buna kıyamayacağın kadar parlak görünüyor. Tam bu esnada ise, kapının sessizce bir kez tıklatıldığını ve kapının arkasında “Diniel Hanım, kahvaltı getirdim. Müsaitseniz odanıza girebilir miyim?” diye nazik bir kadın sesi duyuyorsun. Duyduğun sesle birlikte uzun sarı saçları olan, güzel vücut hatları bulunan ve bembeyaz teniyle parlayan, yirmili yaşlarının ortasında bir kadın görüntüsü zihninde beliriyor. Sadece yumuşak ve kibar sesiyle kadına dair bir görsel yaratabilmenin yarattığı düşünceler ışığında, bu sesin sahibine bir cevap vermemen halinde kadının geldiği gibi sessizce kapından ayrılacağını düşünüyorsun.

Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

09 May 2023, 20:09

Sözlerime karşılık Eletha hiç utanmadan belki de aşık olduğunu söylüyordu. Bu sözüne karşı aniden gelişen utanma duygumla kafamı çeviriyordum. Bu kadının hiç utanması yok! Yine de o kadar huzurlu görünüyor ve öyle huzur veriyordu ki ona kızamıyordum. Sadece ufak bir tebessümle onun kendini uykuya teslim etmiş halini izliyor ve bakışlarımı batan güneşin kızıl ışıklarına çevirip iyice uykumun gelmesiyle bomboş dışarıyı izliyordum. Zihnimden pek çok şey akabilecekken ileride bolca bir şeyler düşüneceğimi tahmin edebildiğim için ortamın huzuru kadar sessizliğe bürünüyordu zihnim. Uykuya dalmak için gözlerimi kapamadan önce içimden geçiriyordum. “Bu huzur hiç bitmesin...”

Gözlerimi konağın bana tahsis edilen odasında açıyordum. Sabahın ilk ışıkları büyük camların içinden odayı doldurmasıyla daha fazla uyuyabilecek halim de yoktu. Uzun yolculuk boyunca epey uyumuştum zaten. Gözlerim başka bir yerde bir benzerini göremeyecek olan odayı turladıktan sonra üzerimdeki pikeyi atıp yerimden fırlıyordum. Pencereyi açtıktan sonra ellerimi pencerenin kenarını kavrıyor ve kafamı dışarı çıkarıp derin bir nefes alıyordum. Havanın Aludir Üssündeki gibi boğucu olmaması çok garipti. Bölgelere özel hava da değişim gösteriyordu sanırım. Bu maviliğin etkisinin olduğunu düşünüyor olsam da buna yardımcı olarak yeşillik de destek oluyor olmalıydı. Ne kadar ellerimi koyduğum bu işlemelere kıyamayacak gibi bir hissiyatım doğsa da temas edip böylece burada emanetmiş gibi durmak da istemiyordum. Açıkçası pek umurumda da değildi. Şatafat gösteriş ilgimi pek çekmiyordu. İlgimi çeken şey uzakta gördüğüm okyanus denen şeydi. Mavi ve kımıldayan görüntüsü sanki bir tür canlının orada kıpraşması gibi geliyordu. Hayatımda şu ana kadar gördüğüm en farklı şeydi bu. Bu konuyu Raldrin ile konuşmak istiyordum. Ona odaklanmam gerekiyordu sadece ancak azıcık daha etrafa göz gezdirmek istiyordum. Gözlerim etraftaki surlara bakıp şu lanet duvarları görmekten bir kere canımı sıksa da korunmak için bu gereken bir şey gibi görünüyordu.

Çevremdeki objelere dikkatim takılıyken oldukça hafifçe kapı çalınıyordu. Kahvaltının geldiğini söylüyor içeri girme izni istiyordu. Aludir Üssündeki görevlilerden çok daha kibar çıkıyordu sesi. Sırf sesinden bile görünüşü hakkında fikir sahibi olabiliyordum. Bu da oldukça değişik bir duyguydu. Pencereden dışarıya bakarken duruşumu dikleştiriyor ve kafamı hafifçe sağ tarafıma çevirirken duyabileceği tonda duygu içermeyen renkte “Müsaitim” diyordum. Görevlinin kapıyı açıp içeri girdiğini hissedince “Eleth…” diye Eletha’nın adı ağzımdan kaçıyordu. Her yerde doğrudan onun adını anmamam gerekiyordu. Konumu gereği birileri ile aralarına mesafe koyuyor olması gerekiyordu. Beni tanımayan birinin de rastgele onun adını anıyor olduğumu görmeleri yanlış düşünceler uyandırabilirdi. Eletha için uygulamam gereken ufak bir prosedürdü bu. “Hükümdarımız uyandı mı? Haberin varsa, bugünkü programında beni içeren bir planı var mı?” dedikten sonra yavaşça görevliye dönüyordum. Yüzümde ciddiyet dışında duyguya yönelik bir belirti bulunmuyordu.

Valerin'de pek çok şey yapabilirdim. Eletha ile beraber gezip dolaşabilirdim. Peki böyle yapmam ile yalnız gezip dolaşmam arasında ne tür farklar doğururdu. Buradaki insanlar ben Eletha'nın yanındayken nasıl davranırlardı? Peki yalnız başımayken nasıl davranırlardı? Okyanusun rengi ve canlılığı hoşuma gitse de öğrenmek istediğim şeyler de bulunuyordu. Hangisini yapacağım biraz şansa bakıyordu ama her türlü her yol istediğime çıktığı için şikayet edeceğim bir mesele yoktu.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

11 May 2023, 17:40

Kapıdan gelen sese cevap vermenin ardından, sanki hiç dokunulmamışçasına sessizce açılan kapının hemen arkasında, belki de sesinden hayal ettiğinden çok daha güzel duran bir kadın buluyorsun. Kadının hemen önünde tekerlekli bir masa bulunuyor ve masayı ittirerek odanın içine giriyor. Tekerlekli masanın üzerinde duran 4 adet tabak ve bu tabaklarda yer alan peynir, yumurta ve reçel çeşitleri direk dikkatini çekiyor. Bunun yanında, yine masada bulunan büyük bir sürahi ve iki bardak da merakını uyandıran bir diğer şey oluyor. Ne var ki, kadın neredeyse içeriye girer girmez konuşmaya başladığından, kadın bir anda sanki yapacağı işte tereddüt eder gibi eli ayağına dolanıyor. Fakat hızlı bir hareketle bu şaşkın davranışlarını profesyonel bir şekilde sanki tabakları düzeltmek istermiş gibi davranarak çevirmeyi de başarıyor. Kadının bu ustaca tavrı, yaptığı iş konusunda epey tecrübeli olduğunu tek bakışta anlatmaya yetiyor.

Kadın masadaki tabakları düzeltir gibi yaptığı hareketini sonlandırdıktan sonra kafasını yavaşça kaldırıyor, ancak sanki bakışlarını bilerek üzerinde tutmaktan kaçınırcasına önüne doğru yönlendirirken “Ne yazık ki, bu hususta bir malumatım bulunmuyor Diniel Hanım. Lütfen bağışlayın.” diyor insanı dinginleştiren ve belki de en büyük günahı bile işlese bağışlanmayı gerektirir bir ses tonuyla. Bu özrünün ardından kadın hafifçe bir nefes alıyor ve ardından “Ancak bu konuda bir haber edinebilirsem, bunu derhal size ileteceğim Diniel Hanım. Tekrar yardımcı olamadığım için bağışlayın.” diyor. Bu kez kafasını da hafifçe öne eğip kaldırarak özrünün derecesini artıran kadın “Sizin için başka yapabileceğim bir şey yoksa, kahvaltınızla sizi baş başa bırakabilirim Diniel Hanım.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

11 May 2023, 19:06

Yemeği getiren kadın kapının ardından gelen ses ile oluşturduğu siluetten çok daha güzel çıkmıştı. Bir tekerlekli sandalye üzerinde kahvaltı teslimatını gerçekleştiriyordu. Bol çeşitli kahvaltı tabaklarını görmek iştahımı açsa da bu odada kalma konusundaki sabırsızlığım, doya doya bir şeyler yemek yerine bir an önce bir şeyler yiyip buradan çıkmam yönünde oluyordu. Ancak masanın üzerinde iki bardak bulunuyor olması acaba Eletha’nın da buraya mı geleceği konusunda düşündürüyordu.

Kadının biraz önceki afallaması dikkatimi çekmiyor, sanki hiç böyle bir şey yaşanmamış gibi geliyordu çünkü ne diyeceğini merak ediyordum sadece. Kafasını yavaşça kaldırdıktan sonra bundan haberinin olmadığını söylüyordu. Peki, bu kahvaltıyı kendisi mi hazırlamıştı yoksa başkası mı hazırlamıştı? Kendisi hazırladıysa iki bardağın anlamı yalnızca iki bardak olması ve Eletha’nın buraya gelmeyecek olmasıydı. Öyleyse hızlı bir kahvaltıdan sonra onu aramaya çıkmalıydım.

Kadın ne kadar Eletha’dan haberi olmasa da haber alırsa bana ileteceğini söylemişti. Kulağa çok ilginç geliyordu. Bir bilgi birisi aracılığıyla bana getiriliyordu. Bakışlarımda bu ilgiyi kısmen yansıtarak dinlemiştim bu sözünü bu nedenle. Bu kadın gibi daha fazla insan aracılığıyla daha fazla bilgi elde edebilirdim ancak bunu yapmaları için bir sebepleri olması gerekiyordu. Bu nedenle şimdilik bu konuyu boş veriyordum. Başka yapabileceği bir şeyi olup olmadığını sorduğunda sıradanlaşmış ciddiyetimle “Adın nedir ve bu kahvaltıyı kim hazırladı?” diye soracaktım. Adını ve cevabını dinledikten sonra ona doğru adımlamaya başlarken ismiyle ona hitap edip “Buraya misafir olarak geldim ancak burada kimlerin olduğunu bilmiyorum. Görevliler dâhil buradakileri kısaca anlatmanı istiyorum” diyecektim. Yaklaşık aramızda yarım metre mesafe bıraktıktan sonra durup daha normal tonda "Kahvaltıdan sonra beni burada bulamayabilirsiniz, şaşırmayın"
diye ekleyecektim.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

16 May 2023, 11:59

Kafasını hala daha önünde tutmaya devam eden kadın, sorduğun soru üzerine duruşunu hiç bozmadan “İsmim Amelina Rasha, Diniel Hanım. Kahvaltıyı ise mutfaktakiler hazırladı. Benim buradaki görevim sadece misafirlerimize hizmet etmektir.” diyor. Kadının ismini öğrenmenin ardından ona doğru yaklaşmaya başlasan da Amelina duruşunu hiç bozmuyor ve sorduğun soru üzerine “Burası Yükseliş Konağı’dır. Yükseliş Konağı Hükümdarımıza ve ailesin tahsis edilmiş özel bir mülktür. Bu yapısı nedeniyle burada sadece Hükümdarımız ve ailesi ikamet eder. Ancak sizin gibi özel misafirlerimiz de burada ağırlanır.” diyor. Amelina hafifçe yutkunmasının ardından “Buradaki görevlilerle ilgili bilgiler güvenlik gereği herkesle paylaşılmamaktadır, beni bağışlayın. Lakin genel itibariyle güvenlikten sorumlu kişiler ile Hükümdarımıza ve misafirlerine hizmet edecek yeterli personel bulunmaktadır.” diyor. Amelina’nın ses tonundan sana mümkün olduğunca yardımcı olmak istediğini, sorularını cevapsız bırakmamayı arzuladığını hissedebiliyorsun. Ancak bürokratik bazı engeller nedeniyle seninle her türlü bilgiyi de paylaşmayacağını açıkça söylemesi, bu konularda ondan daha fazlasını alamayacağını sana açıkça anlatıyor.

Amelina’ya son söylediğim cümlelere karşı belirgin bir karşılık vermemesiyle birlikte gelen yiyeceklere bir kez daha göz atıyorsun. Ancak tam bu sırada kapının bir kez daha çalınmasıyla bakışların kapıya yönelirken, kapının ardından tok bir erkek sesi “Diniel Hanım, bendeniz Kaeso Vesnius Calpurnis! Hükümdarımızın yakın korumalığını yapmaktayım. Hükümdarımız sizi taht odasında beklemektedir. Size eşlik etmem için görevlendirildim.” diyerek doğrudan geliş amacını iletiyor. Bu esnada bakışlarını yerden kaldıran Amelina “Sanırım kahvaltınızı sonra servis etmeliyim Diniel Hanım.” diyor ve sanki getirdiği tekerlekli masanın yoluna engel olmamasını istercesine masayı kenara doğru çekerek kapıya dümdüz ilerleyebilmene olanak sağlıyor.

Kapıya gidip kapıyı açtığında, karşında baştan aşağıya gri parlak bir zırh giymiş, uzun sakalları olan ve neredeyse iki metreyi bulan esmer, uzun saçlı adamı görüyorsun. Kaeso başıyla sana hafifçe selam verdikten sonra, esasında kalıbına hiç uymayan bir yüz hattına sahip olduğunu görüyorsun. Sakalları ve iriliğine baktığında 40’lı yaşlarında olması muhtemel Kaeso’nun en fazla 30 yaşında duran yüz hatlarına sahip olması seni biraz şaşırtıyor. Ancak Kaeso hafifçe kenara çekilip ilerleyeceğini belirten bir jest yapmasının ardından ufak adımlar atmaya başlıyor.

Kaeso ile birlikte ilerlemeye başladığında ilk odaklandığın şey, yürümekte olduğun koridor oluyor. Bembeyaz duvarlar ve yerde duran kenarları altın rengi işlemeli mavi bir halı koridoru boydan boya kaplıyor. Koridor, odana nazaran epey geniş gibi görünüyor ve koridorda gördüğün 5 ayrı kapı, bulunduğun çatı katında toplam 6 oda olduğunu sana anlatıyor. Bununla birlikte koridorun sadeliğine rağmen koridora vuran Güneş ışıklarıyla birlikte, sadelik zarafeti en üst noktasına kadar çıkartıyor.

Koridorun orta kısımlarına denk gelen geniş bir merdivenden aşağıya inmenizin ardından, bu kez görüntünün değiştiğini görüyorsun. Öncelikli olarak duvarlar daha mat bir krem rengine dönerken, koridorun belli noktalarına yerleştirilmiş ve aralarına eşit mesafeler bırakılmış sütunlar doğrudan dikkatini çekiyor. Sütunların üzerinde çeşitli kabartmalar ve işlemeler ilgini çekerken, yanından geçtiği ilk sütunda uzun ve kalın bir kılıcı sahip, üzerinde tamamen zırh bulunan ve ata binmiş olan bir savaşçı figürünün kabartmalı bir şekilde işlendiğini görüyorsun. Yanından geçtiğin bir diğer sütunda ise bu kez uzun boynuzları olan, sivri kanat uçları bulunan ve cılız bir yapıda olmasına rağmen oldukça vahşi görünen bir iblis figürüne denk geliyorsun. Bu figürlerin her birinde gördüğün ince detaylar, gerçeklik algısını bir hayli değiştirebilir nitelikte oluyor. Ancak henüz daha diğer sütunlara gelemeden ve figürleri göremeden, genişçe bir merdivenin hemen karşısında duran iki yana açılan büyük bir kapının önünde duruyorsun. Kaeso sadece kapıya bile büyük bir saygı duyduğunu gösterircesine bedenini dik bir konuma getirirken “Burası taht odası. Hükümdarımız sizi bekliyor Diniel Hanım.” diyor. Ardından ise iki yana açılan kapının sağ tarafını, kapının tüm heybetine rağmen hafifçe ittirerek aralamayı başarıyor.


Image

Aralanan kapıdan içeriye adımını attığın anda, yoğun kasvetli ve ağır bir hava birden omuzlarına çöküveriyor. Odanın zemini tamamen parlak mermerden döşenmiş olması ve geniş pencerelerden içeriye vuran Güneş ışıkları odanın aydınlık seviyesini arttırsa bile, odanın içindeki ağırlığı sindirebilmiş görünmüyor. Bununla birlikte, odanın girişinin tam karşısına ve nereden baksan 20 metre kadar uzakta olan büyük bir taht, hemen odağının oraya yönelmesine neden oluyor. Yerdeki kırmızı halı ve kenarlardaki sütunlar ilerleyeceğin noktayı sana gösteriyor. Ancak bu aşamada dikkatini çeken bir diğer husus, tahta varana kadar çeşitli basamaklarla düz bir yol olmamasının sağlanmış olması oluyor.

Odaya tam olarak girmenin ardından arkandan sessizce kapanan kapı, oda içerisinde beklenmedik bir yankılanma yaparken, gözlerini biraz kısarak tahta bakıyorsun. O anda Eletha’nın bacak bacak üstüne atmış bir şekilde tahtta oturduğunu, sağ kolunu tahtının sağ tarafındaki kolçağına dayandığını ve çenesini de sağ avuç içine yerleştirdiğini görüyorsun. Ancak esas dikkatini çeken şey, Eletha’nın senin girdiğini görmüş olmasına rağmen ne duruşunu değiştirmemesi ne de bakışlarındaki keskinliği kaldırmamış olması oluyor. Yavaş adımlarla tahta doğru ilerlemeye başlıyorsun ve ilk basamağı atlayıp tahta doğru yaklaşmaya devam ediyorsun. Toplamda 5 basamak ile tahta erişmenin mümkün olduğunu, bu beş basamağın ardından tahta çıkmak için ise birbirine ardına sıralanmış üç basamağın olduğunu bu anda net bir şekilde görebiliyorsun. İlk basamağı aşıp ilerlemeye devam ettiğinde, Eletha’nın halen daha hiçbir şey söylemeden sana baktığını görüyorsun. Her zaman yaydığı o huzur havasının noksanlığı içine şüphe düşürse de, adımlarını kesmiyor ve sonraki basamağı geçiyorsun. Geçtiğin iki basamaktan sonra bir diğerini aşmak için adım attığın anda ise Eletha’nın birden“Orada dur Diniel.”dediğini duyuyorsun. Eletha’nın neredeyse mırıltı halinde çıkan sesi, odanın akustiği sayesinde keskin bir emir olarak kulağına yansırken Eletha duruşunu hiç bozmadan“Tahta ancak bu kadar yakın olabilirsin.”diyerek sana durman gereken noktayı belirtiyor.

Birlikte geçirdiğiniz zamanları nazara aldığında, Eletha’nın bu değişik tutumuna net bir anlam yüklemek senin açından pek de mümkün olmuyor. Ancak konumlarınız itibariyle bu hususu dile getirmenin ne derece doğru olduğunu düşünmeye başladığın sıradan Eletha“Yolculuk için kusura bakma. Malum, güvenlik gereği güzergahımın neresi olduğunun kimse tarafından bilinmesini istemiyorum.”diyor. Eletha’nın bu sözleriyle, üç günlük yolu uyuyarak geçirmenin ve gözlerini birden odandan açmanın sebebinin Eletha olduğunu anlayabiliyorsun. Eletha ise bu durumdan herhangi bir memnuniyetsizlik duyduğunu gösterir bir harekette bulunmaksızın, öylece durmaya devam ediyor.

Gelinen aşama itibariyle Eletha’nın aranıza bir duvar çektiğini net bir şekilde görebiliyorsun. Ancak bu duvarın, daha önce karşılaştığından farklı olduğunu söylemek de mümkün oluyor. Zira Aludir Üssü’nde Eletha ile arandaki duvarın niteliğine baktığında, şu anda karşındaki kişinin Eletha değil, Hükümdar olduğunu anlayabiliyorsun. Bu esnada ise Eletha“Seni buraya çağırmamın nedeni, yaşanılan bir hususa karşı muhakeme yetini ortaya koyman. Bu herkese bahşettiğim bir şey değildir. Bu yüzden hem kıymetli hem de ağır bir yüktür.”diyor. Eletha’nın bahsettiği ağırlığın sadece düşünsel olmadığı yönünde uyanan izlenimlerine karşı Eletha bu konuda başkaca açıklama yapma gereği duymuyor ve sırtını tahtının arkasına yavaşça yerleştiriyor. Tam bu esnada kapının bir kez daha açıldığını duyuyorsun ve bu kez odanın içine sarı saçlı, 170 cm boylarında, 20’li yaşlarının ortasında olan, yüzünde sıcak bir tebessüm ve omuzlarına attığı kırmızı bir pelerin bulunan bir adamın girdiğini görüyorsun. Adamın girişiyle birlikte onunla göz göze geldiğinde, adamın şaşırmış olduğunun hemen anlayabiliyorsun. Ancak tam bu aşamada ElethaAzuldir ile tanış Diniel.”diyerek sana odaya giren kişinin kim olduğunu söylüyor.


Azuldir
Image

Azuldir, Eletha’nın bu sözlerinden sonra sana başıyla hafifçe bir selam veriyor ve yüzündeki tebessümü bozmadan ilerlemeye başlıyor. Basamakları geçip yanına geldiği anda duraksayan Azuldir seni hafifçe süzmesinin ardından basamağı aşarak ilerlemesine devam ediyor. Geçtiği basamağın ardından bir diğerine doğru ilerlediği sıradan Eletha“Orada dur Azuldir. Tahta ancak bu kadar yakın olabilirsin.”diyerek tıpkı senin gibi onun da ilerleyişini durduruyor. Ancak bu noktada Azuldir, havada kalan ayağını yere koymakta acele etmiyor ve birkaç saniye tek ayağı havada bir şekilde dururken yumuşak ve içten bir ses tonuyla “Eskiden daha yakın olabiliyordum. Ama neyse, sonuçta Hükümdarım bu şekilde buyuruyor.” diyor. Azuldir’in sesin sezdiğin hafifçe alaycı tona karşın, Eletha bakışlarındaki keskinliği bir parça arttırıyor ve bakışlarını Azuldir’in üzerinden ayırmadan“Azuldir bir anahtar. Ancak aldığım habere göre, iblis diyarında iblisini terk etmek zorunda kalmış.”diyor. Eletha her ne kadar Azuldir’e bakıyor olsa bile, bu sözleri sana karşı söylemiş oluyor ve hemen ardından bakışlarını bir şimşek kadar hızlı bir şekilde sana çevirirken“Sence ona ne sormalıyım?”diyerek sözü sana bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

16 May 2023, 19:39

Görevlinin adının Amelina Rasha olduğunu öğrendikten sonra cümlesinin devamını dinliyor ve ona yaklaşmaya başlıyordum. Yalnızca görevini gerçekleştiren ve bunu en iyi şekilde yapmaya çalıştığını anladığım bu kadına karşı negatif duygu beslemiyordum. Burasının Yükseliş Konağı adında bir yer olduğunu ve burada Eletha’nın ailesinin de bulunabileceğini öğrendiğinde şaşırmıştım. Ne yani Eletha’nın ailesi de mi vardı? Acaba nasıl birilerdi? Eletha gibi sarı saçlı ışıltı saçan görünüşleri mi vardı? Büyük ihtimal öyleydi çünkü görevli bile ışıltı saçan sarı saçlı bir kadındı. Saçlarımın kızıl olmasına sevinmiştim. Kendimi oldukça özel ve güzel hissettiriyordu burada. Kendimin özel misafir olduğumu duyduğumda bende özel bir duygu uyandırmamıştı. Tabi ki de özel olacaktım. Kibrim farklı bir duygu uyandırmaya el vermiyordu.

Diğer görevlilerin ise ne görevlere ayrıldığı hakkında detay vermemişti kurallar gereği. Anlayışlı davranmak dışında bir tepki gösteremezdim buna karşı. Her ne kadar yüzeysel cevaplar alsam da yemek konusunda bir şeyler açığa kavuşmuştu. Basit bir “Peki” dedikten sonra bakışlarım yiyeceklere döndüğü sırada birkaç saniye bile almadan kapının yeniden çalındığını duyuyor ve ne olduğuna bakıyordum. Kapının ardından gelen kendini ismiyle tanıtan erkek sesine karşı sağ elimle sağ kulağına atıyordum gözümü kısmen örten saçlarımı. Amelina ise duyduklarının ardından ne yapması gerektiğini hemen kavrayıp bununla ilgili bilgilendiriyordu beni. Eletha’nın bu saatte beni neden taht odasına çağırdığını anlamamıştım. Taht odasında yemek de yenmezdi. Bu iki bardak konusunu da çözdüğümü sanmıştım ama aldığım bu haberle beraber yalnızca ekstra bardaktan başka bir şey olmadığını anlamış olmuştum. Fazla hayale kapılıp düşünmüşün sanırım.

Yolum açıldıktan sonra açılan yoldan emin adımlarla kapıya doğru ilerleyip Eletha’nın yanına gitmek için kapıyı açıyordum. Kapının ardında Kaeso diye kendini tanıtan üç isimli kişiyi görüyordum. Esmer görünüşü itibarı ile bu aslen konağa ait olmadığı apaçık belli oluyordu. Bu da Eletha’nın farklı yerlerden insanlara da güvendiğini gösteriyordu. Kaeso onu karşıladığımda başıyla hafifçe selam verdiğinde yalnızca bakışımı ona çevirip birkaç saniye duvara asılı bir resme bakar gibi hiçbir duygu belirtmeden bakıyor ve bakışlarımı ondan koridora doğru çeviriyordum. Adam kırklarında görünüyor gibi aslını gösterse de yüzü otuzlarında gibi geliyordu. Şaşırmıştım biraz çünkü böyle şeylere pek dikkat etmiyordum ancak bu adam uç bir örnek gibi durduğu için dikkatimi çekmişti sanırım. Ben kaç yaşındaydım acaba? On sekiz mi?

Kaeso hafifçe kenara çekilip ilerleyeceğini ve bana kılavuzluk edeceğini gösteren jestle karşılıyordu beni. Yaptığı her ne kadar jest gibi dursa da yalnızca görevin gereğini yerine getirdiğine inanıyordum. Onunla beraber yürümeye başladığımda bulunduğum koridor dikkatimi çekiyordu. Yerdeki altın rengi işlemeli mavi halı Aludir Üssündekini andırıyordu. Bulunduğum katın da çatı katı olduğunu fark ediyordum ilerledikçe. Odam buranın genel yapısı itibarı ile ufak kaldığın söyleyebilirdim ancak benim için böyle şeylerin önemi yoktu. O mavi canlılığı görmek istiyordum. Ondan önce belki de sivilleri görürdüm.

Koridorun ortasına denk gelen merdivenlerden aşağı inmenin ardından görüntü değişiyordu. Sütuna işlenmiş atlı figürü ve iblis en çok dikkatimi çeken şey oluyordu. Ancak uzun bir süre etraftaki detaylara odaklanamadan gelmemiz gereken yere varıyorduk. Kaeso beni gereken yerde bıraktıktan sonra Eletha’nın beni burada beklediğini söylüyordu. Eletha konusu açıldığı için istemsizce başımla onaylıyordum onu. Kapıyı bana araladıktan sonra kasvetli bir aura üzerime çöküyordu. Buranın işlemeleri, renkleri ve yapısı biraz önceki canlılık ve bir şeyleri anlatan teması ile örtüşmüyordu. Tahta gidene kadar bile arada yirmi metrenin bulunuyor olmasını anlamlandıramıyordum. Çok acayip bir yerdi burası, beğenmemiştim. İleride tahta varana kadar basamak çıkılması da gerekiyordu. Neden böyle bir yer vardı anlamamıştım.

Kapı ardıma kapandıktan sonra ortaya çıkan o yankılanma ile hafifçe bakışlarımı ardıma kapanan kapıya çeviriyordum. Üzerimdeki bu ağırlık hissiyatının eklenmesiyle kendimi hiç rahat hissetmiyordum. Gözlerimi biraz kısarak tahta baktığımda Eletha’yı havalı havalı tahtta oturuyor olduğunu görüyordum. Her ne kadar bu değişik atmosfer içine girmiş olsam da yüzümde hafif bir tebessümle onu karşılamak istiyordum. Ancak yüzüne baktığımda beni görmüş olmasına rağmen o sıcak havasından eser göremiyordum. Yavaş yavaş burada neler döndüğünü anlamlandıramadan, arada beklenmedik bir şeye karşı hafifçe etrafıma bakınarak ilerliyor ve ilk basamağı aşıyordum. Ben ilerlemeye devam ederken Eletha hala hiçbir şey söylemeden bana bakıyordu. İkinci basamağı da geçtikten sonra geriye üç basamak kalıyordu yanına varmak için. Eletha’nın sıcak havasını görememek iyiden iyiye içimde sıkıntının büyümesine sebep olsa da üçüncü basamağı da çıkmak için ilerlediğimde Eletha bir anda orada durmam gerektiğini söylediğinde donup kalıyordum. Sesinin mırıltı halinde çıkması bana Raldrin’in tavrını anımsatıyordu. Bunun ne demek olduğunu anlıyordum açıkça. Tahta bu kadar yaklaşabileceğimi söylediğinde buna neyin engel olduğunu hemen anlamasam da bu basamakların bir anlamının olduğunu kavrıyordum artık.

Eletha’nın neden böyle davrandığını anlamakta zorlanıyordum çünkü burada ben ve ondan başka kimse yoktu. Neden böyle yaptığı konusunda bir şey söyleyip söylememe arasında gidip gelirken yolculuk için kusura bakmamamı, güvenlik gereği güzergâhının bilinmemesini istediğini söylediğinde zihnimde bir şimşek çakıyordu. Gözlerim her ne kadar engel olmaya çalışsam da biraz da olsa endişeyle açılıyor ve benim ne zaman buraya geldiğimi ve neden odada gözlerimi açtığımı daha yeni kavrıyordum. Hafıza kaybı konusunda deneyimim sanırım odada uyandığımda bir şeylerden şüphelenmememe ve sorgulamamama sebep olmuştu ancak bu durum ürkütücüydü. Neredeyse bir adım geri atıp tetiğe geçecektim. Nasıl günlerdir uyuyor olabilirdim? Bana ne yapmıştı Eletha? Ona olan güvenimi bu şekilde mi kullanmıştı?! Kendince sebepleri olsa bile bunu bana söylememiş olması kendi hükmüne göre davranmış olması neyin nesi demek oluyordu? Bu yaptığı ile ilgili yalnızca kusura bakma demişti. Görünen tavrına göre buna birkaç ek açıklama yapma gereği duyacağını da hiç sanmıyordum. Belli belirsiz endişeli bakışlarım bunları düşündükçe yerini ciddiyete bırakıyordu.

Eletha ile aramdaki duvarı net bir şekilde görebiliyordum. Şu anda karşımda Eletha değil yalnızca bir hükümdar bulunuyordu bunu açıkça görebiliyordum. Bu yüzden beni de artık asıl Diniel olmak zorunda bırakmıştı Eletha. Ciddiyetim geçen her saniye artarken bakışlarım da keskinleşiyor ve sözlerini bu şekilde ekstra bir duygu uyandırmadan dinliyordum. Muhakeme yeteneğimi ölçmek istiyordu. Muhakeme yeteneğim basitti. Aklımdan ne geçiyorsa oydu. Bir de Eletha’ya sıkıntı çıkarmak istemiyordum ancak şu anda karşımdaki kişi Eletha değildi. Sırtını tahta dayadığında Eletha’ya keskin bakışlarımı üzerinden çekmiyordum. Eletha özel bahçesinde olacaklardan bahsetmişti aslında ancak böyle bir şeyle karşılaşacağımı tahmin edememiştim. Yani o hükümdar maskesinin altında hala yerinde olduğunu biliyordum ancak yine de beni habersiz uyutmuş olmasını öylece kenara atmamıştım.

Kapının açılma sesine Eletha’ya bakışımın ardından yaklaşık iki saniye sonra odaklanmış ve dönüp bakmıştım. Taht odasına bir yetmişlerinde yirmilerinde görünen kırmızı pelerinli bir adam giriyordu. Eletha onunla tanışmamı emrediyordu. Azuldir yanıma geldikten sonra başıyla hafifçe selam vermesine karşı biraz önce olanlar da eklenince iyice hiçbir tepki vermiyordum ona. Üçüncü basamağa gelebilen Azuldir tıpkı benim durdurulduğum gibi durduruluyordu. Azuldir’in havada kalan ayağı yavaşça yere konduruyor ve tepkisini gösteriyordu. Sözünün ardından Eletha bakışlarını daha önceden hiç görmediğim şekilde keskinleştiriyordu. Azuldir’de bakışlarıyla kurduğu baskıyı sürdürürken onun bir anahtar olduğunu, aldığı habere göre iblis diyarında iblisini terk etmek zorunda kaldığını söylüyordu. Ardından şimşek hızında bakışlarını bana çevirip ona ne sormam gerektiğini soruyordu. Bense hala tavrına takılıydım. En az birkaç saniye daha önceden ona hiç göstermediğim ciddi bakışlarımla göz göze geliyordum. O bakışlarının ardında bildiğim Eletha olduğunu biliyordum aslında ama bu haline karşı ne yapmam gerektiğini bilememiştim. Eletha ile bu son konuşmam olmayacaktı emindim. Bu yüzden eğer bildiğim Eletha hala oradaysa ona mesaj vermem gerekiyordu. Bu yüzden gözlerimi kapatıp hafifçe başımı eğiyor ve ufak ağzımın sol kıyısına bir tebessüm yerleştirip benim de bu ciddi duruşumun altında hala kendim olduğumu belli eden bir mesaj gönderdikten sonra gözlerimi yeniden keskin bakışlarla açarken o ufak tebessüm de yok oluyordu.

Madem Eletha benim muhakememi merak etmişti o halde Azuldir’in derdi neymiş öğrenmeliydim. Hafifçe Azuldir’e dönüp ona bakıyor olsam bile Raldrin ile daha önceden buzul diyarda yaşadıklarımız aklıma geliyordu. Onu orada bıraktığım için sinirlenmiş ve bozulmuştu. Konu birbirine benziyor gibi görünse de epey ayrıydı. Çünkü hemen ardından o garip olayları yaşamıştık. Yine de iblisler bağ kurduklarının kendilerini bırakmasından oldukça rahatsız oluyor denilebilir miydi? Lenith’in sinir bozucu iblisi de böyle mi düşünürdü? Bunun tüm iblisler için geçerli olduğunu varsaymak doğru değildi sanırım. Ancak Azuldir bu yaptığı konusunda ne düşünüyordu? Eğer Raldrin’den ayrı kalmak zorunda kalsaydım her gün ağlardım sanırım. Ancak Azuldir ne düşünüyordu şu anda. Buradaki herkes bir maske takıyor olabilir miydi? Gerçi benim ciddiyetim gerçekti ama...

Azuldir’e duygularını sorup duygu konusu açmak istemiyordum. Böyle şeyleri konuşmak tarzım değildi ancak merak ettiğim şey şuydu. Sesimin soğukluğu olabildiğince dışarıya taşarak “Bu olay ne zaman yaşandı bilmiyorum ama, Anahtar olduğun halde neden hala iblisini geri almaya gitmedin? İblisin hala yaşıyor mu bilmiyorum ama şu anda neyi bekliyorsun?" diye sertçe Azuldir’e sorarken sorumun bitiminde Eletha’ya bakışımı çevirip “Burada hala neyi beklediğini sormalı-ğğ-sss-ssın" deyip sonuna alelacele "hükümdar!” diye ekliyordum. Hitap meselesini hiç beğenmemiştim. Ancak sanki hiç böyle konuşmam bozulmamış, böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi ciddiyetimi sürdürmeye devam ediyordum.

Azuldir her gün iblisini düşünüp durmuyor muydu? İblisi de onun için beklemiyor muydu? Ne saçmalıktı bu Azuldir? İblisi ile durumu ne kadar umrumda olmasa da karşımda böyle birinin olması beni sinirlendirmişti. Belki de Eletha'nın da canını sıkmış olmalıydı. Acaba iblisinin durumu neydi? İblisini terk etmenin sebebi bir tür saldırıdan kaçmak için olabilir miydi? Öyleyse iblisi hala hayatta mıydı? Çok kesin konuşmuştum ancak iblisinin öldüğüne dair bir şey söylememişti Eletha. Bu nedenle sanırım bir sorun çıkmayacaktı.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 May 2023, 17:27

Eletha’ya karşı attığın bakışlar, onun ne bakışlarında ne de yüzünde hiçbir değişiklik yaratmıyor. Adeta kendi bakışları ve varlığı dışında, ne senin ne de Azuldir’in varlığı dahi Eletha için bir şeyler ifade etmiyor gibi görünüyor. Sana karşı niyetini açıkça belirtmişse bile, bunun aranızda geçen dostane havadan ziyade Hükümdar ve kulu arasında geçen bir konuşmadan ibaret tutumlara karşı, kendi özgün ifadeni takınarak duruşunu koruyorsun.

Eletha’nın sorusu üzerine cümlelerini kurmaya başladığında, Eletha’nın sadece sözlerine odaklandığını, sözlerinin ve ifadelerinin altındakilerle hiç de ilgilenmediğini hissediyorsun. Ancak cümlelerinin sonunda takındığında tavır, Eletha’nın kaşlarının çatılmasına neden olsa da, Azuldir’in olduğu yerde kafasını sana doğru çevirmesi ve gözlerini parlayan bir gülümsemeyle sana bakması, en azından tavrının Azuldir’in hoşuna gittiğini gösteriyor. İkiniz arasındaki bu bakışma faslı Eletha’nın birkaç saniye sonra gelen“Cevapla!”şeklindeki sözüyle sonlanıyor. Azuldir tekrar önüne dönerken aldığın derin ve sıkılgan bir nefes ile “Cevabınızı bildiğiniz soruları gerçekten cevaplamamı mı istiyorsunuz Hükümdarım?” diye soruyor. Azuldir, takındığı alaycı tonu bu sözleriyle de devam ettirmek ısrarlı gibi duruyorken, Eletha’nın keskin bakışları altında aldığı nefesi verirken “Peki, öyle olsun.” diyor. Ardından bu kez vücudunu hafifçe sana doğru döndürüp sanki sözlerinin muhatabı senmişsin gibi duran Azuldir “Dina isimli Aludir’in uyanışını sağlamak için iblis diyarına gitmesi akabinde, orada İblis Lordu Vagror’un e~~n sadık hizmetkarı Almazath bulunuyordu. Zaten O da beni arıyormuş, yani aslında iblisim Maeve’yi arıyormuş. Tabi bu sırada Dina’ya bir şey olabilirdi ve zaten baktığınızda Almazath’ı da yenemezdim. O yüzden Maeve’i orada bıraktım ve böylece hem kendi hayatımı hem Dina’nın hayatını kurtarmış oldum. Ha, bir de tabi Dina uyanışını sağladı, iblisini edindi.” diyor. Sözlerini söyledikten sonra hızlıca sana bir göz kırpan Azuldir “Pek de iyi bir kahramanlık hikayesi değil sanırım, ne dersin?” diyor.

Azuldir’in sözleriyle birlikte, arada bir baktığın Eletha’nın kaşlarının daha da çatıldığını ve Azuldir’in bu genel tavrından hiç de memnun olmadığını anlayabiliyorsun. Fakat onun sözlerini kesmek yerine konuşmasının bitmesini bekleyen Eletha, Azuldir’in susmasıyla birlikte“Kimin karşısında olduğunu unutuyorsun sanırım Azuldir!”diyor. Azuldir’in ise halen sende tuttuğu bakışları bir anda büyürken, yüzüne yerleşen tebessüm gülümsemeye dönüyor ve “Kimin karşısında olduğumu biliyorum Hükümdarım, ama karşımdakinin kim olduğunu… Daha doğrusu neye dönüşmüş olduğunu bilemiyorum.” diyor kinayeli bir tonla. Bu sözleriyle Eletha’nın şu anki halini anlatmaya çalıştığı açıkça belli olan Azuldir Eletha’ya doğru dönüşü tamamlarken “Peki ben burada kim olarak bulunuyorum Hükümdarım? Bir suçlu mu yoksa sıradan bir rapor meselesi mi?” diyor. Eletha bu sözlere karşı cevap vermek için hazırlandığı esnada ise birden öne atılan Azuldir “Bir saniye Hükümdarım… Siz anlatacaklarımı zaten biliyor olmalısın, öyle değil mi? Dina… Almazath… Orada yaşananlar… Hepsini biliyorsunuz. Yine de…” diyor ve hafifçe sana dönerek “Bu arkadaşımıza bir şeyler ispat etmeye mi çalışıyorsunuz?” diyor. Eletha’nın yüzü bu sözlerle iyice gerilmeye başlarken Azuldir tamamen sana dönüyor ve “Tabi bir de bu işin öncesi var… Mesela benim gözetimimde olan bazı Aludirler, iblis edinemeden geri geldiler. Yani hem iblis gibiler hem de değil gibiler… Tesadüf bu ya, hepsi benim gözetimimdeki kişiler. Ondan sonra Almazath’a iblisimi vermem… Tabi ya!” diyor. Sanki yerinden zıplayacak gibi duran Azuldir bir anda Eletha’ya doğru dönerken “Bunların hepsi beni bir hain yapıyor, öyle değil mi?” diyor.

Azuldir’in bu sözlerine karşılık Eletha adeta kükremek ister gibi duruyorken, gözlerini hafifçe kapatıp derin bir nefes alıyor ve ardından sana dönerek, keskin bir ses tonuyla“Sor!”diye emrediyor. Eletha bakışlarını senin üzerinde tutmaya devam ederken Azuldir de sana doğru dönüyor ve gülümseyerek senden gelecek soruyu bekliyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

17 May 2023, 19:09

Eletha’ya hitap konusunda beceriksizlik göstermeme karşı kaşları çatılmıştı Eletha’nın. Gerçekten karşımda yalnızca bir hükümdar bulunuyormuş gibi davranmam gerektiğini anlamıştım bu tavrıyla bir kere daha. Yine de bu istemsiz hareketim Azuldir’in hoşuna gitmişti belli ki. Bana parıldayan bakışlarıyla bakmaya devam ederken onun da burada gördüğüm üçüncü sarışın olduğunu fark ediyordum. Yükseliş Konağı hükümdar ailesine tesis edildiğini söylemişti Amelina. Ben özel konuktum. Öyleyse Azuldir kimdi? Neden buradaydı? İşte bu şimdi bir merak konusu olmuştu. Azuldir Eletha’nın bir akrabası olabilir miydi? Yüksek ihtimalde öyle görünüyordu açıkçası.

Kafamdaki kan bağı ile ilgili soru işareti büyümeye devam ederken Eletha’nın cevaplamasını emretmesiyle bunu bir kenara bırakıyordum şimdilik. Azuldir Eletha’nın sert tavrına karşı hiç etkilenmemiş gibi kendince davranmaya devam ediyordu. Eletha’nın soruların cevabını bilmesine karşı hala sormayı sürdürmesini eleştiriyordu. Cevabını Eletha’nın keskin bakışlarıyla aldıktan sonra bana dönüp sorum dışında olanları anlatıyordu. Bana neden Maeve denen iblisi orada bıraktığını anlatıyordu. Maeve’i bırakmasının sayesinde hayattaydı ve Dina isimli Aludir’i de bu şekilde kurtardığını söylüyordu. Sözleri ile Raldrin ilgileniyorsa onu şu anda olumsuz etkiliyor olmalıydı Azuldir. Ancak dikkatimi daha fazla çeken şey, Almazath’ın onun tarafından yenilemez olduğunu hemen kabullenmiş gibi doğrudan iblisini orada bırakıp dönmesi oluyordu. Bir mücadele sonunda Maeve’i bıraktığını söylememişti. Doğrudan Almazath’ı yenemezdim, o yüzden onu orada bıraktım demişti. Bu konuda kafam karışmıştı. Öyle ki sözlerinin ardından bana hızlıca bir göz kırptığında bakışlarımı biraz da olsa sağ boşluğa çevirip düşünmek durumunda kalmıştım.

Azuldir’in konuşmalarına karşı boşluktan bakışımı Eletha’ya çevirdiğimde kaşlarının daha da çatıldığını ve memnuniyetsizliğini açıkça anlayabiliyordum. Azuldir’in sözlerinin ardından ona haddini bildirmesine rağmen Azuldir tebessümle karşısındakinin kim olduğunu bildiğini söylüyordu. Ancak Eletha’nın neye dönüştüğünü bilemiyordu. İnan ben de bilemiyordum Azuldir… Sözlerinden ufak ipuçları veriyordu sanırım bu sözleriyle. Eletha’yı öncesinde de tanıyan biriydi büyük ihtimalle. Neden burada olduğunu sorguladığında Eletha konuşamadan atılıyor ve anlatacağını, daha doğrusu orada yaşananları zaten bildiğini, buradaki amacının bana bir şeyler ispat etmek olduğunu söylüyordu. Bu sözüyle beraber afallıyordum. Eletha’nın benimle ilgili hala bir planı mı vardı? Beni yalnızca bir muhakeme için bayıltıp burada Azuldir’i sorguya çektiğini düşünmüyordum. Tüm bu planın içerisinde bir amaç yatıyor olmalıydı ancak bunun sebebi ne olabilirdi, bununla ilgili fikrim yoktu.

Eletha’nın sıradan biri olmadığını Azuldir’in sözleriyle bir kere daha hatırlamıştım. Ancak yine de Eletha’nın gücünün boyutları henüz net olarak anlamlandırabileceğim seviyede değildi. Sadece bir el hareketiyle Raldrin’in kolunu yerine getirebilmiş birinin gücünü nasıl tarif edebilirdim ki? Ancak konu farklı bir yere, daha önceden yaşamadığım bilmediğim konulara gidiyordu. Bazı Aludir’lerin iblis edinemeden dönüp değişik bir varlık olarak geri dönmeleri ve Maeve’i teslim etmesini Eletha’ya dönüp bir yere bağlıyordu. Bunların hepsinin onu hain yapıyor olmasına…

Eletha bu duyduklarına karşı kükremek istercesine duruyordu ancak gözlerini kapatıp derin bir nefes alıyor ve kendini kontrol altına almasının ardından keskin ses tonuyla sormamı emrediyordu. Eletha’nın keskin bakışı ve Azuldir’in gülümseyerek benden soruyu bekliyor oluşu iyice kafamı karıştırıyordu. Raldrin gibi ikisine de boş boş bakıp dönüp gitmek isterdim ancak belli ki ikisi de bu konuyu oldukça önemsiyordu. Bense tüm baskılar altında burada sabitlenmiş olsam da düşüncelerim konusunda özgür olabiliyordum. Ciddi bakışlarımı değiştirmeden gözlerimi kapatıp başımı hafifçe öne eğiyordum. Ağzımdan öylesine düşünmeden cümleler atmak istemiyordum.

Eletha böyle sinirlendiğine göre Azuldir’in hainliği konusunda bir düşüncesi yoktu. Anlattığı olayların hainlikle bağlantısı sanırım bilerek bunları yapıyor olabileceği konusunda insanları şüpheye düşürüyor olmasındandı. Ancak bunun da altında sebepler yatıyor olması gerekiyordu ve ben daha birkaç dakika önce gördüğüm hakkında hiçbir şey bilmediğim adam ile ilgili burada hain olup olmadığını sorgulayacak halim yoktu. Eletha’nın da beni bu konuda bir şey söylememi istediğini sanmıyordum. Sormamı istiyordu. Ne soracaktım ki, açık değil miydi? Raldrin ile böyle bir durumda kalsaydım beni korumaya çalışacaktı. Eğer Almazath dediği gibi yenemeyeceği bir düşman ise bunun sonunda Maeve onu korurken ölecekti. Hem kendisi, hem Maeve hem de Dina denen Aludir ölebilirdi. Ancak tüm çıkarının kendisi ve Dina yönünde olduğunu söylemişti. Yine de sorum yerinde duruyordu. Neden hala buradaydı? Neden Güç Muhafızlarından bir grup toplayıp Maeve’i geri almaya gitmemişti? Almazath bu kadar güçlü bir düşman mıydı?

Derin bir nefes alıp verdikten sonra Nötr ses tonumla “Seni tanımıyorum. Hükümdarımız ile ne tür bağın var bunu da bilmiyorum ancak bir konuyu merak ediyorum…” dedikten sonra nötrden çok daha ciddi tona ani bir dönüş ile “Almazath’ı yenemeyeceğini söyledin. Ardından onu Almazath’a verdiğini söyledin, yani Maeve şu anda yaşıyor olmalı değil mi? Öyleyse savaşmadan Maeve’i bırakma sebebinin önceliği kendinizi kurtarmak değil de daha çok onun zarar görmemesi için olduğunu söyleyebilir misin?” dedikten sonra “İşte bu daha gerçek bir kahramanlık hikayesi olurdu” diye iğneledikten sonra kollarımı göğüs hizamda kavuşturacaktım. Ardından sakin bir nefes alıp verecek ve “Ancak olayın hemen ardından neden yardım gerektiğinde kurulmuş en güçlülerin yer aldığı Güç Muhafızlarıyla birlikte Maeve’i geri almak için Almazath’ı aramaya çıkmadığınızı hala merak ediyorum. Belki de gücü henüz kavrayamayacağım seviyededir. Ancak sözlerimde yanılıyorsam ve bu konuda eğer bir hainlik söz konusuysa bunun sebeplerini ben değil hükümdarımız anlayabilecektir o konuda şüphem yok” deyip sözümü bitiriyordum.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 May 2023, 11:38

Eletha’nın kati emrinin ardından kafanda dolanan düşünceleri makul cümleler haline getirmeye çalışıyor ve ardından da konuşmaya başlıyorsun. Sözlerin ağzından çıktığı anda, Azuldir tebessüm dolu ve sakin yüzüyle seni dinliyor. Ancak sen konuşmayı sürdürdükçe, yüzündeki tebessüm daha da yayılıyor ve bir noktada kendini kahkaha atmamak için sıkmaya başlıyor gibi duruyor. Olan bitene rağmen Azuldir’in bu rahat tavırları zihninin içine işlemeye başlarken de konuşmanı sonlandırıyorsun. Azuldir bakışlarıyla sözlerinin bitip bitmediğini teyit etmesinin ardından “Bana sorarsan, bence de anlayabiliyor olması lazım.” diyor omuzlarını silkerek ve ardından Eletha’ya dönüp “Ne diyorsunuz Hükümdarım?” diyor. Eletha ise çatık kaşlarından ve donuk yüzünden taviz vermeden“Sadece sorulanlara cevap ver Azuldir, fazlasını yapmanı emretmedim!”diyor. Azuldir ise bu cevaba karşı ağzından hafifçe hava kaçıran bir gülümsemeyle karşılık vermekle yetiniyor ve ardından vücudunu sana doğru çeviriyor.

Azuldir birkaç saniye gözlerinin içine bakmasının ardından “Peki madem, baştan başlayayım.” diyor. Aldığı hafif bir nefesle birlikte yüzündeki tebessümü korurken “Maeve’in yaşadığından eminim, zira onu öldürmek yerine kullanmayı tercih edeceklerdir.” diyor. Cümlelerini olabildiğince basit tutmaya çalışır gibi görünen Azuldir “Maeve diğer iblislerden farklı bir yeteneğe sahip. Kendisi, diğer iblisleri kontrol altına alabiliyor. Daha doğrusu, bir iblisin her türlü uzvuna hükmedebiliyor. Bunu da sadece basitçe bir ses çıkarmayla gerçekleştiriyor. Dolayısıyla, başka iblisleri kontrol altına almak varken, onu yok etmelerinin bir anlamı yok.” diyerek cümlelerini tamamlıyor. Bu anda, esasen başkaca bir şey anlatmak istemiyor gibi görünse de, boş zemine birkaç saniye bakan Azuldir bakışlarını hızla yerden kaldırıp sana çeviriyor ve “Maeve böyle bir yeteneğe sahipken ve karşımda Almazath varken, savaşmam mümkün olmazdı. Şunu sorabilirsin, madem Maeve’in diğer iblisleri kontrol edebilme yeteneği var, bunu kullanarak neden Almazath’ı kontrol etmedin? Böylece kolay bir galibiyet alabilir hem de Almazath gibi tehlikeli bir iblisi yok edemez miydin?” diyor. Azuldir bu anda sanki kendi sorduğu soruları sen soruyormuşsun gibi gözlerinin içine bakıp, kafasını hafifçe soruları anlamış gibi salladıktan sonra “Elbette hayır… Bunu yapabilecek olsaydım, zaten yapardım. Maeve’in yeteneğini kullanabilmesi, karşısındaki iblisin iradesine bağlı oluyor. Belki Almazath’ı kontrol altına alabilirdim, bundan emin olamam. Ancak bu fazlasıyla zaman ve konsantrasyon gerektirirdi. Bu süre zarfında da Almazath hem Dina’yı hem de beni rahatlıkla öldürebilirdi. Benim uyguladığım senaryoda, kimse ölmedi. Ama gördüğün üzere, olan yine bana oldu.” diyor fazlasıyla komik bir espri yaparmış gibi gülerek.

Verdiği cevapların aklında oturması için birkaç saniye bekleyen Azuldir hemen ardından hafifçe bir nefes alıyor ve “Güç Muhafızları veya başka bir organizasyondan neden yardım istemediğime gelirsek…” diyor. Bu aşamada yüzündeki tebessüm daha alaycı bir hal alırken “Açıkçası ben tüm bu organizasyon olaylarının, tamamen Aludirleri oyalamaktan ibaret olduğunu düşünüyorum. Yani doğrudan hükümdara bağlı olup, onun arzularını gerçekleştirme imkanı varken, neden organizasyonların bir misyon yüklenmesini ve bunları gerçekleştirmesini bekleyelim ki?” diyor. Bu sözlerinden sonra sanki düşüncelerini teyit ettirmek için omzunun üstünden Eletha’ya kaçamak bir bakış atan Azuldir, tekrar bakışlarını sana çevirdiğinde “Ayrıca seni hayal kırıklığına uğratmak istemem, ancak organizasyonlar öyle sandığın kadar güçlü tiplerden de oluşmuyor. Elbette liderleri ve birkaç kişiyi ayrı tutayım, onların ufak tefek başarıları vardır. Ama konu gerçek iblislerle mücadele etmeye geldiğinde, onları pek ortada bulabileceğini düşünmüyorum.” diyor. Azuldir’in bu sözlerinden sonra Eletha’nın birden hiddetle lafa girdiğini duyuyorsun. Eletha“Benim organizasyonlarımı bu şekilde aşağılamana müsaade etmiyorum Azuldir! Sözlerine dikkat et!”diyor. Azuldir ise, kendisine yapılan bu uyarıyı sanki hiç umursamaz gibi yüzündeki tebessümü arttırıp sana sağ gözünü kırpmasının ardından “Bağışlayın Hükümdarım, ancak size yalan söylemek gibi bir huyu hiç edinemedim. Doğru söyleyeyim, denedim ama bunu yapmak pek de içimden gelmedi.” diyor.

Azuldir’in bu sözlerinden sonra Eletha tekrar konuşmaya girmeyi arzular gibi görünüyor, ancak tam bu sırada Azuldir bir anda “Aslında…” diyerek konuşmaya başladığında, Eletha cümlelerini yutmak durumunda kalıyor. Azuldir hafifçe dikleştirdiği başıyla birlikte bakışlarını seninkilere odaklamışken “Sorulması gereken bir soru daha var diye düşünüyorum. Almazath… Hani şu İblis Lordu Vargor’un en sadık hizmetkarı olan iblis… Neden Maeve gibi bir iblisi arasın ki? Her şeye hükmedebilen bir iblis varken, neden başkaca iblislere hükmedebilmek veya onları yönlendirmek için başka bir iblise ihtiyaç duysun? Kendi diyarındaki iblisleri birbirine kırdırmak mı? Ya da biz Aludirlerin iblislerine hükmederek bizi etkisiz hale getirmek mi? Belki de iblisleri bizden alıp, sorunsuz bir dünya yaratmak mı? Ve diyelim ki ben bir hainim veya iblislerle iş birliği yapıyorum, bundan kazancım ne olabilir ki?” diyor. Azuldir’in bu sözleriyle birlikte Eletha’nın yüzünde donuk bir ifade oluşurken, Azuldir bu boşluğu da iyi bir şekilde değerlendirerek “Bir tahminin var mı Diniel?” diye sorarak sessizliğe geçiş yapıyor. Ancak içten içe, Azuldir’in bu sorularının altında başka bir hikayenin yattığını ve Azuldir’in de bu hikayeyi anlatmanı istediğini düşünmeden edemiyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

20 May 2023, 18:29

Azuldir’in sürekli neşeli ve enerjik tavrı sözlerinde ciddi değilmiş gibi bir hava oluştursa da bu rahatlığının daha çok doğruları söylediği için gelen rahatlık olduğunu düşünmeye başlıyordum. Doğru ve yanlışı mukayese edebilmenin benim için erken sayılabileceği bu vakitte bunun üzerine durmam mantıklı değildi ancak Azuldir’in sözlerine gerçekten kulak vermeye başlamıştım. İlk kurduğu cümlelerde Maeve'in durumunu açıklaması ve sonucu netleştirdiğinde kollarımı kavuşturup başımla onaylamakla yetiniyordum. Sanırım bu ona verdiğim ilk tepkiydi. Organizasyonların iblislere karşı gerçek bir güç olmadığını söylemesi, bunun yanında Aludir’ler için vakit kaybından başka bir şey olmadığı düşüncesini ortaya atması gerçekten düşündürücüydü. Bu noktada bu konuşma beni kendi durumum üzerine düşündürmek zorunda bırakıyordu. İblis diyarına göre gücümün sınırını Lenith ile yaşadıklarımız sırasında görmüştüm ancak yaşadığım manzara şimdiki konuşulanlarla üst üste konulduğunda hiç iç açıcı bir tablo oluşturmuyordu. Raldrin ile okyanus denen maviliğin karşısında yaşanılanlar üzerine konuşmak istesem de işler hiçbir zaman planladığım gibi bitmeyebilirdi. Bir daha iblis boyutuna gönderilirsem neler yaşanacağını kestiremiyordum bile.

Azuldir “aslında” diye başladığı konuşmasının ikinci kısmında dikkatimi yeniden kendisine çekiyordu. Konuşmasının başından beri koruduğum ciddiyetin yanına kuşku eklenmemiş değildi. Burada konuşulan şeyler belki de kendi aralarında sıradanlaşmış olsa da benim açımdan her şey çok yeni ve geleceğim konusunda da bilinmezlik doluydu.

Azuldir Almazath’ın neden Maeve’e ihtiyacı olduğunu sormuştu. Söylediğine göre her şeye hükmedebilen bir iblis varken neden onun gibi başka bir iblis arayışına çıkmış olabilirdi? Saydığı ihtimaller dahilinde cevap herhangi birisi veya birden fazlası olabilirdi. Tahmin konusunda soruyu bana yönlendirdiğinde önce Eletha’nın donuk ifadesini görüyor ve onun da bu konuda kafa yorduğunu tahmin ediyordum. Ardından ise başımı hafifçe sağa çevirip boşluğa bakıp düşünme payı çıkarıyordum kendime. Almazath’ın ne gibi bir derdi olabilirdi anlamamıştım ancak zaten mevcut olan gücün benzerini kendisinde istemesi… Belki de Almazath denen iblis o kadar da en sadık değildi.

Azuldir’e artık aşırı katı davranmama gerek kalmadığını hissederek keskin bakışlarımı ona çeviriyor ve daha nötre yakın tonda “Bu ihtimallerin dışında Almazath’ın İblis Lordu Vargor’dan gizlediği bir amacı olabilir mi? Belki de düşünüldüğü kadar en sadık hizmetkârı değildir” diyecektim.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
Locked

Return to “Yükseliş Konağı”