Oysa Her Zaman Mavi Değildir Gökyüzü (Diniel)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

25 Apr 2023, 14:56

Eletha’nın unvanıyla başlayan konuşma, Eletha’nın yüzündeki tebessümün bir anda yok olmasına neden oluyor. Ne var ki, unvanın sonuna eklediğim “insan” kelimesiyle birlikte, Eletha başını hafifçe eğip mahcup bir şekilde gülümsüyor. Oluşan sessizliği bir kez daha cümlelerin dağıtmaya başladığında, Eletha gözlerini sende sabitliyor ve seni dinlemeye başlıyor. İlk cümlelerini tamamlayıp Eletha’yı sorgulayan sorularını sormaya başladığında, Eletha bakışlarını senden kaçırıp çiçeklere çeviriyor. Ancak bu anda bile Eletha’nın seni dinlediğini, sorduğun her bir soruyu zihninde yanıtlamaya çalıştığını rahatlıkla anlayabiliyorsun. Bu sayede, konuşmana herhangi bir müdahale olmadan rahatlıkla devam edebiliyorsun. Konuşman bu şekilde sonlanırken, son sözlerinle birlikte Eletha tekrar bakışlarını sende tutmaya başlıyor. Söylediğin sözlere tatlı bir tebessümle karşılık vermek dışında bir şey yapmayan Eletha tekrar çiçeklere dönüyor sessiz bir şekilde.

Bulunduğunuz yere hüküm süren sessizlik, sonsuzluğa kadar sürecekmiş gibi duruyor olsa bile bir şekilde huzurlu hissediyorsun kendini. Tam bu esnada Eletha“En kısa sürede unutulup giden hükümdar olmak, ha?”diyor. Ardından sana doğru dönerken“Biliyor musun Diniel, bu belki de en çok istediğim şeylerden biri. Umarım benim öldüğümde, insanlar beni ertesi günü unutabilirler.”diyor. Sesindeki titreme Eletha’nın bu sözlerini yeterince anlamlı kılsa bile, bakışlarındaki kararlılık bu düşüncelerinin sonuna kadar arkasında durduğunu gösteriyor. Ancak Eletha“Sana saklı tarihimizden bir bilgi vereceğim… Bunlara ulaşmak epey zordur. Ama madem arkadaşım olduğunu söylüyorsun, sana bir istisna yapabilirim, öyle değil mi?”diyor. Sanki hükümdar olmasından ziyade arkadaşlığın daha önemli olduğunu vurgular gibi söylediğin bu sözlerin ardından Eletha“Aclania tarihinde ‘Visyn’ adını taşıyan tek kişi olsam bile, saklı tarihte bu isimle anılan başka biri daha var. İblis Çağı döneminde, ilk insanlardan Kahraman Ehsin önderliğindeki insanlar ile İblis Lordu Sulgrith önderliğindeki iblisler arasında geçen savaşta, Kahraman Ehsin son nefesini vermeden hemen önce, tüm kudretini o zamanlar genç bir kız olan Visyn’e aktarmıştı. İlk insanlardan Visyn ise, devraldığı bu kudretle Yüz Gün Savaşlarını sona erdirmeyi başardı.”diyor. Bu sözlerinden sonra derin bir nefes alan Eletha“Her ne kadar bir yazgın olmadığını düşünsen bile, sana Diniel adı verildiği anda bu yazgın belirlendi. Tüm okuduklarım ve gördüklerim bunu söyler. Ve işte benim de yazgım Visyn olmaktan geçiyor.”diyor. Konuyu ne şekilde bağlayacağını merak ettiğin Eletha derin derin nefeslenip sanki içine yerleşen sıkıntıyı tek bir seferde yok etmek ister gibi bakışlarını sana çevirdiğinde“İlk insan Visyn’in Yüz Gün Savaşlarını sonlandırmasıyla, Karanlık Çağ başladı. Bu çağ hakkında bilinenler oldukça sınırlı, çünkü ilk insan Visyn Kahraman Ehsin’den aldığı kudretini kendininkiyle harmanlayarak tüm iblisleri yarattığı bir boyuta mühürlemeyi başardı. Ancak bunu yaparken, beraberindeki insanlığı da yeryüzünden silip attı! Yanında kalan sadece birkaç insanla birlikte, yaşamaya devam etti…”diyor. Bir anda Eletha’nın gözlerine çöken keder bulutları seni sarmalarken“Ve şimdi ben… Eletha Norkian olarak adlandırılan ve esasen ikinci bir ‘Visyn’ olan ben… Ne ismimden ne yazgımdan korkmuyorum, bunu yaşayacağım. Bir tanrıça olacaksam da mutsuz bir yalnızlığa mahkum olacaksam da… Tek isteğim… Günahlarım için bağışlanmak.”diyor.

Eletha cümlelerini tamamladıktan sonra bir anda yüzündeki tüm duygu izlerini yok edip, yaydığı hiçliğin içine gömülürken“Buraya seni kendi acınası hallerimi sana göstermek için çağırmamıştım. Sadece olaylar böyle gelişti.”diyor. Bir anda Hükümdar maskesi altında görsen de samimiyetini hissettiğin Eletha“Diniel… Tüm bu anlamsız laflarıma tahammül ettiğin için istersen sana geçmişinle ilgili bir şeyler söyleyebilirim.”diyor. Bu sözlerinde ciddi olduğunu fark ettiğin Eletha bir süre sessiz kalmasının ardından yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirirken“Ya da Valerin’e dönmem gerekiyor, birlikte gideriz.”diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

25 Apr 2023, 17:01

Sözlerim ona ulaşmış ve sorularıma cevaplar aramasına sebep olmuştu. Niyetim başından beri onu incitmek olmasa da olanlar olmuştu artık. Konuşmam sonlandığında bakışlarını bana çeviriyor ve olumsuz olarak söylediğin unutulup gitme kısmını aslında bunu istediği yönünde kurduğu cümleler ile sözlerine giriş yapıyordu. Can sıkıcı sözüne karşı başından beri bu konuyu açmasam belki de daha iyi olabileceğini düşündüğüm sırada saklı tarihten bilgi vereceğini ve benim onun arkadaşı olduğunu söylediğim konusunda durduğunda çok daha canlı bir ifadeye dönüyordu yüzüm. Başımla onaylıyordum onu. Sözünün ardından dinlediklerim karşısında ne tepki vereceğimi bilemiyordum. İsimler tekrardan hayat bulabiliyordu dediğine göre. Devasa gücüne karşı neredeyse her şeyin yok oluşuna sebep olan Visyn ile şimdiki kendisi arasında benzer bir yazgı olabilirdi dediğine göre. Dahasında benimde bir yazgımın belirlendiğini söylediğinde bilgisizliğim karşısında yeniden tepkisiz kalmak zorunda kalıyordum. Gördüğüm An ile yazgının ilgili olduğunu Lenith ile konuşmamız sırasında düşünmüş olsam da Eletha’nın da bunun bu şekilde olduğu konusunda değinmese de gerçekten bir yazgının olduğunu vurguluyordu. İsminden ve yazgısından korkmayan Eletha bunu kabullenmişti. Peki, ben kabullenmiş miydim? Henüz kabullendiğimi hiç sanmıyordum.

Eletha’nın tüm yükü üzerinde taşıyor olması hoş olmayan bir durum olmasına karşı onun için elimden şu an ne geleceğini de bilmiyordum. Bu yüzden daha fazla bu konuyu deşmek de istemiyordum. Konuşmasını buraya neden çağırdığı konusuna getirdiğinde sanki biraz önceki o negatif duyguları hiçliğe gömerek söylemişti. Konuşmaların anlamsızlığını söylediğinde tebessümle böyle olmadığı konusunda kafamı iki yana salladığım sırada geçmişimle ilgili bir şeyler söyleyebileceğini söylediğinde duraksıyordum. Sözlerinde ciddiydi. Öylece ne diyeceğimi bilemeden ona bakıyorken hafif bir gülümsemeyle YA DA Valerin’e beraber gidebileceğimizi söylemişti. Valerin’e gitmek, bu üsten ayrılmak yeni şeyler görmek mükemmel olurdu. İkinci seçeneğe karşı buzum çözülmüş ve bakışlarımı çiçeklere çevirip o şekilde düşünmeye başlamıştım. Geçmişim ile ilgili bir şeyler bilecek olmam hayatımda neleri değiştirecekti veya değiştirecek miydi bilemiyordum. Eletha’nın neden iki yol sunarmış gibi bunu söylediğini anlamamıştım ama bildiğim bir şey varsa o da Eletha’nın bunu derken bir bildiğinin olduğuydu. Öncelikle bunu sormam gerektiği için çok daha sıradan ifadeye dönüp samimice “Günlerdir dış dünyayı dolaşmayı o kadar çok istiyordum ki, bu çiçekleri gördüğümde o yüzden bu kadar dokunmak istemiştim. Binanın camlarından hiçbiri doğru düzgün seçilemiyor ve böyle güzel de değillerdi” dedikten sonra cümleyi asıl sormak istediğime getiriyor ve “Hem geçmişimden bir şeyler öğrenip hem de seninle Valerin’e gelmemin mümkünatı yok mu?” diye soruyordum bunun olmasını olabildiğince içten dileyerek.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

27 Apr 2023, 16:37

Eletha’ya sorunu sormanın ardından, Eletha belki de tüm üssü inletecek bir kahkaha atarak az önceki tüm hüznü dahi üstünden atmış görünüyor. Bu kahkahası sırasında dolan gözlerini birkaç kez silmek durumunda kalan Eletha, kendini tutmak için bir hayli çaba sarf ediyor ve bu esnada sadece“Sen… Sen… Hep… He-her… İst…”diyebiliyor. Kahkaha atmaktan dolayı konuşmakta zorlanan Eletha, sağ ayağıyla yere birkaç kez vurup, bir yandan da karnını tutmaya başlarken kendini de kontrol altına almaya çalışıyor. Nihayet Eletha yarım dakika kadar süren kahkaha faslının ardından kendini tutmayı başarıyor ve“Ne diyordu kitapta? İblisin vahşiliği, insanın arzusu… Bunların hepsi aç gözlülükten!”diyor. Hemen ardından ise“Ya da öyle bir şey işte, ama doğru!”diyerek hafif bir kahkaha daha atıyor.

İkinci kahkahasını ilkinden daha kısa tutmayı başaran Eletha, biraz durulmasının ardından bakışlarını bir kez daha sana çeviriyor ve“Sana geçmişinle ilgili bir şeyler söylemek ile benimle Valerin’e gelmek arasında pek bir bağlantı yok gibi, öyle değil mi?”diyor. Pek de sana sorulan bir soru kıvamında olmayan bu cümlelerinden sonra Eletha“Ama istediğin şeyin olmasına pek ihtimal vermiyorum, zira geçmişinden bir şeyleri sana söylediğimde Valerin’e ayak basacağın konusunda şüpheliyim. Zaten bu yüzden iki alakasız şey arasında bir seçim yapmanı istedim.”diyor. Bu sözlerini daha dostane bir tavırda söylemesinin ardından ise“Sanırım geçmişin konusunda ufak da olsa bir şeyler kaçtı ağzımdan, ama sorun değil. Bildiğini kimseye söylemezsen sıkıntı olmaz. Zaten önemli olan da senin neyi tercih edeceğin.”dedikten sonra“Hala benimle gelmek mi istiyorsun yoksa geçmişinden bir kesit mi?”diyerek cümlelerini sonlandırıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

27 Apr 2023, 18:11

İki seçeneği de her koşulda istememe Eletha gülmekten gözünden yaş gelmişti. Böylesine bir kahkaha atmasını hiç beklememe karşı önce kollarımı kavuşturup biraz yüzümü ekşitiyor ardından bakışlarımı ona döndürüp ben de gülmeye başlıyordum hafifçe. Ne yapayım huyum böyleydi ama eğlenmiştim.

Kitaptaki sözlerden bahsettikten sonra daha hafif bir kahkaha atıyordu. Açgözlülükten olduğunu söylediğinde iki elimi göğüs hizamda 'ben de böyleyim ne yapayım' manasında iki yana açıp karşılık veriyordum. Enerjisinin yükselmesine ve mutlu olmasına sevinmiştim. Kara bulutlar şöyle veya böyle dağılmıştı artık. İyiydi. Konu geçmişime döndüğünde bu iki olayın alakasız gibi göründüğü farklı yollardan geçiyormuş gibi geldiğine dikkat çekmişti. Ancak geçmişimi öğrendiğimde oraya ayak basmak isteyip istemediğinden emin olamamıştı. Az önceki mutlu halim kısmen nötre dönüyordu bu sözünden sonra. Sözlerini bana yine iki seçenekten birini sunarak tamamlıyordu.

Geçen dakikalar boyunca üzerine epey kafa yormuş olmama rağmen bunu isteyip istemeyeceğim konusunda kararsızlığım sürüyordu. Valerinle ne gibi bir derdim olduğunu bilmiyordum. Bunu öğrenirsem ne yapacağımı da bilmiyordum ancak Eletha'nın bununla ilgili bir çıkarımı olduğu için sanırım keyfimi kaçırmamak için daha sonraya saklayacaktım. Geçen süre boyunca sürekli keyifsiz olaylar yaşamıştım. Lenith ile iblis boyutunda da bir sürü sorun çıkmıştı. Ayrıca bu üsse tıkılıp kalmıştım. Edeceğim bilgi için henüz hazır olmadığım gibi bu bilgisiz halimle erken de olabilirdi. Hata yapmak istemiyordum. Valerin ile ilgili gerçekten ne derdim olabilirdi ki? Cehaletin tatlı mutluluğunu seçecektim. Eletha ile dolaşmak iyi gelecekti. Tahminimce olan tatsız anıları biraz daha geç öğrensem sanırım sorun olmazdı. Kötü bir şey olacaksa Eletha zaten beni oraya götürmezdi.

"Bu üsten çok sıkıldım ve kötü olaylar gelişip durdu. Gidip biraz eğleniriz belki" dedikten sonra en önemli noktayı kaçırdığımı fark edip afallıyor ve başımı hafifçe öne eğiyordum. Bir iki saniye bu şekilde Raldrin konusunda ona ne diyeceğimi kafamda kaba taslak canlandırdıktan sonra kafamı kaldırıyor ve "Ejderham için sana teşekkür ederim Eletha. O kavgayı sona erdirmemiş olsaydın şu an ne halde olurduk bilmiyorum. Ayrıca kolunu da iyileştirmemiş olsaydın bu hale gelmiş olduğu için kendimi kötü hissedip duracaktım" dedikten sonra samimi bir tebessümle "İçimden bir ses onun da benden nefret etmediğini söylüyor. Sanırım bu bir ejderha için iyi bir şey" dedikten sonra arkadaşıma derdimi açıp "Onunla konuşmak istediğim konular var ama şu an bile ne boş boş konuşuyor diye içimde bana bakıyordur" dedikten sonra üzerinde çok da durmak istemediğimi belli edercesine "Ama neyse, seninle gitmek istiyorum. Hem çok param var sanırım Valerin'i satın alıcam. Böyle bir şey olabiliyor mu? Bana senin parandan mı veriyorlar" diye kısmi bir heyecanla söyledikten sonra bir an düşüncelere dalıp sağ elimi çenemin altına götürüp birkaç saniye bu şekilde bana dünya ile ilgili anlatılanları düşündükten sonra "Bu dünyada çok acayip" diyecektim. Ardından unuttuğum bir şeyi hatırlıyor ve işaret parmağımı havaya kaldırıp "Bir de Lenith için orada bir şeyler düşüneceğim" diye ekleyecektim.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

29 Apr 2023, 11:38

Tüm konuşmanı yüzüne yerleşen ve bir şekilde insana huzur veren gülümsemesiyle dinleyen Eletha konuşman bittikten sonra iki kolunu da kaldırıp ellerini omuzlarına koyarken“Bana herhangi bir şey için teşekkür etmek zorunda değilsin. Ben sadece üzerime düşeni yapıyorum. Tıpkı senin gibi…”diyor. Hemen ardından ise“Raldrin’i de dert etme, kötü bir iblis olduğunu sanmıyorum. Zamanla aranızdaki ilişki normalleşir ve dilediğiniz gibi sohbet edebilirsiniz.”diyor. Kollarını yavaşça indirirken birden sana doğru yaklaşan ve büyük bir sır verecekmiş gibi yüzüne sinsi bir ifade takınan Eletha“Ya da belki böylesi daha iyidir, bir iblisle boş boş konuşmak zaman kaybından başka bir şey değildir.”diyor. Eletha her ne kadar bu sözleri sana doğru sarf etmişse de, içten içe aslında bu sözlerin muhatabının Raldrin olduğunu düşünmeden edemiyorsun. Eletha yavaşça eski yerine doğru geçerken heyecanlı bir şekilde“O zaman hazırlanalım ve akşama doğru yola çıkalım! Önümüzde aşağı yukarı 3 günlük bir yolculuk olacak, kıyafetlerini ve ihtiyaçlarını ona göre hazırla!”diyor. Bu sözlerinden sonra yavaşça kapıya doğru ilerlemeye başlayan Eletha bir anda duraksıyor ve“Çok param var mı dedin?”diyor. Birden hızla sana doğru dönen Eletha gözlerinin altı çökmüş, yüzü bir karış asılmış ve omuzları çökmüş bir halde dururken“Koskoca hükümdarım, adımı söylerken yer bile titriyor ama cebimde 1 pula bile yok! Senin nasıl benden fazla paran oluyor?”diyor. Üstüne çöken kasvetle dudaklarının kenarları iyice aşağılara düşen Eletha“Yol masraflarını sana yazsam ayıp etmiş olur muyum?”diyor.
Off Topic
Yazacağın RP’de Eletha’nın yanından ayrıldığını ve yolculuk için gerekli hazırlıkları yaptığı ve akşamı beklediğini belirtebilirsin.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

29 Apr 2023, 17:54

Elehta sözlerimin ardından ellerini omuzlarıma koymasıyla bir garip hissediyordum. İnsanlar daha sözlerle yakınlık kuruyor diye düşünüyordum. Ancak gayet samimi olabildiklerini deneyimliyordum. Dışarı pek yansıtmıyor olsam da bundan mutlu olmuş ve enerjim yükselmişti. Yardımının üzerine düşen olduğunu söylüyordu. Bence istemese yapmazdı ama yine o konuya dönmeye gerek olduğunu düşünmüyor ve yalnızca hafifçe tebessüm ediyordum sözlerine karşı. Raldrin ile ilgili düşüncelerini paylaştığında başımla onaylıyordum dediklerini. Ardından birden bana doğru yaklaşıp sinsi bir ifadede bir sır verecekmiş gibi yaklaşıp Raldrin ile konuşuyordu. Raldrin’in tepkisini anlamam için ona odaklanmam gerekiyordu ama şu an zamanı değildi. Raldrin’e sözünün ardından önceki yerine geçiyor ve bu akşam yolculuğa çıkacağımızı söylüyordu. Keşke hemen çıkıp gitseydik. Durmak için hiçbir sebebim yoktu ama dediği gibi hazırlanmam da gerekiyordu. Neler hazırlamam gerektiğine emin olamıyordum. Bu ilk yolculuğum olacaktı ve şimdiden heyecanlanmıştım. Yolculuğun üç gün sürecek olması da ilginçti. Yol boyunca ne kadar da çok şey görecektim kim bilir. Ancak konuyu parama getirdiğimde bütün dikkatim yolculuktan paramın akıbetine kayıyordu. Eletha’nın o yüz ifadesini gördüğümde şaşkınlığımı dışarı istemsizce yansıtmıştım. Yol masraflarını bana ödetmek istiyordu. Bense neyin ne kadar ettiğini bilmiyordum ki! Kafamı çalıştırıp yolculuk için neler gerekeceği ve ne kadar tutabileceğini hesaplamaya çalışırken alnımın terlediğini fark ediyordum. Endişe, korku ve stres altında parmaklarımla hesaplamalar yapmaya çalışırken işin içinden çıkamayıp tüm bu hesaptan vazgeçip sahte bir kızgınlıkla “Fakir hükümdar!” diyordum. Ardından “Hıh!” deyip omuz silktikten sonra eski mutlu enerjime dönüp “Neyse tamam ben karşılarım. Aslında niye gittiğimizi de hiç sormadım ama hiç önemli değil! O zaman akşam görüşürüz” dedikten sonra bakışım kapıya dönüyor ve Eletha ile buradaki bu yakınlığımı kapıdan dışarıdan çıktığım an pek çok prosedürle yaşamakta zorlanacağımı hatırlıyordum. Onu da sıkıntıya düşürmemek için böyle şeyleri kafaya tamama şimdilik gerek yoktu herhalde.

Odama döndükten sonra kapıyı kapatıyor sırtımı kapattığım kapıya yaslıyordum. Bildiğim oda ve üs şu geçen kısa sürede farklı bir anlam kazanıyordu. Ruhumun derinliklerinde yatan o huzursuzluk Eletha’nın yaydığı huzur tarafından bastırılmış gibi görünüyordu her ne kadar yok edilememiş olsa da. Eletha bana Valerin ile ilgili problemimi söylediğinde bunun sebebinin ne olacağına kafa yormak istiyordum ancak daha üsten dışarıyı bile görmemişken buna kafa yormamın ne derece mantıklı olduğunu sorguluyordum. Sakin adımlarla kapıdan pencereye doğru adımladıktan sonra dışarıya, surlara doğru bakıyordum. Surların ötesinde nefret edeceğim pek çok şey bulunuyor olabilirdi ancak seveceğim şeyler olacağına inanıyordum. Varlığımın bulunduğu dünya İblis Diyarına göre oldukça karmaşık görünüyordu. Para konusunda bile kafam karmakarışık olmuştu. Paramın eksilecek olması hoşuma gitmemişti. Bunu azalmak yerine arttırmanın bir tür öğretisi var olabilir miydi? Öğrenmem gereken bir konu buydu sanırım. Yapılması gereken şeyler birkaç taneden ibaretken kullandığım kelimeler ve kavramlar arttıkça bunların bir listeye dönüşmeye başladığını görüyordum. Bir tarafım iblis diyarına yıkım getirecekken diğer tarafımın böyle farklı işlere çalışacağını düşünememiştim. Boş boş gezerim sanıyordum. Sanırım yine boş boş gezeceğim ama… Elimi pencerenin camına dayayıp gözlerim bulutlara doğru dalarken ilk kez yalnız başıma gülümsemiştim.

Kıyafet dolabını açıp içindekileri yatağımın üstüne yığıyor, tek tek inceledikten sonra gözlerim sanki yatağın üstünde iki tane giysi varmış gibi görürken “Ne kadar az kıyafetim var” diyordum. Hepsini götürmeli miydim bilemiyordum. Valerin’den yeni şeyler almalıydım. Yolculuk sırasında üstümü değiştirip durabileceğimden emin de değildim. O yüzden üzerimdekinin haricinde önceden seçtiğim kombinin üzerine gece giyebileceğim tek bir çift almamın yeterli olacağını düşünüyordum. Kıyafetlerimi ne ile taşıyacağımı bilmiyordum. Bu işleri nasıl halledeceğimi sormak için görevli çağırmam gerekiyordu.

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra yapacak bir şey kalmamıştı. Bana garip gelen şey nabzım her attığında bugüne kadarkinden farklı atıyor olduğu ve içimde bir şeylere sürekli sabırsızlandığımı hissediyor olmamdı. Bir kap sıcak içecek ile pencerenin kenarına yaslanıyordum. Buraya bir masanın gerektiğini düşünürken gökyüzünün tonlarına bakıp burada artık fazla vaktim kalmadığı için düşünmeme de gerek olmadığını düşünüyordum. Geriye kalan tek şey akşamı beklemekti.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

02 May 2023, 12:34

Kıyafetlerini ve varsa diğer eşyalarını koymak için bir görevliden yardım istediğinde, sana kısa sürede bir bavul buluyorlar. Pek de kaliteli durmayan ve hatta kullanılmaktan yıpranmış gibi duran bavulu, başka bir seçeneğin olmaması nedeniyle kabul ediyorsun. Kıyafetlerini hazırladığında da, akşamı beklemeye başlıyorsun sadece.

Akşam saatleri gelip çattığında, kapının çalınmasıyla vaktin geldiğini anlıyorsun. Kapıyı açtığında sana bavulu getiren adamı görüyor ve onun eşliğinde odandan çıkıyorsun. Görevli ile birlikte üssün koridorlarında ilerlemeye başlıyor ve üssün koridorlarından hızla inip aşağıya iniyorsun. Çıkışa yöneldiğiniz sırada gördüğün birkaç Aludir’e ve burada geçirdiğin zaman zarfında sana yardımcı olan insanlara rastlıyorsun. Bu kişiler sana selam vererek yanınızdan geçiyor ve sen de benzer şekillerde karşılık vererek üssün çıkış kapısına doğru ilerliyorsunuz. Birkaç kat aşağıya inmenizin ardından iki tarafında da merdiven bulunan oldukça geniş bir hole varıyorsunuz. Asma kat gibi duran kattan aşağı inmenizle bu geniş hole ulaşmanız mümkün görünüyor. Holün ucunda gördüğün büyük kapı, üssün çıkış noktası olduğunu adeta bağırıyor. Kafanı hafifçe yukarıya kaldırdığında ise, dev bir avizenin tavana takılı olduğunu görüyorsun. Avize, son derece şık ve pahalı bir görüntü çiziyor. Ayrıca, merdivenlere serilmiş olan parlak kırmızı renkte bir halı bulunuyor. Halının kenarlarında altın rengi işlemeler, halının da epey pahalı olduğunu sana açık açık bağırıyor. Yüzlerce kişiyi içinde barındırabilecek genişlikte holde ise ortada bulunan yuvarlak ve koyu bir yeşil ağırlıklı halıyı görebiliyorsun. Bunun yanında, holün ortasındaki uzun kolonlardaki işlemeler de, bu yerin özellikle bu şekilde dizayn edildiğini ve bir hayli emek ve para harcandığını sana gösteriyor. Duvarlarda ise neredeyse yere kadar inen pencereler, odanın bir hayli aydınlık olmasını sağlıyor. Ancak pencerelerin kenarlarına toplanmış uzun perdeler de, holdeki tüm şatafata üstün bir şekilde tamamlıyor gibi görünüyor.

Merdivenlerden aşağıya doğru inmeye devam ettiğinde, iki yanındaki sütunda ve üstündeki kemerinde ince işçilik eseri işlemler olan ve yerden yüksekliği 4 metreyi bulan kapı gözüne daha da büyük ve heybetli görünmeye başlıyor. Kapının üzerindeki desenler de daha görünür olmaya başlamasıyla, iki yana açılabilen ve genişliği de 2 metreye yakın kapı daha hayranlık uyandırıcı bir görüntü yaratıyor. Görevli ile birlikte kapıya kadar geliyorsunuz ve görevli burada görevinin bittiğini ve Hükümdar’ın geleceğini söyleyerek yanından ayrılıyor.

Kapının önünde, kapının işlemleri başta olmak üzere gördüğün diğer ilginç detayları incelemekle geçirdiğin sürenin sonunda, merdivenlerden duyduğun tıkırtıyla başını çeviriyorsun. Eletha, merdivenlerden yavaşça aşağıya inerken onun en azından birkaç kişiyle gelmiş olması gerektiğini düşünüyorsun. Fakat Eletha dışında etrafta onunla birlikte gelen birini göremiyorsun. Eletha ise çok sıradan bir durumun içindeymiş gibi sana doğru gelip kafasıyla selam veriyor ve ardından kapıya yöneliyor. Kapının hemen önüne gelip durduğunda ise sanki bir şeyler bekler gibi görünüyor. Birkaç saniyelik bekleme sırasında senden de bir tepki gelmeyeceğin Eletha“Kapıyı açmayacak mısın?”diye soruyor. Eletha’nın sözlerine karşılık bakışlarında herhangi bir parıldama meydan gelmiyor haliyle. Eletha ise derin bir nefes aldıktan sonra“Kimse uğurlamaya gelmiyor ve önümdeki kapılar bile açılmıyor? Unutulmuş Yüce Tanrı Gyton adına! Günün birinde gerçekten bir Hükümdar gibi yaşayabilecek miyim acaba!?”diyor. Eletha’nın sözleri bir hükümdarın ağzından dökülmesi gereken son cümlelermiş gibi olsa da, Eletha’nın genel tavrının pek de sitemkar durmaması, sözlerinin ciddiyeti konusunda da seni şüpheye düşürüyor. Eletha ise sözlerinden sonra sana bir kez daha bakış attığında“Ha?”diyor sadece epey kaba ve hatta tüm görünüşüne ve aurasına yakışmayacak şekilde. Bir anda gözleri büyüyen Eletha sanki gizli bir sırra vakıf olmuş gibi sana bakarken“Kapının nasıl açılacağını bilmiyorsun, değil mi?”diyor. Bu sözlerinden sonra o bilindik kahkahaları geniş holde yayılmaya başlıyor.

Eletha’nın her zamanki gibi gereğince bir nebze uzun süren kahkahaları son bulduğunda Eletha sana doğru sağ elini açık bir şekilde uzatıyor ve“Nişanını versene!”diyor 3-5 pula bozukluk ister gibi. Ancak Eletha’nın sözleriyle kendini bir şekilde nişanını ona vermek zorunda hissediyorsun ve elin adeta istemsiz bir şekilde nişanına uzanıyor ve Eletha’nın avcunun içine nişanını bırakıyorsun. Nişanını alan Eletha birkaç saniye nişanına baktıktan sonra işlemeli kapının tam ortasına denk gelen ve senin hemen hemen karın bölgene gelen bir kısmına nişanını yerleştiriyor. Hemen ardından ise“Kapının kilidi ancak bir Aludir nişanıyla açılabilir. Ve bil bakalım kimin bir nişanı bile yok!”diyor kıkırdayarak.

Eletha’nın nişanını yerleştirmesinin ardından, iki kapı oldukça sessiz bir şekilde iki yana açılıyor ve bir müddet kapının daha da açılmasını bekledikten Eletha nişanını geri alarak sana uzatıyor. Eletha iki yana açılan kapıdan nişanını aldığın anda ise kapı tekrar kapanmaya başlıyor ve bu aralıktan Eletha ile birlikte üs binasının dışına ilk adımlarını da atıyorsun. Dışarıya dair ilk fark ettiğin şey içinde bulunduğu binanın dışarıdan da bir hayli büyük göründüğü oluyor. Sağına ve soluna uzanmış yeşillik alan, huzuru ve nizamı sembolize eder gibi gözlerine doluyor. Karşıda duran ve sanki sonsuzluğa uzanan surlar ise, tüm bu huzur ve nizamın yegane koruyucusu gibi görünüyor. Taş zemin yol, surun çıkış kapısına kadar devam ediyor. Surlardaki kapının hemen sağ tarafında ise, bir görevli olduğu az çok görebiliyorsun. Sizin çıkış yaptığınızı fark eden bu görevli, hemen önünde duran kolu ittiriyor ve bu hareketle birlikte surlardaki kapı da iki yana açılmaya başlıyor. Kapı aralandıkça, karşında ağaçlık bir alan olduğunu görebiliyorsun. Bununla birlikte, nereye çıktığını bilmesen bile, önünde topraktan geniş bir yolun olduğunu da görebiliyorsun.

Bakışlarını hemen yakınına indirdiğinde ise, iki iri beyaz atın çektiği, gayet büyükçe duran ve üzerinde altın kaplama işlemlerin bulunduğu, tekerleri dahi parıl parıl parlayan kırmızı renkteki at arabasını görüyorsun. At arabası adeta gözlerini büyüleyen güzellikte ve bir insan elinden çıkması imkansız duran bir kalitede karşında dururken, Eletha“Hadi gidelim!”diyerek at arabasına yöneliyor. At arabasının kapısını açan Eletha hafifçe zıplayarak at arabasının içine giriyor ve sen de onu takip ediyorsun.

At arabasının için, adeta dışarıdan göründüğünden daha büyük duruyor. Arka tarafa ve kabinin ön tarafında doğru yerleştirilmiş koltuklar, oldukça konforlu görünüyor. Bunun yanında bu koltukların genişliğine baktığında, burada bir yetişkinin rahatlıkla uyuyabileceğini de anlıyorsun. Bunun yanında bindiğiniz kapının tam karşısında duran tahtadan yapılmış bir kutu görüyorsun. Bu kutunun içinde ne olabileceğini biraz düşündüğünde, içinde yolculuk için gerekli erzakların olabileceği ihtimali dışında bir şey bulamıyorsun. Tüm bunların yanında, at arabasının yukarı köşelerinde ufak gaz lambaları kabinin hem içinin sıcak olmasını hem de aydınlık olmasını sağlıyor gibi görünüyor.

Eletha at arabasının arka kısmına gelen bütünleşik koltuğa yerleşirken, sen de hemen karşısına ve at arabasının ön kısmına gelen koltuğa oturuyorsun. Tam bu esnada kafanın hemen arkasından bir sürgünün açıldığını duyuyorsun. Sürgünün arkasında, dışarıdan görünmeyen bir bölüm daha olduğunu fark etmenle birlikte, burada siyahlar içinde bir adamın oturduğunu görüyorsun. Sürgüyü açan adam “Sizi tüm saygımla selamlıyorum Evrenin Kurucularından, 11 Havari’nin Efendisi, Aclania’nın Hükümdarı, Aludirlerin ve Savaşçıların Lideri, Eletha “Visy” Norkian!” diyor. Adamın tok ve saygılı ses tonuna karşılık Eletha yüzüne herhangi bir ifade yerleştirmiyor. Sanki bu sözleri duymuyor gibi duran Eletha“Opiter Varius Torquatus!”diyor. Eletha’nın bu sözlerinin neye karşılık geldiğini soran bakışların at arabasının içinde dolanmaya başlarken, Eletha hafifçe sana yaklaşıyor ve kısık bir sesle“Bu onun ismi.”diyor. Hemen ardından ise sırtını geri yaslıyor ve“Aman, resmi takılamayacağım! Oppius’cum! Kurtar beni buralardan!”diyor. Eletha’nın bu sözüyle birlikte ise at arabasının sessizce hareket etmeye başladığını hissediyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

02 May 2023, 18:44

Görevlilerden eşyalarımı koymak için bir şey istediğimde getire getire paçavraya dönmüş bir bavul getirmişlerdi. Nasıl bunu kullanacağıma bakarken gayet basit bir şey olması kafamı zorlamıyordu ancak berbat durumuna ve bana bu dandik şeyi getirmelerine sinirleniyordum. Dışarıdan bunu yansıtmıyor olsam da her zamanki katı tutumumu değiştirmiyordum. Eşyalarımı içine yerleştirdikten sonra akşamı bekliyordum sadece.

Akşam saatleri geldiğinde kapım çalınıyordu. Yolculuk vakti gelmiş gibi görünüyordu. Bavulumu alıp bavulu getiren görevli eşliğinde hızlı adımlarla buradan gidiyordum. Odadan çıkarken bir daha dönüp arkama bakmak gibi bir niyetim olmuyordu bile. Buradan kurtuluyor olduğuma ve dışarı çıkacak olduğuma sevinçle ancak hala dışarıya resmiyetimi koruyarak ilerliyordum. Çıkışa doğru yönelirken daha önceden gördüğüm birkaç Aludir ile karşılaşıyordum. Baş selamı ile hepsine selamımı iletip yoluma devam ediyordum. Çıkış kapısının ardından birkaç kat aşağı indikten sonra burada iki tarafında da merdiven bulunan farklı devasa bir hole varıyorduk. Dev avize ilk dikkatimi çeken şey olsa da gözümün gördüğü hemen her şey son derece kaliteli ve özenli işçilikten geçmiş gibi görünüyordu. Yerdeki altın rengi işlemeli halı, boydan boya uzanan güzel perdeler… İnanılmaz görünüyordu. Her şey çok güzel görünüyordu.

Merdivenlerden aşağı inmeyi sürdürdüğümde aşağı indikçe heybetli kapı gözüme daha büyük görünmeye başlıyordu. Görevli ile kapının önüne kadar geliyorduk. Bundan sonra ne olacağını ise bilmiyordum. Görevli işinin bittiğini Eletha’nın geleceğini söylediğinde “Tamam” diyordum sadece. Göz ucuyla gidişini iğneleyici bakışlarla izledikten sonra öylece kalakalıyordum dandik paçavra bavulumla. Neyse ki etrafta ilgi çekici görmeye değer pek çok şey olduğu için sıkılmıyordum burada. Kapının ardında ise ne olduğu en çok merak ettiğim şeydi. Duyduğum tıkırtı ile arkamı dönüyordum. Eletha merdivenlerden yavaşça iniyordu. Etrafında kimse yoktu bu sefer. Şaşırmıştım. Bana doğru gelip kafasıyla selam verdikten sonra kapının önüne gelip duruyordu. Bekliyorduk. Neyi bekliyorduk? Anlamamıştım ama Eletha beni sürekli şaşırtmaya devam ettiği için ondan bir hareket bekliyordum. Bana kapıyı açmayacak mısın diye sorduğunda bunu nasıl yapacağımı bilmediğimi en ufak bir duygu ve dış durum değişikliği göstermeden belli ediyordum. Bu tepkime karşılık Eletha derin bir nefes aldıktan sonra sözleri sitemkar gibi durmasa da sözlerinin gerçek olduğu konusunda daha çok yatıyordu aklım. Bana da bu bavulu vermişlerdi. Neden her şey bu kadar mükemmelken birilerine davranışa gelince bu kadar uyduruk oluyorlardı anlamamıştım. Kat görevlileri yine de her türlü ihtiyacı karşılasa da şu an olanla kafam karışmıştı açıkçası. Bu sözünün ardından Unutulmuş Yüce Tanrı Gyton da kim diye düşünmeden de edemiyordum. Ardından olayı kavramış gibi bir kere daha bana bakıyor ve kabaca ses çıkarıyordu. Kapının nasıl açılacağını bilmediğimi söylemiş ve kahkahasına başlamıştı. Hafif bir omuz silkip hafif tebessümle “Nereden bileyim ki? Buraya ilk kez adım atıyorum” demiştim.

Eletha’nın kahkahaları son bulduğunda benden nişanımı istiyordu. Üzerimde onu taşıyacak bir şey olmadığı için bavuluma koymuştum. “Bunu üzerimde taşıyabilmek için özel bir şey almalıyım” derken bir yandan da bavulu açıp kurcalıyordum. Nişanı verdikten sonra bununla ne yapacağına bakıyordum. Nişanı alıp işlemeli kapının ortasına yerleştirdikten sonra nişanının olmadığını belirtiyordu kıkırdayarak. Dudaklarımı aşağı büzüp “Olanlara şaşırmalı mıyım şaşırmamalıyım bilemiyorum artık” diyebiliyordum yalnızca.

Nişanın yerleşmesiyle beraber kapının açılmaya başlamasıyla içim ürperiyordu. Sonunda buradan çıkıyordum. Kapı sessizce iki yana açılıyor ve dış dünyanın ışığı içeri doluşuyordu. Kapı iyice açıldıktan sonra Eletha nişanı alıp bana veriyordu. Sağ elimde nişan, sol elimde bavulla kapıdan geçip heyecanla dış dünyanın zeminine ayak basıyordum. Ciğerlerime derin bir nefes çektikten sonra etrafa bakınmaya başlıyordum. Dışarısı üsse göre devasa görünüyordu. Ama henüz surları aşmamıştık bile. Demek ki insan boyutu gözle görülürle sınırlandırılmayacak kadar büyüktü! Yerler çimen ve yeşillikti. Rüzgârın sesi kulağıma geliyordu. Başta garip gelse de buzul iblis diyarındaki o donduruculuk yanında cennetti burası. Etrafı çok da seyre doyamadan Eletha ile yürümeye başlamıştık. Taş zemin üzerinde devam ediyorduk ilerlemeye. Çıkış yapacağımızı fark eden görevli surların kapısının açılmasını sağladıktan sonra karşımın ağaçlık bir alan olduğunu görüyordum. Topraktan bir yol ise bir yerlere doğru gidiyordu. Ancak daha uzaklara bakmaya pek vakit olmadan iki iri beyaz atın çektiği büyük bir araç görüyordum. Atlar gözüme çok güzel göründükleri için sevmek istemiştim ancak bunun iyi bir fikir olup olmadığını bilemiyordum. İnanılmaz güzellikte özenle yapılmış bu aracı çeken atların da bu kadar güzel olmasıyla birbirini tamamlıyorlardı sanırım. Eletha’nın gidelim demesine yüksek enerjili bakışla karşılıyordum. Aracın kullanılışını bilmediğim için bir adım geriden ilerlesem de Eletha da bana bu konuda yardımcı oluyordu önden kapıyı açıp içeri girmesiyle. Araca bindiğimde içinin son derece planlı yapılmış olduğunu görüyordum. Ayrıca sanırım yolculuk için gereken eşyaları hazırlatmıştı bile Eletha. Yolda yiyecek konusunu hiç düşünmemiştim mesela. Umarım bunlar da çözülmüştü. Ön koltuğa oturup Eletha ile karşılıklı oturmuş oluyorduk. Kafamın hemen arkasından açılan sürgüyle irkilip dönüyordum. Neredeyse sesin kaynağına saldıracak olsam da ön bölmedeki bir görevli olduğunu anlayıp yerimde yeniden rahatça oturuyordum. Sürekli değişik yeni şeyler çıkıp duruyor olması böyle ufak tedirginlikler yaşatsa da nabzımın hızlanması bana o sıkıcı odada durgun nabzından kat kat daha iyi hissettiriyordu. Görevli Eletha’yı selamladıktan sonra Eletha sanki bir sihir söyler gibi kelimeler çıkarıyordu ağzından. Ne demek istediğini anlamadığımı fark edip bana doğru hafifçe yaklaşıyor ve bunun onun ismi olduğunu söyleyince kaşlarımı kaldırıp aynı kısık sesle “Hııı…” diyerek anladığımı belli ediyordum. Ardından bir anda sırtını geri yaslıyor ve Oppius’cum dediği görevliye buradan kurtulmak istediğini söylüyordu. At arabası hareket edince bir an yine tereddüt ettikten sonra o yumuşak, sarsmayan ivmelenmeye alışıp kafamı sağa sola çevirip arabada neler olduğuna bakıyordum. Etrafa bakınmayı tamamladıktan sonra bakışlarımı Eletha’ya odaklayıp gözlerimin için parıldarken birkaç saniye böyle bakıyor ve gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdikten sonra gözlerimi açıyor ve neşeyle hem az önceki Eletha’nın rahatlığına hem de genel durumuma sol elimi saçlarıma atıp geriye savururken kahkaha atmaya başlıyordum. Eletha kadar uzun olmasa da bana göre uzun süren bu kahkahanın ardından neşeyle “Bütün bu yaşadıklarım gerçek mi? Sonunda şuradan kurtulduk ve daha çok güzel şeyler göreceğim gibi geliyor” dedikten sonra kahkahamla beliren yüzümdeki mutlu ifade yavaşça sönüp sıradan mutlu hale dönüyordum. “Hahah, Bristran orada çalışadursun. Sadece, Inias, Lenith ve Zenahpuryu’yu biraz merak ettim." dedikten sonra ne kadar da çok kişiyle bağlantımın oluştuğunu düşünerek "Hım, sayıları hiç de az değilmiş." diye sesli düşünüyordum. Ardından "Inias ve Zen ile farklı farklı saçma sapan şeyler yaşamıştım. Merak edersen yolculuk sırasında neler yaşandığını sana anlatırım” diyecektim.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

04 May 2023, 12:30

At arabası içerisinde ilerlemeye başlamanızla birlikte, içerideki sessizliği yaran ilk kişi kendin oluyorsun. Konuşmaya başlamanla birlikte Eletha senin hafif bir tebessümle dinliyor ve sözlerine başını sallamakla karşılık veriyor sadece. Önerine karşılık ise Eletha“Nasıl istersen.”demekle yetiniyor sadece. Bir anda durağanlaşan hali bir kez daha seni farklı bir tuhaflığa savurmuş gibi gelse de, bu durumu fark eden Eletha“Yolculuk…”diyor. Cümlesini tamamlamak için bile baya bir zahmete katlanır gibi duran Eletha en sonunda gizlemeye çalıştığı esnemesinden sonra“Her zaman uykumu getirmiştir.”diyerek tüm bu durağanlığını açıklığa kavuşturuyor.
Off Topic
Yolculuk sırasında konuşmak istediğin önemli bir şeyler var ise bunları sıralayabilirsin. Ancak istersen bu yolculuk faslını biraz hızlı da geçebiliriz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

05 May 2023, 19:47

Sorumu sormama karşılık olarak Eletha başını nasıl istersem demişti. Bu durağanlaşmanın sebebini anlayamasam da bu merakımı kendisi yolculuğun uykusunu getirdiğini söylemişti. Sözlerine karşılık yüzümde tebessüm belirmişti. Sabahın erken saatlerinde gizli bahçesinden beri bir şeylerle uğraşıp durmuştu sanırım. Tüm o üssün ardından burada kimseyle uğraşmak zorunda olmaması otomatik bir yorgunluk ve dinginlik getirmiş olmalıydı. Sabah çiçek sulamaya üşenmeyen birinin durduk yere tembellik yapacağını hiç sanmıyordum. Birkaç saniye sessizlik içerisinde düşünmeye çekilmiştim. Valerin’e gidip orada neler olduğunu objektif bakış ile değerlendirmek istiyordum. Nasıl olsa bir vakit geçmişimi öğrenip sonra neden oraya gitmek istemeyeceğimi görürdüm. Onun için farklı bir şeyler yapmak istiyordum. Eğer uyumak istiyorsa aklıma bir şey gelmişti.

“Uyumak istiyorsan öncelikle rahat bir yerde uyumanı istiyorum” diyordum biraz önceki enerjik halime karşı sesimi kat kat daha sakin ve biraz kısarak. “İlk karşılaştığımızda da tozlu odada kirli zemine öylece oturmuştun. Böyle şeyler senin için önemli değilse de benim için önemli. O yüzden şikâyet istemiyorum rahat bir yatak hazırlamalıyız” diyecektim. Kabul ederse hem ona hem de kendime yatak hazırlamayı planlıyordum. Kabul etmezse de her iki türlü de yapacağım şey olan oturduğum yere uzanıyor ve “Böyle uzanıp birimizin uykusu gelip uyuyana kadar konuşalım. İyi bir fikir mi bilmiyorum ama bir tür orta yol gibi sanırım” diyordum hafifçe gülerek. Ardından “Biliyor musun Eletha, ileride neler yaşanır bilmiyorum ama kendimle ilgili pek parlak şeyler göremiyorum. Bir tür önsezi gibi gelse de umarım yanılıyorumdur. Seninle sürekli vakit geçiremeyeceğimi de biliyorum. İçimden bir ses beni bugünkü gibi böyle…” dedikten sonra sözüm kendiliğinden kesiliyordu. Sesimin tonundan bu konuda düşünceli olduğum açıkça belli oluyordu. Ona böyle hatırlanmak istediğimi söylemekten çekinmiştim. Şimdiye kadar neredeyse hiçbir şey yapmamış olsam bile iblis diyarında yaşadıklarımla kendi potansiyelimi kısmen görmüştüm aslında. Ne yapmak istediğim ve ne yapmak istemediğim konusunda mesele iblisler olduğunda açıkça ortaya koymuştum. Ancak bir de insan diyarı vardı. Burada henüz bir potansiyel göstermemiştim. Başlarda kendimi bu diyarı öğrenmeye adadığım için çatışmalardan kaçınmaya çalışmıştım olabildiğince. Ama artık bunun sonuna geliyor gibiydim. Bu yüzden Eletha’ya bu cümleyi kurmak istesem de yine de sonunu getiremiyordum.

“Neyse…” deyip kesip atıyordum. Kısmen enerjimi arttırarak “Uyanışımın ilk günlerinde gökyüzündeki yıldızlara bakarken kendime sekiz yıldız seçmiştim. Diğer parlak yıldızlara göre solgunlardı. Bu yıldızları Inias’a gösterip yıldızların ihtiyacı olduğunda onunla olmasını dileyip yanağına bir öpücük kondurmuştum. Arkadaşça düşünmüştüm ama yanlış anladı. Ben de nasıl böyle bir şey yaptığıma aklım almıyor” dedikten sonra durağanlaşıp ağzımdan zorla çıkıyormuş gibi “Bu çok… Utanç verici…” diye tamamlıyordum.
Off Topic
Yolculuğu hızlıca geçebiliriz
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
Locked

Return to “Aludir Üssü”