Inias'ın içine sular serpiliyor fakat bu durum uzun sürecek gibi değil. Kho'Raktar ona uyuyor ama bu inadın şekil bulmuş hali ile konuşmaya devam ederse, kendisini düşünmeden ölüme atacak diye korkuyor Inias. İblislerin insanları küçük gördüğünü biliyordu ama böylesine bir sertlik ile karşılaşmak Inias'a bambaşka bir teori sunuyordu. Hakkında hiçbir şey bilmese bile, istediğini aldığı takdirde onları terk edeceğini söylüyor. Onlar bütün boyuta meydan okumadılar mı? Bu iblis, içinde bulundukları boyuta ne olacağını önemsemiyor mu? Eğer gerçekten çekip giderse, bulundukları bölgenin efendisine hizmet etmiyor demektir, değil mi? Etseydi, çekip gideceğini söylemezdi. O zaman başına buyruk ve bağımsız bir iblis mi? Hayır, öyle olsaydı, niye ilk başta gelsin ki? Meydan okunduğu için mi? O zaman savaşırdı ama savaşmıyor. Inias'ın hükümdarı ile ilgileniyor. Daha doğrusu onun ve onun gibilerinin yeteneği ile. Anahtarları bilmiyor. Boyutlararası kapı açılabileceğini bilmiyor olsa gerek. Bir insana yanıt vermiyor, iblise de yanıt vermiyor. Cysa'yı mı beklese? Onun iblisi kesinlikle çok güçlü. Kabul etmek onu sinirlendiriyor ama şu an için Kho'Raktar'dan bile güçlüdür. Cysa'nın iblisi ile buna diz çöktürseler, ağzından laf alabilirler mi? Cysa'nın yardımını alırsa gerçekten çok ama çok sinir bozucu olacak. Maalesef ki, katlanmak zorunda gibi. Kho'Raktar bunu yenemez. Kendisi ise zarar görmüyor, evet de, zarar da veremiyor. Ne çıkmaz ama! Bir dakika, zarar almıyor. Kho'Raktar'a kendini böyle kabul ettirmemiş miydi? Evet, güçlü değildi. Yeteneği falan da yoktu ama sırf dokunulmazlık ile istediğini yaptırabildi. Aynısı yine gerçekleşebilir mi? Yine aynı başarıyı elde edebilir mi? Ya Kho'Raktar korktuğu gibi ölürse? Risk almaya ve denemeye değer mi? Inias derin bir iç çekiyor. Elini gözlerine götürüp ovuşturuyor. İşte başlıyoruz!
"Cehaletin gerçekten canımı sıkıyor. Aludir kavramının ne olduğunu mu bilmiyorsun? Yoksa, rol mü yapıyorsun? Bir insan olduğum için beni aşağılıyorsun ama ben senin türüne boyun eğdirebilen ve onları bağlayabilen bir insanım. Onları irade ederek, kendi gücüm olarak kullanabilen bir insanım. Anlıyor musun? Senin de vurguladığın gibi, ben bir efendiyim. Dilden anlayamayacak kadar kıtsan..." Inias ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde elini kaldırıp düşmanın suratına çarpabiliyorsa, o kadar süratli ve kuvvetli bir tokat çarpıyor onun yüzüne. "dayaktan anlarsın belki. Siz ancak bundan anlar gibi duruyorsunuz zaten." Inias devasa bir riske atıyor kendisini. İçinden bunun düpedüz aptallık olduğunu bile haykırıyor kendisine. Yine de, eğer iblisi kışkırtabilirse, eğer kendisine saldırtırsa, dokunulmazlığı ortaya çıkacak. Bu dokunulmazlık ona yeni bir kapı açabilir. Çoktan ardında tehditten başka hiçbir şey göremediği kapının ötesinde.
"Cehaletin gerçekten canımı sıkıyor. Aludir kavramının ne olduğunu mu bilmiyorsun? Yoksa, rol mü yapıyorsun? Bir insan olduğum için beni aşağılıyorsun ama ben senin türüne boyun eğdirebilen ve onları bağlayabilen bir insanım. Onları irade ederek, kendi gücüm olarak kullanabilen bir insanım. Anlıyor musun? Senin de vurguladığın gibi, ben bir efendiyim. Dilden anlayamayacak kadar kıtsan..." Inias ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde elini kaldırıp düşmanın suratına çarpabiliyorsa, o kadar süratli ve kuvvetli bir tokat çarpıyor onun yüzüne. "dayaktan anlarsın belki. Siz ancak bundan anlar gibi duruyorsunuz zaten." Inias devasa bir riske atıyor kendisini. İçinden bunun düpedüz aptallık olduğunu bile haykırıyor kendisine. Yine de, eğer iblisi kışkırtabilirse, eğer kendisine saldırtırsa, dokunulmazlığı ortaya çıkacak. Bu dokunulmazlık ona yeni bir kapı açabilir. Çoktan ardında tehditten başka hiçbir şey göremediği kapının ötesinde.


