Bir İblisin Uğultusu [Zenahpuryu]

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

29 Mar 2023, 11:57

Yaklaşık üç saati bulan bir yolculuğun ardından, etrafında görmeye başladığın düzenli tarım alanları ve artan at arabası sayısı, bir yerleşim yerine yaklaştığınızın habercisi oluyor. Gözlemlediğin bu durumu ise Guuste “Tenerin’e yaklaştık. Burada gördüğün tarlalar, genel olarak şehrin ihtiyacında kullanılıyor. Elbette esas kaynağımız tarım bölgeleri, ancak burada da en azından günü geçirecek ürün elde ediliyor.” diyerek açıklamalarda bulunuyor. Düzgün taş zemin yol ve genel yol düzenlemesi, bu aşamaya kadar gördüğün yolların katbekat üstünde bir kaliteyi ortaya koyuyor ve aynı zamanda, bakım-onarım işlemlerinin de son derece etkin bir şekilde yürütüldüğünü anlayabiliyorsun. İlerleyişiniz sürerken, gece vakitleri olmasına rağmen at arabası yoğunluğu, Tenerin’in büyük bir şehir olduğunu da sana gösteriyor.

İlerleyişiniz birkaç dakika daha devam ettiğinde artık Tenerin’i çevreleyen yüksek surları ve şehre giriş yapacağınız kapıyı görmeye başlıyorsun. Şehirden yükselen ışık, gecenin bu vaktinde bile hayatın devam ettiğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte, bu ana kadar her ne kadar konuşmasına yansımamış olsa bile, Guuste’nin de bir anda daha hevesli bakışları, Tenerin’e gelmenize sevindiğini sana gösteriyor. Yaklaşık on dakikalık bir ilerleyişin ardından ise Batı Kapısına gelmiş bulunuyorsunuz.


Image

Batı kapısı, yerden yüksekliği 20 metreyi bulan ve dört at arabasının yan yana rahatlıkla geçebileceği bir şekilde tasarlanmış görünüyor. Bununla birlikte, yekpare metal ve uçları sivri kapı sonuna kadar havaya kaldırılmış bir şekilde, ancak tüm heybetiyle gözlerinin önünde duruyor. Kemerli kapının işçiliği yine birinci sınıf olsa bile, Aludir Üssü’ndekine nazaran daha sıradan bir görünüm sergiliyor. Kapının üst kısımlarına yerleştirilmiş iki gözetleme kulesi ise giriş-çıkış güvenliğinin bir ayağı olarak gözüne yansıyor. Ancak buradan geçişiniz herhangi bir şekilde kontrol edilmiyor ve Guuste at arabasını duraksamadan sürmeye devam ediyor. Bu durum da, bu alana ilişkin gözlem imkanlarının daha kısıtlı kalmasına neden oluyor. Ne var ki, bu gözlemin biraz daha sürmesi halinde dahi, seni şaşırtması muhtemel bir şey olacağını da pek düşünmüyorsun.

Tenerin’e giriş yapmanızın ardından, geniş bir yoldan ilerlemeye başlıyorsunuz. Yolun iki yanına pek de muntazam olmasa bile sıralanmış ve en yükseği dört kat gibi görünen binalar görüyorsun. Genellikle taş ve ahşap karışımı bir mimari olsa bile, göze hoş görünen bu yapıların bazılarından süzülen ışıklar, yolunuzun aydınlanmasına neden oluyor. Bu aydınlıkla birlikte, yolun iki yanında bulunan evlerin dış cephelerinde bulunan yağlı lambalar da yolun bir miktar aydınlanmasına yardımcı oluyor. Bu yağ lambalarının belli aralıklarla ve hepsinin yanık olması, bunların da düzenli bir kontrolden geçirildiğini sana gösteriyor. Guuste ise “Burası konutlar bölgesi olarak bilinir. Asker ve Aludir sınıfında olmayan kişiler genellikle burada oturur. Tabi son zamanlarda şehrin genişlemesi nedeniyle buralarda oturan askerler ve Aludirler de bulabilirsin. Bunun yanında, yol üstünde görebileceğin üzere, buralarda ufak tefek dükkanlar da bulunuyor.” diyerek sana bir açıklama yapma gereği hissediyor.

İlerleyişiniz bir süre daha devam ederken, gece saatlerine rağmen sokakta olan bazı insanlar da dikkatini çekmiyor değil. Bir orana vurman gerekse, yarısı sarhoş görünen kişiler yine de kimselere salça olmadan yürümeye devam ediyorlar. Ayık olanların bazıları ise, at arabasını fark ettiklerinden yoldan çekilip başlarıyla selam vermeyi ihmal etmiyorlar. Guuste bu selamlara mümkün olduğu kadar karşılık vermeye çalışmasının akabinde, solunuzda kalan yeşillik bir alanı göstererek “Burası da Tenerin’in park yeri. Şehirde birçok insanın en çok vakit geçirdiği yer burasıdır belki. Zaman zaman burada festivaller de düzenlenir.” diyerek açıklamalarını sürdürüyor. Her ne kadar Guuste’nin sana vermiş olduğu haritadan bu yeri görmüş olsan bile, gerçeğinin haritada gördüğünden çok daha fazla büyük olduğunu fark ediyorsun. Ancak parka ilişkin gözlemlerin henüz daha sonlanmadan Guuste sağ tarafını işaret ediyor ve “Burası da meşhur Ana Karargah Binası oluyor.” diyor. Tam bu esnada düz devam eden yolun soluna doğru bir manevra yapan Guuste “Burayı sonra inceleme fırsatı bulursun zaten, biz şimdilik doğrudan merkeze geçelim.” diyor.

Şehre girdiğinden beri gördüğün tüm ışıklara ve insanlara rağmen hissettiğin ağır bir hava, tüm ortama yabancılaşmana neden oluyor. Bu ağırlığı kelimelerle ifade etmek güç dursa bile, en azından bir resmiyetin kokusunu buram buram alabiliyorsun. Özellikle sarhoşların bile bir nizam içinde olması, bu resmiyet kokusunu somut kılarken Guuste “Burada daha çok asker kişiler olduğundan, cıvık cıvık bir ortam bulman güç olabiliyor. Ama dediğim gibi, eğlenmeyi de iyi bilirler.” diyerek seni olası bir karamsarlıktan kurtarmaya çalışıyor.

At arabası üzerinde yaptığınız on dakikalık bir ilerlemenin ardından ise, Guuste dört katlı ve bu ana kadar gördüğün benzer yapılardan çok daha kaliteli ve dayanıklı duran bir binanın önünde duruyor. Ağırlıklı taş kullanılarak yapılmış bu yapının küçük pencereleri ve balkon veya cumba tarzı bir şeyi barındırmaması ilk dikkatini çeken özellik oluyor. Binanın bir bahçesinin olması, Ana Karargah Binası’nı saymadığında Tenerin içinde ilk kez bahçesi olan bir yapı görmeni sağlıyor. Fakat bununla birlikte, bahçede dolaştığını gördüğün birkaç kişinin, bu binanın korunmasından sorumlu olduğu düşüncesini de doğuruyor. Guuste ise, bu binanın giriş kısmındaki demir kapının önünde durduktan sonra “Burası da bizim Tenerin’deki merkez binamızdır. At arabaları arka kısımdan giriş yapar, o yüzden istersen burada inip yaya olarak içeri girebilirsin. Senden nişanını isteyeceklerdir, onu da hazır et.” diyor. Bu sözlerinden sonra derin bir nefes alan Guuste’nin hafifçe asılan yüzü ise, bir veda anının yaklaştığını sana gösteriyor.

Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

30 Mar 2023, 12:25

Üç saat kadar bir yolculuk geçirdikten sonra, gözleri yavaş yavaş düzenli tarım alanlarını ve at arabalarını görmeye başlamıştı. Bir yerleşim yerine daha yaklaşıyorlardı, ancak neresi olduğundan emin değildi. Görevi olduğu yer miydi, yoksa yine bir köy gibi bir yere mi gelmişti emin değildi. Bildiği bir şey varsa, Staidava'nın aksine buraya yardım ediliyordu. Guuste bu noktada söze girerek, Tenerin'e yaklaştıklarını söylüyordu. Gözleri parıldamaya başlamıştı genç adamın, zira bir süre sonrasında göreve gidecek olması onu heyecanlandırıyordu. Guuste bir rehber edasıyla tarlaların amacını anlatmaya başlıyordu. Zen, bir cevap vermeden dinlemiş ve ardından şehrin yapısına biraz daha bakmaya başlamıştı. Buradaki yollar diğer yollara göre daha kaliteliydi, aynı zamanda bakım işlerinin de etkin bir şekilde yürütüldüğü bariz belli oluyordu. Gece vakitlerine doğru girecekleri oldukları şehrin etrafında olan at arabasının yoğunluğundan, Tenerin'in büyük bir şehir olduğunu anlayabiliyordu.

Birkaç dakika sonrasında, yüksek surlar görüş açısına giriyor, surların ardından ise giriş yapacakları kapıyı görüyordu. Şehirden yükselen ışığa doğru baktı. Hayatın hala etkin bir şekilde devam etmesi Zen'i heyecanlandırmıştı. Guuste'nin bakışlarına kaydı gözleri. Hevesli bir şekilde şehre doğru bakan dostunun Tenerin'i bu kadar çok sevdiğini bilmiyordu. Belki de Zen'le birlikte gelmiş olmaları ve ona etrafı gösterecek olması hoşuna gitmişti. Kim bilir?

Batı kapısının büyüklüğü Zen'i daha da şaşırtmıştı. Dört at arabasının yan yana rahatlıkla geçebileceği kadar genişti ve yüksekliği yirmi metre kadardı. Aludir Üssün'deki kapıya nazaran daha sıradan bir görünümü vardı bu kapının. Üst kısımlarda ise iki gözetleme kulesi giriş çıkış güvenliğini denetliyor gibi duruyordu. Yine de, bu güvenliğe rağmen giriş yapmaları kontrol edilmemişti ve Guuste at arabasını durmadan sürmeye devam etmişti. Bunun sebebini tam olarak anlamamıştı, Guuste'yi tanımalarından dolayı mıydı yoksa güvenlik dediği bir sorun çıktığı anda mı müdahale ediyor, bilmiyordu. Kendi teorisine göre, tamamen Guuste yüzünden olmalıydı. Bunca zamandır at arabası kullanan, Aludir'leri götüren getiren, özellikle Bristran'ın adamı olan Guuste'yi tanıyor olmalıydılar. Arkasında Bristran olduğunu duyduklarında hepsi altına sıçıyor olmalıydı.

Tenerin'e giriş yaptıktan sonra mimarileri incelemeye başladı. En yükseği dört kat gibi duran binalara göz gezdirdi. Genel anlamda taş ve ahşap karışımı bir mimari duruyordu, göze hitap eden bir yapıya sahipti. Binalardan gelen bazı ışıklar yolu aydınlatıyordu. Evlerin dış cephelerinde duran yağlı lambalar da yolun aydınlatmasına yardımcı oluyordu, aynı zamanda bu lambalar düzenli aralıklarla duruyor ve hepsi yanık bir şekilde bekliyordu. Tenerin'de neredeyse her şeye özenle dikkat ediliyor olmalıydı. Guuste bu noktada tekrardan rehberlik görevini üstlenip, burasının konutlar bölgesi olduğunu söylüyordu. Asker ve Aludir sınıfında olmayan kişilerin genellikle burada oturduğunu, son zamanlarda şehir genişlemesi sebebiyle askerler ve Aludir'lerin de oturmaya başladığını söylüyordu. Yol üstünde dükkanlar da bulunabiliyordu.

İlerleyiş devam ettikçe, gece saatlerinde sokakta olan insanlar dikkatini çekmeye başladı. Neredeyse yarısı sarhoş gibi duran bu adamlara bakınca heyecanlandı. Burada gece hayatı gerçekten eğlenceli olmalıydı. Ayık olan kişiler ise at arabasına selam veriyorlardı, Guuste'de elinden geldiğince karşılık vermeye çalışıyordu. "Bizde böyle sarhoş gezer miyiz bu vakitlerde?" Diye sordu heyecanla. Sonrasında Guuste'nin gösterdiği yeşillik alana doğru baktı. Tenerin'in park yeri olduğunu, şehirde çoğu insanın vakit geçirdiği yer olduğunu söylüyordu. Burada festivallerde düzenliyordu. Zen daha da heyecanlanmaya başlıyordu. Daha heyecanı bitmeden Guuste sağ tarafını göstermiş ve Ana Karargah Binası olduğunu belirtmişti. Burayı sonra inceleme fırsatı bulacağını, merkeze geçmeleri gerektiğini söylemişti. Zen'de itiraz etmemişti, park yerinde bal şarabı içmek varken, Ana Karargah Binası'nı ne yapacaktı ki?

Her şeye rağmen, şehrin ağırlığı yabancılaştırmıştı Zen'i. Bu şehre hakim olan bir resmiyet vardı ve sarhoşlar bile bir düzen içindeydi. Guuste, burada daha çok asker kişilerin bulunmasından dolayı cıvık cıvık bir ortam bulmanın zor olduğunu, ancak eğlenmeyi iyi bildiklerini söylüyordu. Biraz canı sıkılmıştı bu duruma, yine de kendisi de millete salça olacak bir adam değildi. On dakika sonrasında, Guuste dört katlı bir binaya getirmişti Zen'i. Diğerlerinden çok daha kaliteli ve dayanıklı duran bu binanın önünde durmuştu. Diğer binalara nazaran ağırlıklı olarak taş kullanılmış bu yapı da hiçbir pencere, balkon benzeri bir şey bulunmuyordu. Bina, Ana Karargah Binası haricinde bahçeli ilk yapıydı. Bahçede dolaşan birkaç kişi ise, bu binanın güvenliğinden sorumlu olduğunu düşündürtüyordu. Guuste demir kapının önünde durduktan sonra, Tenerin'deki merkez bina olduğunu ve at arabalarının arkadan giriş yaptığını söylüyordu. Bu sebeple yaya olarak içeri girebileceğini ve nişanı göstermesi gerektiğini ekliyordu. Guuste'nin hafifçe asılan yüzüne doğru baktı, veda etmesi gerektiğinin farkındaydı.

"Guuste, seni daha yeni tanıdım ancak bana çok iyi bir dost oldun. Olmaya devam edeceğini de biliyorum." Dedikten sonra yumruğunu uzattı vurması için. "Bu dostluğumuz devam etsin, görevim bittiğinde tekrardan görüşelim ve sana söz verdiğim gibi, eğlencemizde bal şarapları benden." Sonrasında yumruğuna baktı ve kahkaha attıktan sonra elini uzatmaya karar verdi. "Doğru, ilk tanıştığımızda elimi sıkmıştın." Arabadan indikten sonra tekrardan Guuste'ye döndü. Etrafını yokladıktan sonra fısıldayarak konuşmaya başladı sadece Guuste'nin duyabileceği şekilde. "İçeriye girip neler olduğunu görmek istersen, seni sokabilirim. Orada bir numara yaparız, Guuste benim kişisel adamım, onsuz hiçbir yere gidemem, falan filan deriz. İster misin? Yoksa gidiyorum bak." Guuste istemezse direkt olarak gidecek, kendisiyle gelmek isterse de at arabasından inmesini bekledikten sonra gidecekti.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 Apr 2023, 11:21

Guuste’ye yumruğunu uzattığında, Guuste daha önceki gibi anlamsız bakışlar atmak yerine durumu biraz daha anlayışla karşılamış gibi dursa da, elini uzatmandan daha memnun olmuş bir şekilde sana elini uzatıyor. Konuşmanı sonlandırdığın anda Guuste “Ben de seninle tanıştığımıza çok memnun oldum Zen. Söz verdiğim gibi, ev işi bende merak etme. İşlerini hallettiğinde evini hazırlamış olurum.” diyor. Ancak hemen ardından bu iddialı sözlerini kafasında yargılar bir bakış atıyor. Ne var ki, bu konu üzerinde çok durmayan Guuste içeriye girme konusunda kafasını hafifçe iki yana salladıktan sonra “Buna gerek yok Zen, teşekkür ederim. Seni tekrar görmeyi umuyorum.” diyor içten bir şekilde. Hemen ardından sana başıyla selam verdikten sonra at arabasını sürmeye başlıyor.

Guuste’nin gidişini bir süre izlemenin ardından metal çitlerle çevrili binanın dış kapısına bir bakış atıyorsun. Kapıda herhangi bir belirgin kilit veya açma yeri olmaması dikkatini çektiği anda, nişanını koyabileceğin büyüklükte bir boşluğu fark etmen sana durumu da izah ediyor. Nişanını kapıya yerleştirmenin ardından duyduğun “tık” sesi, kilidin açıldığını sana anlatıyor ve sende sivri uçlu parmaklıklardan oluşan kapıyı ittirerek açıyorsun. Nişanını geri alıp kapıdan girmenin ardından, kapı kendiliğinden usulca kapanırken bakışlarını çim alanda gezdiriyorsun. Binaya yönelen yolun üzerine döşenmiş taşlar dışında, etrafın yeşilliği bahçenin bakımının iyi yapıldığını sana anlatıyor. Bununla birlikte etrafın temiz görüntüsü de, en azından organizasyonunun dışarıdan iyi göründüğünü gösteriyor. Adımlarını kapıya doğru yönlendiriyor ve hızlıca kapıya ulaşıyorsun. Bu kez kapının üzerinde nişanını yerleştirebileceğin veya kapıyı açabileceğin herhangi bir mekanizma göremiyorsun. Bu nedenle kapıyı tıklatma dışında aklına başka bir çözüm gelmediğinden bunu gerçekleştiriyorsun. Kaliteli kapıdan çıkan tok seslerle birlikte, kapı açıldığı anda karşında iyi kıyafetler giymiş yaşlı bir adam buluyorsun. Saçları beyazlamış, yüzüne de yılların çizgileri çökmüş adam seni gördüğü anda kapıyı biraz daha aralıyor ve “Hoşgeldiniz.” diyor sanki seni yıllardır tanıyormuş gibi. Hemen ardından ise “Bendeniz Gerold Thibault. Güç Muhafızları Birliği’nin hizmetkarlarındanım.” diyor. Gerold’un sesindeki saygılı tutum doğrudan dikkatini çekiyor ve adamın önünde hafifçe eğilmesi durumu biraz yadırgamana neden oluyor. Ancak Gerold’un gösterdiği saygılı tavırdaki hissettiğin içtenlik, tıpkı Guuste gibi onun da kendini bu işe adadığını sana hissettiriyor.


Gerold Thibault
Image


Gerold’un araladığı kapıdan içeriye girdiğinde, seni büyükçe bir hol karşılıyor. Bu hol sana bir nebze de olsa Aludir Üssü’nü anımsatsa da, etrafın daha sade olması sana daha güven dolu bir ortam hissi yaratıyor. Bunun yanında, holün iki tarafında bulunan iki oda ve hemen karşıda bulunan merdiven bulunduğunu görüyorsun. Gerold kapıyı yavaşça kapatmasının ardından sağ elini senin de sağ tarafına düşen bir odaya doğru uzatırken “Siz Zenahpuryu Beyefendi olmalısınız. Gelişinizi bekliyorduk. Lütfen rahatınıza bakın ve ben de geldiğinizi haber vereyim.” diyor. Adımların Gerold’un gösterdiği odaya doğru giderken Gerold birkaç adım geriden gelerek seni takip ediyor ve “Bir isteğiniz veya ihtiyacınız var mıdır Efendim?” diyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

04 Apr 2023, 10:05

Guuste ile el sıkıştıktan sonra, ev işinin hala aklında olması genç adamın hoşuna gitmişti. İşleri bittiğinde evini hazırlayacağını söylediğinde bir şey söylemek yerine kafasıyla onaylamıştı. İçeriye girme konusunda ise, buna gerek olmadığını ve kendisini tekrardan görmeyi umduğunu söylemişti. Başıyla selam verdikten sonra at arabasını sürmeye başlamıştı. Arkasından el sallarken gür bir sesle bağırmıştı, "Görüşüz Guuste!" ardından gidişini bir süre izlemiş ve dış kapıya doğru dönmüştü. İçeriye girme ve görevini tamamlama zamanı gelmişti artık. Kapıya yaklaştığında fark ettiği şey, herhangi bir kilit olmamasıydı. Ancak Guuste'nin ona ilk kapıda açıkladığı gibi, nişanını koyabileceği büyüklükte bir boşluk vardı. Burada çoğu önlem nişanla alınıyor olmalıydı. Nişanını yerleştirdikten sonra duyduğu tık sesinin ardından kapıyı ittirerek açmıştı. Bu sefer kendiliğinden açılmamasına üzülmüştü biraz.

Nişanını aldıktan sonra kapı kendiliğinden kapanmaya başladığında, "Keşke kendiliğinden açılsaydı." diye geçirdi içinden. Bahçenin yeşilliğine baktığı zaman, oldukça bakımlı bir yer olduğu anlayabiliyordu. Binaya doğru giden taş yol haricinde etraf tamamen yeşillikti. Bu sefer ulaştığı kapıda ise, nişanını koyabileceği bir şey yoktu. Kapıyı açabileceği bir şey de bulunmuyordu, aklına bir çözüm gelmediğinden kapıyı tıklatmaya karar vermişti. Kapıyı tıklattığında çıkan tok sesin ardından, kapı açılmış ve karşısına oldukça iyi kıyafetler giyen yaşlı bir adam çıkmıştı. Beyaz saçlı, yüzünde yıllarca yaşadığını belli eden çizgileri olan bu adam, Zen'i gördükten sonra kapıyı iyice aralamış ve kendisini tanıtmıştı. Güç Muhafızları Birliği'nin hizmetkarı olan bu adamın adı Gerold Thibault'tu. İlk fark ettiği şey, Gerold'un oldukça saygılı bir şekilde konuşuyor olmasıydı. Üstelik kendisinden büyük bir adamın hafifçe eğilmesini oldukça garip karşılamıştı.

Gerold'un kapıyı açmasının ardından içeri girmiş ve büyük bir hole çıkmıştı. Aludir Üssü'nü anımsatan bu holun tek farkı biraz daha sade olmasıydı. Holün iki tarafında bulunan iki oda vardı ve karşısında ise merdiven duruyordu. Gerold kapıyı kapattıktan sonra sağ elini sağdaki odaya doğru uzatmış ve rahatına bakmasını, geldiğini haber vereceğini söylüyordu. Gerold'un gösterdiği odaya doğru ilerlerken, Gerold kendisine bir isteği veya ihtiyacı olup olmadığını sorduğunda, geriye dönmüş ve gülümsemişti. "Efendim diye hitap etme lütfen. Adımla direkt olarak seslenebilirsin, ben hoşlanmıyorum efendim gibi söylemlerden. Teşekkür ederim." Demişti. Gerold'un diyeceği bir şey yoksa gösterdiği odaya ilerleyecek ve görevini almak için bekleyecekti.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

04 Apr 2023, 11:10

Gerold, söylediğin sözlerin ardından başını hafifçe eğiyor ve “Nasıl uygun görürseniz Zenahpuryu.” diyor, kelimelerinin her birindeki saygıyı belli ederek. Senin odaya geçmenin ardından ise kendisi geriye doğru birkaç adım atıyor ve ardından ilerlemeye başlıyor. Gerold’un gidişiyle birlikte, bakışların odanın içinde daha dikkatli bir şekilde dönmeye başlıyor. Odanın giriş kısmının hemen karşısında bir pencere ve ona dayanmış kırmızı renkte üçlü bir kanepe görüyorsun. Kanepe çok kullanılmış gibi durmasa da, pek rahat da görünmüyor. Sağ tarafında ise, aynı renkte ikili bir kanepe, sol tarafında ise yine aynı renkte üçlü bir kanepe görüyorsun. Odanın ortasında bulunan, odanın içinde ufak görünen ve yerden yüksekliği yarım metreden daha az olan bir masa, odanın pek de düşünülerek dizayn edilmediğini ortaya koyuyor. Adeta alelade alınmış kanepelerin konulduğu bir oda gibi görünen bu odanın, pek işlevsel bir yanı olmadığını da düşünüyorsun. Zira kanepeler ve masa dışında odada başka bir mobilya bulunmaması, bu odanın toplantı veya başka bir şey için de pek uygun olmadığını gösteriyor.

Birkaç dakikalık bekleyişinin ardından, hol tarafından gelen sesler ile birlikte odağını da bu yöne çeviriyorsun. Kendi aralarında konuşan insanların sesleri giderek odaya doğru yaklaştığında, bu kişilerin Gerold’un bahsettiği haber verilecek kişiler olduğunu düşünüyorsun. Birkaç saniye sonunda ise, kapıda beliren iki erkek ve bir kadın bakışlarını sende tutarak odanın içine doğru hareketleniyor.

Odaya ilk giren kişi, 190 santim boylarında, boyuna göre kilolu durmasa da heybetli görünen, kahverengi saçlarını arkadan bağlayıp topuz yapmış, esmer tenli ve yüzündeki büyük yara izi dikkat çeken 40’lı yaşlarının sonunda duran bir adam oluyor. Bu adam bakışlarıyla seni selamlamasının ardından direk lafa giriyor ve “Hoş geldin Zenahpuryu. Ben Paschar.” diyerek kendini tanıtıyor.

Paschar
Image

Paschar’ın tok sesiyle kendini tanıtmasının ardından, bakışların odaya giren diğer erkeğe çevriliyor. Paschar’dan sonra gözüne epey ufak görünen, yaklaşık 165 santim boylarında, 60 kilo civarında ve 18 yaşından biraz daha ufak görünen erkeğin dalgalı siyah saçları hemen kendini belli ediyor. Ancak onu daha çok belirgin kılan, genç görünümüne rağmen keskin bakışları oluyor ve Paschar’a kıyasla daha kaygısız bir ses tonuyla “Ben Baglis!” diyor.


Baglis
Image

Her iki erkeğin de kendisini tanıtmasının ardından bakışların odaya son giren kadına dönüyor. İki yandan ördüğü kırmızı uzun saçları doğrudan dikkatini çeken kadın, keskin bakışlarıyla dikkat çekerken 40’lı yaşlarında duruyor olmasına rağmen oldukça güzel bir cildi sahip olması nedeniyle, ilk anda daha genç bir kadın izlenimi yaratıyor. Bununla birlikte, 165 santim civarında olan boyuna oranla dengeli kilosu kadının genç görünümünü etkileyen bir diğer faktör olarak gözüne yansıyor. Fakat kadından bakışlarını alamamanın esas nedeni, bir şekilde kadının keskin bakışlarının ardından tanıdık bir hissiyatın varlığını sezmen oluyor. Herhangi bir ad veremeyeceğin bu hissiyat, bakışlarının kadında sabit kalmasına neden olurken, kadın hafifçe gülümseyerek “Umarım gözlerinle beni soymuyorsundur. Adım Lavnivia!” diyerek kendisini tanıtıyor.


Lavnivia
Image

Lavnivia’nın sözlerinden sonra Paschar’ın tok kahkahaları birden bakışlarını ona doğru kaymasına neden oluyor. Paschar ise “Seni ilk kez biri soymaya çalışmıyor Lavnivia, alışamadın mı hala?” diyor. Lavnivia ise kaçamak bir bakış ve çarpık bir gülüş ile Paschar’a karşılık vermesinin ardından bakışlarını sende tutarak “Bilmem, belki alıştıracak biri çıkar belli mi olur?” diyor. Paschar bu konuyu sürdürmek ister gibi bir tavır sergilese de, bir anda bulunduğu yerden kendini ön plana çıkaran Baglis “Lavnivia ile baş başa kaldığında ne yapacaksan yaparsın! Sen ne ayaksın da seni bekledik ki?” diye soruyor. Paschar ve Lavnivia, Baglis’in bu ansız sorusuyla bir an afallamış olsa bile, kendini toparlayan ilk kişi Lavnivia araya girer gibi yaparak “Yani kendini tanıtır mısın demek istiyor sanırım.” diyor. Baglis ise hafifçe omuzlarını silktikten sonra “O da olur. Notunu ben veririm.” diyerek sözü sana bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

04 Apr 2023, 11:52

Gerold'un adıyla cümlesini kurmasının ardından kafasıyla onaylamıştı cümlelerini, zira hala saygı dolu bir konuşma kurmasına karşılık ne diyeceğini bilememişti. Odaya girdikten sonra ise Gerold'un gidişini izlemiş ve odayı incelemeye başlamıştı. Kırmızı renkte gördüğü üçlü kanepe oldukça kullanılmış dursa da rahat durmuyordu. Sağ tarafta ise yine aynı renkte ikili bir kanepe ve sol tarafta yine üçlü bir kanepe vardı. Burayı kanepelerle doldurmuşlardı. Odanın ortasında duran masa ise, düşünülerek dizayn edilmediğini düşündürtüyordu. Odanın pek fazla işlevsel bir yanı yok gibi duruyordu, kanepeler ve masa dışında başka bir masa olmaması toplantı odasından ziyade bekleme odası, yatma odası gibi duruyordu. Bu kanepelerden birine yatıp diğerlerini bekleyebilirdi.

Birkaç dakikalık bir beklemenin ardından ise, hol tarafından sesler gelmeye başlamış ve gözlerini o tarafa doğru çevirmişti. Heyecanlıydı. Hem yeni insanlarla tanışacak olmak, hem de göreve çıkıyor olmak genç adamı oldukça heyecanlandırıyordu. Birkaç saniye sonrasında ise iki erkek ve bir kadın içeriye girmişti. Odaya giren ilk erkek, kendisi ile yaklaşık aynı boylarda, kahverengi saçlarını bağlamış, esmer ve yüzünde büyük bir yara izi olan bir adamdı. Yaşı ise yaklaşık 40'ların sonunda olmalıydı. Adam, bakışlarıyla Zenahpuryu'yu selamladıktan sonra lafa girerek hoşgeldiğini ve kendi adının Paschar olduğunu belirtiyordu. Adamın konuşmasına karşılık kafasıyla selam vermişti.

Paschar'ın ardından ise, ona nazaran daha ufak görünen, kendisinden oldukça kısa ve ince, 18 yaşından biraz daha küçük görünen bir çocuk söze girmiş ve adını Baglis olarak belirtmişti. Onu da kafasıyla onayladıktan sonra, üçüncü kişi olan kadına dönmüştü. Saçları direkt olarak dikkatini çekmiş, 40'lı yaşlarında duran bu kadın güzel vücudu sayesinde daha genç bir görünümde duruyordu. Boyuna oranla dengeli kilosu, bu gençliğini etkileyen başka bir faktördü ancak Zenahpuryu ona karşı daha farklı hisler besliyordu. İsmini tam koyamasa da, tanıdık bir his gibiydi. Bu kadında başka bir şeyler vardı ve bunu öğrenmek istiyordu. Kadın hafifçe gülümsemiş ve kendisini gözleriyle soymamasını, adının ise Lavnivia olduğunu söylemişti. Zen ise, gözlerini kısıp daha dikkatli bakmaya başlamıştı.

Lavnivia'nın ardından Paschar'ın kahkahalarına dikkati dağılmış ve gözünü ona doğru çevirmişti. Paschar ise bunun ilk kez olmadığını söylemiş ve alışıp alışamadığını sormuştu. Lavnivia ise belki alıştıracak biri çıkar dedikten sonra Paschar'ın bu konuyu devam ettirmek istediğini görebiliyordu, ancak söze giren Baglis agresif bir tavırla niye kendisini beklediğini söyledikten sonra Lavnivia ve Paschar afallamıştı, Zen ise hala aklı Lavnivia'da olduğundan, afallamaktan uzaktı. Sonrasında Lavnivia kendisini toparlamış ve kendisini tanıtmasını istediğini ima ettiğini söylemiş, Baglis ise o da olur diyerek yanıt vermişti. Baglis'in bu tavırlarına karşılık nasıl muhattap olması gerektiğini bilmiyordu, ancak onun ki agresif bir tavır sergilemeyecekti.

Baglis'e doğru baktıktan sonra gülümsedi ve konuya girdi. Ses tonu kendine güvenen bir şekilde çıkıyordu. "Merak etme, baş başa kalacağım zaten." sonrasında gözlerini Lavnivia'ya çevirdi. "Ve hayır, gözlerimle soymuyorum." Dedikten sonra hiç uzatmadan konuya girdi. "Adım Zenahpuryu, Güç Muhafızları Birliğindenim. Patron tarafından bizzat yollandım. Sizlerle aynı organizasyondanız değil mi? Sizlerle tanıştığıma çok memnun oldum, beklettiğim için kusura bakmayın lütfen." Cümleleri bittiğinde Lavnivia'ya doğru geri döndü. "Seni gördüğümden beri tanıdık bir his seziyorum ancak anlamlandıramıyorum. Seni tanıyor olma şansım var mı?" Bu hissiyatın üzerine düşmeye karar veriyordu genç adam. Geçmişini bile bilmiyorken, tanıdık bir his yakalamıştı. Belki, geçmişi hakkında bir şeyler öğrenebilirdi.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

04 Apr 2023, 16:21

Konuşmaya başladığın anda söylediğin sözlerden sonra Paschar sessiz bir “Vuhuu!” çekiyor sağ elini yumruk yapıp ağzına götürürken. Lavnivia ise bakışlarını kısarak Paschar’ın tepkisine karşı tavrını belli ederken konuşmanı sürdürüyorsun. Kendini tanıtmanın ardından Baglis pek de tatmin olmamış bakışlarını sana yönlendirirken, cümlelerini Lavnivia’ya hitaben sonlandırmanın ardından Lavnivia derin bir nefes alıyor ve sağ elini iki göğsünün arasına yerleştirirken “Ah, belki hayallerindeki kadının vücut bulmuş haliyimdir!” diyor şehvetli bir ses tonuyla. Paschar, Lavnivia’nın sözlerine tok bir kahkaha ile eşlik ederken Baglis halen senden ayırmadığı bakışlarıyla birlikte “Baş başa kaldığınızda demiştim!” diyor. Ancak hemen ardından Paschar’a dönerek “Hadi hazırsak gidelim artık!” diyerek sabırsızlığını dile getiriyor.

Baglis’in sözlerinden sonra son kalan kahkahalarını sindiren Paschar “Iı-ıı tamam, peki.” diyor. Birkaç nefes aldıktan sonra aklındaki sahneleri silebilen Paschar “İblis diyarında bulunan Glalirst Bölgesi’nde var olanın üstünde bir hareketlenme olduğu bilgisini aldık. Genellikle organizasyonumuzdan birkaç kişi düzenli olarak bölgeleri taramaya çalışır ve bu sayede iblis hareketliliği konusunda bilgi sahibi olabiliyoruz. Bu durumu incelemek için bir ekip oluşturulması için Bristran’a bilgi gönderdik. Genelde bu tip mevzulara üç kişilik gruplar halinde çıkarız, ancak Bristran senin de bizimle gelmeni istedi.” diyerek olayla ilgili özetini geçiyor. Hemen ardından bakışlarını sana odaklamışken “Bahsettiğim Glalirst Bölgesi, genel itibariyle çok tehdit içermez. Ancak hareketlilik olması demek, iblislerin ya insan diyarına ulaşmayı hedeflediklerini ya da kendi içlerinde patlak veren bir olayı gösterir. Her iki ihtimalde dahi, durumu tespit edip ona göre bir önlem almamız gerekir.” diyor. Paschar’ın sözlerini dikkatli bir şekilde dinleyen Lavnivia ve Baglis, her bir duraksamanın ardından sanki söylenenleri anlayıp anlamadığını teyit etmek ister gibi sana bakıyorlar. Paschar ise son olarak “Bu görevde ben ekip lideri olacağım ve mümkün olduğu kadar talimatlarımdan ayrılma. Seni doğrudan bir tehlikenin içine atmak istemiyoruz, bu yüzden temkinli olmalısın. Görevimiz sadece durum tespitinden ibaret.” diyor. Bir an için bu sözlerin sana karşı söylenmiş olduğunu düşünsen bile, Paschar’ın bakışlarını bir anda Baglis’e çevirmesi, esasen onun için de bu uyarıların geçerli olduğunu gösteriyor. Baglis ise bu uyarılara pek kulak asmamış gibi dururken kapıya doğru yöneliyor ve “Ayağımıza dolanma da!” diyor sana hitaben. Bu tutumu uygun bulmadığını belli eden Lavnivia ise hafifçe başını hareket ederek Baglis’e kulak asmamanı işaret ettikten sonra “Bu senin ilk görevin olacak. Aklına takılan bir şeyler varsa geç olmadan giderelim.” diyerek soracağın bir şey yoksa harekete geçeceğinizi belirtiyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

04 Apr 2023, 18:08

Paschar'ın sessiz tepkisine karşılık konuşmalarını bölmeden devam ettirmişti. Baglis çok tatmin olmamış gibi dursa da, bu onun umurunda değildi. Cümleleri bittiğinde, Lavnivia sağ elini iki göğsünün arasına koymuş, belki de hayallerindeki kadının vücut bulmuş hali olabileceğini söylemişti. "Yok." Diye sessizce tepki vermişti bakışlarını kısıp. "Başka bir şey var. Ama ne bilmiyorum." Demişti aynı sessizlikle, ardından bakışlarını Paschar'a çevirmişti. Kadın onun aklında kalsa da, hayallerinin kadını falan olduğundan değildi. Onda, başka bir şeyler vardı, sanki anımsatıyordu bir şeyi, ya da tanıyordu bir yerden ancak çıkaramıyordu.

Paschar söze girdiğinde dikkatlice dinlemeye başladı. Glalirst Bölgesi'nde hareketlenme olduğu bilgisini almışlardı, bu durumu incelemek için bir ekip oluşturulması adına Bristran'a bilgi gönderilmiş ve bu grup kurulmuştu. Genellikle bu tür görevlere 3 kişi gitseler de, Zenahpuryu 4. olarak onlara katılmıştı. Glalirst Bölgesi çok tehdit içermese de, böyle bir hareketliliğin olmasının anlamı iblislerin insan diyarına ulaşmayı hedeflemeleri ya da kendi içlerinde bir şey yaşandığını gösteriyordu. Her iki ihtimale de izin verilmediğini ve müdahale edilmesi gerektiğini öğrenmişti genç adam. Sonrasında ise bu görevde ekip liderinin Paschar olacağını ve talimatlarından ayrılmaması gerektiğini belirtiyor, kendisini doğrudan bir tehlikenin içine atmak istemediklerini, bu yüzden temkinli olması gerektiğini söylüyordu. Görevleri ise sadece durum tespitinden ibaret olduğunu ekliyordu.

Ekip Liderinin kurduğu cümleler hem Zen için, hem Baglis için geçerli gibi duruyordu. Zira gözlerini Baglis'e çevirmesi, böyle bir sonuç çıkarmasına sebep oluyordu. Baglis bu uyarıları umursamadan kapıya doğru yönelmiş ve ayağına dolanmaması gerektiğini söylemişti. Lavnivia ise bu tavrı uygun bulmadığını belli ediyor ve ilk görevi olacağı için aklına takılan bir şeyler olup olmadığını soruyordu. Artık göreve çıkmaya hazırlardı, her ne kadar durum tespiti de olsa Shy'ı görmek için bir bahanesi olurdu belki. Heyecanlanmıştı. Kollarını esnetmeye başladı, "Benim bir sorum yok, bence gidebiliriz." dedi. Kollarındaki kocaman kollukları düzelttikten sonra hazır bir şekilde ekip liderinin ve Lavnivia'nın gidişini beklemeye başladı. Arkadan onları takip edecekti.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

05 Apr 2023, 10:57

Görevle ilgili veya başkaca bir sorun olmadığına dair cümlelerin ağzından dökülürken Baglis çoktan kapıdan çıkmış oluyor. Sözlerine karşılık odada kalan Paschar ve Lavnivia sadece başlarını hafifçe sallamakla yetiniyorlar. Bu noktadan sonra birlikte odadan çıkacağınızı beklesen de, her ikisinin de hareketsiz kalması bakışlarına soru işaretleri düşürüyor. Bu durumun farkına varan Paschar ise “Baglis Mazuin’i getirecek. Kendisi bir Anahtar.” diyerek bekleyişinizin sebebini açıklıyor.

Aradan geçen birkaç dakikalık sessizlik, hol tarafından gelen huzursuz uğultularla sonlanıyor. Duyduğun seslerin genel olarak bir memnuniyetsizlik içerdiğini hissetsen bile, mevcut yankılanma nedeniyle söylenenleri başta pek anlayamıyorsun. Fakat birkaç saniye sonra bir adamın “Sik’cem kapısını da diyarını da! Amına kodu’mun işine sanki çilingir olmak için girdim! Götümüz sıcak, yüzümüz yastık görmez oldu sikti’min ülkesinde! Amını yurdunu sik’cem yeminle!” şeklinde konuştuğunu duyuyorsun. Sesler giderek bulunduğunuz odaya yaklaştığında, kapıdan ilk önce asık bir yüz ifadesiyle Baglis’in girdiğini görüyorsun. Hemen ardından ise 30’lu yaşlarına yakın, 170 santim boylarında ve boyun göre ideal kiloda olan, sarı saçlarını geriye doğru yatırmış bir adamın hoşnutsuz bir yüz ifadesiyle içeriye girdiğini görüyorsun. İçeri giren adam bakışlarını hiç sana doğru çevirme zahmetine bile girmeden doğrudan Paschar’a dönerek “Mazuin aşağı, Mazuin yukarı! Ulan tek Anahtar ben miyim? Sabah kapı aç, akşam kapı aç! Siktirin gidin nereye gidiyo’sanız, gelmek zorunda mıyım lan? İblisini de götünden sik’iyim, insanını da götünden sik’iyim, Aludir olanı da sik’iyim, olmayanı da sik’iyim!” diye çemkirmeye başlıyor. Adamın bu sözlerine karşılık beklediğiniz Anahtar’ın kendisi olduğunu anlayabiliyor, ancak tepkisine mantıklı bir açıklama bulamıyorsun.


Mazuin
Image

Paschar ve Lavnivia, Mazuin’in söylediklerine karşılık herhangi bir tepki vermeden, öylece söylediklerini dinlemeye devam ediyor. Mazuin ise, bir anlık nefes boşluğunun ardından halen daha Paschar’a bakmayı sürdürürken “Amına kodu’mun yerinde Aludirlerin orospusuna döndük! Kucaktan kucağa zıplatın, olmadı yan yatırın! Kardeş, başka Anahtar yok mu cidden de her sikik işinize beni çağırıyo’nuz? Gebeşe döndüm kapı aç kapa yapa yapa! Hayır, bak cidden merak ediyorum! Ben olmasam sikti’min iblis diyarına girip çıkamayacak mısınız arkadaş?” diyor. Mazuin her ne kadar bir anlık sessizliğe bürünse de, mırıltılar eşliğinde kendi kendine konuşmaya devam ediyor. Ancak bu esnada Paschar ilk kez araya giriyor ve “Bitti mi?” diye soruyor. Mazuin ise çatık kaşlarından sağ tarafta olanını havaya kaldırırken “Bitmedi kardeş, n’apcan? Şikayet mi et’cen beni? Bristran’a mı söyl’icen? Lan söyle! Git söyle! Bu ibne açmıyor kapı de! Götün varsa söyle!” diyerek diklenmeye başlıyor. Mazuin’in bu sözlerine rağmen Paschar en ufak bir olumlu veya olumsuz tepkiyi yüzüne yansıtmıyor. Mazuin’in sözlerinden sonra birkaç saniye daha bekledikten sonra Paschar bir kez daha “Bitti mi?” diye soruyor. Mazuin ise derin bir nefes alıyor ve çatık kaşlarını hafifçe düzeltmeye başlarken “Bitti bitti… Nereye gidiyoruz?” diye soruyor sanki az önce bir sürü sövüp saymamış gibi. Paschar ise sanki bu duruma alışık gibi omuz silkmesinin ardından “Glalirst Bölgesi’ne.” diyor. Mazuin buna karşılık derin bir nefes alıp verdikten sonra “Oh be, bi’ an abuk subuk bi’ yer olacak diye tırstım. Gidelim bakalım!” diyor.

Mazuin odadan çıkmak için hareketlenirken bir anda seni ilk kez görmüş gibi bakışları sana takılıyor ve “Selam! Biraz sövdük, kusura bakma.” diyor. Hemen ardından ise hole doğru ilerlerken Lavnivia yanına doğru geliyor ve “Mazuin biraz gariptir. İşe başlamadan önce gördüğün gibi biraz agresif olabiliyor. Ama ona sonuna kadar güvenebilirsin.” diyerek sana durumu izah etmeye çalışıyor. Bu sırada kapıdan gördüğün kadarıyla Mazuin, daha önce şahit olduğun kapı açma hareketlerinin benzerini gerçekleştiriyor ve sizi iblis diyarına ulaştıracak karanlık bir kez daha vücut buluyor.

Off Topic
Son bir RP aldıktan sonra yeni konuya geçiş yapacağız.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

05 Apr 2023, 23:41

Baglis kapıdan çıktıktan sonra Lavnivia ve Paschar kafalarını sallayarak onaylamışlardı Zen'i. Genç adam da Baglis ile birlikte hepsinin odadan çıkacağını ve bir yere gideceklerini düşünüyorlardı ancak ikisinin de hareket etmemesi sonucunda sessizce beklemeye başlamıştı. Paschar bunun farkına vardığında, Mazuin'i getireceğini ve onun bir anahtar olduğunu söylüyordu. Birkaç dakika daha bekledikten sonra, hol tarafından gelen uğultularla dikkatini o yöne doğru vermeye başlamıştı. Memnuniyetsizlik içeren bu sesler giderek daha fazla kulağına dolmaya başlıyor ve daha anlamlı hale geliyordu. Birisi, kapıya sövüyor, her şeye sırasıyla sövüyordu. Sesler odaya yaklaştığında önce asık bir yüzle giren Baglis'e baktı. Ardından ise sarı saçlarını geriye doğru yatırmış olan bir adam içeri giriyordu. Adam direkt olarak Paschar'a dönmüş ve tekrardan küfürler etmeye başlamıştı.

Küfürlere karşılık ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bu noktada tüm olayı Paschar'a bırakmıştı. Paschar ve Lavnivia ise hiçbir tepki vermeden adamı dinliyorlardı. Mazuin ise Paschar'a bakıp, Aludirlerin orospusu olduğundan bahsediyordu. Sürekli kendisinin çağrılmasından bıkmış olmalıydı. En azından, ettiği küfürlere karşılık bu sonucu çıkarıyordu. Paschar bitip bitmediğini sorguladıktan sonra, Mazuin bitmediğini söyleyip bu sefer biraz daha tehditvari konuşmaya başlamıştı. Paschar hiçbir tepki vermeden tekrardan bitip bitmediğini sorduktan sonra bu sefer Mazuin sakinleşip, bittiğini ve nereye gittiğimizi sormuştu. Anlık duygu değişimine ayak uyduramamıştı Zen. Paschar gideceğimiz yeri söyledikten sonra Mazuin rahatlamış ve abuk subuk bir yer olacağından tırstığını söylemişti.

Mazuin odadan çıkmak için hareketlendiğinde, o sinirle Zen'i hiç görmemiş gibi bakmış ve selam vermişti. "Selam, problem değil." diyerek, şaşkınlıkla cevap vermişti. Lavnivia yanına geldiğinde Mazuin'in işe başlamadan önce agresif olduğunu, ama ona sonuna kadar güvenebileceğini söylemişti. Mazuin kapı açma hareketlerinin benzerlerini gerçekleştirdikten sonra iblis diyarına ulaştıracak karanlığı açmıştı. O karanlığa baktıktan sonra Lavnivia'ya döndü. "Ben de böyle Anahtar olmak istesem nasıl olurum? Ne yapmam lazım?" Diye son sorusunu sordu. Artık o iblis diyarına geçmeye hazırdı. Yüzündeki heyecanlı gülümseme kendisini ele veriyordu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Tenerin Şehri”