Karanlığın Bir Başka Hali (Inias)

User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

27 Mar 2023, 18:12

Inias'ın içine sular serpiliyor fakat bu durum uzun sürecek gibi değil. Kho'Raktar ona uyuyor ama bu inadın şekil bulmuş hali ile konuşmaya devam ederse, kendisini düşünmeden ölüme atacak diye korkuyor Inias. İblislerin insanları küçük gördüğünü biliyordu ama böylesine bir sertlik ile karşılaşmak Inias'a bambaşka bir teori sunuyordu. Hakkında hiçbir şey bilmese bile, istediğini aldığı takdirde onları terk edeceğini söylüyor. Onlar bütün boyuta meydan okumadılar mı? Bu iblis, içinde bulundukları boyuta ne olacağını önemsemiyor mu? Eğer gerçekten çekip giderse, bulundukları bölgenin efendisine hizmet etmiyor demektir, değil mi? Etseydi, çekip gideceğini söylemezdi. O zaman başına buyruk ve bağımsız bir iblis mi? Hayır, öyle olsaydı, niye ilk başta gelsin ki? Meydan okunduğu için mi? O zaman savaşırdı ama savaşmıyor. Inias'ın hükümdarı ile ilgileniyor. Daha doğrusu onun ve onun gibilerinin yeteneği ile. Anahtarları bilmiyor. Boyutlararası kapı açılabileceğini bilmiyor olsa gerek. Bir insana yanıt vermiyor, iblise de yanıt vermiyor. Cysa'yı mı beklese? Onun iblisi kesinlikle çok güçlü. Kabul etmek onu sinirlendiriyor ama şu an için Kho'Raktar'dan bile güçlüdür. Cysa'nın iblisi ile buna diz çöktürseler, ağzından laf alabilirler mi? Cysa'nın yardımını alırsa gerçekten çok ama çok sinir bozucu olacak. Maalesef ki, katlanmak zorunda gibi. Kho'Raktar bunu yenemez. Kendisi ise zarar görmüyor, evet de, zarar da veremiyor. Ne çıkmaz ama! Bir dakika, zarar almıyor. Kho'Raktar'a kendini böyle kabul ettirmemiş miydi? Evet, güçlü değildi. Yeteneği falan da yoktu ama sırf dokunulmazlık ile istediğini yaptırabildi. Aynısı yine gerçekleşebilir mi? Yine aynı başarıyı elde edebilir mi? Ya Kho'Raktar korktuğu gibi ölürse? Risk almaya ve denemeye değer mi? Inias derin bir iç çekiyor. Elini gözlerine götürüp ovuşturuyor. İşte başlıyoruz!

"Cehaletin gerçekten canımı sıkıyor. Aludir kavramının ne olduğunu mu bilmiyorsun? Yoksa, rol mü yapıyorsun? Bir insan olduğum için beni aşağılıyorsun ama ben senin türüne boyun eğdirebilen ve onları bağlayabilen bir insanım. Onları irade ederek, kendi gücüm olarak kullanabilen bir insanım. Anlıyor musun? Senin de vurguladığın gibi, ben bir efendiyim. Dilden anlayamayacak kadar kıtsan..." Inias ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde elini kaldırıp düşmanın suratına çarpabiliyorsa, o kadar süratli ve kuvvetli bir tokat çarpıyor onun yüzüne. "dayaktan anlarsın belki. Siz ancak bundan anlar gibi duruyorsunuz zaten." Inias devasa bir riske atıyor kendisini. İçinden bunun düpedüz aptallık olduğunu bile haykırıyor kendisine. Yine de, eğer iblisi kışkırtabilirse, eğer kendisine saldırtırsa, dokunulmazlığı ortaya çıkacak. Bu dokunulmazlık ona yeni bir kapı açabilir. Çoktan ardında tehditten başka hiçbir şey göremediği kapının ötesinde.
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

28 Mar 2023, 16:05

Sözlerinin söylemeye başladığın anda, karşında duran iblis gözlerini dahi kırpmadan dikkatli bir şekilde seni dinliyor. Yüzünde herhangi bir mimik oynamaması ve donuk ifadesi, iblisin aklından geçenleri ve hissettiklerini anlamanı imkansız kılıyor. İblise dair tek hissedebildiğin, başından beri savurgan bir şekilde ortaya koyduğu baskın aura oluyor. Ne var ki, tüm bu aura ve hatta tüm bu diyar, attığın tokadın adeta boşlukta yankılanmasıyla anlık olarak donuyor. İblisin başı, yüzüne attığın tokadın etkisiyle yan bir şekilde durduğu anda donan zaman, iblisin kafasını çevirmeden bakışlarını sana doğru döndürmesiyle tekrar işlemeye başlıyor. Ancak bu kez, her zamankinden daha yoğun bir şekilde etkisini göstermeye başlayan aura, attığın tokadın istenmeyen bir geri dönüşü olacağının sinyalini vermeye başlıyor. İblis yavaşça sana doğru kafasını çevirmeye başladığında, vücudunu sarmaya başlayan auranın uyguladığı baskıyla nefes alıp vermekte güçlük çekmeye başlıyorsun. Bu durum her ne kadar dışarıya yansımıyor olsa bile, ayaklarını yere daha sağlam basman gerektiğini hissediyorsun. İblis tamamen kafasını eski haline bakıp gözlerinin içine baktığı anda “Ne acı…” diyor sadece. Bu iki kelimenin ardından, garip bir acı hissi yayılıyor vücuduna.

Çatılan kaşların istemsiz bir şekilde vücudundan aşağıya doğru kaydığı anda, iblisin az önce Kho’Raktar’ın bir elini alan mızrağının şimdi karın boşluğundan içeri girmiş olduğunu görüyorsun. Acının ilk yayıldığı yerde yere düşmeye başlayan ve yavaş yavaş buharlaşan kan olup bitene anlam vermeni yeteri kadar zorlarken, benzer acının sırtında oluşması ve oradan da yere kanın süzülüyor olduğunu hissetmen, mızrağın içinden geçip geçtiğini sana anlatmaya yetiyor. Bakışlarına düşen boşluk ve aklına dolan sorular ile birlikte Kho’Raktar’ın “INIAS!” şeklindeki haykırışı bakışlarındaki anlam kırıntılarını da yok ederken, iblis boştaki koluyla yaptığı bir hamleyle vücuduna işlenmiş zincirleri Kho’Raktar’ın devasa vücuduna sarmaya başlıyor. Sana erişmek için uzanan Kho’Raktar, vücudunu saran zincirlerle bir anda etkisi hale geldiği anda dengesini kaybedip soluna doğru düşmeye başlıyor. Yavaşça kararan gözlerin, tercihlerini ve eylemlerini sorgulamaya başlıyor. Vücuduna yayılan acı bir yana, Kho’Raktar’ın çaresiz haykırışları kulağında buğulanırken, iblis bir kez daha gözlerinin içine bakıyor ve “Cümlelerini düzeltiyorum insan. Siz ancak, içimizdeki çürüklerin efendisi olabilirsiniz. Sen benim türüme değil, artıklarıma boyun eğdirmekle kendini yenilmez sayıyorsun. Tıpkı daha öncekiler gibi… Oysa, hiçbiriniz biz iblislerin neler yapabildiğini daha görmediniz bile.” diyor. Bu sözlerinin ardından vücudunu delip geçen mızrağını geri çeken iblis, vücudunda açılan deliğe ve buradan daha hızlı akmaya başlayan kana bakışlarını kaydırdığında “Ömrünüz, bizim istediğimiz kadar insan. Tanrılarına bunu ilet!” diyor. Bu sözlerinden sonra iblis yere düşmekte olan vücudunun yanıdan geçip giderek hareketsiz kıldığı Kho’Raktar’a doğru ilerlemeye başladığı anda, gökyüzünde çarpışan Cysa’yı görüyor, ancak ne onun ne de ortamdaki iblislerin varlığına dair herhangi bir şey sezemiyorsun. Ve Kho’Raktar… Onca haykırışına rağmen, sonunun senin gibi olacağını düşünsen bile, ne sesini duyabiliyor ne de net bir şekilde varlığını görüyorsun. Artık seni çağıran bu karanlığın, diğerlerinin aksine içinden çıkılamaz olduğunu düşünmeden edemiyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

28 Mar 2023, 17:41

Acı...
Oh, dayanılmaz acı!
Bütün bedeni açlıktan kudurmuş bir yaratık gibi kaplayıp öğüten acı!

Inias önce acının pençesine düşüyor. Bedenini delip geçen mızrak karşısında hızla yitip gitmeye başlıyor. Ardından şaşkınlığın pençesine düşüyor. Bir iblis ona nasıl zarar verebilir? Onu aludir yapan Qen adındaki güç buna engel olmuyor muydu? O attığı tokat ile iblisin canını yaktı mı gerçekten? Neler olduğuna dair en ufak fikri yok. Sonrasında da umutsuzluğun pençesine düşüyor. Mızrağın çekilmesiyle bacakları onu taşıyamıyor ve yere yığılıyor. Oluk oluk kanında yüzmeye başlıyor. Kho'Raktar'ı bile sadece bulanıklık olarak seçebiliyor. Yine de onu sarmalayan ve kendi gibi yere yığan zincirleri fark edebiliyor. Geri dönülemez ufkun şafağından farksız bir karanlığa gömülüyor. Bütün bunlar bir saniyede, taş çatlasın bir kaç saniyede gerçekleşiyor Inias için. Inias bunlara zaman harcamıyor. Bunlar arka planda gerçekleşirken o duygularının, düşüncelerinin ve acımasız pençelerin ona yetişememesi için yalvar yakar sürünmeye çalışıyor. Düşmana doğru solucan gibi kıvranıyor. Sayısız kere tekrar ediyor.

"Red...dediyorum..."
"Bur..ada...bite...mez..."
"HA..YIR!"

Bu aciz solucan halinde bile düşmana ve belki de kadere karşı hiddetle avazı çıktığı kadar bağırıyor. Gözyaşları şelale olurken, gerçekliği reddettiğini haykırmaya çalışıyor. Hem dışarıdan hem de içeriden Kho'Raktar'a seslenmeye çabalıyor.

"Geri...dön..."
"İç..ime...dön..."
"Kend..ini...ku..rta...r..."

Ölüm ile burun buruna iken bile Kho'Raktar'a laf yetiştirme ve düşmana yetişme derdinde. Zavallılığın şekil almış haline bürünmüş olsa bile düşmanı durdurma ve yok etme isteğinde. Sürünüyor, kıvranıyor, kendini çekiştiriyor. Son anlarında bile görevini yerine getirmeyi diliyor.
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

29 Mar 2023, 10:17

Yerde gözyaşlarına karışan kesik kelime ve cümlelerin, ne kadar çabalasan da ağzından istediğin gürlükte çıkmıyor. Bir an için kendi sesini duyup duyamadığında bile tereddüt etsen bile, konuşmaktan geri duramıyorsun. Yerde sürüdüğün bedenin, düşmanın olan iblise erişmekten oldukça uzak kalıyor. Giderek aranızdaki mesafe açılırken, iblis bir an için bile sana dönüp bakmıyor. Ancak içten içe, bu iblisin söylediğin her bir sözü duyduğunu ve buna rağmen adımlamayı kesmediğini görüyorsun. Bundan daha vahim olanı ise, iblisin kesin bir öldürme arzusuyla attığı her bir adımın sonunda, Kho’Raktar’ın farklı şekillerden öldüğünü görüyorsun. Bedenine defalarca saplanan mızrak, boğazında bir kesik açan mızrak, gövdesini diklemesine ikiye yaran mızrak, uzuvlarını tek tek kesip koparan mızrak, tam alnının ortasına saplanan mızrak… Her bir mızraklı son, Kho’Raktar’ın yok oluşundan başka bir kapıya çıkmıyor. Bedenini saran ve uzunluğu ile kalınlığına hayret ettiğin, iblisin nasıl bu yoğunlukta çıkartmış olduğunu bile kestiremediğin zincirler, Kho’Raktar’ın çırpınışları çaresiz kılarken, sözlerin bu çaresizliğin en uç noktası oluyor. Kho’Raktar’a yönelik sözlerine karşılık, buğulu gözlerin Kho’Raktar’ın çaresiz gururuyla yüzleşiyor. Gördüğün bu gurur ise, yok olacağını bilse bile Kho’Raktar’ın cismani varlığını reddederek seni tek başına bırakmayacak oluşu oluyor.

Nefes alıp vermenin giderek imkansızlaşmaya başladığı anlarda, sürünen bedeninde açılan yaralar zeminin sıcağı ile dağlanmaya başlıyor. Bir an için bunun sana faydalı bir şey olacağını düşünsen bile, açılan yaranın büyüklüğü ve kaybettiğin kan miktarı, bunun çaresiz bir tutunuştan öteye geçmediğini sana anlatıyor. İblis, Kho’Raktar’ın hemen baş kısmında, mızrağını Kho’Raktar’ın sağ gözüne doğru dokundurmaya başladığı anda sessiz harflerin bir çığlığa dönüşmeye çalışıyor. İblisin aurası zihnini sarmalamaya başlarken, bu işin basit bir öldürüşten ibaret olmayacağını da anlamaya başlıyorsun. İblis, gerçekleştireceği eylemin kararlığını ruhuna kadar işlediği anda, vücudunu hiç çevirmeden ve mızrağı tuttuğu kolunu gergin bir şekilde bekletirken “İnsan… Ölmeden önce soruma cevap verirsen, iblisine acısız bir yok oluş yaşatacağıma söz veriyorum.” diyor. Hemen ardından ise “İyi düşün, zira bu seçim, senin hayatında yapacağın son seçim olacak!” diyerek zamanının kalmadığını fark ettiğini sana belli ediyor. Bedenindeki güç bu esnada tamamen çekiliyor ve sadece başını kaldırabilecek gücü kendinde buluyorsun. Kho’Raktar ise, gururundan hiçbir şekilde taviz vermeden öfkeli bakışlarını ibliste tutuyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

29 Mar 2023, 12:51

Gerçekten batırdı, değil mi? İşte şimdi tam anlamıyla ayvayı yedi ve yediği ayva boğazına takılarak onu boğdu. Yutabileceğinden büyük bir lokma kopardı da denebilir. Inias derinliklerinde çok zayıf ve kısa gülüyor. Kho'Raktar parçalarına ayrılırken bile gurur yapıyor. Kendisi de geberirken bile ciyaklıyor. Ne komik! Galiba akli dengesini yitiriyor. Güldüğüne göre. Bu lanet boyutu ilk ve son defa yarasını dağlayarak lehine çevirecek gibi dursa da, nafile. Yetersiz geliyor. Hem yeterli gelse ne yazar? O kadar çok kan kaybetti ki, yine durum umutsuz olurdu. En azından Kho'Raktar ölmesin istiyordu ama iblisi bundan yana değil. Ona yakışıyor aslında. Hiçbir zaman ölümden korkmadı ki şimdi korksun. Hayranlık uyandırıcı aslında. Inias ölümle yüz yüze geldiği gibi yıkılıp akıl sağlığı bozuk gibi gülüyor haline ama Kho'Raktar onca işkenceye karşın hala ciddiyetini, gururunu ve öfkesini koruyabiliyor. Inias'ın yüzünde ağırdan bir gülümseme oluşuyor. Çarpık ve yarım yamalak. Fazla bir şey yaşamadı belki ama düşününce yaşadı be! Başka bir boyutta uyanmak, kendini tanımak, iblisle bağ kurmak, diğerlerini tanımak, bu yaşamda nereye konumlandığını öğrenmek, keşke Diniel'i son bir kere görebilseydi. Kızıl saçları çok hoşuna gitmişti. Acaba, Brog ile mi gitseydi? Kutlu Mirasçılara katılsaydı bunlar olmazdı belki de. Inias'ın beyni belki de ölümden önce son kez iş yapıyor. O iblis "Tanrılarınız" demişti, değil mi? Kho'Raktar ile ilk kez kapışırken Inias da öyle bir hisse kapılmıştı. Onu gözeten kutlu ve üstün bir güç. Demek ki, birden fazlalar. Merak içinde ukteyle ölmek çok tatsız. Acaba kimler? Kim olabilirler? Inias'ın dudaklarından istemsizce "Y...rel...Am...al...din..." dökülüyor. Belki de İblis Boyutu'nu yaratan ilk Aludir Tanrılardan biridir. Mantıklı olurdu doğrusu. İlk defa emin olmasa bile o zaman yakarmıştı değil mi? Onun gibi bir şey ya da. Inias görüşünü odaklamaya çalışıyor. Önce Kho'Raktar'a çeviriyor gözlerini. Sonra ise düşmana. Ne acizlik, ne zayıflık, ne kadar da güçsüz. Rezil rüsfa etti kendisini, ancak o. İblise yanıt vermek istese bile yapamayacak yüksek olasılık. Şu an yaşayıp yaşamadığının bilincinde bile değil. Düşünceler denizinde öyle savruluyor sadece. Eğer düşmanın dediği gibi, gerçekten tanrıları varsa, şu an bir şeyler yapmalarının tam sırası. Ona kut vermelerinin tam sırası. Y...rel...Amal...
...
...
...
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

30 Mar 2023, 16:33

Dudaklarından dökülen kesik kelimeler, artık harflere dönüşmeye başlıyor. Yüzlerce metre uzaklığı gören keskin gözlerin, birkaç metre önünü bile görmekten aciz kalıyor. Vücuduna yayılmış acı hissi ise, yerini istemsiz bir rahatlığa bırakıyor. Ancak bu rahatlığa rağmen, zihnine düşen sorular ve yaşanmamışlıklar nedeniyle hissettiğin huzursuzluk seni ziyadesiyle rahatsız ediyor. Az bir gücün olsa, tüm bu rahatsızlığı yok etmek için dişlerini gıcırdatacağını veya yumruklarını sıkacağını düşünüyorsun. Ne var ki, artık tüm vücuduna hakim olan uyuşma, göz kapaklarını bile kaldırırken tüm enerjini tüketmene neden oluyor. Aldığın sıcak soluklara rağmen vücudunun soğuğu ruhunu ürpertiyor.

Sözlerinin ardından senden gelecek cevabı birkaç saniye bekleyen iblis, sana birkaç yıl gibi gelen bu zaman diliminden sonra ilk hamlesini yapıyor ve mızrağını yavaşça Kho’Raktar’ın gözüne sokmaya başlıyor! Kho’Raktar’ın acı çığlığı bir yana, gözünden fışkırmaya başlayan kan iblisin mızrağını ala boyamaya başlıyor. Ne var ki, ruhunun bu diyardaki hükmünün sonlarına gelmesi, yaşadığın bu acı tabloyu bile hissetmemene neden oluyor. Kim olduklarını ve hatta var olduklarını bile bilmediğin Tanrıların seni bu gazaptan kurtarmaların arzulaman yapabileceğin tek şey olarak elinde kalıyor. Yitip giden vücuduna inat, ruhun onlardan gelecek bir kurtuluş için kavrulmaya başlıyor. Ancak zaman… Zaman her şeyi sindirdiği gibi, bu dünyadan ve diyardan bir Inias’ı da tereddüt etmeden…

İçinde düştüğün kaçınılmaz karanlık Yren Amaldin’den medet uman düşüncelerin dahi zihninden bir çırpıda silerken, bu dünyanın ufkunda bir parlaklığın belirdiğini görüyorsun. Cılız parlaklık, muazzam bir hızla karanlığı sindirip sana doğru gelirken, elini istemsizce gözlerine siper etme ihtiyacı duyuyorsun. Yerinen kalkıp parlaklığa yaklaşmaya dair arzun bir anda ve hızlıca içinde doğarken, parıltı bir anda karşında beliriveriyor. Hatları bir insanı andıran, ancak hiçbir uzvunu göremediğin parıltının gözlerinin içine sıcak bir duyguyla baktığını net bir şekilde hissedebiliyorsun. Daha önce yaşadığın bir anın aynısı diyebileceğin, fakat farklı olduğunu hissettiğin bu anda, parıltıya alışmaya başlayan gözlerine götürdüğün elini indirirken ışığın içindeki kişi, şefkatli ve naif bir ses tonuyla konuşmaya başlıyor.

“Inias… Sence de henüz erken değil mi?”


Daha önce konuştuğun bu şahsın, şimdi ve bu şekilde karşına çıkışı kafanın allak bullak olmasına neden oluyor. Karanlığın içinde yüz çevirdiğin parıltı dışında hiçbir varlığın bulunmaması ve hatta vücudunda bir deliğin bile olmaması, kendini öte diyarlarda hissetmene neden oluyor. Ancak parıltı, sanki tüm bu şaşkınlığın ve yokluğun içinde seni huzurla doldurmak ister gibi bir kez daha dile geliyor.

“Amaldin… Çok toydu… Kudretli de olsa, seni kurtaracak kadar değil Inias.”


Bir an için parıltının söylediği her bir kelime sana yabancı gelse bile, içten içe parıltının her bir nefesi bile duymak istediğini fark ediyorsun. Birkaç saniye önce yitik düşmüş bedeninin, hayata tutunmaktan bile vazgeçmiş ruhunun, ansız ve yersiz bir hoşnutlukla müjdelendiğini hissediyor. Parıltı ise sanki göremediğin yüzüne kocaman bir tebessüm kondurarak konuşmaya başlıyor.

“Yoksa henüz daha ismini öğrenemedin mi? Inias… Henüz erken…”

Parıltı bir anda gözlerinin önünde dağılıp seni tamamen karanlıkta mahsur bıraktığında, yavaşça açılan gözlerin Kho’Raktar’ın diğer gözüne sokulan mızrağa denk geliyor. Tam bu esnada, hemen sağ tarafına gökten düşen bir şeylerin olduğunu hissediyorsun. Göz ucun yavaşça bu noktaya kaydığında, vücudunun her yeri kana bulanmış Cysa’yı görüyorsun. Yerinden doğrulmak için gayret etse bile, vücudunun seninkinden bile daha çok hasar aldığı belli olan Cysa, derin bir nefes verip olduğu yere sırt üstü bırakıyor kendini. Burnuna bir anda gelen tanıdık ölüm kokusu, onca vahşiliğine rağmen Cysa’yı da esir almış gibi görünüyor. Az önce gördüklerin, Kho’Raktar’a devam eden işkence ve Cysa’nın düşüşü… Bu diyarda yaşadığın veya yaşadığını sandığın her bir an daha da tahammül edilmez bir hal alıyor. Ölmeye çırpınan vücudunu tutan bir tutam ruh ve ne idüğü belli olmayan bir parıltı, ölümün bile zül gelmesine neden oluyor. Ne var ki, bir anda doğan güneş, ölümün hala sana uzak olduğunu gösteriyor.

O Hükümdar!

“Bakın bakın… Benim şanlı Aludirlerimi bu hale düşürmeyi kim başarmış?”


Gözlerin, uğradığı işkenceye rağmen Kho’raktar’dan kayıp biraz arkandan gelen sese yöneldiğinde, hiçliğini de beraberinde getirmiş Eletha’yı görmek bir anda Tanrıların hala var olduğuna inandırıyor seni. Eletha, yüzüne yerleşen gergin gülümsemesine rağmen, senin ve Cysa’nın üzerinde gezdirdiği bakışlarını hızlıca Kho’Raktar’ın hemen önündeki iblise yönlendiriyor. Eletha, yüzüne yayılan çarpık bir gülümsemeyle acı içinde duran Kho’Raktar’a aldırış etmeden“Demek sensin, yanlış mıyım?”diyor. Eletha’nın bu sözlerinden sonra Kho’Raktar’a eziyetine ara veren iblis yavaşça Eletha’ya doğru dönerken “Ben ve-” diyor. Ancak konuşması bir anda Cysa’nın boğuk kahkahasıyla kesilen iblis, bakışlarını yerde ölümün kıyısında bulunan Cysa’ya çevirdiğinde Cysa ilk başta ağzından kustuğu kanın ardından oldukça hırıltılı ve kısık bir sesle “Sen ve kim? Geberip giden sevgilin mi?” diyor. Cysa’nın bu cevabıyla, girdiği mücadeleyi canı pahasına da olsa kazandığını anlamış olsan bile, esas seni şaşırtan şey, Cysa’nın bu sözlerinden sonra iblisin yüzüne yerleşen şaşkınlık ifadesi oluyor. Onunla konuştuğunda, ona tokat attığında, mızrağını sana sapladığında ve hatta Kho’Raktar’a işkence ettiği anlarda bile en ufak mimiği oynamayan iblisin, Cysa’nın sözlerinden sonra ortaya koyduğu şaşkın bakışları, ortaya çıkan durumun etkisini de açıkça ortaya koyuyor. Ancak iblis henüz karşı bir tepki veremeden, Cysa’nın yarattığı üstünlükten faydalanmak isteyen Eletha“Ne diyordun?”diyor durumdan duyduğu memnuniyetle. Hemen ardından ise adımlarını iblise doğru yönelten Eletha, yaydığı hiçlik hissine rağmen yarattığı baskıyla birlikte“Ben Eletha “Visyn” Norkian… Evrenin Kurucusu… 11 Havari’nin Efendisi… Aclania’nın Hükümdarı… Aludirlerin ve Savaşçıların Lideri…”diyor. Attığı her bir adıma yerleştirdiği unvanlarıyla birlikte iblisin hemen önünde dikilen Eletha“Kimsin, nesin bilmiyorum. Ancak bu sözlerimi aklına kazı iblis… Ben ve Aludirlerim… Senin için, Akuun için ve İblis Lordu Vagror için geri geleceğiz. O gün geldiğinde, bu lanet diyarınıza ayak bastığımız anda, ölmenin bir lütuf olduğunu düşüneceksiniz. O gün geldiğinde, Jirgrak’a lanetler okuyacaksınız! O gün geldiğinde, keşke Ralrazan yaşasaydı diye ağıtlar yakacaksınız! O gün geldiğinde, Annodel’in, Sulgrith’in ve hatta Alreth’in bile hiç var olmamış olmalarını dileyeceksiniz! Tek dileğim… O gün geldiğinde hala yaşıyor olman olacak iblis. O güne kadar yaşa!”diyor. Bakışlarını bir süre daha iblisin gözlerinin içinde tutan Eletha bu sözlerinden sonra sırtını iblise döndüğü anda, Kho’Raktar’ı saran zincirlerin gevşeyerek iblise geri döndüğünü görüyorsun. Kho’Raktar ise kızıl parıltılara bulanıp ruhuna doğru çekilirken Eletha yavaşça seni yerden kaldırmaya çalışıyor. Bu esnada ise, ancak senin duyabileceğin bir ses tonuyla kulağına fısıldayan Eletha“Şimdi daha güçlüsün Inias… Ve daha da güçlenip yaşamak için bir sebebin var.”diyor. Karanlığı mesken edinmiş bakışların Eletha’nın yüzünün aydınlığı ile kamaşırken, Eletha“Eve gidiyoruz, fethetmek için!”diyor Cysa’ya doğru yönelirken. Ancak gözlerin… Bundan sonrası için görecek bir şey kalmadığını biliyor. Ne var ki kulaklarında yankılanan Eletha’nın sözleri, hala yaşadığını sana gösteriyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

03 Apr 2023, 23:29

...
...
...

Sıcaklık, şefkat, naiflik; O? Nasıl? Inias hızla anımsamaya başlıyor. Onu ilk defa gördüğü anı, onu ilk defa duyduğu anı. Yine karşısında duruyor. Ona adını veren, onun adını teyit eden. Bir kez daha onu müjdeliyor. Bir kez daha onu doldurmaya çalışıyor. Güç ile, enerji ile, duygu ile, ruh ile, umut ile! Bu sırada ayaklanıyor ve eli gövdesine gidiyor. Yara? Yarası yok? Yarıktan ötürü ölmüyor muydu zaten? Yoksa gerçekten öldü mü? Hayır, Işık ona devam edeceğini söylüyor. Yolculuğuna, arayışına, serüvene. Işık uzaklaşırken Inias önce sözlerini düşünüyor. Yrel Amaldin gerçekten yaşamış ve denilenleri yapmış demek ki. O ad vurgusunu anlamlandırmaya çalışıyor. Adının Inias olduğunu biliyor ya. Adının ardında başka şeyler mi saklı? En son asıl soru; bunca zamandır düşünmeden edemediği konuyu sorguluyor. "O ışık, benimle konuşan varlık, acaba Tanrı olabilir mi?" Karanlık hükmünü geri kazanırken Inias gözlerini açıyor.

"E..letha?" Hükümdarın kendisi burada mı? Şu an mı? Tanrılara şükürler olsun! Inias'ın içine güven duygusu doluyor. Ölmedi, kurtuldu! Cysa, gerçekten çok güçlüymüş. Onun aksine Cysa düşmanı öldürebildi ve onca ağır yaraya karşın konuşabiliyor. Inias imrenmeden edemiyor. Hükümdarı konuşuyor ama Inias anlamıyor. Duyacak gücü mü yok? Yoksa, onun aklının almayacağı vurgular mı yapılıyor? Kho'Raktar ona dönerken Eletha ise onu ayağı kaldırıyor. Inias hâlâ gebermenin eşiğindeki zayıflığın mağduru olsa bile bu onu onur duymaktan alıkoyamıyor. Hükümdarın ta kendisini onu kurtarmakla kalmadı. Bizzat kendi elleriyle onu ayaklandırıyor. Hatta ona sözleriyle destek oluyor. Inias yüzünü zorla çevirdiğinde onun nur dolu güzel yüzü gözlerine doluyor. Gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor. Belki de zaten akmayı hiç kesmemişti. Sadece minnet duygusunu dillendirebiliyor. "Te..şekkü...r...ed..e...rim."
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

04 Apr 2023, 10:14

Gözlerini yavaşça araladığında, bedeninin uyuşukluğu bir an içini ürpertiyor. Uzuvların sana ait değilmiş gibi karıncalanırken, bakışlarını çevirdiğinde gözüne çok uzak görünüyorlar. Ellerinin ve ayaklarının senden bu kadar uzak olmasını bir an yadırgıyorsun. Boyun uzun denilebilecek türden bile olsa, ellerini birbirine kavuşturmak veya ayak parmaklarına dokunmak sana son derece imkansız geliyor. Ancak bu anda fark ediyorsun ayak parmaklarının çıplak bir şekilde durduğunu. Onları küçük bir çocuk gibi birbirlerinden ayırmaya çalışıyorsun. Ufak dalgalanmalar yaparak 10 kişilik bir koreografi oluşturuyorsun. Aslında tek amacın, her birini hissedebilmek oluyor, fakat neden çıplak olduklarını anlayamıyorsun. Zihnin, gözlerinin en son kapandığı anlara döndüğünde, sadece gözlerinden akan yaşları ve Eletha’nın sıcak gülümsemesini anımsıyorsun. Ve göğsündeki koca deliği!

Bir anda korkuyla ellerini göğsüne götürüp bakışlarını da göğsüne indirdiğinde, bandajlarla sarılmış bir vücut buluyorsun karşında. Ufak bir sızı dışında göğsünden gelen bir acı hissetmemek, ölümün kıyısından dönmüş biri olarak sana fazla yabancı geliyor. Bununla birlikte, sırt üstü yatıyor olmana rağmen sırtında sadece günlerdir yatmışçasına hissettiğin bir ağrı dışında pek bir şey hissedemiyorsun. Günlerdir yatmışçasına…

Derin bir nefes alıp, iç organlarının ve ciğerlerinin hala yerinde ve çalışır vaziyette olduğunu anlayabiliyorsun ve bunun getirdiği rahatlıkla başını etrafına doğru çeviriyorsun. Taş duvarlar dışında beyaz çarşaflı yatak dışında odada başkaca bir mobilya veya eşya göremiyorsun. Üzerindeki çarşafı edep yerlerini kapatacak şekilde ayarlayarak yatağından doğruluyor ve biraz gerinme hareketleri yapıyorsun. Bu hareketler sırasında göğsünde bir ağrı hissetmiş olsan bile, bu dayanılmayacak türden bir ağrı olmuyor. Etrafına daha dikkatli baktığında, bir pencereden süzülen ışığı ve kenara çekilmiş perdeleri görüyorsun. Oturduğun açıdan dışarıyı net göremesen bile, daha önce gördüğün bir manzaranın benzeri olduğunu anlayabiliyorsun. Bununla birlikte, perdeler de daha önce gördüklerinin aynısı olması nedeniyle, Aludir Üssü’nde olduğunu anlayabiliyorsun.

Yatağından doğrulmaya çalıştığın anda, odanın sağ tarafına denk düşen kapısı bir anda açılıyor ve içeriye genç bir kadın giriş yapıyor. Senin yataktan kalkacak olmanı gördüğü anda bir anda şaşıran ve yerinde zıplayan kadının, sanki cinsel organını gördüğünü düşünerek çarşafı üstüne daha da kapatıyorsun. Ancak kadın “Uyandınız mı?” demesiyle şaşkınlığının sebebini anlıyorsun. Kadın sana doğru gelirken “Üç gündür uyuyorsunuz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” diye soruyor. Kadına cevap vermek için ağzını açmaya yeltendiğin anda ise, dışarıdan gelen birtakım sesler bir anda kaşlarını çatıp dışarıdaki seslere odaklanmana neden oluyor. Kadın da tıpkı senin gibi kafasını kapıdan dışarıya doğru uzatmaya çalıştığı anda, birden kapıda beliren bir el kadını dışarı çekiyor ve kadın zar zor dengede durmayı başararak odadan çıkartılıyor. Ne olup bittiğine anlam vermeye çalıştığın anda ise kapıda bir anda yüzünde kocaman bir gülümsemeyle beliren Cysa’yı görüyorsun. Üzerinde, kendisine hiç de yakışmayan kirli krem renginde, tek parça bir kıyafet bulunan Cysa seni baştan aşağıya süzdükten sonra hafif çarpık bir gülümsemeyle “Seni bekleyeceğim diye kaç kere kovuldum biliyor musun Inias? Sonunda uyanabildin!” diyor biraz sitem eder gibi.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

04 Apr 2023, 13:18

Inias tekrardan gözlerini açtığında sanki akşamdan kalma gibi bir durumda oluyor. Uyanıık olmasına karşın beyni bir an çalışmıyor ve kendi bedenini yeniden tanımaya başlıyor. Sonra odayı, sonra boyutu. Bütün taşlar hızla yerine oturduğunda ve geçmiş bir film şeridi olarak başa sarıp oynadığında panikle doğrulup önce deliğin olması gereken yeri, sonra her yerini yokluyor. Bedeni sarılmış ve mahrem yerleri yorganı çekmesiyle kapanmış. Sırtında öyle bir ağrı var ki, sanki günlerdir...

Oh...

Kapının açılmasıyla içeriye genç bir kadın giriyor. Sağlık görevlisi çıkardığı sesle onu bulunduğu önceki durumlardan daha da paniğe sokuyor ve üstünü daha da kapatmaya çalışmasına neden oluyor. Üç gün... Tanrılar aşkına, o kadar olmuş olabilir miydi? Yaşadıklarını düşününce şaşırmaması gerekiyor aslında. Hal hatır sorusu Inias'ta ters tepiyor. Nasıl mı? Nasıl olabilir ki? Kendisini rezil rüsva etti! Başarısız oldu! İblisine işkence yapılırken ciğeri beş para etmez bir solucan gibi kıvranmaktan ve yardım için yalvarmaktan başka hangi acizliği gerçekleştirebildi?! Inias kısacık yeni yaşamı boyunca ilk defa bu kadar nefret ile dolu. Nefretin tek hedefi ise kendisi. Bütün nefretini dışarıya kusmaya ağzını açıyor ki, dışarıdan bir ses duyuyor. Kaşları daha da çatılıyor. Bir elin hemşireyi çektiğini gördüğünde ise kaşları bu sefer havaya kalkıyor. Cysa'nın şen şakrak bir kişilik ile karşısında komiklik yapması onun sinirlerini bozuyor. Kendisini öyle aşağılık hissediyor ki, gülmeye başlıyor. "Hehehaha, beklettiğim için kusura bakma! Utancımdan ve zavallılığımdan ötürü ölü kalmayı yeğliyordum ama birileri izin vermedi." Sözlerini biraz daha gülerek bitiriyor ve devam ediyor. "Seni yaşam dolu görmek beni mutlu ediyor. Benden önce uyandığın kesin. Eee, ben yok iken ne oldu bakalım?"
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

04 Apr 2023, 16:38

Konuşmaya başladığın sırada kaldığın odaya tamamen giren Cysa, kapıyı kapatıyor. Bu esnada kapının dışında kalan kadın birkaç kez kapıya vurduğunda konuşman istemsiz bir şekilde kesiliyor. Ancak Cysa sağ elinin işaret parmağını havaya kaldırıp sana bu hareketiyle beklemeni söyledikten sonra, kapattığı kapıyı açıyor ve “Kaybol!” diyor sadece. Cysa’nın bu tek kelimelik cümlesinde yüz ifadesini göremesen bile, korku dolu bakışlarını hissedebiliyorsun. Bunun yanında, odanın dışında gelen hızlı ayak sesleri de bu tek kelimelik komutun ziyadesiyle işe yaradığını gösteriyor. Cysa tekrar odaya dönüp kapıyı kapattığında “Ne diyordun?” diyor çarpık gülümsemesiyle. Sözlerine bu haliyle devam etmenin ardından Cysa yavaşça yanına doğru adımlamaya başlıyor. Seni baştan aşağıya süzen ve hatta neredeyse üzerindeki çarşafı bakışlarıyla yok edecek gibi duran Cysa sana birkaç adım kala duruyor. Bakışlarıyla seni bir kez süzdükten sonra “İyi görünüyorsun, bunu beklemiyordum.” diyor. Ardından attığı bir gülümsemeyle birlikte Cysa “Eletha bizi tekrar Aludir Üssü’ne getirdi. Sonrasında da kendince bir tedavi uyguladı sanırım. Zira ben de kapıdan geçtikten sonra bayılmışım. Uyandığımda her yerimi sarmışlardı, ancak onları çıkardım buna gerek yok!” diyor.

Cysa bu sözlerini gururlu bir şekilde dile getirirken, bir anda üzerindeki kötü kıyafeti alttan sıyırmaya başlıyor! Cysa’nın ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlayamasan bile, beyaz külotunu görmenle birlikte bakışlarını kaçırmaya çalışıyorsun. Ancak Cysa “Merak etme, üzerine atlamayacağım.” diyor. Fakat hemen ardından cümlesinin sonuna eklediği kısık bir “Şimdilik.” sözüyle yüzüne yayılan gülümsemeyi arttırıyor. Bakışlarını halen daha Cysa’da tutmaktan çekindiğin sırada Cysa “Bak, bu benim utancım.” diyor senin sözünü kullanırcasına. Cysa’nın bu sözünün ardından bakışlarını biraz da tereddüt ederek ona doğru çeviriyorsun ve Cysa kıyafetini göğüs kısmına kadar sıyırmış bir şekilde ve karnının sağ tarafının üst kısmında bulunan yaklaşık 10 santimlik yara izini gösteriyor. Kalan izden oldukça derin olduğu belli olan bu yarayı boştaki eliyle gösteren Cysa “Bir iblisi indirmiş olabilirim, ancak bu şekilde yaralanmış olmak gerçekten utanç verici. Fakat senin aksine ölmeyi yeğlemiyorum Inias! Sana söylediklerimi sakın unutma. Bir gün tüm iblisler önümde diz çökecek! O gün geldiğinde, o lanet olası iblisin sana yaptıklarını karşılıksız bırakmayacağımdan emin ol!” diyor.

Cysa kıyafetini tekrar indirirken gözlerinin içine bakmayı sürdürüyor. Sanki gözlerinin altında başka bir şey arar gibi duran Cysa “Eletha’ya bir dahaki görevde seninle birlikte olmak istediğimi söyledim. Ondan gelecek cevabı bekliyorum. Bu arada Kraliyet Savaşçıları Birliği’ne dahil olmuşsun. Beni istemediler, ancak beni eninde sonunda isteyecekler!” diyor. Bu sözlerinden sonra kapıya doğru yönelen Cysa “Utancımı bile seninle paylaştığıma göre, bu demektir ki her halükarda yine birlikte olacağız Inias… Sana sunduğum krallık teklifi daima geçerli olacak, bunu da düşün.” diyor çarpık gülümsemesiyle. Tüm bu anlarda, Cysa’nın o şehvetli kana susamış bakışlarını görmek iblis diyarındaki anılarını canlandırsa da, Cysa’nın ciddiyetini de anlayabiliyorsun.

Off Topic
Konu içerisinde başka yapacak bir şeyiniz bulunmuyorsa, konuyu sonlandırabiliriz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Nuwihn Bölgesi”