Ayrılış ve Başlayış (Zenahpuryu)

[GM - Dimensio]

Çocukların her birine verdiğin 1.500 Aclania Pulasının ardından, onlar herhangi bir şey demeden konuşmaya başlıyorsun. Çocuklar ellerine geçen parayı adeta gözleriyle hızlıca sayıp kocaman gülümsemeyle durarak sözlerini dinliyorlar. Ancak bu anda, sanki senden çok paraya odaklamış gibi durmaları sözlerinin ne kadar dinlendiği hususunda kafanda soru işaretleri barındırıyor. Elini uzatıp son sözlerini tamamladıktan sonra çocuklardan karşılık beklediğin esnada kız çocuk avucundaki parayı cebine atıp bakışlarını sana doğru kaldırıyor. Önce eline, sonra yüzündeki kocaman gülümsemeye bakan kız, sana doğru benzer bir şekilde gülümserken “Semiyazah Apla’m mısın da senlen dosd ol’cam? Hade get işine!” diyor. Bu sözlerinin ardından kız çocuk ve yanındaki çocuk sanki tek bir ağızdan kıkırdamaya başlarken senden uzaklaşmak için ufak adımlar atmaya başlıyorlar. Ancak kız çocuk attığı iki adımdan sonra tekrar sana doğru dönüyor ve “Hem abey, kerizlerlen de argadaş olmam ben!” diyor. Kızın bu sözlerinden sonra kahkaha atmaya başlarken, diğer çocuk da ona eşlik ediyor. Anca içlerinden sinik olanı, başından beri tüm bu kıkırdama ve kahkaha atma işine hiç dahil olmadan, usulca senden uzaklaşıyor.

Çocuklar senden uzaklaştığı esnadan Guuste, yüzüne yerleşen memnuniyetsiz ifadeyle sana bakarken “Tam piçler işte Zen, paran da boşa gitti!” diyor sitem edercesine. Hemen ardından ise “Ah, benim hatam işte! Keşke bu yoldan gitmeyi kabul etmeseydim.” diyerek kendini de bu söğüşlenmeye dahil ediyor. Ardından yüzündeki ifadeyi değiştirmeyen Guuste “Daha da paramızı kaptırmadan gidelim bence.” diyerek niyetini ortaya koyuyor.

Off Topic

Kalan paranız 250 Aclania Pulası'dır. İmzanızı güncelleyebilirsiniz.

[Zenahpuryu]

Çocuklarla bir bağ kurup, onlara yardımcı olmak istese de bağ kurmak konusunda pek başarılı olamamıştı. Çocuklar ellerine geçen parayı saymaya devam ettikten sonra sözlerini dinlemişlerdi, ancak dost olma kısmına sıcak bakmamışlardı. Zira kendisinin Semiyazah olmadığını, bu yüzden dost olmayacağını söylüyordu. Sığ ve çocukça bir bakış açısıydı. Buraya gelen kaç tane Aludir onlara yardım etmek istiyordu ki? Guuste'nin bile tavırlarına bakılırsa bu pek fazla değildi ve hala cahilce Semiyazah diye tutturmaları komik bir konuydu. Sonrasında çocuk kendisine kerizlerle arkadaş olmayacağını söylemişti, Zen'in önce gözleri şaşkınlıkla açılmıştı, bu sözlere karşı küçük bir şaşkınlık geçirse de hemen atmıştı üzerinden. Kız ve diğer çocuk gülmeye devam edip giderken, sessiz olan çocuk ise hiçbir şey demeden gitmişti. Guuste ise hiç memnun değildi. Çocuklara piç diye hitap etmiş ve paralarının boşa gittiğini söylemişti. Zen öyle düşünmüyordu. Guuste yola devam etmeyi teklif ettikten sonra Zen öyle bir kahkaha patlatmıştı ki, bütün köyü inletebilirdi.

Katıla katıla gülmeye devam etti. "Duydun mu? Bana keriz dedi." Diye araya sokuşturduktan sonra ellerini beline atıp gülmeye devam etti. Gülmesi durmaya yakın iken arabaya doğru yönelip binmek için eyleme geçti. Arabaya bindikten sonra gülmesi tamamen durmuştu, ardında kocaman bir gülümseme kalmıştı. "Çocuk bunlar Guuste. Bırak nasıl istiyorlarsa öyle yaşasınlar, mutlu olduklarını görmek benim için yeterli. Bu beni keriz yapacaksa onların gözünde, büyük bir problem değil. Yüzleri gülsün de." Çocuklar hakkında kötü bir şey düşünmüyordu. Ne de olsa, Aclania'nın dışladığı bir köydeki üç tane çocuktu bunlar. Keriz durumuna düşmemişti kendi içinde, boktan taşlara para vermemişti. "Hadi gidelim Guuste." Dedikten sonra yola çıkmaya hazır olduğunu belirtecekti. Köyden çıkmaya yakın iken, "Semiyazah neden isyan etti ve ne zaman oldu? Kaç yıl önce yani? Biliyorsun ben hatırlamıyorum bir şey, hatta şuan ki imparatoru da tanımıyorum. Aynı kişi mi?" Diyerek sorusunu yöneltti.

Out: İmparatorla vs herhangi bir rp yapmadığım için bilmiyormuş gibi davrandım, ancak bu tarz bilgilere sahipsem hemen düzeltebilirim.

[GM - Dimensio]

Guuste’nin sözleri üzerine patlattığın kahkaha, sadece Guuste’nin değil etrafınızdaki herkesin dikkatini çekiyor. Uzaklaşmakta olan çocuklar bile bir anlığına dönüp sana bakıyor, ancak ardından yollarına devam ediyorlar. Söylediğin sözlere karşılık olarak ise Guuste şaşkın ve anlamsız gözlerle sana bakıyor. Bu da sana, sözlerinin Guuste için pek anlaşılır olmadığını, en azından bu davranışla daha önce karşılaşmadığını gösteriyor. Ancak araca binip yola devam etmeyi söylemenin ardından, Guuste yüzündeki o şapşal ifadeyi siliyor ve memnun bir şekilde tekrar at arabasını harekete geçiriyor. Hatta bunu biraz da hızlı yaparak, bir an önce buradan ayrılmak istediğini açıkça ortaya koyuyor.

Staidava’nın içinden geçip çıkışına doğru geldiğiniz esnada, hükümdarlarla ilgili sorunu yöneltiyorsun Guuste’ye. Guuste ise anlık bir şaşırmanın ardından sana dönüyor ve “Aa-tabi, doğru ya!” diyor yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirirken. Ardından tekrar yola doğru bakışlarını çeviren Guuste “Herius “Arasir” Vala yanılmıyorsam 175 yılı ile 187 yılları arasında Aclania’nın hükümdarıydı. Semiyazah ile olan savaş ise, 176 veya 177 yılında gerçekleşmiş-” diyor. Tam bu esnada bir anda duraksayan Guuste bakışlarını hafifçe sana doğru çevirirken “Şu anda ise 253 yılındayız.” diyor. Bu sözlerinden sonra Guuste “Şu andaki hükümdarımız ise Eletha “Visyn” Norkian’dır ve tahta henüz geçen sene geçti.” diyor. Guuste’nin hükümdarlardan bahsederken takındığı saygılı tutum ve isimlerini telaffuz ederken gösterdiği özen dikkatinden kaçmıyor. Ancak Guuste anlatımlarınla devamla “Semiyazah’ın isyan etme sebebi, kendisini Herius “Arasir” Vala’dan daha kudretli görmesiydi. Aslında temel sorun biraz daha derin.” diyor. Guuste bu sözlerinden sonra pek girmek istemediği bir konuya değinecek olmanın verdiği sıkkınlıkla derin bir nefes aldıktan sonra “Aclania’nın kurucusu olan Igdis’in yerine oğlu Ariuk geçmişti. Ariuk ise ölümüne yakın bir zamanda, tahta geçecek varisin kendi kanından olmayacağını, bundan sonraki hükümdarların da kan bağıyla bağlı olmak olmadığını belirten bir buyrukta bulundu. Bu zamandan sonra da Aclania’daki hiçbir hükümdar, önceki hükümdarın kanından gelmedi.” diyor. Sözlerine kısa bir ara veren Guuste, ardından tekrar konuşmaya başlıyor ve “Herius “Arasir” Vala ve Semiyazah, iki varisti aslında. Hükümdarın Herius “Arasir” Vala olarak ilan edilmesi, birlikte büyüyen bu iki kudretli insan arasındaki savaş sebebi oldu. Bir nevi taht kavgası yani anlayacağın.” diyerek sorduğun sorulara cevap veriyor.

Off Topic

Başkaca konuşacak veya soracak bir şeyin olmaması halinde, seyahati biraz hızlandırabiliriz.

[Zenahpuryu]

Guuste'nin anlamsız bakışları karşısında daha önce bu davranışla karşılaşmadığı izlenimine kapılıyordu genç adam. Belki de diğer Aludirler de aynı durumu yaşamışlardı, ancak sonunda verdikleri tepki bu şekilde olmamış olabilirdi. Belki hırpalamışlardı, belki bağırıp çağırmışlardı, ancak Zen'in tepkisinden farklı olduğu kesin gibiydi. Guuste yola devam ettikten sonra, köyün çıkışlarına doğru yeni sorusunu yöneltmişti. Guuste, Herius "Arasir" Vala adlı kişinin 175 yılı ile 187 yılları arasında Aclania'nın hükümdarı olduğunu söylüyordu. Semiyazah denen kişi ile olan savaş işe tahta çıktıktan 1 yıl sonrasında gerçekleşmişti. Şu anda ise 253 Yılındalardı. Üzerinden oldukça uzun bir zaman dilimi geçmesine rağmen Staidava Semiyazah'tan vazgeçmemişti. Bu vazgeçmemenin sonucu olarak ise, Aclania köyü dışlamaya devam ediyor olmalıydı.

Eletha "Visyn" Norkian ise tahta geçen sene geçmişti. Şu an ki mevcut hükümdarları Eletha idi. Semiyazah'ın isyan sebebi ise, kendisini Herius'tan daha kudretli görmesiymiş, ancak işin derinlerinde olay biraz daha farklılaşıyormuş. Aclania'nın kurucusu Igdis'in yerine oğlu Ariuk geçtikten sonra, Ariuk ortaya yeni bir şey atmıştı. Tahta geçecek kişinin kendi kanından olmayacağını, bundan sonra da hükümdarların kan bağı yoluyla geçmek zorunda olmadığını buyurmuştu. O vakitten sonra, hiçbir hükümdar kan bağı yoluyla tahta geçmemişti. Herius ile Semiyazah iki varisken, hükümdar Herius ilan edilmiş ve birlikte büyüyen bu iki kişi arasında savaş çıkmıştı. Taht kavgası, beraber büyüyen iki kişiyi birbirine kırdırmayı başarmıştı.

"Birlikte büyüyen iki kişiyi birbirine kırdırmak. Taht dediğin bazılarının gözünü çok büyük döndürüyor olmalı. Herkesin hayalleri farklı sonuçta. Semiyazah'ta bu hayalin peşinde ölmüş demek ki." Diyerek cevap verdi Guuste'ye doğru ve etrafı izlemeye başladı.

Off Topic

Hızlandırabiliriz.

[GM - Dimensio]

Guuste söylediğin sözlerin ardından, bir müddet sadece at arabasının ilerleyişine odaklanıyor. Ancak gözlerinin içindeki ışığın sönmesinden, aslından zihninde söylediğin sözleri tarttığını hissedebiliyorsun. Sessizliği içinde söylediklerinin içindeki anlamı sindirmeye çalışan Guuste yarım dakika kadar süren sessizliğinden sonra “Belki de öyle. Ancak bir hükümdar olmak bana kalırsa sadece bir tahta oturup gücünü göstermek değil. Veya senin tabirinle göz döndürdüğünü söylemek ne kadar doğru bilemem.” diyor. Bu sözleriyle Guuste söylediklerine pek katılmadığını dile getirse bile samimi tonunu kaybetmeden bakışlarını sana doğru çeviriyor ve “Ben sizin gibi güçleri olan ve aklı çalışan biri değilim Zen. Cahilin tekiyim. Ama bir hükümdar olmanın ve bu unvanla bir tahta oturmanın göz döndürdüğünü düşünmüyorum. Bu dünyada ve belki de iblis diyarında, her şey bir denge üzerine kurulu ve bu dengeyi elinde tutan bir hükümdar… Bu büyük bir sorumluluk ve insanın gözünü döndürecek bir şey değil.” diyor. Sözlerinden sonra hafifçe kollarını geren ve sırtını kıtlatan Guuste tekrar önüne dönüp yola odaklanırken “Bana tahtı sunsalar, bir saniye bile düşünmeden reddederim. O kadar şeyle nasıl uğraşayım?” diyor samimi bir şekilde. Cümlesinin sonunda attığı kahkaha ile samimiyetini tamamen ortaya koyan Guuste, bir anda bakışlarını sana çevirirken, iki erkek arasındaki havadan sudan bir muhabbet edasıyla “Ya sen Zen? Bir gün tahtı sana sunsalar, ne yapardın?” diye soruyor.

Off Topic

Son bir RP alıp yeni konuya geçebiliriz.

[Zenahpuryu]

Sessizce dinlemeye başladı Guuste'nin ağzından dökülen her bir kelimeyi. Hükümdar olmak ona göre oturup gücünü göstermek ya da göz döndürecek bir şey değilmiş. Bir hükümdar olmanın ve tahta oturmanın getireceği o büyük sorumluluk, göz döndürecek bir şey değilmiş. Zaten Zen'de bunlardan bahsetmemişti, tahtı isteme arzusundan bahsediyordu. Yine de sözlerini kesmedi dostunun, dostu da devam ederek tahtı kendisine sunsalar bunu reddedeceğini söylüyordu. Hafifçe gülmüştü Zen. İnanmadığından değil ancak komik bulmuştu bir anlık. Sonrasında kendisine tahtı sunsalar ne yapacağını sorguluyordu genç adamın. Ne yapacağı belliydi aslında, böyle bir sorumluluğun altına kesinlikle girmek istemezdi.

"Böyle bir sorumluluğu taşıyabilecek bir insan olduğumu düşünmüyorum." Dedi gülümseyerek. Dürüst bir şekilde cevap vermek en iyisiydi. "Bir gün Dünyanın en güçlü Aludiri olacağım, Shy'da İki diyarın en güçlü Ejderhası olacak. Yani, ben ve iblisim bu diyarlardaki herkesten üstün olacağız. Ama..." Dedikten sonra kısa bir es verdi. "Bu güce sahip olduğumda bile bir krallık yönetecek sorumluluğun altına girebileceğimi sanmıyorum. Hem, öyle düşüncelerim de yoktur belki. Daha önce bir şarap sofrasında Diniel adlı dostum bana "Sen iyi biri misin?" diye sormuştu. Ona da aynı cevabı verdim, "Bilmem. Benim doğrularım var ve o doğruları yaşıyorum. Eğer doğrularım beni kötü insan yapacaksa, kötüyümdür. İyi yapacaksa iyi." Böyle bir düşüncenin bir hükümdara ne kadar yakışacağını bilmiyorum. Mesela ben hükümdar olsam şimdiye Staidava'ya yardım etmiştim, bağlılık falan umurumda değil, bu çocukların gülmeye ihtiyacı var, insanlar benim insanlarım, onların daha iyi yaşamaya hakkı var. Bunlar işte benim doğrularım, ama görüyorum ki bir hükümdar olarak vermen gereken karar farklı oluyor. Sanırım ben hükümdarlığı bu sebepten de yapamazdım. Benim için halktan birisi olmak yeterli, halkın içinde herkesin yardımına koşabilen, gücünü herkesle paylaşan kişi, Zenahpuryu olmak yeterli. O yüzden, hükümdarlığı reddederdim."

Çenesi biraz fazla açılsa da, dostuna tam olarak içini açmak istemiş ve rahatlıkla açmıştı. Bundan pişman değildi. Yakın dostlar birbirini tanımalı sonuçta, değil mi?

[GM - Dimensio]

Off Topic

Zenahpuryu'nun hikayesi bu konudan devam edecektir.