Kendini Keşfeden Biri (Mihr)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

18 Feb 2023, 12:44

Aludir Üssünden ayrılmanın ardından, birkaç saat boyunca hiç durmadan ilerliyorsun. Ardında ne seni takip eden ne de herhangi bir şekilde karşılaştığın biri oluyor. Başlangıçta, düzenli döşenmiş bir yol sana kılavuzluk ederken, bir saatlik ilerlemenin ardından yolun toprak hale dönüyor. Tüm bu süreçte, etrafında beklediğinin aksine yeşilin bol olduğu, kısmen dağlık bir alan seni sarmalıyor. Gördüğün yeşillik alanlar, tamamen doğanın kendisine bırakılmış ve insan elinin değmediği yerler olarak gözüne görünüyor. Ancak tüm bu doğallığın içerisinde, yer yer karşına çıkan, 4-5 metreyi bulan ve taştan yapılmış gözlem kulelerini de görüyorsun. Her bir gözlem kulesini gördüğün anda, kalbin hafifçe paniğe sevk olsa bile, kulelerin boş oluşu içindeki cesaretin kırılmasının önüne geçiyor. Dolayısıyla, bu ana kadar oldukça rahat ve sorunsuz bir ilerleme kaydetmiş oluyorsun.

Yol boyunca yaptığın ilk duraksamanın nedeni, yürümekte olduğun toprak yolun ikiye ayrılması oluyor. Ortada yol gösteren herhangi bir tabela veya levha bulunmuyor. Buna karşın, sağa yönelen yol daha geniş ve toprak zemin daha oturaklı görünüyor. Sola ayrılan yol ise, daha dar ve taşlık bir yapı gösteriyor. Bakışlarını biraz daha dikkatle bu yollara verdiğinde, sağa yönelen yolun zemininde, tekerlek izlerini andıran oturmalar görebiliyorsun. Sola ayrılan yolda da benzer izler mevcut olsa bile, bunları zar zor seçebiliyorsun. Son olarak, her iki yolun ufkuna doğru bakışlarını çevirdiğinde, sola ayrılan yolun ufkunda tepeler ve dağlar bulunduğunu fark ediyorsun. Sağa ayrılan yolun ise, yine tepeler ve dağlar barındırsa bile, düzlüğün olduğu yerler olduğunu da görebiliyorsun. Ancak her iki yolun sonunda da henüz bir yerleşim yeri veya insani bir dokunuş göremiyorsun.

Off Topic
Konuda geçici bir süreliğine pasiflik sınırı bulunmamaktadır.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

20 Feb 2023, 22:50

Her ne kadar Gyugnal istediğini yapmasını söylemiş olsa bile her şeyin bu kadar kılçıksız bir şekilde gerçekleşmesine biraz şaşırıyordu. Arkasından kimsenin gönderilmemiş olmasına şaşırıyordu. Anladığı kadarıyla Gyugnal anlık bir karar vermişti. Bunun geri dönüşü ona nasıl olacaktı acaba? Yine de onun inandığında göre, Mihr ona bir tehdit oluşturmayacaktı. Kalan 3 günlük ömründe doğayı gezecekti. Cevap bulsa bile kendisiyle birlikte hiçliğe karışacaktı. Yanında kalmadığı için pişman olacaktı belki de. İlk olarak, bunları söyleyen Gyugnal olduğu için tüm benliğiyle karşı çıkıyordu. İkinci olarak, herhangi birinin onun kendi kaderinin ellerinde olduğunu söylemesini yediremiyordu. Üçüncü ve en önemlisi ise aradığı cevapları bulmak istiyordu. Daha doğrusu bir şeyleri aramak istiyordu. Boşlukta dolanmak istemiyordu. İşte sırf bu üç nedenden dolayı Gyugnal'ın dediği hiçbir şeyi önemsemiyordu. Kaderi çoktan yazılmış mıydı? O zaman başka bir isim seçecekti kendisine. Başka bir kadere ortak olacaktı.

Yola devam ederken gördüğü doğanın insan eli değmemiş halini inanılmaz tesadüfi bir güzellik olarak görüyordu. Etrafında gördüğü yeşiller bu yolda ilerlemesini sağlayan umudu kendisine sağlıyordu. Sanki her şey onun bu yolda ilerlemesini bekliyormuş gibi geliyordu ona. Kaderi böyle olmasaydı böyle güzellikleri görebilir miydi? Aklına gördüğü ilk rüya geldi. Şu anki doğanın tam tersi şekilde harap olmuş toprak ve ağaçlar ve üzerine koşan insanlarla birlikte paylaştığı başka bir kader.. Belki de o rüyaya göre yolculuğa çıkması gerekiyordu. Başka insanlara bir kurtarıcı olarak mı ulaşacaktı? "Neler düşünüyorum..."

Gördüğü gözlem kuleleri anlık olarak heyecanlandırsa da genel olarak içlerini boş olduğunu fark etmişti. Neden olduğunu düşündü. Az önce ayrıldığı şehrin hakim olduğu alan daha büyük olduğunu anlayabilirdi. Herhangi bir saldırıyla karşılaştıkları için mi bu gözlem kuleleri boş kalmıştı? Onlar için fazla mı riskliydi? Yoluna devam etti. Olabildiğince kendisine yönelttiği soruları uzatmamayı seçti.

Bir yol ayrımına geldiğinde iki seçeneği bulunuyordu. Bir taraf toprak olup bir taraf daha taşlık gözüküyordu. Yollara tekrar baktı. Sağ taraftan geçen izlerin daha canlı olduğunu fark etmişti. Ulaşımın daha sık olduğunu düşünebilirdi. Bu onu daha gelişmiş bir yere götürebilirdi. Öyle ki sol taraftaki dağlık ve taşlık görüntü çok daha karamsar gözüküyordu. Fakat bu onun daha iyi saklanmasını sağlayabilirdi. Çenesini kaşırken işini şansa bırakmanın bir zararı olmayacağını düşündü. Cebinden çıkardığı madeni paranın bir yüzüne sol taraf diyecekti, diğer kısmına ise sağ taraf. Ardından havaya atıp yere düşmesini bekleyecekti. Gökyüzüne bakan kısmı gideceği yönü belirleyecekti.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

23 Feb 2023, 02:33

Yol ayrımına geldiğin anda, tercihlerinden çok şansına sığınarak elini cebine atıyorsun. Aludir Üssü’nde herhangi bir gider kaleminiz bulunmasa bile size verilen bir miktar paradan, yine şansına birini seçmek adına elini cebine atıyorsun. Çıkardığı 50 Aclania Pulası’nın ön yüzü sana doğru gelmişken, çerçeve olarak yazan “Özgür Aclania Halkı, Ölümsüz Hükümdar” yazısını okuyorsun. Paraya elinde hafifçe bir tur attırdıktan sonra arka yüzündeki bayrak ve “Kuşlar gibi özgür, prangalanmış kadar bağlı” yazısını dikkatini çekiyor. Her iki yazıda da dem vurulan özgürlüğün şu an avuçlarının içinde olduğu hissi yüzünde hafif bir tebessüm yaratırken, parayı havaya fırlatıyorsun. Paranın yönünü tayin etmesi için yere düşüşüne kadar takip ediyorsun ve para havada birkaç tur döndükten sonra yere doğru düşmeye başlıyor. Gözlerin adeta dönen paranın ön ve arka yüzlerini net bir şekilde görebilecek kadar keskin bir şekilde parayı, daha doğrusu gideceğin yönü görmeye çalışıyor. Yere doğru hareketlenen para toprak zemine vurduğu anda yerden bir kez sekiyor, ardından bir kez daha yere vurup tekrar sekiyor. Ancak para yere bir kez daha vurduğu anda, adeta toprağın yumuşak kısmına saplanıyor ve dik bir şekilde öylece duruyor! Belki de istesen yapamayacağın bir şey gerçek oluyor ve dik duran para, adeta yolunu şansına değil tercihlerine bırakman gerektiğini sana anlatıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

27 Feb 2023, 02:11

Mihr parayı atıp havada süzülüşünü izledikten sonra rotasının hangi yönde olacağını çoktan merak etmeye başlamıştı. Her ne olursa olsun şansın kararından şaşmayacaktı. Bazen böyle mistik şeylere bel bağlamanın zararı olmazdı. Bu da kendi hayatına eklediği bir handikaptı. Madeni para, havada süzülmesini tamamladıktan sonra çok da sert olmayan toprağa dik bir şekilde denk geliyordu. Durum böyle olunca madeni para yön bildirmek yerine denklemdeki 3. bilinmeyene dönüşüyordu. Ne kadar sinir bozucu olduğunu düşünse de tekrar denemekten vazgeçmişti. Belki bu da bir mesajdı. Kendi kararını vermeliydi. Hal böyle olunca yolun sol tarafından gitmeye karar vermişti.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

27 Feb 2023, 12:09

Adımlarının kadere değil, tamamen tercihlerine bırakmaya karar vermenin ardından, önüne gelen yol ayrımına bir kez daha bakıyor ve ardından sol tarafa yönelen yolda ilerlemeye karar veriyorsun. Taşlık yola doğru attığın ilk adımlarından itibaren, dağlık bir alana doğru yönelmenin verdiği bilgi dışında elinde başka bir veri bulunmuyor. Bu yol üzerinde ilerlemeye koyulduğun andan itibaren ise, seni yönlendirebilecek bir şeyler ve bir canlı aramaya başlıyor gözlerin.

Taşlık yol, yaklaşık 1 saatlik ilerlemenin sonunda ilk kez değişiklik göstermeye başlıyor. Bu ana kadar yolculuğu hafif yukarıya eğimli bir yol üzerinde sürerken, 1 saatin sonunda yolun daha da bozulduğunu ve daraldığını, bununla birlikte eğimin de artmaya başladığını görüyorsun. Yol üzerinde henüz daha canlıya dair bir şeyler bulmamış durumda oluyorsun. Ancak işin olumsuz yanı, ağaçların bile tamamen seyrekleştiği, yeşilin tamamen kahverengiye çalınmaya başladığını görüyor olman oluyor. Bakışların ufuk noktasına odaklandığında, bu kez aşılması gereken tepelerin yüce dağlara terfi ettiğini görüyorsun.

Motivasyonunu ve adımlamanı kesmeden yolunda ilerlemeye devam ediyorsun. Yürüyüşün neredeyse beş saate varmış olduğunda ise, artık küçük tepeleri aşmış olduğunu ve bir dağın eteklerine doğru süzüldüğünü görüyorsun. Dağın zirvesini görmek için kafanı kaldırdığında, zirve noktasına ulaşmanın pek de mümkün olamayacağını düşünüyorsun. Bununla birlikte, dağı aşabileceğin yollar olsa da, normal bir yürümeyle işinin zorlaşacağını hissediyorsun. Bu noktada, yürüdüğün mesafeler de dikkate alındığında ufak bir mola vermenin ve soluklanmanın yerinde olacağını düşünüyorsun. Çoraklanmaya başlayan topraklarda makul bir dinlenme alanı bulmak için biraz daha ilerlediğinde, tırmandığın tepenin en azından bir süre düzlük olarak devam ettiğini anlayabiliyorsun. Bu düzlük alan, en azından dinlenmen için sana yeterli ortamı sağlayabilecek gibi görünüyor ve uygun bir kayaya sırtını yaslayarak dinlenme aşamasına geçmeye hazırlanıyorsun.


Image


Dinlenmek için kendine uygun bir yer bulmanla birlikte, doğrudan buraya doğru ilerliyorsun. Ucunu ve nereye varacağını bilemediğin bu yolda hiçbir insana rast gelmemiş olmak büyük bir sorun gibi görünüyor. Ancak bu umutsuzluk anında, büyük bir kayanın yanına çekilmiş büyük taş parçaları dikkatini çekiyor ve bu noktaya doğru ilerlemeye başlıyorsun. Taşlara doğru yaklaştıkça, bu taşların yuvarlak sayılabilecek bir nizamda sıralanmış olduğunu, etrafındaki diğer taşlar veya kayalara nazaran daha yapay bir şekilde burada konumlanmış olduklarını anlayabiliyorsun. Biraz daha yaklaştığında ise, taşların ortasındaki yerin zeminindeki siyahlık dikkatini çekiyor. Yanık izleri olduğunu düşündüğün bu siyahlık, daha önce birilerinin buradan geçtiğini sana ilk elden anlatıyor gibi görünüyor. Gördüğün manzara karşısında büyük kayanın siper olarak kullanıldığını, siyah zeminin bulunduğu noktada ateş yakıldığını ve çevresinde bulunan 6 adet üst kısımları neredeyse düz olan taş parçalarının da buradan geçen kişi veya kişilerce oturmak için kullanıldığını anlayabiliyorsun. Siyah zeminde yakılan ateşe ilişkin başkaca bir kalıntı bulunmaması ise, burada duraksayan kişilerin ya uzun zaman önce burada olduklarını ya da güçlü bir rüzgar veya başka bir nedenden dolayı kül veya alevden geri kalan parçaların süpürüldüğünü sana düşündürtüyor. Yine de, bu noktanın dinlenmek için uygun olduğunu anlayarak, en azından bir süreliğine nefeslenmek için konulan taşlardan birine oturman mümkün görünüyor. Elbette dinlenmek yerine yoluna devam etmen de mümkün duruyor. Ancak böyle bir durumda, önündeki güzergahın sapalığı da dikkate alındığında, daha sonra buna imkan sağlayacak bir ortam bulamama ihtimalini de göz önüne alman gerekiyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

27 Feb 2023, 23:23

Sol tarafa gitmeyi kabul etmesiyle birlikte belki de kaderini farklı bir şekilde oluşturma fırsatı geçiyordu eline. Bu yolda ölecek olsa bile bu kendi seçimleri yüzünden meydana gelecekti. Bir başkası uğruna değil, kendi çıkarları doğrultusunda bu fedakarlığı yapmış olacaktı. Şu saatten sonra kötü karar veya iyi karar diye bir şey yoktu. Verdiği kararlar ve vermediği kararlar vardı. Arkasına aldığı bu motivasyon, kendine olan özgüvenini yenilemesiyle birlikte attığı her adımına olan güvenini de arttırıyordu. Fakat bunun yanında, 1 saat taşlık alanda yürümesinin ardından gözüne hiçbir canlı formunun çalınmaması kafasında bazı şüphelerin uyanmasını sağlıyordu. Öyle ki doğru yolu seçtiğine dair ufak bir işaret de yoktu. Yola nasıl başladıysa aynı şekilde devam ediyordu. Fakat yavaş yavaş bu yolun yapısı değişiyordu. Ki bu içindeki umut ışıklarının ilk sönmeye başladığı an oluyordu.

Yolun eğimi biraz daha artıyor ve daralıyordu. Artık yüksek tepeler ve dağlık görüntüler daha yakın ve gerçekçi görünüyordu. Yeşillik etrafı terk ettiği sıralarda aklına Gyugnal'ın iğrenç sesi geliyordu. Vermeye çalıştığı salakça öğütler ve yapma dediği onca şey bir tokat gibi çarpıyordu yüzüne. Bakışlarını ufuk noktasına doğru çevirdi. Aşması gereken şey sadece tepeler değil aynı zamanda kocaman dağlar olduğunu da görüyordu.

Her şeyden önce... Neyi bulmayı hedefliyordu? Cevaplar için yola çıkmamış mıydı? Onları araması gerekmiyor muydu? Neden bütün amacı bu harap yolu atlatmaktan ibaret geliyordu? Kendisine bir hedef koymak için mi uydurmuştu tüm bu bahaneleri? Diğerlerini reddettiği için mi çıkmak istemişti bu yola? Yoksa güçlü olduğunu kanıtlamak için mi? Aradığı şey kesinlikle cevaplardı. Fakat bunu Gyugnal'ın yanında biraz daha dayanarak bulamaz mıydı? Şehri terk etmesine gerek var mıydı? Sanırsa vardı. Kendisine bir şeyleri kanıtlamak istiyorsa bunu yapmalıydı. Hem de kendi yoluyla. Orada kalırsa ne kadar kısıtlanacağını biliyordu. Belki de böylesi daha güvenliydi. Şu saatten sonra ne fikirlerinden ne de adımlarından şaşabilirdi.

Geçen ortalama 5 saatin ardından küçük bir molanın bir zararı olmayacağını düşünüyordu. Görünüşe göre daha gidecek yolu vardı. Biraz soluklanıp devam edebilirdi. Biraz ilerlediğinde yürüdüğü bölgenin düzleştiğini fark ediyordu. Buralarda bir yerlerde bir süre vakit geçirebileceğini düşünüyordu. Etrafa bakıp doğru yeri bulmaya çalışırken gözüne bir şey ilişiyordu. Büyük bir kayanın etrafına dizilmiş küçük taş parçacıkları ona resmen bir işaret veriyordu. İçindeki sönen umut ışıkları birer birer tekrar yanmaya başlıyordu. Bu taşlar tesadüfen böyle dizilmiş olamazdı. Biraz daha yaklaştı. Tahmininde haklı çıktığını görebiliyordu. Kaya ve taş parçalarının oluşturduğu bu dairenin tam ortasında siyah bir iz görüyordu. Burada bir ateş yakıldığını anlayabilirdi. Bu büyük kaya parçasının ise gelen rüzgarı engellemek için konulduğunu düşünüyordu. Kesin olan bir şey vardı. Buradan bir grup geçmişti.

Siyah ize baktığında çok eskiden burada olduklarını ya da rüzgarın şiddetiyle her şeyi süpürdüğünü düşünebilirdi. Çünkü kalan parçalar taze gibi durmuyordu. Kendisi gibi insanların olduğunu bilmesi aslında onu daha da motive etmişti. Bu moral ile birlikte burada biraz dinlenebilirdi. Yolun belki de henüz zor kısmına gelmemişti. O yüzden enerjisini biraz toplayabilirse onun için her şey daha rahat olacaktı. Hal böyle olunca bir süre bekleyip yola devam edecekti. Hava durumunda aşırı bir aksilik olmadığı sürece rotayı izlemeye devam edecekti.

Gözlerini bir anlığına kapattı. Hissettiği o enerjiyi düşündü. Böyle bir şey nasıl mümkün olabiliyordu? Vücudunda parlayan yeşili düşündü. Bu gerçekten bir iblisin gücü müydü? Gyugnal'a attığı yumruk canlandı zihninde. Bütün bunlar kendisinin eseri miydi? Yoksa çoktan ele geçirilmiş miydi? Belki de o yaratık içinde bir yerde onunla hala dalga geçiyordu. Rugorim... Kendisini bu isimle tanıttığına emindi. Belki de isimlerinin bile birbiriyle bir bağlantısı vardı. Mihr olmasının sebebi o yaratıkla tanışacak olması mıydı? Hayır...Hayır...Hayır... Bütün bunlar kader denilen zırvalıkla açıklanılabilir miydi? Hiç sanmıyordu.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

28 Feb 2023, 11:22

Aklındaki düşüncelerle birlikte, başkaları tarafından hazırlanmış ve kullanılmış, ancak şu an sana sunulmuş taşlardan birine oturuyorsun. Yavaşça varlığını belli eden ayak zonklamaları, buraya kadar yaptığın yürüyüşün vücudundaki ilk olumsuz etkisi oluyor. Yine de bir süre dinlenmek, bu zonklamaları da yavaş yavaş hafifletmeye başlıyor. Ne var ki, aklındaki düşüncelerin yoğunluğu bir süre sonra bu zonklamaları hissetmemene neden oluyor. Aklından geçen soruların muğlak ve belki de var olmayan cevaplarıyla dönüp durduğun, her daim Gyugnal’a ait bir imge zihninde beliriyor. En sonunda ise onun Tarihçi Xoxsus olarak bahsettiği kişiden yaptığı alıntının bir kısmı zihninde yankılanıyor.

Şimdi sen bir başına, birkaçımızla…
Ey Visyn…
Sen insan mısın iblis mi?”

Gyugnal’ın yüzyıllar sonra sözlerin bir kez daha gerçek olduğundan bahsettiği anları bir kez daha yaşıyorsun kendiliğinden. Visyn olarak bahsedilenin kim olduğunu bilemesen bile, en azından senden önce gerçekleşen tarihte, bu kişinin senin gibi tek başına olmadığını anlayabiliyorsun. Fakat Gyugnal’ın bir kez daha gerçekleşen olaydan kastının insan mı yoksa iblis mi olduğuna dair olduğunu hissediyorsun. Bu anda ise, istemsizce kafanın içini onlarca haşarat kemirmeye başlıyor. Ruhun, bedeninden kurtulmayı arzuluyor ve sanki tüm uzuvların bu soruyu sana aralıksız bir şekilde ve tükenmeden sormaya başlıyor.

Sen insan mısın iblis mi?
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

28 Feb 2023, 16:05

Visyn... Gyugnal'ın laf arasında dediği şeyleri şimdi daha iyi anlıyordu. O an vücudunu kaplayan öfke ve hiddetten dolayı düşünememişti bile. Bir alıntılama yapmıştı tarihçi Xoxsustan. Aradığı cevap bu tarihçide olabilir miydi? Sen insan mısın iblis mi? Tarihçinin sorduğu bu soru aslında birçok şey için ipucu veriyordu. Visyn kendisi gibi arafta kalmış bir varlık olabilir miydi? En azından kendisini buna benzetiyordu. Şimdi bir başına... Bu sözler sanki kendisini anlatıyor gibi geliyordu. Ya da buna inanmak istiyordu. Ne de olsa tutunabileceği bir dal bulmuştu. Arayacağı ve onu sonuca yönlendirebilecek bir şey bulmuştu.

Her ne kadar amacı doğrultusunda bir adım atabileceğini düşünse de kendi içinde halletmesi gereken şeyler de vardı. Siyahın karanlığında vahşeti ve dehşeti tatmıştı. Hiçbir şeyi anlayamayan zihninde o yaratık sayesinde korkuyu hissetmişti. Öfkenin somut haline bizzat tanık olmuştu. Bütün o karanlık kaybolduğunda ve gözlerini açtığında aslında hiçbir şey değişmediğini biliyordu. Etrafını kaplayan o karanlık içine dolmuş, düşüncelerini ele geçirmişti. İçindeki öfkeyle, hiddetle ve vahşetle hepsi içine mühürlenmişti. Belki de bir yapboz parçası gibi kişiliği tamamlanmıştı. Kader denen fenomene inanmamak için geçen her saniye daha da zorlaşıyordu. Fakat her şeyden önce kendisine bir soruyu sormalıydı. İblis miydi? İnsan mıydı? Vücudunun her bir parçası bunun cevabını öğrenmek için can atıyordu sanki. Kemiği derisinden, organları yuvasından çıkacakmış gibi hissediyordu. İçindeki yaratık sanki dışarı çıkmak istiyordu. Gyugnal'ın dedikleri geldi tekrar aklına. 3 günü vardı. Bu içindeki anlamsız vahşet onu öldürecek miydi? Rugorim denilen yaratık onu ele mi geçirecekti? Henüz hiçbir şey denemeden ve daha da önemlisi hiçbir şey öğrenemeden ölecek miydi? Ve bu Aludirlerin oluşturduğu askeri yapının içinde bulunması için yaptığı bir fedakarlık yüzünden mi olacaktı?

İster istemez dişlerini sıktı. Tekrar öfkeleniyordu. İçindeki yaratığa, onu bu duruma sokan kişilere.. Organizasyon üyelerine, o yaşlı moruğa, 1 hafta boyunca maruz kaldığı kölelere.. Özellikle Gyugnal'a öfkeleniyordu. Onun etini ve kemiğini dişleriyle parçalayabilirdi. Bunu denemek istiyordu. Acı çekmesini izlemek istiyordu. "Lütfen, dur!" demesini istiyordu. Acıdan ağlamasını istiyordu. Ölmesini istemiyordu. İşkence etmek istiyordu. Ne hadle onu küçümserlerdi? Onun kim olduğunu sanıyorlardı? Küçücük beyinleriyle bir şeyleri idare edebileceklerini mi düşünüyorlardı?

Ne insandı ne iblisti. Uyanmayı bekleyen bir ilahtı. Bir peygamberdi. Belki de insanlara örnek olacak bir varlıktı. Zulüm eden bir tanrıydı. Öyle olacaktı. Hepsinden hesabını soracaktı. Karnını tuttu. İlk olarak bu küstah yaratığa haddini bildirecekti. Ağzında ister istemez oluşan çarpık bir gülümsemeyle birlikte ekleyecekti. "Karanlıkta yeniden doğmadım. Karanlıkta fani dünyaya gözlerimi yumdum. Şimdi ise ben, Mihr olarak yeniden doğmayı bekliyorum." İçindeki şey onu duyuyor mu bilmiyordu. Fakat kendisini ifade etmek ona yine de iyi geliyordu.

"İzle Rugorim... İçimden çıkmayacaksan ve benimle birlikte olacaksan bu güçsüz dünyaya hükmedişimi izle! Bir tanrıya dönüşmeme şahit ol!"
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

01 Mar 2023, 09:35

Kurduğun cümlelerin, kendine olan inancın ve kararlığını açık bir şekilde ortaya koyarken, bunun Rugorim tarafından da fark edilmesini arzu ediyorsun. Ne var ki, bir anlığına insani olarak kapanan göz kapakların, bir anda seni derin bir karanlık çukurun içine atıyor ve zihninde yankılanan hırıltılı bir kahkaha tüm ruhunu ele geçirmeye başlıyor! Bu hırıltılı kahkahanın sahibini tanısan bile, karanlığın içerisinde hiçbir yerde ona dair en ufak bir iz göremiyorsun. Sanki zihnin tüm sözlerini sana kindar bir şekilde iade etmek ister gibi dururken, kahkaha bir anda kesiliyor ve hırıltılı ses “Tanrı mı dedin?” diyor alaycı bir tonda. Bu sesin Rugorim’e ait olduğu konusunda içinde hiçbir tereddüt bulunmuyorken, Rugorim’in “Benim tarafımdan ölesiye pataklanmış biri mi söylüyor bunu!?” şeklinde sözlerini duyuyorsun. Derin hırıltı giderek varlığını öfkeye çevirirken, Rugorim’in alaycılığının sonlanışına ve “Sen zavallı insanların bile en vasatısın! Kanının kokusu hala ellerimde… Ve bu koku, senin kim olduğunu bana her daim söylüyor!” dediğine şahit oluyor. Rugorim’in cümleleri sonlandığı sırada ise, birden karanlığın içinde ufak bir yeşil parıldamayı görüyorsun. Ancak bu parıldama, içindeki duyguların daha da kararmasına neden olup, var oluşuna karşı koymaya başlıyor gibi duruyor. Parıldama kendini belli etmeye başladığında ise Rugorim’in “Sen sadece bir et parçasından ibaretsin ve hep de öyle kalacaksın!” dediğini duyuyorsun.

Birkaç saniyeliğine de olsa kapanan gözlerin bir anda tekrar açıldığında, vücudunun birkaç bölgesinde cılız da olsa yeşil parlamaların oluşmaya başladığını görüyorsun. Bu parıldamaların ne anlama geldiğini ise, daha önce Gyugnal ile tecrübe etmiş olman, durumun hangi boyutlara ulaşabileceğini aşağı yukarı sana anlatıyor.
Off Topic
Konu içerisinde pasiflik uygulanmaması, bu mesaj itibariyle sonlanmıştır.

Konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

02 Mar 2023, 02:32

Bildiği, gördüğü ve hissettiği her türlü şey, bir anda zihninde kaybolmuştu. Vücudunun her bir parçası sadece bir sinyale odaklanmıştı. Yoğun ama bir o kadar da cılız. Hiddetli aynı zamanda zararsız. Buna sebebiyet veren, ruhunun en derinlerinden ona ulaşmış olan bu ses, içindeki karanlığı bile korkudan titretmeyi başarabilmişti. Benliğini kamçılayan bu hırıltı, tüm duyularını yavaş yavaş ele geçirirken neyle karşılaşacağını bilmediği için ekstra bir endişe duyuyordu. Rugorim... O yaratığın içinde bir yerlerde olduğunu biliyordu. Fakat yine de tepki vermesini beklemiyordu. Ayrıca kafasını yuvasından çıkaran bu iblis, tabii ki de kahkahayla yetinecek gibi de değildi.

Rugorim'in cümlelerini dinlerken aslında aklındaki Rugorim'den farklı hiçbir şey söylemediğini fark ediyordu. Dediği hiçbir şeyi ciddiye almayıp onu küçümsemeye devam ediyordu. Yapacağı şeylerin hepsinin bir zırvalıktan ibaret olduğunu düşünüyordu. Daha da önemlisi, kendisini hala en değerli ve en güçlü zannediyordu. Bunların yanında söylediği her sözcüğün ne kadar içten olduğunu da öfkesiyle birlikte kanıtlıyordu. Öyle ki Rugorim duygularını ne kadar yansıtırsa sanki Mihr'in ruhuna olan baskınlığı daha da artıyor, vücudundaki hakimiyeti daha fazla artıyordu. Her bir sözcüğü, üzerine düşmeye başlayan bir çığ gibiydi. Her bir kelimesi, cümlelerle birlikte inanılmaz bir felakete dönüşüyordu. Gözlerini karanlıkta açtığı o çığ... Şimdi yeşile dönüşmüştü.

Görüyordu. Öfkenin yeşilini, zulmün yeşilini, gerçek bir katilin, gerçek bir canavarın yeşilini... Görüyordu. Kanında dolaşan yeşilin vücuduna zuhur ettiğini...

Gözlerini açtığında daha önce de görmüş olduğu yeşil parıltıları tekrar görüyordu. En son onları gördüğünde kontrolü nasıl kaybettiğini çok iyi hatırlıyordu. Her ne kadar gerçek gücü damarlarında hissetmiş olsa da gerçek Mihr'in o olmadığına kanaat getirmişti. Kontrolü ele almalıydı. Burada dönüşmeye başladığı anda istemediği sonuçlarla karşılaşabilirdi. Fakat söylediği onca sözü yutacak mıydı? Mihr böyle biri miydi? Yeşil yeşil parlayan kollarına baktı. Gerçekten... Gerçekten bir tanrıydı.

"Şimdi anlıyorum..."

"Senin öfken, benim öfkem... Senin vahşetin, benim vahşetim... Kısacası Rugorim, senin gücün benim gücüm."


İçinde dolup taşan coşkuya dur demesi gerektiğini biliyordu. Fakat bu alışık olmadığı his, onun diğerlerinde farklı olduğunu kanıtlayan bu enerji gittikçe narsist kişiliğiyle birlikte başka bir forma, başka bir kişiliğe dönüştürüyordu.

"Tek yapmam gereken Visyn denilen herifin ne yaptığını bulmak. O zamana kadar sabret." İster istemez cümlenin sonuna yerleşen kahkaha içindeki vahşetten mi, yoksa korkudan mı bilmiyordu. Tek bildiği şey... Bu yeşili seviyordu.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”