Konuşmana başlamadan önce Raldrin’e karşı takındığın tavır, pek de onun umurumda gibi durmuyor. Donuk bakışlarını, adeta kendinden daha da var olmayan başka bir cismi bulmak için bıkkın bir şekilde etrafında gezdiren Raldrin’in seni gördüğünden ve verdiği tepkinden bile haberdar olup olmadığını sorguluyorsun. Fakat Raldrin ile vakit kaybetmek yerine Lenith’e odaklanmayı ve konuşmayı tercih ediyorsun. Cümlelerini kurmaya başlamanla birlikte, Lenith’in en az senin kadar ciddi bir şekilde seni dinlediğini görebiliyorsun. Ağzından çıkan her bir kelimeyi ve yüzünde hareket eden her bir kası dahi dikkatle takip eden Lenith cümlelerini bitirdiğin anda bakışlarını Raldrin’e çeviriyor. Konunun bir şekilde kendisine geldiğini üzerine yönelen bakışlarla anlamış gibi duran Raldrin, boş bakışlarının altında neler olup bittiğini sorgular gibi bir Lenith’e bir de sana bakıyor. Bu anda, Raldrin’in seni başından beri hiç dinlemediğini düşünmeden edemiyorsun. Ne var ki Raldrin birkaç saniyelik bakış faslının ardından omuzlarını yavaşça silkip derin bir nefes verdikten sonra etrafına bakınmaya devam ediyor.
Raldrin’in bu hareketinin ardından Lenith bakışlarını bir kez daha sana çeviriyor ve başını hafifçe eğerek minnetini ortaya koyduktan sonra “Söylediklerinde haklı olabilirsin. Benzer yollardan geçmiş gibi görünüyoruz, bu yüzden sözlerini ciddiye aldığımı bilmeni isterim. Lakin, tavsiyene uyup uyamayacağım konusuna aynı ciddiyetle yaklaşamıyorum. Zira, sen ne kadar güçlü olduğuna inanıyorsan, ben de güçsüzlüğüme bir o kadar inanıyorum.” diyor. Hemen ardından kafasını yavaşça kaldırırken “Yine de elimden geleni yapacağım.” diyen Lenith, bakışlarıyla bu konuda da ciddi olduğunu sana gösteriyor.
Lenith’in sözlerinden sonra bundan sonraki adımlarınızın ne olabileceğini düşünmeye başlıyorsun. Dondurucu hava tüm diyara hakim bir yapıdayken, Eletha’nın vermiş olduğu görev kapsamında neler yapabileceğinizi aklından geçiriyorsun. Tüm bu bilinmezliklerin içerisinde Raldrin’in isteksiz hali, bir nevi elini kolunu bağlamış gibi duruyor. Aklın, gördüğün her bir doğa harikasını planına dahil edip bir çözüm yolu bulmaya uğraşırken bir anda varlığını bile unuttuğun Raldrin’in “Bir şey diyeceğim.” demesiyle bir anda bakışların Raldrin’e dönüyor. Tıpkı senin gibi Lenith de bir anda bakışlarını Raldrin’e çevirdiğinde, Raldrin üzerine dönmüş iki bakışın verdiği rahatsızlıkla bir an diyeceği şeyden vazgeçer gibi oluyor. Bakışlarını bir süre daha etrafında gezdirdikten sonra sana çeviren Raldrin “Boş yapmanız bittiyse eğer, birazdan buraya iblislerin doluşacağını söyleyeyim dedim.” diyor, adeta bir ölüm haberini bir çırpıda umursamaz bir şekilde dile getirir gibi. Hemen ardından ise bakışlarını Lenith’e çeviren Raldrin “Diniel bu konularda pek becerikli değildir, biliyorum şaşırtmıyor ama…” diyor, sanki daha önce çarptığın lafın intikamını alır gibi. Hemen ardından ise “Senin auran buradaki iblisler tarafından fark edilmiş olmalı. Böylesine bir auraya sahipsen, senin de onları fark edebiliyor olman gerekiyordu ya, neyse.” diyor büyük bir hayal kırıklığı yaşamışçasına. Kulakların Raldrin’in sözlerinde olsa bile, bakışların etrafta varlığını belli eden bir iblis aramaya başlıyor. Fakat gördüğün manzara içerisinde herhangi bir iblise dair hiçbir şey hissetmiyorsun.
Yine Raldrin’in sözlerinden sonra bir yandan Lenith’e baktığın anda, onun da tıpkı senin gibi etrafına baktığını fark edebiliyorsun. Bununla birlikte bu kez daha dik bir duruşla varlığı belli eden Lenith birkaç saniyelik sessizlikten sonra “Cılız da olsa birkaç iblisin varlığını hissedebiliyorum.” diyor. Hemen ardından ise bir anda Raldrin’e dönen Lenith “Sen onları hissedebiliyor musun?” diye soruyor. Raldrin ise bu soruya samimi olmayan bir şaşkınlıkla karşılık verdikten sonra “Yoo… Ben sadece senin aurandan yola çıkarak konuşuyorum. Diniel hariç, nasıl ki siz insanlar iblisleri hissedebiliyorsunuz, biz iblisler de insanları fark edebiliyoruz.” dedikten sonra bir anda ses tonu ciddileşiyor ve Lenith’e “Yani sen, bir hayli fark edilebilirsin.” diyerek cümlelerini sonlandırıyor.
Raldrin’in bu hareketinin ardından Lenith bakışlarını bir kez daha sana çeviriyor ve başını hafifçe eğerek minnetini ortaya koyduktan sonra “Söylediklerinde haklı olabilirsin. Benzer yollardan geçmiş gibi görünüyoruz, bu yüzden sözlerini ciddiye aldığımı bilmeni isterim. Lakin, tavsiyene uyup uyamayacağım konusuna aynı ciddiyetle yaklaşamıyorum. Zira, sen ne kadar güçlü olduğuna inanıyorsan, ben de güçsüzlüğüme bir o kadar inanıyorum.” diyor. Hemen ardından kafasını yavaşça kaldırırken “Yine de elimden geleni yapacağım.” diyen Lenith, bakışlarıyla bu konuda da ciddi olduğunu sana gösteriyor.
Lenith’in sözlerinden sonra bundan sonraki adımlarınızın ne olabileceğini düşünmeye başlıyorsun. Dondurucu hava tüm diyara hakim bir yapıdayken, Eletha’nın vermiş olduğu görev kapsamında neler yapabileceğinizi aklından geçiriyorsun. Tüm bu bilinmezliklerin içerisinde Raldrin’in isteksiz hali, bir nevi elini kolunu bağlamış gibi duruyor. Aklın, gördüğün her bir doğa harikasını planına dahil edip bir çözüm yolu bulmaya uğraşırken bir anda varlığını bile unuttuğun Raldrin’in “Bir şey diyeceğim.” demesiyle bir anda bakışların Raldrin’e dönüyor. Tıpkı senin gibi Lenith de bir anda bakışlarını Raldrin’e çevirdiğinde, Raldrin üzerine dönmüş iki bakışın verdiği rahatsızlıkla bir an diyeceği şeyden vazgeçer gibi oluyor. Bakışlarını bir süre daha etrafında gezdirdikten sonra sana çeviren Raldrin “Boş yapmanız bittiyse eğer, birazdan buraya iblislerin doluşacağını söyleyeyim dedim.” diyor, adeta bir ölüm haberini bir çırpıda umursamaz bir şekilde dile getirir gibi. Hemen ardından ise bakışlarını Lenith’e çeviren Raldrin “Diniel bu konularda pek becerikli değildir, biliyorum şaşırtmıyor ama…” diyor, sanki daha önce çarptığın lafın intikamını alır gibi. Hemen ardından ise “Senin auran buradaki iblisler tarafından fark edilmiş olmalı. Böylesine bir auraya sahipsen, senin de onları fark edebiliyor olman gerekiyordu ya, neyse.” diyor büyük bir hayal kırıklığı yaşamışçasına. Kulakların Raldrin’in sözlerinde olsa bile, bakışların etrafta varlığını belli eden bir iblis aramaya başlıyor. Fakat gördüğün manzara içerisinde herhangi bir iblise dair hiçbir şey hissetmiyorsun.
Yine Raldrin’in sözlerinden sonra bir yandan Lenith’e baktığın anda, onun da tıpkı senin gibi etrafına baktığını fark edebiliyorsun. Bununla birlikte bu kez daha dik bir duruşla varlığı belli eden Lenith birkaç saniyelik sessizlikten sonra “Cılız da olsa birkaç iblisin varlığını hissedebiliyorum.” diyor. Hemen ardından ise bir anda Raldrin’e dönen Lenith “Sen onları hissedebiliyor musun?” diye soruyor. Raldrin ise bu soruya samimi olmayan bir şaşkınlıkla karşılık verdikten sonra “Yoo… Ben sadece senin aurandan yola çıkarak konuşuyorum. Diniel hariç, nasıl ki siz insanlar iblisleri hissedebiliyorsunuz, biz iblisler de insanları fark edebiliyoruz.” dedikten sonra bir anda ses tonu ciddileşiyor ve Lenith’e “Yani sen, bir hayli fark edilebilirsin.” diyerek cümlelerini sonlandırıyor.




