Etinden alıp ağzına atacağın lokmayı, senden daha iştahlı bir şekilde bekleyen Gialdir, etten aldığın hazzı da seninle paylaşır gibi duruyor. Etin lezzetine yönelik kelimelerinin Gialdir’in gururunu okşadığını her halinden anlayabiliyorsun. Hafiften kabarttığı koltuklarıyla gururunu sergileyen Gialdir, kadehine doldurmak için bir şaraba uzanıp onu doldurmasının ardından sana doğru kaldırarak cümlelerine karşılık veriyor. Aldığı yudum sırasında yaptığın konuşmadan sonra Gialdir’in yüzünde bir gülümseme oluşuyor. Ancak bu anda, iblisine yönelik sözlerin sanki zihninde yeni bir perde açıyor.
Bir anda zihninin içindeki boşlukta gözlerin açılmış gibi olduğu anda, karşında tüm vahşiliğiyle duran Vybukh’u görebiliyorsun. Senin için biraz ani olan bu buluşma, zihninde var olan ayrı bir evren ile reel hayatın bir karmaşasına dönüşüyor. Sanki gözlerin hem Gialdir’i hem de Vybukh’u aynı anda görebiliyor, ancak ikisi arasında hiçbir şey olmaması seni olduğundan daha özel kılıyor. Vybukh ise, seslenişinden pek de mutlu olmayan bir şekilde “İnsan! Hem de kendisine zoraki boyun eğmiş olduklarıma bayılırım!” diyor ayan beyan seni kastederek. Bir yandan da Vybukh bilediği dişlerini sana göstermekten geri durmasa bile, bu aşamada sana veya zihnini bir saldırıda bulunma gayesinde durmuyor gibi görünüyor. Bu durum elbette sorgulaman gereken bir şey olsa da, önceliğini başka işlere veriyor ve konuşmana devam ediyorsun.
İblis Lordu Vagror’un ismini andığın sırada, Gialdir’in vereceği tepkiyi ölçmeye çalışıyorsun. Elinde tuttuğu kadehinden bir yudum alan Gialdir bu isme karşı çarpık bir gülümsemeyle tepki vermekle yetiniyor. Bu tepkinin altını herhangi bir duyguyla doldurmak senin adına pek de mümkün görünmüyor. Zira korku, heyecan, gurur ve daha nicelerini bu çarpık gülümsemeyle ortaya koymak mümkün geliyor sana. Ancak bozulmamış duruşu ve keyfi, zikrettiğin isme karşı en azından senin karşındayken, Gialdir’in olumsuz bir davranış veya tutuma girmeyeceğini de gösteriyor. Cümlelerine devam etmenin ardından ise, Gialdir pek de şaşırmamış ancak yine de ilgisini çekmiş bir olaya karşı sergileyebileceği şekilde, doğrudan bir merak duygusunu sana yönlendiriyor. Ne var ki, cümlenin sonuna geldiğin anda, Gialdir’in tüm bu merak duygusunun bir anda farklı yönlere savrulduğunu görüyorsun. Belki fantezi belki de sapıkça… Ancak Gialdir, artık çoktan Vagror’u veya Azuldir’i unutmuş gibi duruyor.
Gialdir şarabından bir yudum alarak kendisini toparlamaya çalışıyor ve bu yudumu birkaç yudum daha izliyor. Bu yudumlama faslı sırasında senden kaçırmaya çalıştığı gözlerini, en sonunda seninkilerle buluşturduğunda “Azuldir adına üzüldüm. Ancak onun bir yolunu bulacağına inanıyorum. Kendisi pek marifetli biridir.” diyor. Pek de gerçekçi durmayan bu üzüntü faslının ardından esas ilgisine, yani sana dönen Gialdir “Ancak bundan sonra korkmaman için zaten senin yanındayım. Bizler dediğin gibi iblislerle anlaşma yapıp, onlarla diğerlerinin icabına bakıyoruz.” diyor. Hemen ardından ise yüzüne yayılan bir gülümsemeyle sana bakmayı sürdüren Gialdir “Çirkin veya güzel… Amaca hizmet ettiği sürece bir sorun görmüyorum. Ne de olsa, önemli olan işlevi, öyle değil mi?” diyor iblis dışında bir şeylerden bahsedermiş gibi imalı bir tonla.
Bir anda zihninin içindeki boşlukta gözlerin açılmış gibi olduğu anda, karşında tüm vahşiliğiyle duran Vybukh’u görebiliyorsun. Senin için biraz ani olan bu buluşma, zihninde var olan ayrı bir evren ile reel hayatın bir karmaşasına dönüşüyor. Sanki gözlerin hem Gialdir’i hem de Vybukh’u aynı anda görebiliyor, ancak ikisi arasında hiçbir şey olmaması seni olduğundan daha özel kılıyor. Vybukh ise, seslenişinden pek de mutlu olmayan bir şekilde “İnsan! Hem de kendisine zoraki boyun eğmiş olduklarıma bayılırım!” diyor ayan beyan seni kastederek. Bir yandan da Vybukh bilediği dişlerini sana göstermekten geri durmasa bile, bu aşamada sana veya zihnini bir saldırıda bulunma gayesinde durmuyor gibi görünüyor. Bu durum elbette sorgulaman gereken bir şey olsa da, önceliğini başka işlere veriyor ve konuşmana devam ediyorsun.
İblis Lordu Vagror’un ismini andığın sırada, Gialdir’in vereceği tepkiyi ölçmeye çalışıyorsun. Elinde tuttuğu kadehinden bir yudum alan Gialdir bu isme karşı çarpık bir gülümsemeyle tepki vermekle yetiniyor. Bu tepkinin altını herhangi bir duyguyla doldurmak senin adına pek de mümkün görünmüyor. Zira korku, heyecan, gurur ve daha nicelerini bu çarpık gülümsemeyle ortaya koymak mümkün geliyor sana. Ancak bozulmamış duruşu ve keyfi, zikrettiğin isme karşı en azından senin karşındayken, Gialdir’in olumsuz bir davranış veya tutuma girmeyeceğini de gösteriyor. Cümlelerine devam etmenin ardından ise, Gialdir pek de şaşırmamış ancak yine de ilgisini çekmiş bir olaya karşı sergileyebileceği şekilde, doğrudan bir merak duygusunu sana yönlendiriyor. Ne var ki, cümlenin sonuna geldiğin anda, Gialdir’in tüm bu merak duygusunun bir anda farklı yönlere savrulduğunu görüyorsun. Belki fantezi belki de sapıkça… Ancak Gialdir, artık çoktan Vagror’u veya Azuldir’i unutmuş gibi duruyor.
Gialdir şarabından bir yudum alarak kendisini toparlamaya çalışıyor ve bu yudumu birkaç yudum daha izliyor. Bu yudumlama faslı sırasında senden kaçırmaya çalıştığı gözlerini, en sonunda seninkilerle buluşturduğunda “Azuldir adına üzüldüm. Ancak onun bir yolunu bulacağına inanıyorum. Kendisi pek marifetli biridir.” diyor. Pek de gerçekçi durmayan bu üzüntü faslının ardından esas ilgisine, yani sana dönen Gialdir “Ancak bundan sonra korkmaman için zaten senin yanındayım. Bizler dediğin gibi iblislerle anlaşma yapıp, onlarla diğerlerinin icabına bakıyoruz.” diyor. Hemen ardından ise yüzüne yayılan bir gülümsemeyle sana bakmayı sürdüren Gialdir “Çirkin veya güzel… Amaca hizmet ettiği sürece bir sorun görmüyorum. Ne de olsa, önemli olan işlevi, öyle değil mi?” diyor iblis dışında bir şeylerden bahsedermiş gibi imalı bir tonla.




