Odaya geri girmenin ardından Agthar’ın bakışlarını hala üzerinde hissedebiliyorsun. Ancak Agthar olduğu yerden hiçbir şekilde kıpırdamayarak, sana odada bir mahremiyet tanıyacağını da göstermiş oluyor. Odaya girmenin ardından tekrar dolaba dönüyor ve kendine uygun olduğunu düşündüğün bir kıyafeti giyip tekrar dışarıya çıkıyorsun. Odadan çıktığın anda Agthar’ı bıraktığın gibi buluyorsun. Seni baştan aşağı, detaylı bir şekilde süzen Agthar’ın yüzünde memnuniyetsiz bir ifade oluşmaya başlıyor. Derin bir nefes alıp vermesinin ardından ise “Ah, şu kötü kıyafetlerin bir sonu gelmeli artık!” diyor kendi kendine iç çeker gibi. Üzerindeki kıyafetler her ne kadar kaliteli ve sana yakışmış olsa da, Agthar’ın kıyafetlerine baktığında aradaki kalite ve zevk farkı bir nebze daha ön plana çıkıyor. Ancak bu anda her ikiniz de bunun üzerinde çok durmaya niyetli olmuyorsunuz.
Agthar bulunduğu yerden hareketlenmeye başlarken “Rahat konuşabileceğimiz bir yere geçelim.” diyor içinde belli bir emrin yerine getirilmesini beklediğini belli ettiği bir ses tonuyla. Birlikte koridorda ilerleme başlamanızın ardından, ilk dikkatini çeken şey büyük ve açık pencerelerden gördüğün görüntü oluyor. Güneş’in parlaklığı gözlerini bir anlığına kamaştırırken, kısa bir süre sonra yüksek surların varlığını fark edebiliyorsun. Bulunduğun yerden yaklaşık 50 metre kadar uzakta duran surlar, sanki sağa ve sola doğru sonsuzluğa uzanır gibi duruyor. Bununla birlikte, yerden bir hayli yüksek olan surun heybeti karşısında yutkunmadan edemiyorsun. Surların ardındaki yeşili, ufukta varlıklarını belli eden dağların kahverengiliğini ve huzurun varlık bulmuş hali olarak görünen ormanın gösterişini görebiliyorsun. Ömründe ilk defa karşılaşmış gibi şaşkınlık ve heyecanla baktığın tüm doğa seni selamlarken, bir anda tekrar varlığını idrak ettiğin yüksek surlar, son derece üstün güvenlikli bir bölgede olduğunu gösteriyor.
Agthar ile birlikte koridorun sonuna kadar gelip merdivenlerden inmenizin ardından, bir başka koridorda kendini buluyorsun. Bu kez bu katta ilerlemeye başlamanızın ardından Agthar dik yürüyüşünü belli bir odaya doğru yönlendirmiş gibi görünüyor. Birkaç odayı geçmenizin ardından iç cebinden bir anahtar çıkaran Agthar koridorun ortalarına doğru denk gelen odanın kapısının kilidini açıyor. Odanın içinden gelen güneş ışıkları doğrudan üstünüze vururken, Agthar odanın içine giriyor ve kapının hemen karşısında olan pencerenin perdesini örttükten sonra seni eliyle içeriye davet ediyor.
Odanın içine girdiğin anda, bu odanın geniş bir yapısı olduğunu görüyorsun. Agthar, odanın içindeki dört büyük pencerenin de perdelerini örterken, odanın ortasında kocaman bir dikdörtgen masa olduğunu ve masanın çevresinde de altışar tane sandalye olduğunu görüyorsun. Bunun dışında odanın duvarlarında dolapların olduğunu da görüyorsun. Ancak dolapların kapakları kapalı olduğundan içerisinde neler olduğu konusunda bir fikrin bulunmuyor. Agthar işinin bitmesinin ardından bu kez sana bir sandalyeye oturmanı işaret ediyor. Kendisi senin oturmanı bekledikten sonra, tam karşına gelecek şekilde bir sandalyeye oturuyor. Agthar sandalyeye oturmasının ardından bakışlarını tamamen sana kilitliyor ve birkaç saniyelik sessizliğin sonunda “Olaya neresinden başlamak senin için uygun olur emin değilim. Bu yüzden dilersen soru cevap şeklinde gidebiliriz.” diyerek konuşmanızın ne şekilde ilerleyeceğini sana söylüyor. Her ne kadar cümlesinin içindeki anlam bir tercihe yönelik gibi dursa da, Agthar’ın ses tonu ve katı yapısı, sanki bunu bir tercih olmaktan çıkarıyor gibi geliyor kulaklarına.
Agthar bulunduğu yerden hareketlenmeye başlarken “Rahat konuşabileceğimiz bir yere geçelim.” diyor içinde belli bir emrin yerine getirilmesini beklediğini belli ettiği bir ses tonuyla. Birlikte koridorda ilerleme başlamanızın ardından, ilk dikkatini çeken şey büyük ve açık pencerelerden gördüğün görüntü oluyor. Güneş’in parlaklığı gözlerini bir anlığına kamaştırırken, kısa bir süre sonra yüksek surların varlığını fark edebiliyorsun. Bulunduğun yerden yaklaşık 50 metre kadar uzakta duran surlar, sanki sağa ve sola doğru sonsuzluğa uzanır gibi duruyor. Bununla birlikte, yerden bir hayli yüksek olan surun heybeti karşısında yutkunmadan edemiyorsun. Surların ardındaki yeşili, ufukta varlıklarını belli eden dağların kahverengiliğini ve huzurun varlık bulmuş hali olarak görünen ormanın gösterişini görebiliyorsun. Ömründe ilk defa karşılaşmış gibi şaşkınlık ve heyecanla baktığın tüm doğa seni selamlarken, bir anda tekrar varlığını idrak ettiğin yüksek surlar, son derece üstün güvenlikli bir bölgede olduğunu gösteriyor.
Agthar ile birlikte koridorun sonuna kadar gelip merdivenlerden inmenizin ardından, bir başka koridorda kendini buluyorsun. Bu kez bu katta ilerlemeye başlamanızın ardından Agthar dik yürüyüşünü belli bir odaya doğru yönlendirmiş gibi görünüyor. Birkaç odayı geçmenizin ardından iç cebinden bir anahtar çıkaran Agthar koridorun ortalarına doğru denk gelen odanın kapısının kilidini açıyor. Odanın içinden gelen güneş ışıkları doğrudan üstünüze vururken, Agthar odanın içine giriyor ve kapının hemen karşısında olan pencerenin perdesini örttükten sonra seni eliyle içeriye davet ediyor.
Odanın içine girdiğin anda, bu odanın geniş bir yapısı olduğunu görüyorsun. Agthar, odanın içindeki dört büyük pencerenin de perdelerini örterken, odanın ortasında kocaman bir dikdörtgen masa olduğunu ve masanın çevresinde de altışar tane sandalye olduğunu görüyorsun. Bunun dışında odanın duvarlarında dolapların olduğunu da görüyorsun. Ancak dolapların kapakları kapalı olduğundan içerisinde neler olduğu konusunda bir fikrin bulunmuyor. Agthar işinin bitmesinin ardından bu kez sana bir sandalyeye oturmanı işaret ediyor. Kendisi senin oturmanı bekledikten sonra, tam karşına gelecek şekilde bir sandalyeye oturuyor. Agthar sandalyeye oturmasının ardından bakışlarını tamamen sana kilitliyor ve birkaç saniyelik sessizliğin sonunda “Olaya neresinden başlamak senin için uygun olur emin değilim. Bu yüzden dilersen soru cevap şeklinde gidebiliriz.” diyerek konuşmanızın ne şekilde ilerleyeceğini sana söylüyor. Her ne kadar cümlesinin içindeki anlam bir tercihe yönelik gibi dursa da, Agthar’ın ses tonu ve katı yapısı, sanki bunu bir tercih olmaktan çıkarıyor gibi geliyor kulaklarına.

