Uyanış (Dina)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Jan 2023, 15:47

Gözlerini yavaş yavaş açmaya başladığında, vücudundaki bitkinliğin tüm uzuvlarına sirayet etmiş olduğunu hissedebiliyorsun. Göz kapakların açılmamak için bir hayli gayret gösterirken zihninin yavaş yavaş açılmaya başladığını fark ediyorsun. Karanlıkla başlayan anıların, tüm belleğini ele geçirmiş gibi davranırken, bir anda kısıtlı anıların hücuma kalkıyor ve karanlıktan sonra yaşananlar ile gözlerin sonuna kadar açılıyor! Derin bir nefes alarak tüm yaşananların bir rüya veya kabus olup olmadığını kontrol ederek yatağında doğruluyorsunuz. Ancak bu anda, aldığın her nefesin gerçek olduğunu ve zihninde geçen onca şeyin de bu gerçekliğin bir parçası olduğunu idrak ediyorsun.

Gerçekliği bir şekilde içine sindirmeye çalışırken, etrafını hızlıca yokladığında, küçük bir odanın içinde tek başına olduğunu görüyorsun. Yattığın yatağın hemen yanında bir başka yatak olsa da, üzerinde yatan veya yatıp kalktığını düşündüğün kimse bulunmuyor. Bu nedenle, odada tek başına kaldığını ve senden başka kimse olmadığını anlayarak uyandığın yeri kontrol etmeye başlıyorsun.

İlk olarak bakışların uyandığın yatağa yöneliyor. Tek kişilik ahşap bir çerçeveye sahip, beyaz çarşaflar ve yastık kılıflarıyla oldukça temiz bir görüntüsü olan yatakta yer yer kıyafetlerinin bıraktığı kir izlerini görebiliyorsun. Ancak bu anda yatağın ve yastığın oldukça rahat olduğunu bir kez daha hissedebiliyorsun. Uyandığın ve yanında bulunan boş yatağın tam karşısında, taş döşeli bir duvar bulunduğunu görüyorsun. Sol tarafındaki duvarda ise büyük bir pencere olduğunu ve pencerenin hemen önünde de kahverengi bir perdeyle odaya girmeye çalışan güneş ışıklarına engel olunmaya çalışıldığını görebiliyorsun. Sağ tarafında ise büyük bir giyinme dolabı görüyorsun. Büyük dolabın birden fazla kişinin eşyalarını alabileceğini düşünüyorsun. Bununla birlikte, dolabın işlemeleri ve kahverengi yapısı, dolabın kaliteli olduğunu anlatmaya yetiyor. Giyinme dolabı, hemen arkandaki duvarla sağındaki duvarın bitişiğine yerleştirilmiş olup, dolabın sağ tarafında bir adet ahşap kapı görüyorsun. Ahşap kapı da kaliteli ve işlemeli bir halde görünüyor gözüne.

Bakışların yavaşça tavana döndüğünde ise, tavanın da tıpkı duvarlar gibi taşla döşeli olduğunu ve yer yer konulan ahşap kolonlarla güçlendirildiğini görebiliyorsun. Tavandan sarkan, ancak pek kullanılmadığı belli olan dört kollu avizenin ise her bir kolunda gaz lambaları olduğunu görebiliyorsun. Avize ve ince bombeli camları olan gaz lambalarının üzerindeki toz, odanın en kötü yanı gibi görünüyor. Uyandığın odanın yerleri ise düz bir desene sahip ahşapla kaplanmış ve açık kalan alanın birçoğu parlak kırmızı renkli bir halı ile döşenmiş görünüyor. Halıda en ufak bir tozun dahi görünmemesi, odanın temizlenmiş olduğunu gösteriyor. Ancak avizedeki toza bakılırsa, odayı temizleyen kişinin burayı es geçtiğini düşünmeden edemiyorsun.

Gözlerin odaya ve gerçekliğe biraz daha alıştığında, odaya yansıyan güneş ışıklarından sabah vakitlerinin olduğunu anlayabiliyorsun. Uyandığın yerin neresi olduğu, buraya nasıl geldiğin, buraya seni kimlerin getirdiği, burada ne işin olduğu ve bunun gibi diğer sorulara aradığın cevaplar, anılarının başladığı karanlıktan farklı olmuyor. Ancak bir şekilde nefes alabiliyorsun ve bir şekilde uyanmış durumdasın. Bu yüzden geriye kalan, bundan sonrasının ne olacağını öğrenmek veya bundan sonrasını bizzat şekillendirmek oluyor.

Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

21 Jan 2023, 00:27

Rehin aldığı karanlığı göğsünde sindire sindire pek bir yumuşatmıştı. Metal iplikler çekmişti bedenini belki de yol boyunca. Uzanan kışlığın kumlu yollarında sürünmüş, betonarme çöplüğü geçmişti belki de. Hayallerinde düşünü kurduğu sıcak şömineden bir hayli uzak, katranımsı bir toz olmuş akan bulutsulara daha da uzaktı. Karanlık ve gözlerini olanca dolduran kızıl ışık silineli çok olmuştu. En son ne olmuştu? Kaçmış mıydı? Kaçmış gibi hissetmiyordu. Koşmuş muydu? Neyden bu kadar uzaklaşmıştı? Ne sebeple olursa olsun, karlı hissediyordu. Kazancı, doygunluğu ona vermiş; yıpranmışlığı bir hediye niyetine alnında bırakmıştı. Öpücüğün ıslaklığı hatırlatıyordu ona emaneti. Canı bir başka dile gelmişti şimdi. Nefesi bir farklı almıştı. Gözünü hiç olmadığı kadar 'canlı' açmıştı şimdi dünyaya.

Aldı ilk nefesini. Emanet canı, ürkek nefesi ve şehla gözbebekleri.

Bitkinlik kollarından bacaklarına uzanan damarlarda kendisini gösteriyordu. Nalları pek sert bir at ile tarumar edilmiş çorak topraklar gibiydi bedeni. Şimdi yorgunluk gözlerinden akarken, yüzünün kaskatı olduğuna şahitlik ediyordu. Uyku zihnini terkederken bedenini usul titreşimlerle 'gerçeğe' davet etmeye başlamıştı bile. Bu talep karşısında Dina'nın aciz bedeni de uyanmak dışında bir emir yerine getirmek istemezdi. Anılar bedeninde kendisini döngüye almış iken Dina'nın gözlerini tamamen açabilen, perdeyi kaldırmayıp yırtan detaylardı. Kendisine geliyordu.

Kaçmışlardı. Karanlıktan aydınlığa.

Tek başınaydı. Bu sefer dünya pek bir normaldi. Bir oda. Bedeni yerli yerindeydi. Elleri, nefesi ve teni. Yatağa baktı. Temiz ve beyazdı. İçinden bir şey geçirecek gibi oldu. Geçiremedi. Sanki de bir refleksti. Dina önceki yaşamını bir şekilde tekrar hatırlayabileceğinin hayalini mutlaka kurmuş olmalıydı. En azından böyle bir ihtimalin varlığına belleğinde gerçekten yer vermişti. Gel gelelim, gerçekten kendisine dair bir şey hatırlamıyordu. Homurdandı, tısladı. Fakat memnuniyetsiz değildi. Nitekim, Almazath karşısında yoktu ve bu tehlikeden şimdilik uzak olduğuna seviniyordu. Rahat bir yataktan başka bir istediği olamazdı şu an. Bu odanın ve eşyaların nereye ve kime ait olduğunu düşündüğünde ise aklına bu sualin cevabı gelmiyordu. Yokluk yerini bilinmezliğe her bıraktığında zihninde kargaşa dizginleri ele almaya başlıyordu. Ancak Dina böyle durumlarda dahi paniklemiyordu. Kendisine farklı bir çerçeveden bakabilirdi.

Kaliteli işlemelerle süslü bu eşyaları incelediğinde tavandaki döşenmiş taşların da tıpkı duvarlar gibi olduğunu farketmişti. Aynı zamanda kolonlar ile ek yapılmıştı. Bu konuya her ne kadar kafası fazla basmasa da burası öyle alelade bir yer olamazdı. En azından basit bir taverna ya da evde olmadığından emindi. Bir ambar ya da sığınak değilse bile merkezi bir yer olduğu kesindi. En azından bir ehemmiyeti bulunuyordu. Azuldir'in onu buraya bıraktığını bildiğinden, en azından onun burada olmasını umuyordu. Onu bırakıp gittiyse dahi umrunda değildi. Ona her hangi bir şey borçlu değildi artık. Lakin artık ona sinir olmuyor ve onu parçalamak istemiyordu. İpeksi kirpiklerini tarayan gün ışığı, gözlerinin yeşilini dağıtırken farkına varıyordu vaktin. Gün ışığı hala taze idi. Sabah olmasını umuyordu. Aklında tonla soru, içinde tonla merak vardı fakat bunların bir şekilde yanıtlanabileceğini biliyordu.

İlk yapacağı şey yataktan fırlamak ve bedeninin tam olup olmadığını kontrol etmek olacaktı. Refleksif olarak bunu yapardı. Sonrasında duvarda duran gaz lambalarından birini alacak ve önce odadaki giysi dolabını kontrol edecekti. İçinde ne olduğunu merak ediyordu sadece. Yüksek ihtimal içi boştu. İçinde bir şey varsa inceleyecekti. Giysi varsa ve beğenirse giyebilirdi de. Sonrasında ise kapıya yönelecekti. Azuldir'in burada olup olmadığını bilmediği için seslenmeyi düşünüyordu kapıya yaklaştıktan sonra kısık sesle. Tedirgin hissetmiyordu. Güdüleri onu temkinli davranmaya da itmiyordu. Nedense içinden bir ses bu sabah güzel şeylerin olabileceğini söylüyordu ona.

"Eeeh.. ~~Azul tatlım!"
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

23 Jan 2023, 11:40

Odanın içinde gezdirdiğin gözlerin zihnindeki soru işaretlerinin sayısını arttırmaya devam ediyor. Ancak zihninin içinden gelen bir insani iç güdü, yataktan kalkmanı söylüyor. Öncelikli olarak vücudunun hala tek parça olup olmadığını kontrol ediyorsun. Vücudunu yokladıktan sonra, vücudunun olması gerektiği gibi bütünlükte ve hatta olması gerektiğinden öte zinde olduğunu fark ediyorsun. Yaşadıklarını göz önüne aldığında ise bunun hayra alamet olup olmadığı ise, tamamen benliğine kalmış bir durum oluyor.

Yatağından kalkıp odaya giren Güneş ışıklarını bir hayli engelleyen perdeleri es geçip gaz lambasına uzanıyorsun. Her ne kadar gaz lambasının cılız ışığı odayı aydınlatmaya yetse bile dolabı ve içindekileri daha detaylı görmek adına gaz lambasıyla birlikte dolaba doğru ilerliyorsun. Kesimi, oyması, desenleri, boyası ve cilasıyla kalitesini hoyratça sergilemekten çekinmeyen dolabın kapağını açıyorsun. Dolabın kapağını açmanın ardından sol tarafına denk gelecek şekilde düzenli ve son derece muntazam bir şekilde asılmış farklı şekillerde kıyafetler görüyorsun. Kıyafetlere baktığında bazılarının sana olabileceğini görüyorsun. Dolayısıyla bu kıyafetlerin alelade buraya konulmadığını ve senin kullanman için yerleştirildiğini anlayabiliyorsun.


Dolabın içerisinde gördüğün kıyafetler
Image


Kıyafetleri incelemeye başlıyor ve içinde beğendiğin olup olmadığını kontrol ediyorsun. Kıyafetler konusunda net kararını hemen vermeden, kafanı daha çok meşgul eden diğer hususa yönelmeye karar veriyorsun. Odanın kapısına doğru gidiyor ve kısık bir sesle Azuldir’e sesleniyorsun. Kapının arkasından seslenmene yönelik bir karşılık gelmiyor ve bu nedenle bir nebze de olsa hayal kırıklığına uğruyorsun. Ancak tam bu esnada “Uyandınız demek.” diyen naif bir erkek sesi duyuyorsun kapının ardından. Sesin sahibinin Azuldir olmadığını bilsen bile, ton olarak benzer olması bir anda seni heyecanlandırıyor. Hemen ardından kapıdan gelen tıkırtı eşliğinde “Müsaitsen giriyorum.” cümlesiyle birlikte, kapının açılmaya başladığını görüyorsun. Kapı, arkasındaki adamın tereddüdüyle yavaşça açılırken, sen de bir yandan sesin sahibini beklemeye başlıyorsun.

Aralanan kapıdan kendini belli eden 180 cm. boylarında, 70 kiloya yakın olan, dalgalı kahverengi saçları bulunan, üzerinde ütülü ve temiz görünen gömlek, pantolon ve trençkot kombiniyle duran 20’li yaşlarındaki adamı görüyorsun. Yüzündeki tebessümüyle Azuldir’in daha hin hali gibi duran adam sanki beklemediği bir tabloyla karşılaşmış gibi kapıda öylece duruveriyor. Yavaşça aralanan dudakları ve büyüyen göz bebekleri, şaşkın duruşunu pekiştirirken adam “Beklediğimden daha güzelmişsiniz.” diyor nutku tutulmasına ramak kalmış bir şekilde. Fakat hemen ardından, sanki büyük bir kabahat işlemiş gibi silkelenen adam kapıyı yavaşça kapatıp seninle odada baş başa kaldığı anda “Bağışlayın Dina Hanım, kendimi tanıtmadım.” diyor. Hemen ardından ise sağ elini sana doğru uzatan adam “AdımGialdir… Ve sizinle tanıştığım için ne kadar memnun olduğumu tahmin bile edemezsiniz!” diyor.


Gialdir
Image


Gialdir kendini tanıtmasından sonra, sanki o ana kadar aklında ne varsa hepsi uçup gitmiş gibi duruyor. Gözlerindeki parıltı, düşüncelerinden ziyade gördüklerinin daha önemli olduğunu anlatıyor. Dolayısıyla, bir şeylerin konuşulması gerekiyorsa bile, bu konuşmayı başlatacak kişinin kendin olması gerektiğini anlayabiliyorsun. Aksi takdirde, Gialdir’in hayran bakışlarının bir ömür süreceği konusunda hiçbir tereddüdün bulunmuyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

24 Jan 2023, 03:05

Refaha erememiş bedeni dimdik bir postür aldığında kafasını bir an için geriye yatırdı. Islak dudaklarından geçirilmiş bir olta onu yukarı çekiyormuşcasına gerindi. Bedeni verdiği tüm garip tepkilere tam gaz uyum sağlıyor ve olanca dinçliğiyle ona hizmet ediyordu. En azından yaşadığına sevineceği yerde bu derece iyi durumda olması onu işkillendiriyordu. O kadar yorgunluk ve yaranın ardından bu kadar iyi olmak korkunç ve bir o kadar güzeldi. Gaz lambasını kaptığı gibi aydınlığı biraz daha arttırabilmişti. Dolaba biraz daha yaklaştıktan sonra içindekileri incelemeye başladı. Meraklı gözleri, karşılaştığı manzarayı düşündüğünden daha farklı yorumlamıştı. İçerinin boş olduğunu varsaymış olsa dahi burada onun kullanması için bırakılmış bir çok farklı kıyafet vardı. Karar vermek biraz zordu. Dina için ne giyeceğini bilmek hayli güçtü. Önceleri neler giydiği ve bir tarzının olup olmadığı konusunda şüpheleri vardı. Yine de gözüne en tatlı geleni seçecekti. Önce kapıya yönelip Azul'e seslenmeyi tercih etmişti.

Minik ve hacimsiz bir tonda seslendikten sonra kursağını temizlemek için biraz ıkındı. Kapının arkasından ne bir ses duyabilmiş ne de bir varlık sezebilmişti. Onun burada olmaması bir nebze hayallerini yıkmıştı. Soracakları vardı. Bir çoğundan cevap alamayacağını bilse dahi sorularını daha fazla soramadığı yerde patlayacakmış gibi hissediyordu. Fakat tam da o an, hayal kırıklığı yerini bambaşka bir merak unsuruna bırakmıştı. Bir erkek sesi. Azuldir değil, bir başkası. Azul'un sesi kadar naif ve kibar. Gireceğini belirten ses, kapının gıcırtısıyla noktasını koyarken Dina da meraklı gözlerini belerterek sesin sahibini beklemeye başlamıştı.

İçeri giren adamı hafifçe süzdüğünde, temiz giyinimli, uzun ve ince, kahverengi saçlı, çehre olarak Azuldir'i andıran birisi olduğunun farkına varmıştı. Adamın az önce konuştuğunun ve onu selamlama arzusunda olduğunun farkına varmıştı Dina. Fakat sanki karşılaşacağını düşünmediği bir şeyle karşılaşmışcasına dikiliyordu karşısında. En basit tabirle şaşırmış adamın ağzında dökülen cümle, şaşkınlığının sebebini de ona anlatmıştı. Onu güzel bulduğu için nutku tutulmuş, kalbi teklemişti. Bu nedenle şaşırmış olsa gerek. Dina için avantajlı bir konum elde etmenin zararı yoktu. Bürünecekti. Utangaç, sevgi dolu bir mizaca sarılacaktı. Sevimli görünecekti ona. Ona edilen iltifat hiç bir anlam ifade etmediği gibi, sinirini bile bozacak kadar kıl kuyruktu. Birini göreli on saniye olmuşken, onu yeni tanımışken edilen bunca iltifatın ve yalakalığın Dina'nın nazarında tek bir açıklaması vardı. Yalan.

Adamın son kelimeleri ile artık adını öğrenmişti. Gialdir. Memnuniyetini dile getirişinin ardından Dina hız kesmeden söze girmek istiyordu. Onu daha fazla ölçmesinin bir anlamı yoktu. Zira Gialdir şaşkın bir salak olabilirdi ya da Azuldir'in oynayan, rol kesen versiyonu olabilirdi. Her iki durumda da Dina'nın bürüneceği persona aynı idi. Sonuç olarak ona yardımı dokunabilirdi ve bir noktada ondan bir çok şeyi daha iyi biliyordu. Bilginin ve bilgeliğin gücü onu kendisine hayran bırakmıştı. Bu nedenle kendisinden bir kaç şey de olsa fazla bilen birini küçümsemeden özümsemeliydi. Kırmızı yanaklarını daha da sıkarak bir nebze daha kızarttı. Minik ellerini yumruk yaparak dizlerine götürdü. İki ayağını birbirine çapraz bakacak şekilde konumlandırırken dizlerini birbirine çarpacak kadar yaklaştırdı ve ayaklarını yere sürüdü. Bir o kadar utangaç, bir o kadar masumdu.

"Eeeh... T..teşekkür ederim! Ben de çok me-memnun oldum! Siz... Yani.. Gialdir-sama! Siz tam olarak kimsiniz? Burası neresi? Azuldir nerede?"
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

24 Jan 2023, 12:10

Off Topic
Evren içerisinde -sama, -kun, -chan gibi Japonca takılar vs. bulunmamaktadır. Bu yüzden sonraki turlarda işaret parmaklarını birbirine değdirerek "Gialdir-kun!" demeyeceğini umut ediyorum. :lol:

Gialdir’e karşı değiştirdiğin duruşunla birlikte, adamın gözlerinin içinin daha da parladığını görebiliyorsun. Takındığın tavır, Gialdir’in yaşadığı tutulmayı bir nebze daha arttırmış gibi duruyor. Bu noktada Gialdir yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirerek “Ahh… Çekinmeni gerektiren bir durum yok Dina…” diyor ve birden duraksıyor. Hemen ardından hafif bir çekingenlikle “Sadece Dina dememde bir mahsur yok, öyle değil mi?” diyor. Gialdir’in bu sorusuna baktığında, herhangi bir cevap beklediğini düşünmüyorsun. Kaldı ki takındığın tavır çerçevesinde onu tersleme veya bu durumda bir mahsur gördüğünü belirtme gibi bir yaklaşıma girmenin de uygun olmayacağını biliyorsun. Bu nedenle Gialdir’in sözlerine tepkisizlikle olur vermenin ardından Gialdir bu durumdan memnun olmuş gibi gülerek ve neredeyse gözlerini kırpmadan sana bakmaya devam ediyor.

Gialdir senden hissettiği olumlu dalgalarla daha rahat bir tutum içine giriyor ve senden alamadığı gözlerinin durumundan bir hayli memnun bir şekilde “Ben Aludir Eğitim Bölüğü 1. Takım Kaptan Yardımcısıyım. Yaşadığın süreçte sana destek olmak ve senin bir Aludir olarak hazır olmanı sağlamakla görevliyim.” diyor. Bulunduğu konumdan ve yapacağı görevden oldukça memnun olduğu her halinden belli olan Gialdir, sağ kolunu yere paralel bir şekilde açıp odanın içini gösteren yarım turluk bir hareket yapmasının ardından “Bulunduğumuz yer Aludir Üssü olarak geçer.” diyor ve sanki sana yakınlaşmak için doğru anın geldiğini düşünerek bir adım öne çıkıp kafasını hafifçe sana doğru yaklaştırdıktan sonra kısık bir sesle “Evrende bulunabileceğin en güvenli yer!” diyor.

Gialdir bu sözlerinden sonra eski konumuna geri dönerken yüzüne yerleşen boş bir bakış ile sana bakıyor ve “Açıkçası Azuldir hakkında bir bilgim yok, yani bu konuda bana bir malumat verilmedi.” diyor. Gialdir’in sözleri ve tavırlar, Azuldir konusunda gerçekten bir bilgisi olmadığını sana anlatıyor. Bu yüzden de Gialdir’in sana yalan söylediği yönünde bir şüphen oluşmuyor. Ancak Gialdir, bir nedenden dolayı da olsa bu konunun üzerinde pek durmak istemiyor gibi görünüyor. Zira bu sözlerinden sonra seni hafifçe ve hiç de rahatsız etmeyecek şekilde süzmesinin ardından “Dilersen üzerini değiştirip daha uygun bir ortamda konuşalım.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise, senden herhangi bir karşılık beklemeden, üzerini değiştirsen de değiştirmesen de bu odadan çıkıp başka bir yere gideceğinizi anlayabiliyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

25 Jan 2023, 03:52

Dina yeni insanları tanımaktan ne kadar keyif duyduğunu fark ediyordu. Kendisini zamanla tanıdığı bu körpe süreçte, başka insanların mimikleri, ses tonları, seçtikleri kelimeleri anlamak ve özümsemek oldukça zevkli bir yolculuktu. Ne kadar yüz tanırsa, o kadar fazla maskeye sahip olabilirdi. Döktüğü kelimelerin ardından Gialdir'in tutumu da pekişmişti. Çehresindeki kaslar daha oynak bir hale gelmiş, gülüşünün dozu yükselmişti. Çekingen tavrını kendisinden çok onun bedeninin her bir noktasında görebilirken, o ise bunu Dina'ya telkin ediyordu. Kekeme bir ağızla cevap vermeye hazır iken bundan vazgeçmişti. Gialdir pek cevap beklemiyordu. Dahası, onun soruları yanıtlama hevesinde olduğunu biliyordu. Gülümsemekle yetindi. Otuz iki dişini gizledi, ancak pamuk dudakları ve yuvarlak çenesi ile onu gülerek öpmeye başlamıştı. Güvende hissetmesini istiyor ve asi yönünü tamamen ondan sakınıyordu.

Yüzünde memnuniyetin kıvancı ile cümlelerini fırlatmaya başlamıştı. Şimdi ise yeni bir kavrama, farklı bir konsepte dalmıştı. Demek ki içine dahil olduğu şeyin bir ismi vardı. İblisleri bir nebze anlamıştı. En azından ne ile uğraştığının farkındaydı. Fakat ne olduğu konusunda fikirleri çok bulanıktı. Şimdi bir ismi vardı işte, bir kimliği. Aludir. Bir Aludir olmayı istiyor muydu? Aludirler ne yapıyordu ki? Görevleri neydi, kimin için çalışacaktı? Bu işten para kazanacak mıydı? Bu bir ceza mıydı? İmtiyazları var mıydı, yoksa sıradan bir iş miydi. Dahil olduğu dünyada onu neler bekliyordu... Her şeyi bir anda soramayacağının da farkındaydı. Bunun için bolca zamanı ve yaşayacak günleri halen bulunuyordu. Ancak bir noktada konuyu Gialdir'in açması gerektiğini düşünüyordu. Gialdir Dina'nın karmaşa dolu zihnini bir nebze olsun güvenli alana sokmak için yaklaşmış ve bulundukları yeri tanıtmıştı. O halde güvendeydi. Aludir üssünde, sıcak ve güzel. Gialdir'in o noktaya kadar söylediği tüm sözler karşısında, soracağı soruları ertelemeyi seçti. Meraklı, tedirgin ancak tezatlık yaratacak şekilde anlayışlı bir surat ile minik bir cevap verdi.

"Ya... öyle mi..."

Bu noktadan sonra ise Gialdir'in Azul hakkındaki sözleri pek umrunda olmamıştı. Azuldir'in nerede olduğu artık onu ilgilendirmiyordu. Bir çok merak ettiği bilgiyi artık ondan alabilirdi. Sözlerinden zaten samimiyet akıyordu. Doğru söylediğine net olarak emin gibiydi. Yine de konuyu çabuk geçiştirmişti. Acelesi, bu konudan bahsetmek istemediği için miydi; yoksa başka bir şeyden mi bahsedecekti bilmiyordu. Dina'yı basitçe süzdükten sonra odadan çıkmaya yönelik teklifini yapmıştı. Dina sorularını şu an sormak için doğru zaman olmadığını düşündü, basitçe. Onu sık boğaz edemeyecek kadar çekingen, bir o kadar da alımlı görünmeye çalışıyordu. Gialdir'in son sözünü onu başıyla yarım yamalak bir şekilde onayladıktan sonra arkasını döndü hızlıca. Dolaba doğru ilerleyerek kapağını açtı ve az önce gözüne kestirdiği, tamamen kırmızı olan basit, ancak alımlı kıyafeti gördü. Bu elbiseyi kaptığı gibi Gialdir'e doğrulttu ve yüzünü elbisenin ardına saklayarak yarım ağızla konuştu.

"Şey.. B..bunu beğendim ben. Sizce üzerimde güzel durur mu?" Sözlerinden sonra hafifçe kızarmış yanaklarını gaz lambasını tutan diğer eliyle gizlemek istedi. Ancak elini daha da aşağıya, kalçalarına doğru ilerleterek hafifçe balık etli duran poposunu göstererek tekrar söz aldı. "Dar gelmez umarım..." Önceki halini pek tabii hatırlayamıyordu fakat basenlerinden şimdiden şikayetçiydi.

Gialdir onu onaylasa da onaylamasa da bunu eğlenmek için yaptığı belliydi. Ondan cevap geldikten sonra gözleri ile kapıyı işaret edecekti ve "Peki.. Bb.. ben giyinip geliyorum! Gialdir-tatlım..." diyecek ve kıyafetini giyinerek odanın dışına çıkacak, ürkek adımlarla onu takip etmeye başlayacaktı.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Jan 2023, 14:58

Dolaptan seçtiğin elbiseyi Gialdir’e gösterdiğin sırada, esasen Gialdir’in kıyafetle pek ilgilenmediğini fark edebiliyorsun. Zira popona kayan bakışlarına eşlik eden Gialdir, poponu göremese bile onu hayal ettiğini anlamak, bir kadın olarak, senin için zor olmuyor. Hayalindeki görselden epey mutlu olmuş gibi görünen Gialdir konuşmana “Gelmez.” diyor, ancak hemen ardından kendini ele vermiş bir yeni yetme gibi kaşların kaldırıp gözlerini bir nebze büyüterek “Yani gelmez diye düşünüyorum, niye gelsin ki?” diyor durumu toparlamaya hiç elverişli olmayacak şekilde. Zaten bu sözlerinden sonra odada durma konusunda da tereddüt gösteren Gialdir, bakışlarını yakalayarak eliyle kapıyı işaret ediyor ve “Ben çıkayım.” diyor, hızlı adımlarla.

Üzerini değiştirip odadan çıktığın anda, Gialdir sanki az önceki senden farklı birini görmüş gibi sırıtmaya başlıyor. Ancak bu kez, sana olan bu tavrını en asgari düzeyde tutmaya başlıyor ve “Gidelim.” diyerek koridorda ilerlemeye başlıyor. Birlikte ilerlemeye başlamanızın ardından, ilk dikkatini çeken şey büyük ve açık pencerelerden gördüğün görüntü oluyor. Güneş’in parlaklığı gözlerini bir anlığına kamaştırırken, kısa bir süre sonra yüksek surların varlığını fark edebiliyorsun. Bulunduğun yerden yaklaşık 50 metre kadar uzakta duran surlar, sanki sağa ve sola doğru sonsuzluğa uzanır gibi duruyor. Bununla birlikte, yerden bir hayli yüksek olan surun heybeti karşısında yutkunmadan edemiyorsun. Surların ardındaki yeşili, ufukta varlıklarını belli eden dağların kahverengiliğini ve huzurun varlık bulmuş hali olarak görünen ormanın gösterişini görebiliyorsun. Ömründe ilk defa karşılaşmış gibi şaşkınlık ve heyecanla baktığın tüm doğa seni selamlarken, bir anda tekrar varlığını idrak ettiğin yüksek surlar, son derece üstün güvenlikli bir bölgede olduğunu gösteriyor.

Gialdir ile birlikte koridorun sonuna kadar gelip merdivenlerden inmenizin ardından, bir başka koridorda kendini buluyorsun. Bu kez bu katta ilerlemeye başlamanızın ardından Gialdir adımlarını belli bir odaya doğru yönlendirmiş gibi görünüyor. Birkaç odayı geçmenizin ardından iç cebinden bir anahtar çıkaran Gialdir koridorun ortalarına doğru denk gelen odanın kapısının kilidini açıyor. Odanın içinden gelen güneş ışıkları doğrudan üstünüze vururken, Gialdir odanın içine girmen için seni eliyle buyur ediyor.

Odanın içine girdiğin anda, bu odanın geniş bir yapısı olduğunu görüyorsun. Gialdir, odanın içindeki dört büyük pencerenin de perdelerini örterken, odanın ortasında kocaman bir dikdörtgen masa olduğunu ve masanın iki başında birer sandalye olduğunu görüyorsun. Ancak bunun haricinde ilgini çeken esas şey, masanın ortasında bulunan beş kollu şamdan ve yanan mumlar ile masaya konulmuş birden çok ve iki insanın yemesinin zorlanacağı miktardaki yiyecek oluyor. Masadaki yiyeceklerin kalitesi adeta kokusunda belli olurken, servis için kullanılmış olan eşyaların da kalitesi gözüne çarpıyor. Yemek tabakları, kaşıklar, çatallar, bardaklar… Her biri olabildiğince kaliteli duran bu masadaki yiyeceklerin neler olabileceği dahi seni adına önemsiz oluyor. Gialdir, seni kapıya yakın olan sandalyeye doğru yönlendiriyor ve ardından sandalyeni biraz geri çekerek oturabileceğin alan açıyor. Hemen ardından ise sana doğru bakıp gülümsemeyi sürdürürken “Aç bir şekilde sohbet edilmez, değil mi? Dilediğinden servis yapabilirim Dina.” diyor. Gialdir’in bu sözlerinden sonra masaya bir kez daha baktığında, birçok et ve sebze türü yemeğin olduğunu, masanın ortasında büyük bir meyve tabağının bulunduğunu ve birden çok şişe içerisinde duran farklı renklerde içecekler olduğunu görüyorsun. Gialdir ise, halen daha senin oturmanı bekliyor heyecanlı bir şekilde.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

27 Jan 2023, 04:18

Gözünün görebildiğince süsten uzak, gökkuşağının en asi tonunu taşıyan kızılı geçirmek için hazırlanmıştı üstüne. Gialdir, onun için hazırladığı minik gösteriye eşlik ediyor, zihninin ücra bir köşesinde dahi Dina'nın kurmasına izin verdiği hayalle mutlu olmaya çalışıyordu. Fakat karşısında duran adamı hala küçümsemeye hazır değildi. Burnuna her ne kadar kötü bir koku gelmese de Dina'nın doğal bir şüpheciliği vardı. Anahtar deliğinden bakmadan kapıyı açmayanlardandı. Yüzündeki tebessümü soldurmamak için özel bir uğraş gösterdiği esnada Gialdir nazikçe kendisini toparlamış ve kapıyı işaret ederek çıkmaya başlamıştı. Bu noktadan sonra Dina da fazla düşünmeden kıyafetlerini çıkartmaya başladı. Üzerindeki kirlenmiş gömleği bir çırpıda bedeninden aldıktan sonra yatağa fırlattı. Aynı şekilde altındaki büzülmüş, paçavradan hallice eteği de çıkararak yatağa koydu. Hızlı ve özensiz bir manevrayla kıyafetlerini katladıktan sonra gözlerini kamaştıran elbiseye yöneldi. Onu da hızlıca kafasından geçirerek giydi ve pek de esnek olmayan hamlanmış kollarını arkada kavuşturarak iplerini bağlamaya çalıştı. Pek başarılı olmuş gibi hissetmedi. Gialdir'den yardım isteyeblirdi.

Bir şekilde elbiseyi giydikten sonra odadan çıkmıştı. Karşısında tekrar beliren Gialdir önce sırıtmaya başlamış ancak sanki bir şeyler onu durdururmuşcasına, sanki bir şeyleri sürekli kendisine hatırlatmaya çalışıyormuşcasına durmuş ve ciddiyetini korumaya çalışmıştı. Hiç bir şey söylemeyip, hiç bir karşılık vermeyip onu takip etmeye devam etmişti Dina. Gün ışığını gölgeleyen büyük surlar, gökyüzünün krallığını esir almış duvarlarla görüşü örülmeye başlamıştı. Her bir düğümde içinde bulunduğu dünyadan bir nefes daha alıyordu. Ciğerlerinde dolup taşan hava ona yetmiyordu. Gözlerini kısmak, kapatmak istemiyordu. Yeni yeni nefes almaya başladığı bu dünyada olmayı sevmişti. Kendisine bir şeyleri sevmiş olmayı pek yediremese de, nefes almak oldukça keyifliydi. Gördüğü güzel manzara, surların heybeti ve o surların içinde bulunmak dahi onu heyecanlandırırken gözlerini kapamak şimdi içinden hiç ama hiç gelmiyordu. Nefesini kuru kuru yutkunarak dizginledikten sonra önüne bakıp uzun koridoru yürümeye devam etti. Koridorun sonu merdivenlerden oluşuyordu. Yine sessiz ve dingin bir zihin ile konuşmadan merdivenleri inmiş ve Gialdir ile başka bir koridorda ilerlemeye başlamıştı. Gialdir'in adımlarını başka bir yöne yöneltmesiyle birlikte onun bedeni de otomatikman yönlenmiş, Gialdir'in bir odanın kapısını cebinde şıngırdayan bir anahtarı çıkarıp açması ile bu takip son bulmuştu.

Odaya girdiğinde yine yabancılaştığı ve özlemini bir süredir çektiğini bildiği güneş ile karşılaşmıştı. Al yanaklarına vuran güneş kırmızı tonlarını biraz daha koyulturken, zümrüt yeşili gözleri de parlamaya başlamıştı. Gialdir'in ardından odaya girdikten sonra odayı incelemeye başlamıştı kısaca. Şamdanlar, mumlar ve masadaki envai çeşit besin ilgisini çekmişti. Güzelce, özenli bir şekilde; usta eller tarafından hazırlanmış olmalıydı. Bu görüntü karşısında müteşekkir olmuş gibi görünmeliydi. En azından teşekkür edebilmeliydi. Yani, Gialdir öyle olduğunu bilmeliydi. Yoksa Dina için karnını doyurabildiği her şey aynıydı. Bir paket kuru peksimet ile en tazı baharatlarla hazırlanmış soslu bir bifteğin çok bir farkı yoktu.

"Ah! Ne de güzel her şey!" dedikten sonra biraz daha kızarmış ve Gialdir'e bakmıştı. Ne söyleyeceğini bilirmiş gibi davransa dahi pek bilmiyordu. Gialdir'in çektiği sandalyeye otururken yine gözü olduka kaliteli servis eşyalarına kaymıştı. Misafir olduğunu sonuna kadar hissediyordu. Bu kalite, onu hakediyormuş gibi gelmese dahi kalitenin iyi yanları vardı. Konfor aramak birinci önceliği olmasa dahi fazla konfordan hiç bir zaman şikayetçi olamazdı. Ona bakıp gülümseyen Gialdir'in teklifi üzerine önce biraz tekleyecek, kekeleyecek; ancak lafı fazla uzatmadan seri bir biçimde cevap vermeye çalışacaktı.

"Şey.. Evet! Ben et istiyorum.. Bir de tavuk! Domuz, eşek, KUŞ! Burada ne yiyorlarsa ondan. Bitki de istiyorum! Ama az olsun..." dedikten sonra duraksadı. Bebek gibi davranıp davranmadığından emin olmak için bir salise daha duraksadı. İki elini çenesine götürüp ağzını yarım yamalak kapattıktan sonra tüm mahcubiyetini takınarak Gialdir'e yavru bir köpek gibi baktı. Onu beslemesi için yalvarır gibi, tüm benliğiyle buna muhtaçmış gibi baktı.

"Te.. teşekkür ederim!"
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

27 Jan 2023, 10:33

Sandalyeye oturman esnasında Gialdir yerleşmene olanak sağlamak için sandalyeyi hafifçe öne ittirerek nezaketini sonuna kadar gösteriyor. Bu sırada, oturduğun sandalyenin konforu yattığın yatakla eşdeğer gibi geliyor sana. Oturma ve sırt kısımlarındaki sert-yumuşak doku, bedenini olabildiğince rahat hissettiriyor. Bu haliyle, bu sandalyede birkaç saat bile oturabileceğini ve hiçbir yerinin ağrımadan kalkabileceğini düşünüyorsun.

Yemek tercihini yapmanın ardından Gialdir “Harika!” diyor ve önündeki büyük tabağı yavaşça alarak masadaki büyük bir et parçasına yöneliyor. Üzeri yağdan dolayı olabildiğince kızarmış et parçası, Gialdir’in büyük bir bıçağı dokundurmasıyla birlikte adeta kendini bırakıp lime lime olurken, Gialdir “Şarap, koruk suyu ve sirkeyle marine edilmiş kuzu eti. Kısık ateşte 5 saatlik bir pişirmenin ardından yüksek ısıda 7 dakika sürekli çevrilerek pişiriliyor… Harika bir seçim.” diyor. Kestiği etten bir kısmı tabağına yerleştirmesinin ardından, bu kez tabağını salatanın olduğu başka bir tabağa yönlendiriyor. Salatadan tabağına bir miktar koyan Gialdir “Lahana, havuç ve pancardan oluşan, limon, sirke ve üzüm suyuyla tatlandırılmış harika bir salata!” diyor. Talebin doğrultusunda tabağına sadece birkaç çatal salatayı koyan Gialdir, tabağını nazik bir biçimde önüne koymasının ardından, masada duran şişelerden bir tanesini alıyor ve tabağının hemen yanında duran kadehe bordo renkli sıvıyı dökerken “Buralarda bulabileceğin en iyi şarap. İçimi rahat, ancak etkisi fazla… O yüzden dikkatli içmeni tavsiye ederim.” diyor. Büyük kadehini neredeyse yarısına kadar dolduran Gialdir, şişenin ağzını bir bezle silip yerine geri koymasının ardından, masanın öbür ucundaki sandalyesine geçiyor ve yerine oturmasının ardından büyük bir gülümsemeyle “Afiyet olsun.” diyor.

Gialdir masaya oturmasına rağmen kendisine hiçbir yiyecek almıyor ve adeta gözleri sende takılı kalmış gibi seni izlemeye koyuluyor. Bu noktada, Gialdir’in sen yemeğini bitirene kadar konuşmaktan imtina edeceğini anlayabiliyorsun. Bu durum da, şu an için konuşma bakımından istediğin kulvara girebileceğini ve konuşmayı senin yönlendirebileceğini gösteriyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

30 Jan 2023, 05:53

Karşısındaki genç adam nezaketini her bir hareketinde korumaya and içmiş gibiydi. Kontrolünü kaybetmiyor ve kibarlıktan ödün vermiyordu. Dina masaya oturduğu an yüreğinin ısındığını farketti. Bir ya da bir kaç saniyeliğine mutluluk beynine hücum etmiş. Borusunu öttürmüş, bayrağını dikmiş ve orada o an bitmişti. Bu sıcaklık, karşılamanın ve bir yuvanın eseri olabilirdi. Sıcak bir yuva her kediyi mutlu ederdi. Dina ise ev kedisi olmak için fazlasıyla vahşiydi. Bu duygunun gelip geçici olduğunu biliyor, önemsemiyor ve doğallığından ödün vermiyordu. Bununla birlikte hissettiklerinin yanında kendini tanıdığı serüveni ise tam gaz devam ediyordu. Yemekle şu an için arası yoktu. En azından yemeyi sevmediğini, hayatını idame ettirebilecek kadar yemenin onun için kafi olduğunu anlıyordu. İlk uyandığı zaman aç hissetmişti. Karnında değişik bir yumru belirmiş gibiydi. İçi boş bir balon gibi. Şimdi ise bu lezzetli, ustaişi her şeyin çok da lezzetli olmadığını düşünüyordu. Fakat Gialdir için bunu saklayabilirdi. Leziz bir ziyafet çeker, aç karnını doyuran bir sefil gibi yumulurdu. Hiç gocunmazdı bunu yaptığı için. Çizeceği portre daha önemliydi.

Gialdir, tabağını özenle dayayıp döşeyip; bir güzel donattıktan sonra kendi masasına geçmiş fakat pek de yemeğe başlayacak gibi durmuyordu. En azından Dina'nın yemeğine başlamasını bekliyor gibiydi. Dina, gözünü alacak kadar parlayan çatalı alarak etinden özenle kopardığı bir parçayı kesmiş ve ağzına yavaşça götürmüştü. Tam da o an fener misali yanan gözlerini daha da ışıltılı bir hale getirmeye uğraşmıştı. Cam niyetiyle parlamalarını sağlamıştı. Öyle hayal etmişti.

"Gerçekten harika! Nom~~Nom.. Karnımın bu kadar acıkacağını tahmin bile etmezdim..."

Sözlerini yarım yamalak, dolu bir ağızla bir kenara bıraktıktan sonra Gialdir'in tembihlediği gibi şarabından içerken minik bir yudum almış ve ağzını ıslatmanın da verdiği ferahlıkla tekrar söz almaya koyulmuştu. Ne de olsa Gialdir'i konuşmaktan ve ona yanıt vermekten alıkoyan bir durum yoktu. Ona istediğini sorabilir, sık boğaz edebilirdi. Bunun karşılığında başarılı olmaması için bir sebep de görmezdi. Aceleci davranmamaya çalıştı ve lokmasını özenle çiğneyerek yuttu. Lezzetli ve sulu et boğazından kayarken içinden hiç de fena olmadığını düşünüyordu.

"Şey.. Aludirler iblislerle anlaşma yapıyorlar değil mi? Bir tane iblis buldum ben de. Çok çirkin ama olsun, idare edeceğim." Bunu söylerken Vybukh'un kırmızı bir parıltıyla içine gömüldüğünü hatırlamıştı. En son kaçtıkları esnada ise sesini duymuştu. Bu cümleleri söylerken de onu duyabileceği ihtimalini aklına bulundurmuştu. Duysun da kudursun diye düşündü. O ucubeye belki de ihtiyacı kalmamıştır. Onun sesini duyabildiğine göre, içinden, iç sesiyle seslenebilirse belki ona seslenebilirdi. Onun sesini ve görüntüsünü aklında canlandırıp, biraz odaklanmaya çalışacaktı.

"Hey ucube. Beni duyuyor musun? Ne yemekten hoşlanırsın?"

Bu esnada ise Gialdir'in yanıtını bekleyecekti. Sonrasında ise asıl merak ettiğini soracaktı. Aludir üssünün gizeminden veya Aludir konseptinin sınırlarından bahsedebilirdi ona. Lakin eninde sonunda bunu görebileceğini biliyordu. Biraz sonraya saklayacaktı bu akademik bilgileri. Neticede bir şeyleri yaşayarak öğrenmeyi daha çok sevdiğini anlamıştı. Onu asıl merak ettiren nokta ise Azuldir'in aldığı yenilgiydi. Almazath'ın bahsettiği Vargor'u tanıyıp tanımadığını bilmiyordu. Belki bilgi alabilirdi. Düşünceli ve bir o kadar habersiz bir poz kesebilirdi. Öyle yapacaktı.

"İblis lordu Mamor muydu.. Tarumar mıydı... Sanırım Vargor!" dedikten sonra gözlerini hafifçe kısacak, Gialdir'in ilk tepkisine bakacaktı. Bu ismi duyduğunda vereceği tepki, ondan bilgi saklayıp saklamadığını anlaması konusunda bir ipucu verebilirdi ona. Sonrasında çok da beklemeden devam edecekti. Son cümlesini tamamladıktan sonra şarabından bir yudum alacak ve gözlerini kurbanlık bir koyunun çaresizliğiyle bürünmüş bir bakışla Gialdir'e dikecekti. Bu esnada iki pazusunu göğsünde birbirine yaklaştırarak ne kadar korktuğunu ona fazlasıyla gösterecekti.

"Onun uşağı geldi işte. Azuldir de kendi iblisini orada bıraktı, beni aldı ve kaçtı. Çok korktum Gialdir-tatlım! Çok utandım! ALTIMA İŞEYECEKTİM!"
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
Locked

Return to “Aludir Üssü”