Ayrılış ve Başlayış (Xaphan)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

23 Jan 2023, 12:13

Yanında sana eşlik eden, ancak görünümde adeta seni bir yerlere sürükleyen iki adamın arasında koridorda yürümeye başlıyorsun. Tanıdık koridorlara bilinmeyen koridorlar ekliyor ve birkaç merdiven inip çıkmanın ardından, baskın bir aurasnın seni sarmaya başladığını fark ediyorsun. Koridorun başına geldiğin anda ise, bir kapının önünde duran yaşlı bir adamın silüetini gördüğünde, bu auranın kaynağını da anlıyorsun. İki adam, sana Komutan’ın seni beklediğini belirterek, kapının önünde duran kişinin kim olduğunu sana söylemiş oluyor. Adımların, istemsiz bir şekilde bu yaşlı adama doğru sürüklenmeye başladığında, 160 santim boylarında olan, yaşlı ve beyaz saçları olan yaşlı adamın iki elini arkasında bağlamış bir şekilde sana baktığını fark ediyorsun. Sanki vücudunun kontrolü tamamen yaşlı adama geçmiş gibi hissetmeye başladığında, yaşlı adam arkasında duran sağ elini çıkarıp sana gelmeni işaret ettiğinde, bir anda neredeyse koşmaya başladığını fark ediyorsun.

Yaşlı adamın tam karşısına, aranızda yarım metre mesafe kalana kadar hareket eden ayakların, bu mesafeye geldiği anda ansızın duruyor. Yaşlı adam sana dikkatle baktıktan sonra “Ben, Aludirlerin Komutanı Agrupnia…” diyerek kendini tanıtıyor.
Agrupnia
Image

Agrupnia, her ne kadar katı bir görüntü sergiliyor olsa bile, konuşmasındaki ses tonunu özellikle alçak tutuyor gibi görünüyor. Bir yandan seni süzerken, bir yandan da gözlerini önünde durduğu kapıdan alamaması dikkatinden kaçmıyor. Ancak Agrupnia, bir şekilde odağını senin üstünde tutmayı sürdürmeye çalışıyor ve “Organizasyona dahil olarak gerçek bir Aludir gibi yaşamaya başlayacaksın. Ancak, var oluş amacını unutmayacaksın ve tüm Aludirleri her zaman kollayacaksın! Bu sana verdiğim bir emirdir!” diyor. Bakışlarını mümkün mertebe sende tutmaya çalışsa da, bunu bir türlü beceremeyen Agrupnia uzunca bir süre önünde durduğu kapının sanki ardını görmek ister gibi baktıktan sonra tekrar sana dönüyor ve “Burası senin esas yurdun, evin. Bir ihtiyacın olduğunda buraya gelmekten ve benimle konuşmaktan çekinme. Belki senin için her şeyi yapamam, ancak elimden geleni yapacağımı da bil. Sen ve diğer Aludirler, Aclania’nın esas koruyucularısınız ve buna yaraşır insanlar olmalısınız!” diyor. Bu aşamadan sonra, Agrupnia’nın her bir sözünün emir niteliği taşıdığını anlayabiliyorsunuz. Fakat Agrupnia sanki kapının ardındaki önemli mevzudan geri kaldığını hisseder gibi bir süre daha kapıya baktıktan sonra yine sana dönüyor ve “Şimdi bana yeminini ver!” diyor.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

23 Jan 2023, 16:34

Lavuk üstüne lavukla karşılaşıyordu bugün. Tiarmod, Juntig derken şimdi bir de bu dalyarak çıkmıştı başına. Boş yere onu sorguya çekmişti piç kurusu. Aludirliğini kullanıp biraz elemanın üstüne gitsem mi diye düşünüyordu. Sonuçta bu ülkenin önemli bir kastında yer alıyordu artık, ona yapılan saygısızlık kastına yapılan bir saygısızlıktı. Bu tarz davranışların hoş görülmesi bu sistemde çatlaklar açabilecek bir şeydi. Bunu bahane ederek haşlayabilirdi belki adamı. Bu fikir kafasına yatmıştı, bir iki kelam edecekti, hafızası kayboldu diye eziğin teki değildi sonuçta. Ama adam yoktan var olduğu gibi vardan yok olmuştu. Bir an götü attı Xaphan'ın, ya o kişi hükümdar veya komutansa diye düşündü. Ama bu düşünceyi takip eden düşüncesi Aludirlerin saygınlığını korumanın takdir edileceği oldu. Zaten daha bir şey yapmaya fırsat bile bulamamıştı, başına bir şey gelme olasılığı yoktu. Ama burada durmadı düşüncesi, ya Juntig tüm konuştukları süre boyunca bu kişinin varlığından haberdar olması ihtimali üstünde durdu. Belki de Xaphan'ı tuzağa düşürmüştü, belki şuracıkta utancını tertemiz edecekti... Gergin beklemeye ve gevelemeye başladı. "Alo, nereye gittin kardeş? İki kelam ediyorduk yav!" Tam o sırada dibinde biten iki çam yarması beyninden vurulmuşa dönmesine yetti. Hemen yalakalığa başladı, bir şekilde bu işin içinden sıyrılmalıydı. "Heyt be! Şu pazulara bak, hükümdarımız özenle seçmiş!" Ama elemanlar pek oralı olmamış, komutanın onu beklediğini söylemekle yetinmişlerdi. "Moruk bir komutan, yanında Juntig. Biz yavaşça yaklaşırken sırıtıyor bana, şu manyakça sırıtış. Komutan tam tersine ciddi, en az işlenen suç kadar. Aludir kastına ve rütbesine yapılan saygısızlığı affetmeyecek..." Kafasında canlanan resimden uzaklaştı irade gücüyle. Kendini toparladı, suçlu gibi giderse her şey daha da boka sarardı. "Hay hay, gidelim!" dedi sahte bir güvenle.

Heriflere ayar olmuştu. Kaçacak hali yoktu, ne diye sürükler gibi aralarına almışlardı anlamadı. "Siz hele bir yüz kızartıcı bir işe bulaşın sizin ananızı avradınızı tornadan geçirmezsem bana da Xaphan demesinler!" Tepesi atmak üzereydi baskın aurayı hissetmeye başladığı zaman. Auraya karşı dik durmaya çalıştı masumluğunu kanıtlamak istercesine ama pek faydası olmuyordu. Hele uzaktan komutan gözüktükten sonra hiçbir şeyin faydası yoktu, ayakları onun emrinde değildi artık. Moruğun varlığı altında eziliyordu. Ama ortada Juntig'den eser yoktu. Kafasını sağa sola çevirip bakmaya mecali olmadığı için sonradan çıkıp çıkmayacağından emin değildi ama kesinlikle kafasındaki manzara değildi yaşananlar. Bu yüzden epeyce rahatlamıştı. Yine de kıl olmuştu herife, yeni gelenleri kontrolde tutmak için gövde gösterisi yaptığını düşündü. Bu sırada ona yöneltilen el işaretine istinaden istemsizce adımlarını hızlandırmış, kabul edilebilir bir mesafede de yine kontrolü dışında durmuştu.

"Memnun oldum Agrupnia efendi, senin ben amına koyim buruşuk ibne!" Bir an bunlar geçti aklından ama hemen kafasını dağıtmaya çalıştı. Belki zihin okuyabiliyordu bu lavuk, ne malum... Dikkatini vererek takip etti Agrupnia'yı. Sözleri bir şey anlatıyor, tavırları başka bir şey anlatıyordu. Xaphan dilbaz bir insandı, hem de sadece lafazanlık anlamında değil. Diğer insanlar gibi fiziksel yetenekleri, görünüşü veya başka yetenekleriyle öne çıkabilecek biri değildi. Ama bu eksiklikler onun için bir fırsat olmuş, başka alanlarda gelişmesini sağlamıştı. Alçak ses tonu, kapıyı yakın durmak, kapıya atılan bakışlar, kısa ve öz konuşma... Bu kapının arkasında önemli bir şey dönüyordu ve Agrupnia da bunun farkındaydı. Eğer değerli bir hazine falan olsaydı şüphe çekmemek adına bakışlarını başka bir yere odaklar, hatta Xaphan gibi birini tehdit bile görmezdi. Tüm varlığıyla onu ezer, bunları düşünmesine fırsat bile tanımazdı.

İhtimalleri hesapladı Xaphan. Kapının arkasındaki önemli şeyin ne olduğunu çözebilirse bu onun için önemli bir koz olacaktı. Ne var ki bu pek mümkün değil gibiydi. Her şeyden önce tam karşısındaki kişi komutandı ve yaşı oldukça tecrübeli olduğuna işaret ediyordu. Onu aldatarak orada ne olduğuna dair bir fikir edinmesi mümkün değildi. Böyle bir şeye teşebbüs edip yakalandığı an yaşlı kurt tarafından tehlikeli bir çakal olarak fişlenecek ve gereksiz yere dikkatleri üstüne çekecekti. Hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi davranıp gitmekti diğer seçenek. Hayatına kaldığı yerden devam ederdi. Xaphan korkaktı korkak olmasına, ama aptal değildi. Her zaman eline böyle fırsatlar geçmeyecekti, eğer güvenli bir şekilde kendine fayda yaratabiliyorsa yaratmalıydı. Fark edilmeden bir şeyler yapmak ideal senaryosuydu, ama eğer hiç farkedilmezse de yapabileceği şeyler oldukça kısıtlı olacaktı. Sivrilip, sivrildiği yerde ne yapacaksa yapmalıydı. Sıradan bir köylünün entrikasıyla komutanın entrikası bir olmazdı sonuçta. Üçüncü seçeneği kendini belli etmesiydi. Kısaca yeminini etmek sonra da önemli bir şeyi böldüğünün farkında olduğunu belli ederek müsaadesini istemekti planı. Bu şekilde hem kafasının çalıştığını hem de iyi niyetini belli edebilirdi. Komutanın güvenini kazanması buradan elde edebileceği en büyük fayda olabilirdi. Bu güven ona yeni kapılar aralar, seçim havuzu git gide genişlerdi. En aklına yatan seçenek buydu.

Karar verdiği gibi sebebini bilmeden tek dizinin üstüne çöktü. "Niye bilmiyorum da sanki böyle yemin ediliyordu?.." Sesini komutanın sesinin seviyesine eşleyecekti büyük bir dikkatle. Ne daha yüksek ne de daha alçak. "Var oluş amacımı unutmayacağıma, tüm Aludirleri her zaman kollayacağıma, Aclania ve hükümdarına sadık kalıp isimlerine leke getirmeyeceğime yemin ederim." Bilerek kısa tutmuştu yeminini, komutana zaman kazandırmak istiyordu. "Kesin tutarım bu yemini ben amına koyim..." Yemin ettikten sonrası en önemli kısımdı. Önemli bir denge tutturması gerekiyordu. Susup beklerse Agrupnia "he" deyip Xaphan'a kozunu kullanma fırsatı vermeden kışkışlayabilirdi onu. Ama fazla hevesli görünür de hemen lafa dalarsa da komutan işkillenebilirdi. Kabiliyetli bir diplomasi izlemesi gerekiyordu. Yemininden sonra ayağa kalkmadan hafifçe başını kaldırıp komutana bakacaktı. "Nasihatlerinize minnetlerimi sunar, benim için başka emriniz veya nasihatiniz yoksa izninizi rica ederim komutanım. Zannımca önemli bir mesele sırasında rahatsız ettim sizi." Bu sözleriyle yaptığı her şeyin komutan için bir anlam kazanacağını umuyordu, yani planı o yöndeydi. Sonrasında nasıl bir tepki alacağını da planlamıştı ama o kısım planına göre mi gidecekti bekleyip görecekti.
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

24 Jan 2023, 11:46

Sözün sana devredilmesiyle birlikte tek dizinin üzerine çöktüğün anda Agrupnia’nın yüzüne yerleşen şaşkınlığı görebiliyorsun. Daha öncesinde hiç böyle bir şeyler karşılaşmamış gibi veya bu hareketi kendine layık görmüyormuş gibi duran Agrupnia, bir an senin ayağa kalkmanı arzu edercesine elini sana doğru uzatıyor. Ancak bu esnada yeminine başladığından elini geri çekiyor ve seni dinlemeyi sürdürüyor. Yeminini sonlandırıp başını kaldırdığın anda Agrupnia “Ayağa kalk Xaphan, böyle şeylere gerek yok.” diyerek düşüncelerini en basit şekilde dile getiriyor. Agrupnia’nın sözleriyle, yine vücudun kendi başına hareket eder gibi ayağa kalkıyorsun ve sözlerini ayakta söylemeye başlıyorsun.

Agrupnia, kapının ardındakine olan ilgisini kaybetmeden seni dinliyor. İlk sözlerinle yüzüne yerleşen ufak bir gülümsemeyi fark edebiliyorsun. Bir nevi gururu okşanmış gibi duran, ancak içten içe samimi bir yanı da olan bu gülümseme, son cümlenle birden kayboluyor. Agrupnia gizli kapaklı yaptığı bir işi beceriksiz bir şekilde gizlemeye çalışır gibi etrafına bakınmaya başlıyor. Sanki zaman kazanmaya çalışır gibi duran Agrupnia’nın aslında böyle bir şeyi belki de ilk defa yaptığını da düşünmeden edemiyorsun. Ne var ki, birkaç saniyelik sessizliğin ardından Agrupnia bakışlarını sana çeviriyor ve “İçeride Hükümdarımız bulunuyor. Senin gibi yeni Aludir olmuş kişilerle görüşüyor.” diyor. Tam bu esnada sanki aklına ansızın gelen bir bilgiyi seninle paylaşmak ister gibi gözleri büyüyen Agrupnia “Inias ve Diniel… Onlarla birlikteydin.” diyor. Tam bu esnada, Agrupnia’nın bu cümlelerini bir yere bağlayacağını fark edebiliyorsun. Agrupnia az önceki tavrından sıyrılıp tüm ilgisini bir anda sana kaydırdığı anda, vücudunun istemsizce dikleştiğini hissediyorsun. Bakışlarıyla kalbini deşmeye çalışır gibi duran Agrupnia “Onlar Hükümdar ile tanışma ve hatta onlardan görev alma şerefine nail oldular. Ne yazık ki sen bunu başaramadın sanırım.” diyor. Hemen ardından ise kafasını hafifçe kapıya doğru çeviren Agrupnia yüzüne önemsiz bir detayı seninle paylaşır gibi bir ifade takınırken “Sadece geç kaldığın içindir belki… Yani, sence de öyle midir?” diyor. Bu sözleriyle konuyu bir şekilde sana devreden Agrupnia’nın sözlerinden Inias ve Diniel ile seni bir kıyasa tabi tutmaya çalıştığını hissedebiliyorsun. Ancak Agrupnia son takındığı tavırla senden net bir cevap bekliyor gibi de durmuyor. Bu yüzden şu an konuşmak veya konuşmamak tamamen sana kalmış gibi görünüyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

25 Jan 2023, 00:55

Neden diz çöktüğünü kendisi de bilmiyordu ama Agrupnia'nın tepkisinden anladığı kadarıyla pek olağan bir şey değildi yaptığı. Bir daha yapmazdı olur biterdi. Hatta Agrupnia'nın dikkatini çekmek için iyi bile olmuştu. Ama hala anlamadığı bir biçimde vücudu üstünde hakimiyet kuramıyordu. Agrupnia'nın böyle bir gücü olup olmadığını merak etti. Böyle bir güç olabilir miydi ki? Şu ana kadar gördükleri etrafındaki herkesin sıradan insanlar olduğu izlenimini uyandırmıştı onda, Agrupnia hariç. Bir iş vardı ama çözememişti. Şu an bu soruyu cevaplayabileceği bir yol da görünmüyordu önünde. Ayrıca daha önemli bir işi vardı. Sorusunu kafasına not edip konuşmasına devam etti.

İlk cümlesiyle gururunu okşamıştı üstünün. Saygı ve hürmet görmek hoşuna gidiyordu Agrupnia'nın, gülümsemesinde sahte bir yan sezmiyordu. Aludirlerin komutanı olarak hak ettiği saygıyı görüp görmediğini merak etti. Herkesi isteği dışında böyle kontrol ediyorsa pek sevilmemesi oldukça olasıydı. Ayrıca Juntig de pek iyi söz etmemişti ondan. Alelade yeni yetme bir Aludirin küçük iltifatının böyle bir etki yaratmasını beklemiyordu komutanında. Belki de yeni yetme olması onda tatlı bir yavru kedi izlenimi yaratmıştı. Karşılaşacağı zorluklar ve korkunçluklardan habersiz bu yeni yetmenin umudu ve uysallığıydı hoşuna giden. Bu zinciri takip etmeyi iyi biliyordu Xaphan. "Hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı yavru kedi, oysa ben bu dünyanın sunacaklarını gördüm ve üstesinden geldim. Sana acıyorum bilmediklerin ve öğreneceklerin için, gülüyorum sen olmadığım için." Her acıma, sevimli bulma, mazur görme, sempati hareketinin altında üstünlük hissinin yattığını biliyordu Xaphan. Yapbozun bir parçasıydı, ama tamamı değildi.

İkinci cümlesiyle sıçıp batırdığını düşünmüştü Xaphan. Elindeki fırsatı kaçırma korkusuyla fazla agresif davranmıştı. Daha üstü kapalı bir yaklaşım tercih etmeliydi, komutanın gururunu kırmak gitmek istediği yol değildi. Komutan sandığından daha aptaldı belki de? Gerçekten Xaphan'dan çok kapıya ve ardındakilere dikkatini verdiğini fark etmemesini mi bekliyordu? Onu aptal yerine koyup koymadığını düşündü. Aptal yerine konduysa bunu anlayabilirdi, ama tepkisi gerçekse işler daha da ilginçti. Koca yaşlı komutanın bu tepkiyi vermesi için şu ana kadar gizli saklı işler çevirmeyecek kadar güçlü olması aklına gelen tek seçenekti. Fazla düşünüyordu, bu kadar fazla girdi aklını karıştırabilirdi. Bariz bir yön görene kadar hislerine güvenerek devam etmeliydi.

Şaşırma faslından sonra tekrar konuşmaya başlamıştı Agrupnia. Ağzından dökülenler iştahını kabartmıştı Xaphan'ın. Hükümdar içeride Inias ve Dinielle görüşüyordu... Inias ve Diniel'e olan nefretinin eline geçirdiği fırsatın önüne geçmesine izin vermeyecekti. Komutana odaklandı. Komutan da aynı şekilde ona odaklanırken istemsizce vücudunun dikleştiğini hissetti. Kesinlikle komutanın ilgisini çekmişti. "Aramızda geçenleri biliyor olmalı." İnsanların komutandan nefret ettiği ihtimaline daha da yakın hissetmeye başlamıştı. Kaba kuvvetle insanları sindiren lavuğun tekiydi komutan. Onları kendi iradesine göre eğip büküyordu ve bunu saklamayacak kadar da arsızdı. Komutan nasıl olunuyordu bilmiyordu ama Agrupnia'nın komutan olması hükümdar, Aclania ve yönetim hakkında bazı şeyleri açığa kavuşturabilirdi.

Eğleniyordu Xaphan. Aptal yerine konuyordu veya komutanı aptal yerine koyuyordu, bunu bilmiyordu. Bildiği şey onun istediği oyun oynanıyordu. Kaybetme ihtimali olmadığı bir oyun sıkıcı olurdu, kaybettiği bir oyunda. Kazanma hırsıyla kuduruyordu. Kartlarını doğru oynayacaktı.

"Şey, seçimime Utanç Temizleyiciler Birliğini temsilen Juntig geldi..." dedi "ne yaparsın" dercesine bir ifadeyle. Neden geç kaldığını anlatmak için yeterliydi bu. Komutanın Juntig'den pek hazzetmediğini biliyordu, bunu kullanarak aralarında bir ortaklık kuracaktı. Ortak bir düşman ikisini bir araya getirmek için işine yarayabilirdi, Juntig üstünde işe yaramıştı sonuçta. Sonraki cümlesine geçmeden komutandan gelecek tepkiyi bekleyecekti. İğrenti, sırıtma, anlayış... Sonrasında kısa bir es verip devam edecekti. "Ön görü ve sabır iyi hükümdarların hamuruna şart olsa gerek. Sebebin bu olmadığını sanıyorum." Agrupnia'nın bu lafa vereceği tepkiyi merak ediyordu, hükümdar hakkındaki düşüncelerini anlaması için önemli olabilirdi. Lavuğa kafasını kullanmayı öğretiyor gibi hissetti, sorduğu sorunun retorik olduğunu düşünse bile. Sorusuna cevap vermeye başladığı anda bu işle ilgilenmiyormuş rolünün artık işine yaramayacağını biliyordu. Artık bu sırrın çözümünde bir rolü vardı. Sözlerinden sonra gözlerini merakla kapıya dikecekti kısa bir süre. Aşırı bir merak değil, karşısında komutan olduğu bilinciyle, düşünmek için ara verirken yaptığı bir şeymiş gibi bir bakış. Sonrasında gözlerini tekrar komutana çevirecek ve sakince konuşacaktı. "Ulrasil rapor etti herhalde. Inias ve Diniel'i birer Aludir olarak kardeşim gibi görürüm, ama ne yazık ki aramızın pek iyi olduğunu söyleyemem. İyi niyetli oldukları kadar toylar bana kalırsa, ama bu hükümdarımızı ilgilendirecek kadar önemli bir konu olmasa gerek." Agrupnia'nın düşüncelerini belirli bir yere yönlendirmekti hedefi. Onun gibi iradesine boyun eğdiremezdi düşüncelerini, ama en azından bunu deneyebilirdi. Sözlerinden sonra gözlerini yere çevirecek, canı bir şeye sıkılıyor gibi ellerini önünde birleştirecekti. Sonrasında kafasını kaldırıp sağa sola bakacaktı etrafta birileri var mı diye. Yeni bir sırda ortaklık kurarak yakınlaşmayı düşünüyordu üstüyle. Baştan beri dile getirmedikleri asıl soruyu atacaktı ortaya. Tehlikeli sulara girdiğini biliyordu, ama konuyu buraya kadar getirip bu soruyu sormaması inandırıcı değildi. Korkaklık olarak algılanması iyi bir seçenek olmazdı. Eğer yeterli güveni kazandıysa bu tehlikeli suda yol almaya devam edebilecekti. Utançla sıkılarak ve alçak sesle başladı konuşmaya. "Haddimi aşmam merakımdandır, merakımı mazur görün. Siz neden içeride değilsiniz komutanım?" Belki hükümdar bile sevmiyordu bu yaşlı bunağı...
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

25 Jan 2023, 10:12

Agrupnia sorduğu sorunun önemsizliği içinde bulunuyorken başladığın konuşmaya, adeta göz ucuyla karşılık veriyor. Söylediklerinin önemli olmadığını hissettirmek için başını kapıya çevirmiş olsa bile sana sadece gözlerini hafifçe çevirerek bakmakla yetiniyor. Agrupnia’nın kafasını çevirmeye tenezzül bile etmediği konuşmanda Juntig’in isminin geçmesiyle birlikte, Agrupnia’nın çene kısmında bir gerilme olduğunu fark edebiliyorsun. Söylediğin tek bir isimle Agrupnia’nın dişlerini sıktığını görmek, doğru damara basmış olduğunu sana gösteriyor, henüz bir sonuca ulaştığını söylemek mümkün olmasa bile. Ancak beklediğin tepkiyi görmek, seni bir diğer cümlene savuruyor.

Kurduğun diğer cümlelere karşı Agrupnia duruşunu değiştirmese bile, sözlerini daha bir dikkatli dinlediğini hissedebiliyorsun. Bunun bir oyun olduğu varsayımında bulunulduğunda, oyunu başlatan Agrupnia’nın giderek oyuna kendini daha çok verdiğini anlayabiliyorsun. Fakat bu kez, Agrupnia sözlerine karşı herhangi bir belirgin tepki vermiyor. Cümlelerine dair kafasında dolanan tilkileri neredeyse somut bir şekilde görebiliyor olsan bile, Agrupnia’nın sözlerine karşı duruşunda veya mimiklerinde herhangi bir değişiklik yapmaması, bu turun beklediğin gibi geçmediğini gösteriyor.

Bakışlarını Agrupnia gibi kapıya çevirmenin ardından, Agrupnia halen daha konuşmaya devam edip etmeyeceğini görmek için göz ucuyla sana bakıyor. Ancak herhangi bir şey söylemeden tekrar bakışlarını kapıya yönelttiğinde, senin konuşman başlıyor. Inias ve Diniel ile ilgili sözlerinden sonra Agrupnia’nın yüzünde beliren hafif bir gülümseme, sözlerin konusunda Agrupnia’nın bir şeyler düşündüğünü sana net bir şekilde gösteriyor. Ancak halen daha konuşma boyutuna varacak bir tavır sergilemeyen Agrupnia, sanki içindeki her şeyin dökülmesini bekliyor. Tüm bunlardan sonra vereceği karşılığa hazırlana Agrupnia’ya karşı son sözlerini söyleyip sorunu soruyorsun. Agrupnia bu kez kafasını hafifçe çevirip tek kaşını yukarıya kaldırarak sana bakıyor bir süre ve hemen ardından odağını tekrar kapıya çeviriyor.

Birkaç saniye süren sessizlik faslı içerisinde Agrupnia’nın aklından geçenleri görmek veya hissetmek senin için mümkün olmuyor. Kendini adeta bir boşlukta gibi hissettiğin anlarda Agrupnia “Hükümdarımız dışarıda kalmamı arzuladı. Demek ki içeridekilere, dışarıda olanlara nazaran daha çok değer veriyor veya onlarda dışarıda olanlarda görmediği bir şey görüyor.” diyor. Agrupnia’nın bu sözlerinde ne bir alınma ne de bir gücenme hissediyorsun. Son derece olağan ve samimi bir düşünce gibi sana aktardığı bu cümlelerinden sonra başını hafifçe sana çeviren Agrupnia “Ön görü ve sabır… Hükümdarımızda ziyadesiyle vardır. O yüzden sen buradasın ve toy arkadaşların içeride Xaphan. Yoksa Hükümdarımızın birkaç dakika bile olsa seni bekleyemeyeceğini mi düşünüyorsun?” diyor. Hemen ardından ise bakışlarını kapıya yönelten Agrupnia “Demek ki beklenilmeye gerek duyulmuyorsun. Benim içeride olmama gerek duyulmadığı gibi.” diyor. Agrupnia’nın sözlerinde yine bir gücenme veya kırgınlık hissetmiyorsun, ancak kelimelerindeki netlik sanki saf düşüncelerini aktarıyor gibi geliyor sana. Agrupnia bu sözlerinden sonra bir anda sana doğru döndüğünde “Altınla gümüşü mukayese edemezsin. Fakat belki bir gün, gümüş olarak değerini arttırırsın. Belki de toy bulduğun altınlar değerini düşürür de gümüşler pahaya gelir. Bekleyip görürüz, değil mi?” diyor. Agrupnia’nın ağzından çıkan cümleleri yüzüne takındığı acıma ve şefkat tonları, zihninin en derinine kadar kazınıyor. Agrupnia yavaşça tekrar vücudunu kapıya doğru çevirirken “Neyse, başka bir şey yoksa keyfine bakabilirsin Xaphan.” diyor önemsiz bir detaya verilen önemini belli eden bir ses tonuyla. Agrupnia, sanki önceki konuşmasını bir soruyla bitirmemiş gibi ve sanki bu soruya vereceğin cevap da pek umurunda değilmiş gibi, tüm ilgisini tekrar kapıya yönlendirdiğinde, bir kez daha konuşmak veya konuşmamak arasında seçim yapman gerektiğini hissedebiliyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

26 Jan 2023, 02:25

"Oyun istiyor, oyun..." Komutanın dikkatini çektiğini biliyordu. Onu umursamazken gösterdiği özensizlik ve dikkatsizlik yoktu şu an üstünde. Belirgin ifadeler silinmiş bir tavırla Xaphan'ı dinlemiş, cevaplarını da aşağı yukarı aynı tonda vermişti. Juntig'den bahsetmek doğru hamleydi, iyi bir başlangıç yapmıştı. Ama devamında pek de önemli bir şey olmamıştı. Biraz kızmıştı Xaphan, çok değil. Hükümdar veya komutan hakkında pek bir bilgisi yoktu. İçeride neler olduğuna dair tahmin yürütebilecek her türlü veriden de yoksundu. Sadece Inias ve Dinielle vakit geçirmek zorunda kalmıştı, bu kadar. Bazı şeyleri komutandan öğrenmeyi ummuştu ama bu konuda da oynayabileceği çok fazla kart yoktu.

Basit bir oyundu aslında oynanan. Terazinin bir tarafında Xaphan diğer tarafında Agrupnia vardı. Kurallar basitti, oyun bittiğinde kendi tarafı ağır basan kazanıyordu. İki taraf da karşının elinde ne kadar ağırlık olduğunu bilmeden başlıyordu oyuna. Oyunu ilginç kılan ise sırası gelen ağırlığını karşının kefesine koyuyordu. Sunulan her bilginin de kendine göre bir ağırlığı vardı. Yani, kim daha fazla şey öğrenirse o kazanıyordu. Daha da ilginci, belki bir taraf diğerinden daha ağır basıyordu ama bu oyun bir ya hep ya hiç oyunu değildi. Biri 5 kazanırken diğeri 10 kazanabilirdi. Asıl maharet ise bir şekilde rakibi daha fazla ağırlık koymaya ikna etmekti. Sözler, ses tonları, sessizlikler, mimikler, el hareketleri, fiziksel mesafe, rütbe farkı... Çok fazla etmen vardı.

Tamamen bu kurallar içinde tekrar ele alınca Xaphan'ın kazanma şansı pek yoktu. Ama Xaphan'ın kazanma şansının olmaması Agrupnia'nın da kazanmasına engeldi. Basitti, Xaphan'ın sahip olduğu bilgiler pek ağır değildi. Dolayısıyla elindeki her şeyi onun kefesine koysa bile pek bir şey kazanmayacaktı Agrupnia. Agrupnia da bir şeyler almadan bir şeyler verecek kadar enayi değildi. Dolayısıyla oyun tıkanmıştı. Ama Xaphan'ın hala küçük bir avantajı olabilirdi, belki avantaj bile denilemeyecek bir şey.

Değer vermekle alakalı söylediklerine pek katılmasa da sessizce dinlemişti Agrupnia'yı. "Yeni yetmelere komutandan çok değer verecek hali yok herhalde, konu bundan farklı bir şey olmalı. Değersiz olsaydı komutan da olmazdı." Ön görü ve sabır için söylediklerinin ilk kısmına kafasını hafifçe sağ aşağı eğerek karşılık vermişti. "Tabi canım ikisinden de bolca olduğuna ne şüphe. Bir de kesin kocaman bir götü kapkalın da bir ensesi vardır." Asıl anlamlandıramadığı sözlerinde samimi olduğuna Xaphan'ı inandırmasıydı. Ya iyi yalan söylüyordu ya da gerçekten hükümdara gönülden bağlıydı. Ama o zaman neden dışarıda bırakılmıştı? Rahatsız edici bir insan olduğu için mi? Ama hükümdar da belki öyleydi, hatta sadece hükümdar olması bile insanları rahatsız edebilirdi. Çözememişti bu işi.

Altın gümüş kısmında ise samimiyetle gülümsemiş ve birkaç kez kafasını sallamıştı aşağı yukarı. Birlik seçiminde benzer fikirleri dile getirmişti, bu yüzden sahte bile denemezdi gülümsemesine. Yine de hesaplanmış bir gülümsemeydi tabii. Böylece huzurdan çekilebileceğine dair bilgilendirildiği kısma gelmişti. Hamle sırası Xaphan'da idi.

Çoktan durumu kafasında gözden geçirmişti. Bağlı olduğu hükümdar tarafından dışlanan bir komutan vardı karşısında. Bilgiye Xaphan'dan daha çok ihtiyacı olduğu ortadaydı. Xaphan ne olursa olsun daha az önce birliğini seçmiş tazecik bir Aludirdi, acele etmesi için hiçbir sebep yoktu. Ayrıca oyuna devam etmesinin de bir anlamı yoktu, elindekileri tüketmişti. İşin iyi yanı, Agrupnia bunu bilmiyordu, en azından kesin olarak. Küçük bir ihtimal olsa bile Agrupnia blöf yapıyor olabilirdi. Daha az önce oldukça ilgiliyken bir anda ilgisiz bir tavır alması, şimdi de tok satıcı ayağı çekip başından savması belki de bunun göstergesiydi. Xaphan'ın oyuna devam etmesi Agrupnia'ya elinde bir şey kalmadığını kesin olarak göstermekten başka bir işe yaramayacaktı. İki türlü de en mantıklı seçenek huzurdan çekilmekti.

"Teşekkür ederim, efendim. Şey, üste bir kütüphane varsa ve bizim kullanmamızda bir sakınca yoksa saray görevlilerine beni oraya götürmelerini emrederseniz çok mutlu olurum. Sanırım şu aşamada bizi çok dikkate almıyorlar da..." Eğer Agrupnia blöf yaptıysa blöfünü görerek def edecekti. Eğer blöf yapmadıysa elden çekilerek kesin mağlubiyetten kaçmış olacaktı. Elinde bir şey olduğuna inanıyorsa bunlardan da mahrum kalacaktı Agrupnia. Bilgiye ihtiyacı olan oydu, satacak bir şeyi olmasa bile tok satıcı olan Xaphan'dı asıl. Gider komutan nasıl seçiliyor falan bir bakardı en kötü ihtimalle. Belki kafasında bir şeyleri netleştirmesine yardımcı olurdu.
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

27 Jan 2023, 09:29

Agrupnia takındığı tavırdan taviz vermeden durmaya devam ederken konuşmaya başlıyorsun. Sözlerinin ardından tek kaşını havaya kaldırıp bakışlarını sana çeviren Agrupnia tam konuşmaya başlayacakken, önünde durduğunuz odanın içinde bir anda gelmeye başlayan bir kadın kahkahası, ortamın tüm düzenini alt üst ediyor. Bir hayli içten ve oldukça yüksek olan bu kahkahaya karşı Agrupnia bir an tedirgin olmuş gibi görünse de, kahkahanın içtenliği ve sürekliliği eski haline bürünmesine neden oluyor. Kahkaha, beklediğinden bir hayli uzun süre devam ederken Agrupnia bilinçli olarak kahkahanın sonlanmasını bekler gibi görünüyor. Bu bekleyiş ise, birkaç saniye sonra sona eriyor.

Bakışlarını kapıya ve hatta ardına odaklamış gibi görünen Agrupnia, içeriden gelen başkaca bir ses olmayınca, sanki seni ilk kez fark etmiş gibi sana dönüyor. Yaşlı zihninde saniyeler içinde neyi sorduğunu düşünür gibi görünen Agrupnia “Kütüphane.” diyor mırıltı şeklinde. Kendi kendine aradığı sorunun cevabını bulmuş gibi görünen Agrupnia iki kolunu göğsünde birleştirirken “Okumaya mı meraklısın yoksa öğrenmek istediğin özel bir şeyler mi var?” diyor. Hemen ardından ise durumu daha açık bir hale getirmek için “Seni okuma zahmetinden kurtarabilirim.” dedikten hemen sonra, isterik halini hafifçe omuzlarından aşağıya atarak “Eğer istersen.” diyerek sözü bir kez daha sana devrediyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

28 Jan 2023, 00:54

"Oyun istiyoooorrr..." Agrupnia'nın ilgisini çekmeyi başarmıştı tekrar. Hesaplamadığı biçimde kütüphaneye gitmek istemesi de bunda bir rol oynamış gibiydi. Bu tarz bir istek başka bir durumda başını belaya sokabilirdi. İçinden gelenleri söylemenin tehlikeli olduğunu bir kez daha tecrübe etmiş oldu böylece.

Agrupnia'nın sözlerinden önce duyulan kadın kahkaha ise bir süreliğine konuşmanın baş rolüne oturmuştu. Kapı yüzünden ses net seçilemiyordu ama Diniel olsa gerek diye düşündü. Ama biraz düşününce bundan pek emin olmaması gerektiğini fark etti. "Hükümdar bizim aşüfteyle iş pişiriyor da Inias'ı da yancı diye mi aldı yani? Diniel terso cadının teki, kolay kolay kahkaha atacak bir tip değil. Bir de hükümdarın huzurunda, bilemedim..." Ama gelen ses bir kadına aitti... "LAN HÜKÜMDAR KADIN OLMASIN!?" Koca ülkeyi bir kadının yöneteceği hiç aklına gelmemişti, hala da pek gerçekçi gelmiyordu. Kelli felli bir adam bekliyordu Xaphan, kahkahadan sonra bile. "Harbiden bizim gevelekleri ne diye buraya getirsin ki hükümdar? Komutanı da dışarı salmış kapısına bekçi köpeği diye. Herhalde gerçekten içeride Diniel'e üflüyor vur patlasın çal oynasın hesabı. Inias'a da mı üflüyor lan acaba ibne?" Emin değildi ama ümidi bu ihtimalin doğru olması yönündeydi. Mantıklı olan da buydu zaten...

Kapıya kısa bir bakış atıp tekrar Agrupnia'ya çevirdi gözlerini. "İçeride epey eğleniyorlar herhalde." dedi iyi niyetli bir gülümsemeyle. İçeri ve dışarı olarak iki kutup oluşturmayı deniyordu küçük küçük oyarak. Belki şu an bir anlamı olmayacaktı ama bir günlük bir iş değildi bu. Uzun süreçte tüm bu cümleler koca bir yığın oluşturacaktı. Tabi tek başına saçma bir cümle olacaktı, hele Agrupnia'nın söylediklerine cevap olarak. Ama bu cümle bir girizgah görevi de görüyordu. "Hafızamı kaybettiğim için tekrar öğrenmem gereken çok fazla şey var, artık Utanç Temizleyiciler Birliği'nin bir üyesi olduğum için ülkenin kanunlarıyla başlamayı düşünüyordum." Birliğinden bahsederken cebinden nişanını çıkarıp göstermişti masum bir gururla. "Ama kitaplar bir yere kaçmıyor, siz ise Aludirlerin komutanı olarak her zaman bu kadar müsait olmazsınız herhalde. Sizin için de sakıncası yoksa tecrübelerinizi dinlemek isterim. Ne zaman nasıl Aludir oldunuz, nasıl bir iblisiniz var, onu nasıl kontrol altına aldınız, nasıl komutan oldunuz, kaç farklı hükümdara hizmet ettiniz, nasıl iyi bir Aludir olabilirim?.. Konuyla alakalı değil ama bir sorum daha var aslında... Tanıdığım kadarıyla Diniel kolay kolay kahkaha atacak biri değil, erkek sesine de benzemiyordu. Sesin sahibi, hükümdarımız mıydı?" Kahkaha konusunu açmalı mıydı bilmiyordu ama aptalı oynamaya gerek görmedi. Sonuçta Agrupnia da kahkahayı duyduğunu ve içeride neler döndüğünü merak ettiğini biliyordu. Kanmayacağı numaralar çekmek yerine dürüstçe konuşarak güvenini kazanabileceğini düşündü. Zaten öncesinde de gerekli şeyleri söylemişti. Komutanın her zaman bu kadar müsait olmayacağını söyleyerek iç-dış farkını hissettirmek istemişti bir daha. Önemli veya önemsiz, içeride ne yapıyorlarsa Agrupnia bunun dışındaydı. Hem de Aludirlerin komutanı olduğu halde. Üstüne bir de kahkaha sesiyle durum daha da ciddi bir hal almıştı. Agrupnia ise Xaphan gibi kara kuru bir Aludir paçavrasına hayat hikayesini anlatmak zorundaydı şimdi, içerideki kahkahaya dahil olmak yerine...

Komutan hikayesini anlatırsa bu sırada bir yandan da Inias ve Diniel hakkında düşünmeliydi. Agrupnia'nın onun bir şeyler bildiğine inandığını düşünüyordu. Onu eli boş yollamaması önemliydi. Özellikle sanki bir yere varacakmış gibi hükümdar ve komutanlık hakkında bazı soruları araya sıkıştırmışken. "Bir hikaye kuracağız artık Agrupnia'ya, ne yapalım..."
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

30 Jan 2023, 11:15

İçeriden gelen kahkaha üzerine kurduğun cümle, Agrupnia’nın üzerinde herhangi bir etki yaratmış gibi durmuyor. Kahkaha esnasında oluşan anlık tedirginlikten sıyrılmış olan Agrupnia, önemsiz bir detaydan bahsetmişsin gibi bu konuyu irdeleme gereği duymadığını bakışlarıyla sana anlatıyor. Hemen ardından, sen de olayı çok uzatmadan diğer sözlerine geçiyorsun ve nişanını çıkardığın anda, sanki Agrupnia’nın senin bir organizasyona girmiş olmana inanamıyormuş gibi, bulunduğu yerden detaylı bir şekilde nişanına baktığını görebiliyorsun. Hatta bu bakış bir an için öyle bir hal alıyor ki, Agrupnia’nın senin sözlerine ne derece kulak verdiğini bile kestiremiyorsun. Kafasında nişanın her bir detayını inceleyen Agrupnia, ancak birkaç saniye sonunda bakışlarını tekrar sana çeviriyor, ancak yüzünde nişandan tatmin olmuş bir ifade de göremiyorsun. Tüm cümlelerin sonlandığında ise, Agrupnia hafifçe kafasını kapıya doğru çeviriyor bir kez daha.

Birkaç saniye süren sessizliğin ardından Agrupnia “Evet, Hükümdarımızın sesiydi.” diyor sesindeki saygı tonunu belli edecek şekilde. Hemen ardından ise kafasını çevirmeden sadece gözlerini devirerek bakışlarını sana çeviren Agrupnia “Kaç senelik eskimiş hikayeler. Gerçekten bunu dinlemek istediğine emin misin?” diye soruyor. Kendisinden bir antikaymış gibi bahsetmesi, Juntig’in sözleriyle birleşince kafanda gülümsemelere ve hatta kahkahalara yol açabilecek türden görünse de, yüzüne bunu yansıtmıyorsun. Ancak tam bu anda, beklenmedik bir şey oluveriyor ve önünde durduğunuz kapı bir anda açılıyor!

Kapının bir anda açılmasıyla birlikte, içeriden üzerinde doğru gelen baskın bir hava ansızın bedenini sarıyor. Ancak bu baskın hava, gereksiz bir huzurun ruhuna dolmasına neden oluyor. Gözlerini açılan kapıdan almak bile senin için güç dururken, göz ucuyla baktığın Agrupnia’nın yaşlı bedeninin dikleşmeye başladığını görüyorsun. Ne var ki, aynı dikleşmenin senin vücudunda da gerçekleştiğini hissetmen, sanki uzuvlarının kontrolü ele aldığını gösteriyor. Ciğerlerin, aldığın nefesle dolmaya başlarken, kapıda beliren bir kadın görüntüsü tüm o baskın havanın ansızın yok olmasına ve yerini adeta hiçliğe bırakıyor. Kapıda beliren ve sarı göz bebeklerini sana sabitlemiş kadın karşında duruyor olmasına rağmen, sanki hiç var olmamışçasına yaydığı hava tüylerinin ürpermesine neden oluyor.

Zaman ve mekan, bir anda olağanın çok da olağanı bir hal aldığında, kapıda beliren uzun sarı saçlar dikkatini çekiyor. 170 cm boylarında bir kadın, yüzündeki donukluk ancak içine işleyen garip bir tebessümle, dökümlü kıyafetinin eteklerini elleriyle hafifçe tutarak odanın içine doğru giriş yapıyor. Esasen, sıradan bir kadının sıradan bir girişinden farklı olmayan bu sahneyi, içten içe hafızanın unutulmaz anları depoladığı bölümüne kazıyarak işliyorsun. Her şeyin sıradanlığına rağmen bu sıradanlığın yarattığı sıradışılık, vereceğin tepkilerin de ne olacağını kestirememene neden oluyor. Normal bir insanın bakışlarının bile yarattığı huzursuzluk veya merakın zerresi içinde var olmuyor ve içten içe, karşında duran kadına sonsuza kadar bakmak istediğini hissediyorsun.

Zamanın akışını bozulduğu bu anlarda, kapıda beliren kadın yavaşça size doğru hareket ediyor ve Agrupnia’ya bakışlarını döndürüyor. Hemen ardından ise bir kez daha bakışlarını sana çeviren kadın“Xaphan, değil mi?”diye soruyor sana. Kadının huşu içindeki kibar ses tonu, cehennem ateşini ziyadesiyle yakabilir gibi duruyor. Ancak aynı zamanda, bu ses tonunun az önce duyduğun kahkahaya benzediğini ve bu kahkahanın da kime ait olduğunu bilmek, karşındaki şahsın kim olduğunu da sana söylüyor. Ne var ki, karşındaki kadın bu durumdan habersiz gibi hafif bir tebessümle sana bakarken“Eletha “Visyn” Norkian. Seninle tanıştığıma memnun oldum Xaphan.”diyor.



Eletha “Visyn” Norkian
Image
Image


Bu sözlerinin ardından yüzüne yayılan tebessümle sana bakmayı sürdüren Eletha, Agrupnia’ya kaçamak bir bakış atmasının ardından“Nasıl gidiyor?”diye soruyor, sanki dünyanın en olağan sorusuymuş gibi. Cevabı sonsuza uzanan bu soruyu, öylesine sormuş gibi görünen Eletha, bir anda bakışlarını sana sabitlediğinde, kendini ister istemez sorunun muhatabı olarak hissediyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

01 Feb 2023, 00:25

Yine anlamadığı bir şeyler olmuştu. Nişanının bu kadar etkili bir şey olmasını hiç beklememişti Xaphan. Sadece şov olsun diye arada çıkarıp göstermişti. Juntig'in nişan hakkında söylediklerini tekrar aklından geçirdi. Genç kızlar şırıl şırıl oluyordu, kaybederse hop üstüne atılıyorlardı... "Bu lavuk kadın mıydı lan yoksa? Şırıl şırıl olmaması gerekiyordu bunun?" Juntig'e laf soktuktan sonra Utanç Temizleyiciler Birliği'ni seçmesine mi şaşırdı diye düşündü sonrasında. Ama bu o kadar da önemli bir şey değildi, Juntig var diye kendine uygun olan birliği seçmeyecek miydi? "Belki de kafasından bir hinlik geçiyordur..."

Hükümdarın kadın olmasına hayret etmişti. Koca ülkeyi zayıf bir kadının yönetiyor olmasını aklı almıyordu. Kadın, erkek veya çocuk fark etmeksizin Xaphan her zaman dikkatli davranırdı, yine de kadın bir hükümdarı ne kadar ciddiye alacağını bilemiyordu. Hükümdarlığı bir şekilde hak ettiğinden emindi, ama bu nasıl olmuştu? "Hükümdara bak, şuh kahkahalar atan bir orospu!"

Sonraki cümleleriyle o ana kadar kazandığı ilgiyi tamamen kaybettiğini hissetti. Oyunu lehine çevirmesi gerekiyordu, ama nasıl? Inias ve Diniel hakkında ona anlatabileceği bir şey yoktu. Hükümdar hakkında tek bildiği kadın olduğuydu. Agrupnia'ya sunacak hiçbir şeyi yoktu. "Zaten bu amına koyduğumun fosili var olmuş ve olabilecek her şeyi görmüştür. Zamanın kendisinden kadim göt lalesi!" Juntig ile oturup şu lavukla taşşak geçmeyi çok istiyordu. İyi geyik döndürürlerdi. "Eheheh..."

Bu sırada sırla aralarındaki perde olan kapı açılmıştı. Gel gelelim sır perdesi aralanmış değildi. Bu sefer üstüne farklı bir kuvvet çökmüştü. Agrupnia'nın kontrolü kadar, hatta belki daha da, güçlü bu hava tam zıt karakterdeydi. İçi o kadar huzurla dolmuştu ki huzursuz hissetmeye başlamıştı Xaphan. Zayıflığı düşman, rahatlığı kendisine doğrultulmuş bir mızrak olarak görürdü. Fazla rahatlık insana savunmasını indirtir, mızrağı böğrüne yemek için gerekli ortamı hazırlardı. Düşüncelerinin ve eylemlerinin hislerinden etkilenmemesini sağlayabilirdi, ama nasıl hissettiğini değiştiremezdi. Huzurlu hissediyordu... Gardını düşürmemek için kafasını ekstra ayık tutmaya çalışıyordu. Bu auranın sahibinin hükümdar olduğunu biliyordu, diğerleriyle bir hafta aynı odada kalmıştı zaten. Kadın hükümdar ve erkek komutan arasındaki zıtlık ise oldukça manidar gelmişti. Odadan nasıl bir tip çıkacağını merakla bekledi.

Kapıda görünen sarışın yavruyla ise bu hava tamamen yok olmuştu. Düştüğü boşluk aklını karıştırmıştı bu sefer de. "Noluyor lan? Napıyorsun bana sarışın fıstık!?" Kendini toparlamak için kadının belli belirsiz gülümsemesine odaklandı. Bir referans noktasına tutunup kendini toparlamazsa boşluğa düşen biri gibi aşağıyı ve yukarıyı, sağı ve solu karıştırır hale gelecekti. Rahatsızın teki olmasının da yardımıyla hızla toparladı kendini ve tekrardan inceledi hükümdarını. Donuk bir tipti hükümdar, şu ana kadar olanlarla çelişmiyordu görünüşü. "Yine de kadın, kadındır..." Kadındı kadın olmasına ama ondan gözünü alamıyordu. Hareketlerinde tanrısal bir zarafet vardı. Yaptığı her şey çok sıradandı. Tanrı kadar kapsamlı, tüm var oluşun ve var olmayışın sebebi olan bir kavram da oldukça basit, sıradan bir şey olmalıydı. Ama bu sıradanlık sınırlarına kadar zorlanmış, mükemmelleştirilmişti. Bir insan bacağında kaç kas vardı bilmiyordu Xaphan, ama hükümdar her adım attığında mükemmel açıyla dizinin büküldüğünü, gerekli kasların tam zamanında kasıldığını veya gevşediğini biliyordu. Yaşananlara inanmaktan güçlük çekiyordu.

Duran zaman adının kulaklarında çınlamasıyla devam eder olmuştu. Hafifçe kafasını eğerek hükümdarı onaylamış, sözlerine ve hareketlerine dikkat kesilmişti. "O onur kulunuza ait melîkem..." Bu sefer diz çökmemişti belki ama az öncekinden biraz daha fazla olacak şekilde tekrar kafasını eğmişti. Ne yapacağını bilemez şekilde göz ucuyla da Agrupnia'ya bir bakış atmıştı. İzlemesi gereken belirli bir prosedür, etiket veya ritüel var mıydı bilmiyordu ve daha ilk dakikadan kellesinden olmak istemiyordu. Bu yüzden olabildiğince abartısız davranmış, sözlerini ise övgü ve mahcubiyetle yoğurmuştu. "Bu kadının neden 3 tane adı var peki? Biz köylüyük diye mi böyle oluyor?" Aklında peydahlanan çokça soru vardı Xaphan'ın. Hatta artık bir de cevaplaması gereken bir soru vardı. "Nasıl mı gidiyor?.. Nasıl gitsin, bir şekilde gidiyor. Vallahi ben de bilmiyorum ki nasıl gittiğini."

Hükümdarın gülümsemesine odaklanırken bir hinlik düşünmüş, sözleriyle zehirlemeye tekrar başlamıştı bile."Daha iyi günlerim olmuştu hükümdarım... Aludir kardeşlerim Inias ve Diniel'in sizden görev alma şerefine erişmiş olmasının kıvancı ve kıskançlığı içindeyim." Hüzünle başladığı sözlerini samimi ve dostane bir gülümsemeyle sonlandırmış, şakayla karışık biçimde ifade etmişti gerçeği. Hükümdarın önünde yerlere kapanırdı normalde ama Agrupnia'nın dizinin üstüne çöktüğünde verdiği tepki yüzünden ne yapacağını bilemiyordu artık. Ellerini önünde birleştirip hükümdarın yüzüne bakarak söylemişti sözlerini. Gözlerinin içine içine bakmamaya özellikle dikkat etmişti. En derinlerinde yatan içgüdüleri öğütlüyordu bunu. Sonrasına sakin ama hevesli bir biçimde iyi dileklerini ekledi. "Size ve Aclania'ya hizmet etmek ve göğsünüzü gururla kabartmak için sabırsızlanıyorum." Nasıl bir tepki alacağını kestirmekte zorlanıyordu. Şaka kisvesi altında gerçek hislerinden birini aktarmıştı hükümdara. Belki hükümdar belirli Aludirlere bu şerefi bahşedip diğerlerine etmediği için adaletsiz davrandığını hissedebilirdi sözleri sonucunda. Bu his belki Agrupnia'nın huzurunda bir açıklama yapma gereği duymasına sebep olacaktı, belki de Xaphan'a da bir şeref rüşvet vererek çenesini kapamasını sağlamaya. E tabi Xaphan'ı susturmanın başka yolları da vardı, oracıkta onu yok etmek gibi...
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Aludir Üssü”