Uyanış (Ecanus)
- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Off Topic
Ecanus ikinci bildirilmiş pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Genç adam tatsız bir şekilde içeriye geçtikten kısa bir süre sonra kapı çalıyordu. Az önce karşılaştığı adam sanki hiçbir şey yaşamamış gibi hayatına devam ediyordu. Selamlaşmanın ardından karşısındaki kişinin ne kadar "nazik" olduğunu anlayabiliyordu delikanlı. Fakat az önce yaşananlar, ne ve neden yaşandı diye düşünüp duruyordu kendi kendine. Madem bunlar olacaktı, hangi sebeplerden ötürü kendisini tersledi? Otoriter yapısının olmasından ötürü olabileceği aklına gelince bu anlamsız yaşanmışlığı göz ardı etmeye karar verdi. Her ne kadar canlılar farklılık gösteriyor olsa da bu karşısındaki kişinin tutumları onu rahatsız etmişti.
Daha sonrasında yaptığı hareket ise onun hakkında kişilik bozukluğu olduğuna dair bir fikir vermişti. Her ne kadar kendisinin ciddi problemleri de olsa şu anlık genç adam bunların üzerinde durmak istemiyordu. Kendisi daha çok buraya nasıl geldiğini, gördüklerinin ne olduğunu ve nasıl oldu da burada uyandığını merak ediyordu. Gözlerini kapatmadan önce gördüğü şeylerin herhangi bir izahı olduğunu düşünmüyordu. En azından kendisi için onlara ne derse desin olanlar bir insanın zihni yardımıyla yargılayabileceğinden fazlaydı. Bu düşüncelerin içerisindeyken karşısındaki kişinin ona teklifi onu bir hayli mutlu etmişti. Aslında bu pek bir teklif gibi değildi ama reddedemeyeceği bir şeydi. Kim istemez ki başına neler geldiğini doğrudan öğrenmek? KİMSE!
İkili birlikte ilerlerken genç delikanlı odadan çıktığı andan itibaren gördüğü her şey tarafından adeta dumura uğruyordu. Parlaklıktan kamaşan gözleri kısa bir süre sonra kocaman duvarları görebiliyordu. Sur olduğunu tahmin ettiği duvarların ne kadar büyük ve görkemli oluşu onu duvarlara hayran olmaktan başka bir duyguya yer vermeyecek şekilde sahipleniyordu. Dahası ise bu duvarların arkasında ki güzellikleri gözleriyle keşfettiğinde buranın inanılmaz güvenli ve üstüne çok da iç rahatlatıcı bir yer olduğunu görebiliyordu, her anlamda.
Yanındaki adamı takip ederek bir odaya varıyorlardı. Girdikleri oda o kadar büyüktü ki artık neye şaşıracağına karar veremeyen genç adam bütün bu gördüklerini umursamadan sadece bir şeyler duymayı umut ediyordu. Adam hızlıca bir şeyleri yaptıktan sonra onu oturması için işaret veriyordu. Delikanlı hiç bozmadan ilerliyor ve kibarca gösterilen yere oturuyordu. Oturduktan sonra adamın ona sunduğu teklif yine teklif gibi değildi ama cevaplamaktan çekinmeyeceği, kabul edeceği bir teklifti. Duruşunu düzeltti ve karşısındaki kişi kadar nazik olmayı hedefleyen bir uslüp ile sorularını sormaya başladı:
"Kibarlığınız için teşekkür ederim. Ancak nereden başlayacağımı pek bilmemek ile birlikte öncelikle sizden buranın neresi olduğunu ve nasıl buraya geldiğimi anlatmanızı rica edeceğim. Hatırladığım kadarıyla çok fazla şey gördüm ve yaşadım. Bir iblis ile anlaştım ancak sonrasında kendimi burada buldum. Onun nerede olduğunu biliyor musunuz? Gerçekten değer görmeyi hak eden birine benziyordu bu yüzden onu kaybettiysem bu durum beni üzer. Ayrıca gözlerimi açtığımda çok fazla korkunç yaratık gördüm. Ancak Ela hanım beni korudu ve güven sağladı. Üstelik yanımda bir kaç insan daha vardı ancak onlar o şeyleri göremediler. Bilemiyorum, ne olur kafanızı şişirdiysem beni affedin. Fakat o insanları gördüklerim ve yaşadıklarımdan sonra kendimden daha çok merak eder hale geldim. Çünkü onlar, en azından Ela hanım dışındakiler yaşananlardan bi' haberdiler..." diyor ve son cümlesinde bakışlarını yere eğiyordu. Sanki onları koruması ve kollaması gerekirken o karanlıkta, o canavarların içinde onları yalnız bıraktığını düşünüyordu. Kendinden çok, kendinden fazla onları hatırlamıştı...
Daha sonrasında yaptığı hareket ise onun hakkında kişilik bozukluğu olduğuna dair bir fikir vermişti. Her ne kadar kendisinin ciddi problemleri de olsa şu anlık genç adam bunların üzerinde durmak istemiyordu. Kendisi daha çok buraya nasıl geldiğini, gördüklerinin ne olduğunu ve nasıl oldu da burada uyandığını merak ediyordu. Gözlerini kapatmadan önce gördüğü şeylerin herhangi bir izahı olduğunu düşünmüyordu. En azından kendisi için onlara ne derse desin olanlar bir insanın zihni yardımıyla yargılayabileceğinden fazlaydı. Bu düşüncelerin içerisindeyken karşısındaki kişinin ona teklifi onu bir hayli mutlu etmişti. Aslında bu pek bir teklif gibi değildi ama reddedemeyeceği bir şeydi. Kim istemez ki başına neler geldiğini doğrudan öğrenmek? KİMSE!
İkili birlikte ilerlerken genç delikanlı odadan çıktığı andan itibaren gördüğü her şey tarafından adeta dumura uğruyordu. Parlaklıktan kamaşan gözleri kısa bir süre sonra kocaman duvarları görebiliyordu. Sur olduğunu tahmin ettiği duvarların ne kadar büyük ve görkemli oluşu onu duvarlara hayran olmaktan başka bir duyguya yer vermeyecek şekilde sahipleniyordu. Dahası ise bu duvarların arkasında ki güzellikleri gözleriyle keşfettiğinde buranın inanılmaz güvenli ve üstüne çok da iç rahatlatıcı bir yer olduğunu görebiliyordu, her anlamda.
Yanındaki adamı takip ederek bir odaya varıyorlardı. Girdikleri oda o kadar büyüktü ki artık neye şaşıracağına karar veremeyen genç adam bütün bu gördüklerini umursamadan sadece bir şeyler duymayı umut ediyordu. Adam hızlıca bir şeyleri yaptıktan sonra onu oturması için işaret veriyordu. Delikanlı hiç bozmadan ilerliyor ve kibarca gösterilen yere oturuyordu. Oturduktan sonra adamın ona sunduğu teklif yine teklif gibi değildi ama cevaplamaktan çekinmeyeceği, kabul edeceği bir teklifti. Duruşunu düzeltti ve karşısındaki kişi kadar nazik olmayı hedefleyen bir uslüp ile sorularını sormaya başladı:
"Kibarlığınız için teşekkür ederim. Ancak nereden başlayacağımı pek bilmemek ile birlikte öncelikle sizden buranın neresi olduğunu ve nasıl buraya geldiğimi anlatmanızı rica edeceğim. Hatırladığım kadarıyla çok fazla şey gördüm ve yaşadım. Bir iblis ile anlaştım ancak sonrasında kendimi burada buldum. Onun nerede olduğunu biliyor musunuz? Gerçekten değer görmeyi hak eden birine benziyordu bu yüzden onu kaybettiysem bu durum beni üzer. Ayrıca gözlerimi açtığımda çok fazla korkunç yaratık gördüm. Ancak Ela hanım beni korudu ve güven sağladı. Üstelik yanımda bir kaç insan daha vardı ancak onlar o şeyleri göremediler. Bilemiyorum, ne olur kafanızı şişirdiysem beni affedin. Fakat o insanları gördüklerim ve yaşadıklarımdan sonra kendimden daha çok merak eder hale geldim. Çünkü onlar, en azından Ela hanım dışındakiler yaşananlardan bi' haberdiler..." diyor ve son cümlesinde bakışlarını yere eğiyordu. Sanki onları koruması ve kollaması gerekirken o karanlıkta, o canavarların içinde onları yalnız bıraktığını düşünüyordu. Kendinden çok, kendinden fazla onları hatırlamıştı...
- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Karşında oturan Agthar sözlerini dikkatli bir şekilde dinliyor sadece. Sözlerine yüzündeki herhangi bir mimikle karşılık vermeyen Agthar, sadece Ela’nın adının geçtiği anda yüzünü biraz buruşturmakla yetiniyor. İsminin ikinci kez geçtiği anda ise yüzü biraz daha asılan Agthar, derin bir nefes vererek tepkisini göstermiş olur. Elbette Ela’ya karşı olumsuz duyguları olduğunu fark ettiğinin Agthar’ın yine de tüm düşüncelerini anlaman mümkün olmuyor. Sözlerin bittikten sonra ise Aghtar hafif geriye yaslanıyor, sağ bacağını sol bacağının üstüne atıyor ve bakışlarını bir nebze sertleştirirken “Kendinden daha fazla birini merak edecek konumda değilsin. Kendini bile bilemiyorken başkalarına bir yararın dokunmaz.” diyor kati bir ses tonuyla. Hemen ardından ise gözlerini hafifçe deviriyor ve dudaklarının kenar çizgileri aşağı doğru süzülürken “Ama yine de söyleyeyim, Ela varsa başlarına bir şey gelmiş olmalarına ihtimal yok.” diyor.
Bu sözlerinden sonra devirdiği bakışlarını kaçamak bir şekilde sana atan Agthar, sanki tepkini ölçmek istiyor. Ancak sadece anlık ortaya çıkan bu bakışları hızla silip atan Agthar “Sana gelirsek…” diyerek konuyu kapattığını gösteriyor. Duruşunu hiç bozmayan Agthar “Ela ne kadar bahsetti bilmiyorum, ancak bizler Aludir denilen özel insanlarız. Bu özel kısmı seni havaya sokmasın, sadece Tanrı’nın bize bahşettiği bir yeteneği kullanabiliyoruz hepsi bu.” diyor. Sanki özel olman gerektiği halde bu kavramı sindirmemeni ister gibi konuşan Agthar “Şu an yaşadığımız ülke ise Aclania olarak adlandırılır. Bizler, yani Aludirler, Aclania ülkesine hizmet eden askeri bir sınıfız diyebiliriz. Bizim savaşımız ise insanlarla değil, karşılaştığın iblislerledir.” diyor. Aludirlerin varlık sebebini belirtirken, gurur ve özgüven dolu bir sesle konuşan Agthar “Bulunduğumuz yer ise Aludir Üssü olarak adlandırılmaktadır. Burası genel itibarla araştırma ve geliştirme amacıyla kullanılan bir binadır. Eğitimler de burada gerçekleşir. Tüm bu önemi nedeniyle bu binaya giriş ve çıkışlar belli izinlere tabidir. Yani ülke içindeki belki de en güvenli yerlerden biri diyebilirim.” diyor.
Hafif bir nefesle sözlerine ara veren Agthar “Aludirler hükümdara hizmet eder ve bu hizmet çerçevesinde insan diyarına yönelen iblis tehditlerini yok eder. Bunu yaparken de, ülke içinde kurulu olan resmi organizasyonlar kullanılır. Bunun yanında, benim de dahil olduğum bölükler bulunmaktadır, organizasyonlardan bağımsız olarak. Ancak bu kısım şimdilik seni pek ilgilendirmiyor.” diyor. Bu noktada, bölükler konusunda gerçekten de sana bilgi vermek istemediğini belli eden Agthar’ı dinlemeye devam etmek dışında bir şey yapamıyorsun. Cümlelerini olabildiğince otoriter ve net bir şekilde kurmayı sürdüren Agthar “İblis diyarı ile insan diyarı arasında etkileşim olmasa da, bizim gibi insanlar veya bazı iblisler bu kuralı yıkabilmektedir. Onların yarattığı veya yaratacağı tehlikeleri engellemek de bizim işimizdir. Ancak bunu kendi öz varlığımızla yapamadığımız için başkaca iblislere ihtiyaç duyuyoruz. Bizim hükmümüz altında olan iblislere…” diyor. Konuyu bir noktaya bağlayacağı belli olan Agthar “Yani ehlileştirdiğin iblisin aslında kendi içinde, başka bir yerde değil. Zamanı gelince onu nasıl kullanacağını da sana öğreteceğim.” diyor.
Duruşunu bu aşamada değiştiren Agthar vücudunu hafifçe masaya doğru yanaştırırken “Genel olarak bu şekilde… Senin sormak istediğin şeyler varsa sor. Yoksa bir daha böyle bir imkanı bulamayabilirsin.” diyerek sözü sana bırakıyor.
Bu sözlerinden sonra devirdiği bakışlarını kaçamak bir şekilde sana atan Agthar, sanki tepkini ölçmek istiyor. Ancak sadece anlık ortaya çıkan bu bakışları hızla silip atan Agthar “Sana gelirsek…” diyerek konuyu kapattığını gösteriyor. Duruşunu hiç bozmayan Agthar “Ela ne kadar bahsetti bilmiyorum, ancak bizler Aludir denilen özel insanlarız. Bu özel kısmı seni havaya sokmasın, sadece Tanrı’nın bize bahşettiği bir yeteneği kullanabiliyoruz hepsi bu.” diyor. Sanki özel olman gerektiği halde bu kavramı sindirmemeni ister gibi konuşan Agthar “Şu an yaşadığımız ülke ise Aclania olarak adlandırılır. Bizler, yani Aludirler, Aclania ülkesine hizmet eden askeri bir sınıfız diyebiliriz. Bizim savaşımız ise insanlarla değil, karşılaştığın iblislerledir.” diyor. Aludirlerin varlık sebebini belirtirken, gurur ve özgüven dolu bir sesle konuşan Agthar “Bulunduğumuz yer ise Aludir Üssü olarak adlandırılmaktadır. Burası genel itibarla araştırma ve geliştirme amacıyla kullanılan bir binadır. Eğitimler de burada gerçekleşir. Tüm bu önemi nedeniyle bu binaya giriş ve çıkışlar belli izinlere tabidir. Yani ülke içindeki belki de en güvenli yerlerden biri diyebilirim.” diyor.
Hafif bir nefesle sözlerine ara veren Agthar “Aludirler hükümdara hizmet eder ve bu hizmet çerçevesinde insan diyarına yönelen iblis tehditlerini yok eder. Bunu yaparken de, ülke içinde kurulu olan resmi organizasyonlar kullanılır. Bunun yanında, benim de dahil olduğum bölükler bulunmaktadır, organizasyonlardan bağımsız olarak. Ancak bu kısım şimdilik seni pek ilgilendirmiyor.” diyor. Bu noktada, bölükler konusunda gerçekten de sana bilgi vermek istemediğini belli eden Agthar’ı dinlemeye devam etmek dışında bir şey yapamıyorsun. Cümlelerini olabildiğince otoriter ve net bir şekilde kurmayı sürdüren Agthar “İblis diyarı ile insan diyarı arasında etkileşim olmasa da, bizim gibi insanlar veya bazı iblisler bu kuralı yıkabilmektedir. Onların yarattığı veya yaratacağı tehlikeleri engellemek de bizim işimizdir. Ancak bunu kendi öz varlığımızla yapamadığımız için başkaca iblislere ihtiyaç duyuyoruz. Bizim hükmümüz altında olan iblislere…” diyor. Konuyu bir noktaya bağlayacağı belli olan Agthar “Yani ehlileştirdiğin iblisin aslında kendi içinde, başka bir yerde değil. Zamanı gelince onu nasıl kullanacağını da sana öğreteceğim.” diyor.
Duruşunu bu aşamada değiştiren Agthar vücudunu hafifçe masaya doğru yanaştırırken “Genel olarak bu şekilde… Senin sormak istediğin şeyler varsa sor. Yoksa bir daha böyle bir imkanı bulamayabilirsin.” diyerek sözü sana bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Genç delikanlı, kendinden önce etrafında gördüğü o çaresiz ancak gerçeği göremeyen kişilere olan merağını gidermek adına sorular sormuştu. Ela Hanım hakkında endişesi bulunmazken onu da sormanın bir zararı olmayacağını düşünüp konuşmuştu. Zuldrin ile mücadele ederken bile kendi gördüğü ve yaşadıklarıyla onların başına gelebilecek şeyleri düşününce kendine hakim olamamıştı. Üstelik onların nasıl insanlar olduğuna dair herhangi bir fikri de yoktu. Yine de onları en azından sormanın ve sonlarının olup olmadığını öğrenmenin, hiç sormamak ve onların huzurunda edindiği o korkutucu tecrübeyi hiçe saymanın yaşadıkları olaya saygısızlık olacağını düşündü.
Sorusuna tatmin edici olmasa bile bazı cevaplar alabildiği için mutluydu. Karşısındaki kişi iletişim içerisindeyken sürekli tavır değiştiriyor olsa bile bu durumu önemsemeden öğrenmesi, şu an bulunduğu ve sonrasında onu etkileyecek olan önemli şeyleri hayatına dahil etmesi gerekiyordu.
Adamım konuşmasında bazı şeyleri tekrar duyuyor olsa bile pür dikkat dinliyor ve adamın gözünün içine bakıyordu. Karşısındaki kişinin konuşmalarının ne kadar ciddiye alındığının bilmesini istiyordu. O, bu noktada karşısındaki kişiler onlara ne söylerse hayatını öyle yaşayacaktı. Bunun ötesinde kendisi herhangi bir gerçekliğe anlam katabilecek özbilince sahip değildi.
Konuşmanın devamında nerede olduğunu, nasıl bir rol oynadığını ve genel hatlarıyla işlevinin ne olduğuna dair bilgiler edinmeye başlamıştı. Gördüğü o duvarın nedeni anlaşılmış olmakla birlikte kendisinin ne denli kritik bir rol oynadığının da farkındaydı, Üstelik bu bahsedilen Aludirlik meselesinin sadece bireyler etkileyen değil, yaşamı ve onu çevreleyen tüm unsurları gözeten bir birim olduğunu anlaması da çok sürmemişti.
Karşısındaki kişi cümlelerini bitirdiği vakit Ecanus’a tekrardan bir sorusu olup olmadığını sormuştu. Bu sefer daha detaylı ve en azından onun için önemli olann sorular sormaya başlayacaktı:
“Yüce Tanrı’nın biz sevgili varlıklarına böyle bir hediyesi olduğunu öğrenmek içimi çok rahatlattı. Anlaşmış olduğum iblis ile savaşırken ona yalvarmış ve orada karşılaştığım varlık ve sonra kendim için doğru, yeni bir yola çıkan aydınlık bir hayat dilemiştim. Bana saldırmaya çalıştığında ise saldırıları üzerimde işe yaramamıştı. Sanırsam, hediye edilen şey beni korumayı başardı” dedikten sonra ufacık bir gülümseme ile memnuniyetini dile getirmişti. Hemen ardından keskin bakışlarını adama yöneltip sorularını sormaya başlamıştı:
“Düzeni tehlikeye sokan iblislere karşı anlaşmış olduğumuz iblisleri kullanacağımızı söylediniz. Peki ya bizden başka bir insanın anlaşma yapmış olabilme ihtimali var mı? Veya bizlerin yaşamımız boyunca iblisler dışında güç konusunda varlık gösterebileceğimiz durumlar olacak mı? Onların diyarında gördüğüm o korkunç şeytanların buraya gelebileceğini düşününce endişe yer ediyor zihnimde. Yanlış anlamayın, kendimin de dahil olup bir şeyleri yapabileceği bir özelliğim var mı öğrenmek istiyorum. Ayrıca, insan diyarında iblislerin dolaşabilmesi mümkün mü? Örneğin benimle anlaşan iblis buraya tıpkı benim onun boyutuna uyum sağladığım gibi faaliyet gösterebilecek mi? Size çok soru sorduğumun farkındayım özür dilerim ama her detayın değerli olduğunu düşünüyorum. Ve değerler, bizlerin hayatını anlamlı kılan gerçeklikler olduğuna inanıyorum.” demiş ve merak eden bir surat ifadesiyle karşısındaki adamdan cevapları duymak istiyordu.
Sorusuna tatmin edici olmasa bile bazı cevaplar alabildiği için mutluydu. Karşısındaki kişi iletişim içerisindeyken sürekli tavır değiştiriyor olsa bile bu durumu önemsemeden öğrenmesi, şu an bulunduğu ve sonrasında onu etkileyecek olan önemli şeyleri hayatına dahil etmesi gerekiyordu.
Adamım konuşmasında bazı şeyleri tekrar duyuyor olsa bile pür dikkat dinliyor ve adamın gözünün içine bakıyordu. Karşısındaki kişinin konuşmalarının ne kadar ciddiye alındığının bilmesini istiyordu. O, bu noktada karşısındaki kişiler onlara ne söylerse hayatını öyle yaşayacaktı. Bunun ötesinde kendisi herhangi bir gerçekliğe anlam katabilecek özbilince sahip değildi.
Konuşmanın devamında nerede olduğunu, nasıl bir rol oynadığını ve genel hatlarıyla işlevinin ne olduğuna dair bilgiler edinmeye başlamıştı. Gördüğü o duvarın nedeni anlaşılmış olmakla birlikte kendisinin ne denli kritik bir rol oynadığının da farkındaydı, Üstelik bu bahsedilen Aludirlik meselesinin sadece bireyler etkileyen değil, yaşamı ve onu çevreleyen tüm unsurları gözeten bir birim olduğunu anlaması da çok sürmemişti.
Karşısındaki kişi cümlelerini bitirdiği vakit Ecanus’a tekrardan bir sorusu olup olmadığını sormuştu. Bu sefer daha detaylı ve en azından onun için önemli olann sorular sormaya başlayacaktı:
“Yüce Tanrı’nın biz sevgili varlıklarına böyle bir hediyesi olduğunu öğrenmek içimi çok rahatlattı. Anlaşmış olduğum iblis ile savaşırken ona yalvarmış ve orada karşılaştığım varlık ve sonra kendim için doğru, yeni bir yola çıkan aydınlık bir hayat dilemiştim. Bana saldırmaya çalıştığında ise saldırıları üzerimde işe yaramamıştı. Sanırsam, hediye edilen şey beni korumayı başardı” dedikten sonra ufacık bir gülümseme ile memnuniyetini dile getirmişti. Hemen ardından keskin bakışlarını adama yöneltip sorularını sormaya başlamıştı:
“Düzeni tehlikeye sokan iblislere karşı anlaşmış olduğumuz iblisleri kullanacağımızı söylediniz. Peki ya bizden başka bir insanın anlaşma yapmış olabilme ihtimali var mı? Veya bizlerin yaşamımız boyunca iblisler dışında güç konusunda varlık gösterebileceğimiz durumlar olacak mı? Onların diyarında gördüğüm o korkunç şeytanların buraya gelebileceğini düşününce endişe yer ediyor zihnimde. Yanlış anlamayın, kendimin de dahil olup bir şeyleri yapabileceği bir özelliğim var mı öğrenmek istiyorum. Ayrıca, insan diyarında iblislerin dolaşabilmesi mümkün mü? Örneğin benimle anlaşan iblis buraya tıpkı benim onun boyutuna uyum sağladığım gibi faaliyet gösterebilecek mi? Size çok soru sorduğumun farkındayım özür dilerim ama her detayın değerli olduğunu düşünüyorum. Ve değerler, bizlerin hayatını anlamlı kılan gerçeklikler olduğuna inanıyorum.” demiş ve merak eden bir surat ifadesiyle karşısındaki adamdan cevapları duymak istiyordu.
- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Konuşmaya başladığın anda Agthar seni dikkatli bir şekilde dinlemeye başlıyor. Sorduğun sorular karşısında yer yer kaşlarını kaldırarak sorularını anladığını belli etse bile, otoriter tavırları ve üstten bakışlarını pek bozma niyetinde durmuyor bu anlarda Agthar. Soruların ve sözlerin bittikten sonra tekrar arkasına yaslanan Agthar bacak bacak üstüne attıktan sonra kısa bir süre seni süzüyor. Bakışlarını gözlerinin içinde sabit tutmaya başladığı anda ise Agthar “Eğer kastın iblis diyarında yaşayan ve iblisleri kontrol altına alan bir insansa, bu henüz gözlemlediğimiz bir durum değil. Lakin şu ana kadar İblis Diyarı ile ilgili bilgilerimizin son derece fazla olduğunu söylemek de mümkün değil.” diyor. Bu sözlerinin ardından yüzüne yerleşen bir memnuniyetsizlik ifadesi tüm gerçekliği ile kendini gösterirken “İblislerin nasıl yaşadıkları, nasıl hareket ettikleri gibi genel bilgilerimiz elbette mevcut. Fakat bu bilgiler her bilgiyi edinmemizi sağlayan türden değil. Sonuçta Tanrı’nın laneti olan iblislerden bahsediyoruz.” diyor.
Agthar’ın özellikle iblislerden bahsederken takındığı memnuniyetsiz tavrı dikkatinden kaçmıyor. Küçük bir düşünme anında, Agthar’ın gerçekten iblislerden hoşlanmadığı ve hatta onlardan tiksindiği düşünmeden edemiyorsun. Kaldı ki Agthar da bu durumu çok saklamak ister gibi görünmüyor. Bu hususu kafanın bir köşesine kazımanın ardından ise konuşmasını sürdürmekte olan Agthar’a tekrar odaklanıyorsun. Agthar “Kastın bizim gibi insanlarsa, zaten bunu biliyorsun. Yani özetle söylemek gerekirse, iblis diyarında iblisleri kontrol eden bir insan bulabilir misin? Mevcut bilgi dağarcığımıza göre hayır. Peki bu imkansız mı? Bilemiyorum.” diyor.
Bu sözlerinin ardından Agthar hafifçe bir nefes verdikten sonra “Güç konusunda varlık göstermekten kastın, birilerini yumruklamaksa buna gerek olduğunu düşünmüyorum. Ama elbette yumruk da senin tekme de… Vurmak istersen birilerine vurabilirsin.” diyor hafif alay eder gibi. Sorduğun sorunun belki de özünü anlamamış gibi, bu soruya karşı açıkça saçma olduğunu düşünen bir tutumla yaklaşan Agthar yüzünden zerre mimik oynatmadan bir diğer soruna geçiyor. Bu kez yüzü daha ciddi bir hal alan Agthar “Bizim diyarımızın en önemli kuralı, ehlileştirdiğimiz iblisleri bu diyarda gün yüzüne çıkarmamaktır. Zaten Aludir olmanın getirdiği ilk kural da budur. Her ne olursa olsun iblisini bizim dünyamızda ortaya çıkartamazsın.” diyor. Bu sözlerini sana bilgi vermekten ziyade daha çok emir verir gibi kuran Agthar, sözlerini anladığını görmek için bir süre beklemesinin ardından “Ancak bu demek değildir ki, iblis diyarından bu diyara geçiş yapmaya çalışan mahluklar olmayacak… Zaten orada da bizler devreye girip böylesi bir tehlike veya tehdidi ortadan kaldırıyoruz.” diyor.
Agthar sözlerini tamamladıktan sonra bir süre daha bekliyor ve ardından tek kaşını hafifçe kaldırıp kafasını hafifçe titretiyor. Bu hareketiyle başka sorun olup olmadığını sözleriyle olmasa bile hareketleriyle sorduğunu anlayabiliyorsun.
Agthar’ın özellikle iblislerden bahsederken takındığı memnuniyetsiz tavrı dikkatinden kaçmıyor. Küçük bir düşünme anında, Agthar’ın gerçekten iblislerden hoşlanmadığı ve hatta onlardan tiksindiği düşünmeden edemiyorsun. Kaldı ki Agthar da bu durumu çok saklamak ister gibi görünmüyor. Bu hususu kafanın bir köşesine kazımanın ardından ise konuşmasını sürdürmekte olan Agthar’a tekrar odaklanıyorsun. Agthar “Kastın bizim gibi insanlarsa, zaten bunu biliyorsun. Yani özetle söylemek gerekirse, iblis diyarında iblisleri kontrol eden bir insan bulabilir misin? Mevcut bilgi dağarcığımıza göre hayır. Peki bu imkansız mı? Bilemiyorum.” diyor.
Bu sözlerinin ardından Agthar hafifçe bir nefes verdikten sonra “Güç konusunda varlık göstermekten kastın, birilerini yumruklamaksa buna gerek olduğunu düşünmüyorum. Ama elbette yumruk da senin tekme de… Vurmak istersen birilerine vurabilirsin.” diyor hafif alay eder gibi. Sorduğun sorunun belki de özünü anlamamış gibi, bu soruya karşı açıkça saçma olduğunu düşünen bir tutumla yaklaşan Agthar yüzünden zerre mimik oynatmadan bir diğer soruna geçiyor. Bu kez yüzü daha ciddi bir hal alan Agthar “Bizim diyarımızın en önemli kuralı, ehlileştirdiğimiz iblisleri bu diyarda gün yüzüne çıkarmamaktır. Zaten Aludir olmanın getirdiği ilk kural da budur. Her ne olursa olsun iblisini bizim dünyamızda ortaya çıkartamazsın.” diyor. Bu sözlerini sana bilgi vermekten ziyade daha çok emir verir gibi kuran Agthar, sözlerini anladığını görmek için bir süre beklemesinin ardından “Ancak bu demek değildir ki, iblis diyarından bu diyara geçiş yapmaya çalışan mahluklar olmayacak… Zaten orada da bizler devreye girip böylesi bir tehlike veya tehdidi ortadan kaldırıyoruz.” diyor.
Agthar sözlerini tamamladıktan sonra bir süre daha bekliyor ve ardından tek kaşını hafifçe kaldırıp kafasını hafifçe titretiyor. Bu hareketiyle başka sorun olup olmadığını sözleriyle olmasa bile hareketleriyle sorduğunu anlayabiliyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Off Topic
Oyuncunun talebi ve konuda başkaca oyuncu bulunmaması nedeniyle, bu konuda geçerli olmak üzere pasiflik süresi 7 gün olarak belirlenmiştir.
Pasiflik süresi bugün itibariyle tekrar başlamıştır.
Pasiflik süresi bugün itibariyle tekrar başlamıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Off Topic
Ecanus birinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Off Topic
Ecanus ikinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
