Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

[GM - Dimensio]

Uphin işbirliği konusundaki cümlelerinizi memnuniyetle karşılamış gibi görünse de, Theo’ya karşı şüpheci durumunu da bakışlarıyla ortaya koymaktan çekinmiyor. Sanki birkaç saniyelik sessizlik içerisinde tüm yaşananları bir kez daha sindiren Uphin “O zaman şimdilik siz dinlenmeye çekilin ve biraz da ben çalışayım.” diyor. Bu sözlerinin ardından adeta varlığını dahi unutturmuş Melades’e dönüyor ve onun yanında yatmakta olan bilinçsiz Archon’a bakarak “Onu ben alayım.” diyor sanki bir eşyadan bahseder gibi. Elbette Uphin bunu söylerken gözlerinde beliren parlama, Uphin’in Archon ile işinin henüz bitmediğini de açıkça ortaya koyuyor. Bu noktadan sonra Archon’un başına gelebilecekler tamamen sizin hayal gücünüze kalmışken, Uphin hovarda bakışlarını Melades’e yönelterek “Sevgilim, şu kapıyı aç da geri dönelim. Senin de başın daha fazla ağrımasın.” diyor. Melades, tüm bu yaşanan sürecin şaşkınlığını hala üzerinde taşır gibi görünse de Uphin’in bu sözlerinden söyle “Uphin…” diyor hafifçe nefes alırken. Melades’in ciddi yüz ifadesi sanki bir şeylerin ters gittiğini gösterir gibi dururken bakışlarını Uphin’de kilitleyen Melades “Bir kez daha bana sevgilim dersen, seni burada bırakır ve geri dönmemen için elimden geleni yaparım!” diyor. Ardından ise hiçbir şey söylemeden sizi iblis diyarına soktuğu karanlığı bir kez daha yaratıyor.

Melades’in kapıyı bir kez daha açmasından sonra hep birlikte tekrar insan diyarına ayak basıyorsunuz. Melades ve Uphin, Archon’u kollarından tutarak omuzlamış bir şekilde kapıdan çıkıyorlar. İblis diyarına girdiğiniz odaya geri geldiğiniz anda Uphin acele hareketlerle odadan çıkmak için hareketleniyor. Uphin “Sizleri odanıza kadar götüreceğim.” diyerek gidiş istikametinizi de anlatıyor. Hemen sonrasında ise Melades’e dönüp Archon’u kastederek “Bunu da benim odaya bırakırsın.” diyor. Melades tüm bu olan bitene karşı şaşkınlığı ve Uphin’e karşı duyduğu sinirle başını sallıyor ve size dönerek “Tekrar görüşmek üzere Esther, Aspendos.” diyor, adeta bir daha görüşmemek için yalvarırcasına.

Melades’in Archon ile birlikte gitmesinin ardından, Uphin herhangi bir şey söylemeden sizi uyandığınız odaya kadar götürüyor. Yol üzerinde herhangi biriyle karşılaşmamak sizi ve Uphin’i gereksiz açıklamalar yapmaktan veya olaylar yaşamaktan da kurtarıyor. Odanıza gelmenizin ardından ise Uphin “Kısa sürede sizinle irtibata geçerim. Ben olmasam bile başka birini yollarım. Bu süreçte elinizden geldiği kadarıyla yaşadıklarınızı düşünün. İblis halinize nasıl büründüğünüzü veya bürünebileceğinizi…” diyor. Hemen ardından ise keskin ve memnuniyetsiz bakışlarla Theo’ya dönerek “Özellikle de sen Aspendos…” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını ikiniz arasında gezdiren Uphin “Ancak her ne olursa olsun iblis diyarındaki halinize dönüşmekten kaçının.” diyor. Elbette bu sözlerinden sonra bir kez daha Theo’a dönen Uphin “Özellikle de sen Aspendos.” diyor. Bu cümlelerinden sonra ise Theo’ya olan bakışlarını daha keskin bir hale getirip “Tabi gerçekten adın Aspendos ise…” diyor. Uphin bir anda sessizliğe gömülürken sanki Theo’dan ismini teyit etmesini bekliyor, ancak Theo herhangi bir karşılık verme imkanı bulamadan Uphin birden başını kaldırıp kocaman gülümsemesiyle birlikte “O zaman GÖ~~RÜ~~ŞÜ~~RÜZ~~~!!” diyor. Sağ elini havaya kaldırıp arkasını size dönen Uphin elini sallayarak sizden uzaklaşmaya başlıyor.

Şimdilik her şeyin bittiğini ve dinlenmeye çekileceğinizi düşündüğünüz anda, gözden kaybolan Uphin bir hışımla geri dönüyor ve üste kalacağınız zaman diliminde bulunduğunuz koridoru terk etmemeniz gerektiğini, odanıza her öğün yemek geleceğini, ihtiyaçlarınızı gidermek için ortak banyo ve tuvalet bulunduğunu sizlere anlatıyor. Hemen ardından da kaldığınız katta görevli bir personelin bulunacağını, acil ihtiyaçlar konusunda ona danışabileceğinizi de eklemeyi unutmuyor. Bunları anlattıktan sonra ise sanki bir anda zamanı geri almış gibi tekrar size “O zaman GÖ~~RÜ~~ŞÜ~~RÜZ~~~!!” diyerek sağ elini havaya kaldırıyor ve arkasını size dönüp elini sallayarak sizden uzaklaşmaya başlıyor.

Off Topic

Eğer konu içinde başka yapmak istediğiniz bir şey bulunmuyorsa, son RP'lerinizi aldıktan sonra konuyu sonlandırabiliriz.

[Esther]

Pazartesi akşamı yazmış olurum.

[Theo]

Uzlaşmacı tavrım beklediğim gibi Uphin üzerinde işe yaramadı. Ona bakarak bile bir şeylerden şüphelenmeye başladığını görebiliyorum. Bilinmeyen şeylere karşı takıntılı olan bu adama karşı yapabileceğim en kötü şeyi yaptım. Artık attığım her adımda daha dikkatli olmam lazım. Bir kez daha böyle şüpheli bir harekette bulunursam bu işin peşini bırakmadan her şeyi araştırmaya başlayacağından eminim. Hatta belki de ikinci bir şansım bile olmayabilir. Esther'in yaptığı detaylı açıklamadan sonra geri döndüğümüz zaman benden en kısa sürede kurtulmayı planlıyor olabilir. Gerçi Archon'a attığı bakışları göz önüne alırsam benden önce halletmesi gereken bir kaç işi var gibi gözüküyor. Bu esnada bende geleceğim hakkında daha detaylı bir plan hazırlayabilirim.

Melades Uphin ile kısa bir süre atıştıktan sonra bizi buraya getiren kapıyı yeniden açarak geri dönmemizi sağladı. Odaya geri döndükten sonra Melades'in kısa ve öz veda konuşmasından sonra Archon'u onun yanında bırakarak Uphin'i takip etmeye başladık. Yolculuğumuz uyandığımız odanın önünde son buldu. Odaya geldikten sonra bize tavsiyeler verip kısa süre sonra iletişime geçeceğinden bahsetti. Konuşma esnasından birkaç kez bana vurgu yaparak beni uyarmayı da ihmal etmedi. Zaten mimlenmiş birisi olduğum için tepkilerine çok fazla yadırgamadım ta ki işin içine ismim girene kadar. Acaba tam olarak ne zaman benden şüphelenmeye başladı? İsmim konusunda bile böyle bir soru sorduğuna göre fark etmeden büyük bir hata yapmış olmam lazım ya da tam tersi her şeyi fazla kusursuz bir şekilde planladığım için bir şeylerin doğru olmadığını anlamış olabilir. Hangisi doğru olursa olsun şu anda büyük bir psikolojik savaş içerisindeyim. Bu yüzden öncelikle sakin kalmam lazım.

Sakin kalmaya çalışarak tam Uphin'e cevap verecekken suratında kocaman bir gülümseme ile bize veda ederek yanımızdan ayrıldı. Arkasından el sallayarak ona ayak uydurmaya çalışırken artık serbest olduğumuz için burada neler yapabileceğimizi düşünmeye başladım. Ancak daha benim aklıma hiçbir fikir gelmezden Uphin tekrardan odaya giriş yaparak uymamız gereken kuralları ve burada ki günlük olaylar hakkında bize bilgi verdi. Ardından da biraz öncekiyle aynı şekilde tekrardan bize veda ederek odadan dışarıya çıktı. Dışarıya çıktıktan sonra tam olarak gittiğinden emin olmak için biraz bekleyeceğim. Uphin'in gittiğinden emin olduktan sonra ise sadık dostum ve büyük hain Esther'e dönerek "Hmmm...Banyo, tuvalet ve günde üç öğün yemek. Hem de her gün. Bunların hepsi biraz fazla kusuruz. Buradakiler bizim dışarıya çıkmamızı veya daha kötüsü dışarıdaki bir şeyi görmemizi istemiyor olabilir. Ne dersin dışarıda neler olduğuna azıcık ucundan bakalım mı?" diyeceğim. Eğer Esther teklifimi kabul ederse dışarıda kimsenin olup olmadığını kontrol edeceğim. Kabul etmezse hiçbir şey yapmadan sakince yatağıma geçip zaman öldüreceğim.

[Esther]

İçerisinde bulunduğu diyar ve insanların diyarı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığının bilincindeydi. Her ne kadar bir birey olarak özgürce hareket etmek istese de bunun mümkün olmadığının da bilincindeydi. Şimdilik güvenebileceği bir direğe ihtiyacı vardı, sırtını yaslayabileceği kadar kuvvetli ve kendisine yaşadığı diyar hakkında daha fazla bilgi aktarabilecek birisine. Şanslıydı ki Uphin yanı başındaydı ve ikilinin çıkarları birbirleriyle uyuşuyordu. Ayrıca Esther, kendisine iblisler hakkında en iyi bilgiyi Uphin'in sağlayabileceğinin farkındaydı. İçerisinde bulunduğu durum göz önüne alındığında, her ne kadar Uphin'den fazla hoşlanmasa da, o en iyi seçenekti. Bu yüzden onu takip etmeye, daha doğrusu kendisini yönlendirmesine izin verdi. Gururu incinmiş miydi? Kesinlikle hayır. Normal insanlar sevmedikleri insanlara güvenmekten veya onları takip etmekten fazla hoşlanmazlar lakin Esther'in düşünce yapısı diğerlerinden biraz daha farklı. Vereceği kararlarda kalbinden ziyade aklını kullanan bir insandır kendisi. Her zaman olayları ve seçeneklerini iyice tartar, en sonunda ise en iyisi olduğunu düşündüğünü seçeneği seçer.

Uphin ve Melades arasında geçen, artık sıradanlaşmış konuşma esnasında Esther'in dikkati Aspendos'un üzerindeydi. Her ne kadar kesin bir kanıtı olmasa dahi genç adamın yalan söylediğini düşünüyordu. Kendisiyle benzer aşamalardan geçmiş, benzer tecrübeleri atlatmış birisinin bu kadar az bilgi vermesi kesinlikle garip bir şeydi. Ne sakladığına veya neden sakladığına dair herhangi bir fikri yoktu fakat bir şeyler sakladığından emin gibiydi. Elbette herhangi bir kanıt olmadan karşısındaki adamı suçlamak gibi bir planı yoktu fakat dikkat edilmesi gereken birisi olduğunun da farkındaydı.

Konuşma bittikten sonra Melades'in açtığı kapı aracılığıyla insan diyarına tekrardan dönüş sağladılar. İblis diyarının ağır havasını ciğerlerinden tek bir nefeste atan Esther, tekrardan ciğerlerini doldurmak için derin bir nefes aldı. İki diyar arasındaki fark uçurum gibiydi, iblisin kontrolü ele geçirdiği anda dahi nefes almakta zorluk çektiğini hissedebiliyordu. İnsan diyarına adım atmak bir şeyi daha fark etmesine vesile oldu; iblis diyarında hissettiği duyguların yoğunluğunu. Genellikle sakin kalmayı başarabilen, en kritik anlarda dahi mimiklerini hareket ettirmeyen birisi olmasına rağmen içerisindeki iblisle savaşırken bu özelliğini kaybetmişti. Hissettiği duygular garip bir şekilde yoğun ve baskındı. Kimi zaman aklını kullanmasının dahi önüne geçmişti. Bunu Uphin'e söyleme niyetinde değildi, zira başkasının bilmesi gereken bir bilgi değildi. Yine de oldukça önemli bir bilgiydi bu.

Melades kendisine seslendiğinde sadece başını hafifçe sallayarak karşılık verdi. Archon ile birlikte uzaklaşırlarken, Esther ve Aspendos, Uphin'in önderliğinde odalarına doğru harekete geçmeye başladılar. Yol boyunca herhangi birisiyle karşılaşmamış olmaları oldukça garipti fakat Esther'in pek umurunda olmamıştı. Odaya vardıktan sonra Uphin onlara birkaç şey açıkladı ve odadan ayrıldı. Yatağına oturduğu vakitte Aspendos bir kez daha konuşmaya başladı. Her zamanki ifadesiz gözlerini Aspendos'un gözlerine kilitledikten sonra birkaç saniye boyunca düşündü.

"Neden olmasın."

Aspendos'un söylediklerinin fazla paranoyakça olduğunun farkındaydı fakat aynı zamanda dışarıyı görmek de istiyordu. Her ne kadar ikilinin sebepleri farklı olsa da yapmak istedikleri şey aynıydı, dışarıyı görmek. Ayrıca Aspendos ile konuşmak için iyi bir fırsat olacağını da düşünüyordu. Karşısındaki bu garip gencin aklından neler geçtiğini tahmin edemiyordu fakat öğrenmek istiyordu. Neden bildiklerini anlatmadığını, sürekli kaçamak cevaplar verdiğini merak ediyordu. Sadece oyun mu oynuyordu yoksa daha büyük bir amacı mı vardı?

[GM - Dimensio]

Esther’in Theo’nun teklifini kabul etmesinin ardından, Theo öncelikle odanın dışında biri olup olmadığını kontrol etmek için kapıdan kafasını dışarıya çıkartıyor. Bir süre bulunduğunuz koridoru tarayan Theo, şu an için koridorda birinin bulunduğuna dair herhangi bir bulgu edinemiyor. Bu da sizlere odanın dışına rahatça çıkabilmek imkanı veriyor. Koridora gelen veya giden biri olup olmadığını kestirmek için koridorun iki ucunu da birlikte kontrol ediyorsunuz, mümkün olduğu kadar sessiz bir biçimde. Ancak ne koridora gelen bir ses duyuyorsunuz ne de koridorda yer alan diğer odalardan gelen bir ses. Sanki bu koca yerde bir başınaymışsınız gibi hissediyorsunuz. Ancak elbette burada geçirdiğiniz süre zarfında karşılaştığınız kişiler, esasen burada yalnız olmadığınızı bir kez daha size hatırlatıyor.

Off Topic

Dışarıya çıkma konusundaki düşünceniz üssün dışına çıkmak ise, Gyugnal ve Komutan ile karşılaştığınız yerdeki kapıya gidiş yolunu bildiğinizi kabul ederek yazmanızda herhangi bir mahsur bulunmamaktadır. Ancak amacınız üs içinde bir şeyler yapmaksa, bu istediğinizi ne kadar detaylı yazarsanız daha iyi bir tur yazabilme imkanım olur.

[Theo]

Kadim dostum Esther, Uphin ile konuşmamız sırasında beni yarı yolda bıraksa da bu sefer beni hayal kırıklığına uğratmadan dışarı çıkma teklifimi kabul etti. Onun olumlu cevabını duyar duymaz etrafı kolaçan etmek için kapının yanına gittim. Belirli bir süre koridoru gözetledikten sonra görünürde kimseyi fark etmedim. Etrafta kimseler gözükmediğine göre eğer dışarı çıkmak istersek önümüzde şuanda hiçbir engel yok gibi gözüküyor. Uphin dediği günde üç öğün yemek olayına daha başlamadığımız için etraf bu kadar sakin olabilir. Büyük ihtimalle bizim yanımızdan gittikten sonra bize vaat ettiği şartları yerine getirmek için birileri ile konuşması gerekecek. Onun konuşmasından önce harekete geçersek bir ihtimal etrafta dolaştıktan sonra fark edilmeden geri gelebiliriz. Bu yüzden vakit kaybetmeden kadim dostum ile dışarıya çıkıp koridorun iki ucunu beraber kontrol ettik. Koridorun iki ucunu da kontrol ettikten sonra artık etrafta kimsenin olmadığında emin olduk. Hatta etrafta herhangi bir ses bile yoktu. Bir anlığına sanki terk edilmiş bir yerde gibi hissettim. Eğer buradaki sınırlı zamanda karşımıza çıkan kişiler olmasaydı gerçekten buranın terk edilmiş bir yer olduğunu sanabilirdim. Binanın bu kadar tenha olması şimdilik işimize gelse de ilerleyen zamanlarda bu gizemi çözmek istiyorum.

Üssün dışında neler olduğunu görmek istediğim için Esther ile birlikte olabildiğince az ses çıkarmaya çalışarak daha önceki seyahatimizden aklımda kaldığı kadarıyla Komutan ile karşılaştığımız yerdeki kapıya doğru gittik. Kapının yanına gittikten sonra kendimi daha fazla tutamayarak "Çok heyecanlıyım. Acaba kapının arkasında neler göreceğiz? Umarım eğlenceli bir şeylerdir." diyeceğim. Ardından da etrafta kimsenin olmadığından emin olduktan sonra kapıya açarak dışarıda neler olduğunu bakacağım. Eğer dışarıda herhangi bir tehdit görmezsem dışarıya çıkarak etrafta neler olduğunu bakacağım. Olurda yakalanırsak tüm suçu Uphin'e atmayı planlıyorum. Zamansız yanımızdan ayrılan iki arkadaşımızı bahane ederek onları aramak için etrafta dolaştığımızı söylersek hem biraz da olsa alacağımız tepkiyi azaltabiliriz hem de Uphin'i başının daha fazla ağrıtabiliriz.

[Esther]

Bu gece yazmaya çalışacağım. En kötü yarın gece yazmış olurum. Beklettiğim için kusura bakmayın.

[Esther]

Esther insanların kişiliklerini okumakta pekte yetenekli birisi değildir fakat hal ve hareketlerinden yola çıkarak kişinin amacının ne olduğunu, az da olsa anlayabilme yeteneğine sahip. Bilincini kazandıktan sonra iletişime geçtiği ilk insanın amacı grubu organize etmek ve onları karanlıktan çıkartmaktı. İkincisi yalancıydı fakat bunu eğlenmek için yapıyordu. Üçüncüsü bilgiye aç, merak içerisindeki birisiydi. Dördüncüsü kaos yaratmak için elinden gelecek her şeyi yapabilecek bir vahşiydi. Uphin gibi bir delinin amacını dahi anlayabilmişti. Fakat gözlerini ilk açtığı andan itibaren birlikte olduğu Aspendos'un amaçlarını kavrayamamıştı. Birebir aynı süreçlerden geçtiğinden ve hiçbir bilgi vermediğinden ötürü yalan söylediğini düşünüyordu. Bu durum onu meraklandırmıştı açıkçası. Karşısındaki kişinin neden yalan söylediğini öğrenmek istiyordu. Bu kadar yalan söylemesinin bir sebebi olmalıydı, en azından Esther olması gerektiğini düşünüyordu.

Aspendos'u takip ederek zemin kata doğru harekete geçtiler. Yol boyunca kısmen sessiz bir şekilde ilerlediler fakat kapının önüne geldikleri vakit Aspendos ağzını açtı. Heyecanlı bir şekilde ağzından çıkan sözcükleri, duygusuz bir şekilde dinledikten sonra "Eğlenceli olup olmaması önemli değil, nasıl olduğunu merak ediyorum." dedi. Bilincini kazandığı andan itibaren dış dünyaya dair herhangi bir şey görmemiş veya duymamıştı. Gerçekten de nasıl gözüktüğünü merak ediyordu. Hayallerinde karşılaştığı çiçek bahçesi gibi renkli ve cıvıl cıvıl mıydı? Yoksa iblis diyarı kadar karanlık mı?

Esther bir süre daha bekledikten sonra tekrardan konuşmaya başladı. "Neden yalan söyledin? Her şey hakkında." Her zamanki gibi kelimeleri ağzında gevelemeden, doğruca düşüncelerini karşısındaki kişiye aktardı. Samimi bir cevap almayı beklemiyordu ve uzatmaya da niyeti yoktu. Eğer Aspendos anlatmayı tercih ederse onu dinleyecek, yoksa bir daha bu konu hakkında ağzını dahi açmayacaktı.

[GM - Dimensio]

Odanızdan ayrılıp herhangi bir sorun yaşamadan ve kimseye rastlamadan, Komutan ile karşılaştığınız kapıya kadar geliyorsun. Daha önce bu kapıyı inceleme fırsatını elde edememiş olmanız nedeniyle, bu kez kapıya daha bir dikkatli bakıyorsunuz. İki yanında sütunda ve üstündeki kemerinde ince işçilik eseri işlemler olan ve yerden yüksekliği 4 metreyi bulan kapıya yaklaştıkça, kapının üzerindeki desenler de daha görünür olmaya başlıyor. İki yana açılabilen ve genişliği de 2 metreye yakın kapının hemen önüne kadar geldiğinizde, kapının sağ ve sol kanatlarının birleştiği noktaya yakın bir hizada, dikey bir şekilde konumlandırılmış iki kapı kulbu olduğunu fark ediyorsunuz.

Theo etrafta birilerinin olup olmadığını bir kez daha kontrol ettikten sonra, kapının iki kulbu da sıkıca kavrıyor ve kapıları açılması için ittiriyor. Ancak Theo ittirse de kapı yerinden milim kıpırdamıyor. Bir an için kapının heybetini düşününce az güç uyguladığını düşünen Theo, kapıya bu kez tüm gücüyle yükleniyor, lakin kapıda kesinlikle herhangi bir hareket olmuyor. Tam bu anda, kapının bir şekilde kilitlenmiş olabileceğini düşünmeye başlıyorsunuz ve üzerinde kilit olup olmadığını aramaya başlıyorsun. Fakat görebildiğiniz kadarıyla, kapının üzerinde anahtar sokulabilen herhangi bir delik veya yer de göremiyorsunuz. Esther ise, sorduğun sorulardan alacağı cevabı beklerken bir yandan da kapıyı incelemeye devam ediyor.

Her ikiniz de kapıyı incelemeyi sürdürdüğünüz esnada tam arkanızdan “Bu kapının da amma düşkünü oldu bugün!” şeklinde bir cümle duyduğunuz anda, biraz da irkilerek arkanızı dönüyorsunuz. Hemen arkanızda, daha önce gördüğünüz ve isminin Gyugnal olduğunu bildiğiniz adamı görmek sizi bir an şaşırtıyor. Her ne kadar daha önce Gyugnal’ı görmüş olsanız da, şu andaki ifadesiz suratı ve ağzından zorla çıkan kelimeleriyle, imajı tam anlamıyla yerine oturmuş oluyor.

Gyugnal

Derin bir nefes çekip gözlerini hafifçe devirmesinin ardından Gyugnal kendisine kahır gibi gelen cümleleri kurmaya başlıyor ve “Aptal Mihr kesin yine buraya gelir demiştim, ama karşıma siz çıktınız. Ne arıyorsunuz burada? Kapıya mı halleniyorsunuz?” diyor son derece rahat ve ciddiyetsiz bir şekilde. Ancak Gyugnal’ın bu ciddiyetsizliğinin, eylemlerinizden dolayı değil tamamen karakterinden ileri geldiğini de anlayabiliyorsunuz. Tüm bunların yanında, Gyugnal şu an için sizi daha önce görmüş veya tanışmış gibi de görünmüyor.

[Theo]

Kadim dostum ile birlikte sorunsuz bir şekilde daha önceden kullandığımız rotayı kullanarak komutan ile karşılaştığımız kapının yanına geldik. Etrafta kimseler olmadığından emin olduktan sonra yeni bir maceraya başladığım için içimdeki dizginlenemez sevinci kadim dostumla paylaştıktan sonra kapıya doğru hamle yaptım. Ancak kapıyı açma konusunda başarılı olamadım. Tam da bu sırada hiç beklemediğim yerden ikinci bir darbe yedim. Kadim dostum sadece merak ettiğim için benimle birlikte buralara kadar geldiğini söyledi. Kapının dışarısında eğlenceli bir şeyler olup olmaması umurunda değil gibi gözüküyor. Zaten biz Archon ile eğlenirken de kenarda oturmakla yetinmişti. İleride plan yaparken kadim dostumun bu oyunbozan yapısını da hesaba katmam gerekiyor.

Moralsiz bir şekilde tam gücümle kapıya yüklenmeyi denedim. Bir umut belki bu sefer olur diye düşünüyordum ama ne yazık ki sonuç değişmedi. Belki kapı kilitli olduğu için açamadığımı düşündüğüm için kapını üzerinde kilit olup olmadığını kontrol ettiğim zaman ise kapının üzerinde herhangi bir kilit olmadığını hatta anahtar deliği bile olmadığını gördüm. Kapıyı açmak için farklı bir şeyler yapmamız gerekiyor. Minik bir ritüel veya başka bir şey yapmamız gerekiyor olabilir.

Ben kapıyı açmak için neler yapacağımızı düşünürken kadim dostum ise durup dururken bir kaç soru sordu. Sorular karşısında soğukkanlılığımı korumaya çalışarak "Aslına bakarsan bunun nedenini bende bilmiyorum. Gözlerimi açtığımdan beri içimde kontrol edemediğim bir dürtü var." dedikten sonra iyice Esther'e yaklaşarak "Galiba az önce yaşadığımız şeylerden sonra bu dürtüm iyice kontrolden çıktı." diyeceğim. Ardından 5-10 saniye bekledikten sonra gülümseyerek "Ama merak etme neredeyse gözlerimizi açtığımızdan beri beraberiz bu yüzden sana hiçbir şekilde zarar vermem." diyeceğim. Tüm yaptıklarımı sadece eğlenmek için yaptığımı söylersem eminim yine duygusuz duygusuz konuşarak moralimi bozacaktır ama şimdi onu korkutabilirsem daha farklı tepkiler vermesine neden olabilirim.

Kapıyı incelemeye devam ederken daha önce bizi görmezden gelen Gyugnal ortaya çıktı. Dediklerine göre bizden daha öncede kapının yanına birileri gelmiş. Bizden önce gelenlere ne olduğunu söylemedi ama bizim buraya neden geldiğimizi öğrenmeden gitmemize izin vereceğini sanmıyorum. Komutanın yanında gereksiz işlerle uğraşmak istemediği için bizi görmezden geldiği için sağlam bir bahane bulabilirsek yine bizi rahat bırakacağını düşünüyorum. Hatta bahanemizin sağlamlığına göre olayları Uphin'e bile anlatmayabilir. Ancak yanımda Esther varken kafama göre yalan söylemem doğru olmaz. Uphin ile konuşurken yaptığı gibi yalan söylediğimi ortaya çıkartabilir. Bu yüzden suratımda kocaman bir gülümseme ile Gyugnal'a el sallayarak "Selam." dedikten sonra konuşmayı Esther'e bırakacağım.