“Hesaplı yaşamak sana göre değilse bile, oynadığın kumarın hayatın olduğunun farkında mısın?”
Duyduğun bu ses ile irkilerek kendine geliyorsun bir anda. Uçsuz bucaksız bir boşluğun içinde bulduğun bedeninin her şeyden ve herkesten uzak olduğunu hissediyorsun. Açılan gözlerin sanki binlerce yıl kapalı kalmış olmasına rağmen, zihnin tüm bu yıllar boyunca aralıksız çalışmış gibi yorgun hissediyorsun kendini. Ne var ki, bu yorgunluğun sebebini anlamak ve algılamak senin için bu anda pek de mümkün olmuyor. Karşında, belki de onlarca beden bulunsa bile, bunlardan birilerini seçmen gerektiğini hissediyorsun. Bir sebep veya sonuç yok gibi görünse de… Fakat bir şekilde, yapacağın bir seçimin tüm dengeleri alt üst edeceğini veya kendini yok olmaya mahkum kılacağını hissedebiliyorsun. Ruhundaki boşluk, gereksiz bir ağırlıkla çalkalanıyor. İçinden gelen bir çığlık ise, sonucu ne olursa olsun, bir seçim yapman gerektiğini haykırıyor. Sonunda hiçlik veya yok oluş bile olsa…
Yüzlerce suratsız, sadece cismen var olmuş gibi duran insanlardan birkaçını gözüne kestiriyorsun. Ancak bu kestirdiklerinin içinde yok oluşun varlığını hissediyorsun. Bir anda zihnine yok oluşa dair korkular hücum ediyor, fakat içinden gelen çığlık hala susmak bilmiyor. Zihninin sessizliği, ruhunun çığlıklarıyla kapışıyor. Ancak çok iyi biliyorsun ki, bu kapışmanın galibi içindeki çığlıklar olacak. Buna kendin de ziyadesiyle inanıyorsun. Ucunda veya sonunda ne olacağını bilemesen bile, o seçimi ancak kendinin yapabileceğine inanıyorsun. Birkaç saniye, dakika, saat, gün, hafta, ay veya yıl sonra… Artık ancak senin yapabileceğin seçimi biliyorsun. Ancak tam bu anda ağızlardan dökülen tek bir kelime duyuyorsun.
Yüzlerce suratsız, sadece cismen var olmuş gibi duran insanlardan birkaçını gözüne kestiriyorsun. Ancak bu kestirdiklerinin içinde yok oluşun varlığını hissediyorsun. Bir anda zihnine yok oluşa dair korkular hücum ediyor, fakat içinden gelen çığlık hala susmak bilmiyor. Zihninin sessizliği, ruhunun çığlıklarıyla kapışıyor. Ancak çok iyi biliyorsun ki, bu kapışmanın galibi içindeki çığlıklar olacak. Buna kendin de ziyadesiyle inanıyorsun. Ucunda veya sonunda ne olacağını bilemesen bile, o seçimi ancak kendinin yapabileceğine inanıyorsun. Birkaç saniye, dakika, saat, gün, hafta, ay veya yıl sonra… Artık ancak senin yapabileceğin seçimi biliyorsun. Ancak tam bu anda ağızlardan dökülen tek bir kelime duyuyorsun.
“Dina!”






