Arkadaşının, yumruğuna yumruğunu vurmasıyla tüm kararları kesinleşti. Bir Aludir olarak, nerede bir güçsüz görürse onu koruyacaktı. Hayatının ilk amacını edinmişti belki de, yeni hayatının. Bunu yapabilmek için ise, en güçlüsü olması gerekiyordu. En güçlü olacaktı ki, güçsüzlerin karşısında güçlü kalan herkesi ezebilecekti. Bir Aludir bile olsa güçsüzü ezen, onu ortadan kaldıracaktı. Bütün bir kararlılıkla Shy'ın gözlerinin içine baktı. Bu yoldan vazgeçmeyecekti. Onu bu kararında destekleyen en yakın arkadaşına da söz vermişti. Shy, ihtiyacı olduğu her zaman burada olacağını ve ne söylemesi gerektiğini bildiğini söylerken, şimdi zamanın güçlenme zamanı olduğunu söylüyordu. Doğru, bir an önce dünyasına geri dönmeli ve güçlenmeye başlamalıydı. Geçen bir saniye, her bir dakika gücünü arttırması için bir fırsattı. "Sağol, ebedi dostum..." Dedikten sonra yavaşça gözlerini kendi dünyasına açmaya başladı.
Phemena yanına gelip iyi olup olmadığını sorduğunda, aynı kararlılığın verdiği güvenle gülümsedi kocaman. "Dostumla çok iyi bir sohbet gerçekleştirdik! Şimdikinden daha iyi olamazdım herhalde!" Diye sevinçle bağırdı. Yofie ve Aithen, kendisinden önce uyanmıştı bile. Onların konuşmaları ya kısa sürmüştü, ya da Zen Shy'la geç iletişime geçmişti. İblisleri çağırabilecekleri bir yere geçeceklerini söylediklerinde, Zen'in yüzündeki sevinç artmıştı. Bir anda ayağa fırladı, az önce içtiği Bal Şarabının şişesini aramaya başladı heyecanla. "Bunu Shy'a tattırmam lazım!" diye bağırarak ekledi kendi kendine. Şişeyi aldıktan sonra, "Sorun olmaz değil mi kaptan? Dostuma bu dünyanın güzelliklerini göstermem lazım. Büyük ihtimal midesi kaldırmaz zaten, ama ben ne yaşadıysam ona göstermek istiyorum. Minik dostum buna çok sevinecektir." Diyerek kaptanına doğru konuştu. Gerçekten, Shy ile yüz yüze gelebilecekken bu fırsatı kaçırmak istemiyor, kendi dünyasına dair bir şeyler göstermek istiyordu. Arkadaşını zihnine hapis etmek istemiyordu.
"Hadi gidelim! Çok heyecanlandım!" Diye bağırdı son kez Yofie ile Aithen'e bakarken. "Yani işiniz yoksa gidelim arkadaşlar, Shy'ı sizinle tanıştırmak çok isterim. Hem o da ister, onun için mükemmel bir hatıra olacaktır yeni arkadaşlarımla tanışmak." Diyerek gözlerinin içine bakmaya başladı. Onların da gelmesini istiyordu iblis çağırmaya, ertelemek istemiyordu.
Phemena yanına gelip iyi olup olmadığını sorduğunda, aynı kararlılığın verdiği güvenle gülümsedi kocaman. "Dostumla çok iyi bir sohbet gerçekleştirdik! Şimdikinden daha iyi olamazdım herhalde!" Diye sevinçle bağırdı. Yofie ve Aithen, kendisinden önce uyanmıştı bile. Onların konuşmaları ya kısa sürmüştü, ya da Zen Shy'la geç iletişime geçmişti. İblisleri çağırabilecekleri bir yere geçeceklerini söylediklerinde, Zen'in yüzündeki sevinç artmıştı. Bir anda ayağa fırladı, az önce içtiği Bal Şarabının şişesini aramaya başladı heyecanla. "Bunu Shy'a tattırmam lazım!" diye bağırarak ekledi kendi kendine. Şişeyi aldıktan sonra, "Sorun olmaz değil mi kaptan? Dostuma bu dünyanın güzelliklerini göstermem lazım. Büyük ihtimal midesi kaldırmaz zaten, ama ben ne yaşadıysam ona göstermek istiyorum. Minik dostum buna çok sevinecektir." Diyerek kaptanına doğru konuştu. Gerçekten, Shy ile yüz yüze gelebilecekken bu fırsatı kaçırmak istemiyor, kendi dünyasına dair bir şeyler göstermek istiyordu. Arkadaşını zihnine hapis etmek istemiyordu.
"Hadi gidelim! Çok heyecanlandım!" Diye bağırdı son kez Yofie ile Aithen'e bakarken. "Yani işiniz yoksa gidelim arkadaşlar, Shy'ı sizinle tanıştırmak çok isterim. Hem o da ister, onun için mükemmel bir hatıra olacaktır yeni arkadaşlarımla tanışmak." Diyerek gözlerinin içine bakmaya başladı. Onların da gelmesini istiyordu iblis çağırmaya, ertelemek istemiyordu.






