Page 1 of 6
Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 19 Sep 2024, 17:19
by GM - Dimensio
Azahil’e söylediğin cümlelere karşı, aldığın karşılık basit bir tebessüm ve kafa sallamadan ibaret oluyor. Sonrasında ise, buraya geldiğinizin tersi yönde ilerlemeye başlıyor Azahil. Onun ardından adımlarını takip ediyor ve tüm geliş yollarını geri yürüyorsunuz. Bu kez ilk karşılaştığın kokuşmuş herifle karşılaşmamak senin için işin en sevindirici yanı olurken, dışarıya çıktığın anda istemsizce birkaç derin nefes alarak ciğerlerindeki havayı temizleme ihtiyacı duyuyorsun. Aldığın bu nefeslerin ardından yüzüne gelen renkle birlikte Azahil artık işin belki de eğlenceli kısımlarının başlayacağını düşünmeye başlıyor. Yüzündeki sinsi gülümsemeden bunu anlayabildiğini fark eden Azahil ise, bu durumdan hiç rahatsız olmamış gibi sırıtmaya devam ediyor. Azahil’in sırıtışı giderek sinir bozucu bir kıvama gelmesiyle birlikte Azahil “Ah~~ Hemen alışverişe o zaman!” diyor heyecanlı bir şekilde.
Azahil ile birlikte Viernoit içerisinde ilerlemeye başlıyor ve sıkışık sokakların arasında kendini buluyorsun. Bu kez burada bulunan insanlara biraz daha yakından bakma fırsatın olsa bile, Azahil’in yanında olmanın verdiği garip şaşkınlık ifadelerinden başka bir şey elde edemiyorsun. Şehirde yabancı olduğunu rahatlıkla anlayan halk, sanki yabancı oluşundan ziyade Azahil ile birlikte yürümene şaşırmış gibi duruyor. Bu durum ise, şehirdekilerin Azahil’e karşı olan bakış açıları konusunda da sana ufak bilgiler vermeye yetiyor. Dar sokakları bir diğeri izlerken Azahil “Ah~~ Seni şehirdeki en iyi yere götüreceğim. Dışarıdan gelen malları da olduğu için bir hayli çok seçim şansın olacaktır.” diyor. Azahil’in bu iyiniyetine güvenmek istesen bile, sesinde hissettiğin sinsilik seni içten içe kemirmeye başlarken, iki katlı bir yapının önünde duran Azahil etrafına bakınmaya başlıyor. Yapıya baktığında hiçbir yerinde ışık gelmiyor oluşu, burada yaşayan birileri olmadığını sana anlatıyor. Ancak Azahil birkaç saniye daha etrafına bakındığı esnada, ufak bir çocuğu görmesiyle ona doğru ilerliyor. Azahil’i fark eden çocuk, tersi yönde attığı adımları kesip Azahil’e döndüğünde, Azahil o anlamadığın dilde bir şeyler söylüyor ve çocuk da bu sözlerden son koşarak sizden uzaklaşmaya başlıyor. Gözlerin Azahil ile kesiştiğinde, ona sormak istediğin soruyu da sormuş oluyorsun ve Azahil de “Ah~~ Dükkanın sahibini çağırdım, gelsin de bakalım ne var ne yok?” diyor. Birkaç dakika sonra ise orta yaşlı tıknaz bir adam koşmayla yürüme arasındaki adımlarıyla yanınıza kadar geliyor.
Adam, yataktan yeni kalktığı belli olan kıyafetleri, dağılmış saçları ve yüzündeki yastık iziyle zorla uyandırılarak buraya geldiğini ayan beyan belli ederken Azahil adamın sağ omzuna iki kez vurduktan sonra “Ah~~ Benim canım dostum Walbert! Beni bu saatte kırmayacağını biliyordum!” diyor. İsminin Walbert olduğunu öğrendiğin adam Azahil’in yüzüne uykulu gözlerinden sıyrılıp garip bir şekilde bakmaya başlarken Azahil bir anda sana dönüyor ve “Ah~~ Tanıştırayım… Esther, kendisi Aclania’dan geliyor.” diyor. Walbert, Azahil’in tanıştırma faslı sırasında gözlerini sana diktiğinde, Aclania’dan geldiğini öğrenmesiyle taşlar yerine oturmuş gibi kafasını sallıyor. Nitekim Azahil “Ah~~ Ne konuştuğumuzu anlasın, öyle değil mi?” diyor. Walbert bu duruma da kafasını sallayarak karşılık vermesinden sonra Azahil “Ah~~ Esther’e yeni kıyafetler lazım. Ama o bildiklerimizden değil. Elindeki en değerli parçaları görmek istiyoruz. Bir bakan, dönüp bir daha baksın! Hatta yetmesin rüyalarında görsün! Anladın, değil mi?” diyor. Walbert hafif bir iç çekişle birlikte kafasını bir kez daha salladıktan sonra elinde sallandırdığı anahtarıyla dükkanının kilidini açmaya çalışıyor. Bu esnada “Lord Azahil’in söyledikleri haricinde kafanızda bir kıyafet var mıdır Esther Hanım?” diyor. Walbert’in kusursuz bir şekilde dilini konuşuyor olması, sanki onunla konuşabilmenin büyük bir rahatlık yaratacağı düşüncesiyle seni sarmaya başlıyor. Walbert ise kilidini açtığı dükkanının içine girip duvarlarındaki yağ lambalarını sırayla yakmaya başlıyor. İçerisinde tamamen aydınlık bir hale geldiğinde ise, dört duvarda ve ortadaki askılarda birçok kalitede kıyafetlerin bulunduğunu görebiliyorsun. Bununla birlikte, bir adet yukarıya ve bir adet de aşağıya olacak şekilde iki merdivenin bulunduğu da gözünden kaçmıyor. Tüm bunların yanında dükkanın genel görüntüsü, dışarıdakinin aksine ferah ve geniş bir şekilde karşına çıkmış oluyor. Aynı zamanda dükkanın içindeki taze çiçekleri andıran kokular da, Azahil’in de söylediği gibi bu dükkanın diğerlerinden farklı olabileceğini sana söylüyor.
Azahil dükkanın köşesinde bulunan bir sandalyeye kurulup sanki kıyafetleri tek tek giyip kendisine gösterecekmişsin gibi kurulurken Walbert kapının girişinde yarım bıraktığı konuşmasına devam etmek ister gibi, önce üzerindeki kıyafetlere belli bir iğrentiyle baktıktan sonra “Sizin için eşsiz uzun etekli ve dekolteli ürünler gösterebilirim. Ve tabi üzerinize yün bir pelerin! Ya da gündelik bir tercihiniz varsa, ona göre kısa elbiseler…” diyerek lafı sana bırakıyor.
Off Topic
Dilediğin tarzda bir kıyafet betimleyebilir ya da görsel olarak paylaşabilirsin.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 19 Sep 2024, 21:47
by Esther
Urilirn ve Azahil'in kendisine yaklaşma biçimlerine ve yaşantıları baktığında Aledeslerin gölgeler içerisinde yaşayan gizli bir örgüt olduğunu düşünmüştü fakat Viernoit'e geldikten sonra düşüncelerinde tamamıyla yanıldığının farkına varmıştı. Öncelikle insanların Azahil'e olan karşı tavrı ilgisini çekmiş, sonrasında da Vamaldir'in bu şehri yönettiğini öğrenmişti. Dünya üzerinde kendisi gibi sadece dokuz kişi, daha doğrusu on kişi bulunduğunu öğrendiğinde de şaşkınlığı daha da artmıştı. Elbette bu on kişi Theo'nun da hala hayatta olduğu senaryo için geçerliydi. Açıkçası Esther onun hala yaşadığı düşüncesi içerisindeydi, zira ölmüş olsaydı cesedi Urilirn'in yanı başında bulunabilirdi. Ya Urilirn Theo'yu başarılı bir şekilde iblis diyarından çıkartmayı başarmıştı ya da Theo bir şekilde kendi başına kurtulmayı başarmış ve hala iblis diyarında dolaşıyordu. Genç kız Theo'ya karşı olumlu düşünceler içerisindeydi. Onun sürekli olarak yalan söylüyor oluşu nedense merakını cezbeden bir konuydu ve açıkçası onun hala canlı olmasını ümit ediyordu. Bu sayede onu daha iyi tanıma fırsatına erişerek neden böyle davrandığını öğrenebilirdi.
Azahil ile birlikte binadan çıktıktan sonra Theo ile ilgili olan düşüncelerinden sıyrılarak temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Dönüş esnasında kokuşmuş adamla karılaşmamış olduğundan ötürü oldukça memnun olduğu suratından rahatça okunabiliyordu. Bakışlarını Azahil'e çevirdiğinde onun suratında da garip bir gülümsemenin olduğunu gördü. Genç kız artık Azahil'in ifadelerinden ne düşündüğünü tahmin edebilecek kadar onunla yakınlaşmıştı bile. Hayatında ilk defa bu kadar yakın bir ilişki kurduğundan ötürü garip hissetmesine rağmen bu hisler kesinlikle olumsuz değildi. Yine de ona karşı pek ilgi duyduğu söylenemezdi, ona kıyasla Theo ve Vamaldir'e karşı daha meraklıydı.
Azahil ile birlikte dar sokaklardan ağır adımlarla ilerlemeye başladılar. Yolculukları esnasında planladığı gibi şehrin binalarını ve insanlarını dikkatlice incelemekten çekinmedi. Onu gören herkesin şaşırdığı net bir şekilde belli oluyor olmasına rağmen asıl şaşırdıkları şey Azahil ile birlikte oluşuydu.
Kısa bir süre daha ilerledikten sonra Azahil sonunda ağzını açmaya karar verdi. Sinsi gülümsemesi ve sesiyle birlikte onu en iyi yere götüreceğini söylediğinde nedense ona inanmak istemedi. Doğruyu söylediğini içten içe biliyordu fakat bu adama, suratında böyle bir ifade varken güvenemeyeceğinin de farkındaydı.
İki katlı bir binanın önünde sona eren yolculuklarının ardından Azahil gördüğü bir çocuğu çevirmiş ve yerel dilde bir şeyler söylemişti. Hemen sonrasında Esther'in aklını okumuşçasına ona doğru dönerek çocuğa ne söylediğini iletmişti. Birkaç dakika boyunca sessizce bekledikten sonra dükkanın sahibi olan adam yanlarına gelmiş ve Azahil ile konuşmaya başlamıştı. Azahil kendisini tanıttığında Walbert adındaki adama karşı hafifçe başını sallayarak selam vermişti.
Walbert dükkanın kapısını açarken Esther'e hitaben birkaç şey söylemişti. Kendi dilini bu kadar akıcı konuştuğunu gördüğünde açıkçası pek şaşırmamıştı, bir tüccar için sınır komşularının dilini bilmek elzem bir özellikti. "Hmm... Özellikle istediğim bir şey yok." dedi Walbert dükkanın içerisindeki yağ lambalarını yakmakla meşgulken. Dükkanın neredeyse tamamını kaplayan kıyafetleri gördükten sonra gülümsemeden edemedi.
Azahil dükkanın köşesinde bulunan sandalyeye yapışıp Esther'i izlemeye başladığı anda dikkatini ondan tamamıyla çekerek Walbert'e çevirdi. Kendisine iğretiyle bakan adamı gördüğünde hafifçe sırıtmadan edemedi. Eliyle omuzuna hafifçe dokunduktan sonra "Merak etme, istediğim için bunları giymiyorum." dedi. Hemen ardından bakışlarını ondan çekerek dükkanın içerisindeki elbiseler üzerinde gezdirmeye başladı.
Yaklaşık birkaç dakika boyunca sessizce dükkanı gezdikten sonra özellikle iki elbise dikkatini çekmeyi başardı. Bunlardan ilki gül pembesi renginde bir elbiseydi, özel etkinliklerden ziyade gündelik hayatta kullanılabilmek için yapılmış gibiydi. Elbisenin göğüs kısmında herhangi bir dekolte bulunmuyordu fakat köprücük kemiklerinin net bir şekilde görülebilmesi için elbisenin o kısmı açıkta bırakılmıştı. Göğüs kısmında pembe lale motifleri mevcuttu, pazı kısmında ise kırmızı bir şerit şeklinde detay bulunuyordu. Bel kısmında elbisenin gül pembesi tonuyla birebir aynı tonda bir kuşak vardı. Etek kısmının iki tarafı, kollardaki gibi kırmızı renkle süslenmişti. Ön kısmı ise elbisenin geri kalanı gibi gül pembesiydi... Beğendiği ikinci elbise buna kıyasla daha sade olmasına rağmen özel günlerde giyebileceği bir kıyafetti. Omuzlarını tam olarak kapatan lacivert rengindeki bu elbisenin göğüs dekoltesi mevcuttu fakat ne fazla müstehcen, ne de fazla muhafazakardı. Elbisenin göğüs kısmından omuzlarına kadar ulaşan beyaz bir şerit mevcuttu ve tam göğüslerinin üzerinden geçecek şekilde beyaz gül ve yaprak desenlerine sahipti. Bu desenler göğsünün tam ortasında birleşiyor ve elbisenin bel kısmına kadar ulaşıyordu. Elbisenin kalan kısımları tamamıyla lacivertti. Fırfırlı bir elbiseydi fakat fırfırları pek dikkat çekmemesi için tasarlanmıştı. Etek kısmı için menekşe rengi tercih edilmişti. Etekte herhangi bir detay bulunmuyordu fakat iki renk birbirini tamamlıyor ve ortaya güzel bir görünüm çıkartıyordu.
Esther öncelikle beğendiği iki elbiseyi gösterdi. "Şu ikisini istiyorum, bunları denememe gerek yok." dedi ve hemen ardından dükkandaki bulunan elbiseleri teker teker gezmeye başladı. "Bunu, bunu, bunu, bunu, bunu, bunu..." bir tanesini atladıktan sonra "...bunu, bunu, bunu, bunu, bunu..." dedi. Tekrardan birkaç elbise daha atladıktan sonra "...bunu, bunu, bunu, bunu, bunu, bunu ve bunu deneyeceğim." dedi. Hemen ardından Walbert'in konuşmasına izin vermeden devam etti. "Gündelik kıyafetler için bana yakışacağını düşündüğün her şeyi göndermeni istiyorum. Ayrıca aldığım her elbiseye uygun mücevher takımı istiyorum. Mücevherler fazla abartılı olmasın." dedi hafifçe sırıtarak. Hemen ardından odanın köşesinde oturan adamı işaret ederek "Ne de olsa her şeyi bu ödüyor." dedi.
Deneyeceğini söylediği elbiseler için Azahil'in fikrini almak istiyordu. Elbette umursadığından değildi, zira hepsini almayı planlıyordu.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 20 Sep 2024, 16:18
by GM - Dimensio
İlk iki kıyafet seçimine karşı Walbert uykusunda arınmaya başlayıp hafifçe tebessüm ederken, bu iki kıyafetin son derece yerinde bir seçim olduğunu anlayabiliyorsun. Fakat Walbert’i esas uykusundan uyandıran kısım bundan sonrası oluyor ve kıyafetleri tek tek saymaya başladıkça Walbert’in gözleri sevinçle açılıyor. Söylediğin kıyafetleri askılarından çıkarıp artık kucaklar bir hale geldiğinde dahi, bunda hiçbir çekince barındırmayan Walbert’in sana olan bakışları artık tamamen nakde dönüşmüş bir hal alıyor. İşin içine mücevherleri de dahil etmenle birlikte, Walbert’in zevkten dört köşe olmuş bakışları karşısında, Walbert’in tamamen paraya düşkün biri olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Ne var ki son cümleni kurmanla birlikte Walbert’in yüzündeki tüm sevinç bir anda uçup gitmiş gibi bakışları Azahil’e kaydığında, Azahil sinsi sinsi gülerek çenesinin altındaki birkaç tüyü okşuyor. Walbert olanlara inanmamış gibi önce kucağındaki kıyafetlere, sonra bir kez daha Azahil’e baktığında, Azahil sadece gülümsemiş suratıyla donakalmış gibi duruyor.
Walbert ağır bir adımla yerinden ayrılıp “Dene-deneme kabinleri… Şu tarafta.” diyerek dükkanın diğer ucuna doğru ilerliyor. Burada bir perdeyle çevrilmiş ve iki insanın rahatlıkla sıyrılabileceği bir alan kıyafetleri denemen için seni bekliyor. İlk kıyafetini deneyip Azahil’in karşısına geldiğinde, Azahil eliyle olumlu bir işaret yapmakla yetiniyor. İkinci ve üçüncü kıyafetler için de aynı tepkiyi almanla birlikte, bir nebze de olsa dekoltesi bulunan bluz türü bir kıyafeti denediğinde, Azahil’in daha memnun tepkisiyle karşılaşıyorsun. Nitekim, ilerleyen denemelerin kıyafetlerinden ne kadar et görünürse Azahil’in o kadar memnun olduğunu ve kıyafetler ne kadar kapalı olursa sıradan bir tepki vermeye başladığını fark ediyorsun. Tüm kıyafetler sonlandığında ise Walbert “Esther Hanım… Elimde mücevher yok. Yani aslında var, ancak burada değiller. Dilerseniz onları bir kurye ile gönderebilirim. Sizi bekletmek istemem.” diyor. Walbert’in bu sözleriyle birlikte Azahil olduğu yerden kalkarken “Ah~~Öyle yapalım Walbert. Daha işlerimiz var, öyle değil mi Esth'im?” diyor bakışlarını sana çevirerek. Walbert bu cevaptan tatmin olmuş gibi seçtiğin kıyafetleri bir pakete koymaya başlarken Azahil “Ah~~ Esther’in seçtiği kıyafet dışında, diğerlerini de kurye ile gönder. Onları taşımakla uğraşamayacağım.” diyor. Azahil’in bu cümlelerini de olumlu bir şekilde karşılayan Walbert hangi kıyafeti alacağını öğrenmek için bakışlarını sana çevirirken Azahil de dükkandan çıkmak için adımlamaya başlıyor. Seçeceğin kıyafete karar vereceğin bu esnada Azahil yavaşça arkasını sana dönüyor ve “Ah~~ Söylemeyi unuttum Esth’im… Burada ben pek para kullanmıyorum. Zaten yol boyunca tüm paramı da bitirdim. Yani anlayacağın çulsuzum... Ama senin bu saatte kalkıp gelen dostum Walbert’i mağdur etmeyeceğini biliyorum. Hem Aclania Pulası da kabul ediyor!” diyerek tüm hesabı sana kilitlediğini belirtiyor. Sanki tüm bu zaman boyunca bu anı beklemiş gibi görünen Azahil, tuttuğu kapının kulpunu bırakmadan senin gelmeni beklemeye koyuluyor.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 20 Sep 2024, 21:18
by Esther
Esther elbiseleri göstermeye devam ettikçe Walbert'in suratındaki gülümseme daha da arttı ve bir süre sonra yanaklarından taşmaya başladı. Walbert'in bakış açısından Esther ayaklı bir kumbara gibi gözüküyordu. Attığı her adımla birlikte kumbaranın tepesinden bir parça daha para dışarıya doğru fışkırıyor ve kendi ceplerini dolduruyordu. Halinden oldukça memnundu, ta ki ödemeyi Azahil'in yapacağını duyduğu ana kadar. Bunu duyduğu anda suratındaki gülümseme tamamıyla ortadan silinmiş ve şok olmuş bir şekilde Azahil'e bakınmıştı. Azahil'in sinsi bir şekilde gülümsemekten başka herhangi bir cevap vermemiş oluşu Walbert'in içine şüphe düşürmüş olmasına rağmen yine de Esther'e hizmet etmeye devam etmişti. Esther, Azahil'i yeteri kadar tanıdığından ötürü bir şeyler döndüğünü hemencecik kavramıştı fakat herhangi bir çıkarım yapmak için çok erken olduğunu düşünmüştü.
Esther kıyafetleri denerken Azahil'in verdiği tepkiler karşısında iğrenmişti, zira Azahil'in tek ilgilendiği şey elbisenin ne kadar açık olduğuydu. Onun fikrine güvenemeyeceğini anlamasına rağmen yine de ona göstermeye devam etti. Bir kıyafeti çıkardı, bir diğerini de giydi. Ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildi fakat umurunda da değildi açıkçası.
Deneme süreci bittikten sonra Walbert elinde mücevherlerin olduğunu fakat burada bulunmadıklarından ötürü kurye ile gönderebileceğini belirtti. Walbert her ne kadar çekingen davransa da saygıdan kusur etmiyor oluşu hoşuna gitmişti. Her ne kadar bunun sebebi Azahil'e olan saygısından veya korkusundan kaynaklanıyor olsa da kendisine karşı davranışı hoşuna gitmişti. Esther, Walbert'in sözlerini başıyla onayladıktan sonra Azahil konuşmaya başladı. Parası olmadığını söylediğine şaşırmamıştı fakat burada pek para kullanmadığını söylediğinde Esther'in surat ifadesi değişmişti. Gözlerinde o anda Azahil'in bir böcekten farkı yoktu, bunu belli etmekten de çekinmiyordu. "Walbert..." dedi sitemkar ve aşağılayıcı bir şekilde fakat aşağıladığı kişi Walbert değildi, ki bu da konuşmasının devamında anlaşılmıştı. "Arkadaşımın kabalığını mazur görmeni istiyorum. Onun böcekten daha değersiz olduğunu biliyordum fakat bu kadar aşağılık olmasını da beklemiyordum." Elini belindeki para kesesine atarak içerisinden 7.000 Aclania Pulası çıkardıktan sonra Walbert'e uzattı. "Bunu ön ödeme olarak kabul edebilir, kalanını da hesabıma yazabilirsin. Kısa bir süre içerisinde borcumdan daha fazlasını ödeyeceğimden emin olabilirsin." Bakışlarını Walbert'e çevirmesine rağmen göz ucuyla Azahil'e bakınmayı da ihmal etmiyordu. Hatta bir ara kafasını çevirerek "Onu çöplükte bulduğumda böyle bir şey olabileceğini tahmin etmiştim fakat bu kadarını da beklemiyordum." dedi. Kullandığı paranın değeri hakkında hiçbir fikri yoktu fakat o buna pek fazlaymış gibi gelmiyordu. Özellikle mücevherler hesaba katıldığında bu paranın birkaç katını daha ödemesi gerecekmiş gibi hissediyordu. Elbette Esther paranın az kalacağını senaryoyu da düşünmüştü. Eğer ödediği para ederinden fazla ise para üstünü Walbert'e bırakarak Azahil'in kabalıklarından ötürü olduğunu söyleyecekti. Her ne kadar mahcup olsa da umurunda değildi, sadece Azahil'in davranışlarından rahatsız olmuştu.
Parayı verdikten sonra ilk başta beğendiği iki elbiseyi alarak binadan çıkmak için yürümeye başladı. Kendisini kapıda bekleyen Azahil'in önünden geçerek binayı terk ettikten sonra suratındaki aşağılayıcı ifadesi bozmadan göz ucuyla Azahil'e bakındı ve "İğrenç bir insansın, umarım farkındasındır." demekle yetindi.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 24 Sep 2024, 13:21
by GM - Dimensio
Walbert’a söylediğin sözlerin ardından, adam duruma oldukça bozulmuş bir şekilde yüzünü ekşitirken, bir yandan da Azahil’e bakarak durumu teyit etmeye çalışıyor. Azahil, sözlerinin arkasında olduğu belli eden bir gülümsemeyle kapıda dikilmek dışında bir şey yapmazken, Walbert bakışlarını sana çevirerek sözlerini dinlemeye başlıyor. Sunduğun teklifin Walbert’in hiç de hoşuna gitmediğini yüzünden gayet açık bir şekilde anlarken, Walbert çıkardığın 7.000 Aclania Pulasını alıyor. Verdiğin her bir paranın sahte olup olmadığını kontrol eden Walbert, sana karşı olan inancını da ortaya koyduktan sonra sözlerine pek de bir tepki vermeden kafasını sallamakla yetiniyor. Ancak Walbert’ın bu hareketi, seçtiğin kıyafetlerin hiçbirinin sana gelmeyeceğini düşündürtüyor. İki kıyafeti alarak kapıdan çıktığın esnada Azahil’e sözlerini söylediğinde, Azahil sinsice tebessümü arttırıyor ve ardından “Ah~~ İyi geceler dostum Walbert! Umarım senin için de karlı bir gece olmuştur. En azından benim için öyle oldu!” diyor.
Walbert’in dükkanında ayrılmanızın ardından, Azahil keyifli bir alışveriş geçirmişçesine ellerini kafasının arkasına koyarak yürümeye başlıyor. Viernoit’nın dar sokakları arasında, sanki amaçsız gibi attığı adımlarını takip ederken Azahil “Ah~~ Hadi yüzün gülsün biraz! Sana şehirdeki en manzaralı evlerden birini tahsis edeceğim!” diyor. Bu sözlerinin ardından bir takdir bekler gibi bakışlarını sana çeviren Azahil, bu bakışlardan mahrum kalmanın verdiği ayrı bir zevkle tekrar sinsice gülümsemeye başlarken, kıyafet konusunda yediğin kazığın ev konusunda da geçerli olup olmayacağını düşünmeye başlıyorsun. Adımlarınız, belki de bir daha aklına gelmeyecek sokakların arasından geçip giderken, Azahil ile birlikte, şehirdeki diğer yapılara nispeten daha yeni bir görünümü olan üç katlı bir yapının önünde duruyorsunuz. Bu anda, hemen bu yapının karşısında bulunan yapının zemin katından gelen ışığa baktığında, içeride birbirlerine sarılıp yatmış bir çift görüyorsun. Nispeten bir sevişme sonrası sızmayı andıran yatış tarzlarına karşı Azahil hafifçe omzuna dokunurken “Ah~~ Merak etme, sen en üst katta kalacaksın!” diyor. Azahil’in bu sözleri üzerine başını kaldırdığında, çevrendeki yapıların iki katlı olduğunu ve senin kalacağın üçüncü katı görebilen bir kat bulunmadığını, sadece 25 metre kadar ileride bulunan bir kulenin görüş açısına sahip olabileceğini düşünüyorsun.
Azahil binanın kapısını hafifçe yoklayıp açmasının ardından, tüm perdelerin kapalı olması ve dışarıya ışık sızmaması nedeniyle birilerinin yaşayıp yaşamadığına emin olmadığın binaya giriş yapıyorsunuz. Dar ve oldukça dik bir merdivenden yukarıya doğru adımladığınız sırada Azahil “Ah~~ Buraya genelde bize uzaktan haber getiren misafirlerimize bırakıyoruz. Bu yüzden genelde boş oluyor. Bu durum az çok bilindiği için de pek rahatsız eden olmuyor. Yani istediğin gibi kafanı dinleyebilirsin.” diyor. Bu sözleriyle birlikte üçüncü kata çıktığınızda, ahşap bir kapı sizi karşılıyor. Azahil kapının üstündeki pervaza elini atıp birkaç kez yokladıktan sonra bir anahtar buluyor ve bunu kapının deliğine sokarak kapıyı açıyor. Hemen ardından Azahil anahtarı çıkartıp sana uzatarak “Ah~~ Artık senin.” diyor. Bu andan sonra Azahil kapıdan içeriye girmeni beklerken, sanki kendisi davet edilmeden içeriye girmeyecek gibi duruyor.
Evin içine girdiğinde, ilk dikkatini çeken şey, 2 odadan ibaret olan evin pencerelerinin tamamen siyah perdelerle kapatılmış olması oluyor. Gün ışığının bile bu perdelerden içeriye yansımayacağına emin olmakla birlikte, odalardaki duvarlarda bulunan yağ lambalarının da içerinin ışığını dışarıya yansıtmayacağını anlayabiliyorsun. Bununla birlikte, bir oda tamamen oturma amaçlı düzenlenmiş gibi görünürken, odanın uç köşesine yerleştirilmiş ufak bir mutfağın iş görecek nitelikte olduğunu fark ediyorsun. Aynı zamanda tabak, bardak gibi mutfak eşyalarının da raflara düzgün bir şekilde dizilmiş olması, sanki bir kadın eliyle bu düzenin sağlandığını sana gösteriyor. Azahil’in manzara taahhüdü karşısında odanın penceresine açmasan bile, odanın şehre doğru baktığını ve pek de bir manzaraya sahip olmadığını anlayabiliyorsun. Yatak odasına geçtiğinde ise, buranın da sade mobilyalarla döşenmiş bir oda olduğunu görebiliyorsun. Çift kişilik büyük bir yatak ve normal yastıklardan daha büyük görünen iki yastık, sanki vücudunun yorgunluğunu sana hatırlatmak istercesine parıldamaya başlarken, bu odanın pencerelerinin bulunduğu yere gözün kaydığında, bu pencerelerden şehre hayat veren şelaleyi görebileceğini fark ediyorsun. Azahil’in bahsettiği manzaranın bu olduğunu düşündüğün sırada ise Azahil “Ah~~ İstersen biraz dinlen… Sonrasında ya seni bizzat almaya gelirim veya bir arkadaşı göndererek yanımıza gelirsin. Sonuçta bu kıyafetleri boşuna almadın, öyle değil mi?” diyerek seni evde bırakacağını belli ediyor.
Off Topic
Kalan paranız 1.000 Aclania pulasıdır, imzanızı güncelleyebilirsiniz.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 25 Sep 2024, 11:14
by Esther
Azahil'i kışkışlayarak yeni evinden kovduktan sonra yatağına uzandı. Her ne kadar vücudu uyumasını emrediyor olsa dahi beyni bu emre karşı geliyordu. Uzandığı yataktan kalkarak perdeleri hafifçe araladı ve şehri yukarıdan izlemenin keyfini çıkarmaya başladı. Buraya gelene kadar bir çok badire atlatmış, bir çok insanla karşılaşmış fakat sonunda amacını gerçekleştirmeyi de başarmıştı. Verdiği karardan kesinlikle pişman değildi, hatta tam aksine oldukça memnundu. Hayatın nasıl bir şey olduğunu daha da iyi anlamıştı, kendini daha da iyi keşfetmeyi başarmıştı. Aclania'dayken boş bir kabuk gibiydi. Duyguları ve düşünceleri mevcuttu fakat hiçbirini baskın olarak hissedemiyordu. Karşısındaki şelaleyi usulca izlerken bunun bir kez daha farkına varmayı başardı.
Paranın ne kadar önemli olduğunu da bugün Walbert ile yaşadığı hadise vesilesinde anlamayı başarmıştı. Bugüne kadar hiçbir zaman para harcamak zorunda kalmamıştı. Aclania'dayken bütün giderleri ile Aludirler ilgileniyordu, yol boyunca da Azahil tarafından bütün ödemeleri yapılmıştı. Özgürlüğünü elde edebilmesi için aynı zamanda bolca paraya da ihtiyacı olduğunun farkına geçte olsa varabilmesi kendisini mutlu etmişti açıkçası. Yine de hala nasıl para kazanabileceğine dair bir fikri bulunmuyordu. Aledesler ile birlikte olduğu süre boyunca yaptığı işlere karşılık olarak onlardan para alabileceğinin farkındaydı fakat ileriki süreçler için kendi başına para kazanmayı öğrenmesi gerekiyordu.
Esther yaklaşık yarım saat boyunca penceresinden dışarıyı izledikten sonra perdeleri kapatarak tekrardan yatağına geçti. Biraz acıkmıştı fakat uyuyacağından ötürü bunu görmezden gelerek gözlerini kapattı.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 25 Sep 2024, 16:52
by GM - Dimensio
Yarım saatlik bir uykunun ardından, vücudunu beklediğinden daha dinç bir şekilde yenilenmiş buluyorsun. Bunun yataktan mı yoksa uykuya olan hasretinden mi geldiğini bilemesen bile, en azından tam kondisyonlu bir şekilde ayakta olmak seni rahatlatıyor. Acıkan karnını doyurmak için yeni evinin mutfak kısmına gittiğinde, burada bazı hazır paketlenmiş gıdalar görüyorsun. Genellikle hamur işi olan bu gıdaları pişirmenin kolay olacağını düşünerek, hemen bulduğun bir tencerede şekilli hamur parçalarını kaynatıyor ve ardından yemeye başlıyorsun. En son handa yediğin yemekle pek de kıyaslanacak türden olmasa bile, en azından karnını doyurmuş olmak şimdilik sana yetiyor. Elbette bunun yanında tüm yaşamının bu şekilde geçmesinin mümkün olmadığının da bilincine varıyorsun.
Evin içerisinde dışarıyı izlemek, kendi kendine düşüncelere dalmak ve giyinip hazırlanmakla geçirdiğin yaklaşık bir saatin ardından ise, kapının çalınmasıyla vaktin geldiğini anlıyorsun. Kapının ritmik çalışından gelen kişinin Azahil olduğunu anlıyor ve hatta onun suratındaki gevrek gülümsemeyi dahi görebiliyorsun. Nitekim kapıyı açtığın Azahil sanki seni ilk kez görmüşçesine, pek de samimi olmayan bir şaşkınlıkla seni süzmesinin ardından “Ah~~ Yani ne denir ki Esth’im! Harika görünüyorsun!” diyor. Bu sözlerinden sonra ise bir anda yüzündeki gevrekliği bir kenara bırakan Azahil “Ah~~ Hadi gidelim o zaman!” diyor sanki uzunca bir süredir yanındaymış gibi sıkılmış bir şekilde.
Azahil ile birlikte yeni yuvandan ayrıldıktan sonra, bir kez daha Viernoit sokaklarında buluyorsun kendini. Ancak bu kez şehirden ve şehirdeki insanlardan ziyade geçtiğin yollara daha büyük bir önem verip, ileride kullanman gerektiği halde kaybolmamak adına tüm dikkatini bu yöne topluyorsun. Yol esnasında Azahil pek de dertli olmayan bir ses tonuyla “Ah~~ Clevania Hükümdarı gelmiş, biraz dinlendikten sonra bizle görüşecekmiş.” diyor. Ancak hemen ardından kafasını hafifçe sana çeviriyor ve “Ah~~ Yani bizle dediğim, Vamaldir ve sen olacaksın. Azahil, kapı dışı!” diyor. Azahil’in bu sözlerinden, aslında kendisinin bilinçli bir şekilde konuşmadan uzak tuttuğunu anlayabiliyorsun. Biraz düşündüğünde, oluşabilecek gergin bir ortamın Azahil’e pek de yakışmayacak olması, onun bu aldığı kararın gerekçesi olarak gözlerinin önüne seriliyor. Adımlarınız şehrin içini geçip şelalenin olduğu tarafa doğru yönelirken, Azahil birkaç yüz metre ileride, etrafında başkaca herhangi bir yapı olmayan ve her haliyle buradaki yapılardan ayırt edilebilecek kadar düzgün bir görünüme sahip üç katlı yapıyı işaret ederek “Ah~~ Buraya gideceğiz.” diyerek seni aydınlatıyor.
Yol boyunca Azahil pek de başka bir şey konuşmak ister gibi görünmezken, bir yandan da adımlarını hızlandırması geç kalmak istemediğini sana anlatıyor. Adımlarını Azahil’inkilere uydurmanla birlikte, kısa sürede gördüğün yapıya varıyorsun. İki yana açılan büyük bir kapısı bulunan yapı, görünümüne rağmen herhangi bir koruma veya görevli bulundurmuyor. Nitekim Azahil kapının sağ tarafını hafifçe ittirerek açmasının ardından, senin içeri girmen için kapının yanına çekiliyor. Kapıdan içeriye girdiğin anda ise, doğrudan seni koca bir hol karşılıyor. Holün sağında ve solunda kapılar bulunsa bile, en çok dikkatini çeken şey, holün en uç duvarında duran ve daha önce Vamaldir ile konuştuğun zaman oturduğu koltuğu andıran bir koltuğun bulunması oluyor. Odanın içerisi boydan boya sarı işlemeli kırmızı bir halıyla kaplanmışsa bile, bu halının pek de ihtişamlı bir duruşu olmadığını söylemek mümkün görünüyor. Duvarlarda bulunan yağ lambaları ile aydınlatma konusunda bir sıkıntı yaşanmıyor olsa dahi, duvarlardaki yıpranmışlık ve pencerelerde yer yer gördüğün lekeler, yapının bu kısma pek de önem verilmediğini gösteriyor. Bakışların odanın içinde dönmeye devam ederken, odadan yukarıya veya aşağıya inilecek bir merdiven olmadığını görebiliyorsun. Dışarıda üç katlı gibi göründüğünü nazara aldığında ise, ulaşımı sağlayacak merdivenin muhtemelen odanın içindeki 6 kapıdan birinde olduğunu fark edebiliyorsun.
Azahil’in kapıyı arkandan kapatmasıyla birlikte yanına doğru adımlıyor ve sanki o da ilk kez burayı keşfeder gibi gözlerini duvardan duvara çevirirken “Ah~~ Hükümdarı burada karşılayacağız. Oturduğu saray gibi görkemli değil ama bana sorarsan en azından samimi…” diyor. Hemen yanına kadar gelmesinin ardından ise bakışlarını sana çevirip gülümserken “Ah~~ Sence de öyle değil mi?” diyerek sözlerini sonlandırıyor. Ancak bunun yanında Azahil sanki tüm odayı tek bir anda sindirmiş gibi bakışlarını devirirken, bir yandan da kapıya doğru ufak adımlar atmaya başlayarak burada ayrılacağının sinyallerini veriyor.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 26 Sep 2024, 09:28
by Esther
Esther, sıradan insanların sahip olduğu becerilerin bir çoğundan mahrumdu. Paranın değerinden anlamaz, yemek yapmayı bilmez, temizlik yapmayı sevmez fakat bunların hepsinin de önemli olduğunu bilirdi. Evde bulunan hazır gıdaları hazırlarken çok önemli bir şeyin farkına vardı. Aslında bunları bilmesine gerek yoktu, sadece tek ihtiyacı olan şey bunları yapacak birilerine sahip olmaktı. Dolayısıyla tekrardan para hakkında düşünmeye başlamış ve ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamıştı. Yemek ve temizlik gibi basit şeyleri yapacak birisini parayla tutabilirdi. Elbette bu kişiye güvenmesi oldukça zor olurdu fakat yine de birilerini bulabileceğini biliyordu. Önemli olan kısım o kişiye düzenli olarak bir ücret ödemekti. Eğer yeteri kadar parası olursa daha büyük bir eve taşınabilir ve ev işlerini yapacak birilerini bulabilirdi. Bu sayede hem zaman kazanmış olur hem de istemediği şeyleri yapmamış olurdu. Peki para sorununu nasıl halledecekti? Vamaldir'in oldukça zengin olduğunun farkındaydı fakat gidip ondan para dilenecek hali de yoktu. Elbette yapacağı işler karşısında belirli miktarlarda ücret talep etmeyi planlıyordu fakat o kadar. Esther'in çok daha fazla paraya ihtiyacı vardı, Vamaldir'in sahip olduğundan dahi daha fazla. Bunun için ticaretle ilgilenebileceğini düşündü fakat sonrasında bunun kendine pek uygun olmadığını fark etti. Zaten cebindeki para miktarına bakıldığında ticarete girişmesi de pek mümkün gözükmüyordu... Genç kız düşüncelere dalmış bir şekilde üzerini giyinmeye başladığında aslında bu can sıkıcı konular hakkında düşünmekten keyif aldığının farkına vardı. Sıradan insanlarla aynı konular hakkında kafa yormak, sadece kendisine söyleneni yapan bir kukladan daha fazlası olduğunu hissetmesine neden oluyordu. Aludir karargahına kaldığı takdirde bu zevkin tadına asla varamayacağının farkına vardı ve açıkçası hala orada kalanlar için biraz üzülmeden edemedi. Her gün onlarca Aludir iblislerle savaşması için görevlendiriliyor ve gün sonunda oldukları yere geri dönüyorlardı. Adeta bir saat misali oldukları yerde daireler çiziyorlar fakat bunun farkına varamıyorlardı. Bu döngüden bir şekilde kurtulmayı başardığı için kendi adına mutlu oluyor fakat diğerleri adına üzülüyordu.
Vücudunu temizledikten sonra, Clevania hükümdarı ile buluşacağını bildiğinden ötürü daha resmi olan lacivert elbisesini giyinmeyi tercih etmişti. Hazırlanma aşamasına özellikle dikkat etmişti, zira kendisi ilk defa resmi bir görüşmede bulunuyor olacaktı. Bu kadar özen göstermesinin nedeni karşısındaki insana olan saygısı değil, kendine duyduğu saygıydı. Kıyafetlerin öneminin farkındaydı, zaten bu kıyafetleri de bu sebeple seçmişti.
Hazırlanmayı bitirdikten sonra biraz boş vakti olmuş ve bu süreyi yeni evini daha detaylı inceleyerek geçirmişti. Açıkçası evinin kötü olduğu söylenemezdi fakat iyi olduğu da söylenemezdi. Daha lüks bir yerde, daha lüks bir hayat yaşamak istiyordu zira kendine layık gördüğü buydu... Kısa bir süre sonra kapının çalmasıyla birlikte ayağa kalkarak kapıya doğru yöneldi. Gelen kişinin Azahil olduğundan emin bir şekilde kapıyı açtı ve yanılmadığını kanıtladı. Kendisini ilk defa bakımlı gören Azahil biraz şaşırmış olsa da bu duygu oldukça yapmacıktı. Onun övgülerine karşılık olarak "Teşekkür ederim." demekle yetindi duygusuz bir şekilde. Azahil'in bu kadar kolay yalan söyleyebiliyor oluşuna karşı nedende ilgi duyuyordu. Theo'da da ilgisini çeken özellik aslında aynı şey olmuştu. İkilinin nasıl böyle davranabildiğine anlam veremiyordu.
Azahil ile birlikte evden ayrıldıktan sonra bir süre boyunca şehrin içerisinde yürüyerek ilerlediler. Esther'de bu sırada çevresini incelemek adına bolca fırsat yakalayabilmişti. Hangi yolun nereye bağlandığını, nerede hangi dükkanın olduğunu ezberlemeye çalışıyor gibiydi. Esther'in hükümdar ile görüşme konusunda herhangi bir problemi bulunmuyordu fakat hükümdarın konuştuğu dili bilmemesine rağmen kendisinin seçilmesinin de garip olduğunu düşünüyordu. Gerçekten de Azahil'e bu soruyu sormak istiyordu fakat şimdi sorduğu takdirde bütün yol boyunca kafasını şişireceğini bildiğinden ötürü sessiz kalmayı tercih etti.
Kısa bir süre ilerledikten sonra hükümdar ile karşılaşacakları bina görüş açılarına girdi. Üç katlı sıradan bir bina gibi gözükmesine rağmen şehirdeki en lüks yerlerden birisi olduğu, çevresinde herhangi bir bina olmamasından ötürü belli oluyordu. Yine de Esther buranın yeteri kadar görkemli olduğunu düşünmüyordu. Her ne kadar Vamaldir'in pek umurunda olmasa dahi, böyle büyük bir şehri yöneten bir liderin görkemini gözler önüne sermesi gerektiği düşüncesindeydi. Vamaldir ile olan konuşmasında halkıyla iç içe bir hükümdar olduğunun farkına varmıştı fakat öyle olsa dahi halkla arasındaki farkı net bir şekilde belli etmesi gerektiği kanaatindeydi.
Binanın içine girdiklerinde herhangi bir çalışanın olmaması garibine gitmiş olsa dahi Vamaldir'in konumu göz önüne alındığında bunu biraz normal karşılamıştı. Büyük ihtimalle minimum sayıda çalışan ile maksimum işi hallediyordur diye düşündü fakat bu düşüncesinden kısa bir süre içerisinde vazgeçti. Binanın bakımsızlığı adeta unvanını kaybetmiş bir lordun malikanesine benziyordu.
Azahil burasıyla ilgili yorumlarını yaptıktan sonra kendisine bir şeyler söylemiş ve kaçamak adımlar atmaya başlamıştı. Bu esnada Esther hızlı bir şekilde onu kolundan kavramış ve kaçışını engellemişti. "Neden hükümdarla görüşen kişi ben oluyorum da sen olmuyorsun Azahil? Buradaki insanların dilini dahi konuşamıyor olmama rağmen, sadece birkaç saat önce buraya gelmiş olmama rağmen neden ben?" dedi önemsemezcesine. Sorusuna cevap almadan Azahil'i bırakmaya pek bir niyeti bulunmuyordu fakat içinden bir ses Azahil'in hemencecik yanıt verip tüyeceğini söylüyordu.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 26 Sep 2024, 13:25
by GM - Dimensio
Azahil’in kolunu tutup onun gidişine engel olmanla birlikte, Azahil sanki bunun başına geleceğini biliyormuş gibi derin bir iç çekip bakışlarını sana çevirdiğinde, ona sorularını soruyorsun. Azahil, sorduğu soruna karşılık sadece bir tebessümle karşılık vermekle yetinirken, oluşan kısa sessizliğin senin nezdinde bir cevap olmadığını anlayarak hafifçe nefes alıyor. Azahil biraz kafasının arkasını sertçe kaşımasından sonra “Ha~~ Neden sen? Açıkça bilmiyorum. Yani, pek umurumda da değil. Vamaldir böyle uygun gördüyse, bir bildiği vardır muhakkak.” diyor. Hemen ardından ise konudan bir an önce çıkmak ister gibi kocaman bir gülümsemeyle “Ah~~ Belki de benim koca bir işe yaramaz olduğumu anlamıştır ve elinin altında senin gibi alımlı biri varken, benim gibi bir çöp parçasıyla yetinmek istememiştir!” diyor. Ağzından çıkan bu sözler bittiği anda, Azahil’in gözleri bir anda gizli bir hazine bulmuş gibi parıldamaya başlıyor ve Azahil “Ah~~ Kesin bu yüzden!” diyor. Bu sözleriyle birlikte Azahil’in bakışları hala tutmakta olduğun koluna doğru dönerken, aldığın cevapla yetinip yetinmemeyi düşünüyorsun sadece birkaç saniye. Ne var ki, bir anda arkandan duyduğun tanıdık bir ses, tüm planlarının değişmesine neden oluyor.
“Belki de, senin bizim için ne kadar önemli olduğunu göstermeye çalışıyorumdur.”
Sesin sahibinin Vamaldir olduğunu daha ilk cümleden anlamanla bakışlarını hızla arkana çevirdiğinde, Vamaldir’in kendisine ayrılan koltukta bacak bacak üstüne atmış bir şekilde oturduğunu görüyorsun. Odaya ne zaman geldiği, ne zaman oturduğu ve hatta ne zamandır burada olup sizi dinlediği gibi tüm sorular Vamaldir’in gözlerinin beyazlığı içerisinde anlamsız bir hale gelirken, bir kez daha Vamaldir’in göz bebeklerinin oluşmasına şahitlik ettiğin sırada Vamaldir sakin bir şekilde“Dil sorununu dert etme… Hükümdardan senin anlayacağın şekilde konuşmasını isteyeceğim.”diyerek gönlüne su serpmeye çalışıyor. Ancak esas söyleyeceklerinin bundan ibaret olmadığını anladığın Vamaldir koltuğuna sırtını biraz daha yaslayıp daha rahat bir oturma pozisyonuna geçerken“Peki ya sen ne düşünüyorsun Esther? Neden sence hükümdarla görüşürken seni yanımda istedim?”diye soruyor sana, cevabını merak ettiğini belli eden bir yüz ifadesi ve ses tonuyla.
Re: Topraktan Yükselen (Esther)
Posted: 27 Sep 2024, 11:41
by Esther
Vamaldir'in tahtta belirmesiyle birlikte Azahil'in kolunu bıraktı. Elbisenin kol kısmında oluşan kırışıklığı yavaşça düzelttikten sonra bakışlarını Vamaldir'e yöneltmiş ve onu dinlemeye başlamıştı. Esther açıkçası karşılaştığı manzara karşısında pek şaşırmamıştı, zira Vamaldir'in böyle yetenekleri olduğunu ilk karşılaşmalarında öğrenmişti fakat yine de bir anda tahtta belirmesi garibine gitmişti. Vamaldir'in konuşmasını sonuna kadar dinledikten sonra göz ucuyla Azahil'e bakarak gitmesi için izin vermişti. Hemen ardından bakışlarını Vamaldir'e tekrardan çevirerek konuşmaya başladı. "Bana ne kadar ve neden değer verdiğini ilk konuşmamız esnasında anladım, bu konu için daha fazla uğraşmana gerek yok Vamaldir." Esther gerçekten de kendisine verilen değeri ve nedenini oldukça iyi kavradığını düşünüyordu. Vamaldir'in hayalini kurduğu dünya için Esther'in rolü oldukça kritikti, zira kendisi gibi sadece 8 kişi daha vardı. Gerekli eğitimleri aldıktan sonra kudretinin bir ordudan daha kıymetli olacağının da bilincindeydi, Vamaldir'de bunun bilincindeydi.
Bakışlarıyla Vamaldir'i delip geçerken bir yandan da neden burada olduğunu düşünüyordu. Birkaç saniye boyunca düşünmesine rağmen kendini tatmin eden bir cevap bulmamıştı fakat karşısındaki adama bir yanıt vermesi gerektiğini düşünüyordu. Sağ elini yavaşça havaya kaldırdı ve baş parmağıyla hemen birkaç adım arkasında bulunan Azahil'i gösterdi. Hemen ardından bakışlarını Vamaldir'in üzerinden çekmeden konuşmaya başladı. "Böyle ortamlara bunun gibilerden daha uygun olduğumun farkındayım." Azahil'den bahsederken suratında ondan iğrendiğine dair bir ifade oluşmuştu fakat bu sadece birkaç saniye sürmüştü. Kibirli surat ifadesi tekrardan yerini aldıktan sonra devam etti. "Açık konuşmak gerekirse tam olarak neden burada olduğuma dair bir fikrim yok fakat içimden bir ses basit bir hükümdar ile aramızdaki farkı göstermek istediğini söylüyor." Esther'in hükümdar karşısında dahi ağzını tutacak bir kişi değildi. Vamaldir'in de bunun bilincinde olduğu aşikardı. İşte tam olarak bu sebepten ötürü Esther merakı kabarmıştı.