Topraktan Yükselen (Esther)
İblisin sözlerini sonuna kadar dinlemesine rağmen suratındaki ifadede herhangi bir değişiklik olmamıştı. Uzun süren sükunetini sonlandırmak adına dudaklarını araladı ve kendinden emin bir şekilde "Yapabileceğini düşünüyor musun?" demekle yetindi. Genç kız her ne kadar karşısındaki iblise karşı sevgi besliyor olsa dahi bu dünyada en çok sevdiği kişi kendisiydi. İblise doğru ağır fakat kararlı adımlarla yürümeye başladı. Birkaç adım attıktan sonra da konuşmasına devam etti. "Daha önce de denememiş miydin? Bedenimi ele geçirmeyi." Birkaç adım daha attı. "Bana karşı kazanmanın mümkün olmadığını bilmen gerekiyor." Genç kızın ağzından çıkan kelimeler psikolojik olarak üstünlüğü ele almaya çalışıyormuş gibi gözükmesine rağmen aslında aklında hiçbir ekstra düşünce olmadan sarf ettiği sözlerdi. Hayatının hiçbir evresinde yalan söylememiş bir insan olduğundan ötürü şu anda da yalan söylemeye pek niyeti yoktu.
Karşısındaki iblisin kendisine zarar vermeyeceğini hissedebiliyordu fakat bu lafları sarf etmesinin sebebi bu değil, kendisine olan sonsuz güveniydi. Başına ne gelirse gelsin atlatabileceğine olan inancı sonsuzdu. Elbette bu demek değildir ki tedbiri elden bırakmıştı, ileriye doğru emin adımlarla yürürken oldukça temkinliydi de. Bakışlarını bir anlığına dahi olsa iblisten ayırmamıştı ve onun yapacaklarını izliyordu. Amacı iblisin yanına kadar ilerlemekten başka bir şey değildi.
Karşısındaki iblisin kendisine zarar vermeyeceğini hissedebiliyordu fakat bu lafları sarf etmesinin sebebi bu değil, kendisine olan sonsuz güveniydi. Başına ne gelirse gelsin atlatabileceğine olan inancı sonsuzdu. Elbette bu demek değildir ki tedbiri elden bırakmıştı, ileriye doğru emin adımlarla yürürken oldukça temkinliydi de. Bakışlarını bir anlığına dahi olsa iblisten ayırmamıştı ve onun yapacaklarını izliyordu. Amacı iblisin yanına kadar ilerlemekten başka bir şey değildi.

- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Konuşmaya başladığın ilk anda, iblisin suratına düşen şaşkınlığı fark ederek üstünlüğünü ortaya koyabileceğine inanıyorsun. Attığın adımlara karşılık iblis hala yerinde durmaya devam etse bile, tek bir cümlenle dahi iblisin gözlerine düşen tedirginliğini hissedebiliyorsun. Cümlelerini sürdürdüğünde ise, iblisin yüzünde beliren tedirginlik ifadesinin giderek silinmeye başladığını ve iblisin en az senin kadar kendine güven duyan bakışlarıyla sana bakmaya başladığını hissediyorsun. Birkaç saniye sonra bu bakışlar öylesine üstten olmaya başlıyor ki, bir an için kendini sorgulamaya başlıyorsun. İblisin dalgalanan aurasının arasına sıkıştırdığın varlığının gerçekten de sindirilip sindirilmediğini yoklama ihtiyacı hissediyorsun. İçine düşen kurttan dışarıya yansıyan bir şey olmasa bile, iblisin sanki usta bir öğrencinmiş gibi seni andıran bir ses tonuyla “Hala anlamıyorsun yalancı!” diyor. İblisin sesine yansıyan ve bu ana kadar baskınlığını hissetmediğin kudretle birlikte, içten içe tüm bu işte bir yanlışlık olduğunu düşünmeye başlıyorsun. En ufak pürüzün bile önünde koca bir dağa dönüşebileceği bu evrede, iblisin her bir mimiğini dahi tartman gerektiğini fark ediyorsun. Bunu idrak ettiğin anda ise, iblisin sadece kibre değil, aynı zaman alaycı bir üstünlüğü sana göstermeye çalıştığını fark ediyorsun kıvrılmış dudak kenarlarında. İblis birkaç saniye daha seni süzerken “Öncesinde olsaydı yalancı kadın, belki sözlerinin anlamı olurdu. Ama şu anda sana karşı kazanmam gereken bir savaşın içerisinde değilim ki! Tüm o afili lafların, yalanların ve tavırların… Hepsi boş, anlasana!” diyor. Bu sözlerinden sonra iblis küçük bir çocuğun sevinç haykırışlarına dönüşecek bir kıkırdamayla “Bir zamanlar beni evcilleştirmeye çalışan kadın, şu an karşımda vahşi bir canlı olarak duruyor. İşin kötüsü, seni evcilleştirmek gibi bir düşüncem yok! Çünkü zaten sahip olmak istediğime ulaştım, yalancı kadın! Artık kendi gözlerimle dünyayı görebiliyorum! Sen ise sadece benim sana bahşettiğim kadar var olacaksın!” diyor.
İblis bu sözlerinin ardından, sanki varlığını karanlığa gömmesi parmağını şıklatmak kadar kolaymış gibi olduğunu belli edercesine omuzlarını silkiyor. Bu anda bir kez daha düşündüğünde, ilk seferinin aksine bu kez rollerinizin tamamen değiştiğini anlayabiliyorsun. Bu dünyaya geldikten sonra dış dünyaya karşı olan görüş açın, bu dünyanın içinde yaşadıkların… Aslında dışarıdaki bedenin iblise ve içerideki bedenin sana ait olması… Tüm taşlar tek tek yerlerine oturduğunda, bu kez iblisin konumda olanın kendin olduğunu anlaman… Bir şekilde iblisin varlığını bugüne kadar hissetmiş olsa bile, tüm yaşantınıza kendin yön vermiş olman… Ve işte tüm bu rollerin değişmesi… Her şey yerli yerine oturduğunda, varlığının sonsuza kadar burada kalabileceğini bilsen bile Vamaldir’in sırf bunun için seni bu yola sokmayacağını düşünmeden edemiyorsun. Bundan öte, Esther’in bu şekilde sonlanacağını düşünmek dahi, tüm tüylerinin ürpermesine neden oluyor.
İblis bu sözlerinin ardından, sanki varlığını karanlığa gömmesi parmağını şıklatmak kadar kolaymış gibi olduğunu belli edercesine omuzlarını silkiyor. Bu anda bir kez daha düşündüğünde, ilk seferinin aksine bu kez rollerinizin tamamen değiştiğini anlayabiliyorsun. Bu dünyaya geldikten sonra dış dünyaya karşı olan görüş açın, bu dünyanın içinde yaşadıkların… Aslında dışarıdaki bedenin iblise ve içerideki bedenin sana ait olması… Tüm taşlar tek tek yerlerine oturduğunda, bu kez iblisin konumda olanın kendin olduğunu anlaman… Bir şekilde iblisin varlığını bugüne kadar hissetmiş olsa bile, tüm yaşantınıza kendin yön vermiş olman… Ve işte tüm bu rollerin değişmesi… Her şey yerli yerine oturduğunda, varlığının sonsuza kadar burada kalabileceğini bilsen bile Vamaldir’in sırf bunun için seni bu yola sokmayacağını düşünmeden edemiyorsun. Bundan öte, Esther’in bu şekilde sonlanacağını düşünmek dahi, tüm tüylerinin ürpermesine neden oluyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Esther içinde bulunduğu durumun tam anlamıyla farkına vardığı anda bir anlığına donakaldı. Suratından dahi ne kadar şaşkın olduğu net bir şekilde belli oluyordu. Genç kız başını hafifçe önüne eğdi ve birkaç saniye boyunca öyle kaldı. Kulaklarına doğru gerilen yanakları minik iblisin fark ettiği şey olmuştu, merakla genç kızın suratına bakarken Esther bir anda başını kaldırdı ve minik iblisin gözlerinin içerisine doğru bakmaya başladı. Genç kızın suratında daha önce hiç görülmediği kadar büyük ve vahşi bir gülümseme mevcuttu. Bunca zamandır takındığı egoist gülümsemesi tamamen ortadan kalkmış ve yerini bu vahşi haline bırakmıştı. Esther, içerisinde bulunduğu umutsuz durumdan kurtulabileceğine canıgönülden inanıyordu. Bu zamana kadar bir çok şeyi merak etmesine rağmen içerisindeki merak duygusunu en çok kabartan durum bu olmuştu. Vamaldir ne yapmıştı da böyle bir durum yaratmıştı? Bundan kurtulmak için ne yapması gerekiyordu? Her ne kadar bu ve bunun gibi onlarca soru merakının kabarmasına neden olsa da en çok etkileyen soru şuydu; Buradan kurtulduktan sonra ne olacak?
Esther kısa bir süreliğine durdurduğu adımlarını tekrardan iblisin üzerine doğru yöneltirken yüzündeki ifade bir anlığına dahi olsa değişmemişti. Hissettiği heyecan ses tonundan net bir şekilde anlaşılırken konuşmaya başladı. "Öyleyse ne olmuş? Beni durdurabileceğini mi düşünüyorsun? Beni, Esther'i?" Merak dolu gözleri karşısında duran iblisin ruhunu delip geçerken adımları hızlanmaya başlamıştı bile. "Hadi durma!" diye sesini yükseltti ve bir adım daha attı. "Ellerim sana ulaşmadan önce ne yapabileceğini göstermeni istiyorum!" Genç kız bilinmezliklerden nefret etse dahi merak duygusu ağır basıyordu. Karşısındaki iblisin kendisine ne yapacağını merak ediyordu, sonu ölüm olsa dahi merakını gidermeye niyetliydi. Elbette Esther'in tek hissettiği şey merak duygusu değildi, aynı zamanda içindeki büyük kibir de git gide kabarıyordu. Bunca zamandır kendisini sakin bir şekilde gösteren kibri ilk kez heyecanlı bir şekilde ortaya çıkmıştı. İblise doğru attığı her adımla birlikte gerek merakı, gerekse de kibri git gide büyüyordu. Karşısındaki iblisin özgürlüğünü elinden alabilecek olması kendisini bir gram dahi korkutmuyordu, zira buna imkan vermiyordu.
Esther kısa bir süreliğine durdurduğu adımlarını tekrardan iblisin üzerine doğru yöneltirken yüzündeki ifade bir anlığına dahi olsa değişmemişti. Hissettiği heyecan ses tonundan net bir şekilde anlaşılırken konuşmaya başladı. "Öyleyse ne olmuş? Beni durdurabileceğini mi düşünüyorsun? Beni, Esther'i?" Merak dolu gözleri karşısında duran iblisin ruhunu delip geçerken adımları hızlanmaya başlamıştı bile. "Hadi durma!" diye sesini yükseltti ve bir adım daha attı. "Ellerim sana ulaşmadan önce ne yapabileceğini göstermeni istiyorum!" Genç kız bilinmezliklerden nefret etse dahi merak duygusu ağır basıyordu. Karşısındaki iblisin kendisine ne yapacağını merak ediyordu, sonu ölüm olsa dahi merakını gidermeye niyetliydi. Elbette Esther'in tek hissettiği şey merak duygusu değildi, aynı zamanda içindeki büyük kibir de git gide kabarıyordu. Bunca zamandır kendisini sakin bir şekilde gösteren kibri ilk kez heyecanlı bir şekilde ortaya çıkmıştı. İblise doğru attığı her adımla birlikte gerek merakı, gerekse de kibri git gide büyüyordu. Karşısındaki iblisin özgürlüğünü elinden alabilecek olması kendisini bir gram dahi korkutmuyordu, zira buna imkan vermiyordu.

- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
İblisin üzerinde doğru adımlayıp cümlelerini kurmaya başladığında, az önce kendine oldukça güvenen iblisin gözlerine belirgin bir endişe düşürüyor. Titreyen gözbebekleri karşısında üstünlüğü bir kez daha ele geçirdiğini anlaman, kendine olan güveninin artmasını sağlıyor. Adımlarını atmayı sürdürdükçe iblisin de geriye doğru adımlamaya başlaması, aranızdaki çekişmenin boyutunun değiştiğini de gösteriyor sana. Kapana sıkışmış bir avın avcıyı kovalamasından farksız olan bu durum karşısında, iblise olan üstünlüğünün giderek artması ile karanlığın hakimi olabileceğini düşünmeden edemiyorsun. İblis ile aranızdaki mesafe, giderek kapanmaya başlarken bunun daha büyük adımlara sahip olmandan mı yoksa iradenle iblisi sindirmenden mi ileri geldiğini anlayamıyorsun. Her ne koşulda olursa olsun, artık bu karanlık içerisinde iblisin titrek gözleri yerine senin kibirli bakışlarının hüküm sürdüğünü bilerek, avuçlarını iblisin kafasını yakalamak için uzatıyorsun. İblis, korkmuş bir şekilde boynunu içine çekerek pısmaya çalışırken, gözlerini kapatarak sanki kendini vahim bir sondan arındırmaya çalışıyor. Ellerin iblise iyice yaklaştığında ise, iblis gözlerin süzülmeye başlayan yaşlarla birlikte “KAYBOL YALANCI KADIN!” diye ciyaklıyor!
İblisin ciyaklaması henüz daha kulaklarında solmadan, bir anda kendini o eski şeker dünyasının içinde buluveriyorsun! Tüm karanlığın silindiği bu alanda, pamuk şekerler, çikolatalar ve diğer şekerlemeler tekrar hüküm sürmeye başlarken, etrafında iblise dair hiçbir iz göremiyorsun. Bakışların, bir kez daha bu alanda ilk kez gözlerini açtığın anda gördüklerinle yüzleşirken, bu kez burnuna ekşi bir koku dolduğunu hissedebiliyorsun. İlk seferinden çok daha farklı olan bu koku tüm ilgini çekmeyi başardığında ise, pamuk şekerlerden oluşan bir çiçek bahçesi içinde oturmuş bir şekilde, gözlerindeki akla bu dünyaya aykırı durduğu her halinden belli olanı, Vamaldir’i görüyorsun. Ekşi kokunun ondan geldiğini anlamanla birlikte, senden sadece birkaç metrede olan Vamaldir’e doğru döndüğünde ise, Vamaldir’in ak gözleriyle sana baktığını hissedebiliyorsun. Sessizlikle geçen birkaç saniyenin ardından ise, Vamaldir “Sanırım onunla konuşman pek iyi geçmedi.” diyor.
İblisin ciyaklaması henüz daha kulaklarında solmadan, bir anda kendini o eski şeker dünyasının içinde buluveriyorsun! Tüm karanlığın silindiği bu alanda, pamuk şekerler, çikolatalar ve diğer şekerlemeler tekrar hüküm sürmeye başlarken, etrafında iblise dair hiçbir iz göremiyorsun. Bakışların, bir kez daha bu alanda ilk kez gözlerini açtığın anda gördüklerinle yüzleşirken, bu kez burnuna ekşi bir koku dolduğunu hissedebiliyorsun. İlk seferinden çok daha farklı olan bu koku tüm ilgini çekmeyi başardığında ise, pamuk şekerlerden oluşan bir çiçek bahçesi içinde oturmuş bir şekilde, gözlerindeki akla bu dünyaya aykırı durduğu her halinden belli olanı, Vamaldir’i görüyorsun. Ekşi kokunun ondan geldiğini anlamanla birlikte, senden sadece birkaç metrede olan Vamaldir’e doğru döndüğünde ise, Vamaldir’in ak gözleriyle sana baktığını hissedebiliyorsun. Sessizlikle geçen birkaç saniyenin ardından ise, Vamaldir “Sanırım onunla konuşman pek iyi geçmedi.” diyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Eylemleri karşısında korkudan sinen iblise karşı herhangi bir şekilde empati yapamıyordu, zira onun hissettiği duyguları hiçbir zaman hissetmemişti. Suratındaki heyecanlı gülümsemeyle birlikte attığı her adımla ona daha da yaklaşıyor ve onun daha çok sinmesine vesile oluyordu. Elbette amacı onu korkutmak veya psikolojik üstünlüğü eline almak değildi, sadece karşısındaki iblisin nasıl davranacağını merak ediyordu... Daha önce de defalarca belirttiğim gibi, Esther dünyadaki en meraklı insanlardan birisidir. Dolayısıyla ilgisini çekmek oldukça kolaydır fakat aynı şekilde ilgisini kaybetmek de o kadar kolaydır. Lakin bazı konular vardır ki genç kızın merak duygusunu normalden daha çok kabartır ve birazcık vahşileşmesine vesile olur. İçinde bulunduğu durum tam olarak buydu aslında. Genç kız oldukça dezavantajlı bir durumda olduğunun farkındaydı fakat günün sonunda galip olarak ayrılacağına olan inancı da tamdı. Hal böyle olunca gerek gelecekle ilgili, gerekse iblisin ne yapabileceğiyle ilgili merakı kabarmıştı. Suratında vahşi bir hayvan misali beliren gülümseme karşısındaki iblisin daha da fazla sinmesine vesile olsa da pek umurunda değildi. Aslında Esther diğerlerinin hissettiği duyguları oldukça iyi anlayabilen fakat onları pekte hissedemeyen bir insandı. Her ne kadar bazı duyguları 'anlamlandıramadığını' belirtse de aslında oldukça net bir şekilde anlayabiliyordu fakat onları hissedemediğinden ötürü tam olarak anlamlandıramıyordu. Karşısındaki iblisin neden bu kadar korktuğunu oldukça net bilmesine rağmen anlamlandıramamıştı, zira durum iblisin bahsettiği gibiyse korkacak hiçbir şeyi olmaması gerekiyordu. Hal böyle olunca iblisin kendisine yalan söylediğini düşündü fakat yalan söylemesi için herhangi bir sebebi olduğunu da düşünmüyordu. Normal insanları dahi zar zor anlamlandırabilen genç kız, bir çocuğun aklına sahip olan iblisin tavırlarını hiç anlamlandıramamıştı.
İblisin başına temas etmeden hemen önce kendisini bir anda şeker dünyasının içinde buldu. Genç kızın asıl amacı karşısındaki iblisin başını sevmekti aslında, belki de kafasındaki boynuzlara biraz dokunurum diye düşünmüştü. Elbette 'asıl amacı' tam olarak bu değildi, karşısındaki iblisin ne yapabileceğini merak ediyordu. Yine de bunun da amaçlarından birisi olduğunu söylemek pek yalan olmazdı.
Ani mekan değişiminden sonra kendisine gelmesi pek uzun sürmemişti, ciğerlerini dolduran ekşi koku buna engel olmuştu. Bakışlarıyla çevresini tarayarak kokunun kaynağını aradığında Vamaldir'i bulmuştu. Kendisinden sadece birkaç metre ötede, pamuk şekerlerden oluşan bir çiçek bahçesi içerisinde oturmuş kendisine bakıyordu. Gözleri kesişir kesişmez Esther ona doğru adımlamaya başladı, bu sırada Vamaldir'de kendisine bir şeyler söyledi.
Esther duyduğu kelamlar karşısında önce biraz şaşırdı, sonrasında suratında hafif alaycı bir gülümsemeyle birlikte "Bence oldukça verimli bir konuşmaydı." dedi. Vamaldir'in hemen karşısında yavaşça eğilerek onun bakış hizasına geldikten sonra devam etti. "Çiçek bahçesinin benim olayım olduğunu düşünüyordum ama sana da yakışmış Vamaldir. Sana farklı bir hava katmış açıkçası." dedi aynı alaycı ses tonuyla. Hemen ardından suratını ona biraz daha yaklaştırarak devam etti. "Açıkçası iblisimle ne yapmam gerektiğine dair herhangi bir fikrim yok fakat fikrini almaya da pek niyetim yok, bu işi doğru olduğunu düşündüğüm şekilde yapmak istiyorum. Sadece sana tek bir soru sormak istiyorum, tekrardan iblisimi görmek için ne yapmam gerekiyor?" Esther'in gözlerinden ne kadar kararlı ve meraklı olduğu net bir şekilde okunabiliyordu. Kendisine bakan Vamaldir aslında Eshter'in sormak istediği onlarca soru olduğunu fakat bunları içinde tuttuğunu da kolaylıkla anlayabilirdi.
Her ne kadar Esther'in sormak istediği sorular olsa da henüz zamanı gelmediğinin de farkındaydı. Şimdilik iblisi ile olan problemleri çözmesi gerekiyordu. Bunu nasıl yapacağı elbette tamamıyla kendisine kalmıştı fakat en azından iblisiyle nasıl tekrardan buluşabileceği konusunda yardım almaktan herhangi bir çekincesi yoktu.
İblisin başına temas etmeden hemen önce kendisini bir anda şeker dünyasının içinde buldu. Genç kızın asıl amacı karşısındaki iblisin başını sevmekti aslında, belki de kafasındaki boynuzlara biraz dokunurum diye düşünmüştü. Elbette 'asıl amacı' tam olarak bu değildi, karşısındaki iblisin ne yapabileceğini merak ediyordu. Yine de bunun da amaçlarından birisi olduğunu söylemek pek yalan olmazdı.
Ani mekan değişiminden sonra kendisine gelmesi pek uzun sürmemişti, ciğerlerini dolduran ekşi koku buna engel olmuştu. Bakışlarıyla çevresini tarayarak kokunun kaynağını aradığında Vamaldir'i bulmuştu. Kendisinden sadece birkaç metre ötede, pamuk şekerlerden oluşan bir çiçek bahçesi içerisinde oturmuş kendisine bakıyordu. Gözleri kesişir kesişmez Esther ona doğru adımlamaya başladı, bu sırada Vamaldir'de kendisine bir şeyler söyledi.
Esther duyduğu kelamlar karşısında önce biraz şaşırdı, sonrasında suratında hafif alaycı bir gülümsemeyle birlikte "Bence oldukça verimli bir konuşmaydı." dedi. Vamaldir'in hemen karşısında yavaşça eğilerek onun bakış hizasına geldikten sonra devam etti. "Çiçek bahçesinin benim olayım olduğunu düşünüyordum ama sana da yakışmış Vamaldir. Sana farklı bir hava katmış açıkçası." dedi aynı alaycı ses tonuyla. Hemen ardından suratını ona biraz daha yaklaştırarak devam etti. "Açıkçası iblisimle ne yapmam gerektiğine dair herhangi bir fikrim yok fakat fikrini almaya da pek niyetim yok, bu işi doğru olduğunu düşündüğüm şekilde yapmak istiyorum. Sadece sana tek bir soru sormak istiyorum, tekrardan iblisimi görmek için ne yapmam gerekiyor?" Esther'in gözlerinden ne kadar kararlı ve meraklı olduğu net bir şekilde okunabiliyordu. Kendisine bakan Vamaldir aslında Eshter'in sormak istediği onlarca soru olduğunu fakat bunları içinde tuttuğunu da kolaylıkla anlayabilirdi.
Her ne kadar Esther'in sormak istediği sorular olsa da henüz zamanı gelmediğinin de farkındaydı. Şimdilik iblisi ile olan problemleri çözmesi gerekiyordu. Bunu nasıl yapacağı elbette tamamıyla kendisine kalmıştı fakat en azından iblisiyle nasıl tekrardan buluşabileceği konusunda yardım almaktan herhangi bir çekincesi yoktu.

- GM - Dimensio
- Game Master

- Posts: 1852
- Joined: 31 Jan 2022, 13:20
Vamaldir’e ilk söylediğin sözlerin ardından, Vamaldir’in yüzünde hafif bir tebessüm oluşması dikkatini çekiyor. Bununla birlikte Vamaldir etrafına bakınır gibi kafasını çevirip dikkatini çevreye vermiş gibi duruyor. Ancak tekrar konuşmaya başlamanla birlikte Vamaldir başını sana doğru çeviriyor ve sözlerini dinlemeye başlıyor. Yüzünde kaybolan tebessüm, onun ciddi ifadesine dönmesine neden olmuş gibi görünüyor. Sorunun ardından Vamaldir bir kez daha etrafına bakınıyor ve birkaç saniye boyunca bunu yapmaya devam ederken “Açıkçası böyle bir şeyle karşılaşmayı ummuyordum. Özellikle seni düşününce…” diyor. Yarıda kestiği sözleriyle birlikte bakışlarını bir kez daha sana çeviren Vamaldir “Gücendirmek gibi olmasın, lakin en azından daha karanlık bir yer olacağını hayal etmiştim.” diyor. İblisinin varlık bulduğu diyarla ilgili görüşlerini dile getirmesinin ardından Vamaldir odağını tamamen sana yansıtarak “Buraya sana bir tavsiyede bulunmak için bulunmuyorum Esther… Zaten burada sadece iblisin ve sen varsın… İblisinin doğasını bilen de sensin, onu çözmesi gereken de… Onun seni reddetmesine neden olanın bizzat kendin olduğun gibi.” diyor. Bu sözleriyle birlikte Vamaldir hemen yanı başınızda bulunan bir pamuk şekerden oluşan çiçeği usulca koparıyor ve iki elinin arasına alıyor. Bakışlarını avucu içinde tuttuğu çiçeğe çeviren Vamaldir “Bu benim için sadece pamuk şekerden yapılmış bir çiçek… Çok enteresan ve bir o kadar garip… Gözlerimi sımsıkı yumsam da, hala varlığını koruyacak. Onu parçalayıp ezsem bile, yok olmayacak!” diyor. Bu sözlerinden sonra avuçlarını sımsıkı kapatan Vamaldir, usulca parmaklarını araladığında pamuk şekerin hala aynı görünümde olduğunu görebiliyorsun. Vamaldir ise hafif bir tebessümle ve ak gözleriyle hala pamuk şekerden vücut bulmuş çiçeğe bakarken “Onu yutmaya çalışsam, çiğneyemem… Ve onu bıraksam, tekrar toprağından can bulur.” diyor.
Vamaldir avuçlarındaki pamuk şekerden çiçeği yatay bir şekilde yere bıraktığında, çiçek adeta pamuk şekerden oluşan tüysü köklerini toprağa salıyor ve bir anda dikelerek yeni açmışçasına yeni yaşamını selamlamaya başlıyor. Vamaldir çiçeğin yeniden doğuşuna şahitlik etmesinin ardından yüzündeki memnun tebessümle ak gözlerini sana çeviriyor ve “Çünkü burası benim ait olduğum bir yer değil. Burası iblisinin dünyası… Nasıl ki kendi karanlığında onu var edebilmişsen, iblisin de kendi diyarında seni var edebiliyor… Nasıl ki kendi diyarında onun sesini duyabilmişsen, iblisin de senin sesini duyabiliyor… Zira ne karanlığın sana ait ne de bu diyar iblisine… Ne sen iblisin de vücut bulursun ne iblisin sende… Bir vücut ve bir kudret… Bunu bütün kılmak varken, ayırmak niye? Ne sen Esther’sin kendi kendine, ne iblisinin ismi olur Esther’i adı olmadan…” diyor. Bu sözlerinin ardından Vamaldir, tüm söyleyeceklerini söylemiş gibi bakışlarını ruhuna teslim ediyor bir kez daha.
Vamaldir avuçlarındaki pamuk şekerden çiçeği yatay bir şekilde yere bıraktığında, çiçek adeta pamuk şekerden oluşan tüysü köklerini toprağa salıyor ve bir anda dikelerek yeni açmışçasına yeni yaşamını selamlamaya başlıyor. Vamaldir çiçeğin yeniden doğuşuna şahitlik etmesinin ardından yüzündeki memnun tebessümle ak gözlerini sana çeviriyor ve “Çünkü burası benim ait olduğum bir yer değil. Burası iblisinin dünyası… Nasıl ki kendi karanlığında onu var edebilmişsen, iblisin de kendi diyarında seni var edebiliyor… Nasıl ki kendi diyarında onun sesini duyabilmişsen, iblisin de senin sesini duyabiliyor… Zira ne karanlığın sana ait ne de bu diyar iblisine… Ne sen iblisin de vücut bulursun ne iblisin sende… Bir vücut ve bir kudret… Bunu bütün kılmak varken, ayırmak niye? Ne sen Esther’sin kendi kendine, ne iblisinin ismi olur Esther’i adı olmadan…” diyor. Bu sözlerinin ardından Vamaldir, tüm söyleyeceklerini söylemiş gibi bakışlarını ruhuna teslim ediyor bir kez daha.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Vamaldir'in sözlerini suratında koca bir gülümsemeyle birlikte dinleyen Esther başını sallayarak onu onayladıktan sonra "Anladım." dedi. Hemen ardından büktüğü dizlerini doğrultarak ayağa kalktı, birkaç saniye boyunca bacaklarını esnettikten sonra Vamaldir'in gözlerinin içine bakarak devam etti. "Çok kötü kokuyorsun Vamaldir, gitmen mümkün mü? Gerisini ben hallederim." Hemen ardından ona sırtını dönerek birkaç adım uzaklaştı. Bunca zamandır suratını işgal eden neşeli ifade tamamıyla ortadan kalkarak yerini her zamanki kibirli ifadesine bırakmıştı. Gözlerinin içi hala merakla parıldıyor olmasına rağmen derinlerde hissettiği öfke de görülebiliyordu. Genç kız kendisine öfkelenmişti fakat bunun sebebi minik iblisiyle anlaşamamış olması değil, Vamaldir'e soru sormak zorunda kalmış olmasıydı. Gerçi onu öfkelendiren şey sorduğu soru değil, aldığı cevap olmuştu. Kendisinin kolaylıkla tahmin edebileceği bir şey için başkasından yardım alması gerçekten de büyük bir aptallıktı. En azından genç kız böyle düşünüyordu.
Vamaldir'in yaymış olduğu kokudan kurtulana kadar gözlerini kapattı ve düşüncelerini toparladı. İblisini ortaya çıkarmak için ne yapması gerektiğini adı kadar net bir şekilde biliyordu. Bu yüzden derin bir nefes vererek gözlerini açtı ve iblisiyle kendine has aşağılayıcı ses tonuyla birlikte konuşmaya başladı. "Benden neden bu kadar korktuğunu biliyorum... Beni istediğin kadar hapsedebileceğini söylüyorsun fakat günün birinde buradan çıkacağımın farkındasın. Bu seni korkutuyor, tekrardan burada bir başına hapsolmak istemiyorsun. Farklı kişilikler olduğumuzdan ötürü çektiğin yalnızlığı sadece hayal edebilirim, hissedemem ama bu yalnızlığı yaratan da sen değil misin? İstediğin vakit sesini bana duyurabilecekken sessizce bu diyarda kalmayı tercih eden sensin. Hafifçe çatılan kaşlarıyla birlikte sertleşen bakışları, aynı oranda sertleşen ses tonuyla birlikte iblisiyle konuşmaya devam etti. "Benim burada kalmak gibi bir niyetim yok, zira en çok nefret ettiğim şeyin ne olduğunu benim kadar iyi biliyorsun." Esther konuşmasına birkaç saniye ara vererek minik iblise sözlerini kavraması için zaman tanıdı. "Sinirli olduğumu çoktan anlamışsındır fakat bunun sebebi burada hapsolmak değil, zira buradan çıkacağımı biliyorum. Beni asıl sinirlendiren şey bunca zamandır benim gözümden dünyayı görmene, benim kulaklarımdan dünyayı dinlemene rağmen omurgasız bir varlık gibi davranman. Eğer sadece senin bahşettiğin kadar var olabileceksem neden benden kaçma ihtiyacı duyasın ki? Beni izlerken hiçbir şey mi öğrenemedin?" Genç kız derin bir nefes verdikten sonra bakışlarını aynı nokta üzerinde tutarak oldukça sakin ve kibirli bir ses tonuyla konuşmasını sonlandırdı. "Sana sadece tek bir konuşma şansı veriyorum iblis. İyice düşün, zira vereceğin karar ömrünün kalanını nasıl geçireceğini etkileyecek."
Esther kararını vermişti ve açıkçası bu karardan dönmeye pek niyeti yoktu. Gerçekten de karşısındaki minik iblise konuşmak için son şansını vermişti. Her ne kadar Vamaldir ikisinin bir bütün olduğunu, bir diğeri olmadan tam olamayacaklarını söylese dahi Esther'in planları çok farklıydı. İblis karşısına çıktığı takdirde elbette onunla konuşacaktı fakat çıkmadığı takdirde iblisini özümsemeye çalışmayı planlıyordu. Elbette bunu nasıl yapacağına dair herhangi bir fikri yoktu fakat içerisindeki iblisi son damlasına kadar tüketmeye çoktan karar vermişti. Bu onun Aledes olarak kudretinin kaybolmasına vesile olabilirdi fakat bunu pek önemsemiyordu açıkçası. İblisine kendisini affetmesi için yalvarmak gibi bir düşüncesi bulunmuyordu, zira karakterinden taviz verecek birisi değildi. Elbette ona karşı bir sevgi besliyordu fakat sevgi de zamanla yitebilen bir duygudur. Açıkçası iblisinin geçtiğimiz birkaç dakika içerisinde yaptıkları içerisindeki sevginin bir tutam da olsa azalmasına vesile olmuştu bile.
Bundan sonra ne olacağı tamamen iblisinin takınacağı tavırla alakalıydı. Kendisini dinleyerek karşısına çıktığı takdirde çok farklı bir gelecek, saklanmayı tercih ettiği takdirde de çok daha farklı bir gelecek bizleri bekliyordu.
Vamaldir'in yaymış olduğu kokudan kurtulana kadar gözlerini kapattı ve düşüncelerini toparladı. İblisini ortaya çıkarmak için ne yapması gerektiğini adı kadar net bir şekilde biliyordu. Bu yüzden derin bir nefes vererek gözlerini açtı ve iblisiyle kendine has aşağılayıcı ses tonuyla birlikte konuşmaya başladı. "Benden neden bu kadar korktuğunu biliyorum... Beni istediğin kadar hapsedebileceğini söylüyorsun fakat günün birinde buradan çıkacağımın farkındasın. Bu seni korkutuyor, tekrardan burada bir başına hapsolmak istemiyorsun. Farklı kişilikler olduğumuzdan ötürü çektiğin yalnızlığı sadece hayal edebilirim, hissedemem ama bu yalnızlığı yaratan da sen değil misin? İstediğin vakit sesini bana duyurabilecekken sessizce bu diyarda kalmayı tercih eden sensin. Hafifçe çatılan kaşlarıyla birlikte sertleşen bakışları, aynı oranda sertleşen ses tonuyla birlikte iblisiyle konuşmaya devam etti. "Benim burada kalmak gibi bir niyetim yok, zira en çok nefret ettiğim şeyin ne olduğunu benim kadar iyi biliyorsun." Esther konuşmasına birkaç saniye ara vererek minik iblise sözlerini kavraması için zaman tanıdı. "Sinirli olduğumu çoktan anlamışsındır fakat bunun sebebi burada hapsolmak değil, zira buradan çıkacağımı biliyorum. Beni asıl sinirlendiren şey bunca zamandır benim gözümden dünyayı görmene, benim kulaklarımdan dünyayı dinlemene rağmen omurgasız bir varlık gibi davranman. Eğer sadece senin bahşettiğin kadar var olabileceksem neden benden kaçma ihtiyacı duyasın ki? Beni izlerken hiçbir şey mi öğrenemedin?" Genç kız derin bir nefes verdikten sonra bakışlarını aynı nokta üzerinde tutarak oldukça sakin ve kibirli bir ses tonuyla konuşmasını sonlandırdı. "Sana sadece tek bir konuşma şansı veriyorum iblis. İyice düşün, zira vereceğin karar ömrünün kalanını nasıl geçireceğini etkileyecek."
Esther kararını vermişti ve açıkçası bu karardan dönmeye pek niyeti yoktu. Gerçekten de karşısındaki minik iblise konuşmak için son şansını vermişti. Her ne kadar Vamaldir ikisinin bir bütün olduğunu, bir diğeri olmadan tam olamayacaklarını söylese dahi Esther'in planları çok farklıydı. İblis karşısına çıktığı takdirde elbette onunla konuşacaktı fakat çıkmadığı takdirde iblisini özümsemeye çalışmayı planlıyordu. Elbette bunu nasıl yapacağına dair herhangi bir fikri yoktu fakat içerisindeki iblisi son damlasına kadar tüketmeye çoktan karar vermişti. Bu onun Aledes olarak kudretinin kaybolmasına vesile olabilirdi fakat bunu pek önemsemiyordu açıkçası. İblisine kendisini affetmesi için yalvarmak gibi bir düşüncesi bulunmuyordu, zira karakterinden taviz verecek birisi değildi. Elbette ona karşı bir sevgi besliyordu fakat sevgi de zamanla yitebilen bir duygudur. Açıkçası iblisinin geçtiğimiz birkaç dakika içerisinde yaptıkları içerisindeki sevginin bir tutam da olsa azalmasına vesile olmuştu bile.
Bundan sonra ne olacağı tamamen iblisinin takınacağı tavırla alakalıydı. Kendisini dinleyerek karşısına çıktığı takdirde çok farklı bir gelecek, saklanmayı tercih ettiği takdirde de çok daha farklı bir gelecek bizleri bekliyordu.



