Tekniğini sonlandırman, adeta ortamdaki ağır bir yükün bir anda yok olması gibi bir etki yaratırken Katie’nin omuzlarının düşüşü ve yüzündeki ifadenin giderek hissizliğe dönüşmesi karşındaki kişi üzerinde kurduğum hakimiyetin derecesini de görmeni sağlıyor. Katie, normal bir zamanda soluk soluğa nefes almak ister gibi büyüyen göz bebeklerini ilk anda zapt edemese bile, nefes alışverişine hakim olmayı ve birkaç saniye içerisinde de gözlerini eski haline döndürmeyi başarıyor. Aslında bu durum, sandığının aksine Katie’nin kudretten yoksun biri olmadığını, sadece ansızın karşılaştığı tekniğine hazırlıksız yakalandığını sana gösteriyor. Göz ucuyla baktığın Rudolf’un memnuniyetsiz yüz ifadesi de sana hemen hemen aynı şeyleri söylese bile, ister istemez tekniğini bir kez daha aktifleştirdiğinde aynı karşılığı alıp almayacağını merak etmeye başlıyorsun.
Katie’nin kendini toparladığı süreç içerisinde ilk cümlelerini kurarken, bir yandan da Katie’nin tepkisini ölçmeyi sürdürüyorsun. Katie, yaşadığı travmanın etkilerini üzerinde silmek ister gibi dursa bile, sözlerine karşı gelecek veya akıl oyunları oynayacak gibi durmuyor. Nitekim, Theo ile ilgili sözlerinin ardından Katie hafifçe başını sallıyor ve hareketlenmek için yerinden doğruluyor. Tam bu esnada tekrar konuşmaya başlamanla birlikte, Katie olduğu yerde kalıyor ve sana yan bir duruş gösterirken başını çevirmeden gözlerini sana doğru devirerek sözlerini dinliyor. Sözlerin bittiği anda ise Katie’nin yüzünde çarpık bir gülümseme beliriyor ve Katie kapıya doğru adımlarını atarken “Hemen geliyorum, sesimi kapıdan duyabilirsin.” diyor. Bu sözlerinden sonra Katie neredeyse parmak uçlarında yürür gibi hiçbir ses çıkarmadan kapıya doğru ilerliyor ve kapıyı aralamasının ardından “Bana Theo’yu bulun. En kısa sürede. Zorluk çıkaracağını sanmıyorum, lakin Esther’in onu aradığını söylerseniz gelebilir.” diyor. Katie kapının ardındaki isimsiz kişilere söylediği bu sözlerin ardından hiçbir duraksama göstermeden kapıyı kapatıyor ve aynı sessiz adımlarla tekrar yerine geçiyor.
Bir kez daha karşına oturmasıyla birlikte Katie’nin artık sana karşı takındığı tutumda farklılık olduğunu görebiliyorsun. Birkaç dakika öncesine kadar kendini üstün gören taraf olduğu belli olan Katie, bu tutumunu bir kenara bırakıp sana hafifçe gülümsedikten sonra “Merak ettiğim bir şey yok Esther… Zira az önce tüm merakımı gidermeyi başardın.” diyor. Bu sözlerinden sonra arkasına yaslanıp göğüslerini sonuna kadar geren Katie güven dolu bir duruş sergilerken, sözlerinin gerçekliğini de açıkça belli etmek ister gibi duruyor. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra ise “Senin bir iblisle bağ kurmuş olduğun konusunda emindim, fakat az önceki şovundan sonra sadece bağ kurmamış olduğunu anlamak benim için hiç de zor değil. Senin hakkında bu kadar şey bildikten sonra da, insanın pek merak edecek bir şeyi kalmıyor.” diyor. Bu sözlerinden sonra Rudolf’a kaçamak bir bakış atıp sinsi bir gülüşle sana dönene Katie “İki numarayı bu şekilde bertaraf etmiş olamayacağını da düşününce, sende başka bir şeylerin daha gizli olduğunu düşünüyorum.” diyor. Katie senin hakkındaki bu çıkarımını da rahatlıkla paylaşmasının ardından ise “Fakat inan seninle ilgili hiçbir merakım kalmadı Esther… Sen de bu dünyada gördüğüm garip güçlere sahip bir yabancıdan ibaretsin. Korku dolu hükmüyle insanları sindirebilen yabancı bir insan… Aslında kulağa pek de insan canlısı gelmese bile, bu devirde hangimiz insan severiz ki?” diyor. Sözlerine attığı ince bir kahkaha ile son veren Katie bakışlarını Rudolf ile senin aranda gezdirmeye başlıyor.
Katie’nin sözlerinin sonlanması, sanki Rudolf’un konuşmaya dahil olması gibi bir fırsat yaratıyor ve Rudolf iki baskın kadın arasındaki silinmiş varlığını kazanmak için tam karşına oturarak “Esther’in varlığı konusunda ne kadar ketum olacaksın peki?” diye soruyor. Katie bu soru karşısında omuzlarını hafifçe silktikten sonra “Esther ne kadarını isterse, o kadar olacağım. Yoksa yine o anları yaşamak istemem.” diyor. Katie’nin bu sözlerinin altında bir kinaye yatıp yatmadığı konusunda pek emin olamasan bile Katie “Bakın, ucu bana ve çalışmalarıma dokunmadığı sürece ne yaptığınız konusunda zerre ilgilenmiyorum. Burada tek bir şey için bulunuyorum ve o tek bir şeyin de kısa bir sürede sonlanacağını düşünüyorum. Hele ki Esther’in gösterisinden sonra, bu işin çok da uzun sürmeyeceği aşikar. Ama sanırım ben sizin, siz de benim işlerime burnunu sokmadığı müddetçe, aramızda herhangi bir gerginlik olmayacaktır.” diyor. Bu sözlerini özellikle sana doğru attığı bakışlarla teyit ettirmek isteyen Katie “Şimdi müsaadenizle biraz gözlerimi dinlendirmem gerekiyor.” diyor.
Bu sözleriyle birlikte Katie bir anda gözlerini kapatıyor ve sanki derin bir meditasyonun içine düşmüş gibi nefes alıp vermeye başlıyor. Aldığı her nefeste omuzları da kalkıp inen Katie’nin yüzündeki ifade giderek canlılıktan bile uzak bir hale geliyor. Yaklaşık 10 dakika kadar süren bu süreç içerisinde Katie başka bir hareket sergilemezken, bu sürenin sonunda gözlerini ansızın açıyor ve “Şimdi daha iyiyim, evet.” diyor. Katie gerçekten de kendisini toparlamış gibi yüzüne gelen canlılıkla hafifçe kollarını gererek esnemeye başladığı anda ise, bir anda odanın kapısı çalınıyor ve kapı yavaşça açılırken içeriye doğru kafasını uzatan ve daha önce içeride görmüş olduğun garson kadınlardan biri beliriyor. Kadın hiç zaman kaybetmek istemez ki derhal konuşmaya başlıyor ve “Theo’yu getirdik, içeri alalım mı?” diye soruyor. Kadının bu sorusu üzerine Katie bakışlarını sana çeviriyor ve sanki sorunun muhatabı senmiş gibi bir cevap vermeni bekliyor.
Katie’nin kendini toparladığı süreç içerisinde ilk cümlelerini kurarken, bir yandan da Katie’nin tepkisini ölçmeyi sürdürüyorsun. Katie, yaşadığı travmanın etkilerini üzerinde silmek ister gibi dursa bile, sözlerine karşı gelecek veya akıl oyunları oynayacak gibi durmuyor. Nitekim, Theo ile ilgili sözlerinin ardından Katie hafifçe başını sallıyor ve hareketlenmek için yerinden doğruluyor. Tam bu esnada tekrar konuşmaya başlamanla birlikte, Katie olduğu yerde kalıyor ve sana yan bir duruş gösterirken başını çevirmeden gözlerini sana doğru devirerek sözlerini dinliyor. Sözlerin bittiği anda ise Katie’nin yüzünde çarpık bir gülümseme beliriyor ve Katie kapıya doğru adımlarını atarken “Hemen geliyorum, sesimi kapıdan duyabilirsin.” diyor. Bu sözlerinden sonra Katie neredeyse parmak uçlarında yürür gibi hiçbir ses çıkarmadan kapıya doğru ilerliyor ve kapıyı aralamasının ardından “Bana Theo’yu bulun. En kısa sürede. Zorluk çıkaracağını sanmıyorum, lakin Esther’in onu aradığını söylerseniz gelebilir.” diyor. Katie kapının ardındaki isimsiz kişilere söylediği bu sözlerin ardından hiçbir duraksama göstermeden kapıyı kapatıyor ve aynı sessiz adımlarla tekrar yerine geçiyor.
Bir kez daha karşına oturmasıyla birlikte Katie’nin artık sana karşı takındığı tutumda farklılık olduğunu görebiliyorsun. Birkaç dakika öncesine kadar kendini üstün gören taraf olduğu belli olan Katie, bu tutumunu bir kenara bırakıp sana hafifçe gülümsedikten sonra “Merak ettiğim bir şey yok Esther… Zira az önce tüm merakımı gidermeyi başardın.” diyor. Bu sözlerinden sonra arkasına yaslanıp göğüslerini sonuna kadar geren Katie güven dolu bir duruş sergilerken, sözlerinin gerçekliğini de açıkça belli etmek ister gibi duruyor. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra ise “Senin bir iblisle bağ kurmuş olduğun konusunda emindim, fakat az önceki şovundan sonra sadece bağ kurmamış olduğunu anlamak benim için hiç de zor değil. Senin hakkında bu kadar şey bildikten sonra da, insanın pek merak edecek bir şeyi kalmıyor.” diyor. Bu sözlerinden sonra Rudolf’a kaçamak bir bakış atıp sinsi bir gülüşle sana dönene Katie “İki numarayı bu şekilde bertaraf etmiş olamayacağını da düşününce, sende başka bir şeylerin daha gizli olduğunu düşünüyorum.” diyor. Katie senin hakkındaki bu çıkarımını da rahatlıkla paylaşmasının ardından ise “Fakat inan seninle ilgili hiçbir merakım kalmadı Esther… Sen de bu dünyada gördüğüm garip güçlere sahip bir yabancıdan ibaretsin. Korku dolu hükmüyle insanları sindirebilen yabancı bir insan… Aslında kulağa pek de insan canlısı gelmese bile, bu devirde hangimiz insan severiz ki?” diyor. Sözlerine attığı ince bir kahkaha ile son veren Katie bakışlarını Rudolf ile senin aranda gezdirmeye başlıyor.
Katie’nin sözlerinin sonlanması, sanki Rudolf’un konuşmaya dahil olması gibi bir fırsat yaratıyor ve Rudolf iki baskın kadın arasındaki silinmiş varlığını kazanmak için tam karşına oturarak “Esther’in varlığı konusunda ne kadar ketum olacaksın peki?” diye soruyor. Katie bu soru karşısında omuzlarını hafifçe silktikten sonra “Esther ne kadarını isterse, o kadar olacağım. Yoksa yine o anları yaşamak istemem.” diyor. Katie’nin bu sözlerinin altında bir kinaye yatıp yatmadığı konusunda pek emin olamasan bile Katie “Bakın, ucu bana ve çalışmalarıma dokunmadığı sürece ne yaptığınız konusunda zerre ilgilenmiyorum. Burada tek bir şey için bulunuyorum ve o tek bir şeyin de kısa bir sürede sonlanacağını düşünüyorum. Hele ki Esther’in gösterisinden sonra, bu işin çok da uzun sürmeyeceği aşikar. Ama sanırım ben sizin, siz de benim işlerime burnunu sokmadığı müddetçe, aramızda herhangi bir gerginlik olmayacaktır.” diyor. Bu sözlerini özellikle sana doğru attığı bakışlarla teyit ettirmek isteyen Katie “Şimdi müsaadenizle biraz gözlerimi dinlendirmem gerekiyor.” diyor.
Bu sözleriyle birlikte Katie bir anda gözlerini kapatıyor ve sanki derin bir meditasyonun içine düşmüş gibi nefes alıp vermeye başlıyor. Aldığı her nefeste omuzları da kalkıp inen Katie’nin yüzündeki ifade giderek canlılıktan bile uzak bir hale geliyor. Yaklaşık 10 dakika kadar süren bu süreç içerisinde Katie başka bir hareket sergilemezken, bu sürenin sonunda gözlerini ansızın açıyor ve “Şimdi daha iyiyim, evet.” diyor. Katie gerçekten de kendisini toparlamış gibi yüzüne gelen canlılıkla hafifçe kollarını gererek esnemeye başladığı anda ise, bir anda odanın kapısı çalınıyor ve kapı yavaşça açılırken içeriye doğru kafasını uzatan ve daha önce içeride görmüş olduğun garson kadınlardan biri beliriyor. Kadın hiç zaman kaybetmek istemez ki derhal konuşmaya başlıyor ve “Theo’yu getirdik, içeri alalım mı?” diye soruyor. Kadının bu sorusu üzerine Katie bakışlarını sana çeviriyor ve sanki sorunun muhatabı senmiş gibi bir cevap vermeni bekliyor.




