Uyanın Sizi Beş Para Etmez Çöp Parçaları!

[Theo]

Kısa bir süre yürüdükten sonra başka bir odaya giriş yaptık. Odaya girdikten sonra gelen cızırtı sesleriyle garip şeyler olmaya başladı. Yavaş yavaş bu olaylara alışmaya başladığım için ne olduğunu çok umursamadım. Odanın genişlemesinden sonra bizi buraya getiren ikili tekrardan bizimle konuşmaya başladılar. Kendi aralarında ki ufak kavgalardan sonra odadan çıkmamız için karşımızdaki arkadaşı yenmemiz gerektiğini söylediler.

Bize iblis olarak tanıtılan arkadaş anlamadığım birkaç şey söyledikten sonra kılıcına hamle yaptı. Konuşarak anlaşmayı tercih etsem de bu sefer işe yarayacağını sanmıyorum.

İblis ile başa çıkmak için ne yapabileceğimi düşünürken Ördek muhteşem bir plan yaparak bize çözüm sundu. İsim takma konusunda benim bir hayli gerimde olmasına rağmen sırf planının ismini beğendiğim için şimdilik dediklerini dinlemeye karar verdim. Kılıcı olan birisine yaklaşmayı çok istemesem de eğer Civciv'in iblisi dikkati üzerine çekerse rakibimiz ile aramdaki mesafeyi hızlı bir depar atarak kapatmaya çalışacağım. Ne kadar güçlü olursa olsun elindeki silahını savuramayacak kadar yakınına girersem zararsız bir şekilde ponçik kedi pençesi taktiğimizi başarabileceğimizi düşünüyorum. Sadece Ördek son vuruşu yapana kadar dikkati dağılmış düşmanı oyalamam lazım. Bunun içinde hızlı bir şekilde planladığım gibi mesafeyi kapatabilirsem tüm gücümle düşmanın karın boşluğuna bir yumruk atmayı deneyeceğim.

[GM - Dimensio]

Seraph&Theo&Dina; Seraph’ın konuşması esnasında, karşınızda duran iblis sorusuna cevap alamamış olmaktan bir hayli memnuniyetsiz görünüyor. Çatılan kaşları ve düşen dudaklarıyla bir memnuniyetsizlik abidesi gibi dikilen turuncu saçlı adam, yine de olayın nereye varacağını merak eder gibi pozisyonunun koruyor. Seraph’ın konuşmasının ardından ise, ilk olarak Seraph ve ardından Dina, iblislerini fiziken var edecek sözleri söylüyor ve her ikisinin de hemen önlerinde iblisleri beliriyor.

İblislerin belirmesine rağmen, elbette Theo’nun bunu başaramamış olması Seraph ve Dina’nın dikkatinden kaçmıyor. Bunun isterik bir durum mu yoksa başka bir nedenden mi ileri geldiği konusunda her ikisinin de bir bilgisi olmasa bile, Seraph ve Dina iblislerine nasıl saldırmaları gerektiğine dair bilgileri paylaşıyorlar. Her iki iblis de, doğaları gereği tamamen karşılarındaki turuncu saçlı iblise odaklanmış gibi görünüyorlar ve bu aşamada her ikisi de pek söz dinler gibi durmuyor. Nitekim, önceden bir saldırı planlı belirlemiş olsanız bile, Vagrut ve Vybukh tamamen kendi bildiklerini okurcasına bodoslama bir şekilde turuncu saçlı iblise doğru saldırıya geçiyorlar! Bu aşamada, esasen her iki iblisin de birbirlerini kestikleri dikkatinizden kaçmıyor. Fakat bu aşamada, beklediğinizden daha farklı bir durum yaşanıyor ve iblislerinizin bildiğiniz hızlarıyla hareket etmedikleri gözünüze çarpıyor.

Bu esnada, Theo da plana uygun depar atmayı denemiş olsa da, koşu hızı her zamankinin çok altında kalıyor ve bu nedenle beklediği o hızlı koşuyu gerçekleştiremiyor. Yine de, Theo, Vybukh ve Vagrut turuncu saçlı iblise doğru yaklaşmayı başardıkları anda, turuncu saçlı iblis bir anda kılıcını kaldırıyor ve yere sert bir şekilde indiriyor! Tam bu esnada, yoğun bir aura bir anda beton gibi suratlarınıza çarpıyor ve Theo, Vybukh ve Vagrut yanınıza kadar savruluyor! Seraph ve Dina bu auradan etkilenmemek için istemsizce kollarını önlerine doğru getirdikleri anda ise, bir anda önünüzde siyah ekran beliriyor.

Code: Select all

Veri Yüklemesi Başlatılıyor…

Veri Yüklemesi… %100

Yüklenen Veriler… Kurosaki Ichigo…

Kurosaki Ichigo’ya ait veriler sunuluyor...

...

İsim: Kurosaki Ichigo
Cinsiyet: Erkek
Boy: 174 cm.
Kilo: 61 kg.
Tür: Yaratık
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Gizemli Elemental
Seviye: Sigluran
Varlık: 22
Güç: 18
Dayanıklılık: 24
Çeviklik: 36
Arun: 28
Duran: 21
İrade: 12

Veri Sonu...

Ekranda beliren yazıları okumanızın ardından, karşınızdaki iblisin statüsü bir anda gözünüzde istemsizce daha farklı bir boyuta gelirken, kulağınıza dolmaya başlayan cızırtılarla birlikte, yolunda gitmeyen durumlara bir şeylerin daha ekleneceğini hissedebiliyorsunuz.

“Eheem… Nasılız dostlar?”

“Abi, bu fazla kaçar demiştim sana. Adamların her şeyi bir ya! Heriflerde stat mtat yok! Koskoca Ichigo’yu nasıl yenecek bunlar?”

“Doğru dedin bilge adam! Theo dostumuzun iblisinin iradesini arttırmıştık ancak onda ters giden bir şeyler var…”

“Ya beş puan iradeyle ne yapacak abi adam? Herif hepsine tek atacak, onca emek de boşa gidecek!”

“Ama her birine iblisleri için teknik vermedik mi? Onları kullanabilirler, öyle değil mi?”

“Abi senin dediğin neye benziyor biliyor musun?”

“Neye benziyor?”

“Şu cayır cayır yanan bir orman vardı, elemanın biri de ağzında sigarayla pet şişeden su döküyordu. Hatırladın mı onu?”

“Ehehehehee…”

“Hah işte, seninki aynı ona benziyor! Zebellah gibi Ichigo çıkardık adamların karşısına! Hem de prime Ichigo da değil bak, düz Ichigo!”

“Öyle deme ama… Baya yol kat etmiş bir halde Ichigo’da… Şu statlara baksana?”

“Konudan sapıyorsun… Dostlarımız diyorum, onları ne yapacağız?”

“Amaç madem dostlarımızı kazanmak, onlara seçme hakkı verelim derim.”

“Ne gibi abi?”

“Her birinizin iblisine gönlümden toplamda 60 puan dağıtmak geçti! Alın bakalım, o puanlarla ne yapıyorsanız yapın!”

“60 az değil mi?”

“3 kişiler ama… 3 çarpı 60… 180! Hem baktık fazla geliyor, prime Ichigo’ya doğru gideriz, ne olacak? Ehehehehe…”

“Eheheheee…”

İkilinin konuşmaları bir kez daha sonlandığında, siyah ekranlar önünüzde bir daha beliriveriyor. Her biriniz bir kez daha ekranda yazılanlara bakmaya başlıyorsunuz.

Code: Select all

Veri Yüklemesi Başlatılıyor…

Veri Yüklemesi… %100

Yüklenen Veriler… İblis Statları…

İblis statlarının belirlenmesi bekleniyor...

Lütfen 60 puanlık dağıtımı gerçekleştirin…,

...

Her biriniz ekrandaki yazıları okuyor ve altında iblis statlarının bulunduğunu, ayrıca bunlara değer girmeniz için rakamların bulunduğu bir bölümü ve son olarak bir onay butonunun olduğunu görüyorsunuz. Bu esnada isminin Kurosaki Ichigo olduğunu öğrendiğiniz varlık ise, donuk bir şekilde size bakakalmış bir halde ve hareketsiz bir şekilde duruyor.

Gadiel&Esther; Esther soldaki anahtarı alarak sandıkları açmaya yeltenirken, Gadiel de onu izliyor. En soldaki anahtarı alan Esther bunu ilk sandıktaki kilidin anahtar deliği kısmına sokuyor ve hafifçe çeviriyor. Kilitten gelen “klik” sesiyle birlikte, Esther ve Gadiel’i anlamsız bir rahatlama sararken, Esther ikinci sandığa yöneliyor. İkinci sandıktaki kilidin anahtar deliği kısmına anahtarı sokuyor ve hafifçe çevirmeye çalışıyor. Ancak bu kez kilitten hiçbir ses gelmediği gibi, anahtar da hareket etmiyor. Mevcut sandığı bu anahtarla açması imkansız gibi görünürken, Esther son sandığa yöneliyor ve anahtarı yerleştirip çevirmesinin ardından “klik” sesinin gelmesiyle, muhtemel senaryonun en iyisi olmasa da, gayet makul bir sonucuna ulaştığını hissediyor. Esther’in sandıkları açmasının ardından ise, her ikinizin de önünde siyah bir ekran beliriyor.

Code: Select all

Veri Yüklemesi Başlatılıyor…

Veri Yüklemesi… %100

Yüklenen Veriler… Oyuncu Listesi…

Oyuncular listeleniyor...

Zenahpuryu
Diniel
Gadiel
Esther
Dina
Theo
Seraph

…

Lütfen cezalandırılacak bir oyuncu seçiniz…

Ekranda yazılan yazıları okumanızın ardından isimlerin yazılı olduğu yere dokunup seçim yapabileceğinizi fark ediyorsunuz.

Diniel; Sağ doğru dönerek yeni bir güzergaha girmenin ardından buraya doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. Yaklaşık 1 dakikanın sonunda ise, bir kez daha bir mücadele içine girilmiş geniş odanın içinde kendini buluyorsun! Bir anda kapana kısılmış gibi kaldığın bu odada, önündeki 3 kişiyi ve onların da önünde duran iblislerini ve son olarak da odanın diğer ucunda bulunan turuncu saçlı iblisi görüyorsun. Tam bu sırada ise, kulağına gelen cızırtılarla irkiliyorsun. İkilinin bir kez daha konuşmaya başlayacağını anlamış olsan bile, bu kez seslerinin son derece kısık ve neredeyse fısıltı halinde gelmesi dikkatinden kaçmıyor.

“Pşşştt!”

“Bizi sadece sen duyuyorsun.”

“Sana mükemmel bir teklifimiz var.”

“Mükemmelin de ötesinde!”

“Önündeki üç elemanı görüyorsun, değil mi? Arkadan onlara bir hançer sapla ve seni son odaya gönderelim!”

“Müthiş değil mi?”

“Ekipman lazımsa, onu da ayarlarız, hiç merak etme!”

“Kabul ettiğini fısıldaman ve istediğin ekipmanı söylemen yeterli!”

Sesler bu cümlelerle noktalandığı anda, önündeki kişilerin hiçbirinin seni fark etmemiş olduklarını anlayabiliyorsun. Sanki bir şekilde kendini bu odada, ancak hiçbir zaman burada var olmamış gibi hissediyorsun.

Off Topic

Zenahpuryu üçüncü pasiflik uyarısını almıştır

[Seraph]

Civciv'in iblisini var etmesiyle beraber garip bir his yaşadım. E bu benimkinin aynısının yeşiliydi? Ardından aynı şeyi yapmasını izlemek için kafamı Tavşan'a çevirdiğimde ileri doğru koştuğunu gördüm. Olabilirdi, herkesin kendi tercihiydi sonuçta. Ne de olsa yumruk atmak bir seçenekt- LAN?!

"NAPIYOSUN OOOOĞLUM MANYAK MISIN? İBLİSİNİ FIRLATICAKSIN KENDİNİ DEĞİL!"

Vybukh ve Vagrut ağır çekimde saldırırlarken utançtan elimi yüzüme götürdüm. Hayır.. yemin ederim ki Ördek'in gerçek gücü bu değil demek istedim onlara. Yapamadım. Ama bir dakika.. elimi yüzüme götürdüğümde yine o ekran vardı! Ne? NE?

"NEEEE?! BANA TEKNİK FALAN VERMEDİNİZ DOLANDIRICI GÖTLER!"

En azından bazı rakamlar elde etmiştik! Bu da bir şeydi.

"Zıplayan Patlamış Mısırlar Takımı! Plan yapma pozisyona geçiyoruz, şimdi!"

Olduğum yerde laps diye oturup bağdaş kurdum. Tabloyu doldurmaya başladım. Aklımda hala nasıl manyak bir ruh hastası ile aynı takımda olduğum sorusu vardı. Belki de korkusuz bir kahramandı, kim bilir? Korkusuz Tavşan... kulağa mükemmel geliyordu. Aşırı mükemmel bir üçlü olmuştuk ya! Rakamları yazmayı bitirdikten sonra oturduğum yerden kafamı yukarı kaldırıp gökyüzündeki adamlara seslendim.

"Şey... bakar mısınız? MERABAAAA! Ehm... şey rica edeceğim, dövüş başlamadan önce bizi sunar mısınız? Zıplayan Patlamış Mısırlar yeniden arenaya dönüyoooooor falan gibi böyle. Bir de sert bir müzik istiyorum. Davullu falan bir şey böyle! Aşırı havalı ve gaza getirici olmalı. İzleyiciler coşsun! ŞOV DEVAM ETMELİ"

Civciv ve Tavşan'ın omuzlarına bastırarak yukarı kalktıktan sonra, onları yukarı çekmek için elimi uzatacaktım.

"Tarzın buysa uçan tekme atmana izin veriyorum Tavşan, ama bu odadan çıkar çıkmaz bana bunu nasıl ve neden yaptığını söyleyeceksin!"

Yeniden aynı savaş pozisyonuna döndüğümüzde, az önceki denememizin birebir aynısının çok daha güçlüsünü yapacaktık.

"Vagrut.. ortadan koş ve kolunu kes şunun!"

Varlık: 10
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 20
Arun: 0
Duran: 0
İrade: 10

[Theo]

Yeni ve muhteşem ekibim saldırı planından sonra bir anda iblislerini ortaya çıkardılar. Benim ki ile hala daha bazı sorunlar yaşadığım için ben çağırma işlemini pas geçtim. Gerçi çağırsam bile kolay kolay bana yardım edeceğini düşünmüyorum. Etrafta dayak yememi izleyip kıs kıs gülmek dışında bir işe yarayacağını düşünmüyorum. Geçirdiğimiz kısa zaman diliminde bana verdiği izlenimim onunla bir daha buluşmamı istememe sebep oldu.

Çağrılan iblisler bizim ponçik takımımızın aksine uyumlu bir şekilde hareke edemedikleri için bodoslama bir şekilde düşman iblise doğru saldırdılar. Bu saldırı esnasında birbirlerini de zarar verdiler. Planın ilk aşamasında biraz pürüzler olsa da iblislerin ortalığı karıştırması sayesinde beklediğimden çok daha yavaş olmama rağmen planladığım gibi rakibimizin yanına yaklaşmayı başardım. Ancak tam bu anda beklenmedik bir şekilde turuncu iblis kılıcının yere vurarak üzerimize bir şok dalgası gönderdi. Beklenmedik bu saldırı karşısında gardımı alamadan takım arkadaşlarımın yanına uçtum.

Uçmanın şokunu atlatmadan bizimle konuşan gizemli ikili tekrardan ortaya çıkarak konuşmaya başladılar. Güç dengesinin çok fazla olduğundan bahsettikten sonra iblislerimize dağıtmak için bize 60 puan verdiler. Puanları boş yere dağıtmak istemediğim için sanki bana hiç puan verilmemiş gibi davranmayı planlıyorum. Bunun yerine vaktimi yeni komik arkadaşımla geçirmeye ayıracağım.

Biraz soluklandıktan sonra kafamı sağa sola sallayarak üzgün bir şekilde yere bakarak "Maviş. Plan işe yaramayacak gibi hissediyorum." dedikten sonra bir anda derin bir nefes alıp "Ama yine de patlamış mısır olmanın sorumluluğunu yerine getirmem lazım." diyeceğim. Ardından da ayağa kalkarak sakin bir şekilde tekrardan aynı pozisyonuma dönüp sonra turuncu saçlı iblise doğru elimi aşağı yukarı sallayarak ona bu tur bir şey yapmayacağımı ima edeceğim. Bu tur sadece gözlem yaparak nerede hata yaptığımızı anlamaya çalışacağım. Rakibimiz çok güçlü olduğu için kaba kuvvet ile onu yenebileceğini sanmıyorum ama yine de iblislerin 60 puan ile ne kadar güçlendiğini merak ediyorum.

[Dina]

Az önce olanlara inanması güç olsa dahi, daha sonrasında gördükleri ekran ile her şey netleşmişti aklında. Karşılarındaki iblisin yetenekleri, tahmin edeceği üzere kendi iblisinin kat be kat üzerindeydi. Bu sebeple saldırıları bir işe yaramamıştı. Bu sebeple burada sınandıkları şey esasen bu iblisin gücü karşısındaki çaresizlik değil; neleri ne kadar yapabilecekleri idi. Yüksek ihtimalle bunun bir oyundan fazlası, bir test olması muhtemeldi. Bu testte bir kobay olarak hissetmenin berbatlığı bir yana dursun, buradan kurtulmak için boyun eğmekten başka çaresi de yoktu. Ancak bir şekilde iblisini, yeteneklerini ve Aludir olmayı yeniden keşfediyordu. Bu durum, merakını perçinliyor ve ona keyif veriyordu.

Karşılarındaki iblisin onları basitçe savurmasının ardından önünde beliren ekran ile göz göze geldi. İblisinin tüm yeteneklerini gözünü kapattığı an düşünebiliyordu. Vybukh, patlama adı verilen bir elementi kullanıyordu. Bununla birlikte fiziksel saldırılara da sahipti. Karşılarındaki iblis ise oldukça yüksek statlara sahip, muhtemelen elindeki 60 puanı dağıtsa dahi erişemeyeceği bir seviyedeydi. Bir de bu labirentten çıkana kadar karşılaşacağı tek iblis bu olmayacaktı. Muhakkak büyü ya da element kullanan bir iblis ile de karşılaşacak olmalıydı. Bu sebeple dengeli bir dağıtım yapmalıydı. Elemental saldırıları da, normal saldırıları da çeviklik gerektiren saldırılardı. Bununla birlikte güçlü ve dirençli olması da elzemdi. Siyah ekrana aklındaki tüm kargaşa ile birlikte hızlı bir biçimde sayıları girdi. Ardından çevresine bakındı.

Gözlüklü eleman henüz bir aksiyona geçecek gibi durmuyordu. Geveze kız da iblisine yeni bir emir vermişti. Bu durumda mantıklı olanın, durup beklemek olmadığına kanaat getirse dahi; karşılarında hala onlardan üstün olan bir iblise karşı bodoslama dalmak çok da etkili bir tercih değildi.

"Şu kızın iblisi. Ortadan koşacak. Ardından fırla ve sağdan saldır. İblis onunla uğraşırken sen de ona biraz daha yaklaşmış olursun. Geçebiliyorsan arkasına geç. Uygun mesafeye ulaştığın an Kuyruk Kırbacı tekniğini kullanarak saldır. Mümkünse hareket etmeyi bırakma. YÜRÜ!"

Bir yandan gözlem yapmaya devam ederken, diğer yandan iblisinin yapabileceklerini öğrenmeye çalışacaktı.

Varlık: 9
Güç: 11
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 12
Arun: 8
Duren: 6
İrade: 6

[Esther]

Esther ekranda tanıdık bir isim gördüğünde gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Karşısındaki sistem, kendisinden, cezalandırmak üzere bir kişiyi seçmesini istiyordu. Elbette Theo'yu seçtirmeye niyeti yoktu fakat yanındaki adamın da tanıdığı insanlar olabileceğinin farkındaydı. Bu sebeple istifini bozmadan Gadiel'e dönerek. "Listede tanıdığın birileri var mı? Theo'yu tanıyorum fakat onun haricinde kimseyi tanımıyorum. O hariç istediğin birini seçebilirsin... Tabii herkesi tanıyorsan farklı bir yöntemle de seçim yapabiliriz." Konuşmasını yaparken oldukça sakin, fakat bir o kadar da tedbirliydi. Her ne kadar yanında duracak birilerine ihtiyacı olsa dahi tanımadığı bir adama güvenmesi kolay değildi.

Yanındaki adam seçimini yaptıktan sonra kendisini tanıtmayı planlıyordu. "Ben Esther... Sen?" Daha fazlasına şimdilik gerek yoktu, sadece ismini bilmesi bile yeterliydi.

[Gadiel]

“Klik”

Gözlerinin bebeğinin bir küçülüp, bir büyümesine sebep olan ses buydu. Anlamsız bir gerginliğin kalp atışlarından başlayıp, damarlarından akan kanla birlikte vücuduna doğru yayıldığını hissedebiliyordu. Diken diken olan tüylerinin bünyesinde verdiği rahatsızlık canını sıkıyordu; ama asıl canını sıkan bedenini bir an terleyecekmiş kadar sıcak bir an ise soğuktan tir titreyecekmiş kadar soğuk hissettiren adrenalinin ta kendisiydi.

En başta bu kadar rahatken şimdi neden bu kadar gergin olduğunu anlayamıyordu. Sanırım bunun adı ölüm korkusuydu ve ölümlü bedenin ona yaşattığı tüm bu hisler bu korkunun esaretinden kaynaklanıyordu. Anlamsız bir tebessüm çok kısa bir an yüz hatlarında belirdikten sonra kadının ilk sandığı aşıp, ikinci sandığı açmasıyla silinip gitmişti. Kadın ikinci sandığı açamayınca istemsizce o tebessüm yüzünden silinmişti; ama en azından kadın üçüncü sandığı açınca en kötü senaryonun gerçekleşmemiş olmasının getirdiği ufak bir zafer hissi içini kaplamıştı.

Sirus zaferi olarak adlandırabilirdi bu durumu.

Önünde beliren listeye bakmış, akabinde ise onunla iletişim kuran kıza göz ucuyla bakış atmıştı. Kıza uzun uzun bakmış ve Theo isimli arkadaşından bahsettiği anda Gadiel listeye bakmıştı. Listede gördüğü çoğu kişiyi tanıyordu... Bu durumda karar vermek ona çok zor geliyordu. Gözlerini bir kaç saniye kapattı ve kararını verdi. Kızın kendi ismini bilmeyişini kullanacaktı.

O yapı olarak başkalarının kaderini bir tercih uğruna yok edecek değildi.

Kısa bir an kıza baktıktan sonra

"Gadiel'i seç lütfen." dedi samimi bir tebessüm ile.

Bu bir oyundu. Anlamsızdı belki de, bir kazananı olacağı da kesindi. Oyunları sevmezdi Gadiel, kazanan olmak ise onuru olan bir şey olmadığı sürece pek arzu edeceği bir durum olmazdı. Dostlarını kazanmak ve paçayı kurtarmak için öne atamazdı. O listede tanımadığı diğer kişilere ise sadece bir "İsim" ve "Tercih" olarak bakamıyordu. Kendisi gibi buraya sürüklenmiş olan ve bir hayatı olan hiçbir kimseye bu ihaneti yapamazdı.

Bu yüzden o ekranda kendi adını seçmeyi tercih etmişti.

Bunu yaparken ise az önce hissettiği o hislerin hiçbiri yoktu.

Ruhu, ölümden korkmuyordu.

Bedenin ise bu hisse alışması gerekti.

[Zenahpuryu]

Shy saldırıya geçtiği anda, benle onunla birlikte saldırıya geçmiştim. Karşımdaki buz canavarına hiçbir hasar veremeyeceğimin farkındaydım, yine de onu oyalayabileceğimi düşünüyordum. İblisler saldırıya geçtiğimiz ilk andan itibaren bize karşı bir savunma yapmayacka gibi duruyorlardı, ki bu çok daha iyiydi. Ben tahmin ettiğim gibi hasar verememişken, Shy'ın bağırışıyla birlikte kafamı ona döndürmemle, kolunun ziftimsi iblisin içinde kaldığını görebiliyordum. Bu beklediğim bir hamle değildi, Shy'ın kolunu kurtarmak için debelenişini görsem de, tam olarak ne yapmam gerektiğinden emin değildim. Belki de o iblisin kafasını dağıtmam gerekebilirdi, kafasını dağıtmaktan bahsetmişken, gerçekten dağıtmaktan bahsetmiyorum. Sadece bana doğru odaklanırsa belki de onu kurtarmam için bir şans doğabilirdi. Bu yüzden odağımı hızlıca çevirip zift adamın üstüne atlamam gerekiyordu. Bu yüzden, hızlıca üstüne koşturacak ve zift içinde kalacak kişi ben olacağım. Yumruk atmaktan ziyade, boyun kilidine almaya çalışacağım. Onu boyun kilidine alıp yere eğmeye çalışarak Shy'ı kurtaracağım, gerisini ise Shy'a bırakacağım. Eğer Shy'ı kurtarabilirsem, ona sesleneceğim.

"Shy, zift adamın üstünde Ejderha Pençesi tekniğini kullan! En azından iki kere kullanmaya çalış, ancak buz adama karşı dikkat et, sana karşı saldırıya geçerse ona karşı saldır!"

[GM - Dimensio]

Seraph&Theo&Dina; Seraph’ın sözlerinden sonra bir anlığına oluşan sessizliğin ardından, kulağınıza dolmaya başlayan cızırtılar bir kez daha bir şeylerin habercisi oluyor.

“Abi duydun mu!? Kız teknik vermediniz diyor... Duydun değil mi? Yani- Gerçekten- Abi, ne demek bu ya?”

“Evet… Hmmm- Hiç de iyi değil tabi. Yani nereden bakarsan bak… İhmal, bildiğin ihmal!”

“Abi dedim sana bu herifi zorlayalım bak, yaymış oturuyor diye!”

“Ya doğru da, adam hangi biriyle uğraşsın!”

“Ya abi, altı üstü teknik ayarlayacak! Bunu bile unutuyorsa, bu adam kesin başka şeyleri de unutuyordur! Mesela benim adım ******* ve bu adamın yarın bunu unutmayacağını bana söyleyebilir misin?”

“Yok artık daha neler! Adını niye unutsun herif. Sadece yapması gereken işleri yapmayı unutan bildiğin yurdum insanı! Fazla üstüne gidiyorsun bence.”

“Hayır abi, sonra siz işinizi düzgün yapmadınız falan diyecek bana! Kırarım kalbini bak, gerçekten!”

“Yok abi, öyle bir şey niye desin. Biz hatırlatırız, deriz abi teknik falan vardı onları unutmuşsun.”

“Ya biz ne yapacağız şimdi onu söyle sen! Kızcağız bana teknik vermediniz diyor, dolandırıcı diyor ve hepsinden önemlisi göt diyor! Hatta ‘ler’ de diyor, götler diyor! Göt dese ******* diyor diyeceğim ama, ‘ler’ dediği için biz de otomatikman göt oluyoruz! Yo dostum, yo! Ben birinin ihmali yüzünden göt olmayı kabul etmiyorum. Sen ediyorsan, buyur göt ol. Ama ben, asla! Kimse bana göt olduğumu söyleyemez!”

“Abi, öyle bir konuşuyorsun ki, sanırsın ben birileri bana göt desin diye burada oturuyorum! Unutmuş diyorum, unutmuş!”

“Beni ilgilendirmez! Ben göt olmayı kabul etmiyorum. Göt severim, ama olmam! Bu kadar basit!”

“Eeee, ne yapacağız peki?”

“Elbette telafi edeceğiz!”

“…”

“…”

“Abi… Sistemi açmışım ben!”

“Duydular yani, öyle mi?”

“Evet…”

“…”

“…”

“Merhaba sevgili dostlar! Az öncekilere kulak misafiri oldunuz bir kez daha… Çok sık bunu yaşamaya başladık ama idare edin! Neyse, konuya geliyorum hemen. Mavi saçlı dostumuza teknik yüklemesi unutulduğu için, kendisine gönlümüzden 50 puan veriyoruz! Yine çılgınlar gibi bonkör davranıyoruz! Neden?”

“…”

“Çünkü biz… Bazılarının aksine… İşimizi… Düzgün… Ya-pı-yo-ruz! Bilmem, anlatabildim mi!?”

“…”

“Amaaa~~ Mavi saçlı arkadaşımız bize alenen ‘göt’ demiş olduğu için ise, kendisine verdiğimiz 50 puanı geri alıyoruz! Neden?”

“…”

“Çünkü ben… Şahsen… Bizzat… Kendim olarak… Göt… De-ği-lim! Bilmem, anlatabildim mi!?”

“…”

“Ayrıca müzik falan da yok!

“…”

“Kapa!”

Seslerin kesilmesiyle birlikte, her biriniz başladığınız noktada ve belki de bir miktar ikiliyi sinirlendirmiş halde olduğunuzu anlıyorsunuz. Bu durumun şimdilik bir zararı dokunacak gibi durmasa bile, esas işinize, yani karşınızdaki iblis Ichigo’ya odaklanıyorsunuz. Bu noktada Seraph iblisine ortadan koşup kolunu kesmesi yönünde talimat veriyor ve Vagrut da sanki bu emri dinler gibi değil de, bir anda güçlendiğini hissederek yerinden koşmaya başlıyor. Aynı anlarda, Dina da Vybukh’a sözlerini sarf ediyor ve Vybukh da, sanki kendi istemiş gibi, yerinden hareketleniyor. Theo ise, bir şeylere karışmak yerine olduğu yerde kalarak durumu gözlemlemeye başlıyor.

Vagrut ve Vybukh, gözle görülebilir bir şekilde ilk koşuşlarından katbekat hızlı bir şekilde iblis Ichigo’ya doğru ilerlemeye başlıyor. Bu sayede, iblisler adına verdiğiniz puanların doğrudan bir etkisi olduğunu da ilk elden görebiliyorsunuz. Bununla birlikte, Vagrut’un Vybukh’a nazaran daha hızlı olduğunu da rahatlıkla fark edebiliyorsunuz. Ancak bu noktada sizi esas düşündüren, iki husus oluyor. Bunlardan ilki, iblis Ichigo’nun halen daha sabit bir şekilde duruşunu koruması olurken, ikincisi ve daha vahim olanı iblislerinizin verdiğiniz komutlarla pek ilgilenmiyor görüntüsü oluyor. Sanki Vagrut ve Vybukh, adeta hangisi önce vuracak yarışına girmiş gibi bodoslama bir şekilde iblis Ichigo’ya doğru ilerliyor ve aradaki çeviklik farkı sayesinde bunu ilk başaran iblis Vagrut oluyor.

İblis Ichigo’nun hemen yanına kadar giren Vagrut, sağ pençesini iblis Ichigo’ya indirmek için havalandırdığı esnada, iblis Ichigo bir anda sanki zigzaglar çizer gibi gözünüzün önünden kayboluyor ve bir anda Vagrut’un arkasında beliriyor! Pençesi havayı parçalamak dışında bir işe yaramayan Vagrut’un sırtına doğru yere yatay bir hamle yapan iblis Ichigo, basit bir şekilde Vagrut’un sırtında bir yara açıp kanlar fışkırmasına neden oluyor! Tam bu esnada, Vybukh da iblis Ichigo’nun hemen önüne kadar gelmiş oluyor ve kuyruğu ile ona bir darbe indirmek için hareketleniyor! Ne var ki iblis Ichigo bir kez daha aynı görüntüyle ortadan kaybolup, bu kez Vybukh’un ardında beliriyor! Vybukh’a da Vagrut’a uyguladığı tarifeyi uygulayan iblis Ichigo, üzerine gelen her iki saldırıdan kolaylıkla sıyrılmış oluyor ve bakışlarını size doğru dikiyor!

Gadiel&Esther; Yapacağınız tercih üzerine ağzınızdan çıkan kısa cümlelerin ardından, Gadiel kendi ismini dile getirerek tercihin hangi yönde olacağına karar veriyor. Zira Esther’in sadece Theo’yu koruyacağını belirtmesi nedeniyle, diğer isimlerin hiçbirine ilgi duymaması sonucunda, tercihiniz Gadiel oluyor ve ekranda isminin yazılı olduğu yere içinizden biri basıyor.

İsme dokunmanızın ardından ekrandaki tüm yazılar silinmeye başlıyor ve birkaç saniye siyah ekran kalıyor. Ardından ise, siyah ekran üzerinde bir kez daha yazılar çıkmaya başlıyor.

Code: Select all

Veri Güncellemesi Başlatılıyor…

Veri Güncellemesi… %100

Güncellenen Veri… Oyuncu Gadiel…

Oyuncu Gadiel’in statüsü değiştiriliyor…

…

Oyuncu Gadiel’in statüsü değiştirildi.

Güncel Veri… Oyuncu Gadiel iblis statüsüne alınmıştır.

Güncelleme Sonu…

Ekranda beliren yazıların ardından Gadiel bir anda ruhunun çekilmeye başladığını ve sanki boş bir kap haline gelen vücuduna yoğun bir sıcaklığın dolduğunu hissediyor. Bu andan sonra ise, Gadiel sonu gelmeyecek bir açlık hissetmeye başlıyor. Sanki ruhu, sonsuz ve dinmez bir kan açlığına sürükleniyor. Tüm ruhunu kemiren bu açlıkla yüzleşen Gadiel’in tüm kasları kasılıyor ve karşı konulamaz bir vahşilikle gözlerini Esther’e dikiyor. Tam bu esnada, kararan siyah ekranda bir kez daha yazılar belirmeye başlıyor.

Code: Select all

Veri Yüklemesi Başlatılıyor…

Veri Yüklemesi… %100

Yüklenen Veri… İblis Gadiel…

İblis Gadiel’e ait veriler sunuluyor...

...

İsim: Gadiel
Cinsiyet: Erkek
Boy: 172 cm.
Kilo: 70 kg.
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk
Varlık: 6
Güç: 3
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 10
Duran: 10
İrade: 4

Veri Sonu...

Tüm bu yazıların ardından siyah ekran yok oluyor ve birbirinizle göz göze gelmiş bir şekilde kalıyorsunuz.

Gadiel; Ruhundaki dinmeyen açlıkla kıvranmaya başlayarak varlığını anlamlandırmaya ve karşında duran Esther’i bir an önce yok etme isteğiyle yanıp tutuşurken, siyah ekran bir kez daha önünde beliriyor ve yazılar akmaya başlıyor.

Code: Select all

Veri Yüklemesi Başlatılıyor…

Veri Yüklemesi… %100

Yüklenen Veri… İblis Gadiel’in Dönüşümünün Sonuçları…

İblis Gadiel’in Dönüşümünün Sonuçları sunuluyor...

...

İblis Gadiel, karşısına çıkan tüm canlıları yok etmek zorundadır.
İblis Gadiel, hiçbir canlıdan kaçamaz.
İblis Gadiel, hiçbir savaştan kaçamaz.
İblis Gadiel, yok ettiği her bir düşman için stat kazanır.
İblis Gadiel, oyuncuları yok etmek için varlığını sürdürür.
İblis Gadiel, oyuncuları yok etmek zorundadır.
İblis Gadiel, kurallara aykırı hareket ederse ölür.
İblis Gadiel ölürse, oyuncu Gadiel ölür.

...

Veri Sonu...

Zenahpuryu; Shyrlonay seslenmesi üzerine gördüğün manzara karşısında, odağını Shyrlonay’a çeviriyorsun. Ancak bu odak değişimi, sana bir miktar pahalıya mal oluyor ve buzdan iblisin bacağına doğru savurduğu sağ kolu bu bacağına isabet ediyor! Bacağına inen yumruk, tahmininden çok daha güçlü bir etki bırakırken, en azından kaval kemiğinde bir çatlağın oluştuğunu düşünüyorsun. Bu haliyle, şimdilik savaşmaya devam edebilecek olsan da, çatlağın artması ve belki de bir kırığa dönüşmesi önündeki en büyük engel gibi duruyor. Öte yandan, yaşanan bu durum sandığın kadar güçlü, dayanıklı ve çevik olmadığını da bir kez daha gözler önüne seriyor.

Aldığın darbeye rağmen bir şekilde kendini toparlayıp ziftimsi iblise doğru hamleni gerçekleştirmeyi başarıyor ve bu sırada Shyrlonay’a da yapması gerekenleri dile getiriyorsun. Ancak ziftimsi iblisi kilide almak istediğin esnada, yaşadığın netice Shyrlonay’ınkinden pek de farksız olmuyor! Kollarını kapsayan ve sanki yavaş yavaş seni içine çeken ziftimsi sıvı, kollarının hareketini neredeyse sıfırlıyor. Shyrlonay ise, halen daha ziftimsi sıvının içinde debelenmeye çalışırken, kurtuluşu mümkün olmayan bir bataklığın içine çekilmeye başladığınızı hissediyorsun. Netice olarak, kendini feda edip Shyrlonay saldırıya geçmesini istemişsen de, tüm kurduğun plan tamamen çöpe gidiyor.

İçine düştüğün durumdan kurtulmak için kendince çözümler aramaya başladığın sırada, kulağına gelen cızırtılar belki de senin son kurtuluş ümidin oluyor.

“Ehehehee… Ne oldu errrrkek? Daha ufacıcık bir iblisi bile alt edemiyor musun?”

“Abi bizim errrrkek sözde errrrkek çıktı! Ehehehee…”

“Neyse tamam, dalgayı sonra geçeriz. Eheheheee…”

“Errrrrkek, senin için buradayız merak etme.”

“Seni güçlendirmemi ister misin? Güç, dayanıklılık, çeviklik… Hangisi lazım errrrkek?”

“Ne lazımsa söyle, yoksa geberip gideceksin.”

“Ha, sanma senin için yapıyoruz. Çok güçsüz olduğun için çabamız boşa gitmesin diye bunu yapıyoruz. Karşılığını alacağız yani errrrrkek!”

“Neyse, hadi söyle sen ne lazımsa!”

[Seraph]

Biliyordum işte, BİLİYORDUM! Adamlar sözlerini bitirirken mağrur ve mağdur bir ifade ile kollarımı iki yana açarak gökyüzüne, yani karanlık tavana doğru baktım ve dizlerimin üzerine çöktüm.

"Ben mi yaptım abi? BEN Mİ UNUTTUM? Çok şey mi istedim sanki? Bana böyle gözlerimden ışın atma gücün verin, tüm iblisleri tek bakışta yok edeyim falan mı dedim? Yoo beyfendiler yoo.. tek istediğim iki tane dandik tekniğim olsun, böyle iblisimi birinin üzerine salarken havalı bir şekilde KAPLAN PENÇESİİİİ falan diye bağırayımdı. Tamam tamam, belli ki çok şey istemişim. Kusura bakmayın Pardon ya. Özür dilerim. Yok yok, tamamen benim suçum. BEN unutmuşumdur kendime teknik sunmayı. Hadi beni geçtim, ya bu arkadaş?"

Elimle Tavşan'ı gösterdim.

"Bakın ben yine fena değilim. Tekniklerim yoksa da aslan gibi bir ibl..."

Yutkundum. Göz ucuyla, bana az önceki odada siktiri çekip ölüme terk etmiş olan Vagrut'a baktım.

"Yani iyi kötü bir iblisim var! Peki ya bu adam? HERİF YUMRUK ATMAYA ÇALIŞTI MİLYON STATLIK DÜŞMANA! ALOO?!"

Yavaşça ayağa kalkarken odadaki diğer insanları inceledim. Zıplayan Patlamış Mısırlar'ın sonu böyle olmamalıydı. Ekip daha yeni kurulmuştu, ölmek için fazla erkendi. İki kana susamış iblis Ichigo'ya saldırdıklarında, sonucu daha ilk pençe atılmadan tahmin etmiştim. Civciv'in gözlerindeki endişe yersiz bir paranoya değildi. Birkaç adım ilerledim.

"Merhaba beyfendi. Az önceki karışıklık için kusura bakmayın, sizi birine benzettik. Sormuş olduğunuz soruyu nacizane cevaplayayım, hayır bizler Arrancar değiliz. Hem da hiç değiliz. Alakamız bile yok. Baksanıza şunun suratına, en ufak bir şeytanlık görebiliyor musunuz? Ben göremiyorum. Olay şu ki, bizi buraya kapatırlarken bazı tehditler ettiler. Yok efendim Ichigo eğer kılıcını karnına saplamak sureti ile kendini parçalamazsa biz masum insanlar olarak ölürmüşüz de, o asla bizi ölüme mahkum edecek kadar kötü biri değilmiş de, bunu yapması için sınırlı zamanı varmış da bilmem ne. Hayır dedim, olur mu öyle şey. Bizimki can da onunki değil mi? Kimse bu kadar iyi kalpli bir melek olamaz dedim. Ölüm meleği bile olsa dedim."

Aramızdaki devasa güç farkı, bazı şeyleri yapmamızı engelliyordu. Ama emin olduğum tek bir şey vardı, bizler gerçekten de Arrancar değildik.