Page 1 of 4
Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 18 Sep 2023, 12:03
by GM - Dimensio
Aludir Üssü’ne gelmenizin ardından vakit kaybetmeden diğer takımlar gibi kendinize bir oda buluyor ve buraya geçiyorsunuz. Takımınız lideri olan Agthar başından beri takındığı ciddi tavrı değiştirmeden odaya girmenizin ardından Azuldir’e “Kapıyı açabilirsin." diyor. Fakat Azuldir, Agthar’ın bu ciddiyetine karşılık omuzlarını silkmesinin ardından “En azından bunu yapabilirim.” diyor, taht odası dışındaki konuşmanıza atıfta bulunurcasına. Agthar çatılan kaşlarına rağmen bu sözleri sineye çekmiş gibi görünürken Azuldir sanki başıyla senden de müsaade almak ister gibi bir hareket yapmasının ardından kapıyı açacak hareketlerini yapmaya başlıyor. Karanlığa açılan kapı belirdiğinde Azuldir ilk olarak Agthar’a dönerek “Önden buyurun Kaptan!” diyor yüzündeki gülümsemeyle. Agthar ise herhangi bir şey söylemeden kapıya doğru ilerlerken, son anda adımını havada kesip Azuldir’e dönüyor ve “Bir şeyler yapmaya kalkarsan, bunun sonuçlarının ağır olacağını aklından çıkarma Azuldir.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise sana dönüyor ve “Gidelim.” diyor.
Karanlığa ilk adımını attığın anda, bir şekilde daha önce gittiğin bölgeye ulaşmadan önce hissettiklerini hissediyorsun. Adımlarının karanlığa düşmeyeceğini hissederek yüklediğin temkinle birlikte, gözlerinin gördüğü karanlığa odaklanıyorsun. Adımını sonlandırdığın anda gözlerinin önünde var olan karanlık birden, sanki adeta bir perde gibi kalkarak turuncuya ve kızıllığa bırakıyor kendini!
Ciğerlerine dolan havanın gerçek olup olmadığını sorgulatacak masmavi gökyüzü tüm şanıyla gözlerinin içini doldururken, daha önce içine girdiğin Wrufolst’un soğukluğu ile şu anki aydınlığı kıyaslamadan edemiyorsun. Göz alabildiğince uzanan çimenler, sağında ve solunda varlığını gösteren ufak tepeler ile ufukta kendilerine yer bulmuş dağlar, adeta eşsiz bir tablonun her bir ayrı parçası gibi arzı endam ediyor. Doğanın her bir renk tonu, tüm huzuru ve dinginliğiyle seni sarmalamaya başlarken, bulunduğun yerine gerçekten iblis diyarı olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsun. Daha önce senin nezdinde sadece karanlıktan, kasvetten ve soğuktan ibaret olan iblis diyarında böylesine bir yer olabileceği aklının ucundan bile geçmezken, şimdi bir başına burada var olmak en büyük kabusun içinde gördüğün tatlı bir rüya gibi geliyor.
Her bir nefesi, ciğerlerini daha da mutlu etmek istercesine almaya başlıyor ve derece olarak tam yaşanmalık olan havanın keyfini sürmemek için kendini zor tutuyorsun. Önünde uzanan çimenlik alana herhangi bir patika olup olmadığını kestirmek için daha dikkatli bakıyorsun. Ancak daha önce eşsiz tablo olarak düşünebileceğin bu yerde, herhangi bir şekilde patika veya ezilmiş çimen göremiyorsun. Bitkiler ve ağaçlar dışında, herhangi bir canlının varlık bulmadığını düşündüğün topraklarda, bir başına sadece hayranlıkla etrafı izleyebiliyorsun.
Gözlerinle etrafını bir kez daha kolaçan ettiğinde, sağında ve solunda etrafını daha net bir şekilde görmeni sağlayacak tepecikler olduğunu görebiliyorsun. Katmanlı bir şekilde var olmuş bu tepeciklerin doğal yollarla oluştuğunu düşünüyorsun, ancak bu doğallığın olağanüstülüğü bile seni önünü ilikleyip saygıyla alkış tutturmaya zorluyor. Yeşilin, beyaz bulutlarla bezenmiş mavinin ve yer yer kahverenginin insanı hayrete düşüren tonlarıyla kendine gelmen beklediğinden daha uzun sürecek gibi duruyor.
Hemen hemen seninle aynı anda gelen Azuldir’in açtığı kapıyı kapatmasının ardından, sanki burada tek başınaymışsın gibi bir his içine doluyor. Azuldir ve Agthar’a kayan bakışların, onlarda seninkine benzer hisler uyanmadığını açıkça gösterirken, Agthar keskin bir şekilde etrafına bakıyor. Azuldir ise gökyüzüne doğru diktiği bakışlarıyla derin bir nefes alırken “Ne yapıyoruz şimdi?” diye soruyor. Azuldir’in bu sorusunu duymazdan gelen Agthar bir süre daha çevreye bakmasının ardından “Yakında bir iblis sezemiyorum. Öncelikle alanı incelemekle başlayalım!” diyor. Sözleri ağzından çıkan kati bir emir gibi duran Agthar bakışlarını sana doğru çevirirken bu üslubunun sertliğini fark edercesine “Benim düşüncem bu yönde. Sen ne önerirsin?” diyerek fikrini soruyor.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 18 Sep 2023, 22:22
by Diniel
Sıkıcı uzun bir yolculuktu. Aynı ortamda bulunan üç kişi sanki her biri farklı boyutlarda birbirinden kopuk geçmiş gibiydi vakit. Umursamamıştım. Ne Azuldir ile konuşup tansiyonumu yükseltmek ne de keskin kılıç Agthar’ın derdini çekmek istiyordum. Kollarımı bağlamış, bakışlarım camdan dışarı bakarken kendi dünyamda geçiriyordum vaktimi yolculuğun büyük bölümünde. Diniel olarak yaşamayı sürdürebiliyor olmam, varlığımı anlamlandırabildiğim anlamına gelmiyordu. İstediğini yapma konusu bir yana, nerede ne yapmam gerektiğine bile emin olamayan biri olarak vaktimi geçirmiştim şimdiye kadar. Ancak bunun böyle devam etmesinin bana hiçbir faydası olmadığı gibi kendimi sürekli olarak aşağı çekilmiş hissediyordum. Farklı olarak gelişen şey, hayat tecrübemin sürekli arttığını fark edebiliyor olmamdı. Keşke güzel şeylerle dolu olsaydı…
Üsse vardığımızda Grubumla beraber vakit kaybetmeden kendimize bir oda bulmuştuk. Agthar’ın Azuldir ile gerçekleştirdiği ufak münakaşayı boş bakışlarla izledikten sonra gözlerimi kapatıp sert bir nefes veriyordum sadece. Azuldir’e bu kadar güvenmemesinin sebebi neydi bilmiyordum ama Agthar fazla tedbirli davranmaya çalışıyordu. Sözlerinin Azuldir tarafından pek bir karşılığı yokmuş gibi görünse de ikisi arasında belki de geçmişten gelen bir sorun vardı. Bunu bilemediğim gibi pek ilgimi de çekmiyordu. Ancak Azuldir’i de tanımadığım için ona güvenmek gibi bir sebebim yoktu.
Agthar’ın bana bakıp ‘gidelim’ komutunu vermesiyle bulunduğum grup gitgide usta-çırak ve onun yanında bir de ayak bağı vardı sanki. İnsan boyutunda yaşananları engellendiğim için pek beğenememiş olsam da o buzul diyarın benzeri ile yeniden karşılaşabilme ihtimaline karşı da kendimi şimdiden memnuniyetsizliğe hazırlamıştım. Karanlığa attığım adımlarla beraber önce karanlığa odaklanıyor, ardından ise karanlık perde kalkarak hiç de tahmin edemeyeceğim bir yerde buluyordum kendimi. Doğanın bütün güzellikleri ile boyanmış bu boyutta yumuşak çimenliklerin üzerinde bulmuştum kendimi. İnanmakta zorlandığım bu yerin varlığını hızla çevreye bakarak kendime kanıtlamak istiyordum. Bakışlarım diğer ikisine gittiğinde onların pek şaşırmadığını görmüştüm. Herhalde daha önceden buraya gelmişlerdi.
Lezzetli havayı ciğerlerime usulca çekerken Azuldir’in sorusuyla doğal güzelliklerle bütünleşmiş ruhum ortamından kopup görev meselesi ve yapılması gerekenlerle kararıyordu yeniden. Pişmanlıkla aldığımı nefesi geri verirken Agthar çevreye bakınmasını bitirmiş, yakında iblis sezemediğini söylemişti. Bu konuda iyi olmadığım için böylesi biri kullanışlı olacaktı ancak sözündeki kati emir gibi çıkan sözlere karşı ciddileşen bakışlarımı ona çevirmiştim. Üslubunun sert olduğunu fark etmişti ki, bunun kendi düşüncesi olduğunu ayrıca belirtip benden fikir istemişti. Takındığım ciddiyete tezat gibi dursa da usulca sağ işaret parmağımla bir sağ bir de sol tepeyi gösterip “Çevreyi daha iyi gözlemleyebilecek bir noktaya çıkalım” dedikten sonra elimi indirip kollarımı göğsümün altından kavuşturuyor ve “En son bunu kendime önerdiğimde etrafımı iblisler sarmıştı ancak bunun bir önemi olduğunu sanmıyorum” diyecek ve bakışlarımı ona yönlendirmemle bana atılmış topu grubun son üyesi Azuldir'e atacaktım.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 19 Sep 2023, 14:34
by GM - Dimensio
Fikrini dile getirmenin ardından Agthar veya Azuldir’de fikrine dair belirgin bir onaylama veya reddetme görmüyorsun. Esasında Agthar ile aynı yönde gibi görünen fikrinin aksi yönde bir karar alınmasını da beklemiyorsun. Her ne kadar Azuldir konuyla ilgili bir şeyler söylemek ister gibi görünse bile, sanki Agthar tarafından kendisine söz verilmediği için susturulmuş gibi bakışlarını ikiniz arasında gezdirmekle yetiniyor. Agthar ise, senin gösterdiğin tepelere derince bakmasının ardından “O halde Diniel’in dediklerini uygulayalım.” diyerek sol tepeciğe doğru adımlamaya başlıyor.
Etrafındakileri gözlemleyebilmek adına, tepeciğe doğru ilerken bakışlarınla etrafını taramayı ihmal etmiyorsun. Agthar da tıpkı senin gibi etrafına bakınırken, Azuldir sanki bir konu mankeni gibi kaygısız adımlarla ilerlemeyi tercih etmiş görünüyor. Adımlarınız ne hızlı ne yavaş bir şekilde ilerliyor ve halen daha bulunduğunuz bölgenin doğaüstü güzelliğine kapılmamak için direniyorsun. Tepeciğe doğru gelmeye başladığınız esnada, attığın her adım son adım olabileceğini düşünerek halen daha tetikte bekliyorsun. Ancak bu anda, Agthar’ın bir anda duraksamasıyla birlikte sanki içgüdülerin de harekete geçiyor ve bir anda arkanda beliren bir aura hissediyorsun. Agthar ile birlikte sanki senkronize bir şekilde bakışlarınız hemen hemen arkanıza çevrilirken, Azuldir hiçbir şey yapmadığını göstermek ister gibi iki elini de havaya kaldırıp kafasını iki yana sallıyor şaşkın bir şekilde. Fakat bakışlarınız Azuldir’i de aşıp arkasına yöneldiğinde, 50 santim boylarında üç canlının uçarak size doğru geldiğini görüyorsun! Herhangi bir kanatları olmasa bile, üzerlerindeki pelerinleri sayesinde uçuyor gibi görünen bu üç canlı, iblis olduklarına dair auralarını kolaylıkla hissettirirken, sanki hedefleri sen değilmişsin gibi duruyorlar. Her ne kadar Agthar gerilen vücuduyla adeta bir savaş pozisyonu almış bir şekilde dururken, size doğru gelen bu üç iblisin herhangi birinden saldırganlık veya benzeri bir şey hissetmiyorsun. İblislerle aranızdaki mesafe, gözlerinin onları rahatlıkla görebileceği bir mesafeye geldiğinde ise, sarı, gece mavisi ve kızıl saçları olan üç iblisin gri derileri bile detayına kadar gözlerinin önünde oluyor.
Üç iblisten sarı saçlı olan diğerlerine nazaran daha önce giderken, uçmasını kesmeden yanınıza geldiği anda “Ben…” diyor ve yanınızdan geçip gidiyor. Onu takip eden gece mavisi saçları olan iblis, aynı güzergahla yanınızdan geçerken “Olsam…” diyor. Sona kalan kızıl saçlı iblis ise, tıpkı diğer ikisi gibi aldığı zevkin yüzüne yayılan gülümsemesini saklamadan “Kaçardım!” diyerek üçlünün cümlesini tamamlıyor! Üç iblis, uçarak ilerlemeye devam etseler bile, birlikte kurdukları cümlenin sebebini tam olarak anlayamadığın gibi, Azuldir ve Agthar’ın yüzünde de bunu anladıklarına dair bir ifade göremiyorsun.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 20 Sep 2023, 03:56
by Diniel
Agthar, onun önerisine pek de uzak olmayan düşüncemi ne reddetmiş ne de kabul etmişti. Azuldir de böyle davranıyor gibi görünse de bunun sebebi olarak daha çok Agthar’ın baskısı olduğunu düşünmeden edemiyordum. Üzerine daha fazla vakit geçmeden önerimin kabulüyle tepeye doğru ilerlemeye koyuluyorduk.
Çevre öylesine güzel görünüyordu ki şu ikisi yanımda olmasa çoktan kendimi çimenlerin kucağına bırakmış, sırtüstü uzanıp bakışlarımı yumuşak bulutlarda gezdiriyor olurdum. Ancak onun yerine son derece temkinli adımlarımı sürdürmeye devam ederken etrafımda kayda değer bir şey olup olmadığına bakıyordum. Anlamadığım bazı şeyler vardı. Buraya gelmeden önce dünya pek umurumda olmadığı için sorgulamamıştım ancak kutsal hazineyi bu şekilde dolaşıp nasıl bulacaktık bilmiyordum. Etrafı gözlemlemedeki amacımı bu sebeple canlılıklara değil yapılara çevirmem gerektiğini düşünüyor olsam da doğa dışında bir şey görünmüyordu henüz. Aslında dikkat edince doğanın da canlılığı barındırdığına dair pek bir işaret yoktu ortada. Canlı olan tek şey ağaçlar ve bitkilerden ibaret gibiydi. Ancak ne böcek ne de kuş sesleri duyabildiğim için sanırım boş bırakılmış bir vaha gibi diyebilirdim. Vaha ne demek bilmesem de kelime bilgim bunu seçtiriyordu bana.
Epeydir kendim dışında bir şeyleri sorgulamayan zihnim yavaşça çevreye yönelik çalışmaya başlıyordu bu bölgedeki yalnızlığı merak ederek. Ancak daha fazla bir şey sorgulama fırsatı olmadan, tepeciğe ilerleme yolu sırasında Agthar’ın ansızın duraksamasıyla sanki bir anda içgüdülerim devreye giriyor ve arkamda beliren aurayı hissediyordum. Agthar ile eşzamanlı olarak arkamı dönüp baktığımda Azuldir iki elini havaya kaldırıp kafasını iki yana sallayarak sebebinin kendisi olmadığını belli ediyordu. Bakışlarım Azuldir’in ötesine geçtiğinde gördüğüm karşısında gözlerim büyüyordu! Başta ufacık görünseler de yaklaştıkça iyice belirginleşen inanılmaz tatlı üç iblis sanki pelerinleri sayesinde uçabiliyormuş gibi yakınımıza doğru geliyordu. Herhangi bir tehdit hissetmememle beraber görünüşleri iyice tatlılaşan bu iblislere her anını ölümsüzleştirmek istercesine bakıyordu gözlerim her ne kadar dışarıdan yalnızca biraz etkilenmiş gibi vücudum tepkisiz kalsa da. Hınzırca gülümseyip uçarak yanımızdan geçip giderken iblisler birbirinin sözlerini tamamlayarak ‘ben olsam kaçardım!’ diyorlardı. Varlıklarından ne kadar etkilenmiş olsam da duyduğum bu bütünleşen söz karşısında kafam karışıyordu. Azuldir ve Agthar da bunun sebebini pek anlamamış gibi görünse de, neden hiç durmadan geçip gittiklerini düşününce aklımda onların bir şeylerden kaçıyor olma ihtimali canlanınca tüm bu güzellikler ve tatlı yaratıkların yerini hayatta kalma güdümü korumaya yönlendiriyor ve arkalarından ciddiyetle “Neden kaçalım?!” diye seslenmeden edemiyordum.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 21 Sep 2023, 10:43
by GM - Dimensio
Üç iblisin yanından geçip gitmesinin ardından, onlara seslensen bile, iblisler düz bir şekilde ilerlemeye devam ediyorlar. Onların bu ilerleyişi kısa vadedeki güzergahlarını da sana gösteriyor. Ancak uzun vadede, ortamın açıklığını da dikkate aldığında, gittikleri güzergahları takip etmenin güç olduğunu fark edebiliyorsun. Agthar ve Azuldir’in hareketsizliği sana da sirayet etmişken, iblislerin varlığını, söylediklerini ve gerçekten kaçıp kaçmaman gerektiğini kendine soruyorsun. Ne var ki, Azuldir’in rahat tavırlarına karşın çevresini yoklayan Agthar’ın bakışları iblislerin geldiği yöne kilitlenmişken Agthar “Geliyorlar!” diyebiliyor sadece.
Agthar’ın bu sözüne karşılık bakışlarını aynı yönde sabit tutsan bile, henüz bir şey hissedememek Görü konusundaki yeteneğinin Agthar ile kıyaslanamayacağını yüzüne vuruyor. Fakat sadece birkaç saniye sonunda, artık bu yeteneğin yerine gözlerine güvenmeye karar veriyorsun. Zira sizden yaklaşık 30 metre uzaklıkta beliren, yerden yükseklikleri iki metre olan, derileri yeşilimsi pullar barındıran, gür yelelerinin ve kuyruklarının ucu mor renkte olan, uzunlukları ise 5 metreyi bulan ve kurdu andıran onlarca iblisin vahşi bakışlarını görüyorsun.
İblisler, gözlerinle görülebilir olduğu andan itibaren, size doğru hızlı bir şekilde koşmayı sürdürüyorlar. Bakışlarınla sayılarının 20 kadar olduğunu gördüğün iblisler, sanki doğruca diğer üç iblisin gittiği yöne doğru ilerleme arzusunda gibi duruyorlar. Ne var ki, iblislerden hissettiğin yoğun saldırganlık hissi, yollarına çıkmanız halinde sizi de içine alacak gibi duruyor. Bunun yanında, üç iblise dair hislerin bu saldırganlık hissiyle silinirken Azuldir “Onlara hadlerini mi bildireceksiniz, yoksa topuklayacak mıyız?” diye soruyor, rahat tavrından taviz vermeden. Buna karşın Agthar durumun ciddiyetinin daha farkında olduğunu belli eden iblislere sabitlemiş olduğu bakışlarıyla “Şu an yerimizi belli edecek hareketlerden kaçınmalıyız. İki yana ayrılıp gidelim. Ben sağ tarafa, sizler sol tarafa. Tehlike sonlandığında bu noktada buluşuruz.” diyor. Agthar bir kez daha sorgulanamayacak bir emri vermiş gibi konuşmasının ardından, bu kez bakışlarını kaçamak bir şekilde sana çevirerek senin fikrinin ne yönde olacağını sorar gibi duruyor.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 25 Sep 2023, 14:47
by Diniel
İblislerin gidiş güzergâhını görebilmeme karşı gittikleri yoldan kolayca geçemeyeceğimi görebiliyordum. İblislerin bu beklenmedik varlığı ve ortamı iyice kararsızlaştıran bütünleşik tek bir cümlesi ile belirsizlik ortamında kalakalmışken Agthar’ın “Geliyorlar” sözü ile iblislerin ne demek istediği de gün ışığına çıkıyordu.
Agthar’ın baktığı yöne dönüp ne olduğunu hissetmeye çalışsam da bir şey göremeyip hissedememekle görü konusunda Agthar’dan iyi olmadığımı da ortaya çıkarsa da onun hissiyatına inanıyor ve bakmayı sürdürüyordum. Geçen birkaç saniyenin sonunda ortaya çıkan beş metrelik devasa yaratıkları gördüğümde bir anda bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Tehdit olan şey boyutları değil, sayıları gibi görünüyordu. Boyut olarak on metreden büyük devasa yaratıklarla pek bir sıkı fıkı olduğum için etkilenmiş sayılmazdım.
Azuldir’in ne yapılacağı ile ilgili sorusuyla beraber Agthar gerekçeli bir öneri sunuyordu. Sözü ne kadar emir gibi çıkmış gibi olmasına karşı dönüp bana olan o bakışından fikrimi sorguluyordu adeta. Yani, onun tarzı böyleydi sanırım. Bunlara takılacak vakit olmadığı için hızlıca bakışlarımı ona çeviriyor ve “Tamam. Ancak biraz önceki ufak iblisler bir acayiplik hissi uyandırdı. O nedenle kurtlar yanıltıcı olabilir” diyordum sert tonda. Ardından Azuldir’e dönüp “Gidelim” deyip sol tarafa koşmaya başlayacaktım.
Bu iblisler buzul diyardakilere göre çok daha atik ve güçlü görünüyorlardı ancak asıl dikkatimi çeken şey o küçük bilinçli iblisler olmuştu. Onlar gibi ne kadarı burada bulunuyordu bilmiyordum. Bu yüzden koşarken Azuldir’e “O küçük iblisler de neydi? Böyle akıllı iblislerin ortada uçuşması normal bir şey mi?” diye soracaktım.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 27 Sep 2023, 11:53
by GM - Dimensio
Agthar’ın sözlerini onaylayan cümlelerinin ardından söylediğin sözler, Agthar’ın da dikkatini çekmiş gibi duruyor. Zira bakışları her ne kadar gideceğiniz yönlerde olsa bile, küçük iblislerden bahsetmenle birlikte bakışlarını onların gittiği güzergaha çevirmesi, en azından Agthar’ın da şüpheleri olduğunu ortaya koyuyor. Ancak kurda benzeyen iblislerin yaklaşmayı sürdürmeleriyle birlikte planına uygun hamle yapma ihtimalinizin azalması, şimdilik bu düşünceleri ardınızda bırakmanıza neden oluyor.
Agthar’ın hareketlenmesiyle birlikte Azuldir ile birlikte sol tarafa doğru olağanca gücünüzle koşmaya başlıyorsunuz. Bu esnada Azuldir, sürekli arkasını kontrol ederek herhangi bir iblisin sizi takip edip etmediğini kontrol etmeye çalışıyor. Bunun yanında adımlarınız sizi sık ağaçların olduğu ormanlık bir alana götürüyor gibi görünüyor. Her ne kadar görüş açından bir iblis göremesen bile, Azuldir’in hala ısrarlı bir şekilde hızlanma çabası, içten içe sana takipçileriniz olabileceğini söylüyor. Ancak yine de koşma esnasında sorunu sorduğunda Azuldir “Neticede iblis diyarındayız, ne görmeyi bekliyordun ki?” diyor. Bakışlarını bu cevapla Azuldir’e kaydığında, onun yüzündeki şapşal gülümseme olayı dalgaya vurmaya çalıştığını açıkça gösteriyor. Ne var ki gözlerindeki ciddiyet, Azuldir’in gülümsemesini hızla silerken “Muhtemelen Zagran seviyesindeki iblislerdi. Ancak Sigluran olma ihtimalleri de var… Boyutları seni aldatmasın.” diyor. Fakat hemen ardından ise “Peşimizdeki iblisler ise en iyi ihtimalle Zagran seviyesinde. Yani küçük olanların bu iblislerden kaçmasını gerektirecek bir durum olduğunu düşünmüyorum.” diyen Azuldir, adımlarını hemen hemen senin yanına kadar getirip ardından senin hızına uyum sağlarken “Muhtemelen oyun peşinde olan küçük iblislerdir.” diyor.
Azuldir’in yanına gelmesiyle birlikte onun yüz hatlarını daha rahat görebiliyorsun. Bu sayede, az önce söylediği sözlerinin altında pek de bir ciddiyet olmadığını, içeriği doğru olsa bile üstünde durmaya değmeyen bir şeylerden bahsediyor gibi olduğunu fark ediyorsun. Nitekim Azuldir’in bakışlarını birkaç kez kaçamak olarak sana kaydıktan sonra, Azuldir ağzındaki baklayı çıkarıyor ve “Buraya gelmeden önce bir sebepten dolayı beni aradığını söylemiştin. Hazır Efendi Agthar da yokken, bunu konuşmaya ne dersin?” diye soruyor.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 30 Sep 2023, 01:47
by Diniel
Azuldir koşmaya devam ederken soruma cevabı sanki iblisler kaçmıyormuş da gezintideymişiz gibi tasasızca olayı dalgaya vurarak veriyordu. Bakışlarımdaki ciddiyetin tutumunu hemen düzeltmeye yetmesi iyi olmuştu. Ancak bu yaşanana takılmam iblislerin seviyelerini söylemesiyle sona eriyordu. Ufacık varlıklarına rağmen belki de Sigluran seviyesinde olabilmelerine ne denirdi bilemiyordum. Peşimizdeki iblislerin ise Zagran seviyesinde oluşu durumun ciddiyetini benim için arttırıyordu. Seviyesi tek başına olsaydı göz ardı edilebilirdi belki ancak onlarcası bir arada saldırması ile karşı karşıya kalmamak için akıllıca hareket etmemiz gerektiğini düşünüyordum.
Azuldir’in iblislerin tehlikeli oyunlarına karşı rahatça konuşmasına karşı ne desem bilemiyordum. Üzerinde daha fazla konuşmak istemiyordum ancak onun tutumunu da, olayı da aklımda tutacaktım. Azuldir’in bu rahatlığının bir şeyleri bildiğinden olması gerektiği düşüncesindeydim. Biraz sonrasında konuyu onunla konuşmak istediğim meseleye çektiğinde ise onun bilgisinden faydalansam mı yoksa burada sık ağaçlıklar arasında koştururken bunun yeri değil mi emin değildim. “Dikkatini başka konulara verebilecek kadar kendine güveniyorsun demek” diyordum koşturmayı sürdürürken. “Maeve ile ilgili şüpheler bu kadar üstündeyken bu konuyu seninle ne kadar açık konuşmalıyım bilemiyorum ama bu konudaki seninle ilgili düşüncelerimi zaten sana söylemiştim” dedikten iki saniye sonra “Dedikodu meselesi…” diye konu başlığını veriyordum ona. “Kabaca hakkımda nasıl bilgi edindiğini sormalıyım. Sürekli yeni Aludir’ler doğuyorsa ve bu düzenli bir şeyse neden seninle daha önce hiç konuşmadan belki de şans içerisinde hiç konuşmayacak olsak bile sana birileri hakkımda bilgi edinip sana bu bilgileri aktarabiliyor anlamadım. O günkü konuşmana takıldım” diyordum.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 02 Oct 2023, 09:44
by GM - Dimensio
Azuldir ilk söylediğin cümlenin ardından iki kaşını da havaya kaldırıp yüzüne saf bir ifade takınırken, arkanızdan koşturan iblisleri pek de umursamadığını, ancak sözlerini bir iltifat olarak aldığını belli ediyor. Fakat konuya girdiğinde, yüzündeki o saf ifade kaybolup yerini görmeye alıştığın denilebilecek tebessüm aldığında, Azuldir’in sanki bu konuşmayı yapacağını önceden tahmin ettiği yönünde bir kanaat uyanıyor nezdinde. Sözlerin sonlandığında ise Azuldir’in tebessümü ufak bir kikirdemeye dönüşürken “İblis diyarından çıkmanızın ardından hakkınızda bir rapor düzenleniyor. Bu rapor aslında her şeyin de başlangıcı oluyor. Sizin hakkınızdaki bilgiler, kanaatler, muhtemel potansiyeliniz ve bunun gibi başkaca çeşitli bilgiler. Aslında bunların hepsi bir prosedürden ibaret. Yani, sonraki süreci biliyorsun.” diyor. Bu sözlerinden sonra Azuldir konuyu tam olarak anlayıp anlamadığını çözmek için bakışlarını sana çevirse de, yüzüne yerleşen çatık kaşlar Azuldir’e daha detaylı konuşması gerektiğini hissettiriyor. Hafifçe arkasına bir bakış atmasıyla birlikte Azuldir’in bakışlarına eşlik ettiğinde, bu kez arkanızdan beş tane iblisin size doğru koşarak gelmekte olduğunu görüyorsunuz. Ne var ki bu durum, en azından Azuldir için, henüz bir tehdit yaratıyor gibi durmadığında, Azuldir tekrar önüne dönüyor ve aldığı hafif bir nefesin ardından “Şu mülakat sistemi… Bana göre olması gereken, yeni Aludir olan bir kişinin tüm organizasyonların temsilcileriyle görüşmesi. Gerçi organizasyonlara ne kadar ihtiyaç var, orası meçhul ama tüm sızıntı aslında buradan başlıyor. Sen de fark etmişsindir ki, mülakat denilen mevzuya sadece yeni Aludirleri bünyesine almak isteyen organizasyonlar katılıyor ve seçim işini tamamen yeni Aludir olmuş biri yapıyor. Aslında bu demek ki, zaten diğerlerinin sizin hakkında bilgisi bulunuyor.” diyor. Bu cümlelerinden sonra Azuldir sana yakın olan sağ gözünü kırparak olaylara dair açıklamasını yaptığını işaret ediyor.
Azuldir bu aşamada arkasına bir kez daha döndüğünde, bu kez iki iblisin beş metre kadar size yaklaşmış olduğunu görüyorsunuz. İki iblis de ağzından dökülen salyalara aldırmaksızın her an sizi alaşağı etmek ister gibi koşarken, diğer üç iblisin daha geride kaldığını görebiliyorsun. Azuldir iblislerden aldığı bakışlarını sana doğru çevirirken, etrafınızı saran sık ağaçlığa kaçamak bir bakış atmasının ardından “Keşke bir yemek masasında olsaydık, daha rahat konuşurduk. Ama şu arkamızdakileri sanırım bizi pek rahat bırakmayacak.” diyor gülümseyerek. Ardından bir kez daha sık ağaçların arasında gözlerini gezdiren Azuldir “Ne yapalım? Kaçmaya devam mı edelim yoksa işlerini bitirip rahat bir sohbete mi gömülelim?” diyerek topu sana atıyor.
Re: Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)
Posted: 05 Oct 2023, 16:30
by Diniel
Akşam yazacağım.