Bir İblisin Uğultusu (2. Kısım) (Zenahpuryu)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

07 Apr 2023, 15:13

Mazuin’in karanlık kapıyı açmasının ardından, içinizde iblis diyarına ilk giriş yapan kişi Paschar oluyor. Onun adımlarını Baglis takip ederken, Lavnivia da kendisini iblis diyarına bırakıyor. Grubun son üyesi olarak karanlığın içine bu ana kadar iblis diyarında geçirdiğin anları düşünerek girdiğin sırada, karşına hiç beklemediğin bir manzara çıkması göz bebeklerinin büyümesine neden oluyor.

Image


Ciğerlerine dolan havanın gerçek olup olmadığını sorgulatacak masmavi gökyüzü tüm şanıyla gözlerinin içini doldururken, daha önce içine düştüğün karanlıkla şu anki aydınlığı kıyaslamadan edemiyorsun. Göz alabildiğince uzanan çimenler, sağında ve solunda varlığını gösteren ufak tepeler ile ufukta kendilerine yer bulmuş dağlar, adeta eşsiz bir tablonun her bir ayrı parçası gibi arzı endam ediyor. Doğanın her bir renk tonu, tüm huzuru ve dinginliğiyle seni sarmalamaya başlarken, bulunduğun yerine gerçekten iblis diyarı olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsun. Daha önce senin nezdinde sadece karanlık ve kasvetten ibaret olan iblis diyarında böylesine bir yer olabileceği aklının ucundan bile geçmezken, şimdi bir başına burada var olmak en büyük kabusun içinde gördüğün tatlı bir rüya gibi geliyor.

Her bir nefesi, ciğerlerini daha da mutlu etmek istercesine almaya başlıyor ve derece olarak tam yaşanmalık olan havanın keyfini sürmemek için kendini zor tutuyorsun. Önünde uzanan çimenlik alana herhangi bir patika olup olmadığını kestirmek için daha dikkatli bakıyorsun. Ancak daha önce eşsiz tablo olarak düşünebileceğin bu yerde, herhangi bir şekilde patika veya ezilmiş çimen göremiyorsun. Bitkiler ve ağaçlar dışında, herhangi bir canlının varlık bulmadığını düşündüğün topraklarda, bir başına sadece hayranlıkla etrafı izleyebiliyorsun.

Gözlerinle etrafını bir kez daha kolaçan ettiğinde, sağında ve solunda etrafını daha net bir şekilde görmeni sağlayacak tepecikler olduğunu görebiliyorsun. Katmanlı bir şekilde var olmuş bu tepeciklerin doğal yollarla oluştuğunu düşünüyorsun, ancak bu doğallığın olağanüstülüğü bile seni önünü ilikleyip saygıyla alkış tutturmaya zorluyor. Yeşilin, beyaz bulutlarla bezenmiş mavinin ve yer yer kahverenginin insanı hayrete düşüren tonlarıyla kendine gelmen beklediğinden daha uzun sürecek gibi duruyor.

Senin hemen ardından gelen Mazuin’in kapıyı kapatmasının ardından, sanki burada tek başınaymışsın gibi içine dolan his de dağılıyor. Paschar’ın, Lavnivia’nın ve Baglis’in de seninle benzer hisler yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için onlara baktığında, Baglis dışında hiç kimsede bir ifade değişikliği göremiyorsun. Lakin Baglis, senin kadar olmasa bile şaşkınlığını gizleyemeden sürekli etrafına bakınarak kafasında oluşan soru işaretlerini ve merakını dindirmeye çalışıyor gibi görünüyor. Bu esnada Paschar önce Baglis, ardından da sana bakarak “İşte burası Glalirst Bölgesi… İblis diyarının huzuru!” diyor kocaman bir gülümsemeyle.

Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

07 Apr 2023, 15:57

Lavnivia'dan aldığı cevapla hafifçe gülümsemişti. Belli ki ona bu yetenek bağışlanmamıştı, herhangi bir hayal kırıklığı veya kırgınlık hissetmiyordu. Zira, en güçlü Aludir olma yolunda karşısına çıkan yan bir yol olabileceğini düşünmüştü. Mazuin'in kapıyı açmasının ardından iblis diyarına ilk giriş yapan kişi Paschar'dı, ardından Baglis ve Lavnivia kendisini diyara bırakmıştı. En son olarak, birkaç saniye dışarıda kalmıştı. Daha önce iblis diyarında hatırladığı tek şey, kolunu ısıran iblisler ve kendisini kurtaran Shy'dı. Anlık bir heyecan, hafif bir korku ile giriş yaptığı bu diyarda karşılaşmayı hiç beklemediği bir yer karşısına çıktığında, donakalmıştı. Masmavi gökyüzü ve ona eşlik eden muhteşem havaya karşılık, daha önceki karanlıkla kıyaslanamazdı. Burası, Zen'in deyimiyle muhteşem duruyordu.

Çimenler, ufak tepeler ve dağlar, her şeyiyle muhteşem bir manzara sunuyordu burası. İblis denilince aklına gelen, daha çok vahşetin döndüğü, karanlık bir ortamken nereye düştüğüne anlam veremiyordu. Belki de, anahtar başka bir yere kapı açmıştı, yine de bunu dile getirmeyi düşünmedi. Büyük bir kabusun içinde tekrardan gözlerini açmayı ve her yerde kanlar görmeyi hayal ederken, huzurla dolmaya başlıyordu içi. Her bir nefes aldığında, derince alıyordu, buranın havasını iyice solumak istercesine. Elinde olsa, bir köşeye geçer yatar uyurdu, burada biraz daha vakit geçirirdi. Bitkiler ve ağaçlar dışında başka bir canlı yokmuş gibi gözüküyordu. O anda, keşke Shy'ı buraya çağırabilsem diye düşündü. Belki de çağırabilirdi, zira buralarda yasak olmamalıydı çağırmak.

Ancak bu düşüncede çok fazla takılı kalamadan, etraftaki tepecikleri gördü. Tepecikler doğal yollarla var olmuş gibi görünüyordu, üstelik bu tepecikler etrafı daha net bir şekilde görmesini sağlayabilirdi. Bu mükemmelliğe karşılık içinde hayranlık beslemeye başlıyordu. Etrafı izlemek, şuan ki görevinden daha önemli gibiydi, kendini bu manzaranın içerisinde kaybetmiş bir şekilde bakınıyordu. Ne diğerleri, ne görev, ne de başka bir şey umurunda değildi. Mazuin'in gelmesiyle birlikte burada tek başınaymış gibi hissetmesi yavaş yavaş dağılıyor ve diğerlerine bakmaya başlıyordu. Baglis dışında kimsede ifade değişikliği yoktu. Ancak Baglis'te etrafına bakınıyordu, onun da kafasındaki soruları gidermeye çalıştığını anlayabiliyordu. Paschar, önce Baglis'e ardından Zen'e bakarak burasının İblis diyarının huzuru olduğunu söylüyordu.

"Paschar." dedi hayranlıkla etrafına bakarken. "Shyrlonay'ı çağırabilir miyim? Burayı görmesini çok isterim. Merak etmeyin kimseye bir zarar vermez. Sadece, bu anı onunla paylaşmak istiyorum. En yakın dostumla..." Hala etrafına bakmaya devam ediyordu konuşmasına devam ederken bile. Shy'ın da bu huzuru yaşamasını çok istiyordu. Eğer Paschar izin verirse, hemen kelimeler ağzından dökülecek ve Shy'ı çağıracaktı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

10 Apr 2023, 12:03

Adına Glalirst denilen ve iblis diyarında olduğu söylenen, ancak sahip olduğu güzellikle hiç de böylesine bir yer olduğu izlenimi uyandırmayan topraklarda, etrafındaki güzelliklere kapılmadan kendi alıkoyarken Paschar’a karşı sorunu soruyorsun. Paschar ise hafif bir gülümsemeyle sana karşılık vermesinin ardından “Şimdilik olmaz Zenahpuryu.” diyerek isteğini geri çeviriyor. Ardından bakışlarını sanki gidecekleri yönü kestirmek için ufka doğru dikerken Lavnivia’nın bir kez daha yanına sokulmaya başladığını fark ediyorsun. Lavnivia hafifçe dudaklarını diliyle ıslatmasının ardından “Bizim iblisleri algılayabildiğimiz gibi, onlar da insanları algılayabiliyor. Bununla birlikte, iblisini çağırman varlığımızı daha çok ortaya çıkaracaktır.” diyor gizli bir bilgi verir gibi. Hemen ardından ise “Elbette varlığımızı her iblis algılayamaz, tıpkı bizler gibi. Görü olarak adlandırdığımız bu olayda kimimiz iyidir, kimimiz kötü… İblislerin bazıları varlığımızı hemen algılayabilir, bazıları ise hiç sezemez bile. Bu yüzden, iblis diyarındayken varlığımızı en asgari düzeyde hissettirmemiz gerekiyor.” diyor. Lavnivia yaptığı bu açıklamalarla Paschar’ın talebini reddetme gerekçesini sana sunuyor. Ardından ise sanki bu açıklamaları sadece sana değil Baglis’e de yapmış gibi ona bakış atıyor.

Cümlelerini tamamlamasının ardından Lavnivia Paschar’a dönüyor ve “Ne tarafa gideceğimiz konusunda bir fikrin oluştu mu?” diye soruyor. Paschar ise birkaç saniyelik sessizliğin içerisinde kafasını hafif sağa ve sola çevirmesinin ardından, yüzünü size doğru dönüyor ve “Doğu tarafında daha büyük bir yoğunluk var gibi… Sen ne diyorsun?” diyor. Lavnivia ise kafasını doğu tarafına çevirmesinin ardından “Bana da öyle geliyor.” diyor. Kendi aralarında gidecekleri istikameti belirleme çabasında olduklarını anladığından, Paschar ve Lavnivia’yı sadece dinlemekle yetiniyorsun. Ancak onların yoğunluktan bahsetmeleri üzerine kendin de bu tür bir şey hissedip hissetmeyeceğini test etmeye çalışıyorsun. Ne var ki, bu aşamada senin nezdinden herhangi bir iblisin varlığına dair hiçbir his oluşmuyor içinde. Tüm bu yeşilliğin içerisinde içine doğan farklı bir his veya seni yönlendiren bir algı varlık bulmuyor. Tüm bunların ardından Paschar “O halde doğu tarafına gidelim. Şimdilik bir sıkıntı yok gibi, ancak yine de etrafınızı kolaçan etmeyi ihmal etmeyin.” diyerek adımlamaya başlıyor.

Doğu tarafına doğru ilerlemeniz başladığı anda, ister istemez çevrene daha çok odaklanmaya başlıyorsun. Sağında ve solunda sonsuzluğa doğru uzanmış yeşilliğe karşılık, adımlarınız sizi bir tepeye doğru götürüyor. Çevrendeki diğer tepeler gibi katmanlı bir yapısı olan bu tepeye ulaşmanız 15-20 dakikanızı alacak gibi görünüyor. Bu süreç içerisinde özellikle Paschar sürekli sağını ve solunu bakışlarıyla kontrol ediyor, Lavnivia ise ilerlediğiniz doğrultudan gözlerini almıyor. Baglis ise, sana benzer bir şekilde kontrolden daha çok keşfetmek için etrafına bakınıyor gibi duruyor. Son olarak, sizi birkaç adım geriden izleyen Mazuin, yüzünde hafif bir gergin ifadeyle adımlarınızı takip ediyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

10 Apr 2023, 16:24

Böylesine huzur dolu olan, asla düşmancıl durmayan bu yere dostunu çağırma isteği Paschar tarafından reddedilmişti. Biraz üzülmüştü bu duruma, onunla her anı paylaşmak istediği en büyük şeylerden biriydi. Ancak Lavnivia'nın açıklamaları sonunda Paschar'a hak vermişti. İnsanların iblisleri algılayabildiği gibi, onların da insanların algılayabildiğini ve iblisini çağırmasının varlığını daha çok ortaya çıkartacağını söylüyordu. Sonrasında ise varlıklarını her iblisin algılayamadığını söylüyordu. Görü olarak adlandırdıkları bu yetenekte kimileri iyi, kimileri kötüydü. İblislerin bir kısmı varlıklarını hemen algılayabildikleri gibi, bir kısmı ise hiç sezemezdi. Tam da bu sebeple, iblis diyarında varlığını en düşük düzeyde hissettirmeleri gerekiyordu. Açıklamaları iyice dinledikten sonra gülümsedi Zen. "Teşekkür ederim." diyerek bilgilendirici konuşması için teşekkür etti.

Sonrasında Lavnivia Paschar'a dönmüş ve ne tarafa gideceklerini sormuştu. Paschar biraz bekledikten sonra Doğu tarafında daha büyük bir yoğunluk hissettiğini söylese de, yine de Lavnivia'ya düşüncesini sormuştu. Lavnivia ise onu onaylamış ve Doğu tarafında olduğunu düşündüğünü aktarmıştı. Genç adam ise, sadece ikisini dinlemekle yetinmiş, konuşmanın arasına girmemişti. Onların yoğunluğu konuşmasının ardından, kendisinin de hissedip hissedemeyeceğini denemek için bir süre odaklanmıştı, ancak hiçbir şey hissedememiş, hiçbir varlığı tespit edememişti. Henüz yeni bir Aludir olduğu için böyle olduğunu düşünüyordu, en güçlü Aludir olacaksa, kendisini geliştirmek için bir ton şeye ihtiyaç olacaktı. İblisleri hissedebilmekte, bunlardan biri olabilirdi.

Paschar bu noktadan sonra Doğu tarafına gitmeyi kabul etmiş, ancak sıkıntı olmasa da etrafı kolaçan etmelerini söylemişti. Zen ise, kolaçan etmekten ziyade daha çok çevreye dikkat ediyordu. Attığı her bir adım, kendisini bir tepeye doğru götürüyordu. Diğer tepeler gibi yapısı olan bu tepeye ulaşmak biraz uzun sürecek gibi duruyordu. Paschar, bu yürüyüş sırasında sağını ve solunu dikkatle kontrol ederken, Lavnivia ise ilerledikleri noktadan gözünü ayırmıyordu. Lavnivia'nın biraz daha tecrübeli olduğunu düşündürtmüştü bu durum. Baglis'de kendisi gibi kontrol etmekten ziyade keşfetmek için etrafına bakıyor gibiydi. Mazuin ise, yüzünde gergin bir ifadeyle adımlamaya devam ediyordu.

Zen, yürümeye ve etrafına bakmaya devam ederken, elini göğsüne yerleştirdi. "Her zaman burada olacağını söylemiştin Shy." diye geçirdi içinden. "Eğer bir bedende iki varlıksak, hissettiğim huzuru hisset. Benim gözlerimle etrafı gör. Buraya seni çağırmak, seninle gezmek istedim ancak izin verilmedi. Bu yüzden, hissettiklerimi hisset Shy, gözlerimle gördüğüm her şeyi gör. Bu an, ikimizin anı olsun." Diye geçirdi içinden. Beyninin içinde kendi kendine konuşuyor gibi duruyordu, ancak Shy'ın onu duyabileceğini düşünmüştü. Belki de sadece saçmalamıştı, bilmiyordu. Konuşmasının tek sebebi, Shy'ın hep buradayım söylemiydi. Belki konuşamasalar da, bu anıyı tek bedende paylaşabilirlerdi.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Apr 2023, 10:26

Etrafınızda olan biten tüm doğa güzelliklerini seyrederek ve olabildiğince algılarını açık tutarak, grubun ilerleyişine ayak uyduruyorsun. Önünüzde belirmiş olan katmanlı tepeye yaklaştıkça, bu noktadan etrafı daha iyi görebileceğinizi düşünmeye başlıyorsun. Gökyüzünün maviliği altında, ne sıcak ne de soğuk denebilecek bu huzurun vücut bulmuş hali olan topraklarda, attığı her adımın huzurunu da arttırıyor. Alaca sıcağın içerisinden koşup gelmiş gibi bulduğun veya dondurucu soğuğun bağrından kopmuş gibi kavuştuğun bu topraklar, içine anlamsız bir huzuru pompalarken, sözlerinle bu huzurunu iblisinle de paylaşmayı arzuluyorsun. Bulutlar, maviliğin tadını çıkartarak süzülüyor; yeşil, rüzgarın eteğinde dans ediyor ve kahverengi topraklar heybetiyle büyülüyor. Diyarın genel ismiyle bağdaşmayan tüm bu şaheser, katmanlı tepeye vardığınızda da sürüyor. Ancak bu kez, tüm bu büyülü renklere vahşi bir kızıl ekleniyor.

Katmanlı yapısı olan tepenin ucuna çıktığınız anda grubun üzerine çöken bir buz kütlesi, ansızın senin gözlerine de düşüveriyor. Tepenin aşağısına doğru baktığın anda yeşilin ve kahverengini tamamen kızıla boyanmış olduğunu görmenin yanında, etrafa saçılmış et parçaları bir vahşetin timsali oluyor. Tepenin aşağısında gözlerinin görebildiği ilk alanda fark ettiğin et ve kemik parçalarının bir insana ait olamayacağını fark etmen, buradaki kıyımın iblislere has olduğunu sana gösteriyor. Ancak tüm bu manzaranın huzuruna tezat kaçan vahşetin görseli ve kokusu, az önce yaşadığın tüm huzurun da kana bulanmasına neden oluyor. Grupta yer alan her bir kişi, donakalmış bir şekilde gözlerinizin önüne serilmiş bu rahatsız edici tabloya bakarken, onlarca ve belki de yüzlerde iblisin parçalanarak katledilmiş olmasına anlam yüklemeye çalışıyorsun. Bununla birlikte, tepenin aşağısında öbeklenmiş et ve kemik parçaları, doğu yönünde varlığını sürdürüyor. Özellikle kızılın ilerlemesi, kıyımın sadece burayla sınırlı kalmamış olduğunu gösteriyor.

Yaşanan katliamın ürkütücülüğü içinde grupta ilk tepkiyi veren Baglis oluyor. Sağlam duruşuna ve sözlerine rağmen, bir anda öğürmeye başlayan Baglis koşarak yanınızdan uzaklaşıp birkaç metre ilerledikten sonra kusmaya başlıyor. Burnuna gelen kan ve et kokusu, senin de mideni etkiliyor ancak henüz daha Baglis kadar kötü bulmuyorsun kendini. Paschar ve Lavnivia bakışlarıyla Baglis’in iyi olup olmadığını kontrol ettikten sonra Lavnivia bir kez daha kıyım tablosuna gözlerini dikiyor ve “Kokuya bakılırsa üzerinden çok da uzun zaman geçmemiş. Tamamen iblisler parçalanmış, herhangi bir insana dair uzuv göremiyorum.” diyor hiç olmadığı kadar ciddi bir ses tonuyla. Paschar, gözlerini mide bulandırıcı manzaradan ayırmadan Lavnivia’nın sözlerini başıyla onaylıyor ve hemen ardından “Yakından bakalım. Kan izleri devam ediyor ve bu işin bir insan eliyle yapılmadığını düşünüyorum.” diyor. Bu cümlelerinden sonra bir anda arkanızda duran ve şu an için gözleri fal taşı gibi açılmış ve nutku tutulmuş gibi görünen Mazuin’e dönen Paschar, yüzüne yerleşen kaotik bir ciddiyetle “Burada kal Mazuin. Tehlike hissedersen, prosedürü uygula ve hemen geri dön.” diyor. Mazuin, sanki söylenenleri bile idrak etmekte güçlük yaşar gibi yutkunmasının ardından başıyla söylenenleri onaylamakla yetiniyor.

Paschar bu kez bakışlarını ağzını silmekte olan Baglis’e çevirip onu kontrol etmesinin ardından sana dönüyor ve “Burada kalmak istersen seni anlarım. Aslında kalman daha iyi olur, Mazuin’e de eşlik etmiş olursun. Gelmek istersen de bir şey diyemem. Fakat bu durumda sana yeteri kadar göz kulak olamayabiliriz.” diyor. Bu sözlerinden sonra bir kez daha Baglis’e bakışlarını çeviren Paschar “Senin için de aynısı geçerli.” diyerek tercih hakkını size bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

18 Apr 2023, 02:54

İlerlemeye devam ettiler. Tepeye ulaştığı zaman daha büyük güzellikler, daha iyi görüntüler göreceğini sanıyordu. En azından, hayal dünyasında böyle canlandırmıştı. Attığı her adımla birlikte bu hayali daha da güçleniyor, içindeki huzur gitgide daha da büyümeye başlıyordu. Anlamsız bir huzur, her saniye daha fazla pompalanıyordu. Renklerin birbirlerine olan uyumu, sanki bir resim tablosunu andırıyordu. Muhteşem bir sanatçının vurduğu her bir fırça darbesiyle daha da güzelleşmiş bir diyar gibiydi. Beyaz bulutlar, masmavi gökyüzünde süzülmeye devam ederken, yeşillikler rüzgarla dans ediyor ve topraklar ise onlara uyum sağlıyordu. Ancak, hiç beklemediği bir renk karşısına çıktığında, kısa bir şok geçiriyordu.

Tepenin ucuna çıktıklarında, yeşilliğin ve kahverengiliğin arasına süzülmüş kırmızı rengin yanında, etrafa saçılmış et parçaları görüntüyü daha da çirkinleştiriyordu. Orada yığılmış bir şekilde duran et ve kemik parçaları bir insana ait gibi durmuyordu, burada iblis vahşeti yaşanmıştı. Bu huzurlu görüntülerin arasında duran bu vahşet görüntüsüyle birlikte, içine dolan tüm huzur yok oluyordu. Kendisi gibi, grupta bulunan herkes bu vahşete gözlerini dikmişken, yüzlerce iblisin katledilmiş olmasının şokunu yaşıyordu. Üstelik, bu vahşetin izleri doğu yönüne doğru varlığını sürdürmeye devam ediyordu. Diğer renkler haricinde, kırmızının ilerlemiş olması vahşetin hala devam ettiğini gösterir nitelikteydi.

Grupta ilk tepkiyi veren kişi Baglis olmuştu. Onca söze, onca sağlamlığa rağmen yanlarından koşup uzaklaşarak kusmaya başlamıştı. Zen'in midesi ise, burnuna gelen kan ve et kokusuna tepki vermiş, ancak Baglis gibi ileri gitmemişti. Yine de öyle olmayacağının garantisi yoktu. Paschar ve Lavnivia gözleriyle Baglis'i kontrol ettikten sonra tekrardan bu vahşete bakmışlar ve söze giren ilk kişi Lavnivia olmuştu. Üzerinden çok uzun zaman geçmediğini, iblislerin parçalandığını ve insana dair uzuv görmediğini söylemişti. Paschar ise onu onayladıktan sonra yakından bakmak gerektiğini ve bu işin insan eliyle yapılmadığını düşündüğünü eklemişti. Bu cümlesinden sonra ise arkasına dönmüş ve nutku tutulmuş, donmuş gibi duran Mazuin'e dönerek burada kalmasını ve tehlike hissederse prosedürü uygulayarak geri dönmesini söylemişti.

Mazuin'en sonra Baglis'i kontrol edip kendisine dönmüş ve burada kalmak isterse onu anlayacağını, hatta iyi olabileceğini ve Mazuin'e eşlik etmiş olacağını söylüyordu. Gelmek isterse de bir şey diyemeyeceğini, yeteri kadar kendisine göz kulak olamayacaklarını söylemişti. Baglis'e dönerek kendisi için de aynı şeylerin geçerli olduğunu söylemişti. Bu noktada, Zen midesinin kötüleşmesiyle ağzında biriken tükürüklerin hepsini bir "hağk" sesiyle toparlamış ve tüm gücüyle yere doğru patlatmıştı. "Sizinle geleceğim, bana göz kulak olmanıza gerek yok. İşin içindeyken başıma bir şey gelecekse de kabulümdür, önceliği kendinize vermeniz beni daha çok mutlu eder." Bunları söylediyse de, Lavnivia veya Paschar'a bir şey olma durumunda kendini en ön saflara atacağını biliyordu. Onlar Zen'e değil, Zen onlara göz kulak olacaktı. Ancak bunu belirtmenin bir gereği yoktu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Apr 2023, 10:04

Sözlerini söylemenin ardından hem Paschar hem de Lavnivia bir süre sana bakıyor ve ardından kafalarını olumlu anlama gelecek şekilde hafifçe sallamakla yetiniyorlar. Ancak bir anda Baglis’in derin bir nefes alış sesi tüm bakışların ona çevrilmesine neden olurken, Baglis sağ elinin arkasıyla ağzını sildikten sonra “İçimizdeki kötülüklerden kurtulduğumuza göre, yolumuza bakalım!” diyor kararlı gözlerle. Baglis’in gözlerindeki ışığın geri gelmiş olduğunu görmek, Paschar ve Lavnivia’da hafif bir tebessüme neden olurken, sanki Baglis’i bu hale getirenin kendin olduğunmuş hissine kapılmadan edemiyorsun. Baglis ile aranda senin bu ana kadar fark edemediğin veya fark etsen bile önemsemediğin bir rekabetin ortaya çıkmış olduğunu, yine Baglis’in parıldayan gözlerinden fark ediyorsun. Senin dirayetine karşılık düştüğü durumdan sıyrılmak için birkaç kez daha derin nefes alıp veren Baglis’in seninle göz teması kurmaktan kaçınması, kafandan geçen tüm bu düşüncelerin doğru olduğunu söylüyor gibi duruyor.

Mazuin hariç gruptaki herkesin ilerleme kararı almasının ardından, Paschar önderliğinde tepenin aşağısına doğru yavaşça inmeye başlıyorsun. Eğimden dolayı attığınız adımları olabildiğince temkinli bir şekilde atıyor, ancak bir yandan da gözleriniz sürekli etrafınızı kolaçan ediyor. Ne var ki, katliam bölgesine yaklaştıkça artan koku ve netleşen görüntüler, duyularınızın körleşmeye başlamasına neden oluyor. Tüm bunlar yetmez gibi, içinize çektiğiniz havanın ağzınıza dolan tadına engel olamamak, grup içinde belli belirsiz rahatsızlık tepkilerine neden oluyor. Lavnivia’nın ekşiyen yüzü, Paschar’ın kasılan boyun kasları ve Baglis’in midesinde tuttuğu eli, bu koku ve görüntülerden herkesin nasibini aldığını gösteriyor. Esasen senin durumun da bundan çok farklı olmuyor ve kendini kasmasan anında tüm midendekileri bir seferde çıkarabilecek gibi hissediyorsun.

Adımlarınız sonunda düz zemine indiğinde ise, vahşetin boyutu artık gözlerinizde çok daha derin bir şekilde beliriyor. İlerleyeceğiniz yolun bulandığı kanın yer yer bıraktığı yoğun kabarcıklar ve pıhtılaşmalar ile parçalanmış uzuvların yaydığı ölüm hissi tokat gibi yüzünüze çarpıyor. Ne olup bittiği ile ilgili bir fikriniz olmasa bile, burada yaşanan vahşetin her bir anının kanla yazıldığını ve bunu yapan hangi iblislerse yaptıkları bu işten zevk almış olduklarını hissedebiliyorsun. Tüm bu hisler ise, uzuvların arasında atacağınız ilk adımın hiç atılamamasına neden oluyor. Belki içinizden biri cesaret edebilse gerisi de gelecek olsa bile, o anda bu katliam çukuruna düştüğünüz anda, kendinizi faili meçhul bir maktul olarak bulacağınızı hissediyorsunuz.

Gruptaki herkesin yüzüne çöken donukluk ve stres, bu sefer ilginç bir şekilde hiç beklenmeyen bir şekilde son buluyor ve hemen yanında duran Baglis daha fazla beklemek istemez gibi katliam alanına ilk adımı atıyor. Önündeki uzuv yığınına basmamak için adımını dikkatli bir şekilde olduğundan büyük atarak ilerlemeye başlayan Baglis, bir anda üzerinizdeki kasveti kaldırıyor ve Paschar ile Lavnivia da adımlarını atarak tekrar birlikte ilerlemeye başlıyorsunuz. Kafanı çevirdiğin her bir alanda gördüklerin sadece iç burkan ve mide bulantısı uyandıran görüntülerden ibaret oluyor. Fakat tüm bu hislerin, aslında hafif bir esintiden ibaret olduğunu, birkaç saniye içinde anlıyorsunuz…



Her birinizin kararlılığa bürünerek attığı adımlar, bir anda üzerinize çöken yoğun bir baskıyla öylece kalıyor! Bu baskı o kadar ağır oluyor ki, Baglis’in adım atmak için havaya kaldırdığı sağ ayağı bir anda öyle kalakalıyor. Senin nezdinde bu baskıyla titremeye başlayan görüntüler, esasen göz bebeklerinin istemsiz hareketleri nedeniyle böylesine bir görüntünün oluştuğunu sana anlatıyor. Yavaş yavaş vücudundan çekilen kanın yarattığı ürpertiyle tüylerin diken diken olurken, her bir tüyünün derine iğne misali batmaya başladığını, ancak binlerce iğnenin yarattığı acı hissine rağmen sesinin çıkmadığını hissediyorsun. Tüm gruptakiler gibi yaklaşık 50 metre ötenize kilitlenen bakışlarınız, ne olduğunu bilemediğiniz ancak varlığı ile huzursuzluğun ve uğursuzluğun tanımın yapan siluette takılı kalıyor.


Image
İblis diyarına dair bu ana kadar gördüğünüz tüm güzellikler, birkaç saniye öncesinde fark ettiğiniz vahşet ile tezat oluşturmuşken, şimdi 50 metre ilerinizde beliren siluet güzellik kelimesinin anlamını dahi silip atıyor. Bu anda Paschar’ın yutkunma sesi, sanki tüm diyarı titretecek kadar kulaklarında yankılanırken, göz kapakların ilk defa baskıya dayanamayıp kapanıp açılıyor. Fakat bu insani ve istemsiz davranışın bir anda tüm görüntünün de değişmesine neden oluyor! Göz kapakların açıldığı anda, silueti hemen Paschar’ın önünde ve seninle arasında bir metre kadar bir mesafe uzaklıkta gördüğün anda, adımlarının geriye doğru gitmesine engel olamadığını fark ediyorsun. Gözlerinin önünde duran 185 santim uzunluğundaki siluetin görünüşü artık tamamen açığa çıkmışken, gelmiş geçmiş tüm korkularının tek bir anda zihnin hücum ediyor. Her bir zerren, karşındaki varlığa aitmiş gibi kayboluşa sürüklendiği sırada, karşındaki varlık adeta zihninize konuşmaya başlıyor!


Image
“Size nasıl yardımcı olabilirim insanlar?”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

25 Apr 2023, 01:54

Attığı her bir adım, cehennemin derinliklerine doğru ilerlemek gibi hissettiriyordu genç adama. Sanki, daha fazlasını görecek gibiydi, daha fazla acı, daha fazla vahşet, katliam. Her şeyin fazlasını görecekmiş gibi hissediyor olması, kalbini sıkıştırıyordu. Yanındaki dostlarına baktı. Ağzını sildikten sonra gelen Baglis'e, Paschar'a ve tanıdık bir hissiyatı iliklerine kadar hissettiği Lavnivia'ya. Henüz yeni tanıştığı dostlarına attığı bakışın ardında, hafif bir korku, heyecan ve bilinmezlik vardı. Bu bilinmezlik, sanki göğsünde bir delik oluşturuyor gibiydi. Geçen her bir saniyede bu delik yavaş yavaş büyüyordu, acı vermiyordu ona, en çokta bu ürkütüyordu. Hiçbir acı hissetmiyor oluşu, daha büyük bir acının gelişini gizliyor gibiydi. Baglis'e bakınmaktan çekiniyordu biraz, her ne kadar duyguları farklı olsa da Baglis'in ona karşı bir rekabet hissettiğini düşünüyordu, bu hissiyatı körüklememek istiyordu. Yeni tanışsa da, bir arkadaşının duygularını bu şekilde körüklemek ters bir hareketti.

Bir adım daha attı katliamın yaşandığı bu bölgeye. Artan koku, netleşen görüntü, yavaş yavaş duyularını yok etmeye başlıyordu. Soluduğu havanın ağzına dolan tadı iğrenç bir hissiyatı uyandırıyordu. Midesi daha fazla ağzına doğru yaklaşmaya başlamıştı. Herkesin midesi ağzına doğru yaklaşırken, kendini kasmaya başlamıştı kusmamak için. İlk görevinde böyle bir ortamın içine düşmüş olmak, hissettiği o hafif korkuyu biraz daha arttırmıştı. İlerleyecekleri yol, yer yer kanlarla bulanmıştı. Uzuvların yaydığı ölüm hissi ise, ilk kez karşılaştığı bir şeydi. Hafızasını kaybetmeden öncesini bilmiyordu, ancak şuanda hissettiği bu ölüm gerçeği, ağır bir duyguydu. Kendini o uzuvların arasında hayal etti bir an. Cansız, nefes almıyorken. Buradaki leş kokunun içinde kaybolmuş bir halde. Yutkunamadı. Burada iblisleri öldüren şey her ne ise, her an onu öldürebilirdi. Kendisi de bu ceset havuzunda bir parça olabilirdi. Adım atamıyordu. Bütün vücudu buz kesmişçesine uzuvlara bakıyor, istemsizce hayalini kurduğu o görüntüye bakıyordu. Kendisinin arasında olduğu, arkadaşlarının arasında olduğu ceset yığınlarına. İçindeki korku daha fazla arttığında, korkmasının asıl sebebini daha iyi idrak etmeye başladı. Ya arkadaşlarını koruyamazsa?

Bir ceset yığınının içinde bulunmak, problem değildi. Ancak arkadaşlarının nefes almasını istiyordu, bunun için bir bedel ödeyecekse bu kan havuzuna kendi kanını katıp uzuvların arasında çürümeyi tercih ederdi. Geçmişinde nasıl bir insan olduğunu düşündü. Böylesine insanları umursayan birisi miydi? Belki de, Aludir olmasının sebebi buydu. İnsanları daha iyi koruyabilmek, sevdiklerini kurtarabilmek, onlar için kendini feda edebilmek. Belki de, birisini kaybetmişti. Korumak istemişti, ancak gücü yetmemişti. Bilmiyordu. Düşünceleri daha fazla birbirine karışırken, gözlerini bir an olsun bu vahşetten ayıramıyor, zihnini ise o görüntülerden çekemiyordu. Ancak katliam alanına atılan ilk adım Baglis'ten geldiğinde, tüm düşüncelerini dağıtmayı başardı. Kafasını iki yana salladı yutkunarak. Böylesine bir negatifliğin içinde boğulmak yerine, hissettiği şeyi yapmalıydı. Arkadaşlarını korursa, hayalini kurduğu o görüntülerin hiçbiri gerçekleşmezdi. Tetikte kalmalıydı. Ne olursa olsun, tüm gücüyle kendini korumaya adamalıydı.

Baglis'in ardından Paschar ve Lavnivia ile birlikte adımlamaya başlamışlardı. Her ne kadar gözlerini bu alandan kaçırmaya çalışsa da, ara ara gözlerini kaçırıyordu. Kendi zihniyle büyük bir savaş veriyordu. Bir yandan, korkuyla körüklenen bakışlar ve bir yandan arkadaşlarının yanında olduğunu düşündürten kararlılık. Bu kararlılık, o adımların atmasına sebep oluyordu. Ancak, Baglis'inde, kendisinin de adımları bir yerde kesiliyordu. Görüntüler titremeye başlarken, bu sefer hiçbir şey düşünemiyordu. Vücudundaki kan yavaş yavaş çekiliyormuş gibi hissettiriyor, sanki vücudu ona karşı tepki yaratıyordu. Binlerce iğne vücuduna batarmış gibi hissettirirken, hiçbir şekilde hareket edemiyordu. Gruptakilerle birlikte bakışlarının kitlendiği yerde ise, huzursuzluğun, uğursuzluğun vücut bulmuş hali duruyordu. Gözlerini ondan ayıramıyordu, üzerindeki baskıya rağmen gözlerini kaçıramıyordu. Kaçırmak istiyordu, ancak vücudu tamamen buna engel oluyor gibiydi. Tüm özgürlüğünü kaybetmiş bir heykel gibi, orada bekliyordu.

Paschar'ın yutkunma sesi, bu sessizliğin içinde tüm diyarı titretircesine yankılanırken, göz kapaklarını dayanamayıp kapatıp açtığında, silüetin de yerinin değiştiğini fark etmesiyle kalbi ani bir şiddetle çarpıyordu. Sanki, Zen'i uyarmak istercesine çarpan şiddetli kalbinin ardından gözleri Paschar'ın önünde duran adama doğru kayıyordu. Zihni, sanki hayatında yaşadığı tüm korkuları biriktirmiş ve kendisine saldırıyordu. Bu adamın gelişiyle, zihninin bile kendisine düşman olduğunu hissedebiliyordu. Karşısındaki varlık, zihnine karşı konuştuğunda kalbi tekrardan aşırı şiddetli bir şekilde çarptı. Hissettiği korkunun yanında, göğsünde açılan deliğin daha da büyüdüğünü hissedebiliyordu. Korumak. Aklından geçen tek bir kelimeye odaklanabiliyor, başka hiçbir şeye odaklanamıyordu. 1 metre uzaklıktan hissettiği bu baskıya karşılık, Paschar'ın neler hissettiğini anlayamıyordu bile. Korku? Çok basit kalırdı. Onun hissedeceği duyguları tanımlayamıyordu bile.

Hissettiği tüm duygulara rağmen, kalbi tekrardan şiddetli bir şekilde çarptığında istemsizce hareket etmeye çalıştı. İçinden gelen bir duyguyu hareketlendirmişti kalp atışı. Yüzüne, korkuyu, acıyı, boşluğu, hiçliği yansıtan, sıcaklıktan öte sanki zorla yapışmış bir gülümseme yerleşmeye başladı. Gözleri hissettiği bu ağır duyguların eşiğinde dolmaya başlarken, vücudunu öne doğru eğmeye başladı. Paschar'ın önüne geçmek için koşmaya hazırlanıyordu vücudu. Sağ elini öne doğru kaldırmaya başladı. Harekete geçmek istiyordu, sağ ayağını koşabilmek adına öne doğru atmaya çalıştı. O an, aklından geçen tek bir şey vardı. Korumak. Paschar'ın önüne geçebilmek için, karşılarına çıkan bu varlığın üstüne doğru fırlamak. Ona saldırmayı aklından bile geçiremiyordu, ancak sanki eliyle Paschar'ı ittirip önüne geçebilecekmiş gibi hissediyordu. Koşmak zorundaydı, hayalini kurduğu o cesetlerin arasında arkadaşlarının olmasına izin vermeyecekti. Koruyacaktı. Son nefesini verecek olsa bile, koruyacaktı. Korkudan tüm vücudunu dondurmuş bu adamın önüne kendisi geçecekti. Ağzından tek bir kelime çıktı o anda. Korkudan titreyen, çarpık gülümsemesinin ardından çıkan ve belki de anlaşılamayan o kelime. "Koru."
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

25 Apr 2023, 14:11

Zihninde akan düşüncelerinle birlikte, vücudun yavaşça sana tepki vermeye başladığında artık ne yapacağına çoktan karar vermiş oluyorsun. Ağzından belli belirsiz dökülen tek kelime, Paschar’ın sessiz haykırışına denk düştüğü anda yerinden hareketleniyor ve hiçbir savunması kalmamış Paschar’ın önüne bir anda kendini atıyorsun! Şaşırmak bile grubundaki kişiler için oldukça uç bir duygu olurken, yüzlerinde yavaş yavaş varlığı beliren hislere karşılık, tam karşında duran iblisin suratındaki gülümsemeyle bakışlarını bir anda sana çevirdiğini fark ediyorsun. Ancak iblisle göz göze geldiğin anda, sanki gözlerine mil çekilmesini ve dudaklarına mühür vurulmasını arzuluyorsun. Melun bir tebessümün altında yatan yoğun ölüm arzusu, bu yakınlıkta bedenini çok daha sıkı bir şekilde kavrarken, ruhunun bile sıkıştığını hissediyorsun. Bir anlığına, yapmış olduğun hamlenin gerçekten de doğru mu olup olmadığını düşünmeye başlıyorsun. Korumak… Canını göz açıp kapayıncaya kadar vermek… Zihninin içinde kaynayan düşüncelerin buhar olup tekrar sana dönerken, sonsuz bir döngüde sıkıştığını fark ediyorsun. Ancak tüm bu döngünün kaynağını hemen karşında görüyor olmak, karmaşık duygularının ziyadesiyle körüklenmesine neden oluyor.

Bakışlarını sende sabit tutan iblis, yaptığın harekete karşı gururlu bir edayla sırıtırken“Muhatabım sensin demek. Güzel.”diyor. Kara bir haberi hiç çekinmeden vermenin rahatlığıyla cümlesini kuran iblisin bir anda pelerinin altında çıkan ve yüzünde de bulunan beyaz cisimler ile kalın bir ip gibi hızla Paschar, Lavnivia ve Baglis’e doğru ilerlediği anda, seçimini bir kez daha sorguluyorsun. Beyaz cisimler, sonsuz bir uzunluktaymışçasına grubundaki kişileri ayak bileğinden boğazlarına kadar sarmalayıp havaya doğru kaldırırken, her birinin çırpınmaya başladığını görmek, koruma arzusunun sonucunu sana gösteriyor. Tüm bu sonuçlar, öyle bir anda gerçekleşmemiş olsa bile, iblisin yarattığı baskı altında zihninin düşüncelerini uzuvların aktarmak epey güç olmaya başladığında, ancak hareketsiz bir şekilde olan biteni izlemekle yetiniyorsun. Kaldı ki, bir müdahale imkanın olsa bile, bunun ne kadar başarılı olacağını ve hatta bu müdahalenin daha kanlı sonuçlar yaratacağını düşünmeden edemiyorsun. Zihninden geçen korumanın bu şekilde olmadığını bilmek ise sana daha büyük bir acı vermeye başlarken, karşında duran iblis yüzündeki gülümsemesinden taviz vermeden bakışlarını üzerine sabit tutarak“Son kez soruyorum… Sana nasıl yardımcı olabilirim insan?”diyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

25 Apr 2023, 15:13

Harekete geçtiği anda, hiçbir şey hissetmiyordu korku haricinde. Doğru bir hareket mi yapıyordu, yanlış bir hareket mi, yoksa Paschar'ı ve diğerlerini önemsiyor muydu, hiçbirini düşünmüyordu. Vücudu arkadaşları için bir an da öne doğru yaydan çıkan ok gibi fırlamıştı sadece. Doğru bir hareketten ziyade, yapması gereken şeyin bu olduğunu düşündürtüyordu vücudu ona. Paschar'ın önüne geçtiğinde, iblis suratındaki gülümsemeyle bakışlarını bir anda kendisine çeviriyordu. Gözleri, iblisin gözleriyle buluştuğunda sanki yaşamaması gerekiyor gibi hissediyordu. Öylesine baskın bir hissiyat her şeyin önüne geçiyordu ki, gözlerini kapatmak istiyor, buradan bir an önce gitmek istiyordu. İblisin ardındaki yoğun ölüm arzusunu, iliklerinin her bir zerresine kadar hissedebiliyordu. Sanki, ruhunun her bir parçası yanmaya başlıyor gibiydi, hissettiği fiziksel acıdan ziyade bunun acısını daha çok hissediyordu. Sonrasında, ilk kez farklı bir şeyin düşüncesine daldı. Bu hareket doğru muydu? Acaba geri mi kaçmalıydı? Belki de, yerinde sabit kalmalıydı. Korumak, birisi için canını vermek, bunlar önemli miydi? Kendi canını kurtarmak daha önemli değil miydi? Yaşayabilseydi, belki intikam alabilirdi. Arkadaşlarının ölümünü izlemek, daha doğru bir hareket olabilir miydi?

İblis, harekete karşılık olarak muhatabının kendisi olduğunu diyerek kara haberi vermişti. Ardından pelerinin altından çıkan ve yüzünde de bulunan beyaz cisimler, ayak bileklerinden boğazlarına kadar takım arkadaşlarını kavramış ve havaya kaldırmıştı. Korumanın ardında, daha büyük bir hata yapmıştı. Belki de bu arzusunu hiçbir zaman iblise göstermemeliydi. Kendisine silah olarak geri dönen bu hareketin karşılığında, takım arkadaşlarının hayatlarıyla tehdit ediliyordu. Göğsünde hissettiği delik iyice büyümeye ve neredeyse kendini yok edecek olmaya başlarken, bir kez daha göz ucuyla baktı hepsine. Paschar'a, Baglis'e, Lavnivia'ya. Sağ yanağında gözyaşının sıcaklığını hissetmeye başladı. Bir şeyler yapmak zorundaydı artık. Fiziksel bir şeyler yapamayacağını biliyordu, Shy'dan yardım alamazdı. Fiziksel olarak yapabileceği tek şeyi şimdiye kadar yapmıştı ve aynısını yapmak imkanlı gözükmüyordu. Bunun yerine, iblise bir şeyler sunmak zorundaydı. İblis son kez sorduğunu ve nasıl yardımcı olabileceğini söylediğinde, "Tamam." dedi arkadaşlarını öldürmemesi için.

Titrek bir sesle konuşmaya başlarken, bir yandan ne yapabileceğini delice düşünüyordu. "Arkadaşlarımı bırakarak yardımcı olabilirsin. Senden merhamet etmeni istemiyorum. Bir anlaşma istiyorum." dedi aklına gelebilecek ilk şeyle. İşin sonunun nereye uzanacağını bilmese de, iblisi tatmin edecek bir şeyler sunmalıydı. "Bu anlaşmanın karşılığında kendimi öldürmemi istersen, şuradan bir kemiği alıp boğazıma saplarım." dedi. İblisin böyle bir şey isteyebileceğini düşünerek ilk adımı attı. Ardından konuşmaya devam etti. "Yapabileceklerim bununla sınırlı değil. Eğer istersen, bir insan ve Aludir olarak, sana sadakatimi sunarım. Bundan sonra, İnsan Diyarı'nda değil, İblis Diyarı'nda senin yanında yürürüm. Sana ismimi ve sadakatimi sunuyorum. İsmim Zenahpuryu." Sonrasında gözyaşları dökülmeye başladı. Onları başka bir şekilde kurtarabileceğini düşünmüyordu, ama bir gün gelirse onların genç adamı unutmayacağını düşünüyordu. Üçü de dönerek Bristran'a haber verirse, Bristran'ın onu kurtaracağını düşünüyordu. "Anlaşmayı kabul ederek bana yardımcı olabilirsin. Anlaşmada benim tek isteğim, yüce affınla onları affetmek ve diyarlarına geri yollamak. Sonrasında sana kalan kısmını söyleyebilirsin. Söz veriyorum, yapacağım. Yapmazsam şayet, saniyeler içinde hepimizi yok edebileceğinin bilincindeyim." Gözlerini korka korka, çekine çekine, ve sanki cehenneme uzanan uçurumda son çırpınışlarını yapan bir adamın pes etmesi gibi iblisin gözlerine kenetlemeye çalıştı. "Lütfen."
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Glalirst Bölgesi”