Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Diniel)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Nov 2023, 14:19

Sözlerinden önce kilitlediğin bakışların, üç iblisin de havadaki süzülmelerini bile kesecek düzeyde oluyor. Üç iblis de havada asılı kalmış gibi öylece durdukları anda, ağzından sözlerin dökülüyor. Ancak cümlelerin üç iblisin de hoşuna gitmemiş olacak ki, her birinin yüzünün asılıp somurtkan bir hal aldıklarını görebiliyorsun. Ne var ki, surat ifadesi değişen yalnızca iblisler olmuyor. Azuldir, sanki söylediklerinde ciddi olup olmadığını teyit etmek istercesine, başını usulca sol omzunun biraz daha ilerisinden uzattığı anda, onun da kenarı yerlere kadar düşmüş suratıyla karşı karşıya kalıyorsun. Aranızdaki bu yakın mesafe seni ziyadesiyle rahatsız etmişken, Azuldir sanki kafasını sabit tutup bedenini de yanına çekmesinin ardından “Korkunç!” diyor. Azuldir’in sesindeki ince kinaye, bir şeylere giriş yapacağını ve bunun için seni adeta bir yem olarak kullandığını açıkça gösterirken, başını iblislere çeviren iblis her iki elini de havaya kaldırmasının ardından, işaret parmaklarını sana doğru çeviriyor. İblisler bu parmak hareketini görmüş olsalar bile, hoşnutsuz bir şekilde sana bakmayı sürdürüyorlar. Tüm bu durum, Azuldir için bir fırsat oluyor ve Azuldir “Görüyorsunuz, Diniel dostumuz biraz asabi! Ama ben pek öyle değilim.” diyor. Yüzüne gülümsemesini tekrar yerleştiren Azuldir iki kolunu da yana doğru açmasının ardından “Bence ne kaşlarımız çatılsın ne de yüzümü asılsın. Bunu bir oyuna çevirmeyelim mi?” diyor. Sanki bu sözlerle iblislerin algılarını değiştiren Azuldir, iblislerin sana dönmüş olan odaklarını kendi üzerine toplamayı başarıyor. Bu durum Azuldir’e biraz daha keyif vermiş gibi görünüyor ve Azuldir de “Aynı fikirdeysek, yeni oyunumuzu açıklıyorum!” diyor büyük bir heyecanla.

Azuldir iki kolunu tekrar indirip olağan duruşuna geçmesinin ardından hafifçe soluklanıyor. Bakışlarını ilk önce sana ve ardından tekrar iblislere çeviren Azuldir “Bu oyunda iki takım olacağız. Ben ve Diniel, size karşı oynayacağız. Oyunumuzun amacı şu: En çabuk gerçeğe ulaşan kazanır! Biz Agthar’ı merak ediyoruz ve siz de bizi. Eğer biz Agthar’ı öğrenirsek, kazanırız! Ama siz bizim kim olduğumuzu çözerseniz, biz kaybederiz!” diyor. Bu sözlerinden sonra sağ elini çenesine götüren Azuldir’in işaret parmağıyla birkaç kez çenesine vururken, yüzü de düşünceli bir hal alıyor ve “Bir de ödülümüz olmalı, öyle değil mi?” diyor. İblisler, Azuldir’in konuşmalarından sonra temkinli süzülüşlerine tekrar başlamışken, Azuldir bir anda elini aşağıya indirip “Buldum! Eğer biz kazanırsak, Diniel dostumuz sizi bir torbaya koyup insan boyutuna kaçırır ve sonsuza dek ona ait olarak bir evin içerisinde tıkılı kalırsınız!” diyor. Bu sözlerinden sonra Azuldir “Ama eğer siz kazanırsanız, Diniel dostunuz sonsuza kadar sizin yanınızda kalır ve onunla her istediğiniz oyunu oynarsınız!” diyor. Dile getirdiğin bu fikrinin ardından anlık bir şekilde bakışlarını sana çeviren Azuldir “Evet, Diniel dostumuz onayladı! Siz ne diyorsunuz?” diyerek tekrar iblislere dönüyor.

Üç iblis Azuldir’in sözleriyle yüzlerine yerleşen o kasvetli havadan kurtulmuşken kendi aralarında konuşmak ister gibi dairesel bir düzene geçiyorlar. Bu fırsattan istifade eden Azuldir ise sana yaklaşıp kulağına “Çok sağol, sözlerin olmasaydı bu olaya girişemezdim!” diye fısıldıyor. Ne var ki, henüz daha Azuldir’e bir cevap veremeden Azuldir bir anda iblislere doğru “Tik ve tak! Süre doldu!” diye bağırıyor. İblisler bir anda aldıkları habere sinirlenmiş gibi dursalar bile Azuldir omuzlarını silkmesinin ardından “Bu konuda bir kural koymadık ama! Ve sonsuza kadar da bekleyemeyiz! Görmüyor musunuz, burada biraz sabırsızlanıyoruz!” diyerek kendini aklamaya çalışıyor. Üç iblis ise bu sözlerden sonra bu ana kadarki konuşma sıralarını koruyarak “Biz..”, “…kabul…”, “…ediyoruz.” diyorlar.

İblislerin teklifini kabul etmelerinin ardından Azuldir “O zaman vakit kaybetmeden başlıyoruz!” diyor ve kendisini bir adım öne atarken “Bana öyle geliyor ki, Agthar’ı siz hallettiniz ve şimdi de bizden bir şekilde kurtulmak istiyorsunuz. Ama bunu yapmayı isteseniz bile yapamıyorsunuz, çünkü yapmanıza engel olan bir şey var!” diyor. Bu noktada sarı saçlı iblis lafa girmek ister gibi öne doğru süzüldüğünde, Azuldir işaret parmağını havaya kaldırıyor ve ardından “Daha bitmedi, sabret bakalım!” diyor. İblis, bir an ne yapacağını bilemez bir şekilde dursa bile, usulca eski yerine dönerken Azuldir “Evet, ne diyordum? Ha, bunu yapamıyorsunuz. Çünkü… Çünkü…” diyor ve bakışlarını sana çevirdiği anda “Diniel buna engel oluyor! Tabi…” diyor. Bakışlarını önce kaçamak bir şekilde ve hemen ardından ise tamamen iblislere çevirdiğinde, iblislerin yüzlerindeki eğlenceli ifadenin kaybolmaya başladığını fark edebiliyorsun. Azuldir ise bu noktada durmuyor ve “Siz öyle alelade iblisler değilsiniz… Muhtemelen İblis Lordu Vagror’un en sadık hizmetkarlarındansınız! Tıpkı Almazath gibi… Ve bana kalırsa, bizi ayırmaktaki en büyük amacınız, Diniel’i bir şekilde tek başına bırakabilmekti! Böylece ona istediğinizi yapabilirdiniz.” diyor. Azuldir’in her bir cümlesi, sanki iblislere indirdiği koca koca yumruklar gibi bir etki göstermeye başladığında, oynanan oyundan tek keyif alan kendisiymiş gibi bir yüz ifadesiyle “Şöyle düşündünüz… ‘Önce mavi saçlı heriften kurtulalım, zira sarı kafalı adamın bir iblisi bile yok. Onu her türlü hallettikten sonra, Diniel’e istediğimiz yaparız.’ Bunun için de Agthar’ı bir şekilde hallettiniz, ama bu iş sandığınızdan zor oldu. Şimdi de, yine bir oyun çevirip Diniel ile beni ayırmayı düşünüyordunuz.” diyor.

Azuldir bu sözlerinden sonra birkaç saniye sessiz kalsa da, sanki oyunun kazananı çoktan belirlenmiş gibi duruyor. Azuldir’in tüm bu sonuçlara nasıl ulaşabildiği senin için soru işaretleri dolu olsa bile, bu konuyu bir kenara bırakıp iblislere odaklandığında, karşında üç çaresiz iblisten başka bir şey görmüyorsun. Hatta iblisler zaman zaman korkak gözlerle sana bakıp, hemen bakışlarını da senden kaçırırlarken, sanki geleceklerinden de kurtulmak ister gibi duruyorlar. Azuldir hafifçe nefes alıp sağ işaret parmağını havaya kaldırdığında “Söyleyeceklerim bu kadar…” dedikten sonra yavaşça arkasını dönüyor ve “Üzgünüm, sanırım siz kazandınız!” diyor!

Azuldir’in bu sözleri bir anda iblislerin ne yapacağı konusunda da ciddi bir şaşkınlık yaratırken, sarı saçlı iblis “Biz…”, mavi saçlı iblis “…mi…” ve kızıl saçlı iblis de “…kazandık?” diyor. Gözlerin sanki aynı soruyu sorar gibi Azuldir’e döndüğünde, Azuldir yüzüne yerleşen üzgün bir ifadeyle “Evet, öyle. Zaten kim olduğumuzu biliyormuşsunuz.” demekle yetiniyor. Üç iblis, hiçbir şey yapmadan aldıkları galibiyetle oldukça mutlu görünürlerken, sana doğru uçmaya başlıyorlar. Ancak senin bakışların halen daha Azuldir’de takılı kalmışken Azuldir de bakışlarını sana doğru çeviriyor ve “Üzgünüm Diniel… Ama O’nunla karşılaşmak için Maeve dışında feda etmem gereken kişi sendin!” diyor. İblisler etrafında dairesel bir şekilde uçmaya başladıkları anda, Azuldir’in de arkasını dönüp ufak ufak adımlamaya başladığını görüyorsun. İblisler etrafında dönmeye başladıkça, bilinmez bir karanlığın etrafında dalgalanmaya başladığını hissediyorsun. Gözlerin Azuldir’in seni tek başına bırakan adımlarıyla dolmaya başlarken, bir yandan da iblisler etrafında döndükçe baskın bir karanlığın seni sarmaladığını fark edebiliyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

20 Nov 2023, 16:11

Açık tehdidimi Azuldir beğenmemiş olsa da bu sözlerimi lehimize çevirmek için arada hiçbir kesintiye uğratmadan oyununu oynamayı başarmıştı. Oyundan kastının ne olduğunu o an için anlamamış olsam da sinir bozucu bir şeyler çıkacak diye hissediyordum. Ancak her şey çok daha farklı bir şekilde gelişmeye başlıyordu. Oyunun bir tür bilmece olmasının yanında kazanırlarsa beni onlara vereceğini söylemesi üzerine bakışlarımın ona dönmesine aldırış etmeden bana bakıp bunu bir de onayladığını söylemişti. Neler olduğunu her saniyesinde sorguluyor olsam da doğal akışı sağlamayı sürdürüyordu.

Üç iblis kendi aralarında bu durumu düşünmeye çekildiği sırada Azuldir bana fısıldıyordu sözlerini. Ona henüz bir cevap veremeden dikkatini bir anda iblislere yönlendiriyor ve sürenin bittiğini söylüyordu. Neler yaşanacağının seyircisi kalmış durumdaydım ve iblislerin bunu kabul etmesi üzerine ortam benim için iyice gerilmeye başlamıştı.

Hemen konuşmaya giren Azuldir bir adım öne çıktıktan sonra yaşananlarla ilgili çıkarımında bulunuyordu. Bu çıkarıma ise gitgide detaylar katmaya başladığı sırada iblislerin benden dolayı agresif tutum sergileyemediğini söylediğinde anlamaz bakışlarım Azuldir’e dönüyor ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Benimle ne alakası vardı burada yaşananların ki? Yalnızca kalkanı aramak için gönderilmiştim ben. İşin kötü yanı iblislerin keyifli duruşları bozulmaya başlamıştı. Yani, Azuldir doğruyu söylüyordu. Burada en çok keyfi kaçan bendim ancak dinlemeye devam ettikçe işin bu noktada sonlanmadığını da öğrenmiş oluyordum. İblis lordunun hizmetkârları hakkında Almazath ile Maeve konusunda bahsi geçmişti yalnızca. Hiçbiri ile kişisel bir durumum ömrüm boyunca yaşanmamıştı elbette. Agthar’ı halletmekten kastın sağ mı ölü mü olduğu da belirsizliğini korurken bakışlarım iblislere gidiyordu. Beni öldürmek istesemiyorlardı, orası belli. Yoksa Azuldir’in fiziksel bir etkisi bulunamayacağı için şimdiye kadar çoktan saldırıya geçmiş olurlardı.

Azuldir sözlerini birkaç saniyelik sessizliğe bıraktığında bu kadar olayı nasıl çözdüğünü anlayamıyor olsam da iblislerin yüzlerindeki çaresizlik kazandığımızı müjdeliyordu. Evimde üç tane iblis barındıracak olmamı Eletha’ya nasıl açıklayacağımı düşünmeden önce evim bile yoktu aslında… İblislerin kaçamak bakışları yüzümde ince çizgide gülümseme oluştururken Azuldir’in onların kazandığını söylemesiyle aynı bakışlarımı koruyor olmamın sebebi, beynimin duyduğum cümleyi anlamakta bir saniye geç yanıt vermesinden oluyordu. Hemen ardından ışık hızında bakışlarımı Azuldir’e çevirip “Ne?!” diye bağırmak istiyordum ancak o kadar anlamsız bir sona geliyorduk ki donup kalıyordum o an. Duruma iblisler de benim kadar şaşırmış olsa da Azuldir’in en başından beri oyunu kaybetmek üzerine kurması zihnimde yalnızca bunu neden yaptığı sorusunu sorduruyordu bana. Ona da açık olmasa da bakışlarını bana çevirdikten sonra ismini belirtmediği biri ile karşılaşmak için Maeve dışında beni de feda etmesi gerektiğini söylemişti.

Zihnimde kanılar oluşuyordu. Azuldir daha bu boyuta adım atmadan önce, beni iblislere teslim etme konusunda planını kurmuştu. Yalnız bu üç küçük iblisin olaya dahil olacağını bilmiyordu. Yani sonucu bir şekilde getireceği yolları biliyor olsa da bunu adım adım nasıl yapacağından yüzde yüz emin değildi. Ancak bu, iblis boyutu ve iblisler ile ilgili bu denli bilgiye sahip biri için bir sorun oluşturmamıştı belli ki.

Tüm bu olayların dışında, bir gözlemci gibi hissediyordum kendimi. Eletha öfkesinde haklıydı. Raldrin ise endişesinde son derece doğruydu. Neden böyle olmuştu? Kulaklarım zihnim bedenimden uzaklaştıkça uğuldamaya başlıyor ve gitgide çınlamalar yükselirken gördüğüm şeylere anlam vermekten uzaklaşıyordum. İnsanlara anlam vermek, iblislere anlam vermek ve başkalarının amaçları için hareket etmek benim için küfürlerin en büyüğüne dönüşmeye başlıyordu. Çınlamalar yükseliyorken etrafımda yükselen karanlığın dalgalanmaya başladığını görebiliyordum. Uğultulu çınlama zihnimdeki en büyük gürültüye dönüşmüştü artık. Ancak ben buna aldırış etmiyor ve gözlerimi yavaşça kapatıyordum. Zihnimde ilk ana dair çürümüş toprakların ardından bu bölgedeki verimli çayırlar, kuruyup çürümüş ağaçların ardından buradaki büyük çeşitli ağaçlar, dost gibi görünen ancak çürüyüp yok olan kişinin ardından, beni iblislere satan, tüm bu kaosta en ufak bir çizik almayan Azuldir’in görüntüsü zihnimde zıt kutuplar oluştururken çınlama artık zirve yapıp bir anda hiçliğe bürünüyor ve zihnimin sessizliğinde tok bir ses yankılanıyordu.

“Yeter…”
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 Nov 2023, 09:10

Zihnindeki uğuldama, karanlığın içindeki dalgalanmaları parçalamak istercesine artmaya devam ederken, sıkı sıkıya kapadığın gözlerin tüm bu lanetli yaşamın içinde kan soluyan bir çiçek açmaya çalışıyor. Bu ana dek yaşadıklarının ruhundaki tesiriyle birlikte, duyduğun çınlamalar anlamsız binlerce kelimeye dönüşmeye başlıyor. Bıkkınlık, öfke, kin, sevinç, gurur ve daha nice duygu ve hisler… Her biri sonsuzluk aleminin içinde bir kum tanesinden devasa bir yığına evrilmeye çalışıyor. Ne var ki karanlığın dalgalanmaları her bir hissinin önüne geçmeye başlıyor giderek. Etrafında dolanan iblislerin hızları arttıkça, boyutun sanki daha ağırlıksız ve hissiz bir hal almaya başladığını hissediyorsun. Sanki tüm yaşanmışlıklarından soyut bambaşka bir diyar gibi… Ve gözlerini açtığın anda, bambaşka bir sonsuzluğun içinde buluyorsun kendini.

Image

Yerden yüksekliği 50 metreyi bulan, ellerinde çeşitli ekipmanlar bulunan ve kızıla boyanmış heykellerin arasında kimi parçalanmış yüksek sütunlar ve sizi çevreleyen bir kubbe, taht odasının mimarisini yeteri kadar korku uyandırıcı yapıyor. Odanın içinde nereden girdiği belli olmayan mavi bir ışık tek başına loş bir aydınlık yaratırken, hemen karşında duran genişçe alan gözüne çarpıyor. Aranızdaki 50 metre kadar mesafeye rağmen, gözüne bir perde inmiş gibi göremediğin bu alanın bir şekilde İblis Lordu Vagror’a ait olduğunu hissedebiliyorsun. Bununla birlikte ardına göz attığında, buranın tamamen ıslak gibi görünen taşlardan olduğunu ve oda içerisinde herhangi bir giriş veya çıkış yapmaya yarayan kapı benzeri bir yapının bulunmadığını fark ediyorsun. Tam bu esnada senden birkaç metre öteden tek dizlerinin üzerinde çökmüş ve boyunlarını neredeyse yere kadar eğmiş üç iblisi görüyorsun. Sanki yüzyıllardır bu noktada ve bu pozisyonda duruyormuş gibi görünen üç iblis de nefes almaktan bile imtina eder gibi duruyor.

İçine girdiğin odanın heybeti ve kasvetiyle hislerinin arasında doğru olanı seçmeye çalıştığın anda, tüm duvarları inleten ve kaynağı belli olmayan tok bir sesin “Vitohe esuyp kab!” dediğini duyuyorsun. Kulakların birkaç saniye boyuncu bu sesin tokluğu ve ahengiyle çınlamaya devam ederken, gözlerin de sesin kaynağını bulmaya yelteniyor çaresizce. Etrafına baktığın birkaç saniye boyunca, sese dair hiçbir şey göremezken, bir anda önündeki karanlık alanın kırmızı bir parlamayla belirginleşmeye başladığını ve ardından, tam buradaki duvarın parçalanarak odanın içine kızıl bir hava doldurduğunu görüyorsun. Ancak tüm bu korku dolu görsel şölen az önceki tok sesin“Diniel!”demesiyle daha vahim bir hava alıyor.



Kızıllık, giderek odayı sindirmek ister gibi yayılmaya devam ederken, üç iblisin tüm bu hareketsizlikleri tutunacak tek dalın oluyor. Adeta yavaş yavaş kızılın içinde yok olmaya başlayacağını düşünürken, senden 50 metre kadar uzak olan noktada karaltıların dolanmaya başladığını görüyorsun. Tüm kızıllığın varlığına rağmen, karaltılar bir anda odanın içindeki tüm hükmü ele almış gibi omuzlarına yoğun bir baskı kurmaya başlıyor. Bu baskı, karaltıların artmasıyla daha da belirgin hale gelip ruhuna sirayet etmeye başladığında, nefes alıp vermekte zorlanmaya başladığını hissediyorsun. Neyle karşı karşıya kalacağını tahmin etmiş bile olsan, bir an için tüm alemin bu havayla titremeye başladığını düşünüyorsun. Ancak bir anda soluk soluğa aldığın nefesle titreyen aslında gözlerin ve bedenin olduğunu hissediyorsun. Tam bu esnada, karaltıları yerini almış gibi durdukları anda, kızıllığın tek bir noktaya odaklanmaya başladığını görebiliyorsun. Titreyen dizlerin ve çırpınan ruhuna rağmen bakışlarını kızıllığın toplandığı yere odaklamanla birlikte, bir çift parlak kırmızı gözün belirdiğini görüyorsun. Ne var ki, bu bir çift göz sanki doğrudan ruhundaki her bir yaşam kudretini özümser gibi seni içine çekmeye başlıyor. Tüm insani haykırışlarını salmak, ardına bakmadan kaçmak veya sonunu düşünmeden saldırmak… Her bir senaryonun her bir sonu aklında onlarca kez geçse bile, bedenin en ufak bir harekete dahi izin vermezken, Aludir olarak adım attığın hayatında belki de ilk kez ruhunun da iki avuç arasında sıkıştığını hissediyorsun!

Parlak bir çift göz, üzerindeki baskıyı hiç ayırmadan öylece durmaya devam ederken, görüşünü yok eden kızıllığın sonlanmasıyla birlikte tahtına oturmakta olan en saf halde bir iblis ve onun hemen ardında duran 10 tane yüzü görünmeyen karalara bürünmüş varlık görüyorsun. Taştan yapılmış olduğunu düşündüğün bir tahtın iki tarafına kolunu dayamış, kafasında silindirik bir şapka ve ağız kısmında da altın rengi metalden yapılmış peçeyi andıran bir şekilde, sadece parlak kırmızı gözleri görünecek şekilde oturan varlığın İblis Lordu Vagror olduğunu anlamak senin için zor olmuyor. Buna karşın, tamamen birbirine girmiş algıların ne arandaki mesafeyi ne de İblis Lordu Vagror veya ardındakilerin fiziksel boyutlarını algılamanı imkansız kılıyor. Artık sadece bedenine değil, ruhuna da hükmetmek senin için büyük bir kaos haline gelmişken duvarlardan yankılanan tok sesi duymanla kendine gelebiliyorsun.

“Seni kendi dilimle karşılamak istedim.

Hoş geldin Diniel…

Diğerleri bekletmeyelim...”


Image

İblis Lordu Vagror’un bu sözlerinin ardından, gözlerindeki kırmızı parlama birden artmaya başlıyor. Bu parlaklık, neredeyse gözünü kör edercesine bir kızıllığa dönüşmeye başlarken, içinde bulunduğun tüm yer sarsılmaya başlıyor. Bu sarsılmayla birlikte İblis Lordu Vagror’dan kaynağını alan bir karanlığının ruhunu sarmalamaya başladığını hissediyorsun. Bu karanlığa karşı koyacak gücü kendinden bulman imkansız bir durum gibi yansırken, karanlığa boyun eğmek dışında bir şey yapamıyorsun. Birkaç saniye sonunda ise, tüm dünyan bir kez daha karanlığa teslim oluyor.
Off Topic
Diniel'in hikayesi bu konudan devam edecektir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Glalirst Bölgesi”