Page 1 of 3

Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 07 Feb 2024, 16:29
by GM - Dimensio
Gözlerini açtığın anda vücuduna çökmüş derin bir acı hissetmeye başlıyorsun. Aslında bu acıyı gözlerini açtığında mı hissettiğini yoksa bu acı nedeniyle mi gözlerinin açıldığını tam olarak kestiremiyorsun. Sanki her bir hücren alev alev yanıyor, ancak bedenin soğuktan çoktan donmuş gibi hissettiriyor. Soğuğun en derininde titreyen bedeninin içini saran yangın, tarif edilmeyen duygulara bulanmana neden oluyor. En son hatırladıkların, kafanın içinde binlerce kez ve sonsuz bir sarmal halinde geçip giderken, içinde bulunduğun karanlık istemsizce korku salıyor içine. Başını kaldırdığın yastık, çoktan sırılsıklam olmuş olsa bile, hala rahat görünüyor gözüne. Fakat gözlerin, hemen yanıbaşındaki gaz lambasından içeriye dolan ışığa kilitleniyor. Tek bir yataktan ibaret odanın, aslında tam anlamıyla bir oda olmadığını ve mağaradan bozma bir yer içinde bulunduğunu fark ediyorsun. Bununla birlikte, tam karşında tamamen metalden yapılmış gibi duran ve sadece görünüşüyle bir oldukça ağır olduğu belli olan bir kapı, bu yerde kilitli halde bırakılmış olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Etrafta yattığın yer dışında hiçbir eşya bulunmaması bir yana, neredeyse adım atacak pek de bir alan olmadığını fark etmek ise, kendini kapana kısılmış gibi hissetmene neden oluyor. Yatağından hafifçe doğrulmak istediğinde ise, bedeninin sanki saatlerdir durmaksızın yediği bir dayağın etkisinde olduğunu hissediyorsun. Başını kaldırmak bile bedenini ziyadesiyle ağrıtan bir hareket olsa bile, bir şekilde kendini bu odadan kurtarmak zorundaymış gibi hissediyorsun. İniltiler eşliğinde bedenini toparlamayı başardığın anda, buz gibi taş duvarlara elini değdirdiğin anda vücudunun ne derece sıcak olduğunu hissedebiliyorsun. Aynı zamanda, ayaklarının altı, binlerce sopa yemiş ve hatta bu da yetmemiş, sıcak cam parçaları arasında saatlerce yürümüş gibi canını yakarken, birkaç kez bedenini ayakta tutmakta zorlandığın oluyor. Ancak her seferinde, yataktan ve duvardan destek alıp ayakta durmayı başarıyorsun. Sanki bir kez düşersen, bir daha kalkamayacak gibi…

Yatağın sonlandığı yerde, seni bu odadan kurtaracak kapı ile aranda birkaç metrelik engin bir boşluk olduğunu fark ediyorsun. Ancak son bir gayretle sağ tarafına denk gelen taş duvardan güç alarak kapıya ilerleyebileceğini hissediyorsun. Ne avr ki, bu pek de umduğun gibi olmuyor ve duvardaki destek elinde seni çaresiz bırakarak taş zemine sert bir düşüş yaşıyorsun. Bu düşüşün, adeta bulunduğun yere binlerce kiloluk bir ağırlık düşmüş gibi yankı yaparken, bedeninde ağrımayan bir yer olmadığını bir kez daha fark edebiliyorsun. Bu haliyle, nefes alıp vermenin bile bir hayli güç olduğunu anlasan bile, hislerin halen daha iblis diyarında olduğunu fısıldaması aklına daha büyük bilinmezlikleri getiriyor. Kendinde olduğun anlarda son hissettiklerin ve sonrasında yaşadığın derin bir boşluk, şu an için ne hissetmen ve düşünmen gerektiğini bile bilememene neden oluyor. Tek bildiğin ve hissettiğin, bu yerde bir başına ve kilitli bir şekilde kalmış olman oluyor.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 12 Feb 2024, 20:40
by Theo
Gözlerimi açmamla birlikte inanılmaz bir acı hissetmeye başladım. Acı yüzünden mi uyandım yoksa uyanınca mı acı hissetmeye başladım emin değilim. Ne olduğunu anlamak için başımı kaldırdığım zaman yastığın sırılsıklam olduğunu gördüm. Etrafa biraz daha göz gezdirdiğim zaman bulunduğum odanın mağaradan bozma bir yer olduğunu fark ettim. Başımı sokabileceğim nispeten güvenli bir yer bulduğum için mutluyum ama karşımda duran kocaman ve ağır olduğunu düşündüğüm kapıyı görünce mutluluğum pek uzun sürmedi. Şimdiye kadar gördüklerime göre birilerinin beni hapsettiğini düşünmeye başladım. Şimdiye kadar irili ufaklı yaptığım şakalar yüzünden bu sonucu eninde sonunda alacağımı tahmin ediyordum. Ancak bu durumla bu kadar erken karşılaşacağımı beklemiyordum.

Etrafa hızlıca göz gezdirince bu yerde kilitli kaldığımdan emin oldum. Bulunduğum yer oldukça küçük olduğu için yatak dışında başka hiçbir eşyam yoktu. Adım atacak bir alanım bile olmadığı için yavaş yavaş sıkılmaya başladım. Ayağa kalkıp kapıyı kurcalamayı planladığım zaman ise bedenimin ne kadar kötü durumda olduğunu fark ettim. Zar zor ayakta durmayı başarıp güç bela kapının yanına geldiğim zaman son bir gayret ederek kapıyı açmayı denedim ama başarılı olamadım. Hatta tam tersi yere düşerek bir hayli ses çıkmasına neden oldum. Hala daha iblis diyarında olduğuma emin olsam da beni buraya kapatan kişilere uyandığımı belli ettiğim için biraz tedirginim. Yine de burada beklemektense kapının arkasındakiler ile konuşmayı tercih ederim. Bu yüzden vücudumda ki tüm kasları zorlayarak gerekirse emeklemeye çalışarak kapıya ulaşmaya çalışacağım. Eğer kapının yanına gidebilirsem ilk önce açık olup olmadığını kontrol edip ardından da açıksa dışarıya çıkmayı deneyeceğim, kapalı olması durumunda elimle kapıya vurarak ses çıkarmaya çalışacağım.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 13 Feb 2024, 13:12
by GM - Dimensio
Sahip olduğu tüm enerjini kullanarak kapıya doğru ilerlemek için düşen vücudunu zar zor kaldırıyor ve bir an için krakerden farksız hissettiğin kemiklerinin kırılmamasını umuyorsun. Taş duvarlara adeta tırnaklarını geçirerek bacaklarının üstünde dikelmeyi başardığın anda, adımlarını zorla yerde sürüyerek ve bedenini tamamen taş duvara dayayarak ilerlemeye başlıyorsun. Hangisi olursa olsun, doğduğun her iki hayat içerisinde attığın en zor birkaç adımın ardından metalden yapılmış ağır kapıya vardığında, kapının üzerinde ufak bir delik olduğunu görüyorsun. Bunun kapıyı kilitlemek için olduğunu rahatlıkla anlayabilsen bile, aynı şekilde kapının tamamen kilitlenmiş olduğunu da yine buradan kavrayabiliyorsun. Nitekim bedenini sert bir şekilde kapıya yasladığında, kapının milim kıpırdamaması, şimdilik sahip olduğun güç ile buradan çıkamayacağını da sana anlatmaya yetiyor. Bu haliyle de dışarı çıkmanın şu an için imkansız olduğunu bilerek, kapıya zar zor da olsa elini vurmaya başlıyorsun. Her bir vuruş, bulunduğun yerde derin yankılanmalara neden olsa bile, aynı zamanda elinde de muazzam bir acı hissi yaratıyor. Bu nedenle, attığın iki hafif yumruğun ardından daha fazlasının kendine zarar vermekten öteye gitmeyeceğini anlayabiliyorsun.

Kapıya vurmanın üzerine geçen birkaç saniye içerisinde, kulaklarına sadece metalden çıkan yankılanma sesleri vuruyor. Bunun ardından çöken derin sessizlik, tüm bu alanda bir başına olduğun yönünde bir hissin içinde uyanmasına neden oluyor. Bu aşamada seçeneklerini bir kez daha gözden geçirip yapabileceklerini düşünmeye başladığın sırada ise, kapının ardından gelen tanıdık bir ses sanki tüm vücudundaki sinirleri uyandırıyor! “Birkaç tane daha vurursun diye bekliyordum. Demek bu kadar çabuk pes ediyorsun, ha?” diyen sesin sahibinin Gyugnal olduğunu anlamak, o anda zihnindeki kan akışını bile hızlandırıyor. Gyugnal ile olan karşılaşmalarınız, onunla ve ona karşı yaşadıklarınız ile şu an iblis diyarında olduğuna dair düşünceler hızla zihnine hücum ederken, istemsiz de olsa kendini hiç olmadığı kadar büyük bir tehlike altında da hissetmeye başlıyorsun.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 19 Feb 2024, 20:50
by Theo
Vücudumdaki son güç kırıntılarını zorlayarak sancılı bir süreçten sonra kapıya ulaşmaya başardım. Bakar bakmaz kapının kilitli olduğunu anladım. Ne kadar ayakta durabileceğimden emin olmadığım için kapıya yaslandığım sırada ise kaba kuvvetim ile kapıyı açamayacağımdan emin oldum. Hiç bahanelerin ardına sığınmayacağım en iyi halimde bile olsam kapıyı açabileceğimi sanmıyorum. Kaba kuvvet konusunda uyandığımdan beri çok iyi bir performans sergilediğimi düşünmüyorum. Bu yüzden son çare olarak ses çıkarmak için kapıya vurmaya başladım. İki yumruk attıktan sonra acı giderek arttığı için bu planımdan da vazgeçerek beklemeye başladım. Belki dinlenirsem üzerimdeki bu ölü ağırlıktan kurtulabilirim.

Boş boş dinlenirken gelecek planlarım hakkında düşünmeye karar verdim. Öncelikle şimdiye kadar karşılaştığım iki örgüt ile de aram hafif limoni olduğu için kendimi bir şekilde güvenceye almam lazım. Bunu nasıl yapacağım konusunda aklıma bir yöntem gelmiyor ama vaktim çok olduğu için eninde sonunda bir yol bulacağımı düşünüyorum.

Örgütler ile aramı düzeltmenin yolunu ararken tanıdık bir ses duydum. Bu ses istemsiz bir şekilde irkilmeme neden oldu. Hapishane gibi bir yerde olduğum için karşımda çok dost canlısı birilerini görmeyi beklemiyordum ama olabilecek en kötü senaryonun da gerçekleşebileceğini hiç düşünmemiştim. Üç kişi ile ciddi bir zarar veremediğimiz adamın karşımda olması beni dehşete düşürse de sakin olmam gerekiyor. Hala daha hayatta olduğuma göre ya benden istedikleri bir şey var ya da bu kadar kolay bir şekilde ölerek kurtulmamı istemiyorlar. Her iki durumda da yaşadığım için şanslıyım.

Bir kaç saniye bekleyip derin bir nefes aldıktan sonra "Vay eski dostum sende mi buradaydın. Diğerlerini göremedim. Anladığım kadarıyla biz kazandık galiba." diyeceğim. Yanlış hatırlamıyorsam konuşma tarzımı beğenmişti. Belki suyuna gidersem neler olduğu hakkında bilgi edinebilirim.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 20 Feb 2024, 14:11
by GM - Dimensio
Kapının ardından Gyugnal’a sözlerini söylemenin ardından, Gyugnal’ın ifadesiz suratında inceden de olsa bir tebessüm oluştuğunu düşünmeye başlıyorsun. En azından bunun olmasını temenni ederek Gyugnal’den gelecek bir cevap bekliyorsun. Ancak birkaç saniyelik sessizlik, sanki Gyugnal hiç var olmamış ve hiç konuşmamış gibi sana hissettirmeye başladığı sırada, kapının ardından Gyugnal’ın “Biz?” diye sorduğunu duyuyorsun. Bunun sana yönelik bir soru olmadığını, aksiyonlarının karşılığından senden duymayı beklemediği cümlenin bu olduğunu anlaman son derece kolay oluyor. Ancak Gyugnal “Biz diye bir şey var mı emin değilim. Zira en son iblisimin suratını dağıtmış ve dostun Esther’in işini bitirmek için hareketlenmiştin. Yani hem ‘eski dostunun’ iblisini hem de ‘diğer dostunun’ ta kendisini indirmeye çalışıyordun.” diyor alaycı bir şekilde. Gyugnal’ın bu anlattıkları, senin için hiç var olmamış bir zaman diliminden yapılan alıntılar gibi gelse bile, en son kendini kaybediş anın ve kulaklarına dolan kahkahaların bir kez daha zihninde canlanıyor. Bu anıların hiçbirinde Gyugnal’ın söylediği türden bir aksiyonun olmasa bile, bilinçsiz bir şekilde tüm bunların gerçekleşmiş olabileceğini de düşünmeden edemiyorsun. Kafanda tüm bu düşünceler dolanmaya başlarken Gyugnal “Sessiz kalman hatırlamadığını mı gösteriyor yoksa başka bir şeye mi yormalıyım bunu?” diyor. Hemen ardından ise derin bir nefes vermesinin ardından Gyugnal "Her neyse, zaten göreceğimizi gördük, öyle değil mi?" diyor umursamaz bir ses tonuyla.

Gyugnal’ın bu sözlerinin ardından atılan birkaç adım sesini duyman, Gyugnal’ın gitmeye başladığı hissinin içinde doğmasına neden oluyor. Ancak tam bu esnada kapıdan gelen tıkırtılar, Gyugnal’ın gitmek bir yana, senin için kapıyı açmaya başladığını gösteriyor. Gyugnal bir yandan kapıda tıkırtılar yaratırken bir yandan da “Kapını açıp sana biraz hava aldırayım diyorum. İyi gelir değil mi?” diyor sana.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 26 Feb 2024, 20:37
by Theo
Gyugnal'a laf attıktan sonra etrafı bir sessizlik kapladı. Bu sessizlik yüzünden kendimden şüphe etmeye başladım. Acaba az önce gerçekten biriyle konuştum mu? Yoksa bu bilinmez yerde delirmeye mi başlıyorum? Hangisi olduğundan emin değilim ama yalnızlıktan kurtulabileceksem ikisine de razıyım. Burada tek başıma kalmak istemiyorum.

Delirip delirmediğimi anlamaya çalışırken tekrardan Gyugnal'ın sesini duydum. Biraz benle dalga geçtikten sonra hatırlamadığım şeyler hakkında konuşmaya başladı. En son konuşmasını kapıyı açmaya teklif ederek noktaladı. Bu boğucu yerden çıkmayı bende istediğim için teklifini kabul etmeyi düşünüyorum. Ancak dediklerini gerçekten yaptıysam neden bana bu kadar iyi davranıyor anlamadım. Belki onun iblisini hatta aynı anda hem bir iblisi hem de iblis kadar güçlü bir Aludiri bile yenebilecek seviyede olduğum için benimle iyi geçinmek istiyor olabilir. Eğer tahminim doğruysa hem dışarıya çıkabilirim hem de ajanlık kariyerime yeniden başlayabilirim. Hafızamın silik olduğu yerde kadim dostuma kötü davranmış olsam da onun böyle küçük şeylere takılacağını sanmıyorum. Karşısına mükemmel bir ajan olarak çıktığım zaman aramızdaki tüm yanlış anlaşılmaların düzeleceğine inanıyorum.

Birkaç saniye gücümü toplamaya çalıştıktan sonra "Kusura bakma. Özellikle ölüm meleğinden çok özür dilerim. Bazen karnım aç olduğu zaman sinirli biri olabiliyorum." dedikten sonra tezimi desteklemek ve onunla yakınlaşmak için "Urilirn'e sürekli Lord demelerine rağmen bana bir yemek bile ısmarlamadı. Anca aç aç bir oraya bir buraya dolaştırdı durdu." diyeceğim. Aramızdaki minik konuşmayı bitirdikten sonra sakin bir şekilde yeniden söze girerek "Haa.. bu arada bir sorun olmayacaksa tabi dışarıya çıkıp etrafı görmek isterim." diyerek bana araladığı kapıdan dışarıya çıkmayı deneyeceğim.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 27 Feb 2024, 10:38
by GM - Dimensio
Gyugnal’ın kapıyı açmaya başlamasıyla birlikte, sen de konuşmaya başlıyor ve cümlelerini sıralıyorsun. Her bir cümlenin, şimdilik göremiyor olsan bile Gyugnal tarafından dinlenildiğini de ayrıca hissedebiliyorsun. Bu durum senin cümlelerini daha rahat kurmana olanak sağlarken, konuşman bittiğinde Gyugnal’ın “Demek aç aç gezdin ha, çok üzüldüm.” dediğini duyuyorsun, sesinde hiçbir üzüntü tonunu hissetmeden. Kapı yavaş yavaş aralanmaya başladığında, dışarıdan gelen loş bir ışık kapalı kaldığın alana doğru da süzülmeye başlıyor. Bakışlarını istemsizce ışıktan kaçındırmaya çalışsan da, bir yandan da kafanı dışarıdan gelecek bir görüntüyü görmek için uzatmaya başlıyorsun. Tam bu esnada Gyugnal’ın kapıyı açmaya başlamasıyla “Tabii ki… Görülecek çok şey var!” dediğini duyuyorsun, hevesli mi yoksa geçiştirme mi olduğunu anlamadığın bir ses tonuyla. Ne var ki, kapı tamamen açılıp dışarıya dair görüntüler tamamen görünür olduğunda, istemsizce yutkunmaktan kendini alıkoyamıyorsun.

Bakışların, kolayca loş ışığa alışsa bile gördüğün kızıllık tüm bu loşluk içinde derin bir parlama yapıyor. Taş duvarların hala varlığını sürdürmesi, seni temiz havaya kavuşturmuyor. Kaldı ki, gözlerinin önündeki manzara karşısında temiz havanın pek de faydası dokunmayacağını rahatlıkla hissedebiliyorsun. Zira, içinde bulunduğun taş duvarları, gördüğün taş duvarlardan ayıran metal kapının tamamen açılmasıyla, beş metre kadar karşında elleri tavandan zincirlerle asılmış bir halde, vücudunun her yerinde itinayla açılmış yaralar ve morluklar bulunan ve kapalı gözlerinden anladığın kadarıyla baygın durumda olan Urilirn’i görüyorsun! Açılan kapının hemen yanında duran Gyugnal, Urilirn’in işkenceden geçmiş ve ölmeye ramak kalmış vücuduna attığı bir bakışın ardından gözlerini sana doğru devirmesi akabinde “Seni aç bıraktığı için cezalandırmış olayım… Ne dersin?” diye sorduğunu duyuyorsun. Ancak karşındaki manzara, tüm seslerin boğuk ve tüm görüntülerin de flu bir hal almasına neden oluyor. Zira Urilirn’in bir nefes almak için çektiği acı, derin hırıltılarından ve inlemelerinden açıkça belli oluyor.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 04 Mar 2024, 21:05
by Theo
Gyugnal samimiyetsiz bir şekilde aç gezdiğim için üzüldüğünü söyledikten sonra kapıyı yavaş yavaş açmaya başladı. Kapıyı açması için onu teşvik etsem de dediklerinden sonra beni dışarıya çıkarmak isteyeceklerini pek sanmıyordum. İlk ışık taneleri hücremi doldurmaya başladığı zaman istemsiz olarak gözümü korumaya çalıştım. Şimdiye kadar ağrım yüzünden fark edememiştim ama uzun süredir güneş ışığını görmediğim gerçeğiyle acı bir şekilde yüzleşiyorum.

Işığa yavaş yavaş alışsam da hala daha dört duvar arasında olduğum için pek mutlu değilim. Konuşmamızdan sonra dışarıya çıkacağımızı düşünmüştüm sonuç umduğum gibi olmasa da sorun çıkarmayı düşünmüyorum. Az önceki yaşam koşullarıma kıyasla artık ayaklarımı oynatabildiğim için kendimi avutarak itaatkar bir şekilde Gyugnal'ın peşinde beni nereye götüreceğini bilmeden yürümeye devam ettim. Metal bir kapının tamamen açılmasıyla küçük yolculuğumuzun sebebini gördüm. Minik Lordumuz Urilirn neredeyse ölmüş bir vaziyette karşımda duruyordu.

Gyugnal'ın teklifi karşısında istemsiz bir şekilde sırıtmaya başladım. Bu sırıtmamın karşımda ölmeye yakın adamla ya da Gyugnal'a yaranmakla hiçbir alakası yoktu. Urilirn ve Gyugnal'ı bir arada gördükten sonra rafa kaldırdığım muhteşem planıma geri dönebileceğimi fark ettim. Ajanlık kariyerime başlayabilirim. Sadece Gyugnal'ı ikna edip yaralı Lordu kurtarmam lazım. Bunun için Gyugnal'a "Bu kadar kolay bir şekilde bu işten kurtulmasına izin mi vereceksin." dedikten sonra Urilirn'e dikkatle bakacağım. Eğer bizi duyamayacak durumda olduğuna kanaat getirirsem tekrardan konuşmaya başlayarak "Aslında aklımda müthiş bir plan var. Urilirn'in ve benim gitmeme izin vererek tüm örgütü ele geçirmek ister misin?" diye soracağım. Eğer Urilirn'in bilincinin yerinde olduğuna kanaat getirirsem yine aynı konuşmayı sessiz bir şekilde sadece Gyugnal'ın duyacağı bir şekilde yapmayı deneyeceğim.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 06 Mar 2024, 11:10
by GM - Dimensio
Urilirn’in ölmeye yüz tutmuş bedeni karşısında zihninde beliren parlak fikrinle birlikte Gyugnal’a ilk cümlelerini ilettiğinde, Gyugnal kaşlarını hafifçe oynatıp sanki tüm bu işkencenin yeterli olup olmadığını kendine soruyor. Ardından bakışlarını sana devirmesiyle birlikte Gyugnal’in daha neler yapabileceğini düşünmeye başladığını da anlayabiliyorsun. Ancak tüm bu hususların içerisinde, Gyugnal’ın Urilirn’in gitmesine izin vereceği yönünde hiçbir izlenim de göremiyorsun. Urilirn’in sizi duyup duyamayacağını teyit etmek için bir süre baktığında, Urilirn’in kulaklarından sızmış kanı fark edebiliyor ve onun bu haliyle herhangi bir konuşmayı duyup duyamayacağından bile emin olamıyorsun. Bu yüzden, sesini her ihtimale karşı kısık tutarak cümlelerini kuruyorsun. Gyugnal teklifini dinledikten sonra kaşlarını bir kez daha hafifçe kaldırıp yüzünü Urilirn’e dönerken “Onun bir kez gitmesine izin vermiştim. Sonucu görüyorsun.” diyor. Hemen ardından ise bakışlarını sana doğru devirirken “Yoksa aynı sonun başına gelmesini mi istersin?” diyor alaycı bir ses tonuyla.

Gyugnal’ın bu sözleriyle birlikte, Urilirn ile birlikte gitmenize izin vermeyeceğini açık bir şekilde anlayabiliyorsun. Bu durum da, Gyugnal’ın kanına başka türlü girmen gerektiği yönünde düşünceleri kafanda dolaştırmaya başlıyor. Urilirn’in nefes almaya çabalarken çıkardığı birkaç inlemenin ardından ise, Gyugnal ansızın kafasını sana doğru çeviriyor ve “Aslında daha iyi bir fikrim var. Neden Urilirn’in hemen burada öldürüp güvenimizi kazanmanın ardından elini kolunu sallaya sallaya buradan gitmiyorsun ki?” diyor. Gyugnal’in bu cümlesini her ne kadar bir fikir olarak dile getirmiş olsa bile, esasen senden Urilirn’in öldürmeyi beklediğini, hatta bunun bir beklentiden ziyade zorunluluk gibi göründüğünü rahatlıkla hissedebiliyorsun. Bu durum ise, ajanlık fikirlerinin yanında Urilirn’i öldürüp öldürmemeye karar vermenin yaratacağı etkilerin de düşünceler silsilene katılmasına neden oluyor.

Re: Göklerde Kaybolan (Theo)

Posted: 12 Mar 2024, 17:46
by Theo
Urilirn'e baktığım zaman kulağından kan geldiğini fark ettim. Bu seviyeye kadar işkence gördüğüne göre bundan sonraki hayatı boyunca bir şeyler duyup duyamayacağından emin değilim. Aralarının kötü olduğunu biliyordum ama bu derece eziyet edecek kadar ileri gideceklerini beklemiyordum. Aludirlerin bize gösterilmeyen çok kirli ve zalim bir tarafları var.

Gyugnal teklifimi dinledikten sonra daha önce Urilirn'in gitmesine izin verdiğini söyledi. Onu kurtarmak için uğraşmama rağmen yarı ölü lordumuz geçmişte yaptıklarıyla bana hiç yardımcı olmuyor. Ortamda hafiften gerilmeye başladı. Gyugnal hala şakayla karışık bana laf atsa da bu tutumunu ne kadar daha devam ettirecek bilmiyorum. Hepsinden önemlisi kariyerimin başlangıcı için başka bir yol bulmam gerekiyor. Eski hücreme geri dönüp ölmeyi beklemek istemiyorum.

Bu durumdan nasıl çıkacağım konusunda çözüm yolları ararken Urilirn imdadıma yetişti. Çıkardığı inleme sayesinde Gyugnal ilgisini bir anda ona vererek bana ilginç bir teklifte bulundu. Beklenmedik teklif karşısında çok şaşırdım. Çünkü her şeyin bu kadar basit bir şekilde çözülebileceğini hiç düşünmemiştim. Aludirler gerçekten çok enteresan. Birini öldürünce hepsinin güvenini kazanabileceğim hiç aklıma gelmemişti. Teklif sayesinde hem özgürlüğümü kazanabileceğim hem de Aludirler ile aramdaki buzları eriteceğim. Bu uğurda Urilirn'in kendini feda etmesi kötü oldu ama yapacak bir şey yok. Zaten kendi haline bıraktığımız taktirde çok fazla dayanabileceğini sanmıyorum. İleride onu öldürerek prangalarından kurtardığımı söyleyip karşı tarafında güvenine kazanmayı deneyebilirim. Bütün suçu beni zorlayan Gyugnal'a attığım sürece bir sorun yaşayacağımı düşünmüyorum.

Kendi içimde olayı biraz tarttıktan sonra Gyugnal'a bakarak "Sizin güveninizi kazanıp aramızdaki küçük yanlış anlaşılmayı düzeltmek için yapamayacağım şey yoktur." dedikten sonra sağa sola bakarak öldürme işlemi yapmak için kullanacağım bir alet aramaya başlayacağım. Arama esnasında Gyugnal'a "Arkadaşı son yolculuğuna nasıl yollama mı istersin?" diye soracağım. Eğer istediği özel bir öldürme şekli varsa dediklerini yapmaya çalışacağım. Yoksa bulabildiğim keskin bir alet ile acısız ve hızlı bir şekilde Urilirn'in boğazını kesmeyi deneyeceğim. Bakalım birini öldürmek nasıl hissettirecek çok merak ediyorum.