Varoluşun Üç Kadım Ayağı (3. Kısım) (Zenahpuryu | Gadiel | Diniel)
Posted: 13 Nov 2023, 10:58
Gadiel; Karanlığa yumduğun gözlerin, acının pençesinde ruhunun huzura ulaşmasına bile engel olurken, sanki bir nefes anında tüm acının silinip atıldığını hissediyorsun. Ruhunu saran tüm sıkıntı ve hiçliğin, bir çırpıda yokluğa sürüklenişi, karanlığın içerisindeki huzur ışığını aralıyor. Ancak bu ışık, bu ana kadar gördüklerinden farklı olarak, insanın içine işleyen bir kızıllıktan ibaret olsa bile, hislerin bu kızıllığa karşı koymaman gerektiğini fısıldıyor. Ruhundaki acıyla birlikte vücudundakinin de kızıllıkla sindirilmesi, gözlerinin bir anda karanlıkta açılmasına neden oluyor.
Genel; Tek bir solukta gözleriniz karanlığın içinde açıldığı anda, ilk önce vücudunuzu nefes alıp vermeye zorluyorsunuz. Derin bir çığlık içinizdeki tüm varlığı hiçliğe çevirirken, ruhunuzun çekildiğini ve geriye kalan et ve kemik parçalarının sizi oluşturduğunuzu fark ediyorsunuz. Buna karşın ne bir hareket ne de bir ses çıkaramıyorsunuz ilk anda. Birbirinizin yüzleriyle bakışlarınız kesiştiğinde, ne yüzleriniz tanıdık geliyor ne de bu yüzleri gören gözleriniz size ait hissettiriyor. Sahibinin rızası dışında işgal ettiğiniz bir vücutta emaneten bulunuyormuşsunuz gibi geliyor size. Aldığınız nefesin ciğerlerinize dolduğunu, ancak bu ciğerlerin size ait olmadığını ve gözlerinizin gördüğünü, ancak gözlerinizin de size ait olmadığını fark ediyorsunuz. Bir anda tüm vücut parçalarınıza karşı aynı duyguları yaşamaya başlıyorsunuz. Fakat bir şekilde, yaşamaya ve nefes alıp vermeye devam edebildiğiniz anlıyorsunuz. Sizi siz yapan zihninizin varlığını koruduğunu idrak ediyorsunuz, kim olduğunuz sorusuna dahi cevap veremiyor olsa da.
Bakışlarınız birbirinizin üstünde geziniyor. Ne var ki, gördüklerinizden ziyade kendinize anlam vermeye çalışıyorsunuz. Karanlık içerisindeki siyah dalgalanmalar ile birlikte, kısa bir anlığına da olsa bulunduğunuz ortama odaklanmanızı sağlıyor. Gözünüz, siyah dışında ve dalgalanmaların yarattığı siyaha çalan grilikler dışında başka ayırt edici hiçbir şey görmüyor. Bastığınız zemin, adeta boşluktaymışsınız gibi hissettiriyor, ancak aynı anda ayaklarınızı yerden kaldıramayacak kadar güçlü bir çekimin varlığına da karşı koyabileceğinizi düşünmüyorsunuz. Kokudan soyut bu ortamda son olarak fark edebildiğiniz şey, havanın giderek ağırlaştığı ve ciğerlerinize dolmakta zorlandığı oluyor. Elbette bunun iç dünyanızda yaşadığınız boşluk mu olduğunu veya havanın gerçekten mi ağırlaştığını tam olarak anlayamıyorsunuz.
Bir hiç kimse olarak, hiçliğin ortasında, hiçbir şekilde ne yaptığınız bilmeyerek var olmuş oluyorsunuz. Ne var ki, bu his bir şekilde size tanıdık geliyor. Tüm bu hisler, duygular ve karanlık… Bir şekilde tanıdık…
Karanlık dalgalanmaların ardında, tüm bu yaşadıklarınıza bir anlam yüklemeye çalıştığınızda, bir adan griliklerin arasında beliren bir çift parlak kırmızı göz, sanki bu karanlığın içine ilk düştüğünüz andan sonraki tüm anılarınızı ve tecrübelerinizi zihninize hücum ettiriyor! Sadece göz açıp kapayana kadar geçen süreçte, yaşadığınız tüm acılar, mutluluklar, hüzünler ve size dair ne varsa bir çırpıda ruhunuzda vücut bulurken, parlak kırmızı gözlerin sesini duyuyorsunuz.
Bu sözlerin ardından parlak kırmızı gözlerin üzerinizde gezindiğini ve ağır bir otorite kurduğunu fark ediyorsunuz. Ancak bu anda Zenahpuryu, bu ağır havanın İblis Lordu Vagror ile ilk karşılaştığı andaki gibi olmadığını da hissedebiliyor. Buna rağmen, yine de her ikiniz de nefes alıp vermede zorluk yaşamaya ve kaskatı kesilen vücutlarınıza hakim olmakta güçlük çekiyorsunuz. Karanlığın içinde tok ve yankılanan ses bir kez daha konuşmaya başladığında, tüm odağınız bir kez daha ona kayıyor.
Genel; Tek bir solukta gözleriniz karanlığın içinde açıldığı anda, ilk önce vücudunuzu nefes alıp vermeye zorluyorsunuz. Derin bir çığlık içinizdeki tüm varlığı hiçliğe çevirirken, ruhunuzun çekildiğini ve geriye kalan et ve kemik parçalarının sizi oluşturduğunuzu fark ediyorsunuz. Buna karşın ne bir hareket ne de bir ses çıkaramıyorsunuz ilk anda. Birbirinizin yüzleriyle bakışlarınız kesiştiğinde, ne yüzleriniz tanıdık geliyor ne de bu yüzleri gören gözleriniz size ait hissettiriyor. Sahibinin rızası dışında işgal ettiğiniz bir vücutta emaneten bulunuyormuşsunuz gibi geliyor size. Aldığınız nefesin ciğerlerinize dolduğunu, ancak bu ciğerlerin size ait olmadığını ve gözlerinizin gördüğünü, ancak gözlerinizin de size ait olmadığını fark ediyorsunuz. Bir anda tüm vücut parçalarınıza karşı aynı duyguları yaşamaya başlıyorsunuz. Fakat bir şekilde, yaşamaya ve nefes alıp vermeye devam edebildiğiniz anlıyorsunuz. Sizi siz yapan zihninizin varlığını koruduğunu idrak ediyorsunuz, kim olduğunuz sorusuna dahi cevap veremiyor olsa da.
Bakışlarınız birbirinizin üstünde geziniyor. Ne var ki, gördüklerinizden ziyade kendinize anlam vermeye çalışıyorsunuz. Karanlık içerisindeki siyah dalgalanmalar ile birlikte, kısa bir anlığına da olsa bulunduğunuz ortama odaklanmanızı sağlıyor. Gözünüz, siyah dışında ve dalgalanmaların yarattığı siyaha çalan grilikler dışında başka ayırt edici hiçbir şey görmüyor. Bastığınız zemin, adeta boşluktaymışsınız gibi hissettiriyor, ancak aynı anda ayaklarınızı yerden kaldıramayacak kadar güçlü bir çekimin varlığına da karşı koyabileceğinizi düşünmüyorsunuz. Kokudan soyut bu ortamda son olarak fark edebildiğiniz şey, havanın giderek ağırlaştığı ve ciğerlerinize dolmakta zorlandığı oluyor. Elbette bunun iç dünyanızda yaşadığınız boşluk mu olduğunu veya havanın gerçekten mi ağırlaştığını tam olarak anlayamıyorsunuz.
Bir hiç kimse olarak, hiçliğin ortasında, hiçbir şekilde ne yaptığınız bilmeyerek var olmuş oluyorsunuz. Ne var ki, bu his bir şekilde size tanıdık geliyor. Tüm bu hisler, duygular ve karanlık… Bir şekilde tanıdık…
Karanlık dalgalanmaların ardında, tüm bu yaşadıklarınıza bir anlam yüklemeye çalıştığınızda, bir adan griliklerin arasında beliren bir çift parlak kırmızı göz, sanki bu karanlığın içine ilk düştüğünüz andan sonraki tüm anılarınızı ve tecrübelerinizi zihninize hücum ettiriyor! Sadece göz açıp kapayana kadar geçen süreçte, yaşadığınız tüm acılar, mutluluklar, hüzünler ve size dair ne varsa bir çırpıda ruhunuzda vücut bulurken, parlak kırmızı gözlerin sesini duyuyorsunuz.
“Gadiel… Ölmemiş olduğuna çok sevindim. Yoksa bu uzun bekleyiş, sonsuz bir kederle sonlanacaktı.”
Bu sözlerin ardından parlak kırmızı gözlerin üzerinizde gezindiğini ve ağır bir otorite kurduğunu fark ediyorsunuz. Ancak bu anda Zenahpuryu, bu ağır havanın İblis Lordu Vagror ile ilk karşılaştığı andaki gibi olmadığını da hissedebiliyor. Buna rağmen, yine de her ikiniz de nefes alıp vermede zorluk yaşamaya ve kaskatı kesilen vücutlarınıza hakim olmakta güçlük çekiyorsunuz. Karanlığın içinde tok ve yankılanan ses bir kez daha konuşmaya başladığında, tüm odağınız bir kez daha ona kayıyor.
“Ben, İblis Lordu Vagror’um… Sen henüz uyanmadan önce Gadiel, Zenahpuryu’nun sorduğu sorular oldu. Her bir sorunuza cevap olmaya çalışacağım… Lakin burada olmasını arzuladığım başka kişiler henüz teşrif etmediler. Bu yüzden önden buyurun ve varsa sorularınızı sorun.”
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
