Page 1 of 1

[Yaşanmış Hayat] Diniel

Posted: 05 Feb 2023, 03:54
by Diniel
Banyoya ilk girişimdi. Kapıyı ardıma kapadıktan sonra kendimi tüy gibi hafif hissediyordum burada özgür olabildiğim için. Banyonun kapısını sakin adımlarla içi sıcak su dolu küvete doğru ilerledim ve işaret parmağımla suyun sıcaklığını ölçtüm. Su sıcak olmasına karşı içine girilmesinde bir sorun olacağını sanmıyordum. Öğlen vakti bağlamış olduğum saçlarımı tutan bağı çözdüm ve saçlarımın yerçekimi ile dalgalanmasına ve rastgele dağılmasına izin verdim.

Bütün yaşanılanlar bu ana kadar oldukça normal ilerliyordu. Sonra ise bu ana sakladığım şeyi yaşamak üzere hem heyecanlı hem de kısmi bir korku ile doluydum. Endişelerimin sebebi kötü bir şey olduğundan değil, ne tepki vereceğimi bilememektendi belki de. Aynaya baktığımda yüzümü görecektim. Ayna kavramının ne olduğunu nedense bazı şeyleri önceden bilebildiğim gibi bilebiliyordum. Konuşmayı bile bilmeden varolabilseydim bu korkunç olurdu ancak kaderin bana bu kadarını bahşetmiş olması iyiye yoğrulabilirdi. Yüzümü banyonun duvarına ortalanmış aynaya doğru çevirdim ancak bakışlarım yere doğruydu. Usul adımlarla ilerleyip yanına vardığımda birkaç saniye duraksadım. Nefes alıp verişim ve kalbimin çarpıntısı dışında bir şey hissetmiyor, düşünmüyordum. Kafamı kaldırdım. Kızıl düz saçları yüzüne dağınık serpişmiş orantılı alt üst dudaklı biraz çekik gözlü temiz yüzlü genç bir kadın. Koyu kahve gözlerime odaklandım. Ardından çenemin titremeye başladığını ve istemsizce dudaklarımın büzüldüğünü gördüm. Görüşüm bir sebepten dolayı buğulanıyordu. Bakışlarım aşağı düşerken gözlerimin buğusunu iki elimle eş zamanlı sildim. Ardından kafamı kaldırdım. Sağ gözümden akan bir damla yaşın yanağımdan aşağı süzülüşünü izlerken ona müdahale etmedim. Çenemin titremesi durmuş yüzümdeki ifade nötre yaklaşmıştı. “Demek böyle görünüyorum” diye fısıldadım.

Kıyafetlerimi çıkarıp vücudumu bir tur göz ile inceledikten sonra küvete önce yavaşça girip kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Vücudum suyun içinde, kafam ise dışarıda öylece sessizce vücudumun sanki su içinde erimesini bekliyordum. Keyif vericiydi. Yüzüme tatlı bir gülümseme yerleşmişti. “Yeniden doğdum sanki...”

Pek çok şey olmuştu. İblis diyarında olanları anımsamak istemiyordum. Aklıma gözümün önünde yenen insanlar geliyordu. Kendi tercihlerini yaptıkları için üzerlerinde sorumluluk hissetmiyordum ancak böyle yapmam sanki pek normal değilmiş gibi de geliyordu. Sanki hem ilgili hem de ilgisiz gibiydim. Bunları düşününce kendimle ilgili analizleri yapmak için en uygun zamanda olabileceğimi düşündüm. Neden bazen bu kadar umursamaz bazen de ilgili oluyordum acaba? Bazen Inias’a ilgili davranabiliyorum. Bazense buz kesiliyorum. Niyeydi ki? Acaba o anki keyfime göre mi davranıyorum? Öyleyse bu hiç adil olmazdı ki. Gerçi adilliği hiç umurumda değildi. Bu dünyada adil olan ne vardı ki ben de adil davransaydım? Hmm... Belki de adalet gerçekten vardır kim bilir?

Ağzımı suyun yüzeyine kadar batırıp nefes vererek suyu dalgalandırıp köpürtmeye başlamıştım. Sonra da yapabildiğim bu şeye karşı gülme tutmuş ve gülerken de boğazıma su kaçmış ve öksürmeye başlamıştım. Ama boğazımı temizledikten sonra yüzümde yeniden neşe belirtileri ortaya çıkmıştı. “Suda oynamak eğlenceliymiş” diye içimden geçirdim. Ardından bir sessizlik çöktü zihnimde. Sonra da şu geçti içimden “Tek başıma oynamak ne kadar eğlenceli olabilirdi ki?”

Re: [Yaşanmış Hayat] Diniel

Posted: 05 Feb 2023, 04:47
by Diniel
Neredeyse burnuma kadar suya gömüldüm yeniden. Bu kez Aludirler ile ilgili düşünüyordum. Ulrasil, Kitath ve gördüğüm herkes ön ayarı yapılmış gibi belirli kısıtlar içinde hareket ediyorlardı. Ulrasil’e bu tanıtma görevi verilmese acaba yaşananları yapmak ister miydi? Peki ya bana böyle görevler verilse yerine getirir miydim? Birkaç saniye düşünme süresi veriyordum kendime. Ne zamandır istediklerimi yapamıyor, ne söylenirse onu yapıp duruyordum. İstenenler istediklerime pek ters olmadığı için bunları yapıyordum belki de. Belki de ben kendimi buna ikna ediyordum. Çünkü mutlu değildim. İstediklerimi yapmakla ilgili net bir sonuca ulaşamamıştım ama istediğimi elde etmenin yollarını bulmam gerektiğini biliyordum. Sadece kuralları uygulayacaksam bu hayat çekilir olmazdı. O zaman ise bütün Aludirlere savaş açmam gerekirdi. Belki de hepsini öldürüp özgürce yaşayabilirdim. Ama öyle olsa insalarla bir arada olamazdım. Bu da çok sıkıcı olurdu... Raldrin aklıma geliyordu. Benimle bağ kurarken “İstemediğim hiçbir şeyi yapmam” diye peşinen koşulunu koymuştu. Aslında ben de kendimi böyle hissediyordum. Ama henüz böyle bir şeyi gerçekleştiğimi sanmıyordum. Buna engel olan şeyi düşündüğümde mantıklı davranmak dışında bir şey aklıma gelmiyordu henüz. En başında çekip gitmeyi deneseydim ve gerçekten de başarılı olsaydım sonrasında ne yapacağım konusunda, yaşadığım dünya ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Oysa bazı istekler yerine getirildiğinde bana karşılığında tonla bilgi ve yaşanılacak bir yer verilecekti. Mantıklı hareket ettiğim için kendimi doğru bulsam da yaptıklarım ve yapacaklarım konusunda mutlu değildim. Bunun için ileride bir çare düşünmem gerekiyordu.

Su ılıklaşmıştı. Ben de suyun içinde farklı bir şey denemek istiyordum. Kafamı tamamen suya daldıracaktım ancak öncesinde nefesimi tutmam gerektiğini hissediyordum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp suyun içine kaydığımda vücudumun su ile çevrili olduğunu hissederken derin bir boşlukta varlıkmışım gibi hissediyordum. Suyun dalgalanan sesi kulağımda daha önceden hiç duymadığım sesler oluşturuyorken nabzımı daha net hissedebildiğimi fark ettim. İçine daldığım su iblis diyarında etrafımı çevreleyen karanlıktan farklı hissettiriyordu. Ancak burada tıpkı o ilk andaki gibi yalnız ve çaresiz gibiydim. Ne tanıdık biri vardı ne bir akraba ne dost ne de başka bir şey... Yalnızca ben... Nefesim daralmaya başladığında sakince suyun içinden kafamı çıkarırken suyun saçlarımdan aktığını hissediyordum. Elimde saçlarımı arkaya atıp geriye yaslandıktan sonra gözlerim ayaklarıma doğru dalıyordu. Beni bekleyen bir eş, dost veya akraba gerçekten olamaz mı? Bütün geçmişimi silecek kadar neden Aludir olmayı istemiş olabilirim? İblis diyarında gördüğüm boş boş gezinen Raldrin’den bir farkım yok... Benim onu elde ettiğim gibi Aludirleri barındıran örgüt de beni ele geçirdi. Moralim bozulmuştu.

İsmimi ışıltılı bir varlıktan öğrenmiş ve bunu Raldrin’e söyleyip bağımızı kurmuştum. Bağı kurabildiğime göre sanırım bu doğru ismi vermiş olmamdan dolayıydı. Demek ki yazgı denen şey gerçek olabilirdi. Raldrin ile olan bağım yazgının bir parçası ise onunla tesadüfen karşılaşmamış olmam gerekiyordu. Ancak bu yazgı denen şeyin ne olduğunu pek anlamsmıştım. Dizlerimi göğsüme doğru çekip oturur konuma gelmiş dizlerimde kollarımı kavuşturup işaret parmağımı uzatıp suda oynuyordum. Şu vakitte yazgıyı anlamak istemiyordum. Çünkü Raldrin ile aram hiç iyi değildi. Başından beri onu çekiştirip duruyormuş gibi hissediyordum. Ancak bu ne beni ne de onu mutlu ediyordu. O olmadan Aludir olamayacağım için öylece gönderemezdim ancak başlarda onu anlamaya çalışsam da ne kendisini anlamama izin veriyor ne de anlatmak istiyordu. İblislerin doğası yalnızca şiddetten mi ibaretti. Belki de onu insan yerine koyduğum için böyle sorunlar yaşıyordum. Çünkü gerçekten de insana benziyordu. Birkaç saniye bu düşünce çevresinde oyalandıktan sonra gördüğüm diğer iblisleri hatırlıyor ve onların da insanı andıran davranışları olduğunu hatırlıyordum. –Ibe Anu’yu anımsayınca suyun içinde ürperti gelmişti- Belki de Raldrin kendisini benden çok farklı olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyordu yalnızca. Raldrin’in gördükleri ve alışık olduğu varlıklar insana benzemeyen acayip varlıklar olmalıydı. Onların yanında ben çok çok farklı biçimde olabilirdim ancak durum benim için tam tersiydi. Belki de bu sebeple ona yakınlaşmakta sorun görmemiştim. Emin olamıyordum...

Raldrin ile konuşmayacağım konusunda fikrim sabit gibiydi ama şu an o zamanki kızgınlığım bulunmuyordu. Yine de kendisini tamamen bana kapatan bir varlığa karşı daha fazla açmak ödün vermekten fazlası değil gibi geliyordu. Zaman içinde bir uyum yakalayana kadar mesafemi korumam faydalı olabilirdi. Bu yüzden kararlı olmalıydım. Onun öfkeli yapısı, öfkelendiğindeki konuşma tarzı hatta o ilk tartışmamızdaki birbirimize kurmaya çalıştığımız üstünlük çabası birbirimizi andırıyordu. Bu konu üzerinde dikkat edip onun davranışlarını incelemeliydim. Duygularımın saflaştırılmış hali gibi bir şeydi sanki ama peşin hüküm vermek çok ama çok yanlış sonuçlar doğurabileceği için sadece onu takip edebilirdim. Birkaç saniye geçiyordu aradan. "Bana ne niye onu takip edeyim ki hiç uğraşamam..."

Artık soğuyan sudan çıktıktan sonra bir duraklama geliyordu. Tüm bu olanlar boyunca Raldrin beni gözlüyor olabilirdi! Yoksa başından beri görmüş ve sessiz sessiz sadece izlemiş miydi?! Dehşet içinde havlulara doğru koşuyordum!