Wuther’in Günlüğü
Posted: 02 Jan 2023, 10:25
253, Bahar, XX Gün
Bugün Aclania’da geçirdiğim son gün… Bu zamana kadar olup bitenlere, gezip gördüklerime inanmak benim açımdan biraz zor. Kuşkusuz ki, bugüne kadar gezdiğim ülkeler arasında Aclania’nın farkı açıkça ortada. Zaten bir ülkeye Zamanın Başlangıcı deniyorsa, elbet bunun bir sebebi vardır, öyle değil mi? Ancak burada her şey belli bir nizam içerisinde. Yazılı ve yazılı olmayan kurallar mevcut ve halk bu kuralları inanılmaz sahipleniyor. Elbette istisnalar -her yerde olduğu gibi- Aclania’da da var. Fakat bu demek değil ki, istisnalar cezasız kalıyor. Burada kurallara riayet edilmemesi gerçekten oldukça ayıp karşılanıyor. Özellikle yazılı olmayan genel ahlak kuralları gibi hususlarda insanlar son derece katı olabiliyor. Elbette ülkenin yasaları da bu katılıktan nasibini almış görünüyor. Ne var ki, bu katılıktan şikayetçi olan birini de görmüş değilim. Yani, insanlar gerek toplumun gerekse de ülkenin adalet sisteminden oldukça memnun…
Her ne kadar ülkede kuralların katılığı dikkat çekiyor olsa da, bu yasa dışı olayların gerçekleşmediği anlamına gelmiyor. Birkaç kez başıma geldi, orada deneyimledim. Ülkenin belli mekanlarında kumar oynanmasına ve fuhuş yapılmasına müsaade ediliyor. Bu mekanlar, özel izinlerle çalışıyor ve sıkı bir şekilde denetleniyor. Tabi bu işi illegal bir hale getiren kısım da yok değil. Genellikle yer altlarında, karalık mekanlarda çörekleniyorlar. Bir keresinde böyle bir yere takıldığımda, burayı askerler basmıştı. Kumar oynayan kişilerin paralarına el koyuyorlar, ancak kumar oynatan kişinin birkaç sene zindanda kalacağını öğrendim. Muhtemelen bunun sebebi, sıkı denetimlerin ve vergilerin yeteri kadar kar getirmemesi. Tabi, bu alanı eline almış kişilerin olabileceğini de düşünmüyor değilim.
Genel olarak halkın en zevk aldığı şey kumar oynamak… Kumar ya zarlarla ya da kağıtlarla oynanıyor. Zarlarla oynanan kumarın en yaygın olanı “3-10” dedikleri bir oyun. Bu oyunda altı köşeli üç zar atılıyor ve çıkan rakamların toplamı 10’dan büyükse, kişi kazanıyor. Kazanan, yatırdığı paranın iki katını alıyor. Bunun dışında, toplam sayıya veya toplamın 15’ten büyük olacağına da oynanabiliyor. Bu durumda kazanç da daha fazla oluyor. Bu oyunun tek zar veya çift zarla oynanan varyasyonları da mevcut, ancak bu türü genellikle ya bütçesi kısıtlı olan yasal kumar oynatıcıları ya da illegal kişiler tercih ediyor.
Zarlarla oynanan bir diğer kumar türü de, iki kişinin oynayabildiği “Büyük At” dedikleri bir oyun. Bu oyunda da iki kişi karşılıklı zar atıyorlar ve büyük sayıyı atan kazanıyor. Tek, çift ve üç zarla oynanabilen bir oyun. Genellikle halk kendi arasında ya ufak paralar için ya da zaman geçirmek amacıyla bu oyunu tercih ediyor.
Halk arasında çok yaygın olmasa da, kartlarla oynanan oyunlar da mevcut. Bir destede 1’den 10’a kadar sıralı olan altı farklı türden toplam 60 kart bulunuyor. Bu destelerin içerisinde “Hükümdar”, “Savaşçı” ve “Asker” dedikleri üç farklı kart da mevcut oluyor. Bu üç kart birçok oyunda kullanılmıyor, en azından halk arasındaki yaygın oyunlarda… Kartlarla en çok oynanan oyun “Vurgun” isimli bir oyun. Genellikle dört oyuncuyla oynanıyor, ancak daha az kişiyle de oynanabiliyor. Bu oyunda, bir oyuncu veya kumarı oynatan kişi kasa oluyor. Oyuna başlarken herkes belli bir miktar parayı ortaya koyuyor. Bu para ortaya konulduktan sonra her oyuncuya dört kağıt veriliyor. Oyunun amacı, yere atılan kağıt ile aynı numaralı kağıdı atarak yerden mümkün olduğunca çok kart toplayabilmek. Oyuncuların ellerindeki kağıt bittiğinde yeni tura geçiliyor ve her yeni turda oyuncular belli bir miktar parayı ortaya koyuyor. Kağıtlar bittiğinde turlar da sonlanmış oluyor. Oyunun sonunda yerden topladığı kağıtların sayısal değeri en yüksek olan oyunu kazanıyor. Bu oyunda bazen tek bir kişi kazanan oluyor ve tüm parayı alıyor. Bazen ise her oyuncu elindeki kartların toplamı oranında para geri alıyor. Bu türde belki de olay biraz matematik gerektirdiğinden, oynaması keyifli olsa da oynamaya talep aynı oranda değil gibi…
Kağıtlarla oynanan bir diğer oyun, aslında bahsettiğim üç kartın olma amacını taşıyor. “Fatih” ismini verdikleri bu oyun, aslında basit bir strateji oyunu. İki veya 3 kişiyle oynanabilen bir oyun olan bu oyunda, destedeki tüm kağıtlar oyunculara dağıtılıyor. İlk turda, her bir oyuncu yere 10 kart seçerek yüz üstü masaya koyuyor. Bu 10 kartı düz bir çizgi olarak sıralamak mümkün, ancak ikili bir sıra da yapılabiliyor. İkili sıra yapılması halinde, üs sıraya konulan kartın rakamsal değeri 6’nın üstünde olamıyor ve ilk saldırıyı almak zorunda oluyor. Her bir oyuncu yere kartlarını sıraladıktan sonra, bir diğer oyuncu yanındaki oyuncunun kartlarından bir tanesini açıyor. Daha sonra bu oyuncu da kendi yanındaki oyuncunun kartlarından birini açıyor. Sayısal değeri yüksek olan kişi, diğerinin kartını yok etmiş oluyor ve bu kartı açılan kartın üstüne koyuyor. Yani ilk açılan kart 3’se ve diğer kart da 7’yse, 3’ü 7’nin üstüne koyuyor ve artık bu kartın değeri 4’e düşüyor. Her bir tur, bir oyuncu diğerinin kartını açarak devam ediyor. Bir oyuncunun yerdeki tüm kartları bittiğinde, yeni tura geçiliyor. Bu durumda, yerde kartı olan oyuncular bu kartlarını geri kazanıyor ve yok edilmiş kartlar da ıskartaya çıkartılıyor. Oyunda yer alan “Hükümdar” kartı oyunun en özel kartı konumunda. Herhangi bir şekilde bu kartın bir başka karta yenilmesi mümkün değil. Ancak, iki oyuncunun yere açtıkları tüm kartları feda etmesi halinde “Hükümdar” kartı oyundan çıkartılabiliyor. Böyle bir durumda, tur doğrudan sonlanmış oluyor. Ancak yerdeki kağıt sayısı 10 değilse, kağıtlarını feda eden oyuncuların bunu 10’a tamamlaması gerekiyor. “Hükümdar” kartının sahibi, şansına güvenerek kağıtları diğer oyuncunun elinden çekiyor ve bu kağıtlar da ıskartaya ayrılıyor. “Savaşçı” kartı ise, sadece “Hükümdar” kartına yenilebilen bir kart… Onu oyundan çıkarabilmenin bir diğer yolu da, bir oyuncunun yerden 10 kartını feda etmesi. Son olarak “Asker” kartı “Savaşçı” ve “Hükümdar” tarafından doğrudan yenilebilen bir kart. Ancak bu kartı oyundan çıkarmanın bir diğer yolu da bir diğer oyuncunun yerden 5 kart ıskartaya çıkartması. Bu üç kartın bir diğer özelliği ise, kullanıldığı turdan sonra tekrar ele alınmaması. Yani bu kartlar bir kez açıldıktan sonra, bir şekilde tur bittiğinde ıskartaya çıkartılmak zorunda.
Kartla oynanan başkaca da oyunlar mevcut ve bunlar genellikle zarla oynanan oyunların kağıtlara uygulanmış halleri oluyor. Geceyi daha uzun geçirmek isteyenler genellikle zar yerine bu türden kağıt oyunlarını tercih ediyor.
Halkın kumar dışında bir diğer düşkünü sayılabilecek eğlence anlayış da -halk nezdinde kabul görmese bile- fuhuş olarak görünüyor. Erkeklerin kadınlara düşkünlüğü bir hayli fazla ve hemen hemen her mekanda müşterilere hizmet eden, onların gönüllerini hoş tutan kadınlara rastlamak mümkün. Fuhuş, sadece belli mekanlarda ve kişiler tarafından yasal olarak yapılabiliyor. Ancak elbette bunun da görünmeyen bir tarafı var. Fuhuşun cezası ise bir hayli kötü açıkçası… Hem kadın hem erkek, Amaldin Meydanı’nda çıplak bir şekilde 1 gün boyunca ayakta tutuluyor. Bu kimse tarafından arzu edilmeyen bir şey, ancak yine de çözüm olan bir ceza değil. Her handa, muhakkak fuhuş yapmaya gelmiş kişiler görmek mümkün. Bunun dışında bir diğer ilginç nokta, kadınların da erkeklere bu şekilde yaklaşabilmeleri… Yani kadınlar da belli bir ücret ödeyerek erkeklerle birlikte olabiliyor. Bunu ilk duyduğumda baya şaşırmıştım. Günün birinde, takıldığım bir mekanda teklif aldığımda ise -yalan olmasın- hem gururum okşandı hem de ne yapacağımı bilemedim. (Kendime not: Alkollüydün ve teklifi kabul ettin.)
Aclania’nın bir diğer güzel yanı ise, alkol tüketiminin fazlalığı ve düzenlenen festivaller. Burada hemen hemen her şey için bir anda festival düzenlenebiliyor. Zaten 15 yaşının üstündeki kişilerin alkol tüketmesinde bir sıkıntı olmadığı için hemen hemen herkes alkolle eğlencenin dibine vurabiliyor. Alkol tüketiminin bu denli fazla olması, hem alkol türünün çeşitli olmasını sağlıyor hem de alkollü mekanların da fazla olmasına neden olmuş gibi duruyor. Her handa alkol bulabileceğiniz gibi, yemek yiyebileceğiniz diğer ortamlarda da en az bir çeşit alkollü içecek bulmanız mümkün. Benim favorim bal şarabı… Hatta bu satırları yazarken son şişemin dibini görmüş durumdayım… Yanıma aldığım birkaç şişe, umarım beni idare eder. Yoksa başka yerde böylesini bulamayacağım için bir şişe şarap almak adına tüm gezi planlarım alt üst olabilir. Ve inanın, buna değer…
Yeniden bu topraklara gelmeyi arzuluyorum, umarım çok uzun sürmez…
Her ne kadar ülkede kuralların katılığı dikkat çekiyor olsa da, bu yasa dışı olayların gerçekleşmediği anlamına gelmiyor. Birkaç kez başıma geldi, orada deneyimledim. Ülkenin belli mekanlarında kumar oynanmasına ve fuhuş yapılmasına müsaade ediliyor. Bu mekanlar, özel izinlerle çalışıyor ve sıkı bir şekilde denetleniyor. Tabi bu işi illegal bir hale getiren kısım da yok değil. Genellikle yer altlarında, karalık mekanlarda çörekleniyorlar. Bir keresinde böyle bir yere takıldığımda, burayı askerler basmıştı. Kumar oynayan kişilerin paralarına el koyuyorlar, ancak kumar oynatan kişinin birkaç sene zindanda kalacağını öğrendim. Muhtemelen bunun sebebi, sıkı denetimlerin ve vergilerin yeteri kadar kar getirmemesi. Tabi, bu alanı eline almış kişilerin olabileceğini de düşünmüyor değilim.
Genel olarak halkın en zevk aldığı şey kumar oynamak… Kumar ya zarlarla ya da kağıtlarla oynanıyor. Zarlarla oynanan kumarın en yaygın olanı “3-10” dedikleri bir oyun. Bu oyunda altı köşeli üç zar atılıyor ve çıkan rakamların toplamı 10’dan büyükse, kişi kazanıyor. Kazanan, yatırdığı paranın iki katını alıyor. Bunun dışında, toplam sayıya veya toplamın 15’ten büyük olacağına da oynanabiliyor. Bu durumda kazanç da daha fazla oluyor. Bu oyunun tek zar veya çift zarla oynanan varyasyonları da mevcut, ancak bu türü genellikle ya bütçesi kısıtlı olan yasal kumar oynatıcıları ya da illegal kişiler tercih ediyor.
Zarlarla oynanan bir diğer kumar türü de, iki kişinin oynayabildiği “Büyük At” dedikleri bir oyun. Bu oyunda da iki kişi karşılıklı zar atıyorlar ve büyük sayıyı atan kazanıyor. Tek, çift ve üç zarla oynanabilen bir oyun. Genellikle halk kendi arasında ya ufak paralar için ya da zaman geçirmek amacıyla bu oyunu tercih ediyor.
Halk arasında çok yaygın olmasa da, kartlarla oynanan oyunlar da mevcut. Bir destede 1’den 10’a kadar sıralı olan altı farklı türden toplam 60 kart bulunuyor. Bu destelerin içerisinde “Hükümdar”, “Savaşçı” ve “Asker” dedikleri üç farklı kart da mevcut oluyor. Bu üç kart birçok oyunda kullanılmıyor, en azından halk arasındaki yaygın oyunlarda… Kartlarla en çok oynanan oyun “Vurgun” isimli bir oyun. Genellikle dört oyuncuyla oynanıyor, ancak daha az kişiyle de oynanabiliyor. Bu oyunda, bir oyuncu veya kumarı oynatan kişi kasa oluyor. Oyuna başlarken herkes belli bir miktar parayı ortaya koyuyor. Bu para ortaya konulduktan sonra her oyuncuya dört kağıt veriliyor. Oyunun amacı, yere atılan kağıt ile aynı numaralı kağıdı atarak yerden mümkün olduğunca çok kart toplayabilmek. Oyuncuların ellerindeki kağıt bittiğinde yeni tura geçiliyor ve her yeni turda oyuncular belli bir miktar parayı ortaya koyuyor. Kağıtlar bittiğinde turlar da sonlanmış oluyor. Oyunun sonunda yerden topladığı kağıtların sayısal değeri en yüksek olan oyunu kazanıyor. Bu oyunda bazen tek bir kişi kazanan oluyor ve tüm parayı alıyor. Bazen ise her oyuncu elindeki kartların toplamı oranında para geri alıyor. Bu türde belki de olay biraz matematik gerektirdiğinden, oynaması keyifli olsa da oynamaya talep aynı oranda değil gibi…
Kağıtlarla oynanan bir diğer oyun, aslında bahsettiğim üç kartın olma amacını taşıyor. “Fatih” ismini verdikleri bu oyun, aslında basit bir strateji oyunu. İki veya 3 kişiyle oynanabilen bir oyun olan bu oyunda, destedeki tüm kağıtlar oyunculara dağıtılıyor. İlk turda, her bir oyuncu yere 10 kart seçerek yüz üstü masaya koyuyor. Bu 10 kartı düz bir çizgi olarak sıralamak mümkün, ancak ikili bir sıra da yapılabiliyor. İkili sıra yapılması halinde, üs sıraya konulan kartın rakamsal değeri 6’nın üstünde olamıyor ve ilk saldırıyı almak zorunda oluyor. Her bir oyuncu yere kartlarını sıraladıktan sonra, bir diğer oyuncu yanındaki oyuncunun kartlarından bir tanesini açıyor. Daha sonra bu oyuncu da kendi yanındaki oyuncunun kartlarından birini açıyor. Sayısal değeri yüksek olan kişi, diğerinin kartını yok etmiş oluyor ve bu kartı açılan kartın üstüne koyuyor. Yani ilk açılan kart 3’se ve diğer kart da 7’yse, 3’ü 7’nin üstüne koyuyor ve artık bu kartın değeri 4’e düşüyor. Her bir tur, bir oyuncu diğerinin kartını açarak devam ediyor. Bir oyuncunun yerdeki tüm kartları bittiğinde, yeni tura geçiliyor. Bu durumda, yerde kartı olan oyuncular bu kartlarını geri kazanıyor ve yok edilmiş kartlar da ıskartaya çıkartılıyor. Oyunda yer alan “Hükümdar” kartı oyunun en özel kartı konumunda. Herhangi bir şekilde bu kartın bir başka karta yenilmesi mümkün değil. Ancak, iki oyuncunun yere açtıkları tüm kartları feda etmesi halinde “Hükümdar” kartı oyundan çıkartılabiliyor. Böyle bir durumda, tur doğrudan sonlanmış oluyor. Ancak yerdeki kağıt sayısı 10 değilse, kağıtlarını feda eden oyuncuların bunu 10’a tamamlaması gerekiyor. “Hükümdar” kartının sahibi, şansına güvenerek kağıtları diğer oyuncunun elinden çekiyor ve bu kağıtlar da ıskartaya ayrılıyor. “Savaşçı” kartı ise, sadece “Hükümdar” kartına yenilebilen bir kart… Onu oyundan çıkarabilmenin bir diğer yolu da, bir oyuncunun yerden 10 kartını feda etmesi. Son olarak “Asker” kartı “Savaşçı” ve “Hükümdar” tarafından doğrudan yenilebilen bir kart. Ancak bu kartı oyundan çıkarmanın bir diğer yolu da bir diğer oyuncunun yerden 5 kart ıskartaya çıkartması. Bu üç kartın bir diğer özelliği ise, kullanıldığı turdan sonra tekrar ele alınmaması. Yani bu kartlar bir kez açıldıktan sonra, bir şekilde tur bittiğinde ıskartaya çıkartılmak zorunda.
Kartla oynanan başkaca da oyunlar mevcut ve bunlar genellikle zarla oynanan oyunların kağıtlara uygulanmış halleri oluyor. Geceyi daha uzun geçirmek isteyenler genellikle zar yerine bu türden kağıt oyunlarını tercih ediyor.
Halkın kumar dışında bir diğer düşkünü sayılabilecek eğlence anlayış da -halk nezdinde kabul görmese bile- fuhuş olarak görünüyor. Erkeklerin kadınlara düşkünlüğü bir hayli fazla ve hemen hemen her mekanda müşterilere hizmet eden, onların gönüllerini hoş tutan kadınlara rastlamak mümkün. Fuhuş, sadece belli mekanlarda ve kişiler tarafından yasal olarak yapılabiliyor. Ancak elbette bunun da görünmeyen bir tarafı var. Fuhuşun cezası ise bir hayli kötü açıkçası… Hem kadın hem erkek, Amaldin Meydanı’nda çıplak bir şekilde 1 gün boyunca ayakta tutuluyor. Bu kimse tarafından arzu edilmeyen bir şey, ancak yine de çözüm olan bir ceza değil. Her handa, muhakkak fuhuş yapmaya gelmiş kişiler görmek mümkün. Bunun dışında bir diğer ilginç nokta, kadınların da erkeklere bu şekilde yaklaşabilmeleri… Yani kadınlar da belli bir ücret ödeyerek erkeklerle birlikte olabiliyor. Bunu ilk duyduğumda baya şaşırmıştım. Günün birinde, takıldığım bir mekanda teklif aldığımda ise -yalan olmasın- hem gururum okşandı hem de ne yapacağımı bilemedim. (Kendime not: Alkollüydün ve teklifi kabul ettin.)
Aclania’nın bir diğer güzel yanı ise, alkol tüketiminin fazlalığı ve düzenlenen festivaller. Burada hemen hemen her şey için bir anda festival düzenlenebiliyor. Zaten 15 yaşının üstündeki kişilerin alkol tüketmesinde bir sıkıntı olmadığı için hemen hemen herkes alkolle eğlencenin dibine vurabiliyor. Alkol tüketiminin bu denli fazla olması, hem alkol türünün çeşitli olmasını sağlıyor hem de alkollü mekanların da fazla olmasına neden olmuş gibi duruyor. Her handa alkol bulabileceğiniz gibi, yemek yiyebileceğiniz diğer ortamlarda da en az bir çeşit alkollü içecek bulmanız mümkün. Benim favorim bal şarabı… Hatta bu satırları yazarken son şişemin dibini görmüş durumdayım… Yanıma aldığım birkaç şişe, umarım beni idare eder. Yoksa başka yerde böylesini bulamayacağım için bir şişe şarap almak adına tüm gezi planlarım alt üst olabilir. Ve inanın, buna değer…
Yeniden bu topraklara gelmeyi arzuluyorum, umarım çok uzun sürmez…