Page 1 of 1

Uyanışlara ve Yok Oluşlara Dair

Posted: 23 Aug 2022, 16:08
by GM - Dimensio
Uyanışlardan sonra…

Yuvarlak ahşap bir masanın etrafında toplanmış olan insanlar, uzun bir süredir böylesine bir toplantıya katılmış değildi. Heyecan, merak ve endişe bir kez daha iç içe geçmişken, koltukta oturan yüzlerin her birinden tüm bu duygular rahatlıkla algılanabiliyordu. İçeride bulunan sekiz kişi, sessiz ve kendinden emin bir şekilde oldukları yerde duruyorlardı. Sonunda, odanın büyük giriş kapısı yavaşça aralanırken, sekiz kişi birden ayağa kalkarak dokuzuncuya olan saygılarını gösteriyorlardı. Yanındaki iki kişi ile içeriye giren kişi, odada bulunan herkesi selamladıktan sonra kendisiyle gelen iki kişiye kapının dışında kalmaları için bir baş hareketi yapıyordu. Bu belli belirsiz hareketin kati bir emri içerdiğini odadaki herkes rahatlıkla algılayabiliyordu. İki kişinin odadan çıkmasının ardından, dokuzuncu kişi kendisine ayrılan koltuğa yavaş adımlarla ilerlemeye başlıyordu. Yüzündeki yorgun ifade, gününün zorlu geçtiğini açıkça gösteriyordu. Onun gününün yorgun geçmesi ise, çoğu zaman iyiye yorumlanacak bir durum olmuyordu. Bu hususu bilen sekiz kişinin yüzlerindeki duygular, giderek yerini olumsuz bir havaya bırakırken, dokuzuncu koltuğuna sertçe kendi bırakıyordu. Verdiği derin bir nefes, sanki geçirdiği günün tüm stresini odaya doldurmaya yetiyordu. Ayakta duran sekiz kişiye hafifçe öne düşen başına rağmen göz atan dokuzuncu, gözleriyle herkesin yerine oturabileceğini işaret ediyordu.

Birkaç saniye öncesine kadar kimisi yayılmış, kimisi ise vücudunu masaya yaslamış bir şekilde otururken, şu anda tamamı dik oturan sekiz kişi, dokuzuncunun ağzından dökülecek cümlelere odaklanmış durumdaydı. Uzun zamandır beklenilen bir hadisenin neticelerini öğrenebilmek adına, herkes meraklı bakışlarını dingin suratlarına gizlemeye çalışıyordu. Bu esnada dokuzuncu kafasını yavaşça kaldırırken boş sandalyelere takılan gözlerini masadakilere döndürerek “Herkesin burada olacağını düşünüyordum. Bilmemi arz ettiğiniz hususlar var mı?” diye soruyordu tok sesiyle. Dokuzuncunun hemen sol tarafında yer alan kişi hafifçe öne doğru eğilerek söze gireceğini işaret etmesinin ardından “Komutanım! Organizasyon liderlerinden birkaçı aramızda bulunmasa dahi, rutin görevleri ve işleri çerçevesinde toplantıya katılamayacaklarını bildirdiler. Bu yüzden, bizlere vekaletlerini vererek toplantıya iştirak etme arzularını tensiplerinize arz ettiler.” diyor. Komutan, aldığı malumatı bir baş hareketiyle karşıladıktan sonra “Âlâ… Kendilerinin bileceği iş.” demekle yetiniyor. Ardından masaya koyduğu dirseklerinden güç alırken “Her birinizin beklediği haberleri vereyim. Önce iyi olandan başlayacağım…” diyor. Bu cümlelerinden sonra masadakilerin tepkilerini göz ucuyla, ancak dikkatli bir şekilde süzen Komutan “Bu kez denemelerde ne mutlu ki herhangi bir kayıp yaşamadık! Katılım beklediğimizin aksine bir hayli düşük de olsa, herkes uyanış geçirmeyi başardı!” diyor. Komutan’ın bu haberi, koltuklarında oturan kişilerin yüzlerinde hafif bir tebessüm belirtirken Komutan “Ancak ilginç şeyler de olmadı değil…” diyerek konuşmasını sürdürüyor. Komutan’ın sözleri üzerine odaklarını keskinleştirdikleri bakışlarıyla belli eden sekiz kişiye karşı Komutan “İlginç bir şekilde, bir iblisle bağ kuramamasına rağmen uyanış geçiren kişiler olduğu malumatını aldım. Araştırma Bölüğü’nden 1. Takım Lideri Uphin’i bu işi araştırması için görevlendirdim. Görevli Anahtar kişilerden durum raporu aldım, lakin onların da bu hususla ilgili bilgileri bulunmadığını öğrendim. Bu konuyu araştıracağız ve elde ettiğimiz sonuçları sizlerle paylaşacağım.” diyor. Yaşanan bu sıra dışı duruma karşı sekiz kişi tam olarak ne tepki vereceklerini bilemez bir halde Komutan’a bakmaya devam ediyorlar. Komutan ise sessiz bir şekilde bekleyerek, bu yaşanılanın sindirilmesini bekliyor.

Odaya çöken yarım dakika kadar süren sessizlik bir kez daha Komutan tarafından bozuluyor. Hafifçe öksürdükten sonra “Bunun yanında yeni çaylaklardan bazılarının, bağ kurma olayını rahatlıkla başardıkları haberini de aldım. Bu yetenekli kişilerin isimlerini sizlerle paylaşacağım. Lakin sizden ricam, bu çaylakları organizasyonlarınıza dahil etmek için birbirinizi yemeyin.” diyor. Ancak hemen ardından sinsi bir sırıtışla “Gerçi onları kendi bölüklerime dahil etme arzusundayım. Yani iştahlarınızın bir hayli kabarmasını da anlayışla karşılayabilirim.” diyor. Komutan’ın bu sözleri, diğer sekiz kişinin suratında belli belirsiz bir tebessüm oluştursa da, hiç kimse duyduğu hazzı suratlarına yansıtmıyor. Bundan özellikle imtina ettikleri ve Komutan’a karşı saygısız bir tutum göstermekten kaçındıkları her hallerinden belli oluyor. Fakat Komutan’ın yüzündeki gülümseme hızla silinirken, diğerleri de keskin bakışlı hallerine geri dönüyorlar.

Komutan’ın bir anda asılan suratı verilecek kötü haberin temsili gibi dururken, odada bulunan herkes neredeyse nefes bile almayı kesiyor. Komutan bir kez daha odadakilerin yüzlerine baktıktan sonra “Kötü habere gelirsek…” diyor ve sağ elini alnına doğru götürürken “Bizden zaiyat yaşanmadı ama iblisler konusunda aynısını söylemek mümkün değil. İki Anahtar’dan aldığım bilgilere göre, uyanışını sağlayan bir Aludir dört iblisi, diğeri ise altı iblisi katletmiş…” diyor. Hemen ardından Komutan bakışlarını hemen önüne sabitlerken "Ayrıca, özellikle katletme diyorum, zira bunlar basitçe yapılan öldürme veya yok etme eylemlerinden bir hayli uzak kalıyor." diyerek durumun vahametini dile getiriyor. Odadakilerin almadıkları nefes bile boğazlarına düğümlenirken, herkesin yüzüne düşen şoke olmuş ifade korkunç bir manzaranın en küçük ayrıntısı gibi duruyor. Komutan, yüzlere düşen bu ifadelere tepkisiz bir şekilde dururken “İçinizden bunun imkansız olduğunu geçirdiğinizi biliyorum. Ancak bizzat onları görüp, durumu teyit ettim. Aksi bir durum olsaydı, bunu sizlerle paylaşma ihtiyacı hissetmezdim.” diyor. Komutan’ın sözlerinin gerçekliğini gözleriyle doğruladığını belirtmesiyle birlikte, herkesin yüzündeki ifade yavaş yavaş silinmeye başlıyor. Komutan ise durumun sindirilmesi için bir süre sessizliğini korumakla yetiniyor.

Öncekinin aksine, kaygı dolu sessizlik bir kez daha Komutan tarafından yok ediliyor ve Komutan “Söylediğim gibi, bu iki kişiyi kendi gözlerimle gördüm. Şu aşamada, onların herhangi bir organizasyona dahil edilmeyeceklerini bildiriyorum. Durumlarını analiz etmek için güvenli bir yerde bulunuyorlar. İsimlerini daha sonra sizlerle ayrıca paylaşacağım.” diyor. Odadakiler için esasen başka bir konunun merakı belirgin olsa bile, herhangi birinin bunu dile getirme arzusunda olmadığı rahatlıkla anlaşılabiliyor. Bu durumun farkında olan Komutan vücudunu geriye doğru atıp koltuğuna sırtını dayarken “Hepinizin kafasından neyin geçtiğini biliyorum… Onların İmparator olup olamayacaklarını düşünüyorsunuz, öyle değil mi?” diyor. Odaya hakim olan sessizlik, Komutan’ın sorduğu sorunun olumlu bir cevabı olarak belirginleşirken Komutan “Bilemiyorum, lakin gözlerinin içlerine baktım… O ikisinin İmparator olma ihtimalleri yok diyemem. Ancak daha vahim olanı…” diyor ve bir anda sessizliğe gömülüyor. Boğazına düğümlenenin sadece kelimeler değil, korkuları da olduğu her halinden belli olan Komutan, ilk kez yüzüne korkunun düştüğünü saklamakta bile zorlanırken “Biri Korku, diğeri ise Acı İmparatoru olabilir…” diyor. Komutan bu sözleri, odanın bir anda eksili dereceler düşmesine ve havanın bile korkuyla yok olmasına neden oluyor. Odada bulunan dokuz kişi, belki de sonsuza kadar bu halleriyle kalıyor… Korku İmparatoru’nun ve Acı İmparatoru’nun daha varlıkları bile teyit edilmemişken, var olabilecekleri gerçeği en üst dokuz kişiyi bile dilsiz kılıyor.

Image

Ve sanki... Her birinin zihninde, bu iki Aludir'in bakışları beliriyor!

Korku...Acı

Re: Uyanışlara ve Yok Oluşlara Dair

Posted: 26 Aug 2022, 14:46
by GM - Dimensio
Uyanışlardan sonra, bir süre önce...

Komutan odasında sabırsız bir şekilde bekliyordu. Her ne kadar yapılan denemelere katılım beklenenin bir hayli altında kalmış olsa bile, içinde belki de yersiz bir gerginlik ve umut bulunuyordu. Sırtını yasladığı koltuğunda biraz yayılarak oturan ve kafasını da tamamen geriye atıp gözlerini kapatarak gelecek haberleri tahmin etmeye çalışan Komutan, içindeki gerginlik ve umut arasında bir seçim yapmaya çalışıyordu. Kafasının içinde dönen onlarca olası haber arasından en iç açıcısına tutunma çabasındaydı, fakat zihninin köhne bir tarafında tüm olasılıkları yerle bir eden felaket senaryoları da dönmüyor değildi. Bu kez ne kadar kayıp yaşanacağı, geri dönenlerin kaçının işlevsel niteliğinin bulunduğu, bağ kurulan iblislerin sorunlar yaratık yaratmayacakları ve Aludir oldukları öğrenen kişilerin zihin sağlıklarını ne şekilde sağlayabilecekleri şeklindeki temel sorular, birçok çözüm ve çözümsüzlük sürecinden geçiyordu. Aldığı derin bir nefesle kafasını yavaşça doğrultan Komutan, tüm bunlar konusunda boşuna endişelendiğini biliyordu. Her defasında bu süreçle yüzlemiş ve her defasında ancak sonuca göre çözüm bulmaya çalışmıştı. Bu kez de değişen bir şey olmayacağına emindi. Ne var ki, ister istemez bu düşüncelerden kurtulamıyordu. Kafasını kaldırmasının yetmediğini anladığında, bu kez geniş odasının içinde dolanmanın daha iyi olabileceğini düşünmeye başlıyordu Komutan. Yerinden yavaşça doğrulup hafif uyuşmuş bacaklarını açmak için birkaç kez sallamasının ardından, kapısının çalınmasıyla birlikte irkilmeden edememişti. Olduğu yerde hafifçe sıçrayıp adeta kanı çekilen Komutan, bu tepkisine karşılık kendi kendine gülmesinin ardından tekrar yerine oturup kapıyı çalan kişiye içeri girmesini emrediyordu.

Komutan’ın odasının iki yana açılan kapısı hafifçe aralanırken, odanın içine Komutan’ın en güvendiği Aludirlerden biri giriyordu. Uzun boyu, dik duruşu ve keskin bakışlarıyla Aludir Merkez Kuvvet Lideri konumunda olan Aludir başıyla Komutan’ı selamlarken, Komutan da hafif bir tebessümle karşılık veriyordu bu selama. Kapı yavaşça aralanırken, Aludir Merkez Kuvvet Lideri olduğu yerde beklemeyi sürdürüyordu Komutan’dan gelecek emir için. Kapı ardına kadar kapatıldığında ise Komutan derin bir nefes aldıktan sonra “Bu resmiyete gerek olmadığını kaç kere söylemem lazım Nisroc… Hadi otur." diyordu. Nisroc ise sabit duruşunu bozmadan Komutan’a bakarak “İtibarınızı ve kudretinizi zedelemek istemem Komutan’ım!” diyordu. Komutan ise, yüzüne yerleşen gülümsemeyi arttırırken “Tabi ya, ne demezsin! Hadi geç bunları da otur bakalım!” diyordu. Nisroc, Komutan’ın masasının hemen önünde bulunan koltuklardan bir tanesine geçerken, elindeki kağıt tomarını da önündeki koltuğun üstüne bırakıyordu. Komutan ise, makamından kalkarak Nisroc’un hemen karşısındaki koltuğa geçerken “Bir sorun yok de bana Nisroc.” diyordu. Nisroc ise elindeki kağıt tomarından kurtulmuş olmanın rahatlığı içerisinde hafifçe gülümserken “En azından bu kez zaiyatımız yok… Bu da yeteri kadar sorunsuzluk içeriyor sanırım. Fakat yaptığımız işe bakarsak, sorun olmamasını da bekleyemeyiz, öyle değil mi Komutan’ım.” diyordu. Koltuğa geçmiş olan Komutan ise, bu kez ne gibi sorunların olduğuna dair zihninde fikir yürütmeye çoktan başlamışken Nisroc “Henüz tüm adaylar çıkmadı, son birkaç kişi hala içeride. Ancak vereceğim haberlerin önemi, onları beklememi engelledi.” diyordu. Nisroc’un bu sözleri Komutan’da epey bir merak uyandırıyordu, zira önceki sözleriyle birleştirdiğinde, bu kez denemelerde farklı bir şeylerin var olduğunu anlayabilecek yeteneğe sahipti.

Komutan, masanın üzerinde duran kağıtlara bakmaya başladığında Nisroc “Dediğim gibi Komutan’ım, hiçbir zaiyat vermedik. Ancak bundan daha iyisi, denemelerin beklemediğimiz kadar iyi gitmesi oldu. Adaylardan dikkat çeken kişiler de var… Dilerseniz onlardan başlayayım.” diyordu. Bu sözlerle birlikte elindeki kağıtları kurcalamayı bırakan Komutan arkasına yaslanırken, eliyle Nisroc’a anlatmaya başlamasını işaret ediyordu. Nisroc ise kağıtların arasından bazılarını seçip, diğerlerini hafifçe arkası kapalı gelecek şekilde kenara ayırıyordu. Elindeki ilk kağıdı, açık bir şekilde masanın üstüne koyarken Yofie… 25 yaşında…” diyordu.

Image

Komutan, üstünde Yofie’nin bilgileri olan kağıdı eline alıp incelemeye başlarken, Nisroc da “Kendisi Razguk seviyesinde yaratık türü bir iblis ile bağ kurabilmiş. İlk ölçümlerimiz ve analizimiz, kendisinin etkileyici ve saldırgan sınıfta olduğu… İblisine gelirsek… Muhtemelen savaşçı sınıfında olduğu söylendi. Kendisi şu anda, Aludir Üssü’nde ve Aludir Araştırma Bölüğü 2. Takım Yardımcı Kaptanı Phemena’nın gözetiminde temel eğitim aşamasında.” diyordu. Aldığı hafif bir soluklanmanın ardından ise “Vadlena’nın söylediğine göre ekip çalışmasına yatkın biri. Ancak kendi değer yargıları nedeniyle emir komuta içinde sorun yaratması da olası.” diyerek konuşmasını sonlandırıyordu.

Komutan bir süre kağıtta yazılanları okuduktan sonra, Nisroc ikinci kağıdı komutana uzatıyordu ve Komutan bu kağıda göz gezdirmeye başladığında Nisroc Aithen… 27 yaşında…” diyordu.

Image

Komutan, üstünde Aithen’in bilgileri olan kağıdı eline alıp incelemeye başlarken, Nisroc da “Kendisi Razguk seviyesinde peri türü bir iblis ile bağ kurabilmiş. İlk ölçümlerimiz ve analizimiz, kendisinin sezici ve saldırgan sınıfta olduğu… İblisine gelirsek… Muhtemelen savaşçı sınıfında olduğu söylendi. Kendisi şu anda, Aludir Üssü’nde ve Aludir Araştırma Bölüğü 2. Takım Yardımcı Kaptanı Phemena’nın gözetiminde temel eğitim aşamasında.” diyordu. Komutan Aithen’in bilgileri olan kağıda göz atmaya devam ederken Nisroc “Vadlena’nın aktardığı kadarıyla lider ruhu olan birisi. Takdir edebileceğiniz üzere, bu durum bazı zamanlarda lehe bazen de aleyhe sonuçlanabilir.” diyor ve hemen ardından uzattığı bir diğer kağıdı eline alıyordu.

Nisroc bu kez Komutan’ın bir süre kağıdı okumasına izin verdikten sonra Zenahpuryu… 20 yaşında…” diyordu.

Image

Komutan, üstünde Zenahpuryu’nun bilgileri olan kağıdı eline alıp incelemeye başlarken, Nisroc da “Kendisi Razguk seviyesinde ejderha türü bir iblis ile bağ kurabilmiş. İlk ölçümlerimiz ve analizimiz, kendisinin toplayıcı ve saldırgan sınıfta olduğu… İblisine gelirsek… Muhtemelen savaşçı sınıfında olduğu söylendi. Kendisi şu anda, Aludir Üssü’nde ve Aludir Araştırma Bölüğü 2. Takım Yardımcı Kaptanı Phemena’nın gözetiminde temel eğitim aşamasında.” diyerek benzer açıklamalarını yapıyordu. Aldığı hafif bir soluklanmanın ardından ise “Vadlena’nın gözlemlerine göre, ekip çalışmasına son derece yatkın ve müttefiklerine değer veren biri. Bu nedenle zorlu görevler için düşülmeyecek birisi.” diyerek bir diğer kişiye geçeceğinin sinyalini veriyordu.

Komutan kağıttaki bilgileri bir süre okuduktan sonra kenara ayırırken, Nisroc da bir diğer kağıdı Komutan’a uzatıyor ve Xaphan… 31 yaşında…” diyordu.

Image

Komutan, üstünde Xaphan’ın bilgileri olan kağıdı eline alıp incelemeye başlarken, Nisroc da “Kendisi Razguk seviyesinde hortlak türü bir iblis ile bağ kurabilmiş. İlk ölçümlerimiz ve analizimiz, kendisinin toplayıcı ve dengeli sınıfta olduğu… İblisine gelirsek… Muhtemelen illüzyonist sınıfında olduğu söylendi. Kendisi şu anda, Aludir Üssü’nde ve Aludir Eğitim Bölüğü 6. Takım Yardımcı Kaptanı Ulrasil’in gözetiminde temel eğitim aşamasında.” diyordu. Hemen ardından ise “Görüntüsüne rağmen şaşırtıcı biri. Vadlena özellikle dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.” diyerek fikrini belli ediyordu.

Komutan kaşlarını hafifçe kaldırarak kağıdı bir kenara bırakırken, Nisroc da bir diğer kağıdı Komutan’a uzatıyor ve Inias… 24 yaşında…” diyordu.

Image

Komutan, üstünde Inias’ın bilgileri olan kağıdı eline alıp incelemeye başlarken, Nisroc da “Kendisi Razguk seviyesinde dev türü bir iblis ile bağ kurabilmiş. İlk ölçümlerimiz ve analizimiz, kendisinin toplayıcı ve dengeli sınıfta olduğu… İblisine gelirsek… Muhtemelen savaşçı sınıfında olduğu söylendi. Kendisi şu anda, Aludir Üssü’nde ve Aludir Eğitim Bölüğü 6. Takım Yardımcı Kaptanı Ulrasil’in gözetiminde temel eğitim aşamasında.” diyordu. Hemen ardından ise “Azuldir’in düşüncesine göre, Inias zorlu savaşlarda kullanılabilecek biri. Azimli, mantıklı ve savaşmaya aç. Elbet bunun anlamı keskin bir kılıç olduğu. Fakat Azuldir’in ekibinde bir iblisle bağ kurmayı başaran tek kişi.” diyerek fikrini belli ediyordu.

Komutan Inias’ın bilgilerinin olduğu kağıdı tepkisiz bir şekilde bırakırken, Nisroc da bir diğer kağıdı Komutan’a uzatıyor ve Diniel… 24 yaşında…” diyordu.

Image

Komutan, üstünde Diniel’in bilgileri olan kağıdı eline alıp incelemeye başlarken, Nisroc da “Kendisi Razguk seviyesinde ejderha türü bir iblis ile bağ kurabilmiş. İlk ölçümlerimiz ve analizimiz, kendisinin toplayıcı ve dengeli sınıfta olduğu… İblisine gelirsek… Muhtemelen elementalist sınıfında olduğu söylendi. Kendisi şu anda, Aludir Üssü’nde ve Aludir Eğitim Bölüğü 6. Takım Yardımcı Kaptanı Ulrasil’in gözetiminde temel eğitim aşamasında.” diyordu. Hemen ardından ise “Vadlena’ya göre hayatta kalmak için çabalayacak biri. Doğru veya yanlıştan ziyade hayatta kalıp kalmayacağı odaklı içgüdüleri var. Pek işimize gelmeyen türden, ancak şartlara ayak uydurabilecek niteliği işimize yarayabilir.” diyerek düşüncelerini dile getiriyordu.

Komutan Diniel’in bilgilerinin olduğu kağıda bir süre daha baktıktan sonra bu kağıdı kenara bırakıyordu. Masada başka kağıtlar olmasına rağmen Nisroc’un kendisine başka bir kağıt uzatmadığını gören Komutan bakışlarıyla durumu sorgularken, Nisroc “Şu an size sunabileceğim dikkat çekici kişiler bunlar.” diyordu. Komutan ise hafifçe geriye yaslanırken “Her birinin Razguk seviyesinde bir iblisle bağ kurması takdire şayan. Ancak şu Anahtarların ne dediğini boşverelim ve onları kendimiz de gözlemleyelim.” diyordu. Komutan’nın bu düşüncesini bir emir olarak addeden Nisroc kafasını yavaşça sallarken “İlgi çekici bir diğer husustan bahsetmek isterim.” diyordu. Komutan, bu sözler üzerine yerine hafifçe kurulurken Nisroc “Bir imkansız gerçekleşti ve herhangi bir iblisle bağ kurmamasına rağmen sağ olarak iblis diyarından gelenler oldu!” diyordu. Komutan, bu sözler karşısındaki şaşkınlığını gizlemekte büyük bir zorluk yaşıyor ve hafifçe aralanan dudakları arasından “Böyle bir şey… Mümkün mü?” diye soruyordu. Nisroc kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra üzerinde kırmızı kısa saçları olan bir adamın resmi olan kağıdı Komutan’a uzatıyordu.

Image

Komutan, daha önce hiç karşılaşmadığı bir hususa karşı duyduğu ilk ve korkuyla kağıdı incelemeye başlarken “22 yaşında bir erkek.” diyordu. Hemen ardından ise “Vadlena’nın gözetimindeydi ve az önce belirttiğim Yofie ve Zenahpuryu isimli kişilerle birlikte iblislere saldırmış. Vadlena onu bulduğunda baygın haldeymiş. Başta öldüğünü düşünmüş, ancak nefes alıp verdiğini görmüş. Bu yüzden onu da geri getirmiş.” diyordu. Komutan, duyduklarıyla okuduklarını birlikte “Gelenler demiştin…” diyerek diğerlerini soruyordu. Nisroc ise eline alarak ayırdığı kağıtlardan bir tanesini Komutan’a verirken Komutan üzerinde gümüş rengi saçları olan bir kadının resminin bulunduğu kağıdı incelemeye başlıyordu.

Image

Komutan, elindeki kağıdı incelemeye başlarken Nisroc “24 yaşında bir kadın.” diyordu. Hemen ardından ise “Azuldir’in gözetiminde bulunuyordu. Azuldir onu bulduğunda, diğerleri gibi baygın haldeymiş. Başta ölü olduğunu düşünse de, nefes alıp verdiğini fark edince Azuldir diğerleri gibi onu da geri getirmiş.” diyordu. Komutan, bu kez “Diğerleri?” diyerek başkaca kişiler olup olmadığını soruyordu. Nisroc ise elinde tuttuğu kağıtlardan bir diğerini Komutan’a verirken Komutan bu kez uzun sarı saçlı bir kadının resminin bulunduğu kağıdı incelemeye başlıyordu.

Image

Komutan, merakından hiçbir şey kaybetmeyerek elindeki kağıdı incelemeye başlarken Nisroc “22 yaşında bir kadın.” diyordu. Hemen ardından ise “O da Azuldir’in gözetiminde bulunuyordu. Azuldir’in anlattığına göre Görü konusunda çok kötü biri. Yine de kendisinde bir ışık görmüş ve fakat onun sonu da diğerlerinden farksız olmamış.” diyordu. Komutan, bu kez “Bunların Azuldir ile bir ilgisi olabilir mi?” diyerek merakına dair ilk sorusunu dile getirirken Nisroc “Bilemiyorum, lakin son bir kişi daha var.” diyor ve elinde tuttuğu, üzerinde uzun kırmızı saçları olan bir erkeğin bulunduğu son kağıdı da Komutan’a uzatıyordu.

Image

Komutan, içine düştüğü kuşkuyla birlikte elindeki kağıdı incelemeye başlarken Nisroc “22 yaşında bir erkek.” diyordu. Hemen ardından ise “O da Azuldir’in gözetimindeydi.” diyordu. Konu hakkında başkaca bir açıklamada bulunması zor gibi duran Nisroc “Bu konunun Azuldir ile bir ilgisi olup olmadığını araştırıyorum. Ancak Azuldir’in böyle bir şeyi yapabilecek yeteneği de bulunmuyor.” diyordu. Komutan elinde tuttuğu kağıttaki erkeğin gözlerin uzun uzadıya bakarken “Şimdi neredeler?” diye soruyordu. Nisroc ise hafifçe geriye yaslanırken “Aludir Araştırma Bölüğü 1. Takım Lideri Uphin’in yanındalar. Sürece ilişkin gözlem yapıyoruz.” diyordu. Komutan elindeki kağıdı masanın üstüne bırakırken “Ela’nın ekibiyle ilgili bir sorun var mı?” diye soruyordu. Nisroc ise bu soruya karşılık çarpık bir gülümsemeyle Komutan’a bakarken “Ekibiyle mi yoksa Ela ile ilgili mi bir sorun olup olmadığını merak ediyorsunuz?” diyordu. Komutan ise hafif bir gülümsemeyle Nisroc’a bakarken “Neyi kastettiğimi biliyorsun.” diyordu. Nisroc ise ayırdığı kağıtlardan üçünü Komutan’a uzatırken “Hala dönmedi, ancak ekibindekileri biliyoruz.” diyordu. Komutan ilk olarak gözlüklü bir adamın bulunduğu kağıda bakmaya başlıyordu.

Image

Nisroc, Komutan kağıdı incelerken “29 yaşında bir erkek. Ela’nın özellikle istediği kişilerden biri.” diyordu. Komutan ise kağıdı bir kenara bırakırken “Çekici bir yanı da yok, Ela ne bulmuş ki acaba?” diyordu gülerek. Nisroc ise bir diğer kağıdı uzatırken “Ela’nın her zaman bulduğu bir şey vardır Komutanım, biliyorsunuz.” diyordu. Komutan ise bu gülümseye kafasıyla iştirak ederken, kağıdın üzerindeki sakallı adamın resmine bakıyordu.

Image

Nisroc, Komutan kağıdı incelerken “32 yaşında bir erkek. Tahmin ettiğiniz gibi, O da Ela’nın istediklerinden birisi.” diyordu. Komutan ise kağıdın üzerindeki resmi Nisroc’a gösterirken “Bu mu? Gerçekten mi?” diyordu gülümseyerek. Nisroc ise “Ela’nın görsel zevki olmadığını biliyoruz zaten. Gerçi zevkinin neye dair olduğuna ilişkin de bir bilgimiz yok.” Diyordu Komutan’ın gülümsemesine katılarak. Ardından Nisroc elindeki üç kağıttan bir diğeri Komutan’a uzatıyordu. Komutan ise bu kağıdı alır almaz, kağıttaki siyah saçlı adamın resmine bakarak “Bak en azından bunun tipi düzgün.” diyordu.

Image

Nisroc kafasıyla Komutan’ın sözlerini teyit ederken “26 yaşında bir erkek.” demekle yetiniyor. Komutan ise kafasını hafifçe sallarken Nisroc “Henüz dönmediler, ancak işin içinde Ela olduğuna göre kısa süre sonra geleceklerini düşünüyorum. Bugüne kadar Ela’nın seçtiği kişilerde hiç kayıp yaşamadık ve bu kez de sonucun farklı olduğunu düşünmüyorum.” diyordu. Komutan Nisroc’un bu sözlerini kafasıyla onaylayıp kağıdı masanın üzerine koyarken, bakışlarını Nisroc’un elinde kalan son iki kağıda yönlendiriyordu.

Nisroc, elinde tuttuğu iki kağıdı Komutan’a uzatmak istemez gibi dururken Komutan “Bunlar da mı Ela’nın ekibinden?” diye soruyordu. Ancak Nisroc kafasını iki yana sallarken kağıtları biraz da olsa eli titreyerek Komutan’a uzatıyordu. Komutan, Nisroc’un çekingenliği kendine geçercesine kağıtları yavaşça alırken Nisroc “Bu ikisi… Toplamda 10 iblisi öldürmüşler…” diyordu. Nisroc’un bu sözleri üzerine Komutan bir an için elindeki kağıtları düşürür gibi oluyor, ancak son bir hamleyle kağıtları elinde tutmayı başarabiliyordu. Komutan’ın bu tepkisinin nedeninin anlayabilen Nisroc ise “Sanırım onlar da İmparator…” diyordu.

Image