Kararan Karanlığın Karartıları (1. Kısım) | Zenahpuryu

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 Aug 2024, 12:37

Lavnivia sözlerinden sonra senden bir karşılık beklemeye koyulmuşken, konuşmaya başlıyorsun. Lavnivia yüzündeki sert ifadeyi korumaya devam ederek seni dinliyor ve parmakların yüzünde gezmeye başladığında ise bundan rahatsız olmuş gibi hafifçe kendini geri çekiyor. Fakat bu esnada, sert görünümünü bozmamak için kendisini tutmaya başladığını rahatlıkla fark edebiliyorsun. Nitekim, parmağınla Lavnivia’nın burnunun ucunu aşağı ve yukarı oynayıp o garip sesi çıkardığında, Lavnivia da gülümsemesini tutamıyor. Olabildiğince az gülümsemeye çalışır gibi duran Lavnivia sağ elini kaldırıp parmağını ittirirken, aslında buna devam etmen halinde gülümsemesini tutamayacağını sana belli ediyor. Nitekim, aranızdaki anlık var olmuş olan buzlar hızla eriyor ve Lavnivia içeri girip karşındaki oturağa yerleşiyor.

Verdiğin komutla birlikte at arabası tekrar ilerlemeye başladığında, bir kez daha konuşmaya başlıyorsun. Lavnivia sözlerini yüzündeki sıcak tebessümle dinlerken, her bir sözünü tarttığını da hissedebiliyorsun. Lavnivia’nın çıkarımlarını ve zekasını övdüğün kısımda ise, Lavnivia sanki bunları hızlı geçmeni ister gibi başını sallamaya başlıyor. En son söylediğin cümle ile Lavnivia’nın yüzündeki gülümseme artmaya başlarken, onun da gözlerinde mazinin izlerini görebiliyorsun. Tüm konuşman sonlandığın Lavnivia sağ bacağını sol bacağının üstüne atıp ayağını hafifçe sallamaya başlıyor. Bu, birazdan başlayacağı konuşmanın ön hazırlığı gibi dururken, birkaç saniye sonra Lavnivia “O zaman ilk baştan başlayalım… Ben sana doğruyu göstermedim, sen doğruyu buldun. Bir şeyleri başardığında, bunu başkaları vasıtasıyla yaptığını düşünmene gerek yok. Her yürüdüğümüz yolda dost veya düşman birilerinden destek görebiliriz. Ancak bu adı üzerinde, sadece bir destek. Bir şeyleri başarıyorsun, bunu sen yapıyorsundur. Yani eğer teşekkür edecek birini arıyorsan, ilk önce kendinden başla.” diyor. Bu sözlerinden sonra Lavnivia halen ayağını sallamaya devam ederken “İkinci konu, şu hissettiklerin… Güçlüsün güçsüzsün, tepedesin diptesin, falansın filansın… Senin için fark eder mi? Ya da şöyle sorayım, tepede veya dipte olmanın senin için bir farkı var mı? En tepede olup dipte yaşamanın zararı var mı? Ve şu kukla meselesi de ne? Aşağılık bir kadın bize kazık attı diye mi bir kuklasın? Ya da bir iblis sana oyun oynadı diye? Bunları bir kenara bırak Zen… Elbette hislerinden kurtul, onları bir poşete koyup çöpe at demiyorum. Ama bazı zamanlar gelir ki, bir şey hissetmemek veya bir şeyleri düşünmemek her şeyden daha iyidir… Kısacası Zen, biraz sal ve rahatla!” diyor. Cümlesinin sonuna koyduğun hafif bir tebessümle bu konuda içten ve ciddi olduğunu belli eden Lavnivia ayağını sallamayı da bu noktada keserken, sağ elinin işaret parmağını hafifçe kaldırıp sana doğru uzattıktan sonra ise “Lav konusuna ise girmek istemiyorum! İsmimin tamamının söylenmesi beni daha mutlu eder. Sanki onu kısaltınca, kendimden bir şeyler kopuyormuş gibi hissediyorum. Bu konuda beni yanlış anlamayacağını düşünüyorum.” diyor.

Diğer sözlerinin yanında isim konusunda daha ciddi bir ifade kullanan Lavnivia, bu konuyu da aşmış olduğunuzu düşünerek tekrar ayağını sallamaya başladığında, kafasını da hafifçe geriye doğru yatırıyor ve uzanmış bedenini tepeden tırnağa süzmesinin ardından “Senin aksine, gözlerle soymak beni pek de kesen şeyler değil Zen… Ben daha çok aksiyon insanıyım diyelim.” diyerek cümlelerini tamamlıyor, çarpık bir gülümsemeyi cümlesinin sonuna eklemeyi ihmal etmeden.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

21 Aug 2024, 16:36

Lavnivia'nın içeri gelmesinin ardından, aralarındaki buzların eridiğini düşünüyordu. Yine de kurmak istediği tüm cümleleri kurmuş ve özrünü dilemişti. Söz sırası karşısındaki kadına geçtiğinde, dikkatli bir şekilde dinlemeye başladı. Konuşmasının başında kendisinin doğruyu göstermediğini, genç adamın doğruyu bulduğundan bahsediyordu. Bir şeyleri başardığı zaman, bir şeyleri fark ettiği zaman bunu başkaları vasıtasıyla başardığını düşünmesine gerek olmadığını söylüyordu. Yine de, Lavnivia konuşmasaydı onun duygularını incittiğini bilmeyecekti, Shy ona yaşadığı durumlardan bahsetmeseydi dostunu soktuğu bu zor durumdan haberdar olmayacaktı. Bu konuda Lavnivia'ya pek katılmasa da, tartışmak istemediği için sözünün arasına girmeden dinlemeye devam etti. Teşekkür edecek birini arıyorsa, öncelikle kendisinden başlamasını söylemesiyle birlikte önce gülümsedi, ancak yine de cevap vermeden dinlemeye devam etti.

Konuşmasının diğer kısmında ise, konu genç adamın hissettiklerine gelmişti. Ancak bu noktada gülümsemesi yüzünden silindi, biraz daha ciddi bir ifadeyle dinlemeye başladı. Genç adam için fark edip etmeyeceği konusuna değindiğinde, yüzü daha da ciddileşti. Onun için fark ederdi. O, her yerde olmak zorundaydı, ancak en tepede olduğunun da bilincinde olmalıydı. Şuan için, bunlar basit hissiyatlardan ibaretti ve bu durum canını çok sıkıyordu. Eletha'nın kendisine ve tüm ülkesine oynadığı oyunun onu kuklaya çevirmeyeceğini söylüyordu, aynı şekilde bir iblisin ona oynadığı oyunun da onu kuklaya çevirmeyeceğini ekliyordu. Bunların hepsini bir kenara bırakması gerektiğini, bazı zamanlar bir şeyler hissetmemesinin veya düşünmemesinin daha iyi olacağını söylüyordu. Biraz salıp rahatlaması gerektiğini söylese de, bu konuda tam olarak emin değildi. Lavnivia'nın tüm içtenliğini kucaklasa dahi emin olamıyordu.

Sağ elinin işaret parmağı gözlerinin önüne doğru geldiğinde, gözleri bir anda şaşı gibi parmağın ucuna takıldı. İsminin Lav olarak kısaltılmasını istememesine karşı gülümsedi, hatta gülümsemesi daha da büyüdü gittikçe. Diğer sözlerinin aksine bu konuda çok daha ciddi duruyordu, bu yüzden araya girmek istemişti. "Tamam Lavnivia Hanım, çok özür dilerim." Diyerek gülmüştü. Sonrasında Lavnivia'nın genç adamın bedenini süzmesiyle kızarmaya başlamıştı, kendisinin aksine gözlerle soymak yerine direkt aksiyona geçtiğini söylemesiyle daha kızarmıştı. Daha önce hiç böyle bir tacize uğramamıştı, bu onun için bir ilkti. Yattığı yerden kalktı, gittikçe kızaran suratıyla birlikte oturdu. "Çılgın." Ağzından çıkan ilk kelimenin ardından Lavnivia'nın gözlerinin içine gözlerini kısarak bakmaya başladı. "Şuana kadar aksiyona geçmediğine göre..."

Farkına vardı...

O, aynı Rarona gibi, Lavnivia tarafından da reddedilmiş bir erkekti...

Onun için aksiyona geçilmemişti...

Gözleri fal taşı gibi açıldı, yüzündeki tüm kızarıklık yok oldu...

Bedeni buz kesti adeta...

Vücudu, oturduğu yerde kendisini sola doğru bıraktı, omzunu oturağa çarptıktan sonra iki oturağın arasına düştü...

Bedeni hareket etmiyordu...

Yüzü Lavnivia'nın ayaklarına dönüktü...

"Ben reddedilen bir erkeğim..."
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

22 Aug 2024, 13:30

Sözlerin ve hareketlerinden sonra, Lavnivia düştüğün yerde gülerek seni izlerken bir eliyle de dudaklarını kapatmaya çalışıyor. Birkaç saniye yüzüne bakıp bu şekilde güldükten sonra ise, yerinden yavaşça doğruluyor ve sana doğru gelip sağ eliyle seni çenenin altını tutuyor. Çenenden tutarak başını hafifçe kaldıran Lavnivia burnunu neredeyse burnuna değdirecek kadar yaklaştırmasının ardından “Reddedilmiş olmak için önce bir şeyin teklif edilmesi gerekmiyor mu? Ben ortada bir teklif görmedim de…” diyor mahcup bir ses tonuyla. Bu sözlerini gözlerindeki buğuyla tescilleyen Lavnivia dudaklarını dudaklarına değdirmeye başladığında, burnuna dolan mis gibi kokuya ve ağzının içine yayılan hoş tada bırakıyorsun kendini. Lavnivia ıslak ve yumuşak dudaklarını iki dudağını da ziyaret edecek şekilde ustaca gezdirmeye başlıyor ve bu esnada ağırlığını biraz üzerine doğru vermeye başlıyor. Sağ elinin çenenin altından alıp yanağının sol tarafına usulca koyan Lavnivia, sol elini de boynunun sağ tarafına doluyor. Dudaklarını daha çok seninkilere teslim eden Lavnivia yaklaşık yarım dakika dudaklarını öptükten sonra usulca geriye çekiliyor ve ellerini bedeninden aşağıya kaydırıp ellerine kadar indiriyor. Kısılan gözleriyle birlikte geriye doğru adımlamaya başlayan Lavnivia ellerini de yavaşça salıp geriye doğru otururken, davetkar bir edayla seni süzmeye başlıyor. Bir yandan ise, halen senin dudaklarının tadını almayı sürdürmek ister gibi kendi dudaklarını dilinin sadece ucu görünecek şekilde hafifçe yalamayı da ihmal etmeyen Lavnivia, bu andan sonra kudretine değil, arzularına yardımcı olmak ister gibi görünüyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

22 Aug 2024, 16:45

Genç adam, Lavnivia'nın gülüşlerinin altında daha fazla ezilmeye başlamıştı, duyduğu her bir kahkahada düştüğü yerden daha dibe düştüğünü hissediyordu. Biraz daha zorlasa, Rarona'nın karşısındaki koltuğun içine girdiği gibi, at arabasının içine girip bir anda yola düşebilirdi. Bu birkaç saniyelik gülüşme, Zen için oldukça uzun bir süreydi, zira Lavnivia biraz daha gülmeye devam etseydi muhtemelen yattığı yerde bir taş haline gelecek, Aclania'nın ibret alacağı bir heykele dönüşecekti. Hatta, bu heykelin ismi bile belliydi, 'Reddedilmiş Erkeğin Düşüşü'. Gözlerini kapatıp, burada kendini kaderine teslim etmek üzereyken, mermere dönüşmek üzere olan vücuduna değen sıcak bir elle gözleri aşağıya doğru kaydı. Lavnivia'nın sağ eli, çenesinin altındaydı, yine de vücudu hareket etmemeye devam ediyordu. Lavnivia'nın kendisini hareket ettirip iyice yaklaşmasıyla birlikte, genç adamın kalbi her an patlayacakmış gibi atmaya başladı. Kadının ağzından çıkan sözlere karşı göz bebekleri iyice büyümüştü, yüzü kızarmaya başlamıştı ve ağzından tek bir kelime çıkamaz hale gelmişti. Kendini Lavnivia'nın gözlerinin içinde kaybetmiş, tüm kontrolünü onun ellerine vermişti.

Dudakları birbirine değmeye başladığında burnuna dolan koku ve tat, gözlerini kapatmasına sebebiyet veriyordu. Görme duyusunu tamamen bir kenara bırakmış, kendini koku duyusunun ve tat duyusunun yarattığı muazzamlığın içine hapsetmişti. Lavnivia'nın bu konuda tüm üstünlüğü elinde tutuyor olması, genç adamın kendini tamamen onun tecrübesine emanet etmesine sebep oluyordu. Kadının ağırlığı üstüne doğru gelmeye başladıkça olduğu yerden gözleri kapalı bir şekilde doğrulup, yerden destek almaya çalışıyordu, yine de hareketlerini oldukça minimal tutmaya özen gösteriyordu, bu anın bozulmasına izin veremezdi. Lavnivia'nın elinin geçişlerini hissetmek bile apayrı bir dünyaya götürüyordu. Yaklaşık yarım dakika süren bu öpüşmenin ardından geriye çekildiğinde gözlerini yavaşça aralamıştı, bu anın hiç bitmemesini diliyordu. Kendi ellerine doğru uzanan ellere gözleri kaydı, ellerini bile bırakmaya niyeti yoktu. Gözleri Lavnivia'nın ellerinden gözlerine doğru tırmanmaya başladı. Geriye doğru adımlayıp davetkar bir şekilde kendisini süzüşünü izledi kısa bir süre.

Lavnivia'nın kendi dudaklarını yaladığını gördüğü anda, vahşi ve aç bir hayvan gibi hissetti kendini. Topladığı saçlarını tek bir hareketle saldı, küçük tokasını at arabasının bir kenarına, nereye attığını umursamadan fırlattı. Aklından geçen tüm olumsuz düşünceleri, Rarona'yı, yeni hükümdarı kafasından sildi attı. Lavnivia'nın dediği gibi, 'Bazı zamanlar gelir ki, bir şey hissetmemek veya bir şeyleri düşünmemek her şeyden daha iyidir' diye geçirdi içinden. Şimdi tam zamanıydı, hiçbir şey düşünmek istemiyordu, kendini sadece anın akışına bırakmak istiyordu. Alamara'dan döndükleri zaman belki bir yemek daveti sunabilirdi, ancak şimdilik kendisinin icabet etmesi gereken başka bir davet vardı. Bomboş, düşüncesiz bir zihinle, beynini sadece hissedeceği duygulara ve hislere bırakarak Lavnivia'nın gözlerindeki davete katılmak için harekete geçti, vakit kaybetmeden, hiçbir anı boşa harcamadan...
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

23 Aug 2024, 12:46

Lavnivia’nın davetine icabet edişin, kızıl saçlı kadının tenindeki her bir zerrenin sana açılmasını sağlıyor. Kendini Lavnivia’ya bıraktığında, onun da tamamen sana kendini teslim edişi, bu zamana kadar geçirdiğin tüm zaman dilimleri içerisinde en kendini bilmediğin ve huzurlu geçirdiğin anlar oluyor. Daha önce birçok kez zamanın bükülmesine şahitlik etmiş zihnin, bu kez zevk ve şehvet içinde zamandan kopmanın hazzını yaşıyor. Ne var ki, her güzel şeyin olduğu gibi bu anların da bir sonu geliyor… Lavnivia’nın pürüzsüz çıplak bedenine alnından düşen ter damlarından dahi korumak isteyerek arkaya doğru kendini bıraktığında, bacaklarının kısmen tutmadığını ve uyuştuğunu fark ediyorsun. Geriye sendeleyerek attığı birkaç adıma şahitlik eden Lavnivia bu duruma gülümseyerek karşılık verirken, bir yandan da üzerini toparlamaya başlıyor. Göğüslerini usulca kapatıp nefes alışverişini düzenli bir hale getirmek için sırtını geriye doğru yaslayarak oturur konuma geçen Lavnivia, birkaç saniye seni ve toparlanmanı süzdükten sonra “Geçmişine dair pek bir şey hatırlamadığın için bunu bir kez söyleyeceğim.” diyor. Sanki bir sır verecekmiş gibi kafasını hafifçe öne doğru yaklaştıran Lavnivia sesini de oldukça kısık tutarak “Bence bu kesinlikle ilk seferin değildi!” diyor. Bu cümlesinin hemen ardına eklediği bir göz kırpmasıyla bu gizli bilgiyi sonlandıran Lavnivia tekrar arkasına yaslanıp derin bir nefes aldıktan sonra “Şimdi ne yapıyoruz?” diye soruyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

23 Aug 2024, 14:47

Müzik admin korkusundan dolayı kaldırılmıştır.
Teni, karşısındaki kadınının teniyle buluştuğu andan itibaren, hiç hissetmediği ve deneyimlemediği kadar derin bir huzurun içine sürükleniyordu. Sanki, kendini hiç tanımadığı, hatta kim olduğunu bile bilmediği bu anların içerisinde, cennetin bahçesinde geziniyormuş hissiyatı tüm vücudunu, tüm damarlarını kaplıyordu. Daha önce, birçok kez zamanın büküldüğünü hissetmişti, hatta belki senelerin geçtiği ancak hiç geçmediği zamanlara bile şahit olmuştu, ancak şimdi zihninin tüm zamandan kopuşu ve ayrı bir zaman diliminde gezişini hissediyordu. Tüm hayatının yok olduğu, etrafındaki her şeyin silindiği ve sadece Lavnivia'nın kendisine hissettirdiği duyguların içinde kavruluyordu her bir saniye. Hiç bitmemesini arzuladığı bu saniyelerin, bu dakikaların sonuna yaklaştığını bile fark etmemişti. Huzurla gezindiği bu vücuttan bir an bile kopmak istemese de, alnından düşen ter damlalarını bile bu mükemmel vücuttan korumak istercesine geriye doğru atmıştı kendini. Her ne kadar şimdilik bu muazzam duygu karışımının sonu gelmiş olsa da, bunu asla kaybetmek istemediğinden emindi.

Bacaklarının tutmaması ve uyuşmasına rağmen, yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Lavnivia'nın gülümsemesine karşılık sanki ezelden beri gülümsüyormuş gibi duran genç adam, kadının üzerini toplamasını sanki müthiş bir manzarayı izliyormuş gibi izlemeye başladı. Lavnivia'nın kendisini süzüşüne karşılık gülümseyerek cevap vermişti. Hala vücudunun her bir ayrıntısına teker teker bakmaya devam ediyordu. Genç adam, karşısındaki kadının sadece bir kez söyleyeceğini belirttiği cümlesi için heyecanla beklemeye başladı. Geçmişini bilmemesi ile ne söyleyeceğinden emin değildi, kendi geçmişiyle Lavnivia'nın herhangi bir yerde çarpıştığını da düşünmüyordu. Kafasını öne doğru yaklaştırıp, bunun ilk seferi olmadığını düşündüğünü fısıldamasıyla birlikte yüzündeki gülümseme iyice büyüyordu. Şimdi ne yapacakları sorusu kulaklarına eriştiğinde, gözleri gözlerinin içinden ağır ağır tüm vücuduna doğru kaymaya başladı. Bir kez daha, her bir ayrıntıyı gözlerinin önünden geçirdi. Yanına yaklaşmadan önce, ağzından oldukça samimi ve içten kelimeler döküldü.

"Daha önce böyle muhteşem bir manzaraya Yükseliş Konağı'nda şahit olmuştum. Ancak seni düşününce, onu kesinlikle ikinci sıraya koyarım."

Bu huzuru tekrardan tatmak istese de, iyice güçten düşmek istemiyordu. Bu yüzden ağır ağır yanına yaklaştı, sağ elini usulca kadının boynuna koydu. Baş parmağıyla çenesinin altında ufak daireler çizmeye başlarken, gözleri dudaklarından gözlerine doğru kaydı. Gözlerinde karşısındaki kadına duyduğu arzu hala ışıl ışıl parlamaya devam ederken, kendinden emin ve ciddi bir şekilde söze girdi. "Buradaki görevimiz bittikten sonra, seni yemeğe çıkarmak istiyorum. Valerin'de gitmek istediğim, sahibini tanıdığım bir yerler var. Henüz hiç keşfetmediğim yerler de var. Seninle birlikte keşfetmek istiyorum. Kendimi keşfetmek istiyorum, seni keşfetmek istiyorum. Birbirimizi tanıyalım. Sen ve ben, biz olarak." Ağır bir şekilde elini boynuna koyduğu taraftaki kulağına doğru eğildi. Oldukça kısık bir şekilde, "İlk tanıştığımızda, belki alıştıracak biri çıkar demiştin ya, o kişi olmak istiyorum." dedikten sonra gözlerinin içine bakmak için tekrar geriye doğru eğilirken, yanağına bir öpücük kondurmuş ve baştan beri ciddiyetini koruduğu gözlerini Lavnivia'nın gözlerinin içine dikmeye devam etmişti.

Out: Ufak bir edit çakıldı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Aug 2024, 11:33

Lavnivia’nın yanına oturduğunda, kadının gözlerinden sana yönelen garip bakışlar bunu pek beklemediğini gösteriyor. Yine de yanına oturmana herhangi bir şey söylemeyen Lavnivia, aynı şekilde elini boynunda ve çenesinde gezdirmene de herhangi bir tepki vermiyor. Cümlelerini, yüzüne yerleşmiş rahatlık dolu bir tebessümle dinleyen Lavnivia’nın yanağına öpücüğünü kondurmanın ardından ise Lavnivia “Biz olarak mı?” diyor. Sorusuna hafif mahcup bir tebessüm ekleyen Lavnivia “Elbette yemeğe gider, keşfedilmemiş yerleri keşfederiz ama biz olmak derken?” diyor. Sözlerine karşılık Lavnivia’nın verdiği bu ilk tepkinin ardından, boynundaki elinden kendisini kurtarmak için hafifçe eğilip başını sıyırarak kendisini özgür alanına çekerken “Sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz Zen? Oysa hızlı gitmemiz gereken yer Alamara, öyle değil mi?” diyor. Lavnivia kaşlarını hafifçe kaldırıp sorusuna kendisi onaylarcasına cevap verdikten sonra yanağından bir makas alarak ayağa kalkıyor ve karşındaki oturaklara geçerken “İçimizdeki zehri attığımıza göre, artık Alamara konusunda bir bahanen de kalmamıştır.” diyor. Oturağa yavaşça yerleşen Lavnivia “Hükümdar Vearis’in bizden beklediği şey konusunda bir tereddüdün yoksa, orada ne yapacağımızı konuşmamız lazım. Muhtemelen karşımıza hiç ummadığımı sayıda ve yine hiç ummadığımız kudretlerde iblisler çıkacaktır. Bunlara karşı şimdiden net bir strateji belirlemek elbette mümkün değil. Ancak yine de en azından ne yapıp yapamayacağımızı da öngörmemiz gerekiyor.” diyor. Lavnivia, sanki birkaç dakika önce şehvetli ve arzulu bir şekilde kendini sana teslim etmemiş gibi ciddi gözlerle sana bakmaya başladığında, konunun bu aşamadan sonra “ikiniz” olamayacağını anlıyorsun. Bu durum da sana, tıpkı Lavnivia’nın söylediği gibi Alamara konusunda neler yapmanız gerektiğini düşündürtmeye itiyor.

Zihnin, Lavnivia’nın söyledikleriyle birlikte Alamara’ya kaymışken, Lavnivia birkaç saniyelik sessizliğinin ardından “Sana iblisimle ilgili kısa bilgiler vereyim. Yapacağın planlamada işine yarayacaktır.” diyor. Hemen ardından Lavnivia iki kolunu göğüslerinin altında birleştirerek odağında ufak bir çatlak yaratsa da “İblisim zehir elementine sahip." diyor. Bu cümlesiyle sanki birkaç cümle önce söylediği şeyi bakışlarıyla tekrar yineleyen Lavnivia, yüzüne kondurduğu anlık tebessümle de bunu belli ediyor. Hemen ardından ise Lavnivia tekrar olaya dönerek "Buna bağlı olarak, hedefi belli periyotlarda etkisiz hale getirecek saldırılar yapabilir. Fakat fiziksel olarak yeterli olmaması nedeniyle, tek hamlelik saldırılar konusunda pek de etkin değildir. Yani, anlık ölüm getirecek şekilde zehir elementini kullanması çok olası değil. Bunun dışında, belli bir alana zehir saçabilmek gibi bir yeteneği mevcut. Bu çerçevede, iblisim doğrudan bitirici vuruş yapan olmaktan ziyade, daha çok destek veren bir konumda oluyor.” diyor. Bu sözlerinden sonra birkaç saniye bekleyen Lavnivia “En azından kendisini bu şekilde daha etkin kullanabiliyorum.” diyerek cümlelerini sonlandırıyor.
Off Topic
Eğer aksi bir düşüncen veya isteğin yoksa, bir sonraki turun Alamara'ya varışınız olmasını planlıyorum, diğer konulardan geri kalınmaması amacıyla.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

26 Aug 2024, 14:46

Lavnivia'nın gözlerinden yönelen garip bakışlar, bu hareketi beklemediğini gösteriyordu. Ancak yine de genç adam bütün ciddiyetiyle kafasında kurduğu, belki de düşünmeden söylediği cümleleri aktarmıştı. Karşısındaki kadın, 'biz' kısmına şaşırmış olmalıydı, sorusunu tekrarladıktan sonra biz olmanın tam olarak ne manaya geldiğini sorgular gibi duruyordu. Kendisini genç adamın elinden kurtardıktan sonra hızlı gittiklerini belirtmişti. Zen hafif bir şekilde gülümsedikten sonra yanağından alınan makasa gözleri anlık olarak kaydı, sonrasında kadın oturaklara geçerken sırtını uzanmak adına geriye doğru bıraktı. Sırtı yere çarpıp düzlendiği anda, ellerini başının arkasına koyarak rahat olabileceği bir şekilde uzanmaya başladı. Lavnivia oturağa yerleştikten sonra Alamara'da ne yapacaklarını konuşmaları gerektiğini söylüyordu. Zen, sessizliğini korumaya devam edip dinliyordu sadece. Karşılarına çıkabilecek iblislere karşı net bir strateji belirlemeleri mümkün olmasa da, ne yapıp yapamayacaklarını öngörmeleri gerektiğini söylüyordu. Haklıydı, genç adama kalsa bu kadar detaylı düşünür müydü emin değildi. Oraya gidip Shy ile birlikte iblislere saldırmak, ortalığı yıkmak ve dostlarını korumak için her şeyi yapardı. Sanırım, doğaçlama takılmak konusunda biraz daha uzmandı, Lavnivia gibi planlama ve strateji konularında kendini geliştirmeliydi.

Birkaç saniyelik sessizliğe ayak uydurup kendi sessizliğini korumaya devam ederken, karşısındaki kadının tekrardan söze girmesiyle tüm ciddiyeti ile onu dinlemeye başladı. İblisiyle ilgili bilgi vereceğini söylediği kısımda, yerde uzanmaktan toparlanıp oturağa doğru geçmişti. Suratında gerçek bir ciddiyet vardı, gözleri direkt olarak Lavnivia'nın gözlerine bakıyordu. İblisinin zehir elementine sahip olduğunu, bu sebeple hedefe periyotlar halinde saldırabildiğini söylüyordu. Fiziksel olarak yeterli olamayan, tek hamlelik saldırılar konusunda etkin olmayan, anlık ölüm getiremese bile muhtemelen düşmanlarını süründüren bir yeteneğe sahipti. Genç adamın kafasında ufak bir plan canlanmaya başlamıştı bile. Daha çok destek veren konumda olan bu iblisi nasıl etkin kullanabileceği konusunda az buçuk fikri vardı. Lavnivia'nın iblisini bu şekilde daha etkin kullanabildiğini söylemesinin üzerine, derin bir nefes aldı, birkaç saniye bekledikten sonra derin nefesi uzun bir süreçte verdi.

"Benim iblisim Metal Elementine sahip bir ejderha." Diyerek söze girdi. "Ön saflarda beraber savaşıyoruz, kısacası ikimizde aktif olarak savaşın içerisindeyiz. Fiziksel konuda oldukça Kudretli bir dostum var. Bense, ben daha hiç iblislere zarar veremedim. Ama Tagrinath'ı şaşırtmak için kendi bedenimi yem olarak kullandım. Yani işe yarıyorum." Dedikten sonra boğazını bir iki öksürükle temizledi, ardından kendini oturaktan aşağıya doğru indirdi, dizlerinin üstüne gelecek şekilde Lavnivia'nın tam ayaklarının önüne oturdu. "Aklımda şöyle bir plan var, onaylarsan bunu uygulayabiliriz." Dedikten sonra kendi bacaklarının arasında kalan boşluğun tam ortasına sağ işaret parmağıyla bir yuvarlak çizdi. "Bu sen ve dostun." Merkeze çizdiği yuvarlağın altına bir yuvarlak daha çizdi, "Bu benim." sonrasında merkezdeki yuvarlağın üstüne bir yuvarlak daha koydu. "Bu Shy." Sonrasında hem kendini temsil eden yuvarlağı, hem de Shy'ı temsil eden yuvarlağın tam ortasından geçecek bir daire çizmeye başladı. Merkezdeki yuvarlak bu dairenin içerisinde kalmıştı. "Bu daire, bizim dövüş alanımız. Sana ve dostuna doğru gelecek her türlü saldırıya karşılık verebiliyoruz, aynı zamanda ileriye ilerleme imkanı da sağlıyor. Böylelikle, fiziksel olarak geride olan dostunun bu açığını Shy ve ben beraber kapatacağız. Ancak asıl güzel olan taraf..." Dedikten sonra kendi saldırı alanları olarak gösterdiği dairenin dışına daha büyük bir daire çizdi. "Burası senin dostunun saldırı alanı. Sürekli olarak zehirle müdahale edeceği için, onlar bize doğru gelmeye başlarken dostunun yeteneği periyotlar halinde aktif olacak ve bizim saldırı alanımıza gelene kadar zayıflayacaklar. Kısacası, bu saldırının ilk bombardımanı sen ve dostunla başlayacak, bize doğru gelmeye çalışan iblisler gittikçe güçten düşecekler ve bu noktada, biz devreye gireceğiz. Shy ve ben, fiziksel eksikliğimizi kapatacağız." Dedikten sonra gözlerini Lavnivia'nın gözlerine dikti. "Dostlarımızı en efektif kullanabileceğimiz yolun bu olduğunu düşünüyorum. Hem birbirimizi koruyabileceğiz, hem ilerleyebileceğiz, hem de çoğu iblise karşı iyi bir saldırı stratejisi gerçekleştirmiş olacağız." Diyerek cümlelerini sonlandırdı ve Lavnivia'nın yorumunu beklemeye başladı.


Anlaşılmamış olma ihtimaline karşın çizilen dairelerin görüntüsü;
Image
Off Topic
Aksi bir düşüncem yok saygıdeğer GM.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

28 Aug 2024, 12:17

Lavnivia saldırı planınla ilgili anlatımlarını dikkatli bir şekilde dinleme başlıyor ve çizdiğin hayali manzarayı gözlerinde birebir canlandırıyor. Anlatımlarını sürdürdüğün esnada, kafasını hafifçe ve birkaç kez onaylarcasına sallayan Lavnivia, tüm anlatımın sonlandıktan sonra kafasını kaldırıyor. Gözlerinin içine birkaç saniye bakan Lavnivia, sanki kafasında birkaç olası savaş senaryosunu geçirdikten sonra “Uygundur. İblisim etki mesafesini de göze alarak bir merkez olacağım ve etki mesafem de bir çember oluşturacak. Sense bu çemberin içindeki vurucu kuvvet olacaksın! Tek sıkıntı, zehrin sana etki etmesini engellemek olacak.” diyor. Bu sözlerinin ardından ise sağ gözünü hafifçe kırpmasının ardından “O iş de bende!” diyor.

Lavnivia ile olan yolculuğunuz bu aşamadan sonra birbirinize çok da yaklaşmadan genel sohbet havasında geçiyor. Ancak tüm bu sohbet, aranızdaki bağların daha da güçlenmesine de neden oluyor. Bu haliyle, yaptığınız sohbet genel olarak içi boş olarak tanımlanabilecek olsa dahi, etkisi itibariyle gayet olumlu sonuçlar ortaya koyuyor.

At arabasının tıngırtıları…

Düşüncelerinin açlığı…

Duygularının yoğunluğu…

Ruhundaki karanlık…

Karanlığın aydınlığı…

Aydınlığın yokluğu…

Yokluğun varlığı…

Birkaç zorunlu ihtiyaç molası ve dinlenme faslı dışında durmaksızın devam eden yolculuğun yaklaşık 2,5 gün sürüyor. Bu süreyi at arabasında yaptığın huzursuz, keyifsiz ve rahatsız uykular dışında, etrafını izlemek ve düşünmekle geçiriyorsun. Ancak düşüncelerin ne derece yoğunlaşsa bile tam anlamıyla bir sonuca erişemiyor hiçbir zaman. Her bir düşüncen bir başkasını doğuruyor ve her bir doğum yepyeni bir düşüncenin evrilmesini sağlıyor. Tıpkı varlığın gibi… Bir insan olarak geldiğin dünyada bir Aludir’e evrildiğin gibi… Ancak ne olursa olsun, hala varlığındaki karanlık noktalar gibi düşüncelerinde de karanlık noktaların olduğunu fark edebiliyorsun. Bu noktada seni esas rahatsız eden kısım ise, bu karanlık noktalardan hiçbir şekilde rahatsızlık duymaman oluyor. Sanki düşüncelerini tüm bu karanlıkla birlikte doğurmuşsun gibi…

Yeni bir günün öğlene varan vakitlerinde duran at arabası, seni tüm bu düşünce sarmalından kurtarıyor. Olduğun yerden anlık bir düşünceyle at arabasının durma nedeninin sadece Alamara’ya gelmiş olmanıza bağlıyorsun. Bu nedenle olduğun yerden hareketlenmeye başladığın sırada, at arabasını buraya kadar süren ve Lavnivia ile birlikte ekibinden geriye kalan tek kişi olan şoför at arabasının arkasına gelerek bakmanız gereken bir durum olduğunu korku, endişe ve saygı karışımı bir ses tonuyla iletiyor. Lavnivia ile birlikte at arabasından indiğin ilk anda bile ciğerlerine dolan yanık kokusu nefes alışverişini doğrudan etkiliyor. Ciğerlerine dolan hava ağzında ve burnunda acı bir tat bırakırken, gökyüzündeki siyah bulutlarla birlikte görmen gereken manzaranın ne olacağını aşağı yukarı anlıyorsun. At arabasının önüne doğru bakışlarını çevirdiğin anda ise, belki de beklediğinden çok daha kötü bir manzara seni karşılıyor. Alamara’ya yarım saatlik bir yolunuzun daha olduğunu anladığın uzaklıktan bile, Alamara’dan yükselen yoğun alevler ve siyah dumanlar hemen dikkatini çekiyor. Ancak burnuna gelen yanık kokularının sadece ağaç veya diğer yapı malzemeleri gibi şeyler olmadığını fark etmek de senin açından çok zor olmuyor. Tüm şehri kaplayan alevler ve dumanlar, sanki cehennemin en melun köşesini gözlerinin önüne sererken, içten içe gördüğün manzaranın Nuwihn Bölgesi’nin adeta bir benzerini andırdığını hissediyorsun. Birkaç saniye içerisinde, sadece gözlerinin değil ruhunun da aynı şeyleri hissettiğini fark etmenle birlikte, bu noktadan sonra at arabasıyla devam etmenin şoför ve atlar için pek de mümkün olamayacağını fark ediyorsun.

Gördüğün manzara, bir şekilde yok olmuş bir yeri kurtarma çabası gibi gelmeye başlarken içten içe seçeneklerini de değerlendirmeye başlıyorsun. Bu haliyle, bu gördüğün manzaranın içine dalmanın gerçekten ölümden başka hiçbir şey getirmeyeceğini dahi düşünmeden edemiyorsun. Fakat bir şekilde, ruhunun istemsiz bir şekilde bu manzaraya çekildiğini fark ediyorsun. Kızılca kıyamete rağmen, ruhunun bir şekilde orada dinginleşip huzur bulacağını ve belki de düşüncelerindeki tüm o karanlık noktaların gün gibi aydınlanacağını hissetmeye başlıyorsun. Nitekim, ruhunun bu arzusuna kayıtsız kalmayıp Alamara’ya doğru ilerlemeye başlıyorsun. Lavnivai, kendine has ciddiyeti ve odağıyla yanında ilerlemeyi sürdürürken, onun gözlerinde de seninkine benzer hisleri görebiliyorsun. Ancak Alamara’ya giderek yaklaştıkça tanıdık hislerin seni sarmalamaya başladığını, özüne kavuşmuş gibi varlığının bir anlam kazandığını hissediyorsun. İlerlemen sürdükçe, tüm bu yıkımın sonuçlarını da daha net görmeye başlıyorsun. Etrafında, ağaçlar ve otlar dahil yeşil hiçbir şey kalmamışken, gökyüzünün kızıllı siyahı ile karşılaşıyorsun. Bununla birlikte etrafına saçılmış küller, taze ot biten toprakları bile çoktan kuraklaştırmış gibi görünüyor. Yerde gördüğün parçalanmış cesetler, senaryodaki tek eksiği de kusursuz bir şekilde tamamladığında, artık gördüğün manzaranın iblislerin hüküm sürdüğü topraklardan farksız olduğu konusunda hiçbir tereddüdün kalmıyor. Artık, iblislerin dünya üzerindeki topraklarına ayak bastığını anlayabiliyorsun. Alamara’nın kalbine belki de birkaç dakikalık mesafe kalmışken, bu ana kadar sadece kıyameti gözlemleyen Lavnivia adımlarını hiç kesmeden ilerlemeyi sürdürdüğü sırada “Tek bir iblis bile hissedemiyorum. Ya sen?!” diyor. Lavnivia’nın bu sözleriyle birlikte, düşüncelerinden biraz da olsa kendini arındırıp görüne sığınıyorsun. İstemsizce kapanan gözlerin hala alevlerin sıcaklığını ve varlığını hissediyor olsa bile, sanki bakışların karanlık bir dehlizin üzerinde ilerliyor. Birkaç saniye sabit tuttuğun odağınla karanlıkta ilerlemeye başladığın sırada ise, yaklaşık sizden 500 metre ileride cılız bir iblis varlığı hissedebiliyorsun. Sol tarafınızdaki yıkıntıların arasında kalmış bu cılız iblis varlığı dışında ise, ortamda iblislere dair en ufa bir hissiyatın bulunmuyor.

Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

28 Aug 2024, 20:51

Genç adam, planının anlattığı kişi tarafından tekrardan üstünden geçilmesi ve onaylanmasının ardından, ağzından hiçbir kelime çıkmasa da gülümsemesiyle cevap vermişti. Lavnivia'nın gözlerinin içine baktıktan sonra toparlanıp az önce indiği oturağa geri oturdu, "Sana güveniyorum." diyerek planın kendisine düşen kısmını başarıyla tamamlayabileceğine olan inancını belirtti. Stratejinin tamamlanması ile birlikte, sohbetler biraz daha boş olsa da, oldukça eğlenceli ve olumlu geçiyordu. Belki aralarındaki bağın biraz daha sağlamlaşması adında bu sohbetler devam ederken, genç adam kısa bir süreliğine aklındaki her şeyi bir kenara bırakmayı başarmıştı. Yolda geçen bu 2.5 günün belki de en eğlenceli dakikalarından birisiydi aralarında geçen bu sohbetin olduğu vakitler.

Upuzun süren bu yolculuk, ara sıra huzursuz geçmiş, ara sırada rahatsızdı. Özellikle oturakların rahatsızlığı ve burada uyumak zorunda kalışı, genç adamın sırtını fazlasıyla rahatsız ediyordu. Etrafını izlemek, çevrede neler olup bittiğine, fiziksel olarak nelerin var olduğuna bakmak ufak bir rutine dönüşmüştü. Kafası, düşüncelerle doluydu. Özellikle karşısındaki kadının uyuduğu her bir vakitte daha derin düşünceler içerisine dalıyordu. Düşüncelerini bir kenara bırakma lüksüne sahip değildi, özellikle karanlık düşüncelerin içerisine düşmek ve bu düşüşün kendisini rahatsız etmemesi çok daha garip geliyordu. Alamara'da neler yaşanacağının bilinmezliği, minik dostuna yaşattığı duygusal çöküntü, hepsi üst üste geliyordu. Minik dostunun bahsettiği, "O karanlık, her bir zerresinde seni andırsa bile, onun sen olmadığını fark ettim." cümlesini aklında canlandırdı at arabasının hızlıca geçtiği yollara gözlerini boş bir şekilde dikmişken. Şuan ki karanlık düşüncelerinin kendisi olduğundan ne kadar emin olabilirdi? Tüm bu karanlık düşüncelerini bir çırpıda silmek istese de, mümkün olmayacağını biliyordu. Onları silmek yerine kabul etmeliydi belki de, kabul etmeliydi ancak onları bir kenara bırakmalıydı. Bu düşüncelerin kendisini ele geçirmesine, rahatsız etmesine izin vermemeliydi. Bunu kendi için, minik dostu için yapmalıydı. Belki de konuştuğu "O" nun söylemleri üzerine bunu yapmalıydı.

Zenahpuryu'nun yazgısında karanlığın hiç var olmayacağını söyleyen "O" nun söylemlerine güvenmeliydi belki de.

Kendini oturaklardan aşağıya indirmiş, bacaklarını bağdaş kurup at arabasının kapısının tam önüne doğru oturmuştu. Kafasındaki tüm düşünceleri bir kenara bırakmak istiyordu. Avuç içlerini dizlerinin üstüne koyduktan sonra sırtını iyice germişti. Ne kadar zaman olduğunu bilmediği bir zaman dilimi içerisinde derin nefesler alıp, gözlerini kapatarak kendini kendi karanlığına hapsetmişti. Öğle vakitlerinde duran at arabasıyla birlikte gözlerini hafif hafif aralamaya başlıyordu genç adam. Gelmelerinin nedeni olarak Alamara'ya varmış olmaları düşüncesi zihninde yankılanırken, olduğu pozisyonu hiç bozmuyordu. Tüm düşüncelerini bir kenara bırakmayı başarmıştı, en azından kendi karanlığından kurtulmuştu. Şoförün kendilerine bakmaları gereken bir durum olduğunu korkulu ve endişeli bir şekilde iletmesinin ardından kurduğu bağdaşı bozmuş ve bir hamleyle at arabasından aşağıya atlamıştı. Ciğerlerine dolan yanık kokusu nefes almasını bir anda etkilemişti, öksürerek ciğerlerini toparlama girişimiyle birlikte ağzına ve burnuna dolan acı tadı tükürerek atmaya çalıştı. Gökyüzündeki siyah bulutlar durumu anlatmaya yetse bile at arabasının önündeki manzara şaşırmasına sebep olmuştu. Alamara'dan yoğun alevler ve siyah dumanlar yükseliyordu, alevler ve dumanlar tüm şehri kaplıyordu. Bu vakitten sonra at arabasıyla ilerlemek mümkün olmayacağını anlamıştı. Artık, tehlikenin içine girme vaktinin geldiğini anlayabiliyordu.

Gördüğü bu manzara, sanki yok olmuş bir yeri kurtarmaya çalışıyorlarmış gibi hissettiriyordu. Buranın içine dalmanın ölümden başka bir şey getirmeyeceğini düşünse de, içten içe buraya çekildiğini hissedebiliyordu. Sanki ruhunun tüm karanlığını burada yok edebilecekmiş gibi hissettiğinden, adımlarını belki de istemsiz bir şekilde atmaya başlamıştı. O aydınlığa ulaşabilmek adına attığı adımlara Lavnivia'da yanında adımlayarak eşlik ediyordu. Onun gözlerinde de kendisinin yaşadığına benzer hissiyatların doluştuğunu görebiliyordu. Şehir içerisinde yeşile dair hiçbir şey kalmamıştı, gökyüzü ise kızıl ve siyaha boyanmıştı. Yıkımın acı gerçekleri oldukça görünür bir şekilde ortaya koyulmuştu. Parçalanmış cesetler, sanki bir sanat tablosunu tamamlayan kusursuz fırça darbeleri gibi duruyordu. Lavnivia hiçbir iblisin varlığını hissedemediğini söylediğinde, genç adam cevap vermeden önce görüsüne sığınmış ve iblisleri hissedebilmek için odaklanmıştı. Birkaç saniye sonrasında, kendilerinden 500 metre ileride cılız bir iblis varlığı hissediyordu, yıkıntıların arasında kalmış olan bu iblis varlığı dışında hiçbir hissiyat yoktu. Derin bir nefes aldıktan sonra, oldukça sakin bir şekilde konuşmaya başladı.

"500 Metre ileride, sol tarafta yıkıntıların arasında kalmış cılız bir iblis varlığı var. Onun haricinde hiçbir şey hissetmiyorum. Öncelikle o iblis varlığına bakalım derim, ancak şimdiden içlere doğru girmeye başlayacağımız için gözümüzü dört açmamız gerekecek. Herhangi bir tuzağa düşmeyelim." Diyerek Lavnivia'yı uyaracak ve kendisi için de uygunsa ilerlemeye başlayacaktı. Tüm ilerleyişi boyunca etrafını dikkatli bir şekilde izlemeye başlayacaktı, kendisi için önemli değildi ancak Lavnivia'ya, yanındaki dostuna bir zarar gelmemesi için her yeri izlemesi gerekiyordu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Alamara Şehri”