Göklerden İnen (Theo)

[GM - Dimensio]

Eletha’nın açtığı kapıdan geçmenin ardından, adımını attığın karanlık kısa bir süre içerisinde bembeyaz bir dünyaya açılıyor. Etrafını saran karanlık tamamen yok olduğunda, çökmüş gecenin ağartısıyla ışıldayan gökyüzüne teslim oluyorsun. Mavinin tonlarının ufukta dans ettiği şölende, zeminin tamamen beyaz olması ve neredeyse gözlerinin önüne serili duru suyun bile bu beyazlığa kapılması eşsiz bir görsel sunuyor. Ancak yine de, birkaç saniye sonunda bu eşsiz görsel giderek yerini titreyen bir bedene teslim etmeye başlıyor. Hafif rüzgarla birleşen soğuk sadece birkaç saniye içerisinde bedenini esir almaya başladığında, gözlerin bu kez bulunduğunuz noktayı çevreleyen yükseltilere takılıyor. Buzla kaplanmış gibi görünen büyük oluşumlar bir nebze de olsa rüzgarı kesmeyi başarsa bile, giderek varlığını hissettiren soğuğun kirpik uçlarına yönelmesiyle, üzerindeki kıyafetlerle buraya uyum sağlamanın güç olduğunu fark ediyorsun. Tam bu esnada, hemen yanı başında duran Gyugnal’ın da kollarını çapraz bir şekilde bağlayıp, elleriyle kollarının üst kısmını ovaladığını görüyorsun. Isınmaya çalışmanın en çaresiz haliyle etrafını gözleyen Gyugnal bakışlarını sana çevirdiğinde “Bizi Clevania’nın kuzeyine göndermiş! Hem de en kuzeyine!” diyor yarı sinirli bir ses tonuyla. Hemen ardından ise sanki buradan bir an önce kurtulmak için çevresindeki yolları gözlemeye başlıyor.

Karşında ömründe belki de bir kez daha göremeyeceği güzellikteki manzaraya rağmen, sen de etrafa bakarak çevredeki yolları tespit etmeye çalışıyorsun. Yarım dakika kadar sürenin ardından ise, güneye doğru inmenize olanak sağlayacak üç güzergah bulabiliyorsun. Her ne kadar yükseltiler sebebiyle her bir güzergahın varış noktasına veya sizi neyle yüzleştireceğine dair kesin bir kanaat getirmen imkansız olsa bile, sağdan ilerleyen iki patikamsı ve soldan ilerleyen diğerlerine nazaran daha geniş bir yol görebiliyorsun. Sağdan ilerleyen iki patikadan ilki, düz ve bembeyaz bir zeminle kaplıyken, diğer patika ise daha kıvrımlı ve üzerin buz kaplamış taşlık bir zemine sahip görünüyor. Bu noktada Gyugnal’ın da aynı güzergahları tespit etmiş olduğunu fark etsen bile, kafasında kesin bir tercih olmaması onu yönlendirebileceğin sonucuna ulaşmanı sağlıyor.

Off Topic

Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.

[Theo]

Eletha'nın açtığı kapıyı kullandıktan sonra kendimi bir anda soğuk karlarla kaplı bir yerde buldum. Yüksek rütbeli arkadaşlarda genel olarak bir sorun var. Hayatı çok enlerde yaşadıkları için diğerlerini de kendileri gibi sanıyorlar. Urilirn'de bizi örgüte almak için cehennem sıcağı bir bölgeye getirmişti. Hangi tarafı seçtiğimden bağımsız olarak herhangi bir grubun güvenini kazanmak için ya donmam ya da yanmam gerekiyor. Bu durumdan çok hoşlanmadım ama manzara önceki kaldığım yere kat ve kat güzel olduğu için titrememi engellemeye çalışarak ilerlemeye devam edeceğim. Hem Gyugnal'ın da benim gibi soğuktan etkilendiğini görünce nedense bir anda az önceki tüm karamsarlığım havaya karıştı. Bir anda içimi huzur kaplamaya başladı.

Beni yırtıcı aslanın karşısında tek başıma bırakan yeni ortağımdan aldığım bilgiye göre burası Clevania denen bir yerin en kuzeyiymiş. Coğrafyaya tam hakim değilim ama Gyugnal'ın bir bakışta burayı tanımasını dikkate alırsam ya daha önce burada bulunmuş ya da ellerinde burası hakkında bilgiler var. İki türlüde buralarda birilerini yaşadığını düşünüyorum. Eğer onları bulabilirsek hem görevime başlayabilir hem de insanlarla eğlenebilirim.

Etrafı inceledikten sonra bir tane geniş yol ve iki tane küçük patika gördüm. Gyugnal'da benim gördüklerimi görmüş olsa da sessiz bir şekilde seçim hakkını bana bıraktı. Galiba gerçekten gölgelerden beni destekleyecek. Bu yüzden ona seslenerek "Bence hiç küçük yollarla uğraşmayalım. Büyük yoldan gidelim gitsin. Çoğu insan o yolu tercih ettiği için belki civardaki bir kasaba veya köye gidip bilgi edinebiliriz." diyeceğim.

[GM - Dimensio]

Gyugnal ağzından çıkan sözleri belli belirsiz bir şekilde dinlemesinin ardından mırıltı şeklinde “Farketmezbanauyar.” demekle yetiniyor. Etrafınızı zapt etmiş buzların rüzgara karşı direndiği sırada çıkardığı ufak seslerin bir daha gürültülü olacağı bu mırıltının ardından ise Gyugnal ufak adımlarla bu yoldan ilerlemeye başlıyor.

Gyugnal’ın adımlarını takip ederek ilerlediğin yol, her ne kadar diğer iki güzergaha göre geniş bile olsa, yeri kaplayan buz tabakası zaman zaman her ikinizi de zorluyor. Birkaç kez ayağının kayıp yere düşme tehlikesi geçirmene kıskıs gülmek ister gibi bakan Gyugnal, benzer şeyleri yaşadığından ağzından tükürürcesine dökülen küfürleri hissedebiliyorsun. Yolun gidişatına baktığında ise, ufak bir tepeyi aşmanız gerektiği, zeminin durumundan dolayı da bunun beklediğin kadar kolay olmayacağını anlayabiliyorsun. Bununla birlikte, henüz bir kasaba veya yerleşkeye ilişkin de elinde pek bir veri olmaması, yolun ne kadar devam edeceği konusunda seni tereddütte bırakıyor.

Off Topic

Dilersen kısa bir ilerleme, yolculuk kurgusu yapabiliriz. Bu halde, Gyugnal ile konuşma imkanın bulunacaktır. Dilersen de, hızlıca bir yerleşkeye varmanız mümkün. Ancak bu durumda Gyugnal ile konuşma hususları minimumda kalacaktır. Tercihi sana bırakıyorum.

[Theo]

Soğuk hava nedeniyle mi yoksa can sıkıntısından mı emin değilim ama bir şekilde Gyugnal'ı evcilleştirmeyi başardım. Seçtiğim yolu onaylayarak hiç tartışmadan yola koyuldu. Ekstrem şartlar altında ona istediğimi yaptırabileceğimi bir kenara not alarak onun arkasından yürümeye başladım.

Seçtiğim yol geniş olmasına rağmen beklediğimin aksine çok aktif olarak kullanıldığını sanmıyorum. Yer yer zeminin kayma tehlikesi yaşayacak kadar buz tutması yolun yakın zamanda kullanılmadığını düşünmeme neden oldu veya bizim aksimize yerel halk bu sorunlara alışkın oldukları için bizim kadar zorlanmıyor olabilirler. Her bir adımda kendimin mi yoksa Gyugnal'ın mı düşeceğini bilmediğim için içimde bir heyecan var. Eğer o düşürse çok pis gülerim ama kendim düşürsem de aynısının başıma geleceğini biliyorum. Bu risk ve adrenalin yüzünden soğuğu hissetmemeye başladım. Sadece bir sonraki adımıma odaklanarak olabildiğince düşmemi engellemeye çalışarak göz ucuyla ortağıma bakarak düşeceği anı kollayarak yoluma devam etmeye çalışıyorum.

Yolculuk esnasında hazır etrafımızda kimse olmadığı için merak ettiğim soruları Gyugnal'a sorarak hem ondan olabildiğince bilgi almaya çalışıp hem de kafasını meşgul ederek düşmesini biraz daha kolaylaştırmayı planlıyorum. Bu yüzden "Bu yeni olaylar çok hızlı geliştiği için biraz kafam karıştı. Bana havariler ve iki diyarın hükümdarı hakkında anlatabileceğin bir şeyler var mı? Verebileceğin her türlü bilgeye açığım." diyerek ağzını aramaya çalışacağım.

[GM - Dimensio]

Buz tabakası üstünde tepeye doğru yönelen yolda ayakta kalmak için ciddi bir efor sarf ettiğiniz sırada, ağzından dökülen sözlerle birlikte Gyugnal’dan gelebilecek bir cevaba odaklanıyorsun. Gyugnal ise olası bir düşüşle kafandaki senaryoların gerçeğe dönüşeceğini hissetmiş gibi, daha sağlam ve temkinli adımlarla yürürken, bir anda gözlerini sana çeviriyor. Bu esnada Gyugnal’in sözlü olarak dile getirmese bile, bu anda böyle bir şey sorarak iyi halt ettiğini söylediğini hissedebiliyorsun. Nitekim burnundan sert bir şekilde nefesini vermesinin ardından attığı iki adımdan sonra “Birine, bir konu hakkında bir şeyler anlatabilir misin dediğinde, sana dünyanın bir toz bulutu olduğundan başlayıp kıyamet gününe kadar olanları anlatabilir. Eletha veya havariler hakkında bir şeyler anlatmamı istiyorsan, sana verebileceğim cevap, Eletha’nın Eletha olduğu ve havarilerin de Eletha’nın havarileri olduğu olur. Senin için yeterli mi?” diyor. Bu sözlerinden sonra attığı adımın ardından ise bir anda ayağı kayan Gyugnal, zar zor iki eliyle yerden destek alıp düşmekten son anda kurtulurken hışımla bakışlarını sana çeviriyor ve senin herhangi bir mimik yapıp yapmadığını kontrol ediyor. Hemen ardından ise toparlanıp adımlarını atmaya devam ederken “Ne bilmek istiyorsan doğrudan sor gitsin. Ne de olsa olaylar çok da ciddiye alan biri değilsin!” diyor.

[Theo]

Eski kurt niyetimi anlamış olacak ki bastığı yere daha fazla özen göstererek dikkatli bir şekilde yürümeye devam ederek dediklerime cevap verdi. Yavaş yavaş hem amacıma ulaşmaya daha da yaklaştığımı hem de aramızdaki buzları erittiğimi düşünüyorum. Gerçi Eletha'nın ağzından çıkacak tek bir emirle beni sorgusuz sualsiz ortadan kaldıracağı gerçeğinin de bilincindeyim. O da benim gibi hayatı çok fazla ciddiye alan biri olmamasına rağmen neden Eletha'ya karşı bu kadar sadık anlamıyorum.

Bende aynı şekilde bastığım yere özen göstererek "Bazen çok kırıcı olabiliyorsun. Olayları ciddiye alma konusunda benden daha iyi birini bulamazsın." dedikten sonra derin bir nefes alıp "Açıkçası Eletha'nın nasıl bu kadar güçlü olduğunu merak ediyorum. En başından beri bu kadar güçlü müydü? Yoksa arada bir yerde minik bir kestirme yol mu var?" diyerek kafasını karıştırmayı planlıyorum. Gyugnal'ın Eletha konusunda biraz hassas olduğunu düşünüyorum eğer buraya daha fazla odaklanırsam dikkatini dağıtabilirim. Onu bir kez yere düşürüp vereceği tepkiyi görmeyi çok istiyorum.

[GM - Dimensio]

Gyugnal ile birlikte, dengede kalmak ve kaymamak için gösterdiğin çabayla birlikte konuşmaya başlıyorsun. Kurduğun ilk cümleye karşılık Gyugnal bakışlarını omzunun üzerinden sana doğru çevirirken, yüzüne düşmüş olan alaycı çarpık gülümsemeyi de görüyorsun. Kurduğun ilk cümleyi pek ciddiye almadığı belli olan Gyugnal’a Eletha ile ilgili sorunu sorduğun sırada ise, Gyugnal biraz büyükçe bir taştan güç alarak kendini yukarıya doğru savuruyor ve ardından senin de aynı şekilde gelmeni izliyor. Bu sayede, nispete düzlük bir yerde kendinizi bulmanız sonrasında, bakışlarını yukarıya kaldıran Gyugnal ile birlikte tepeye çok kalmadığını ve birkaç dakika içerisinde düzlük yola çıkabileceğinizi görebiliyorsun.

Gyugnal yolun zorlu kısmının bitmesinden duyduğu memnuniyetle derin bir nefes vermesinin ardından ise “Eletha başından beri en güçlü olandı…” diyor. Bu cümlesini bir adımla takip ettiren Gyugnal “Tarihe baktığında, İblis Lordu yenebilmiş kişileri görebilirsin. Ancak İblis Lordunu kendisine bağlayan birini asla göremezdin. Ne Yren Amaldin ne öncesi ve ne de sonrası Eletha’nın kudretine hiçbir zaman erişememişti. Bu yüzden Eletha, gözlerinin görebileceğinin ötesindeki varlıklardan bile kudretli olandır. Ancak onun kudreti, düşündüğün gibi hiçbir kestirme yoldan gitmeyerek şekillendi. Her bir kelamıyla kudretini arttırdı ve nihayetinde, hak ederek, bulunduğu yere geldi.” diyor. Bu sözlerinin ardından bakışlarını sana çeviren Gyugnal “Henüz bir iblisle bağ bile kuramayan biri için anlamsız gelebilir, ancak İblis Lordunu kendine bağlamak basit bir cümleden fazlası… O yüzden, eğer sana sunulan yoldan sapmayı aklının ucundan bile geçirirsen, bir şekilde benden kurtulsan bile, Eletha’nın gazabından kurtulmanın mümkün olmadığını anla.” diyor.

Attığınız adımlarla birlikte hemen hemen tepeye geldiğiniz esnada Gyugnal “Bu sözlerimi bir tehdit olarak algılama sakın… Sana sunulan altın bir kadehten doyasıya şarap içme imkanına erişen nadir kişilerdensin. Yerinde olmak için ruhunu şeytana satabilecek binlerce insan bulabilirim. Bu yüzden, sözlerimi sadece bir yol gösterici olarak düşün. Zira Eletha’nın gazabı ne derece korkutucuysa, mükafatı da bir o kadar şehvetli olacaktır.” diyor.

Gyugnal ile birlikte tepe noktaya varmanızın ardından, önünüzde uzanan uçsuz bir beyazlık sizi karşılıyor. Bu beyazlığın yarattığı masalsı görüntüyle birlikte Gyugnal hafifçe iç çekmesinden sonra, sağ elinin işaret parmağıyla uzakta bir noktayı gösteriyor ve “Buradaki yere gideceksin. Ufak bir yerleşke olsa bile, sana verilen görevle ilgili ilerleme sağlayabilirsin. Yollarımız burada ayrılacak olsa bile, unutma ki gölgelerin ardından seni izliyor olacağım. Her bir sözünü duyacağım ve gördüğün her şeyi göreceğim! Eğer başka bir şey yoksa, ikimiz de işimize bakalım.” diyor beklenenden çok daha uzun sürmüş bir faaliyetin sonuna gelmiş olmanın verdiği rehavetle.

[Theo]

Değişik bilgiler edinsem bile nihai planımda başarılı olamadım. Eğer yol biraz daha engebeli olsaydı hala daha onu düşürebileceğimi inanıyorum ama artık bunun için çok geç. Geri dönüş yolunda fırsat kollamaktan başka yapacak bir şeyim yok.

Gyugnal kendisinden hiç beklemediğim bir şekilde çok konuşkan çıktı. Onun sayesinde istediğimden çok daha fazla bilgi edinmeyi başardım. Eletha'nın karşısındayken ne kadar kudretli olduğunu hissetmiştim ama duyduklarımdan sonra benim düşündüğümden çok daha fazla güçlü olduğunu anladım. Astının ona karşı olan sözlerinin duyduktan sonra ise dehşete düştüm. Birisini bu derece etkileyebilmek için neler yaptığını tahmin bile edemiyorum. İblis lordu meselelerini pek anlamadım ama iblisinin son derece güçlü olduğunu tahmin ediyorum. En başından beri bu kadar güçlü olması bana büyük bir hile gibi geliyor ama şu anda bunu kurcalayabilecek bir konumda olduğumu sanmıyorum. Elimdeki bilgileri birleştirdikten sonra bir şeye emin oldum. Eletha'ya kazık atacaksam çok çok dikkatli olmam gerekiyor.

Tepe noktaya vardıktan sonra Gyugnal bana bir noktayı işaret ederek yollarımızı burada ayıracağımızı söyledi. Artık tek başıma yolcuğa devam etsem de yaptığım her şeyi takip edeceğini bana hatırlatarak diyecek son bir sözüm olup olmadığını sordu. Ciddi bir şekilde bana işaret ettiği noktaya 4-5 saniye dikkatlice baktıktan sonra ellerim ile bedenimi kapatarak "Lütfen biraz mahremiyete ihtiyacım var. En azından bazı zamanlarda biraz yalnız kalmam gerekiyor." diyeceğim. Ardından da vakit kaybetmeden bana gösterdiği köye doğru yürümeye başlayacağım.

[GM - Dimensio]

Gyugnal sözleriyle birlikte senden ciddi bir karşılık bekler gibi dururken, hareketlerin ve sözlerinden sonra inceden kıvrılan dudak kenarları, onun bu beklenmedik sözlerine karşılık kahkaha atmasını engellemeye çalıştığını gösteriyor. Hemen ardından başını hafifçe eğip kaldıran Gyugnal mırıldarcasına “Hay hay!” demesinin ardından, sol tarafına doğru ilerlemeye başlıyor. Bir süre onun ardından gidişine bakıyor ve yavaşça gözden kaybolmasıyla birlikte sen de yerleşkeye doğru adımlamaya başlıyorsun.

Tepeden aşağıya inişin çıkışa nazaran daha zor gibi olacak görünse de, yer yer erimiş ve öncesinde de kullanılmış olduğu belli olan ince patika, inişi bir hayli kolaylaştırıyor. Kısa bir sürede kendini tepenin eteklerinde buluyor ve yönünü değiştirmeden yerleşkeye doğru ilerliyorsun. Yerleşkeye iyice yaklaştığında ise, bu yerleşkenin en fazla 100 hanelik bir yer olduğunu, insanların soğuk iklime karşı kalın duvarlı evlerle önlem aldığını, ancak evlerin küçük olmasıyla ısınma sorununu aştıklarını görebiliyorsun. Bunun yanında, yerleşkenin oval bir düzende olduğunu, belirgin bir yol veya sokağının bulunmadığını, evlerin arasından yapılan geçişlerle gidilmek istenen yere gidildiğini görebiliyorsun. Son olarak, çevrede tarım yapıldığına dair hiçbir arazi veya alet edevat görmüyor, yine aynı şekilde toplayıcılık yapılmasına elverişli bitki de görmüyorsun.

Yerleşkeye iyice yaklaşmanla beraber, buradaki insanlara ilişkin de düşüncelerin oluşmaya başlıyor. Uzaktan duyduğun sesleri pek anlayamasan da, gelen sesler küçük çocuk ve erkek seslerine benziyor. Bununla birlikte, görüş açına giren birkaç erkek şahsın oldukça kalın giyimleriyle kendilerini soğuktan koruduklarını görsen bile, bu kişilerin kıyafetleri pek de yeni veya albenili durmuyor. Yerleşkenin ortaları denilebilecek bir noktada nispeten bir kalabalıktan bahsedilmesi mümkün görünüyor. Bununla birlikte evlerin arasında koşan ufak kızlı erkekli çocukları da görebiliyorsun. Henüz yerleşkeye girmemiş olman nedeniyle de, şu an için seni fark eden bir yerli de görmüyorsun.

[Theo]

Gyugnal ile vedalaşıp kaybolduğundan emin olduktan sonra ilerlemeye başladım. Normal şartlar altında yokuş inmek daha kolay olsa da etraf bembeyaz olduğu için şu anda tam tersi geçerliydi. Attığım her adıma dikkat etmem lazım. Karanlıkta beni gözetleyen Gyugnal'ın eğlenmesini istemiyorum. Ona bu fırsatı veremem.

Benden önce buralardan geçen arkadaşlar sağ olsun hiçbir zorluk ile karşılaşmadan ilk sınavımı vererek aşağıya inmeyi başardım. Yerleşkeye yaklaştıkça burası hakkında birkaç bilgi edinmeyi başardım. Etrafta tarla veya bitki türevleri olmadığı için burada yaşayan arkadaşların hayatta kalmak için avcılık yaptığını düşünüyorum. Yerleşke küçük olduğu için büyük ihtimalle herkes birbirini tanıyordur. Dışarıdan kışın gelen bir yabancıya çok misafirperver olacaklarını sanmıyorum. Evlerdeki geçişler yüzünden olası bir kavga gürültüde çok kısa zaman içerisinde etrafımı sarabilirler. Gyugnal ne kadar yardım edeceğini söylese daha doğrusu bu doğrultuda emir alsa da ona güvenmiyorum. Her an beni arkada bırakıp bir bahane uydurabilir.

Yerleşkeye iyice yaklaştıktan sonra artık etraftaki insanların seslerini duymaya başladım. İnsanların yanına bu kadar yaklaştıktan sonra aklıma bana verilen görev geldi. Neden buraya geldiğim hakkında hiçbir fikrim yok. Ayrılmadan önce Gyugnal'a sormayı da unuttum. Sadece havari olmak için buraya gönderildiğimi biliyorum ama ne yapacağım tamamen muamma. Galiba Eletha konuşurken biraz daha dikkatli dinlemem lazımdı. Neyse artık yapacak bir şey yok. Bir an önce yeni dostlarım ile tanışarak kaderin bana ne getireceğini görmem lazım. Onları kandırarak gayet keyifli vakit geçirebileceğimi düşünüyorum. İlk önce yerel halka selam verdikten sonra onlardan alacağım tepkiye göre nasıl bir numara yapacağıma karar vereceğim. Hafızasını kaybetmiş bir gezgin veya köle tacirlerinin elinden kaçmış bir soylu olabilirim.

Kalabalığın olduğu yere doğru yürüyerek neler olduğunu anlamaya çalışacağım. Eğer beni gördüklerinde aşırı bir tepki verirlerse ellerimi kaldırarak herhangi bir silah taşımadığımı onlara göstererek konuşabileceğim birinin gelmesini bekleyeceğim. Beni görür görmez saldırmaya çalışırlarsa direkt geldiğim yöne doğru arkama bakmadan koşmaya başlayacağım.