Page 1 of 2

Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 25 Dec 2023, 10:29
by GM - Dimensio
Kalp atışların, gözlerini kapatarak yarattığın karanlığın içinde, kurtulduğun karanlıktaki dalgalanmaları anımsatır gibi hissettirmeye başlıyor. Ancak bu kez öncekinden farklı olarak, karanlık adeta kalp atışlarınla birlikte damarlarından vücuduna pompalanmaya başlıyor. Bu sayede, birkaç saniye veya belki asırlardır hissettiğin tüm o çaresizlik ve korku hislerinden hızlıca sıyrıldığını hissedebiliyorsun. Ancak bir hırıltı, tüm bu olması gerekenleri oldurmaz kılıyor. Zira kalp atışlarınla yarattığın bu yeni dünyada, zihnin hala iblislerin varlıklarıyla çalkalanıyor ve gözlerin yer yer istemsizce açılıp iblisler ile yüzleşiyor. Her bir yüzleşme yeni bir başlangıcı, her bir başlangıç da yeni bir çaresizlik ve korku doğuruyor. Fakat buradan yalnız olmadığını bilmek ve hepsinden önemlisi, tüm çaresizlik ve korkularına karşın kalp atışlarının hala daha artarak devam etmesi, sana ne kadar olursa olsun denemeni söylüyor.

Her bir denemenin ardından tek yapabildiğin bir şeylerin değişmesini ummak ve Melades’in söylediği gibi bir iblis bulmak oluyor. Ancak istemsiz açılan gözlerinle etrafına biraz bakındığında değişen hiçbir şeyin olmadığını görmek, seni adeta daha da kendine çekiyor. Gözlerini bir kez daha kapatıyor ve etrafından kendini soyutluyorsun. Fakat gözlerini her açışın, senin için yeni bir hayal kırıklığı oluyor. İblislerin halen var olduklarını ve tüm azgınlıklarıyla üzerine doğru gelmekte olduklarını görebiliyorsun. Bu durum içinde bulunduğun her iki karanlığın da güvensizlik yaratmasına neden olsa bile, tüm bunlar içten içe seni daha da kamçılıyor ve iblis bulma konusunda daha ümitsiz olmana neden oluyor. Bu ümitsizlik hissi ise, derinlerde gezinen çaresizlik ve korkunu şehvetli ellerle besliyor. Ancak denemekten vazgeçmenin sonun olacağını bildiğin için bir kez daha kendine kapanıyor ve kalp atışlarının tüm vücudunda hissetmeyi bekliyorsun.

Vücudun, artık neredeyse kalp atışlarına ayak uydurmaktan bitap düşüyor. Aklından geçirdiği iblis bulma düşüncesi, seni daha da sonu olmaz uçurumlara atıyor. Karanlığa dair anıların, kalp atışlarının sertliği ve Melades’in sözleri onlarca ve binler kez zihninde dönüp, hiç var olmamış gibi oluyor. Tutunabildiğin tek dalın, ısrarlı ve kararlı bir şekilde belki de binlerce yıldır belki de birkaç saniyedir seni hayatta tutan kalp atışların oluyor. Fakat kalp atışların hızlandıkça beliren ufak teklemeler, bin yıllık yorgunluğu ve bir saniyeye bile dayanamayan güçsüzlüğünü açığa çıkartıyor. Gözlerin bir kez daha açılıyor, hiç kapanmamayı arzular gibi. Bir kez daha iblisleri görüyor, son defa görmek ister gibi. Ve son kez kapanıyor gözlerin, hiç açılmamak ister gibi…

“Ne sikim dönüyor lan burada?”

Bir anda açılan gözlerin ile birkaç metre önünde beliren 175 santim boylarında, kırmızı derisi olan, düzensiz bir diş yapısına sahip, gri dağınık saçları olan, gözlerinin akı sarıya dönmüş ve parlak kırmızı gözlere sahip, oldukça vahşi ve korkutucu bir görüntüye sahip iblisle karşılaşıyorsun. İstemsizce bir anda çekindiğin iblisin yüzündeki korkutucu ifadeye kalmak sebepsiz bir şekilde seni rahatsız ediyor. Az önce gördüğün ve üzerine gelmekte olan iblislerden dolayı halen daha bir tehlike altında olup olmadığını kontrol etmek için etrafını kolaçan ettiğinde, birkaç saniye önceki gördüğün iblislerden hiçbirinin yerinde olmadığını fark ediyorsun. Tıpkı Melades gibi… Karşındaki iblis ise, sinirli bir şekilde, her an sıradışı parmak yapısıyla seni parçalamak ve o çarpık dişlerini vücuduna geçirmek ister gibi bakışlarını sana kilitlemiş bir şekilde bekliyor.

Image

Off Topic
Konuda pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.

Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 25 Dec 2023, 21:11
by Seraph

Yeniden karardı dünya. Tam da artık bundan sonra çok mutlu olacağını düşünürken hem de. Pembe panjurlu bir ev, bahçesinde kelebekler ve kozalaklar... Olacak iş değil! Gelinliğini hayal etti. Melades muhtemelen simsiyah giyinirdi, ona tam zıt bir kontrast olarak bembeyaz bir elbisenin içine girebilir, veya uyumu bozmayıp her zamanki siyah tarzı ile elini tutabilirdi. Peki ya müzik? Üflemeli çalgılar çok yorucu olurdu. Sadece birkaç gitar ve çello hayal etti. Beraber el ele yürüdükleri kırmızı bir halı, upuzun bir yol.. onlar kırmızı halıda yürüdükçe önlerine atılan beyaz kağıtla sarılmış güller ve laleler... herkes ayağa kalkıp coşkuyla alkışlıyordu. Kıpkırmızı gözleriyle ellerindeki et parçalarını birbirine vuran bir sürü şey, coşkuyla-

"Kırmızı derken? Bir dakika.. n'oluyo lan?"

Boğazında bir el varmışçasına zorla içine çektiği derin bir nefesin ardından gerçek gerçekliğe uyandı. Tamam.. şuandan itibaren hiçbir sorun yoktu. Yaratıklar kaybolmuştu, önemli olan tek şey de buydu. Az önce varlardı, şimdi ise yoktular. Bitmişti.. sıfır problemdi. İstemsiz olarak sıktığını farkettiği göz kapaklarını yavaşça araladı. Görmeyi umduğu ilk renk değildi belki, fakat bu seferki çok daha farklı bir tonuydu kırmızının. İblis'e bakarken ağzının açık kaldığını farketti. Hayranlığını gizlemek için hiçbir çaba sarfetmiyordu. Birisi ile kucaklaşacakmış gibi kollarını iki yana açtı.

"Oha saçlarına bayıldım!"

Tuhaf bir dejavu hissi ile silkindi. Bu sefer rasta değildi, ama rengi ve katları çok hoş gözüküyordu. Kısa bir süre için baştan aşağı süzdü önündeki varlığı. İnsan olmadığını hissedebiliyordu, fakat diğer iblislerle hiçbir alakası yok gibi duruyordu. Her şeyden önce, hissettiği bu garip enerji de neydi böyle? Onda kesinlikle farklı bir şeyler vardı... pençesini savursa Seraph'ın cesedini bile bulamazlardı muhtemelen, yine de sebepsiz bir sıcaklık hissediyordu önündeki iblise karşı. Rengi neden kırmızıydı mesela? Pelerinine baktı. Hoş ve karizmatik gözüküyordu. Diğer iblislerin de giyim zevkinin olup olmadığını düşündü bir an.

"Yakışıklısın... Beyaz atlı prens değilsin ama kırmızı pençeli prenssin."

Hayranlıkla ellerini göğsünde kilitleyip tatlı bir şekilde başını hafifçe yana eğdi. Az önce kendisini yiyecekmiş gibi bakan onlarca iblisin yok olmuş olması mükemmeldi, onların varlıklarını ve az önce gerginlikten ellerinin titrediği anların hepsini silmişti zihninden Seraph. Kırmızı gözlere kilitledi gözlerini. Son birkaç dakika belki de hiç yaşanmamıştı. Ne fark ederdi ki? Yeni biriyle tanışacak olmanın heyecanı ile mutluydu ve bu kısılan gözlerine eşlik eden, yüzündeki kocaman gülümsemeye bakılınca dışarıdan da anlaşılıyor olmalıydı. Hafif adımlarla dans edercesine sekerek gri saçlı prensinin yanına yaklaştı.

"Selam! Ben Seraph. Tanışalım mı?"


Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 28 Dec 2023, 11:49
by GM - Dimensio
Karşında beliren iblise karşı cümlelerini kurmaya başladığında, iblisin yüzündeki gergin görüntünün daha da arttığını ve olmayan kaşlarının bulunduğu noktadaki kaslarını kasılmaya başladığını görüyorsun. Bu durum, karşındaki iblisin sözlerini pek de umursamadığı ve hatta bunlara en basit tabirle “ayar olduğunu” açıkça gösterirken, cümlelerini de tamamlamış oluyor. Karşında duran iblis çarpık dişlerini biler gibi birbirine birkaç kez vurmasının ardından “Tanışalım tabi.” diyor ve bir anda olduğu yerden fırlayarak dibine kadar geliveriyor! Kırmızı bir silüetten ibaret şekilde ardından bıraktığı görüntüyle yanıbaşına gelen iblisi fark etmek, senin için göz açıp kapama anından ibaret olurken iblis “Merhaba ismi gereksiz insan! Ben seni gebertecek olanım!” diyor. Bu sözlerinin ardından iblis, uzun pençeleri olan elini doğrudan göğsüne sokmak ister gibi hareketleniyor ve buna karşı kendini savunabilecek bir zaman zarfı da bulamıyorsun. İblis şehvetli bir şekilde elini göğsüne değdirdiği anda, ilginç bir şekilde eli sert bir cisimle temas etmiş gibi iblisin eli o anda duruveriyor! Bir şeylerin ters gittiğini fark etmiş gibi görünen iblis, bakışlarını eline ve göğsüne doğru çevirip uyguladığı gücü arttırmaya başlıyor. Ancak buna rağmen iblisin eli göğsünün tam ortasına temas etmek dışında hiçbir sonuç doğurmazken, iblis bir kez daha bakışlarını öfkeli bir şekilde yüzüne çeviriyor ve aynı sorusunu yineliyor.

“Ne sikim dönüyor lan burada?”


Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 28 Dec 2023, 14:51
by Seraph

Bir anda üzerine doğru atılıp yanında beliren iblisin karşısında, sadece saçlarını savuran rüzgara karşı hafifçe sağ gözünü kısarak karşılık verdi Seraph. Hızlıydı. Yakından daha net göz gezdirdi, baştan aşağı süzdü kırmızı cildinin her zerresini. Bu varlığın, savaşmak ve yok etmek üzere evrildiğini fark etmek için bilim insanı olmaya gerek yoktu. Pençelerine renkli renkli ojeler sürülmesine izin ver miydi acaba diye düşündü istemsizce. Kafasından bunlar geçerken, uğur böceği desenleriyle boyamayı hayal ettiği o uzun pençeler, karnına saplanmak için çabalıyordu... Kaşlarını çattı ve bir köpeğe 'otur' komutu verircesine işaret parmağını iblisin göğsüne doğru uzattı.

"Seraph. Gereksiz insan değil. Se - raph. Ama saaaaaadece sana özel olarak, mavişim de diyebilirsinnnn!"

Ellerini göğüs hizasında kilitledi ve kendi etrafında bir buz balerini gibi bir tur döndükten sonra omzunun üzerinden iblise bakıp hızlıca tatlı bir şekilde birkaç kez göz kırptı.

"Şimdi kızıl prens, kuralları sayıyorum hazırsan. Birincisiiiii beni parçalarıma ayırarak öldürmek, bunu denemek veya hayalini kurmak kesin olarak yasak. İkincisiiiiii, benimle sikli mikli konuşma. Bu kural zaman içerisinde esnetilebilir.. ama yeni tanışıyoruz ayıp yani. Üçüncüsü ve en önemlisiiii, tırnaklarını arada bir canımın istediğini renge boyarım. Bu konuda hiçbir itiraz ve mırın kırın istemiyorum."

Kendisini bir an için, sadece çok küçücük bir an için iblisin ona zarar vermek istemediği için göğsünü deşmediğine inandırmak istemişti fakat bu Seraph için bile inanması imkansız bir olaydı. Ondan zarar görmesini engelleyen garip bir manyetik çekim olduğu belliydi. Melades'in bahsettiği şey bu muydu yani? Onlara yumruk atsa bile hissetmeyeceklerini söylemişti, belli ki bu durum tam tersi için de geçerliydi. İyi ki de öyleydi yani. Kendini bu tarz biriyle yumruk yumruğa dövüşürken hayal edemedi. Ama bu tarz birisinin Seraph için dövüşmesi? Hmmm.. düşüncesi bile haz veriyordu.

"Hadi bana önce adını, sonra bir iblis olarak neden bu kadar yakışıklı olduğunu söyle, sonra da kendin hakkında geri kalan her şeyi anlat! Lütfen lütfen lütfennnnnn!"

Olduğu yere oturup bağdaş kurdu ve dirseklerini bacaklarına sabitleyip avuçları ile kendi yanaklarını tuttu.




Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 29 Dec 2023, 10:14
by GM - Dimensio
İblis, içine düştüğü anlamsızlık çukuru içinden çıkmak için çabalarken, bir anda konuşmaya başlaman ve etrafında hareket etmenle birlikte, işlerinin daha da kötü gittiğini fark ederek yüzündeki gerginlik ve öfke ifadesini arttırıyor. Çarpık dişlerini sıkarak bu anlara tahammül etmekte zorlandığı belli olan iblis, mümkün olduğunca gözleriyle seni takip ediyor ve sözlerine karşı doğrudan bir karşılık vermiyor. Tüm sözlerin sonlandığında ve yere bağdaş kurarak oturmanın ardından ise, iblis sanki biriktirdiği tüm öfkesini yutar gibi yutkunuyor ve kafasını hafifçe öne arkaya sallamaya başlıyor. Neredeyse tamamen titrek bir hal alan kafasını birkaç saniye sallamasının ardından iblis “Peki söyleyeyim.” diyor. Omuzlarını esnetip hafifçe duruşunu dikleştiren iblis “Adım…” diyor ve ardından “… senin canına okuyacak olan!” diyor hırçın bir şekilde. Bu sözleriyle birlikte iblis sağ bacağını hızlıca sana doğru savuruyor ve bir anda göğsünün üst kısmıyla suratına inen tekmeyle birlikte geriye doğru fırlıyorsun!

Göğsüne ve suratına doğru inen tekmeyle birlikte geriye savrulmana rağmen, bir kez daha hiçbir acı hissetmiyor olman, kafandaki bazı taşların tam anlamıyla yerine oturmasına neden oluyor. Ne var ki, geriye doğru savruluşunla birlikte, tam kendini toparladığın anda iblisin hemen dibinde bitiverdiğini ve yumruk yaptığı sağ kolunu suratına doğru indirdiğini fark ediyorsun! Bu yumruktan kaçınmak için elinden gelen hiçbir şey olmadığını bilerek ve yine de içine düşen bir parça tedirginlikle yumruğun suratına inişini bekliyorsun. İblisin yumruğu sert bir şekilde suratına inse bile, yüzünde acının en ufak kırıntısını bile hissetmemek, ister istemez yüzüne düşen bir ifadeyle belirgin hale geliyor. İblis ise, bu ifadeyle daha da öfkeyle doluyor ve birkaç yumruğu daha indiriveriyor ansızın! Ancak buna rağmen, vücudunda hiçbir acı oluşmaması neticesinde iblis derin bir nefes alıp dik duruşuna geçerken “Tamam anladık, sana hiçbir şey olmuyor. Buna saçmalık derler! Kesin bir bok var bu işte… Ne oluyor anlat!” diyor sanki tüm otorite ve yetki kendisindeymiş gibi.

Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 29 Dec 2023, 12:54
by Seraph

Ufak rötuşlar haricinde, hemen hemen her şey hazırdı. Önce mat bir siyah ile boyayacaktı baştan uca. Sonra pençelerinin eline yakın kısmından başlayarak büyükten küçüğe giden yuvarlak simli noktalar ile dolduracaktı. Noktalar, pençenin uç noktasına doğru gittikçe yuvarlaktan çizgi şekline doğru evrilecekti, böylece yağmurda hafifçe akmış bir görüntü oluşmalıydı. Birer parmak boşluk bırakarak tam ortasına saçları ile aynı gri tonlarda bir X işareti koymayı düşündü, fakat tüm kontrastı mahvedeceğini hissederek vazgeçti. İlk tasarım sade ve şık olmalıydı, belki ileride özel günlerde daha gösterişli bir şeyler düşünebilirdi.

"Bak dur sana tarif ediyim! Önce şu parmağından itibaren-"

Dünyanın ekseninin değiştiğini düşünmek daha kolaydı, daha pratikti. Fakat sadece kafasının geri savrulduğunu fark etmek zor olmamıştı. Böyle bir tekmeyi normal şartlar altında yeseydi hem göğüs kafesi hem de boynu kırılırdı muhtemelen, bu durumda az önce düşündüğü teori giderek güçleniyordu. Zarar görmeyecekti. Evet, Seraph'ın kompleks ve kozmik bir teori olarak hesapladığı bu şey normal insanlar için yalnızca basit bir neden sonuç ilişkisiydi... ama bu insanlık için küçük, Seraph için büyük bir adımdı.

"Tamam anladık, duvardan duvara falan seviyorsun ama o böyle bir şey değil!"

Ardı arkası kesilmeyen yumrukların ardından anlık bir refleks olarak derin bir nefes aldı. Elleriyle şakaklarındaki mavi saçları kulağının arkasına doğru taradı ve yere düşüp kalkmış birinin yapacağı şekilde üstünü başını, kıyafetini düzeltti. Hafifçe dizini doğrulttuktan sonra tekrar az önceki gibi bağdaş kurup oturma pozisyonuna geçti ve yılgın bir şekilde omuzlarını aşağı düşürdü.

"Yaramazlık yapmaktan hevesini aldıysan otur da anlatayım."

Eli ile buyur edercesine karşısına oturmasını işaret etti.

"Gelecekten geliyorum. Eğer bana aşırı süper davranmazsan iblis diyarını pamuk şekerden yapılmış minik tatlı panda yavruları işgal edecek ve dövüşmek sonsuza kadar yasaklanacak."

Parmağını şıklattı ve elini silah gibi iblise doğrulttu.

"Bu arada çok güçlüyüm ha. Şimdi sen bana vurdun ya OĞLUM BAK DUA ET BEN SANA VURM'IYIM YEMİN EDERİM CESEDİNİ YERDEN KAZIRLAR BAK SİNİRLENİRSEM BENİ TANIYAMAZSIN BURAYA GELMEDEN ÖNCE SENDEN BEŞ KAT BÜYÜK İBLİS DÖVDÜM TEK SUÇU YÜRÜRKEN BANA DİK DİK BAKMASIYDI SEN İSE GELMİŞ BANA SİKLİ MİKLİ KONUŞUP TEHDİT EDİYORSUN BANA BİR DAHA ELİNİ KALDIRIRSAN ŞEYTAN YARATTI DEMEM YÜZÜK PARMAĞININ TIRNAĞINI KIRARIM ki yani en fenasıdır, diğerlerini de kessem mi yoksa biraz daha uzamasını mı beklesem diye düşünüp durursun deli olursun oje sürsen sürülmez hiçbir şey yapmasan daha da gözüne batar falan sırf bu yüzden depresyona giren insanlar tanıyorum o yüzden şey yapma yani bence."

Hangi noktada bağırmaya başlayıp neden ve ne zaman sakinleştiğini hatırlamıyordu.

"Ya ama hep ben anlatıyorummmmmm hadi biraz da sen kendinden bahset!"



Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 02 Jan 2024, 10:29
by GM - Dimensio
Elinle yaptığın oturma işaretine karşılık olarak, karşında duran iblis burnunu çeker gibi yaptığı bir hareketle teklifini reddediyor. Ancak yine de seni dinlemeyi sürdüren iblis, sen konuşmaya devam ettikçe hoşnutsuz ifadesini arttırmaya devam ediyor. Kırmızı derisinin altındaki her bir damar açığa çıkmak ister gibi belirgin hale gelmesinin ardından ise, sözlerin tamamlanıyor ve iblis yüzüne tiksintiyle bakmaya devam ediyor. Birkaç saniyelik sessizlik içerisinde, karşındaki iblis sanki hangi kelimenin daha oturaklı olduğunu kestirmek ister gibi görünmesinin sonunda “Yeter.” demekle yetiniyor. Tek kelimeden ibaret sözlerinin ardından seni baştan aşağıya süzen iblis “Seninle uğraşmanın bir anlamı yok. Deli zırvalıklarını da daha fazla dinleyecek değilim! Gücün yetiyorsa durdur!” diyor. Bu sözlerinin ardından iblis sana doğru arkasını dönse bile, attığı bir adımın ardından sanki nereye gideceğini bilmez bir kararsızlıkla etrafına bakınmaya başlıyor.

Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 02 Jan 2024, 20:41
by Seraph

Seraph'ın beklediği tepki tam olarak bu değildi. Hatta bundan çok uzaktı. İblisin, önüne oturmuş, yanında getirdiği alkollü içecekleri pelerininin cebinden çıkarıp ikram etmiş ve biraz dertli dertli iç çektikten sonra tüm yaşamını, eski sevgililerini ve hayatı hakkındaki her şeyi anlatmış olması gerekiyordu. Böyle olmamıştı. Mavi saçlı kız kendini geri attı ve sırt üstü uzanıp kollarını ve bacaklarını bir kelebek gibi iki yana açtı. Simsiyah gökyüzüne dikti bakışlarını.

"Gitmeyi ben de denedim.. öyle olmuyormuş ama."

Sesi biraz öncekinden daha yılgın ve melankolik çıkıyordu. Hareketsiz şekilde karanlık tavanı izlemeye devam etti.

"Hayalindeki savaşçı iblis tanrıçası olmadığım için özür dilerim. Ama yani zaten senin yanına da minnoş bi' şey daha çok yakışmaz mı? Zıt kutuplar falan filan? Kırmızı ve mavi? Kaplan ve kedi? Viski ve pamuk şeker?"

İblis diyarının geri kalan kısmı hakkında hiçbir bilgisi yoktu, fakat emin olduğu tek bir şey vardı. Onun gözleri olacak birine ihtiyacı olduğu. Bunun için de bir insanı değil, bu diyarın yerlisi sayılabilecek birini tercih ederdi. Mükemmel gri saçları ve hareket ettikçe dalgalanan aşırı havalı pelerini, Seraph'ın ilk görüşte kendisini seçmesi için yeterliydi.

"Tanısan seversin bu arada. Yani büyük ihtimalle. Sanırım. Galiba. Belki. Umarım. Selamm!"


Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 03 Jan 2024, 10:24
by GM - Dimensio
Ağzından çıkan sözlerin, çekip gitmek üzere olan iblis için hiçbir şey ifade etmediğini, iblisin omzu üstünden attığı bakışından anlayabiliyorsun. Bu bakış, onca sözüne ve yaşanan yumruklama karmaşasına rağmen, iblisin sana bir miktar bile tahammülü olmadığını açıkça gösteriyor. Sana fiziken zarar veremese bile, sanki bakışlarıyla değerini çoktan eksi hanelere taşımış olan iblisin bu tavrı istemsizce sende rahatsızlık yaratıyor. Bu yüzden de, belki de metot değiştirmen veya iblisi kendi haline bırakman gerektiğini düşünüyorsun. Nitekim iblis, ne yöne gideceğini tam olarak kestiremiyor gibi dursa bile, sözlerine daha fazla maruz kalmamak adına adımlamaya başlıyor karanlığın içinde.

Karanlığın içinde…

Karanlık…

Bir anda…

Bakışlarını bir anda istemsizce yere indirdiğinde, başının mı döndüğünü yoksa gerçekten de tüm bu karanlığın sallanmaya başlayıp başlamadığını kontrol etme ihtiyacı hissediyorsun. Karanlık önce ufak ve birkaç saniye içinde büyük sarsıntılarla dalgalanmaya başlarken, gök olarak nitelendirilebilecek karanlığın çatırdamaya başladığını görüyorsun! Adeta karanlığın içerisinden yepyeni bir karanlık var olurmuşçasına yarılmaya başlayan karanlık, çekip gitmek üzere olan iblisin de adımlarını kesmesine neden oluyor. İblis bir anda hışımla sana dönerken, ayakta durmakta zorlandığı her halinden belli oluyor. Birkaç saniye öncesine kadar katı tavırlarına karşın yüzünde beliren endişe ifadesi, hiç bilmediğin bu dünyada bir şeylerin ters gittiğini açıkça gösteriyor. Gök çatırdamaya ve yer sarsılmaya devam ederken iblis bir anda sana doğru adımlamaya başlıyor ve “Bu İblis Lordu Vagror’un öfkesi! Bizi yok edecek!” diye haykırıyor. İblis tam yanına gelmek üzereyken, yerin sarsıntısı nedeniyle dengesini kaybediyor ve önüne doğru düşüyor! İki dizinin üstünde kalan iblis bakışlarını doğrudan sana çevirirken “Hiç istemesem bile buradan çıkabilmemizin tek yolu bu gibi geliyor. Bu yüzden sana ismimi söyleyeceğim!” diyor. İblis birkaç kez zihninde yaşadığı tereddütle birlikte derin bir nefes almasının ardından “Bana tekrar ismi söyle insan!” diyor.

Re: Doğmuşlardan Bileni (Seraph)

Posted: 03 Jan 2024, 19:18
by Seraph

Pes etmek üzereydi. Sahil bankında apar topar yapılan bir ayrılık konuşmasının içinde gibi hissetti kendini. Belki de bir yanlışlık olmuştu, bu ikilinin asla bir araya gelmemesi gerekiyordu. Yılgın bir şekilde iç çekti.

"İlgi manyağı değilim ama gerçekten öküzün önde gidenisin."

Hiçlik. Boşluk. Karanlık. Bunlar depresyona girmiş bir kızın hisleri değildi, bunlar Seraph'ın hafızasını kaybedip yeni hayatına uyanışından itibaren çevresinde olan her şeydi. Yemyeşil çimenlerin üzerinde yatmakta olduğunu hayal etti bir an. Gözlerini kapatırsa bir parça bile olsa daha sıcak hissedebilirdi belki. "Orman. Hayır hayır.. böcek falan olur şimdi. Orman yok. Kumsal? Kumsal iyidir. Plaj... dalgalar falan... limonata? Oha süper!" Martı sesleriyle beraber dalgaların soluk tenine masaj yaptığını hissetmeye çalıştı. Bunlar özlediği şeyler miydi yoksa hayalini kurduğu şeyler mi?

"Tepinmeye devam edecek misin? Uyumaya çalışıyorum."

Sağ gözünü hafifçe araladı.

"Deprem."

Sesi anlık şokun etkisiyle kahve siparişi verircesine sakin çıkmış olsa da, artık iki gözü de hiç olmadığı kadar açıktı. Bu sarsıntının sebebi kızıl iblis olamazdı belli ki. Olduğu yerden ani bir hareket ile doğruldu. Kırmızı gözlere kilitledi gözlerini. Kolay panik olan birisi değildi, fakat iblisin gereğinden fazla strese girmiş olması iyiye işaret olmayabilirdi.

"İblis lordu mu? SADECE OLDUĞUM YERDE YATARAK BÖYLE BİR DÜŞMAN KAZANMIŞ OLAMAM! KİM BİLİR BENDEN ÖNCE NE GÜNAHLAR İŞLEDİN DE ŞUAN BUNLAR OLUYOR PSİKOPAT RUH HASTASI HAYVAN SENİ!"

Titreyen göz bebeklerini hızlıca sağa sola gezdirdi. Ardından yeniden iblisin gözlerine baktı.

"Seraph."