Page 1 of 3
Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 26 Jun 2023, 10:42
by GM - Dimensio
Esther; Yreona ile birlikte yürümeye başladığınızda, kızın üzerine düşen tüm görevi yerine getirmiş olmanın mutluluğu ile yürüdüğünü rahatlıkla görebiliyorsun. Kafanda dolanan soru işaretleri ve üzerine çöken kasvetli bir hava seni esir almışken Yreona’nın bu mutluluğu bir nebze de olsa seni rahatsız ediyor. Ancak seçtiğin bu yeni yoldaki tek kılavuzunun Yreona olması, şimdilik bu rahatsızlığını dile getirmene engel oluyor. Adımlarını Yreona’nınkine uydurmak dışında pek bir şey yapmıyorsun. Yol boyunca Yreona birkaç kez seninle konuşma girişiminde bulunsa bile, soğuk yüzün her zaman muhabbetin ilerlemesine engel oluyor. Zira Yreona’nın sohbetinin en basit haliyle boş oluşu, açılan konuların hızla kapanmasına neden oluyor. Fakat senin bu tavrın Yreona’da herhangi bir aksi durum da yaratmıyor. Sana karşı olan tutumlarında herhangi değişiklik olmayan Yreona tüm pozitifliği ile yürümeye devam ediyor.
Bir saati aşan bir yürüyüşün ardından, ne peşinizden gelen biri ne de önünüze çıkan bir engel oluyor. Ufukta beliren bir yerleşim yeri, sana Tenerin olarak bahsedilen yere gelip gelmediğinizi sorgulatıyor. Gözlerine düşen bu soru işaretini fark eden Yreona ise, gördüğün yerin isminin Bropaja Kasabası olduğu ve burada biraz dinlenmek için duraksayacağınızı sana söylüyor.
Theo; Arnarma’nın başından itibaren aklındaki tüm soruları Urilirn’e sorma fikrine karşılık at arabasıyla ilerleyeceğiniz söylemenin ardından, Arnarma sana at arabasına ihtiyaç duymayacağınızı, zira düz yoldan ilerleme gibi bir düşüncesinin bulunmadığını söylüyor. Arnarma’nın bu fikrine başta tam olarak nasıl bir tepki vereceğini bilemesen bile, adamın düştüğü dağa doğru ilerlemeye başlaması, onunla gitmenin mantıklı olup olmayacağını sana sorgulatıyor. Arnarma pek rahat bir şekilde dağa tırmanmaya başladığında, senin ona pek ayak uyduramaman karşısında, Arnarma sağlam noktalara basman gerektiğini, sert kayalara sıkıca tutunmanın önemini anlatıyor hızlı bir şekilde. Teoride çok işine yarayan ancak pratiğe dökmenin imkansız olduğu bu fikirlere rağmen, dağın zemini nedeniyle ilerlemen pek olanaklı olmuyor. Bu nedenle Arnarma 10 metre kadar tırmandığı yerden aşağı iniyor ve pek de memnun olmadığı bir ifadeyle atla ilerleyebileceğinizi söylüyor.
Arnarma ilk olarak at arabasına baktığında, arabanın gereksiz olduğunu sadece atla gidebileceğinizi sana söylüyor. Bunun ardından at ile araba arasındaki bağlantıyı pek de usta olmayan bir şekilde halletmesinin ardından hala baygın olan Inian’a bakmasının ardından en azından at arabasını kendisinin çekebileceği yönünde pek de gülünesi olmayan bir şaka yapıyor. Atı kendisinin süreceğini belirtmesinin ardından ikiniz de atın üstüne biniyorsunuz ve ilerlemeye başlıyorsunuz.
Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından Arnarma attan inmeniz gerektiğini ve bundan sonrasını yürüyerek halledeceğinizi söylüyor. Attan inmenizin ardından ise Arnarma atın arka kısmına sağlam bir şaplak atarak onun uzaklara doğru koşmasına neden oluyor. Bu yaptığından keyif almış gibi duran Arnarma göğsünü tutarak birkaç hırıltılı nefes almasının ardından atla yaptığınız yolculuğun kaburgalarına pek iyi gelmediğini, sanki işe yaramayan gereksiz bir ilacı almış edasıyla dile getiriyor. Hemen ardından ise ileride Bropaja isimli bir kasaba olduğunu ve burada biraz dinlenebileceğiniz sana söyleyerek ilerlemeye başlıyor.
Genel; Kasabanın giriş kısımları ufak tarlalardan oluşuyor ve gecenin getirdiği karanlık kasabaya da hüküm sürüyor gibi görünüyor. İki katlıdan fazla olmayan ve genellikle taştan yapılma yapılardan yayılan cılız ışığın dışında, kasabayı aydınlatan başkaca bir ışık bulunmuyor. Bu haliyle kasabanın yerleşim düzenini tam anlamıyla göremeseniz bile, dağınık bir yapılanmaya gidildiğini anlaman zor olmuyor. Bunun yanında kasabanın ufak sokaklarına çökmüş sessizliği sadece ince bir müzik sesini kesiyor olması da dikkatinden kaçmıyor.
Kasabanın belli belirsiz girişini geçmenizin ardından, yapılardan yayılan ışığın daha yoğun olduğu bir sokağa ilerliyorsunuz. Bropaja’nın sokakları genel itibariyle temiz görünse de, taş zemin döşemesinde belli yerlerde kırıkların ve parçalanmaların olduğunu görebiliyorsun. Bu durum karşısında at arabalarının bu sokaklardan geçmesinin zor olduğunu düşünmeye başladığınız anlarda ise, gözünüz hemen sağ tarafına denk gelen üç katlı bir yapının zeminin yer alan işletmeye takılıyor. İşletmenin herhangi bir tabelası bulunmuyor olsa bile camının arkasında at arabası tekerlerinin ve alet edevatların olduğunu gördüğünüzde, bu dükkanın at arabalarını onarmakla iştigal ettiğini anlayabiliyorsunuz.
İlerleyişiniz devam ederken dar bir sokağa giriyorsunuz ve bu esnada artan müzik sesi, kasabanın girişinde duyduğunuz belli belirsiz müzik sesinin kaynağını gösteriyor. Üç katlı olan yapının hemen önünde durup işletmenin açık kapısından doğruca içeriye adımlıyorsunuz. İçeriye girdiğiniz anda, sizi saran ekşi bir koku doğrudan ciğerlerinize doluyor. Uyandığınız andan itibaren hayata dair edindiğiniz tecrübeler bu kokunun alkol kokusu olduğunu size anlatıyor. Bakışlarınız ise, geniş alana yayılmış dağınık masalarda oturan insanları, onlara servis yapan elemanları ve üç kişiden oluşan müzik grubunu kesiyor. İçeride 50 civarında, 25 ile 50 yaş aralığında kadın-erkek karışık bir kitlenin bulunduğunu, 6 kişiden oluşan bir servis elemanı olduğunu da ayrıca fark edebiliyorsunuz. Müzik grubuna baktığınızda ise, iki erkekten esmer olanının bir “rebec” ve diğer erkeğin ise flüt çaldığını görüyorsunuz. Grubun son üyesi olan sarışın güzel kadın ise, elindeki tef ile birlikte şarkı söyleyerek müşterilerin ziyadesiyle ilgisini çekmiş görünüyor. Bu haliyle gelişiniz pek fark edilmiş gibi görünmüyor ve içeride oturabileceğiniz boş masalar da bulunuyor. Bakışlarınız boş masaları tararken, oturabileceğiniz ilk masaya doğru yöneliyor ve bu masaya yerleşiyorsunuz.
Off Topic
Bropaja’ya varış anlarınıza ilişkin bir kesişim bulunmamaktadır. Bu kapsamda konuya ilk yazan oyuncunun işletmeye ilk varan olduğu kabul edilecektir. İkinci oyuncunun ise ilk giren oyuncuyu kalabalık içinde fark edip etmeyeceği tamamen kendisine kalmıştır.
Off Topic
Konuda uygulanacak pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir. Ancak konuda iki oyuncu olmanız nedeniyle, Geri Sarım Kartı’nın ne şekilde kullanılabileceğine tekrar bakmanızı tavsiye ederim.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 02 Jul 2023, 10:18
by Theo
Yeni dostum at arabasıyla gitme fikrime başlangıçta çok fazla sıcak bakmadı. At arabasıyla düz yollardan ilerlemek istemediğini söyledikten sonra dağa tırmanmaya başladı. Daha önce böyle ekstrem bir etkinlikte bulunmadığım için çabalasam bile ona ayak uyduramadım. Tökezlediğimi gördükten sonra üşenmeden bana dağa tırmanmanın püf noktalarından bile bahsetti ama yine sonucun değişmediğini görünce istemeye istemeye de olsa at arabasıyla gitmeyi kabul etti. Daha doğrusu ben kabul ettiğini düşünmüştüm ama arabanın yanına gittiğimiz zaman sadece arabanın gereksiz olduğunu söyleyip kısa bir süre uğraştıktan sonra araba ile at arasındaki bağlantıyı söktü. Ardından da yerde baygın yatan Inian'a laf attıktan sonra ata binerek yolculuğuma başladık.
Arnarma ile yolculuğuma başlayıp yaklaşık yirmi dakikalık bir ilerleme kat ettikten sonra bundan sonraki yolu yürüyerek ilerlememiz gerektiğini söyledi. Zaten en başından beri at ile yolculuk kavramına karşı olduğu için aniden böyle bir şey yapmak istemesini çok fazla yadırgamadım. Attan indikten sonra ona bir şaplak atıp yanımızdan gönderdi. Yolculuk hakkında biraz söylendikten sonra sonunda ilgimi çekecek bir şey söyleyerek ileride bir kasaba olduğundan bahsetti. Benim söze girmeme gerek kalmadan kendisi bu kasabada biraz dinlenebileceğimizi söyledi. Sonunda başka insanlar ile karşılaşabileceğim için mutluyum. Aludirler genel olarak iyi, hoş, güzeller ama biraz sıkıcılar. Sıradan normal kişilerin onlara kıyasla çok daha eğlenceli olacağını düşünüyorum. Hem normal halk sayesinde bu dünya hakkında daha yararlı şeyler de öğrenebilirim.
Kasabaya gece giriş yaptığımız için etrafta ne olduğunu net bir şekilde göremiyorum. Yine de bu heyecanlanmamı engellemiyor. Ayrıca arka plandaki belli belirsiz müzik sesi kasabaya daha da bir gizem katıyor. Gizem demek eğlence demektir.
Arnarma'yı takip ederek ilerlerken aydınlatmanın daha iyi olduğu dar bir sokağa girdik. Sokağa girmemizle beraber müzik sesi de artmaya başladı. Kısa bir süre sonra müzik sesinin kaynağına geldiğimizi anladım. Vakit kaybetmeden müzik sesinin kaynağı olan üç katlı işletmeden içeriye girdik. İçerisi buram buram alkol kokuyordu ve beklediğimden çok daha fazla kalabalıktı. İçeriye girdikten sonra boş olan bir masaya yerleştik. Yolculuk beni çok fazla yormadığı için dinlenmeye ihtiyacım olduğunu sanmıyorum. Kaldı ki dinlenmeye ihtiyacım olsa bile böyle eğlenceli bir etkinliği boş geçemem. Arnarma'ya "İstersen sen bize içecek bir şeyler söyle benim küçük bir işim var onu halledip yanına geleceğim."dedikten sonra etrafa hızlıca bir göz gezdirerek müzik grubuna katılabileceğim farklı bir enstrüman olup olmadığına bakacağım. Eğer çalabileceğim yeni bir alet bulabilirsem onu alıp gruba katılmayı deneyeceğim. Hatırladığım kadarıyla daha önce bir müzik aleti kullanmadım ama kim bilir belki önceden dahi bir müzisyendim. Çalabileceğim yeni bir alet bulamazsam gözüme en basit görünen aleti denemek için tef çalan kişinin yanına gideceğim. Ritmi anladıktan sonra az çok onlara ayak uydurabileceğimi düşünüyorum. Grup çok fazla bana tepki göstermediği sürece onlarla birlikte iyi bir sinerji yakalayabileceğime inanıyorum.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 03 Jul 2023, 01:42
by Esther
Pazartesi akşamı yazmış oluyorum, bayram biraz yoğun geçti.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 04 Jul 2023, 01:14
by Esther
Bugün de yazamadım ekstra mesaiden ötürü. Yarın kesin yazmış oluyorum, kusuruma bakmayın.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 05 Jul 2023, 02:48
by Esther
Yreona ile yolculuk yapmanın bir çok negatif yanı olsa da pozitif yanları da oldukça fazlaydı. Kasabaya ulaşana kadar bir çok kez konuşmaya çalışmış olması ve sürekli olarak gülümsemesi Esther'in biraz sinirini bozmuş olsa da konuşmayı uzatmıyor oluşu ve Esther'in suratsızlığına katlanabiliyordu. Hal böyle olunca Esther için çokta kötü bir yolculuk olmamıştı, en azından sessiz kalarak bir şeyler düşünmeye fırsat yakalayabilmişti.
Yol boyunca sürekli olarak çevresini ve Yreona'yı incelemeyi ihmal etmemişti. Hala ilk defa gördüğü nesnelerin ve seslerin ne olduğunu bilmeye alışamamıştı açıkçası. Karga ile serçenin çıkardığı seslerin arasındaki farkı ve bu ikisini ne olduğunu biliyordu fakat daha önce ne onları görmüş, ne de işitmişti. Bu durum ona hala oldukça garip geliyordu. Hafızasının nasıl olur da sadece anılarının bulunduğu kısım silinebilirdi? Nasıl olur da bir kişiliğe sahip olabiliyordu? Hiçbir şey hatırlamaması gerekirken nasıl olur da bazı şeylerin ne olduğunu bilebiliyordu? Açıkçası bu soruların cevaplarını hiçbir şekilde alamayacağının farkındaydı. Yine de kendine sormadan edemiyordu. Sürekli olarak aklından bunlar ve benzeri sorular dönüyordu, en sonunda ise Aludir olmadan önce kim olduğunu, nasıl bir insan olduğunu kendine sormadan edemiyordu. Ailesine ne olmuştu? Daha doğrusu bir ailesi var mıydı ki? Varsa ve hayattalarsa elbet bir gün onlarla karşılaşacaktır. O zaman ailesi nasıl bir tepki verecekti? Daha önce böyle bir şey yaşanmış mıydı?
Aklındaki sorulara herhangi bir yanıt bulamıyor oluşu kendisini rahatsız etmesinin üstüne Yreona'nın devasa gülümsemesi de eklenince biraz sinirlenmişti. Lakin kıza sinirlenmek için ortada bir sebep olmadığının farkındaydı, bu sebepten ötürü sakinleşmesi pek uzun sürmedi.
Güneş battıktan, ay bulutların arasında kendisini göstermeye başladığı vakitte kasabaya ulaştılar. Düzensiz bir şekilde yerleşilmiş olan bu kasabadaki evler genellikle taştan yapılmış bir veya iki katlı evlerdi. Kasabanın girişinde göz görebildiğince tarlalar vardı fakat karanlıktan ötürü neler yetiştirildiğini net bir şekilde göremiyordu.
Kasabanın içerisine doğru ilerledikçe girişte duydukları gürültünün aslında müzik sesi olduğunun farkına vardı. İki adımlarını ışığın ve müziğin yoğun olduğu binaya doğru yöneltti. Kapıyı açarak içeriye girdikleri anda ekşi alkol kokusu anlık olarak nefesini tutmasına vesile olmuştu. İçeride yaklaşık 50 kişi bulunuyordu. Her yaş grubundan insanın bulunduğu bir mekandı. İçeride oturan kişiler arasında Aspendos'u görmesiyle birlikte genç kızın suratında ufak bir gülümseme belirmişti. Hemen yanında bulunan kişinin kim olduğunu bilmiyordu fakat yanlarına gitmek gibi bir riske girecek değildi. Bu yüzden hemen yanında bulunan Yreona'nın omuzuna hafifçe dokunduktan sonra Aspendos'un bulunduğu masayı işaret etti. "Tanıyor musun?" diye sordu.
Eğer Yreona, Aspendos'un yanındaki kişiyi tanımıyorsa ona Aspendos'un Aludir olduğu bilgisini vererek oradan gitmeyi düşünüyordu. Lakin Esther bunun gerçekleşeceğini düşünmüyordu. Kendisine Yreona'nın gönderildiği gibi Aspendos'a da birilerinin gönderildiğini düşünüyordu. Onun kişiliğini de hesaba katacak olursak böyle bir teklifi hiç düşünmeden kabul edecektir.
Yreona, Aspendos'un yanındaki kişiyi tanıyorsa, her ne kadar kafasının ütüleneceğini bilse dahi onların masasına oturmayı düşünüyordu.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 05 Jul 2023, 15:58
by GM - Dimensio
Theo; Arnarma ile birlikte bir masaya geçmenizin ardından onun yanından ayrılmak için cümleni kurduğunda Arnarma’nın sana anlamsız bir şekilde baktığını görüyorsun. Her ne kadar sana olumlu veya olumsuz bir cevap vermese de bakışlarını üzerinde tutan Arnarma’nın her saniyede gözlerinin sende olduğunu hissedebiliyorsun. Ancak bunun yapmak istediğin şeyin önünde bir engel olmadığını biliyorsun. Dolayısıyla adımlarını müzik grubunun olduğu yere doğru götürdüğünde, bir an için sarışın kadınla göz göze geliyorsun. Kadın sana hafifçe gülümsemekle yetinip tefine vurmaya devam ettiği sırada ise, grubun arkasındaki duvarda bulunan bir başka tefi görüyorsun. Başı boş bir şekilde duran tef sanki bir an önce senin tarafından çalınmak için feryat ederken, hızlıca adımlarını tefe yönlendiriyorsun. Bu esnada bir an rebec çalan adamın şaşkın ve kızgınlık arası bakışlarına denk gelsen de, hedefine kilitlenmiş bir kartal gibi ilerleyerek tefe ulaşmayı planlıyorsun. Ne var ki, tam bu esnada hemen ensenden seni kavrayan bir el, adeta ayaklarının havada birkaç adım atmasına neden olurken, omuzunun üzerinden bakışlarını çevirdiğin anda Arnarma’nın suratını görüyorsun. Arnarma “Sanata saygım sonsuz, kırarım belini!” diyerek sana vermek istediği mesajı açıkça verirken, bir yandan da seni sürüklemeye başlıyor. Arnarma’nın gücüne daha önce de şahit olmuş olman nedeniyle, ona pek de fazla direnmeden ve içindeki sanat aşkına yapılan sabotajı en azından şimdilik sineye çekerek tekrar masanıza dönüyorsun.
Esther; İşletmeden içeriye girmenizin ardından Yreona ile birlikte oturacak bir masa aradığınız sırada, gözüne Aspendos çarpıyor ve hemen Yreona’nın omzuna dokunarak sözlerini söylüyorsun. Aspendos’un olduğu masayı işaret etmenle birlikte ise Yreona’nın yüzündeki tüm yaşam enerjisinin çekildiğini, suratının düştüğünü ve neredeyse kendisini öldürebilmek için boğazlamak üzere olduğunu görüyorsun. Yreona’nın değişen yüz ifadesiyle birlikte, Aspendos’un yanında oturan kişiyi tanıdığını anlasan bile, doğrudan onların yanına gitmek yerine bir süre Yreona’nın kendisini toparlamasını bekliyorsun. Derin derin birkaç nefes alan Yreona hafifçe sana dönerken “Alabildiğin son güzel nefesleri al, zira birazdan burnunu kırmak isteyeceksin!” diyor. Aspendos’un yanındaki kişiye bir kez daha baktığında, onun görüntüsü nedeniyle Yreona’nın ne demek istediğini de anlayabiliyorsun. Zira 20’li yaşlarının ortasında, 170-180 santim arası duran, boyuna göre cılız sayılabilecek adamın üzerinde paçavra gibi duran ve vücudunun üst kısmını da pek kapatmayan bir kıyafetle bulunuyor olması ve altında ise, bir kumaş parçasının bele dolanıp kemerle tutturulmasından ibaret bir görüntüsü çok şey söylese bile dağınık ve pasaklı görünen uzun siyah saçları, karşılaşacağın koku hakkında sana gerekli ipuçlarını ziyadesiyle veriyor. Bu aşamada Yreona “Adı Arnarma… Ne yazık ki Lord Urilirn’in dostlarından biri. Olmaz olasıca herif!” diyor. Son sözlerini tükürür gibi dile getiren Yreona’nın Arnarma isimli şahıstan zerre haz etmediği böylece tamamen açığa çıkmış oluyor. Ancak artık, adımlarınız da onların masasına doğru ilerlemeye başlıyor.
Genel; Theo hevesi kırılmış ve oyuncağı elinden alınmış bir edayla masada otururken, Esther de yanında Yreona ile birlikte masaya yaklaşıyor. Bu esnada Theo Esther’i ilk kez fark etse bile, henüz bir şey söyleme fırsatı bulamadan devreye Arnarma giriyor ve yerinden hızlıca kalkarken “Yreona! Beyaz şeker hoşgeldin!” diyor. Yreona ise sağ elini burnuna götürüp olabildiğince kuvvetli bir şekilde iki parmağıyla sıkıştırırken, ağzından hafifçe nefes alıp hafif robotik kıvama bürünen bir ses tonuyla “Kokun ağzımın içine kadar giriyor, küf yumağı! Banyo diye bir şey var, temizlik falan…” diyor. Arnarma ise Yreona’nın bu sözlerine kocaman bir kahkaha atmakla yetinirken, hafif kokulu nefesi suratınıza tokat gibi çarpıyor. Ancak Arnarma bu durumdan hiç rahatsızlık duymadığını belli ederek “Ben doğanın çocuğuyum, yağmurlar başladığında doğa ana beni paklayacaktır!” diyor. Ancak Yreona nefesini tutmuş ve memnuniyetsiz bakışlarını açığa çıkarmış bir halde “Dikkat et de o gün gelene kadar seni gübre sanıp ağaç köklerine yatırmasınlar!” diyor. Yreona’nın bu sözlerine Arnarma sadece gülmekle yetinirken, bakışları bir anda Esther’e kayıyor ve ardından “Bu sarı fırtına kim? Lord Urilirn’in bahsettiği kişi mi?” diyor. Yreona ise kelimeleriyle kendini yormaktan kaçınır bir şekilde başını onaylarcasına salladıktan sonra, bakışlarını Theo’ya yönelttiğinde Arnarma sırıtarak “Theo bu da işte.” diyor gururlu bir şekilde. Bu sözlerinden sonra önce Esther’e sonra da Theo’ya bakış atan Arnarma “Siz tanışıyor musunuz?” diye soruyor.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 07 Jul 2023, 01:39
by Esther
Aspendos'un yanındaki adamı gördüğü anda Yreona'nın suratındaki bütün hayat enerjisi çekilip alındı. Dudakları hafifçe büzüldü, kaşları çatıldı. Bir çok parçasına bakıyormuşçasına hissettiği tiksinti genç kızın gözlerinden oldukça net bir şekilde anlaşılabiliyordu. Onun bu halini gören Esther önce biraz şaşırdı, sonrasında ise hafifçe sırıttı. Bütün yol boyunca kocaman gülümsemesiyle gezen Yreona'nın böyle bir ifadeye bürünmesi hoşuna gitmişti. Biraz sonra aynı masaya oturacağı adamın ne kadar iğrenç biri olduğunu düşünmeden edemiyordu... Genç kız daha sonrasında derin bir nefes alarak Esther'e son uyarılarında bulundu. Adının Arnarma olduğunu öğrendiği adamı uzaktan görmek bile yaydığı kokunun iğrençliğini hissettiriyordu. Lakin Esther'in hayali olarak aldığı bu koku, gerçeğiyle kıyaslanamayacak derecedeydi.
Yreona ile birlikte ikiliye yaklaştıkları anda Esther dayanılamayacak derecede iğrenç bir koku almaya başladı. Kokunun kaynağı Yreona'nın söylediği gibi Arnarma'ydı. Hayvan cesedi, küflü peynir, uzun süre giyilmiş ayakkabı gibi iğrenç kokan şeyler bu adamla kıyaslandığı vakit çiçek bahçesi hissi veriyordu. Tabii bu ağzını kapalı tuttuğu vakit için geçerli. İkiliyi gördüğü anda konuşmaya başlayan adamın ağzından yayılan kokunun iğrençliği tarif edilemeyecek kadar fazlaydı. Yreona ile adam konuşurken bakışlarını bir anlığına Aspendos'a çevirdi, suratında ona acıdığını belli eden bir ifade vardı. Büyük ihtimalle bu adamla karşılaşan kişi kendisi olsaydı Aludirlerin yanından asla ayrılmazdı.
Esther kısa bir süre sonra kokuya bir nebze de olsa alışmıştı. Yreona ile aralarında geçen konuşmayı aktif olarak dinlememişti fakat kokuya alıştıktan sonra konuşma tekrardan aklında canlandı. Hafifçe sırıtarak hemen yanında bulunan Theo'ya dönerek, "Adının Aspendos olduğunu sanıyordum. Şimdi de Theo olarak karşımdasın. Merak ediyorum acaba hangisi gerçek?" dedi. Grup içerisinde ilgisini çekmeyi başarabilmiş tek kişi Theo'ydu, dolayısıyla diğerleri pek umurunda değildi. Hatta kendini tanıtma ihtiyacı dahi duymamıştı, ne gerek vardı ki?
O an düşünmesi gereken daha önemli şeyler vardı. Neden Theo ismi konusunda Aludirlere yalan söylemişti? Yoksa yalan söylediği kişiler şu an yanında bulundukları kişiler mi? İkisi de gerçek ismi olmayabilir mi? İsmi konusunda yalan söyleyerek ne amaçlıyor? Bunlar gibi onlarca soru aklında dolaşırken Theo'ya olan ilgisi katbekat artıyordu.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 08 Jul 2023, 11:06
by Theo
Arnarma'ya siparişleri vermesini söyledikten sonra onun anlamsız bakışlarına aldırmadan sakince yerimden kalkarak hedefime doğru yürümeye başladım. Tef çalan sarışın kadın ona doğru geldiğimi görünce beni gülümseyerek karşıladı. Yaydığım sanatçı havasından benim ne kadar yetenekli olduğumu fark ettiğini düşünüyorum. Hafızda kaybım yüzünden emin değildim ama kadının bakışını gördükten sonra geçmişte iyi bir müzisyen olduğumdan neredeyse emin oldum. Ayrıca kadın daha benim bile fark etmediğim yeteneğimi tek bir bakışta anladığına göre kendisinin de benim gibi epey yetenekli biri olduğunu düşünüyorum. Onun aksine rebec çalan adamın ise gruba torpille girdiğinden eminim.
Gruba doğru giderken duvarda başka bir tef görünce hedef değiştirerek onu almaya karar verdim. Belki iki tef ile rebec çalan adamın açığını da kapatabiliriz. Ancak ben tefe ulaşamadan arkamdan birisi boynumdan tutarak bana engel oldu. Arnarma anlamadığım bir nedenden dolayı sanatı saygısının sonsuz olduğunu söyleyip beni tehdit ettikten sonra zorla oturduğumuz masaya götürdü. Benden çok daha güçlü olduğu için karşı koyamadan makus kaderimi bekleyip beni sürüklemesine izin vermek zorunda kaldım. Açıkçası müzik kariyerime böyle bir darbe vurmasını beklemediğim için moralim biraz bozuldu. Tekrardan gruba yaklaşmayı deneyebilirim ama o burada olduğu sürece bunun kolay olacağını sanmıyorum. Bir şekilde onu etkisiz hale getirmem gerekiyor.
Masaya döndükten sonra neler yapacağımı düşünürken kadim dostum Esther yanında birisiyle beraber yanımıza geldi. Getirdiği kişi Arnarma ile tanıyor olsa da araları pek iyi gibi gözükmüyor. Beklenmedik bir anda kendime iki yeni müttefik kazandığım için mutlu oldum. Artık işleri yoluna koymak için bir şeyler deneyebilirim.
Arnarma ve Yreona kendi aralarında konuştuktan sonra kadim dostum benimle sohbet başlatmak için bir şeyler söyledi. Ona dönerek sakin ve ciddi bir şekilde "Yoksa senin hala tek bir adın mı var?" dedikten sonra cevap vermesine beklemeden bir anda gülümseyerek heyecanlı bir şekilde "Önemsiz şeyleri boş ver. Şurada tef gördüm gel beraber çalmayı deneyelim." diyeceğim sonrasında Arnarma ile göz teması kurmamaya özen göstererek "Hatırlayamıyorum ama anladığım kadarıyla eskiden çok iyi bir müzisyenmişim." diyeceğim.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 17 Jul 2023, 16:26
by GM - Dimensio
Esther’in konuşmaya başlamasıyla birlikte, Arnarma ve Yreona’nın bakışları da bir şekilde Theo’nun üstüne dönerken, Theo’nun cümleleri ağzından dökülmeye başlıyor. Ancak cümlelerini tamamladığı anda Arnarma “Sanata saygım sonsuz demedim mi sana? Otur yerine ve lapa ye!” diyor. Bu esnada Yreona, konuşmanın gidişatından çok Theo’nun ismi konusuna odaklanmış gibi, Arnarma’nın karşısına gelecek şekilde sandalyesine oturmaya başlarken “Adı Theo… Ama bir sebeple kendisini Aspendos diye tanıtmış.” diyor. Sandalyeye oturmasının ardından ise memnuniyetsiz bakışlarla Theo’yu süzen Yreona “Ama şimdi söylediklerine bakınca ve Arnarma’yla birlikte geldiği de göz önüne alınınca, galiba saçma sapan davranmaktan keyif alan biri.” diyor. Arnarma ise, Yreona’nın sözlerini dinlese bile gözü hala Theo’nun üstünde oluyor ve onun bir adım dahi atmasını engellemek için tetikte bekliyor.
Esther’in de masanın boş kalan kenarına oturmasının ardından, masanıza gelen bir garson “Et ve şarap?” diye soruyor. Arnarma iştahlı bir şekilde garsonun bu sorusuna kafasını sallamakla yetinirken, Yreona “Evet, ancak lütfen ortaya bir sunum hazırlamayın. Özellikle benim…” diyor ve hemen ardından Esther’i göstererek “… arkadaşımın tabaklarını ayrı sunumda hazırlayın. Ayrıca, Valerin şarabı ile birlikte eski kaşar peyniri istiyorum. Et olarak ise bal ve zencefil ile tatlandırılmış ve ekşi şarapta bekletilmiş dana antrikot… Veee… Evet, zeytinyağında hafifçe kızartılmış ve üstüne kekik serpilmiş kızarmış ekmekler. Tatlı siparişini almak için yemeğimin ortalarında tekrar gelin.” diyor. Yreona’nın biraz detaylı sipariş faslının ardından, sanki ortama çok uygun düşmeyen bu duruma şaşırmış gibi duran garson Arnarma’ya dönüyor. Arnarma ise, benzer bir şaşkınlıkla garsona bakarken “Et… Şarap…” diyor ve birkaç saniye sonra “Hepsi bu.” diyor.
Masanızın yanından ziyadesiyle şaşkın bir şekilde ayrılan garson, birkaç adım atıp gideceği yönü bile tayin edemezken, Yreona bu durumdan hoşnut bir şekilde gülümseyerek “Sersemin teki sanırım.” diyor. Yreona’nın bir muhabbet başlatmaktan uzak bu sözlerine Arnarma “Kesinlikle öyle. Baksana şuna-” derken, Yreona bir anda sağ elini avuç içi Arnarma’ya dönük bir şekilde kaldırarak “Lütfen… Lord Urilirn olmasa seninle aynı masada oturmayı bırak, aynı havayı soluyabileceğim hiçbir yerde olmam. Etrafına baksana önce!” diyor. Yreona’nın bu sözlerinden sonra etrafınıza baktığınızda, az önce hemen hemen yanınızda olan masaların bir şekilde sizden uzaklaşmış olduğunu ve aranızdaki en az yarımşar metre bulunduğunu görüyorsunuz. İnsanların Arnarma’nın kokusunda kaçtıkları açık bir şekilde ortadayken Yreona “Bizi deşifre etmeye falan mı çalışıyorsun? Bu tam bir felaket!” diyor. Arnarma ise arkasına yaslanıp iki kolunu sandalyesinin arkasına dayarken “Rahatsız olan varsa kalkabilir. Benim için sorun yok. Theo burada, Esther de burada… Lord Urilirn geldiğinde zaten gideceğiz. İkisine ben göz kulak olurum merak etme.” diyor biraz gevşek bir ses tonuyla. Ancak Yreona, olmayı arzulamadığı bir söz dalaşına girmekten imtina edercesine nefes verdikten sonra, nefes almaktan kaçınmasının verdiği robotik bir ses tonuyla “Eee Esther, daha daha nasılsın? Theo’yu özlemiş misin?” diyor konuyu değiştirmek istercesine.
Re: Gökleri Arayanlar (Esther | Theo)
Posted: 20 Jul 2023, 20:54
by Theo
Pes etmeden bir kez daha sanat aşkıyla masadan kalkmayı denememe rağmen yine yeni dostum tarafından önüme set çekildi. Hızlıca koşup onu atlatmayı düşündüm ama büyük ihtimalle daha müzik aletlerine ulaşamadan yakalanırım. Hatta masadan kalkmama bile fırsat tanıyacağında şüpheliyim. Çünkü bilmediğim bir sebepten ötürü Arnarma tüm benliğiyle benim müzik aletlerine ulaşmamı istemiyor. Yreona ile konuşurken bile bir yandan beni keserek ne tepki vereceğimi izliyor. Inian hiç böyle değildi. Çıldırmadan önce ben ne dersem dinler, beni her zaman desteklerdi. At arabasına bindiğimiz zaman sürmeme bile izin vermişti. Yaptığım küçük isim olayı yüzünden üstüme yürümeden önce çok mutluydum.
İstediğimin yapılmasına izin verilmediği için masanın kenarında kaşlarımı çatarak sessiz ama bir o kadar şiddetli bir şekilde memnuniyetsizliğimi göstermeyi planladığım sırada yemek siparişini almak için garson geldi. Ne kadar kendi çapımda bir eylem planı yapsam da yemek yeme şansımı riske atmak istemediğim için planımı ileri bir tarihe ertelemeye karar verdim.
Garson gittikten sonra heyecanlı bir şekilde gelecek olan siparişleri beklemeye başladım. Konumumu iyi ayarlayabilirsem hem kendim için gelen tabağı hem de kadim dostumun tabağından bir şeyler tırtıklayabileceğimi düşünüyorum. Garsonun verdiğimiz siparişi eksiksiz getireceğini sanmıyorum ama elbet Arnarma'nın verdiği kısa ve öz siparişten farklı bir şeyler gelecektir. Yavaş yavaş Esther'in yanına yaklaşmayı düşündüğüm sırada Yreona sayesinde kadim dostuma yaklaşacak bir bahane buldum. Esther'in sorulan soruya cevap vermesini beklemeden sandalyemi iyice yanına yaklaştırarak "Ben seni çok özledim. Aslında örgüt seçimlerinden sonra seni bulmayı denedim ama bizimkiler çok fazla dışarı çıkmama izin vermediler. Yoksa yaptığım küçük isim şakasından ilk sana bahsedecektim." diyeceğim. Yreona veya Arnarma'ya kıyasla birbirimizi çok daha uzun süredir tanıdığımız için Esther'in bana karşı çok alıngan davranacağını düşünmüyorum.