Page 1 of 3
Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 16 Jun 2022, 00:15
by GM - Dimensio
Azuldir’in sözlerinin ardından, kendi içine dönerek bir duyguyu yaşamayı arzuluyorsun. Bu aşamada, duyduğu yetersizlik duygusuyla boğuşurken karanlığın içerisinde kendine herkesten uzak bir konuma geçiyorsun. Kapandığın zihninde kurduğu cümlelerle birlikte, ilk gözlerini açarken yaşadığın, hissettiğin veya hayalini gördüğün anlara dönüyorsun. Haykırışın, içini ve kemiklerini titretirken duygularının yoğunluğu ile kaslarının gerildiğini hissediyorsun. Gözlerin bir anda büyük bir kararlılıkla açılırken, sadece karanlığı ve hemen yanıbaşındaki iblisleri görebiliyorsun.
Etrafına biraz bakındığında değişen hiçbir şeyin olmadığını görmek, seni adeta daha da kamçılıyor. Gözlerini bir kez daha kapatıyor ve etrafından kendini soyutluyorsun. Fakat gözlerini her açışın, senin için yeni bir hayal kırıklığı oluyor. İblislerin halen var olduklarını ve sırf Azuldir’in varlığı nedeniyle yerlerinde sabit durduklarını anlayabiliyorsun. Bu durum kendini bir şekilde güvende hissetmene neden olsa da, içten içe seni daha da kamçılıyor ve daha da yetersiz hissetmene neden oluyor. Ancak denemekten vazgeçmenin sonun olacağını bildiğin için bir kez daha kendine kapanıyor ve cümlelerini savuruyorsun.
Vücudun, artık neredeyse bir şeyler düşünmekten bitap düşüyor. Aklından geçirdiği her bir cümle, seni daha da kamçılıyor. Zihninde zuhur etmiş anları defalarca kez yaşamana rağmen, cismen o anlara vakıf olamamak seni iyice yıpratıyor. Ancak, halen daha gözlerinin önünde olan ve seni bir çırpıda yutmak için tetikten bekleyen iblisleri bir kez daha fark ettiğinde, elinden gelen başkaca bir şey olmadığını da anlayabiliyorsun. Gözlerini bir kez daha aynı anları yaşamak ve aynı cümleleri sarf etmek için kapattığında ise bir anda tanımadık, ancak tok, hiddetli ve gururlu bir sesin yankılandığını hissediyorsun zihninde.
“Kim ki bu diyarın savaşçısı Kho'raktar’a boyun eğdirmek ister?”
Bir anda açılan gözlerinin birkaç metre önünde beliren dokuz metreye yakın boyunda olan kırmızı ten renkli ve korkutucu bakışları olan iblisle karşılaşıyor. Bu ana kadar hissettiğin korkunun birkaç katını hissetmene neden olan bu bakışlar seni olduğun yere sabitlemeye yeterken, etrafında bu koca iblisin var olduğunu fark eden olup olmadığını ve onların da senin gibi tehlike altında olup olmadığını bilmeye yöneltiyor. Ancak kaçamak bakışlarla etrafını kolaçan ettiğinde, birkaç saniye önceki gördüğün iblislerden ve insanlardan hiçbirinin yerinde olmadığını fark ediyorsun. Karşındaki dev iblis ise, tüm heybetiyle bakışlarını naçar bedenine dikmiş durumda bekliyor.
Off Topic
Konuda pasiflik süresi 72 saattir. Önceki konunun devamı niteliğinde olması nedeniyle, önceki konuda -varsa- yapılan pasiflik(ler) bu konu için de geçerlidir.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 16 Jun 2022, 03:55
by Inias
"Ah, işte bunu öngörememiştim."
Kahramanımız iç dünyasında kopmuş fırtınadan ve çıkmış yangından etkilenip o ruh hâlinde iken fazla gaza geliyor. O son cümle biraz fazla kaçıyor. Daha ayak takımına karşı ciğeri beş para etmez bir durumdayken, şu an karşısında boyu ve ağırlığı bu boyutu dahi aşacak devasa bir iblis duruyor. Bir kez daha korkuyor, bir kez daha olduğu yerde kala kalıyor fakat bu sefer işler farklı olacak! Bu sefer boyun eğdiren o olacak! Sorun şu ki, bunu nasıl yapacak? Söz ağızdan bir kere çıkar. Basbaya komut verdi iblise. İblis de haklı olarak "meydan okumaya" karşılık verdi. Bu onun gözünde olsa olsa meydan okuma olurdu zaten. Roller tersine olsa, kahramanımız bunu kesinlikle bir meydan okuma olarak algılar. Kahramanımızın fazla zamanı yok. Bu yüzden, duyguları ile düşünceleri ve sözleri başa alıyor. Sihri bozmamak gerek. Bir anda gerilimin ötesinde bir doğallık seziyor. Sanki, yapması gereken şey onun doğasında varmış gibi. Önceden çok kez yapmış ve zevk almış gibi. Bu "şey" ne ola ki? Yüksek olasılıkla kafasında kurduğu görüden ve o sözcükten etkilenip bir takım cümleler kuruyor ve bunu devam ettirmek zorunda. Bu şey değil mi? Kurgu! Evet, bu bir kurgu! Bir öykü hatta ve kendisi bu kurgunun/öykünün anlatıcısı. Eğer böyle bakarsa, doğru sözcük ve tavır sayesinde Kho'raktar'ı tarafına çekebilir, değil mi? Denemeye değer. Zaten bu işin geri dönüşü yok. Sihir bozulmadan, hodri meydan!
"Ey Kho'raktar, ben ki savaş kahramanı Inias'ım! Savaş alanında at koşturmuş, pusat savurmuş, tek saldırıda her düşmanı yerle yeksan etmiş, ordularını ise yarıp geçmiş bir kahramanım. Kendime bu yolda bana eşlik edecek benim gibi bir savaşçı aramaktayım. Çağrıma yanıt veren sana selam olsun! Ayakta kalma, benim gibi otur. Bana kendini kanıtla! Üstün bir savaşçı olduğunu kanıtla! Kanıtla ki seni yanıma alayım! Kanıtla ki beraber zafer ve şan ile kutsanalım! Düşmanlarımız ayaklarımızın altında ezilsin, dostlarımız bizimle beraber göğe yükselsin! Rüzgâr gibi eselim, yıldırım gibi inelim, ardımızdan alevler yükselsin, sular seller olsun, toprak yarılsın!"
Kahramanımız kendisini öyle bir kaptırıyor ki, ne dediğini henüz idrak edebilmiş değil. Kurduğu sözcüklerin kaçının anlamını biliyor, belli değil ama farkında olduğu, emin olduğu tek bir şey var. O da, bunların hiçbirinin yalan olmadığı gerçeği. Sözlerinin ardında dürüstlük var. Konuşmadan önce kafasında bir öykü kurmaya çalışıyordu fakat konuştukça bunların kurgu olmadığını anlıyor. Sanki, zaten olduğu kişiyi anlatıyor. Olmak istediği kişiyi anlatıyor. Kendini bu şekilde konuşmaya zorlamıyor. Zaten bu şekilde konuşuyor. Karşısındaki ile konuşmaktan keyif alıyor. Büyük bir umutla ondan da aynı konuşma tarzını bekliyor. Kendisi gibi birini bulmak için sabırsızlanıyor. İçinde olgun bir sevinç var. Tam şu an hayâl gücü vahşileşiyor ve bir kez daha o görüyü deneyimliyor. Onu ne kadar mutlu ettiğini, ne kadar heyecanlandırdığını, ne kadar tatmin ettiğini hissediyor. Görüde her şey olması gerektiği gibi. Ona çok doğal geliyor. Evet, olması gereken bu! Doğası bu! O bir savaşçı!
Derin bir nefes alıyor ve bağdaşını bozmadan bedenini dimdik tutuyor. Yeni bulduğu bu güçle dolup taşan ruhu tüm dikkatini verdiği bakışları yoluyla Kho'Raktar'ın bakışlarından girip onun ruhunun karşısına dikiliyor. Artık korku yok! Dehşet yok! Endişe yok! O iblisse, kendisi de insan. O savaşçıysa, kendisi de savaşçı. O güçlüyse, kendisi de güçlü. İkisinin de bir diğerine üstünlüğü yok. İkisi de birbirine eşit. Üstünlüğe gelecek karar verecek. Bugün ise anlaşma günü.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 16 Jun 2022, 16:07
by GM - Dimensio
Karşısında adeta ufak bir detaydan ibaret gibi göründüğün Kho'raktar’a karşı cümlelerini sarf ettiğin anda, Kho'raktar’ın yüzünde beliren öfkeyi net bir şekilde görebiliyorsun. Kızıl teni sanki öfkeyle alev alırcasına parlar gibi dururken, gözlerinden çok çıkmış olan alevlerin hedefinde olduğunu hissedebiliyorsun. Ancak ne bağdaşını ne duruşunu ne de bakışlarını bozuyorsun. Kho'raktar ise sana baktıkça daha da öfkelenir gibi duruyor ve en sonunda dev adımlarını sana biraz daha yaklaştırıyor. Bu adımların altında yatan tehdidi hissetsen bile kendine duyduğun güven ile olduğun yerde kalıyorsun. Kho'raktar’ın burnundan tenine vuran sıcak nefesin saçlarını dalgalandırmasına izin veriyorsun. Seni tek bir hamlede delip geçmek için bakışlarını üzerinde sabitleyen Kho'raktar “Bu laflar! Kabul edilemez! Kabul edilemez!” diyor ve yeri göğü inleten bir gürlemeyle öfkesini dışa vuruyor.
Kho'raktar’ın birkaç saniye süren gürlemesi, onu pek de sakinleştirmiş gibi durmuyor. Sanki sana bakmaktan bile iğrenir bir şekilde bakışlarını sertleştiren Kho'raktar “Bana emir verme cüretini nasıl gösterirsin? Sen kim oluyorsun da benim üstünlüğümü sorguluyorsun? Ve sen kimsin ki bu diyarın yegane savaşçısı Kho'raktar’ı emir erin gibi yanına çağırırsın?” diyor. Hemen ardından hiddetle doldurduğu bakışlarını sana yaklaştıran Kho'raktar “Yerini bil insan! Sen benim için ufak bir böcekten daha fazlası değilsin!” diyor ve sağ ayağını yerden kaldırırken, tek hamlede seni zeminle bütünleştirmek için harekete geçiriyor. Kho'raktar’ın ayağı birkaç metre yukarından seni ezmek için hareketlenmişken, Kho'raktar tüm hiddetini ve öfkesini iliklerinde hissediyorsun.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 16 Jun 2022, 20:41
by Inias
"İşte şimdi sıçtık."
Gelin görün ki, kahramanımız geri adım attığı gibi kaderini başarısızlıkla mühürlemiş olur. Eğer acıma isterse, eğer korku gösterirse, eğer çekingen olursa, karşısındaki bu devasa savaşçı asla ona saygı göstermeyecek. O sert yapıyorsa, kahramanımız da sert yapmak zorunda. Anlaşılan o ki, üstünlük yarına değil de bugüne kaldı. Kahramanımız istemsizce yukarıya bakıyor. Kho'Raktar'ın ayağı onu gölgeliyor. Saldırıdan kaçınması gerekebilir mi? Evet. Saldırıdan kaçınacak mı? Evet ama önce, birkaç söz. Belki de onun savaşçı yüreğine seslenebilir.
"Ufak bir böcek bile ölümcül zehri ile herkesi öldürebilir! Ufak bir böcek bile hızı sayesinde dokunulmaz olabilir! Onu yakalayıp öldürmeye çalışırsın ama seni defalarca kez ısırır, kanını emer ve kaçar gider. Benim bildiğim savaşçılar asla kibirlerine yenik düşüp karşılarındakini aşağılayarak onları hafife almazlar. Savaşçı, önce yüreğini ve ideallerini ortaya koyar. Sen ise ne yürek ne de ideal gösteriyorsun! Savaşçı mısın yoksa barbar mı? İkisi arasında kalın bir çizgi var!"
Eğer isyanını dile getirmek Kho'Raktar'ı durdurmayacaksa, kaçınacak fakat bu iş burada bitmez. Kahramanımız kararlı. Sonuçta dil de keskin bir pusattır. Yüreğini, ideasını, dilini sergileyecek ve ruhuyla karşısındaki iblise kendini kanıtlayacak. Umalım da başarılı olsun. Aksi takdirde, bir destan başlamadan bitecek.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 17 Jun 2022, 09:24
by GM - Dimensio
Kho'raktar’ın seni tek hamlede ezmek için hareketlendirdiği ayağına karşılık, yanında keskin bir kılıç fiziken var olmasa da, esas en keskin olan kılıcı, dilini kullanmayı tercih ediyorsun. Sözlerin ağzından döküldüğü anda Kho'raktar ayağını indirme hızını biraz yavaşlatıyor. Ancak bu, daha çok son sözlerini söylemene tanınan bir fırsat gibi gelirken sana sözlerinin sonlanmasıyla birlikte Kho'raktar ayağını olabildiğince hiddetli bir şekilde üstüne doğru indirmeye başlıyor. En keskin kılıcının bu kez hiçbir şey kesememiş olduğunu fark ettiğin anda ise elinden kaçmaktan başka çaren kalmıyor. Üzerine doğru inen dev ayaktan kendini sola doğru atarak kaçınıyorsun. Ancak Kho'raktar’ın ayağını yere vurmasıyla birlikte, yakınında gerçekleşen bu hadisenin ikincil etkisiyle birlikte havaya doğru savrulduğunu hissediyorsun. Kho'raktar’ın ezme hamlesinden doğrudan etkilenmemiş olsan da, yere sertçe inen ayak seni yerden bir metre kadar havalandırmak için yeterli oluyor.
Havaya fırlamanla birlikte Kho'raktar ile bir kez daha göz göze geldiğinde, Kho'raktar saf öfkesini hissedebiliyorsun bakışlarından. Senden hiç haz etmediği ve seni hiçbir şekilde kabul etmediğini belli eden bakışları karşısında Kho'raktar öfkeyle solumasının ardından “Sen beni yargılayabilecek, beni bir kefeye koyabilecek nitelikte değilsin! Kudretim sana kibir gibi görünmüşse öyle olsun, ne fark eder! Sonunda ezilip gideceksin!” diyor. Hemen ardından ise dört kolundan sol altta kalanı havada savrulan bedenine doğru indirmeye başlarken “Madem bir böcek olarak zehrinle veya hızınla beni alt edeceksin, ısırıp kanımı emeceksin, hadi yap bakalım bunu ufaklık! Ama yapamadığında iç organlarının bile parçalanacağını bil!” diyor hiddetli bir şekilde.
Kho'raktar’ın sol altta kalan kolu olabildiğince hızlı bir şekilde üstünden aşağıya doğru, seni zeminle bütünleştirmek için hareketlenmiş durumda. Havada olman nedeniyle, bu yumruktan fiziki manevralar yaparak kaçabilmen pek de mümkün görünmüyor. Ancak, Kho'raktar’ın yumruğunu indirme sürecinde ettiği laflara bakılırsa, yumruk inene kadar senin de bir şeyler söyleyebileceğini hissediyorsun.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 19 Jun 2022, 19:32
by Inias
Derler ki, kişinin gördüğü rüyalar ona çok kısa bir süre gibi gelir fakat anlatmaya kalktığında dakikalar, hatta saatler sürer. Derler ki, kişinin düşünce hızı konuşma hızından ileridir. Bu yüzden bir an süren düşüncelerini sözcüklere vurduğunda kim bilir ne kadar sürer? Derler ki, ölüm kalım anında kişi sırf hayatta kalma içgüdüsü sayesinde kendisini aşabilir. Şimdi, kahramanımız sizlere en kısa sürede en çok cümle kurma rekorunu nasıl kıracağını gösterecek. Kim bilir? Belki de bir mucizeye dahi tanık olacağız. Bu kabûstan kurtulup bir rüyaya ulaşacağız belki de. Eğer yukarıda bir yerlerde kutlu bir varlık varsa, kahramanımıza yardım etsin.
"Acıma dilemeyeceğim. Hayır, asla ona yalvarmayacağım. Bir kez daha acizliğim içerisinde boyun eğmeyeceğim. Gel! Beni ezmeye çalış! Madem beni o kadar böcek gibi görüyorsun, ben de yumruğun bana değdiği gibi bütün gücümü kullanarak dişlerimi ve tırnaklarımı sana geçireceğim ve dört ayak üzerinde elinde yer değiştireceğim. Isıracak, tırmalayacak, kanını akıtacağım. Etini koparacağım ve yaranı deşeceğim. Sana asla boyun eğmeyeceğim!" Kahramanımızın içinde fokur fokur kaynayan bu düşünceler dışarıya bambaşka şekilde patlıyor. Öfke ve sinir ile haykırıyor ve kükrüyor iblise doğru.
"Eğer burada ölürsem, bir kez daha kahramana ilan edileceğim! Nesiller boyunca dillerde destan olacağım! Sen ise ciğeri beş para etmez rastgele bir iblis olarak kalacaksın! Ne adın duyulacak ne de varlığından söz açılacak! Ölürken bile kazanan ben, kaybeden ise sen olacaksın! Beni kendi ellerinle üstün kılarken kendini aşağılık kılacaksın!"
Bundan sonrası kader denilen o korkunç kavrama kalıyor. Kahramanımızın sözleri sonunda iblise etki edecek mi? Yoksa, planı inanılmaz bir şekilde mi gerçekleşecek? En kötü senaryo ile iç organları ezilecek, kemikleri kırılacak ve acı içinde kıvranarak geberecek. Her halükârda, yolun sonunu görmesine karşın kim ve ne olmak istediğin vazgeçmeyecek.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 20 Jun 2022, 11:57
by GM - Dimensio
Havada savrulurken ve üzerine inen devasa yumruğu sadece seyredebilirken sözlerini sarf etmeye başlıyorsun. Ancak bir an için göz göze geldiğin Kho'raktar’ın sözlerinden hiç hoşlanmadığını daha da öfkeli bakışlarından anlayabiliyorsun. Zaten, gördüğün son şey de Kho'raktar’ın bu saf öfkesi oluyor. Üzerine inen devasa yumruk seni bir sinekten bile daha aciz bir şekilde yere yapıştırırken Kho'raktar’ın “Sen kahraman ilan edilirken bana ne diyeceklerini sanıyorsun insan?” diyor hiddetli bir şekilde. Hemen ardından üzerinden kalkan yumruğu takip eden ikinci bir yumrukla birlikta Kho'raktar “Kahramanlarını yok eden iblis diyecekler!” diyor. İkinci yumruk da yere serilmiş bedeninin üstüne çökerken, Kho'raktar yumruklarını serileştirmeye başlıyor ve “Tüm neslin benden korkacak ve adımı bile anamaz hale gelecekler! Kahramanlarını yok eden iblisin kendilerine neler yapabileceğini düşünecekler. Bu korkuyla bir ömür boyu kaçarak yaşayacaklar ve sonunda bir böcekten farksız geberip gidecekler!” diyor. Sözleriyle adeta kendini güçlendiren Kho'raktar yumruklarına devam ederken “Şimdi söyle kahraman! Hangimizin adı daha uzun yaşayacak?” diyor gururlu ve adeta tüm var oluşu inletmek isteyen bir ses tonuyla.
Yere serilmiş bedeninin üzerine inen kaç tane yumruk olduğunu sayamamış olsan bile, şu an için hala yaşıyor olmanın verdiği şaşkınlık içerisinde bakabiliyorsun var olduğun dünyaya. Üzerinde hissettiğin ağırlığın, karanlığın ağırlığından farksız olmaması sana yediğin onca devasa yumruğu düşündürmeye başlıyor. Normal şartlar altında, bir tanesinin bile iç organlarını patlatmaya, bedenini dümdüz yapmaya yeteceğine emin olduğun yumruklardan onlarca yemiş olmana rağmen, bu yumruklara dair hiçbir acı ve ağırlık hissetmemen seni yerde hareketsiz kılan şaşkınlığın neden oluyor. Kho'raktar ise gururlu bir şekilde kaldırdığı yumruğunun altında parçaları bile bulunamayacak bir ceset ararken, sapasağlam bir vücut ile karşılaştığı anda belirgin bir şaşkınlık yaşıyor. Ancak Kho'raktar’ın gözlerinde, bir yanda da bu savaşın bitmemiş olmasının verdiği sevinci anlık olarak yakalayabiliyorsun. Kendini son bir kez yokladığında ise, fiziki olarak yumrukları yemeden önce hissettiklerinle, yedikten sonrakiler arasında hiçbir fark olmadığını anlayabiliyorsun, bunun nedenini bilemesen de.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 21 Jun 2022, 09:53
by Inias
...
...
...
"Hihihihi"
"Hehehehe!"
"Hahahahaha!"
"Hahahahahahaha!"
"HAHAHAHAHAHAHAHAHAHA!"
İlk okunuşta delirmiş bir kişinin kahkahası olarak algılayabilirsiniz ama sizi temin ediyorum ki, değil. Aksine, yaşam dolu, ışık saçan, masum bir kahkaha bu. Evet, kahramanımız ilk başta beyni durmuşa dönüyor ve yaşadığı mucizeyi aklı almıyor. Her bir inen yumrukla kasım kasım kasılıyor ve gözlerini kapatıp suratını büzüştürüyor ama her seferinde hiçbir şey hissetmemesi onu aşıyor. Ellerini, ayaklarını ve bedenini yokladıktan sonra şaşkınlık içinde önce kendisine sonra iblise bakıyor. Onun da şaşkınlığını gizleyemediğini öğreniyor. Ardından sözü geçen ve gittikçe yükselen kahkahayı atıyor. İblisin de gülümsediğini görüyor. O an iblisle arasında bir yakınlık hissediyor. O an aslında pek de farklı olmadıklarını düşünmeye başlıyor. Bütün olumsuz duygu ve düşünceler içinden dışa doğru taşan ışığın hızıyla yerini yoğun bir olumluluğa bırakıyor. Kho'raktar'ın yüzüne sanki iki arkadaş beraber otururken birisi espiri patlatmış da gülmeye başlamışlar gibi bakıyor. Ardından ilk yumruğu yemeden önce yakardığını anımsıyor ve yukarıya bakıyor. Aldığı darbelerle aynı hissi veren ağır ve basık karanlığın ötesine bakmaya çalışıyor. Gerçekten de kutlu bir varlık mı var? Bu yaşadığı mucize gerçekten de onun desteği mi? Kim bilir? Kesinlikle kahramanımız değil. Yine de içtenlikle teşekkür ediyor. Bir kez daha Kho'Raktar'a bakıyor. Suratı asılmaya başlıyor. Şu ana kadar ki sözleri ve davranışları beyninden bir kez daha geçiyor. Yaşadığı mucizenin içinde bir ışık açmasına, sonra da sanki tıkanmış olan beyin filtresinin açılmasını sağladığını seziyor. Söylediği sözler için kendini kötü hissediyor. Yanlış yaptığını fark ediyor. O olumsuz duygu yoğunluğu içerisinde mantığını yitirdiğini anlıyor. O buraya bir müttefik edinmeye gelmemiş miydi? O bir savaşçı değil miydi? Hangi savaşçı müttefik arayışı içinde iken karşısındakine o kadar nefret dolu sözler sarf ederdi ki? Hayır, bu bir hataydı. Sözünü ettiği maneviyatı kendisi bozmuştu. Kho'Raktar'ın gülümsemesindeki çarpıklığı algılayabiliyordu. Mücadelenin devam edeceğinden böyle yapıyordu. Bir savaşçı için mücadeleden zevk almak gerekli olabilir ama bu şekilde değil. Bu kadar çarpık olmamalı. Kahramanımız tekrardan bağdaş kurarak oturuyor ve Kho'Raktar'ın gözlerinin içine bakarak konuşmaya başlıyor. Kho'Raktar onun konuşmalarından bıkmış olabilir ama kahramanımız konuşmaya bayılır. Konuşmak iradenin ve ruhun "buraya" gelmesini sağlar.
"Senden özür diliyorum, Kho'Raktar. Olumsuz duygularıma, içimde kopan fırtınalara ve takıntılarıma yenik düşerek sana yanlış yaptım. Ben sana karşı değil, seninle omuz omuza çarpışmak istiyorum. Ben buraya düşman değil, müttefik edinmeye geldim. O kadar savaşçı felsefesi yaptım ama bu felsefeyi kendim bozdum." Hafifçe gülüyor ve devam ediyor kahramanımız. "Galiba gidecek çok yolum var, değil mi? Ben bir savaşçı olmak istiyorum. Onurlu ve erdemli bir savaşçı. Bir kahraman olmak istiyorum. Herkesin takdir ettiği, örnek aldığı ve sevdiği. Adım korku ile değil, güvenle anılsın istiyorum. İnsanlar dara düştüğü zaman benim gücüme başvursun istiyorum. Onları kurtarabilmek, koruyabilmek ve onlara huzur getirmek istiyorum. Düşmanlarımın saygısını kazanmak istiyorum. Elbette, bedenler dümdüz edilebilir. Gel gör ki, akıl ve ruha silah işlemez. Ben bunları bile etkileyebilmek istiyorum. Sana kendimi kanıtlamam gerektiğinin farkındayım. Sözlerimi davranışlarımla kanıtlamam gerek tabii fakat bu şekilde değil. Birbirimizle savaşarak değil. İzin ver, sana kendimi savaş alanında kanıtlayayım. Beraber neleri başarabileceğimizi göstererek kanıtlayayım. Adın neden Kahramanları Yok eden yerine Kahramanları Var Eden olmasın? Neden adın korku yerine kıvançla anılmasın? Neden yaşamları boyunca herkes seni takdir etmesin? Neden ikimizin adı da sonsuza kadar yaşamasın? Sence de böylesi daha tatmine edici olmaz mı?" Bağdaş kurduğu yerde Kho'Raktar'a doğru kollarını iki yana açıyor ve iblis onu kabul etmese bile kendisinin iblisi kabul ettiği beden dili ile ima ediyor. "Inias ile Kho'Raktar! Diyarların üstün savaşçıları! Nasıl ama? Kulağa havalı gelmiyor mu?"
"Beni kabul edip etmeyeceğini bilmiyorum. Belki de hiç umursamadan buradan çekip gideceksin ama bence, eğer isteseydin, çoktan çekip giderdin. Yine de gitmedin. Beni kendince sınamaya çalışıyor olabilir misin? İnanıyorum ki, hayâlimi gerçekleştirmemi sağlayabilirsin. Ben de senin hayâlini gerçekleştirebilirim. Beni reddetme.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 21 Jun 2022, 11:07
by GM - Dimensio
Öfke… Sinir… Gurur… Şaşkınlık… Haz… Mutluluk…
Cümlelerin ağzından dökülürken Kho'raktar’ın agresif suratında tüm bu duyguların izlerine rastlayabiliyorsun. Kendisine kıyasla var bile sayılamayacak bedenine diktiği gözlerinden öfkeyi; vücudunun gerilmiş tüm kaslarından siniri, heybetli ve mağrur duruşundan gururu; yumruklarının titrek sallanmasından şaşkınlığı; ağzının kenarında yukarıya doğru belirmiş kıvrımdan hazzı ve mutluluğu görebiliyorsun. Sanki tüm bu duyguların arasında var olmuş gibi duran Kho'raktar sözlerini dinlerken yer yer yüzünü buruşturuyor ve söylediklerinden memnun kalmadığını belli ediyor. Ancak bu kez, doğrudan saldırıp kanını akıtmak, bedenini dümdüz etmek yerine daha temkinli bir şekilde davranarak seni zihninde tartıyor. Kho'raktar’ın bakışlarının altında mağlubiyete, hatta buna yaklaşmaya yakın bir ifade göremiyorsun. Onca yumruğuna rağmen aranızdaki savaşın kazananın hala kendi olduğunu hissediyor gibi görünüyor. Fakat sözlerine fırsat tanıması, az önceki vahşi saldırganlığını üzerinden attığını gösteriyor. Bunun iyi bir şey mi yoksa gelmesi daha muhtemel bir felaketin işareti mi olduğu konusunda ise kararsız kalıyorsun.
Konuşman biterken iki yana açtığın kollarına büyük bir tiksintiyle bakan Kho'raktar yüzündeki iyiye işaret olarak yorumlanabilecek çizgileri teker teker yok ederken “İnsan!” diye gürlüyor konuşma sırasının kendinde olduğunu vurgularcasına. Aldığı derin nefesi öfkeli bir şekilde burnundan solurken “Benim var olduğum toprakların tek gerçeği vardır. Bu gerçek de Kho'raktar’ın yüceliğidir! Sen bir insan olarak bu yüceliğin altında ezilmek dışında bir şey yapamazsın! Yumruklarım işlemiyorsa, daha sert yumruklarım! Gerekirse tekmelerim! Bunların hiçbiri yetmezse, elimle seni parçalamak için sıkarım! Dişlerimle kafanı koparırım! Hiçbiri fayda etmeyecekse bile senden geriye bir şey kalmasın diye, nefes alabildiğim sürece bunları yapmaya devam ederim!” diyor. Giderek yükselen ses tonunun kontrol etmekte güçlük yaşadığı belli olan Kho'raktar her biri savaş narası niteliğinde olan kelimelerini sıralamaya devam ediyor ve “Ben gücün var olmuş haliyim! Ben kudretin ta kendisiyim! İnsanlardan, iblislerden ve başka ne tür varlıklar varsa hepsinden üstün olanım! Bu yolda ne bir dosta ihtiyacım var ne de bir yardakçıya! Diyarlar üstün savaşçı olabilecek tek kişi… BENİM!” diyor. Son kelimeleriyle hissettiği aura adeta tüm hücrelerini yok edercesine nüfus ediyor vücuduna. Büyük bir şok dalgası veya görünmez bir karanlığın üstüne çöküşü gibi ruhuna saplanan cümlelerinin ardından Kho'raktar bir kez daha yumruklarını havaya kaldırıyor ve “Yok ol insan! Kendini benimle denk tutamayacağın ana kadar seni yumruklamayı bırakmayacağım!” diyor. Kho'raktar bu kez iki yumruğunu birden vücuduna indirmek için hareketlendirmeye başlıyor, içinde barındırdığı tüm öfkesi ve kudretiyle.
Re: Doğmuşlardan Kutlu Olan (Inias)
Posted: 23 Jun 2022, 15:41
by Inias
Kho'Raktar'dan yayılan ses patlamaları ve şok dalgası ona nerede olduğunu ve neyle karşı karşıya olduğunu anımsatıyor. Kho'Raktar'ın konuşmasıyla beraber İblis Boyutu'nda bir iblisle yüz yüze geldiğini tekrardan kavrıyor. Tıpkı en başta olduğu gibi benliği tekrar titriyor ve anlık olarak ilk ruh hâline dönüp tekrar şu anki ruh hâline bürünüyor. İşin ne kadar ciddi olduğunu kabullenmesi gerek. Düşünceleri ve duyguları maalesef gerçekler karşısında hiçbir işe yaramayacak. Gerçek şu ki, savaşmak zorunda. Karşısındaki iblisi bir düşman olarak görmek zorunda. Sözleri ile değil, davranışlarıyla kazanmak zorunda. Kho'Raktar'ın canını yakmaktan fazlası gerek. Sorun şu ki, nasıl? Devasa bir düşmandan söz ediyoruz. Kahramanımız ne yapacak? El ve ayak parmaklarını mı ısıracak onun? Ne elleri ne de dişleri sivri. Kahramanımız Kho'Raktar'ın yerinde olsaydı, zayıf noktası ne olurdu? Gözleri! Tabii ya, gözler en savunmasız ve hassas nokta! Eğer gözlerine ulaşabilirse, onu yenebilir. Gelin görün ki, ufak tefek, küçücük minicik bir engel var. KARŞISINDAKİ METRELERCE BOYA SAHİP BİR DEV VE ŞU AN ONA DOĞRU SALDIRMAYA BAŞLIYOR!
Kahramanımız tam burada duraksıyor. Neden? Kafası yoksaydığı bir olaya gidiyor da ondan. Mucizeye gidiyor. Kho'Raktar ona zarar verememişti. Çizik dahi almamıştı. Burada şüphe tohumu ekiliyor aklına. Ya tek seferlik bir mucize idi ise? Koskoca bir canavar ona nasıl zarar veremesin ki? Ayağını yere vurduğunda havaya uçmuştu. Demek ki, kendisine etki edebiliyor. E, o zaman nasıl hâlâ canlı? Kutlu bir varlık var da harbi harbi onun tarafında mı? İşi şansa bırakmak istemiyor ve kaçınmayı aklına koyuyor. Peki, ya sonrası? Sadece kaçınmakla bu iş bitmez. Düşmanı bu mucizeyi bile münasip bir tarafına takmıyor. Asla bıkmayacağı belli. Kahramanımız kendi aklını kurcalarken hızla gelişen olaylardan ötürü gözünün önündeki bir avantajı daha yeni keşfediyor. Kendisi Kho'Raktar'a kıyasla fazlasıyla küçük. Ona göre hiç yer kaplamıyor. Yani, kahramanımız görülmesi bir hayli zor durumda. O kadar küçükse onu görmek veya seçmek keskin bir görü ve dikkat ister. Kahramanımız büyük bir risk almaya karar veriyor. İblisin dikkati üzerinde iken bir şey yapamaz fakat bir anlığına dahi olsa görüş açısından çıkarsa, işte o zaman, bir olasılık ile belinden ayaklarına kadar uzanan kıyafete tırmanabilir. Hödük gibi tırmanmayacak tabii. Kıyafete ulaşırsa, hemen Kho'Raktar'ın arka tarafına ilerleyecek. O bölge kör noktaya girebilir.
Kısaca planımız şu, kahramanımız yumruklar ona gelirken altlarından kendini yere yakın bir şekilde ileri doğru fırlatacak. Yere yüzüstü inecek ve emin olmak için biraz sürünecek. Sonrasında ise koşarak kıyafete ulaşacak ve Kho'Raktar'ın arkasına geçerek tırmanmaya başlayacak. Umalım da işe yarasın!