Page 1 of 4

Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 15 Jun 2022, 23:58
by GM - Dimensio
Doğru olan bu muydu?

Henüz birkaç saniye önce konuştuğun insanların kulağına gelen acı bağırışları, sanki ruhunun bu acıları yaşamasına neden oluyor. İblislerin arasında kalan kişileri göremesen bile, iblislerin hareketlerinden ve haykırışlarından, iblis çemberi içerisindekilerin başına neler geldiğini anlayabiliyorsun. Oysa içten içe, tüm bu yaşananların, onların kendi suçu olduğunu söylemek istiyorsun. Dilin ve zihnin, bu yöndeki cümleleri onlarca kez kafandan geçiriyor. Ancak ruhunda hissettiğin acı, bir türlü dinmek bilmiyor.

Kendin için onları ölüme terk etmek doğru mu?

Hiçbir şeyi hatırlayamayan zihnin, gerçek yapmak istediğinin bu olup olmadığını bile cevaplayamıyor. Yaptığın tercihin doğru olduğu konusunda kendini ikna etmek için onlarca bahane bulabilsen de ruhun halen daha kibrinin ve tercihinin doğru olmadığını haykırıyor sana. Bir an için atılmak istiyorsun onlarca iblisin arasına ve orada acı içinde kalanları kurtarmak… Ancak tek yapabildiğinin, burada öylece durmak olduğunu fark ediyorsun. Birkaç saniye sonra yok olacak insanların çığlıklarını duymak…

Ölmeliler mi?

Gözlerin bir anda açılırken, vücudunu saran soğukluğun artmaya başladığını hissediyorsun. Mantıklı yolu seçtiğine dair duyduğun inanç karşısında, içini saran bu soğukluğa anlam vermekte güçlük çekiyorsun. Fakat, tüm bu vahşetin sebebi iblislerin aslında gerçek bir sebep olmadığını düşünmeye başlıyorsun. Gözünün önünde vahşi davranışlarına rağmen, onların giderek çürük varlıklara dönüştüğüne şahitlik ediyorsun. Bir yerden anımsayabildiğin bu çürümüşlüğün yarattığı tanıdık his, içindeki soğukluğu daha da harlanmasına neden oluyor. Her bir çürüyen iblisten kaçmak istediğini hissediyorsun. Bu manzaraya şahitlik etmek istemediğini kendine söylüyorsun. Ancak bir anda, aldığın nefesi bile koktuğunu, siyaha büründüğünü fark ediyorsun. Birkaç saniye içinde nefes alamaz bir halde kendine baktığında, aslında tüm bu çürümenin kendinden başladığını görüyorsun.

Tüm bu vahşet ve çürümüşlüğün arasında, karanlığın içinde anlamsız bir karanlığın yayılmaya başlamasıyla odağın yön değiştiriyor. İblislerin ve aralarında kalan insanların çıkardığı tüm sesler bir anda kulağından silinip, bu farklı karanlığa odaklanıyor. Karanlık, giderek karanlığı yarmaya başlarken karşındaki iblislerin de tüm haykırışlarına son verdiğini duyuyorsun. Birkaç saniyelik duraksamanın ardından, tüm iblislerin büyük bir korkuyla etrafa kaçışmaya başlamaları, ruhundaki soğukluğun daha da artmasına neden oluyor. Her biri, korkak birer varlık olarak etrafa dağılırken, karanlığın içinde beliren iki parlak kırmızı göz tüm dikkatini çekiyor. Bakışlarındaki umarsızlıkla birlikte, 170 cm boylarında ve kırmızı gözlere sahip bir varlığın belirdiğini görüyorsun. Yüzü bu ana kadar gördüğün iblislere hiç de benzemeyen ve umursamaz bir tavır takınan iblis, diğer tüm iblislerin etrafa dağılıp yok olmasıyla bakışlarını sana çeviriyor.

Image

İblis, yaydığı ve sana da sonuna kadar hissettirdiği karanlığıyla birlikte, etrafında olup bitenlere aldırmadan yavaş ve yerde sürüdüğü adımlarla sana doğru gelmeye başlıyor. Seni hedef aldığı belli olan iblisin suratında, herhangi bir duyguya dair hiçbir iz bulunmuyor. Onca iblisi dağıtmasına bakılırsa, onun da Lebrante gibi bir iblis olduğunu düşünmeye başlıyorsun. Ancak bu düşüncenin, seni olduğun yerde hareketsiz kıldığını ancak iblis ile aranda birkaç metre kala fark edebiliyorsun. Seni hiç umursamadığını belli eden bakışlarıyla seni baştan aşağı süzen iblis, boş bir şekilde suratına bakmakla yetiniyor. Tam bu anda, kendini sureti gibi umursamaz ve kısık bir ses duyuyorsun iblisten gelen.

“Burada ne işin var insan?”

Off Topic
Konuda pasiflik süresi 72 saattir. Önceki konunun devamı niteliğinde olması nedeniyle, önceki konuda -varsa- yapılan pasiflik(ler) bu konu için de geçerlidir.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 16 Jun 2022, 18:29
by Diniel
Hiçbir şeyden haberi olmadan adeta bir tür savaş içerisinde hızlıca en doğru kararları almaya çalışmıştı. Son kez beyaz saçlı adama bakıp gözlerini kaçırmıştı ondan ve diğer ikisinden. Beyaz saçlıya destek çıkan kadını da fark etmişti. Vadlena’ya doğru ilerlerken ikisi hakkında da insani olarak endişe etmesi kaçınılmazdı ancak kendisinin bir şey yapabileceğini düşünmüyordu. Buruk bir ilerleyişi vardı Vadlena’ya. Kendisine doğru kararı verdiğini söyleyen adamı duymamıştı bile adeta. İblislerden dolayı korku dolu bakışları yere doğruydu Vadlena’ya ilerlerken. Vadlena’nın yanına vardıklarında o kırmızı saçlı rahatsız adama sinirlenmişti istemsizce. Vadlena ile ilerlemeye başlarken ardına bakamıyordu. Başı yere eğikti hafif. Kızıl saçları yüzünü hafifçe perdeliyordu. Gözlerini kapatıp sol kolu ile sağ kolunu sıkıyordu. İçindeki acıyı belki de dışa vurmaya çalışıyordu. Üstündeki bu baskı ve çaresizliği biraz olsun dışarıya atabilmek istiyordu mümkün olmasa da. Grupla attığı birkaç adımın ardından çığlık ve bağırışlar yükselmeye başlamıştı. Duydukları karşısında istemsizce gözleri endişeyle açılıp onlara dönmüştü. İblisler arasında kalanları iblislerin kargaşasından dolayı göremiyordu. Elini yanağına götürdü. Ağzını kapatmak için elini hareketlendirmek istese de titreyen eline hükmedemiyordu.

“Doğru olan bu muydu?”


“Nasıl bu kadar acizim?” diye sordu kendine. Ruhundaki derin acı ve keder katlanarak büyüyordu. “Kendi kararlarıydı. Vadlena’ya karşı elimde hiçbir koz yoktu. Yapabileceğim bir şey yoktu…” diyerek kendini kandırmaya çalışıyordu. Ancak bu sözler defalarca kafasında tekrarlasa da acısını hafifletmiyordu.

“Kendin için onları ölüme terk etmek doğru mu?”


Neden burada olduğunu ve neden bunları yaşadığını bilmiyordu. “Hiç tanımadığım birileri için sonumun bu şekilde olmasına izin veremezdim” diyordu kendi kendine. Bahaneler ardı ardına sıralanıyordu. Ancak sonuç değişmiyordu. İnsanlar iblisler tarafından korkunç acılarla katlediliyorlardı.
O sırada ruhunun derinliklerindeki kendisini hissediyordu. “Ben aciz değilim. Ben…” diye düşüncelerini tamamlayamamıştı. Düşündü. Kendisinin asıl yapacağının iblislerin arasına atılıp hepsini yok etmek ve zavallıları kurtarmak olduğunu hissetmişti bir anlığına. Ardından yerinde öylece durduğunu fark etti.

Gözleri aniden açılmıştı. Vücudu gitgide soğuyordu. Sonunun onlar gibi olmaması için verdiği karara emindi ancak hissettiği bu soğukluğun nedenini anlayamıyordu. İblisler vahşetin gerçek sebebi değil, bunun sebebi onların dışındaydı. Buradaki vahşetin sebebi güçlünün güçsüzü korumayıp ölüme terk etmesindendi. Karşısındaki iblisler gözüne çürük yaratıklar olarak gelmeye başlamıştı. Gözleri hafiften kısılırken titremesi epeyce azalmıştı. Hatta sakin bile sayılırdı. Olaylara olan algısı değişiyordu adeta. Çürümüşlüğün yarattığı hissi anımsıyor ve ruhundaki soğukluğu katlıyordu. “Bunları daha önceden yaşadım değil mi?” diye kendi kendisine sordu cevabına emin olamadan. Kaçmak tüm bu olanlardan uzaklaşmak istiyordu. Tüm bu belalardan bu kötülüklerden ve saçma yaratıklardan uzaklaşmak bu kirden arınmak istiyordu. Ancak aldığı nefes bile kokuyordu. Zehirleniyordu adeta. Sonunda fark ettiği şey ile tutulup kalmıştı. Çürümenin kendisinde başladığını görmüştü. Ne yapacağını bilemiyordu ancak bir şey yapmasına fırsat kalmadan dikkatini tamamen sömüren olay gerçekleşiyordu. Karanlığın içinde gerçek bir karanlık yayılıyordu. Bu karanlık içinde bulunduğu karanlığı yutuyordu adeta. İblislerin seslerinin kesilmesine karşın bu olanlar umurunda değildi. Sadece karanlığa odaklıydı. İblislerin kaçıştığını fark etti ancak o önemsiz haşereleri dikkate almadı. Karanlıktan gelen karşısında bir hiçti o yaratıklar. Kızıl parlak iki göz görmüştü karanlığın içinde. Bir insan boyutundaydı. Gözlerini görmese insan derdi ona ancak gözleri ben insan değilim diye bağırıyordu adeta. Bu iblis için dünya umurunda değildi sanki. Umursamaz ve duygusuz bakıyordu. Bakışların kendisine çevrildiğini hissettiğinde gözlerini onun gözlerinden bir an olsun ayırmamıştı. Karanlığını ruhunda hissettiriyordu adeta ancak yapabileceği ve yapmak istediği de bir şey yoktu olanlara karşı. İblisin kendisine doğru gelirken yüzündeki o ifadesizliğe dikkat etmedi. Kendisi de sakin ve duygusuz bakışlarla karşılıyordu iblisi. Lebrante denen kurt iblisi gibi etrafındaki iblisleri dağıtabilmişti hiçbir şey yapmadan. Neler yapabildiği ne olduğu tam bir bilinmezlikti onun için. Aralarında birkaç metre kala fark etmişti bunca zamandır hareketsiz kaldığını. İblis, onun burada ne işi olduğunu sormuştu.

Kızıl gözlerinden kendini alamamıştı. Ellerini serbest bırakıp bakışlarını biraz keskinleşmişti. Birkaç saniye daha bu boş bakışlara bakıp bakışlarını baştan ayağa inceledi iblisi. İnsan gibi giyinmiş ancak sivri pençeleri vardı iblisin. Kulakları da biraz uzun ve sivriydi. Yaklaşık iki saniyelik incelemesini bitirdikten sonra gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve gözlerini açarken adeta buz gibi nefesini verdi. Gözleri karşısındaki kızıl gözlerle kesişmişti yeniden. Ağzının kıyısına istemsiz bir gülümseme yerleştirtmişti. Ancak bu gülümseme sevinç veya mutluluktan değildi. Anlamlandıramadığı karmaşık duyguların karışımı sonucuydu. O kadar çok değişken vardı ki beynini kurcalayan, soru karşısında bu tepkiyi vermişti belki de. İblislerin konuşabildiğini de öğrenmişti sorusuna karşı. “Bilmediğim ve sormak istediğim sorulardan bir tanesi bu” dedi sakince. Karşısındakinin bir insana benzemesi, korkusunu oldukça arka planda tutmasına sebep oluyordu. Hissettiği derin karanlığa karşı "Benim için bir tehdit olarak mı geldin?" diye sordu. Umursamaz ifadesinin ardında bir düşman barınıp barınmadığını öğrenmeye ihtiyacı vardı öncelikle.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 17 Jun 2022, 09:11
by GM - Dimensio
Yüzüne yerleştirdiğin karmaşıklığın gülümsemesiyle konuşmaya başladığında, iblisinin aslında ağzından çıkan sözleri çok da umursadığını düşünmüyorsun. Odağı sürekli başka yerlere kayan baygın bakışlarıyla dinlediği cümlelerine kafasını hafifçe ve anlamsızca sallayarak tepki vermekten öteye gitmiyor iblis. Her ne kadar konuşmanı bir soru cümlesiyle bitirmiş olsan bile, iblis sanki bunu bile fark etmemiş gibi bakınmakla yetiniyor boş boş. Bu boş bakışmaların ne kadar sürdüğü konusunda hiçbir fikrin yokken, iblis bir kez daha sana dönüyor ve “Eee, ne dedin?” diyor az önce sanki hiç konuşmamışsın gibi.

İblisin bu tavrı karşısında belirgin bir şaşkınlık yaşıyorsun. Birkaç dakika önceki iblislerin davranışlarıyla karşındaki iblisin davranış ve tavırları arasındaki ciddi fark, sana başından beri neler olup bittiğine dair sorduğun soruyu tekrar sordurtuyor. Bir insandan çok da farklı durmayan iblis bir cevap bekler gibi sana bakmaya başlarken, hayatındaki en önemsiz detayı hatırlamış gibi hafifçe kaşlarını kaldırıyor ve “Tamam, hatırladım ne dediğini.” diyor. Aslında ne seninle konuşmak ne de başka bir şey yapmak için burada bulunan iblisle sanki tamamen tesadüfi bir karşılaşmanın içindeymiş gibi hissetmeye başladığında iblis “Buralardayım, bir bakayım dedim sadece. Tehdit falan değilim, hiç uğraşamam şimdi seninle falan.” diyor tınısız bir ses tonuyla hızlı bir şekilde. Sanki kelimeler ağzından zorla dökülüyor iblisin ve bu nedenle bazen onu duyup anlamakta zorluk çekiyorsun. Tam bu esnada iblis bir kez daha sana bakıyor ve “Eee, burada ne işin var insan?” diyor. Daha önce aynı soruyu sormuş olmasına rağmen, baygın bakışları altında sanki bu soru hiç sorulmamış gibi sana bakmaya devam ediyor iblis.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 17 Jun 2022, 15:01
by Diniel
Umursamaz ifadesinin ardında gerçekten umursamazlık olduğunu gördüğünde şaşkınlık içerisine düşmüştü. Sözlerinin ardından sözlerini duymamış gibi ne dediğini sormuştu. “Neler oluyor?” diye sordu kendi kendine. Vahşi saldırgan et isteyen iblislerin yanında böylesine biri çıkmıştı karşısına. Diğer yaratıklarla uzaktan yakından alakası yoktu. Çok önemsiz bir şeymiş gibi biraz önce sorduğu soruyu hatırlıyordu. Biraz önce sorduğu soruyu…

Sorduğu soruya sonunda bir yanıt alabilmişti. Yüzündeki gülümseme silinmiş oldukça nötr bakıyordu karşısındakine. Buralarda öylesine dolanırken denk geldiğini öğrenmişti sözlerinden. En önemlisi de bir tehdit olmadığını öğrenmişti. Canı istemediği için… Sanki zorla konuşuyormuş gibiydi ancak burada ne işi olduğunu sormuştu yeniden. Yani aslında ilgisinin de olduğunu düşünmüştü.

Şu an içinde bulunduğu ortamda kendine geldiğinden beri ilk kez korkmadığını hissetmişti. Etrafında neler olduğunu bilmiyordu ama etrafında her ne varsa karşısındakinden korktuğunu biliyordu. Kendisi ise bir şekilde onunla buluşmuştu. Sanki arkasından bir cümle fısıldanıyormuş gibi sol çaprazına hafifçe bakarken gruptaki adamın söyledikleri aklına geldi. Buradan kurtulmanın anahtarı iblisi bulmaktı. İblis ise tam karşısındaydı. “Peki şimdi ne olacak?” diye düşündü. Karşısındaki aceleci biri gibi görünmüyordu ama sorularını sorabileceği birini bulduğu için bir an önce de sormak istiyordu. Tabi karşısındaki gerçekten ne kadar ilgi gösterecekti bilemiyordu sorusuna. Bu gıcık tavırları henüz ciddi bir mesele gibi görünmüyordu. Çıkış kapısı ile ilgili sorusunun şu an için uygun olmadığını düşündü. Şu anda en çok neler olduğunu bilmek istiyordu. Kendisine baktığını gördüğü bir anda “Hafızamı kaybettim. Hiçliğin ortasında bir grup insanla karşılaştım. Dağıttığın iblisler bu insanlara saldırıyorlardı. Hepsi, her şey kayboldu ve şu anda ne yapmaya çalıştığımı bilmiyorum. Görebildiğim tek şey sensin. Bulunduğum yerin her yerinin böyle karanlıktan mı ibaret olduğunu da bilmiyorum” dedikten sonra başı hafif öne eğik, yorgun ve soğuk bir nefes alıp verecek ve iblise bakıp “Buralardan gitmek istiyorum ama nereye gitmek istediğime dair fikrim yok. Nasıl gideceğimi de bilmiyorum. Yaşadıklarım bu konuda senden yardım almam gerektiğini gösteriyor. Mantığımsa bana yardım etmen için bir sebep söylemiyor. Bu konuda ne düşündüğünü bilmek istiyorum” diyecekti ciddiyetle. Kollarını kavuşturup sözlerini bekleyecekti.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 20 Jun 2022, 09:56
by GM - Dimensio
İblis, sanki binlerce kez izlediği bir filmin veya okuduğu bir kitabın yaratabileceği bir ilgi seviyesinde sözlerini dinliyor. Konuşman sırasında senden çok çevresine bakınan ve sözlerine karşılık herhangi bir tepki vermeyen iblis, birkaç kez de esner gibi hareketler yapıyor sen konuşurken. Konuşman sırasında bir kez bile göz göze gelmiyorsunuz ve kollarını kavuşturup iblisten gelecek tepkiyi beklemeye koyulduğunda bu tepkinin gelmesi de bir süre alıyor. Her ne kadar konuşman sonlanmış olsa da iblis sanki sen halen daha konuşmaya devam ediyormuşsun gibi seni dinlediğini gösteren mimikler sergiliyor. Başıyla yaptığı ufak hareketler ile olmayan ilgisinin esasen konuşmanda olduğu göstermeye çalışan iblis, senin susmanın üzerinde yaklaşık yarım dakika geçmesinin ardından ancak sustuğunu fark edebiliyor. Ne var ki, bu duruma pek takılmış gibi durmayan iblis boş bakışlarıyla sana bakmaya devam ediyor. Sanki hala daha konuşacak olsan senmişsin gibi, öylece sana bakmakla yetiniyor.

Bu bakışmanız yaklaşık bir yarım dakika daha sürdüğünde, iblis senden gelecek bir cümle olmadığını anacak fark edebiliyor ve “Ha, tamam.” diyor sadece alelade bir şekilde. Herhangi bir cümleye veya cevap niteliğinde olmayan, tamamen bir nidadan ibaret gibi duran bu tek kelimesinin ardından sana bakan iblis “Ben düşünmüyorum genelde, o yüzden diyeceğim bir şey yok benim.” diyor. Bu sözlerinin ardından ise yavaş ve yere sürüdüğü adımlarıyla senin soluna doğru ilerlemeye başlıyor. İblisin bu ilerlemesi pek de duraksayacakmış veya bulunduğunuz yere geri dönecekmiş gibi gelmiyor sana.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 20 Jun 2022, 15:23
by Diniel
"Ne? Neyi düşünmüyor? Nereye gitmek istediğini mi düşünmüyor yoksa genel olarak mı düşünmüyor?" diye düşünürken kafasını iki yana salladı. "İkincisine de inanırım ama nereye gitmek istediğinden bahsediyor herhalde. Gidemezsin. Henüz şimdi gidemezsin!" diye düşünüyordu içinden. İblis gidecek gibi hareketlenmişti. Onu durdurması ve sözlerini dinletmesi gerekiyordu. Ondan daha hızlıca ilerleyip "Bir saniye bekle" derken önüne geçecek ve trapezlerinden yumuşakça tutup durdurmaya çalışacaktı. Ardından bırakıp birkaç adım araya mesafe koyacak ve ciddi bakışlarla yüzüne bakıp konuşma boyunca sağa sola çevirip kendisine bir türlü getirmediği gözlerine kenetlenmeye çalışacaktı.

İblisin hareketleri karşısında öfkelenmişti. Öfkesini soğuk bakışlarla ifade ediyordu sadece. Artık bilmediği şeyler üzerine konuşmak yerine sadece istediklerini ve düşüncelerini söyleyecekti. İblisin peşini bırakmaya, istediği almadan gitmeye hiç niyeti yoktu. "Soru sormaktan bıktım" diye son kez içinden geçirip "Beyaz saçlı adam ve diğer adam bulmam gereken iblisten bahsetmişti. Bahsettikleri sanırım sensin. Seninle Lebrante ile Vadlena gibi olmak istiyorum. Ayrıca..." dedikten sonra bulunduğu konum ve durumu umursamaksızın, sen değil senin feriştahın gelsin der gibi keskin bir bakışla "Sen kim olduğunu sanıyorsun?! Bana etrafta kaçışan böcekmişim gibi davranmayı kes, iblis" diyecekti. Başından beri umursamaz davranışlarının sebebi buydu diye düşünüyordu. Kendisinin onun gözünde hiçbir anlamı olmadığını düşünüyordu. Kim olduğunu sanıyordu da böylesine kendisine tepeden bakabileceğini düşünüyordu. İçinde bulunduğu konum ve durumdan dolayı olabildiğince bilgi edinip yolunu bulmaya çalışıyordu oysa kendisi. Gördüğü muamele ise varlığına taban tabana ters gibiydi. Kendisi bir şeyleri kendisiyle kıyaslama gereği görmüyordu. Burada da iblis ile kendisini kıyaslayacak değildi.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 21 Jun 2022, 09:26
by GM - Dimensio
İblis senden uzaklaşmak için adımlamaya başladığı sırada kafandaki düşünceleri bir nebze olsun toparlıyor ve iblisin ilerlemekte olduğu yöne doğru hızlıca adımlayarak iblisin önüne geçiyorsun. Sanki yoktan var olmuşsun ve ilk kez karşılaşmışsınız gibi bir anda karşısında seni görmesiyle şaşıran iblisin bu şaşkınlığı göz açıp kapayıncaya kadar sürüyor. Bakışları şimşek hızında tekrar o eski umursamaz ve baygın haline geri dönerken, iblis adeta bakışlarıyla ne yapmaya çalıştığını ve her ne yapmaya çalışıyorsan umurunda olmadığını anlatıyor. Ancak iblisin tüm bu umursamazlığına rağmen iblis ile göz göze gelmeyi başarmış olmanla birlikte konuşmana başlıyorsun. Tüm konuşman sonlandığında ise iblisin ilk verdiği tepki derin bir nefes alıp dünyanın en sıkıcı işinden sonsuz kere bıkmış gibi vermek oluyor.

İblisin nefes vermesi on saniye kadar sürdükten sonra, iblis bakışlarını isteksizce seninle buluşturuyor ve “Lebrante ve Vadlena kim bilmiyorum. Aslına bakarsan kim oldukları da umurumda değil.” diyor hiçbir duygu belirtisi olmayan tınısız bir ses tonuyla. Sanki öylesine ve anlamsızca bir kitaptan okunan cümleleri dile getirir gibi konuşmayı sürdüren iblis “Öyle önemli biri olduğumu falan da hissetmiyorum. Sen de öyle düşünmesen iyi edersin.” diyor. Bu cümlelerinin ardından bu kez arkasını sana dönüp adımlamaya başlayan iblis “Bir iblis bulman gerekiyorsa o ben değilim. Sana kolay gelsin.” diyor hiçbir şekilde tınısı olmayan ve iyi niyetle bitirse bile bu niyeti barındırmayan bir ses tonuyla.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 21 Jun 2022, 16:31
by Diniel
İblisin ilk defa şaşırdığını görüyordu. Ancak saniye bile sürmeden yok oluyordu ifadesi. İblisin de kendisi gibi sıradan duyguları olduğunu düşündürmüştü bu. Şimdiye kadar öylesine monoton ve ifadesiz davranmıştı ki iblisler hakkında bu kadar az bilgiye sahip biri için bilinmezlik içinde bilinmezlik oluşturuyordu iblis hakkında. Üstelik iblis daha çok bir insana benziyordu. Göz göze geldikten sonra söylediği sözleri ise aşırı sıkıcı bir şeyi cevaplıyormuş gibi upuzun bıkkın bir nefesin ardından yanıtlamıştı. Önemli biri olduğunu hissetmediğini söyleyip kendisine de tavsiyede bulunmuştu. Ardından arkasını dönüp adımlamaya başlamış ve bulması gerekenin o olmadığını söylemişti. Onun bu tavrından dolayı sanki saydam bir koruma bariyeri kırılmış, adeta gözleri açılmıştı. Şu an gördüğü şey onun sırtıydı. İhtiyacı olduğunda ona sırt dönülmüştü. Üstelik tam aksi yöne… Tıpkı kendisinin iblisler arasında kalan üçlüye döndüğü gibi. Keskin bakışları yumuşadı ve hüzün doldu. Kendisine sırtını dönmüş ilerlemekte olan iblise bakarken içinde ne varsa sesli dile getirmeye başlamıştı.

“Bir hiçliğin içinde gözlerimi açtım. Anlamlandıramadığım yerde yürüdüm ve bir grupla karşılaştım. Ne olduğunu bile anlamadan iblislerin arasında kalmıştık. Kana susamış iblisler bizi parçalamak, acılar içinde öldürmek için anı kolluyorlardı. Alçak bir kadın seçim yapabileceğimizi söyledi. Ya o alçağa katılmayıp, kadına karşı onlara yardım edecektim ya da o kadının peşinde kuyruğumu sıkıştırıp en ufak zarar görmeden çıkabileceğim yolu seçecektim. Gruptan üçü iblislerle savaşıp başlarının çaresine bakabileceği düşüncesiyle korkusuzca bu yolu seçti. Bense güvenli çıkış yolunu seçtim. Sırtımı onların tam aksi yönüne döndüm ve yürüdüm. Korkuyordum ve mantıklı olanı yaptığımı, yapılması gerekenin bu olduğunu düşünüyordum. Onları öylece bırakmamı, onlar için yapabileceğim bir şey olmadığına bağladım. Kendimi bununla avutmaya çalıştım. Ancak hepsi acı çığlıklarını duyana kadardı” dedikten sonra sesinin tonu düşüyordu biraz. Sözüne “Kendimi var olabilecek en düşük varlık gibi hissettim. Yüreğimdeki soğukluğu hissetmemin sebebi onları bu halde bırakmamdı muhtemelen…” diye devam etti. Ardından sesini toparlamaya çalıştı. Kederle “Gittikten sonra ne olacağını sanıyorsun? Gerçekten bu kadar umurunda değil mi?” deyip araya virgül koyacak bir nefes alıp verdi. Kendine itiraf gibi “Aynı şeyi daha kaç defa yaşayacaksın? Omuzlarındaki bu yükü ne zamana kadar taşımaya devam edeceksin ve daha ne kadarını sırtlanabileceksin?” dedikten sonra dişlerini sıkacaktı öfkeyle. Aslında hem ona hem de kendisine söylemişti az önceki cümleleri. “Ben o insanlara geç olmadan yardım etmek istiyorum. Belki de öldüler ama onlar için hiçbir şey yapmamanın sebebiyle değil, geç kalmışlığımın pişmanlığının acısını çekeyim en azından!” demişti hışımla. Ardından tonu düştü. Usulca bir isyanla “Bu boşluk hissiyle yaşamak istemiyorum…” dedi. Ve ekledi “Seni tanımıyorum ama yaşananlardan dolayı hissettiklerimi senden başkasının anlayabileceğini sanmıyorum. Seni tanımak ve Vadlena ile Lebrante bağı, yani bir insan ile iblis bağını kurmak istiyorum. Şu anda yollarımız taban tabana ters yöne ayrılırsa aynı şeyi birbirimize yapmış olacağız. Artık buna bir son vermek gerekmiyor mu?” demişti.

Duygularından bahsetmek hoşuna gitmiyordu ancak en azından üzerindeki yükü hafifletmek için böyle bir durumdayken karşılaştığı bir yabancıya bunları açıkça söylemekten sakınmadı. İblis sözleri karşında hala yoluna devam edecekse tercihini yapmış demekti. Bu konuda onu ne kadar istese de zorla çekip alacak hali de yoktu. İblise söyledikleri kendisiyle ilgiliydi ve iblisin tavrına yönelik kendisiyle benzer bir şeyi yaptığını düşünerek doğacak sonuçları kendi tecrübelerinden çekinmeden söylemişti. Zaten söyleyebileceği başka bir şey de yoktu. Farklı bir tür pazarlığa girmek istemiyordu.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 22 Jun 2022, 09:41
by GM - Dimensio
İblis bir kez daha senden uzaklaşmak için adımlamaya başladığında, bu kez onu durdurmaya yönelik değil, kendine dair cümleler kuruyorsun. Ancak sen daha konuşmaya başladığın anda iblis derin bir nefes alıp büyük bir can sıkıntısını karanlığa salar gibi vererek sana dönüyor. Konuşmana kattığın tüm duygularına ve düşüncelerine rağmen iblis sana boş ve baygın gözlerle bakmayı sürdürüyor. Cümlelerin sürdükçe ibliste seni anladığına, empati kurduğuna dair belirtiler arıyorsun. Ancak iblis, böylesine bir şeye tenezzül dahi etmiş gibi durmuyor karşında. Hatta bir an, konuşmana verdiğin anlık arada, iblisin gerçekten seni dinleyip dinlemediğini bile sorgulamaya başlıyorsun. Cümlelerin sonlandığında iblis bir kez daha iç çekip nefesini dışarıya veriyor ve iki elini beline koyup başını hafifçe sağa yatırarak sana bakıyor.

İblis kısa bir süre öylece seni süzdükten sonra “Senin yerinde ben olsaydım insan, ne o kadının arkasından giderdim ne de iblislerin arasında kalanları kurtarmaya çalışırdım. Eğer senin yerinde ben olsaydım, arkamı döner ve giderdim. Hepsi bu.” diyor ağzından kelimeler zoraki bir şekilde çıkarken. Sanki hayatındaki en uzun cümleyi kurmuş gibi soluklanan iblis kafasını eski pozisyonuna geri getirirken “Bir iblisle bağ mı kurmak istiyorsun? Git o zaman kendi kafana göre birini bul. Çünkü benimle bir bağ kurarsan -ki böyle bir şey imkansız- ben yine arkamı dönüp giderim.” diyor. Hemen ardından ise sanki sözlerini tescillemek ister gibi bir kez daha arkasını dönen iblis “Ben buyum, bu kadar.” diyerek senden uzaklaşmak için adımlamaya başlıyor. Tüm duygularını serbest bırakman aldığın karşılık, sana bir kez daha dönen bir sırttan ibaret oluyor.

Re: Doğmuşlardan Bilemeyeni (Diniel)

Posted: 22 Jun 2022, 12:23
by Diniel
İblis, sözleri ile birlikte durmuş, kendisine dönmüş ve dinlemişti onu. Ancak öylesine bir dinleyişti ki aslında sanki hiç dinlemiyor gibi görünüyordu. Bununsa sadece görünüşten ibaret olduğu verdiği cevaplardan sonra kesinleşmişti. İblis, insanları kurtarma zahmetine girmemeyi tercih edeceğini söylemişti. Yalnızca arkasını dönüp gideceğini belirtti. Kafasına göre birini bulmasını tavsiye etti ve kendisinin sadece arkasını dönüp gideceğini söyledi. Bu cümleleri kendisinden pek uzak cümleler olmadığını düşünüyordu. Ancak anlaşılmayan şeyler vardı. Madem ki sözlerini dikkatlice dinliyordu, o zaman söyledikleri konusundaki düşüncelerini de ona aktarmalıydı.

"Benim de insanları kurtarmak başlıca görevim veya niyetim değil. Aslında gruptakilerin aralarındaki konuşmaları kaale almamıştım. Hiçbirini tanımıyordum ve benim için anlam ifade etmiyorlardı" dedikten sonra şaşırmıştı. Yaşadıklarından dolayı farklı seçimlere zorlanmış olsa da sonucunda neden kendisine bu kadar benzeyen bir iblisin olduğuna dikkat kesildi. Gruba ilk girdiğinde karşısına çıkan hiç kimse umurunda değildi gerçekten. İblis aslında kendisine hiç de uzak biri sayılmazdı. Ancak ilerlemeye devam ediyorsa da arkasından gitmeyecekti. Kollarını kavuşturup sesinin tonunu yükseltmişti. "Kafama göre birini bulmamı söylüyorsun ama tam tersine neden bu kadar benzediğimizi merak ediyorum" dedi iblise. "İçinde bulunduğum karmaşadan dolayı defalarca kez normalde bunu asla yapmam dediğim şeyleri yapmış gibi hissettim. Eğer gerçekten neler olduğunu bilsem ve seçebileceğim bir yol olsaydı kendi yolumu açmak isterdim ama içimde bulunduğum durum ve bilemediğim onca şey yüzünden mantığımı kullanarak en doğru yola ulaşmaya çalıştım. Umurumda olmayan insanlar topluluğuna karşı onları iblislerden kurtarmam gerektiği düşünmemin sebebi gruptaki beyaz saçlı adamdı. O bunca kaos ve korkunun içinde gülümsediğini gördüğüm ilk insandı ve bana gülümsemişti. Ardından hiçbir şey bilmeyen bana, o kadını takip etmemin beni ölümden kurtaracağını o söyledi. Bunca kaosun içinde benim için anlam ifade eden tek kişi olmuştu" Her şeyin sebebini anlamışçasına derin bir nefes alıp verdi ve "Şu birkaç dakikadaki geri dönüp kurtarma çabam onun içindi. Benim için anlamı olanı da koruyamayacaksam var olmamın anlamı kalmıyor... Ancak onu hayatımı riske atacak kadar da tanımıyordum da. Ama..." dedikten sonra hissettiği bu karmaşadan dolayı başı ağrıyormuş gibi elini alnına götürüp ovuşturdu. İçinde hissettiği karmaşaya karşı sesli düşünüyordu. "İçinde bulunduğum bu aşırı durumlardan dolayı böyle olmalı. Böyle dönüp gitmene hem gıcık oluyorum hem de hak veriyorum. Kahramanlığa soyunan biri gibi algılanmak istemem. Normalde sanırım düşüncelerimi de bu kadar açık paylaşmazdım ama senin gelmen de çok aşırı bir olaydı" deyip derin bir nefes alıp verdi. Karanlıkta bir şeyler varmış da oralara göz gezdiriyormuş gibi gözlerini iblisten uzaklaştırdı. İblis onu daha çok kendine getiriyor gibiydi. Ardından aşırı duygulardan soğuyarak biraz sitemkarca "Beni çok fazla konuşturdun..." dedi. Ardından gözleri iblise dönüp "Mesele yine de bir yerlere gitmen değil" dedi. "Mesele ihtiyacımız olduğunda birbirimize ulaşabilmemiz, belki de sadece öylesine vakit geçirmek için falan bir arada bulunabilmemizdi. Ama birbiri için çok önemli anlamı olan iki varlık olarak..." diye düşündü ama söylemedi. Zihnini meşgul eden karmakarışık düşünceleri bir kenara koymak istedi ve asıl şu anda bulunduğu olaya odaklanmaya çalıştı. "Bağı kurmak imkansız da değil" dedi kendince cevabıyla. Daha önemli bir konuya dikkat çekmek için sesinin tonunu ayarlayarak "Ondan önce, söylediğim uzunca konuşmaları boş verip hepsinden önce doğru düzgün tanışalım mı?" diye soracak ve ona doğru sakin adımlarla ilerlerken ister istemez yaptığı bir hatayı fark edip bunu komik bulur gibi yüzünde beliren gülümsemeyle "Bu sefer gözümün içine bakman için seni zorlamaya çalışmayacağım. Seni anladım" diyecekti. Daha fazla duygu dolu cümleler kurmak istemiyordu. Sakince anlaşabilmek istiyordu karşısındakiyle. Sorabileceği ve sormak istediği pek çok sorusu vardı ancak daha iletişim kanalını bile doğru düzgün kuramamışlardı. Bir yandan da ruhu çalkantıdaydı kendini bildi bileli. Bunu gitgide stabil hale getirmeye çalışıyordu. Tüm söylediklerinden sonra iblisin kendisine tepki vereceğini düşünüyordu.