Doğmuşlardan Acı Çekeni (Zenahpuryu)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

15 Jun 2022, 23:55

Neden buradasın?

Sağ kolunda hissettiğin acı, tarifsiz bir acıyı barındırıyor. Koluna geçen dişlerin arasından süzülen kendi sıcak kanın, adeta tüm kolunun uyuşmasına neden oluyor. Bununla birlikte, koluna yapışan sıcak ve yağlı iblis salyası, kanınla harmanlanarak mide bulandırıcı bir koku yayıyor. Dişlerin birbirine daha da kenetlenerek etini ve kolunu koparmaya çalışması, yaşadığın acının artmasına neden oluyor. Gözlerinin önündeki iblislerin her biri, etinden ufak da olsa bir parça alabilmek için kudurmuşçasına sana doğru yönelirken, kendinden başka hiçbir insanı göremez bir duruma düşüyorsun. Ne kırmızı saçlı adamı ne de diğer kadını…

Neden bu haldesin?

Hiçbir şeyi hatırlayamayan zihnin, güçlü olup olmadığını bile cevaplayamıyor. Sıkabildiğin tek yumruğun sadece sıkılmış olmak için varlarmış gibi geliyor sana. Ne kolunu savurmak ne de kendini savunmak için gücün varmış gibi hissediyorsun. Tek yapabildiğinin, acıya karşı haykırmak olduğunu düşünüyorsun. Ve bir de, birkaç saniye sonunda her bir iblisin dişleyeceği vücudunda var olacak acı. Ölümünün hızlı olmasını diliyorsun sadece…

Neden ölüyorsun?

Acının tek göstergesi sadece gırtlağından gelen bağırtı olmuyor. Sıktığın dişlerinle birlikte acını belirginleştirirken, bir anda esas hissettiğinin acı olmadığını anlıyorsun. Giderek kolunda hissettiğin sıcak kan ve dişlere dair hislerin yok olduğunu idrak ediyorsun. Bakışlarının arasında var olan iblislerin iştahına karşı, ne korku ne de kendine dair bir acı hissettiğini fark ediyorsun. Dişlerini sıkmanın nedeninin ve bedenini hareketsiz kılanın acı olmadığını anlıyorsun. Tüm bu tepkilerin saf bir öfkeden ibaret olduğunu anlıyorsun!

Ölmeli misin?

Kendini ilk kez bulmuşçasına açılan gözlerinle birlikte, birkaç saniye önce etini koparmak için birbirlerini ezen iblislerin her birinin adeta çürümeye başladıklarını görüyorsun. Bakışlarını hangi yöne çevirirsen çevir, bitmek bilmeyen çürümüş iblis yığını içinde buluyorsun kendini. Çevreni saran tüm çürümüş iblislerin Her biri üzerine ve seni kendilerine katmak için gelmeye başlıyorlar. Etrafında kaçacak veya sığınacak bir yer bulamıyorsun. Sanki, tüm bu yaşananlar seni bu ölü ve çürümüş bedenlere dönüştürmek için var olmuş gibi görünüyor.

Tüm bu vahşetin içinde duyduğu daha da vahşi bir ağlama sesi, tüm odağının yok olmasına ve sesin kaynağına yönelmene sebep oluyor. İblislerden duyduğun bağırışlardan çok daha gür olan bu ağlama sesi, bir anda tüm iblislerin arasından geçmeye başlıyor! İblislerin ne yapacaklarını bilemez bir şaşkınlıkla etrafa kaçışmaya başlıyor. Tüm iblisler, tek bir ağlama sesinden fazlasıyla ürkmüş gibi etrafa kaçışmaya başlarken, karanlığın içinde parlayan iki gözü görüyorsun. İki gözden akan yaşlar karanlığı saf bir beyazlığa sürüklerken bir anda bir metreden çok az daha uzun boydaki bir iblisin, umarsızca ve ağlayarak koşuşturmaya başladığını görüyorsun. Karşındaki iblis umarsızca koşmayı bırakıp etrafına baktığında, sadece seni fark ediyor ve ağlamasını bir üst tona taşırken sana doğru koşmaya başlıyor.

Image

İblis, tüm aylaklığıyla gözlerini açmadan sana doğru gelmeye başlıyor. Küçük bacakları koşusuna görülebilir bir sempatiklik kavuştursa da, vücuduna yayılan öfkeyi bu iblise karşı da hissetmeden edemiyorsun. Ancak karşındakinin bir bebekten farksız olan hareketleri nedeniyle vücudun hiçbir şekilde hareket etmek istemiyor. Saf öfken bile, bir iblisin ağlaması karşısında yelkenleri suya indirmeye başlıyor. İblisle aranızda birkaç metre kaldığında ise, iblisin bir anda korkuyla duraksadığını ve gözlerinden yaşlar süzülürken sana bakmaya başladığını görüyorsun. Tam bu anda, ince ve korkmuş bir ses duyuyorsun iblisten gelen.

“Daha ne kadar korkutacaksınız beni insan?”

Off Topic
Konuda pasiflik süresi 72 saattir. Önceki konunun devamı niteliğinde olması nedeniyle, önceki konuda -varsa- yapılan pasiflik(ler) bu konu için de geçerlidir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

16 Jun 2022, 02:13

Arkadaşlarını koruma içgüdüsü, vücudunun her yerini sardığında, siyah saçlı kadına karşı tekrardan gülümsemiş, ardından iblislere dönmüştü. Yanında birilerinin olduğunu görmek, ona biraz daha güç katıyordu. Hızla ileriye doğru atılmış, önünde bir yığınla duran ve kendilerini yemek için kuduran, birbirlerini ezip geçmeye çalışan, düşüncesiz yaratıklardan birini kestirmişti gözüne. Kendisinden yaklaşık olarak on santim kadar kısa olan yaratığa, kafa atarak eyleme geçmişti. Ancak bu hareket, iblise değil, sadece kendisine zarar vermişti. Kafasında hissettiği muazzam acıya karşın, iblise hiçbir şekilde zarar verememiş olması onu düşündürmüştü. Vadlena haklıydı. İblislere zarar vermek, beyaz saçlı adam için mümkün değildi. Kısa bir şekilde yutkunduktan sonra, iblislerin kızıl gözlerine tekrardan baktı. Hiçbir şey yapamayacak olmanın gerçeği, bir çivi gibi çakılmıştı zihninin tam ortasına. Karşısındaki iblis, salyalar saçan bir bağırışla genç adamın kulaklarını doldurduğunda, henüz ne yapacağını düşünmeye bile fırsatı olmadan kolunda muazzam bir acıyla odağını kaybetmeyi başarmıştı.

Acı, teninde başladığında çok kısa bir süreliğine olayları idrak etmekte zorlanmıştı. Bir iblise saldırmayı denemiş, kendisi hasar almış ve saldırdığı iblis dişlerini genç adamın koluna geçirmişti. Büyüyen gözbebekleri, zihninde bir bomba gibi patlayan ve tüm vücuduna yayılan korkunç hissiyatla tekrardan küçülmüş ve tekrardan olaya odaklanmaya başlamıştı. Ardından, çektiği acıyı anlatabileceği, hatta daha fazlasını anlatabileceği bir çığlık patlatmıştı. Ölüm, ona doğrudan gelmeyi tercih etmemişti, iblislerin yemeği olacak, belki de buna benzer bir ton acı çekerek yavaş yavaş ölecekti. Damarlarında son damlaları akmaya başlayan tüm gücünü, attığı çığlığa harcamış, nefesi kesildiğinde sanki nefes almayı unutmuştu, tek yapabileceği şey çığlık atmak gibiydi. Hızlı bir nefes… Ardından bir çığlık daha. Arkadaşlarına ne olduğunu bile düşünebilecek durumda değil gibiydi, ancak onların çığlıkları kulaklarında yankı yapmaya başladığında korkuyla çevirdi kafasını. Kızıl Kafa saldırıya uğramış, ardından ise siyah saçlı kadına saldırmışlardı. Genç adam, arkadaşlarının yanında ölmeyi kabullenmiş olsa da ölüm gerçeğiyle karşı karşıya kalmış olmak zihnini oldukça zorluyordu. Sanki, kafasının içinde bir cam milyonlarca parçaya ayrılmış ve hepsi beynine batıyor gibiydi. Artık, nefes almak gibi gerçekleşen bir eylem olan acı çığlıkları durmuyor, gözleri ise korkuyla arkadaşlarına bakıyordu. Onların yanında olmaktan bir yanı gurur duyuyorken, bir yanı onları kurtaramadığı ve burada hep beraber acılı bir ölümle karşılacakları için korkudan tir tir titriyordu.

Korku, arkadaşlarına yardım edememenin verdiği üzüntü, koluna geçirilmiş dişlerin vücuduna yaşattığı acı, hepsi birbirine karışıyordu. Düşünemez duruma geliyordu her geçen saniyede genç adam, burada ölmeden önce düşünceleri karışmaya başlıyordu. Neden buradaydı? Acı bir gülümseme yerleştirdi istemeden suratına. Ona baksaydınız, arkadaşlarını kurtaramamanın, ölümle yüzleşmenin korku dolu gülümsemesini görebilirdiniz. Burada ne işi vardı? Bunca acıyı neden çekiyordu? Pişman mıydı? Değildi. Bu acıyı çekmesinin tek suçlusu kendisiydi, ki bunu da suç olarak görmüyordu. Arkadaşları olarak göreceği insanlarla birlik olmak ve onları kurtarabileceğini düşünmek, onun için muhteşem bir duyguydu. Kendisini canlı hissettiren, tüm vücudunu güçten kudurtabilecek bir duyguydu. Burada neden olduğunu bilmese de, burada yaşananlardan pişman değildi genç adam. Kolundan akan sıcak kan, tüm kolunu uyuşturmaya başlarken zihni ona oyun oynamaya başlıyordu. Bu kadar acıya, korkuya karşılık kendini savunmak istiyor gibiydi beyni. Düşüncelerini birbirine karıştırıyor, başka şeyler düşünmeye, hayal etmeye zorluyordu. Bir yandan, iblisin salyasının kanla birleşerek çıkarttığı koku ve dişlerin birbirine kenetledikçe kolunu kopartmaya çalışırken yarattığı muazzam acı zihniyle savaş verirken, bir yandan tüm her şeye karşı kendini savunmaya almaya çalışıyordu beyni odağını değiştirmeye çalışırken.

Bu savaş, öylesine yoğun, öylesine sert bir savaştı ki, genç adam hiçbir şey düşünmüyordu bile. Gözleri, yavaş yavaş yorgun düşmeye başlıyordu. Göz kapaklarına, tonlarca ağırlık bağlanmış gibi, artık kendi kontrolünden çıkmıştı, kaldırmak için bir güç bile sarf edemiyordu. Ne yumruk atmaya gücü vardı, ne de kendini korumak için bir eyleme geçmeye. Az bir şey kalmış olan gücünü, bağırmak için harcıyordu. Zihninde dolaşan ve odağını değiştirmek için savaş veren o kadar düşünce arasında, tek duyabildiği bir şey vardı, “Hızlıca ölmek istiyorum.” Başka bir düşünceye odaklanamıyordu, arkadaşlarını bile düşünebilecek durumda değildi. Yorgunluk, korku ve acının yanına ekleniyordu. Vücudu iyice yorgun düşüyor, zihni de yavaş yavaş kendini kaybetmeye başlıyordu. Kafasının içi, kocaman bir karanlık gibiydi, kendisine ışık veren tek şey hızlı bir ölüm dileğiydi. O karanlığı sonuna kadar aydınlatıyordu. Sıktığı dişleriyle, göz kapaklarını son bir güçle yavaş yavaş kaldırmaya başlarken, şimşek gibi çarpıyordu beynine başka bir düşünce. Kolundaki sıcak kanın ve dişlerin geçirilmiş olduğu etin acısını dindirmeye başlıyordu bu düşünce. Gerçekten acı mıydı hissettiği? Bedenini bu derece yorgun düşüren, kolunu koparmaya çalışan bu dişler miydi?

Hissettiği saf öfke, bir anda damarlarında dolaşmaya başlarken tekrardan göz kapaklarını kaldırabilecek cesareti ve kudreti buldu kendinde. Öfkenin farkına varmak, genç adamı tekrardan zinde bir konuma getirmeye başarmıştı. Kendisini tekrardan canlı ve güçlü hissediyordu. Öyle bir öfkeye sahipti ki, kolunun acısını her an unutabilirdi. Damarları patlayacakmışcasına güçlü ve kudretli hissettirirken, tekrardan açtı gözlerini. Sanki, yeni bir hayata açılmış gibiydi, ölüm gerçeğini atlatmayı başaracak gücü kendinde bulmuştu. Ancak, karşısındaki düşmanları birer birer çürümeye başlarken, olduğu yerde kalmıştı. Az önce kendisini yemek için birbirlerini ezen, koluna dişlerini koparmak adına geçiren bu yaratıklar, şimdi yavaş yavaş çürüyorlardı. Gözleri etrafını taramaya başladıkça, yaşayan bir yaratık kalıntısı bulamıyordu. Burada gözlerini açmadan önce gördüğü rüya ya da anısı gibi, bu çürümüş yaratıklar da kendisini onlara katmak istiyordu. Yaşanan her şey, gördüğü imgeler gibi onu da çürümüş bir et yığınına dönüştürmek istiyor gibiydi. Kaçacak, saklanacak bir yer bulamıyordu. Kaçma isteğinin verdiği heyecan ve adrenalinle etrafına daha hızlı bakınıp, beynini daha güçlü bir şekilde çalıştırmaya çalışırken, duyduğu vahşi ağlama sesiyle her şeyi bir kenara bırakmıştı. Kaçmak için hareketlenen vücuduna engel olan ağlama sesinin sahibini aramaya başladı gözleri tekrardan korku ve öfkeyle…

Diğer iblislerin aksine, daha gür bir ağlama sesi… İblisler ne yapacaklarını bilemez bir halde kaçışmaya başlarken, genç adam buna bile dikkat edemiyordu. Yeni bir düşmana sahipti belki de, diğer iblisleri kaçırabilecek düzeyde bir düşman. Karanlığın içinde gördüğü bir çift kızıl göz, sol elini hızla sağ koluna atmasına ve savunma pozisyonu almasına sebep olmuştu. İçinde hissettiği saf öfke, önceden iblise zarar veremediğini unutmasını sağlamış, bir tehlikeye karşı tekrardan saldırıya geçmeye hazırlamıştı bedenini. Sanki vücudunun kontrolünü kaybetmiş, tamamen öfkesine bırakmıştı tüm kontrolü. Tekrardan muazzam bir acıyla birlikte gelecek yavaş ölümü tadabileceği ihtimali neredeyse küçücük bir düşünceydi artık. Ayaklarını hafifçe kenara ayırmış, aşağı doğru sallanan sağ kolunu sıkı bir şekilde tutmuş, vücudunun üst kısmını hafifçe aşağı doğru eğerek kızıl gözlere odaklanmıştı. Bir avcı gibi hazırda bekliyordu, bir ihtimale karşı harekete geçebilecek gibiydi. Karşısındaki tehlikenin, iblisleri kaçırmasından dolayı daha büyük bir düşman olduğunun farkındaydı. Korku, bedenine işlenmekte zorluk çekiyordu, zira öfkesi savaşmaya bile gerek duymadan tüm vücudu ele geçirmişti. Arkadaşlarının yanında olmaması, tek başına kalmış bir adamın tek dayanak noktasının öfkesi olması, bu durumda onu rahatsız etmiyordu. Nefes alışverişi hızlanmaya başlarken, adrenalin de bedenine ortak olmaya başlıyordu. Tek bir hareket, tek bir saldırı, genç adamın ölümüne sebebiyet verecek tehlikeye karşı savaşa geçeceği belirtilerdi. Sıkılmış dişleri, öfkeden daha sert sıkmaya başladığı sol eli ve keskin bir şekilde odaklandığı gözleriyle bekliyordu belki de ölümüne sebep olacak düşmanını.

Ancak, iki gözden akan gözyaşları, karanlığı beyaza boyamaya başlarken, bir metreden biraz daha uzun bir iblisin ağlayarak koşturduğunu görüyordu. Diğer iblislerin aksine, bu iblis ağlıyordu. Tekrardan aklına getirdi o korkunç görüntüyü, kendisini yemek için can atan, birbirlerinin üzerinden atlayan yaratıkları. Onların aksine bu çok daha farklıydı, ağlayarak koşturuyordu sadece. İblis, koşmayı bırakıp, genç adamı fark ettiğinde, ağlamasını biraz daha arttırıp üstüne koşmaya başlamıştı. Kendisine saldıracağını düşünen beyaz saçlı, biraz daha hızlı bir şekilde tepki vermeye çalışıp kendisini daha iyi bir savunma pozisyonuna sokmaya çalışırken, iblisin gözlerini açmadan ona doğru koşturması dikkatini çekiyordu. İblise odaklanmış, küçük bacakları koşusuna tatlılık katıyordu. Ancak, bu koşturma bile öfkesini dindirmeye yetmemişti. Genç adam her an saldırmaya hazırdı, bu iblisin de az önce kendi etini yiyen diğer iblislerden farkı olmamalıydı. Sadece, yemeğini arıyordu belki de. Bu yüzden ağlıyor olabilirdi, açlıktan. Ancak o zaman, neden diğer iblisler gibi yemek gördüğü için kudurmuyordu? Diğer iblisler neden bu iblisten kaçmıştı? Karşısındaki iblisin bir bebekten farksız olan hareketlerine karşılık, hiçbir şey yapmak istemiyordu. Saldırmak, savunmak, hiçbir şey. Sadece izliyordu merakla. Bu iblis kimdi ve neden bebek gibi hareket ediyordu?

İblisin ağlayışları karşısında, öfkesi yavaş yavaş dinmeye başlıyordu. İblis karşısına gelmiş, birkaç metre kaldığında durmuştu. İblisin korktuğunu görebiliyordu, gözyaşları akmaya devam ederken göz göze gelmişlerdi. İblis, ince ve korkmuş bir sesle, kendisine daha ne kadar korkutacağını sormuştu. “Ha?” Genç adamın ilk başta verebildiği tek tepki bu olmuştu. Bu iblisler değil miydi bu adamın kolunu koparmaya çalışan, acıyı iliklerine kadar tattıran. Bu iblis ve bunun arkadaşları değil miydi genç adamı yemek için kuduran? “Korkutmak?” Biraz daha artmaya başlıyordu şaşkınlığı. Ne yapmıştı ki onu korkutacak? Bütün gün kendisi korkmuş, acıyı yaşamış, hızlı bir ölümün gelmesini dilemişti. Şimdi ise, bir iblis ona daha kendisini ne kadar korkutacağını soruyordu. Şaşkınlığını birkaç dakika kadar sürdürdü, olanlara anlam veremiyordu. Şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmış gözleri yavaş yavaş küçülmeye başlarken, sağ kolunu sıktı tekrardan acısını hissederek.

“B-ben, seni korkutmadım ki. Neden ağlıyorsun?” Açıklama yapma ihtiyacı hissediyordu bu bebek gibi davranan iblise. Belki de, kendisiyle oyun oynamaya gelmişti, genç adamı gafil yakaladığı bir anda tekrardan saldıracaktı. Bilemiyordu, ancak bu iblise karşı öfkesini de yansıtamıyordu. “Benim kolumu, az önce kaçırdıkların ısırmıştı. Arkadaşlarımı korumak için aralarında kalmıştım. Ben, korkuyu iliklerime kadar hissettim. Kolumu görüyor musun?” Kolunu gösterdi hafifçe. “Acıdan attığım çığlıkları duymadın mı?” Derin bir nefes aldı, hala tetikte bekliyordu. Karşısındaki iblisin neyi amaçladığını bilmiyordu. Tekrardan sol eliyle sıktı sağ kolunu. “Beni öldürecek misin, yiyecek misin bilmiyorum. Ancak ben seni korkutmadım, hiç kimseyi korkutmak gibi bir niyetim olmadı. Burada tanıştığım siyah saçlı bir kadın ve kızıl kafalı bir adam vardı. Onlar benim arkadaşım oldular, onları korumak için öne atıldım. Tabi, sayende…” Bakışlarını keskinleştirdi beyaz saçlı adam, iblisten çekiniyordu hala içini açsa da. “Sayende onlardan kurtuldum. Eğer beni öldüreceksen veya yiyeceksen, son sözlerimi söylemek için iyi bir şans heralde.” Arkadaşlarının kurtulmuş olmasını umdu o anda. Onların çığlıklarını tekrardan hatırladı. Buruk bir gülümseme yapıştırdı yüzüne. Hem kurtulmuş olduklarını düşünmenin sevinci, hemde kurtulamamış olmalarının üzüntüsü bir aradaydı. “Umarım arkadaşlarım kurtulmuştur. O iblisleri kaçırdığın için teşekkür ederim, ağlama lütfen.” Gülümsemesini biraz daha büyüttü bedenini rahatlatırken. “Beni öldüreceksen hızlı yap lütfen. Acı çekmek istemiyorum.” Gülümsemesi, iblisin gözlerine baktığında biraz daha büyüdü. Belki de, daha önceden kabullendiği ölümün daha acısız olabileceği ihtimali onu gülümsetiyordu. Sağ gözünden akan bir damla gözyaşı yanağını sıcak bir şekilde ıslatırken, tekrardan arkadaşlarının kurtulmuş olmasını umdu. Sol gözü de bu esnada, sağ gözüne eşlik etmeye başladı. Son anında, gülümsemesine buruk bir şekilde eşlik eden gözyaşlarıyla iblise baktı. Daha önceden dilediği gibi, ölecekse bile hızlıca ölmenin umuduyla...
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

16 Jun 2022, 16:06

Karşında beliren iblis, sen konuşmaya başlayıp sürdürdükçe, sanki yarasına basılan kendisiymiş gibi ağlamasını arttırıyor. Bir an, ağlama sesleri arasında kaybolan cümlelerini duymaya çalışıyorsun. Her ne kadar iblise ağlamamasını söylesen de, bu sözlerin onu hiç de telkin eder gibi durmuyor. Sözlerin sonlandığında ise, avazı çıkana kadar bağırarak ağlamaya başlayan iblis bir anda kendini yere atıyor ve dövünmeye başlıyor! Ne olup bittiğinle ilgili hiçbir fikrin yokken, az önceki vahşet ile şimdiki zırlama arasındaki tezatlıkta sıkıştığını hissediyorsun.

Yarım dakika kadar yerde ağlamaya devam eden iblis, bir anda sırt üstü kalmış bir şekilde durup sana bakıyor. Gözlerinden hala yaşlar dökülmeye devam ederken, seninle göz göze geldiği anda bir kez daha zırıldamaya başlıyor. “S-s-s-seeen!” diyerek ağlamasının arasında cümlelere kurmaya çalışan iblis “Ko-ko-kor-kunç… korkunç b-b-b-bir in-in-sansın!” diyor. Sarf ettiğin cümlelerin ve döktüğün göz yaşının iblis üzerinde hiçbir tesiri olmadığını görebiliyorsun. Ancak elinden ne geleceği konusundaki kararsızlığın bir sonraki adımını atmana engel oluyor. Bu boşlukta iblis bir anda olduğu yerden kalkıyor ve sanki az önce ağlayan kendisi değilmiş gibi mümkün mertebe kızgınlığını göstermek için kaşlarını çatıyor. Ancak pullu derisinde parlayan gözlerini ne kadar sinirli bir şekilde dikmeye çalışırsa çalışsın, barındırdığı sevimliliği gizleyemeyen iblis “Ne birini öldürürüm ne de insan yerim! Bir kere tadına baktım ve iğrençti! Siz insanların eti çok yağlı ve yavan! Ayrıca dişlerim insan etini de kesmiyor!” diyor ve cümlesinin sonunda “Püüeeh!” diyerek beceriksizce yere tükürmeye çalışıyor. Ağzından çıkan birkaç damla tükürüğün yanısıra, ağzının kenarından süzülen salya, iblisin tükürme konusundaki başarısızlığını ortaya koyarken, iblis tek bir hamleyle tüm salyasını geri çekip yutkunuyor.

Cümlelerinden sonra bir sağa bir sola adımlamaya başlayan iblis, kızgın tavrını sürdürmeye niyetli gibi görünürken bir yandan da “Beni korkutan sensin tabi! Onca iblisi buraya senin etinin kokusu çekti!” diyor. Hemen ardından küçümser ama sempatik bir şekilde gözlerini deviriyor ve “Bir de kendini ısırtmışsın!” diyor. Tam bu esnada sanki büyük bir hata yaptığını fark etmiş gibi irkilen iblis, gözyaşlarını bir kez daha akıtmak üzereyken kendini zar zor tutuyor ve bakışlarını beceriksizce keskinleştirmeye çalışırken “Dişlerim kesmiyor diye, ağlıyorum diye, bir de senden korktuğumu söyledim diye sakın beni hafife alma insan! Çünkü ben kudretli bir EJDERHAYIM!” diyor sahte bir tehditvari tavırla.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

17 Jun 2022, 01:16

Genç adam, konuşmasını sürdürmeye devam ederken karşısındaki iblis ağlamasını daha fazla arttırıyordu. Henüz ne olduğuna tam olarak anlam veremese de, aklındaki düşünceler sabitti. Karşısındaki iblisin bir an önce kendisini öldürmesini diliyordu, bunun oldukça hızlı bir şekilde bitmesini ve acı çekmeden kurtulmak istiyordu. Ağlama sesi artmaya başlarken, genç adam kendi cümlelerini bile duyamayacak duruma gelmişti. Sözleri bittiği zaman, kendini atıp yerde dövünmeye başlayan iblise baktığında gözleri şaşkınlık açılmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu, iblisin neden kendisinin işini bitirmediğini bilmiyordu. Hazır bir avdı, ölmeye bile tamamen hazırlanmıştı ancak karşısındaki iblis ağlamaya devam ediyor, yerde zırlıyordu. Az önce iblisleri kaçıran, onlardan daha vahşi bir şekilde ağlayan bu iblis, şimdi ise yerde kendi kendine dövünüyordu. Ne yapacağını bilmiyordu genç adam, şoke olmuş bir şekilde beklerken iblisin sırt üstü yatarken durmasıyla gözlerini gözlerine kenetledi.

Göz göze geldiklerinde, genç adamın gözlerindeki şaşkınlık açık bir şekilde okunabilirken iblis tekrardan zırlamaya başlıyordu. Ağlaması başlarken, aralara sıkıştırabildiği cümleye karşılık genç adamdan bir tepki gelmemişti. Hala olayı idrak etmekte ve ne yapacağını düşünmekte zorlanıyordu. Kendisinin korkunç bir insan olduğunu belirtirken, bunu bir iblisten duymak, özellikle kolunu koparanların arkadaşından duymak çok anlamlı değildi. Az önce kurduğu cümleler, ağzından dökülen kelimeler iblis üzerinde hiçbir etki yaratmamış olmalıydı. Yine de, hala kendisine saldırması söz konusu olabilecek iblise karşı bir harekete geçemiyordu. Onun bu bebeksi haline kanmakta istemiyordu, bu yüzden şaşkınlığını sürdürerek iblisi izlemeye devam etti. İblis, ayağa kalktıktan sonra kızgınlığını belli edercesine kaşlarını çatarken oluşan tatlılık karşısında, şaşkınlığını bir kenara atmış, yüzünü yumuşatmıştı. İblis, ne insan yiyeceğini ne de birini öldüreceğini belirtirken, bir yandan insan etinin güzel olmadığını söylüyordu. Dişleri insan etini kesecek kadar da keskinleşmemiş. Yani genç adamı ısırması pek imkanlı durmuyordu. Biraz daha içi rahatlamıştı.

Cümlesinin sonunda tükürmeye çalışıp, pek fazla beceremeyen iblise bakarak gülümsedi hafifçe. Karşısında oldukça sevimli bir iblis duruyordu. Ona karşı ne yapacağını bilmiyordu ancak diğer iblislere nazaran kendini daha güvende hissetmeye başlıyordu. İblis tek bir hamleyle tükürmeyi başaramadığı tükürüğünü geriye çekerken, bir sağa bir sola doğru adımlamaya başlıyordu. Bu noktada, genç adam, yavaşça yere doğru oturmak için hazırlanıyordu. Bedeni zaten yorgun bir durumdayken, iblisin karşısında ayakta kalma isteği iyice yok oluyordu. Kızgın tavrını korumaya devam ederken, kendisini korkutanın genç adam olduğunu, etinin kokusunun iblisleri buraya çektiğini söylüyordu. Bu iblis, diğer iblislerden korkmuş olabilir miydi? İblis, birde kendini ısırtmışsın dediğinde, genç adam sanki karşısında kendisini düşünen birisi varmış gibi hissediyordu. Bu his bir anlığına yaşanmış, sonrasında ise bu olayın yaşanmasında genç adamın güçsüzlüğü var olmuş gibiydi. Bu iblislere kendini ısırtmak, güçsüzlük başarısıymış gibi konuşuyordu sanki. İblis, bir anda irkilirken, gözyaşları tekrardan akmak üzereyken bakışlarını keskinleştirmeye çalışıyor ve kendisini hafife almaması gerektiğini, kendisinin kudretli bir ejderha olduğunu söylüyordu. Genç adam, iblise biraz daha dikkatli baktığında ejderhayı andıran detaylar olduğunu görse de buna inanmakta biraz zorlanıyordu. Karşısındaki bebek bir ejderhaymış gibi geliyordu.

Bu noktada, yere bağdaş kurarak oturmaya başlayan genç adam, henüz oturmak üzereyken söze giriyordu. “Bende kudretsiz bir insanım, memnun oldum Kudretli Ejderha.” Sakin bir şekilde çıkmıştı kelimeler ağzından. “Aslında sana sormak istediğim bir şeyler var, ancak benden korkmaman gerekiyor. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum, geçmişimi hatırlamıyorum. Yani o iblisleri bile isteye çekmedim kendime, korkacağını bilseydim çekmezdim.” Samimi bir şekilde konuşmasına devam eden genç adam, bu noktada belki de ejderhayı güldürmeye karar vermiş olacaktı ki, küçük bir espri yapmaya karar verdi. “Benim etim pek yağlı durmuyor Kudretli Ejderha, baksana kas dolu.” Ejderhaya kocaman gülümserken, tekrardan söze giriyordu. “Şimdi birkaç soru sormak istiyorum, beni öldürmeye niyetin olmadığını söyledin. Bir ismin var mı? Kudretine yakışan bir isim? Birde burada arkadaşlarım vardı, onları kurtarma şansım varsa hala yanlarına gitmek isterim. Nasıl gidebilirim? Bir anda iblisler yok olduğunda, onları da göremedim. Onları korumak için ısırılmıştım zaten. Onları bulmak benim için önemli, koruyacağıma ve yanlarında olacağıma söz verdim. Yanlarına nasıl gidebilirim?” Sorularını teker teker sorduktan sonra, samimi bir şekilde gülümsemeye devam etti ejderhaya doğru. Belki de, korkusunu atabilirdi minik kudretli ejderha, en azından samimi bir gülümsemenin korkuyu yenebileceğine inanıyordu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Jun 2022, 09:47

Karşındaki iblisin sahte tehditlerine karşılık yere oturmak için hareketlendiğin anda söze giriyorsun. Ancak senin bu hareketlenmen, iblisin korkuyla bir adım geri atmasına neden oluyor. İblis, bu geri adım atmasını başkaca cesur sözlerle açıklamak için bir şeyler gevelemeye çalışsa da, ağzından bir anlam ifade eden kelimeler çıkmaması neticesinde oturup konuşmaya başlıyorsun. Söylediğin ilk cümlelere karşılık olarak iblis, kudretin kendinde olduğunun ifade edilmesiyle çocuksu bir böbürlenme yaşıyor. Göğsünü olabildiğince dışarı doğru çıkarıp bakışlarını sertleştiren ve alnını havaya doğru kaldıran iblis, bu haliyle normal görüntüsünde çok daha az heybetsiz görünse de, bu çocuksu davranışını da şu an sorgulamak niyetinde olmuyorsun. İblisi güldürmek için girdiğin çaba ise pek karşılığını bulamıyor. Sen her ne kadar gülümsesen de iblis “kudret pozunu” pek bozmak istemez gibi duruyor. Ancak sözlerin bir anda iblisin ismini öğrenme noktasına geldiğinde, iblisin bir anda korku dolu bakışlarla sana bakmasına neden oluyor.

Adını sorduktan sonraki cümlelerini pek duyduğuna emin olamadığın iblis bir anda etrafta koşuşturmaya başlarken bir yandan da sürekli olarak “Adımı sordu!” diye bağırdığını duyuyorsun. Ardı ardına onlarca kez bu iki kelimeyi söyleyen iblisin, bir yandan da tekrar ağlamaya başladığını görmen, yanlış bir adım attığının göstergesi oluyor. Ancak bu aşamada iblisin korkusuna ve ağlamasına müdahale edebilmen de çok olası görünmüyor. Dolayısıyla iblisi bir süre kendi haline bırakmanın en doğrusu olduğunu düşünüyorsun. Neticede, iblis her ne kadar korkmuş ve ağlıyor olsa da, etrafında çember çizen hareketlenmesinin dışında senden uzaklaşacak gibi durmuyor.

Yaklaşık bir dakikayı bulan bu olay neticesinde biraz da başı döndüğü belli olan iblis hemen önünde duruyor ve bir yandan ağlayıp bir yandan da çemkirerek “Bunu nasıl bana sorarsın insan! Adımı sana söyler miyim sanıyorsun? Adımı söyleyip beni buradan götüreceksin öyle değil mi? Sen gerçekten korkunç birisin!” diyor. Ancak sözleri bununla sınırla kalmayan iblis “Bir de bana yalanlar söylüyorsun arkadaşlarınla ilgili. Sen gerçekte kötü kalpli korkunç bir insansın! Öyle olmasaydın bu kadar uzun boyun olmazdı zaten!” diyor. Hemen ardından iblis “Sakın bana yaklaşma yoksa seni pençelerimle yok ederim korkunç yalancı insan!” diyor, birkaç dakika önceki sahte tehditlerinden çok daha gerçekçi bir yüz ifadesiyle.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

17 Jun 2022, 14:58

Genç adam, karşısındaki iblisin tehditine rağmen oturmaya devam ediyordu. İblisin, kendisine bir şey yapmayacağını düşünse de, bu oturuşun başlangıcında iblisi tekrardan korkutmayı başarmıştı. Ejderha, korkusunu bastırıp cesur sözler etmeye çalışsa da pek anlamlı olan cümleler kurmuyordu. Ağzından çıkan ilk kelimelere karşın, ejderha çocuksu bir şekilde böbürlenmeye başlıyordu. Kendisini belki de daha güçlü gösterdiğini düşündüğü duruşuyla diğer kelimeleri pek de tınlamayan iblise karşı daha da gülümsedi. Böyle çocuksu tavırlara sahip bir iblis ile karşı karşıya gelebileceğini düşünmemişti. Özellikle, önceki iblislerin tavırlarından sonra, bunu hiç beklemiyordu. Bir tarafta, konuşmak yerine anında saldırıya geçerek genç adamı yemeye çalışan iblisler, diğer tarafta ise kudreti kendisine hatırlıtılınca bir kahraman pozu veren ejderha iblis. Yine de, her şey bir noktaya kadar güzeldi. Genç adam, istemeden de olsa işin içine sıçmayı başarmıştı. Tek bir soruyla, belki de diğer sorularına cevap alabilecekken, artık “gerçekten” tehdit ediliyordu.

Her şey, beyaz kafalının ismini sormasıyla başlamıştı. Ejderhanın korkusu artmış, bir anda etrafta koşuşturmaya başlamıştı. Adını sormasının büyük bir problem olduğunu anlamak zor değildi, zira Kudretli Ejderha iki kez bu cümleyi tekrar ettikten sonra tekrardan ağlamaya başlıyordu. Kudretli Ejderhanın korkusuna ve ağlamasına müdahale edebilecek gibi değildi, bu yüzden yanlış bir şey yapmanın verdiği pişmanlıkla izlemeye başladı iblisi. Kudretli Ejderha korkmuş hareketlerle etrafında çember çizerken, sadece beklemekle yetinmeyi uygun görmüştü. Bir süre sonra susacağını düşünüyordu. Bir dakika kadar etrafında döndükten sonra, başı döndüğü belli olan iblis hemen önünde durmuş ve suçlamaya başlamıştı genç adamı. Adını söylerse, Kudretli Ejderhayı buradan götüreceğini söylüyordu. Bu yüzden söyleyemeyeceğini belirtiyor, bir de yalanlar söylediğini söylüyordu. Kötü kalpli bir adam olmasaydı boyu bu kadar uzun olmazmış. Son cümleye gülmek üzereyken, tekrardan kendini toparlamış ve sinirli bir şekilde bakmaya başlamıştı. Kudretli Ejderha kendisine yaklaşmamasını, yoksa pençeleriyle yok edeceğini söylediğinde genç adam bunun gerçek bir tehdit olduğunu anlamıştı.

“ÖZÜR DİLERİM!” Diye bağırdı aniden. Ardından derin bir nefes aldı ve Kudretli Ejderhaya baktı. Ejderhanın kudretinden bahsederek tekrardan sakinleşmesini sağlayabilirdi. Zira neyden bahsettiğini bile bilmiyordu henüz. Otururken dizlerinin üstüne doğru geçip, emekler gibi hafifçe ilerledi. “Sakin ol.” Dedikten sonra sol eliyle ejderhanın sağ bileğini kaptı. Pençesini kendi boğazına dayadı. “Gözlerine bakıp her şeyi anlatacağım düzgünce. Kudretinle yalan söylediğimi anlayabilirsin değil mi? Anladığın anda boğazımı parçalayabilirsin. Yalan söylemiyorum ve ismini sorduğum için özür dilerim. Sadece dinle.” Derin bir nefes aldıktan sonra tuttuğu eli bıraktı. “Buraya ilk kez geliyorum ve geçmişimden hiçbir şey hatırlamıyorum. Sadece ne olduğu belli olmayan rüya gibi bir şey gördüm, birkaç korkunç görüntüydü ve geçmişime mi ait, yoksa başka bir şey mi bilmiyorum. Uyandığımda, benim gibi geçmişini hatırlamayan kişilerle birlikteydim. Vadlena denen bir kadın, burada bize yardımcı olacağını söyledi, daha doğrusu yardımcı olmaktan nefret etse de sanki bunu yapmak zorundaymış gibi davranıyordu. Tabi, siyah saçlı bir kadın vardı. Baştan beri buradaysan görmüşsündür belki. Ona hakaretler edince, aynı yolda olduğum ve arkadaşım olarak görebileceğim insanların üzerine hakaret yağmasına dayanamadım. Bana hakaret edilmesi sıkıntı değil, ama arkadaşıma edilince gücendim, öne atıldım. Bir şey olursa koruyacağımı söyledim ancak bu kadar basit değilmiş.”

Derin bir nefes aldı tekrardan genç adam. Yaşadığı o acıyı, korkuyu tekrardan hatırladı. Sonra boğazındaki pençeye dikkat ederek kafasını salladı hafifçe zihnini toparlamak için. “Özür dilerim düşüncelerim karıştı. Neyse, etrafımızda iblisler belirince tabi içimi çok büyük bir korku kapladı, ancak bir yandan arkadaşlarımı koruma içgüdüsü beni harekete geçirmeye başladı. Yani bir şeyler yapmalıydım, ama tekrardan onlara söyledim. Buradan gidecekseniz gideceğim, yoksa sizinle öleceğim dedim. Nasıl olsa hiçbir şey hatırlamayan bir adamım değil mi? Kaybedecek neyim olabilir? Bir hatıram, bir anım yok. Tek bildiğim, korkunç bir rüyadan uyanıp korkunç bir diyara adım attığım. Neyse, sonrasında iblisin birine kafa atmaya çalıştım ancak hasar vermem mümkün olmadı. Kendim zarar gördüm. Sonrasında kolumu ısırdılar ve sen beni kurtardın. Teşekkür ederim Kudretli Ejderha.”

Teşekkür ederken samimi bir şekilde gülümsedi genç adam. Sonrasında sözlerine devam etti. “İsmini sorduğum için özür dilerim, ben burayla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Kendi ismimi de. Ondan sormak istedim. Madem gerçek adını öğrenemiyorum, sana Kudretli Ejderha diyeyim. Kudretine yakışacak şekilde. Sen de bana Beyaz Kafa dersin, malum saçlarım beyaz. Hehe.” Gülümsemesi neredeyse tüm yüzünü kaplayacak durumdaydı. “Yalan söylemediğim konusunda anlaştık mı? Şimdi, lütfen bana söyle, buradan nasıl çıkabilirim? Arkadaşlarım için endişeleniyorum, yanlarına dönmem iyi olabilir. Bu iblisleri kolayca alt ettin gerçi, bana yardım etmek istersin belki. Ben bir şey yapamıyorum pek, senin kadar kudretli olamadım henüz.” Samimi bir kahkaha attıktan sonra, beklemeye başladı ejderhayı. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini merak ediyordu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Jun 2022, 09:47

Özrünü dilemek için bağırarak söze girdiğin anda, karşındaki iblis bir anda yerinden sıçrıyor korkuyla. Gözleri ufaktan dolmaya başlayan iblisin sağ bileğini yakaladığın anda, iblisin kaçmak için hareketlenmeye başlamaya çalıştığını, ancak bileğinden yakalanmış olması nedeniyle yerinde debelenir gibi hareketler yaptığını görüyorsun. Bununla birlikte göz yaşları birden akmaya başlayan iblis tüm korkusuyla gözlerinin içine bakıp sanki hayatı için sana yalvarmaya başlıyor. Bu noktada konuşmana tam odaklanamamış gibi dursa da, cümlelerin devam ettikçe iblis de senden kurtulmak için hareketlenmesini azaltıyor. İblis titreten pençesini bir şekilde sabit tutmaya çalışırken, konuşman diğer iblislerin belirdiği andan sonrasına geldiğinde, anlatımlarının iblisi hüzünlendirdiğini hissedebiliyorsun. Geldiğinden beri birkaç hissi aynı anda yaşamanın getirdiği bir yorgunlukla yüzünde şapşal bir ifade beliren iblis seni dinlemek için kendini zorluyor gibi duruyor. Konu iblise kafa atmana geldiğinde ise, karşındaki iblisinin katıla katıla gülmeye başladığını görüyorsun. Bu kahkahanın en azından iyiye işaret olduğuna yorarak konuşmanı yüzüne kondurduğun gülümsemeyle sonlandırıyorsun.

İblis, kahkahalarını konuşmanın sonlanmasıyla yavaş yavaş keserken temkinli bir şekilde “Tamam, yalan söylemediğine inanıyorum. Yoksa bir iblise kafa atmayı düşünen birinin yalan söyleyebilmesi mümkün değil.” diyor kıkırdayarak. Bu alaycı ton başkaları için belki de rahatsız edici olsa da, senin kulağına bu şekilde gelmiyor. En azından iblisin sana karşı niyetinin bu olmadığını bir şekilde sezebiliyorsun.

İblis bu aşamada hafif düşünceli bir şekilde etrafına bakınırken “Doğrusu neden benden kaçtılar hiçbir fikrim yok. Hepsi de azman gibi korkunç yaratıklardı! İsteseler beni bir yumrukla öldürürlerdi! Ama bazen benden kaçıyorlar. Sanırım benim gibi güçsüz ve ağlak bir iblise tahammülleri yok.” diyor gözlerinde bir doluluk belirirken. Ancak bu halinden kendini hızlıca sıyıran iblis “Yani ben de o kadar kudretli değilim aslında.” diyor oldukça kısık bir sesle ve söylemiş olduğu yalanın açığa çıkmış olmasından çekinircesine. Hemen ardından ise bakışlarını suratına dikiyor ve ağlamamak için kendini zor tutarken “Buradan nasıl çıkarız ben de bilmiyorum ki!” diyor. Hemen ardından ise gözyaşları hızlıca yanaklarından süzülmeye başlıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

20 Jun 2022, 13:52

Genç adam, her ne kadar pişman olduğunu dile getirmek için bağırmış olsa da, karşısındaki Kudretli Ejderha’yı korkutmayı başarmıştı. Daha dikkatli davranması gerektiği kafasına kazınmıştı bu andan sonra. Kudretli Ejderha’nın eline koz vermek için bileğini yakaladığında, ejderha kaçınmak için elinden geleni denemiş, gözleriyle sanki yalvarıyor gibiydi. Beyaz Kafa’nın her ne kadar kötü bir amacı olmasa da, Kudretli Ejderha’nın eline koz vermek bile onun güvenini tazelemeye yetmemişti. Ancak, genç adamın ağzından her bir kelime döküldükçe Kudretli Ejderha biraz daha konuşmaya odaklanıyor, hareketsizleşmeye başlıyordu. Bir yandan pençesini sabit tutmaya çalışan Kudretli Ejderha, bir yandan hüzünlenmeye başlamıştı. Beyaz Kafa, daha iyi anlaşabildiklerini düşünüyordu. Kudretli Ejderha, genç adamı dinlemek için kendini zorluyor gibi dururken, iblise kafa attığını söylediğinde katıla katıla gülmeye başlamıştı. Genç adam, bu kahkahanın iyi bir şey olduğunu, aralarının düzeldiğini düşünerek gülümsemişti.

Kudretli Ejderha, yalan söylemediğine inandığını, iblise kafa atan birinin yalan söylemeyeceğini söylüyordu. Genç adam, iblisin cümlelerinin ardından bir kahkaha patlattıktan sonra tekrardan geriye doğru çekilerek bağdaş kurmuştu. “Garip bir hareket değil mi? Bir şey bilmiyorum ki burayla ilgili, aklıma gelen ilk şey kafa atmak oldu.” Tekrardan kahkahasına devam ederken, iblisin düşünceli bakışlarıyla kahkahasını azaltmış, Kudretli Ejderha’yı dinlemeye başlamıştı. Kudretli Ejderha neden kaçtıklarını bilmediğini, iblislerin aynı azmana benzediklerini ve kendisini tek yumrukta öldürebileceklerini söylemişti. Diğer cümlesi ise, kendisi gibi güçsüz ve ağlak bir iblise tahammül edemediklerini düşündüğüydü. Gözleri dolarken, kısık bir sesle o kadar kudretli olmadığını söylemişti. Bakışlarını genç adamın suratına dikerken, kendini ağlamamak için zor tutuyor ve buradan nasıl çıkıldığını bilmediğini söylüyordu, gözyaşları hızlıca süzülmeye başlarken. Genç adam, karşısındaki Kudretli Ejderha için üzülmüştü. Tekrardan yanına emeklerken, bir yandan kocaman gülümsedi.

Karşısında kocaman bir çocuk, belki de kocaman bir bebek vardı. Kudretli olduğu söylenince böbürlenen, kendini güçsüz ve ağlak gören, sürekli ağlayan ve duygularını yaşayan. Genç adamın oldukça ilgisini çekmişti. Tekrardan karşısına vardığında gülümsedi Beyaz Kafa, kollarını iki yana açtı ve Kudretli Ejderha’ya sarıldı. Bir çocuğa ya da bir bebeğe böyle davranılmalıydı değil mi? Her şeyden önemlisi, bir arkadaşa, böyle davranılmalıydı. Arkadaşın üzülüyorsa ona sevgini göstermelisin, arkadaşın kendini kötülüyorsa ona doğruları göstermelisin. Fazla sıkı sarıp korkutmamaya özen gösterirken, bir yandan zoraki değil samimi bir sarılma olduğunu belirtecek şekilde sıkıyordu. “Hadi ama, sen beni kurtardın Kudretli Ejderha. Onları kudretinle kaçırdın, beni kudretinle kurtardın. Böyle bir ejderha mı kudretli değil?” Kelimeleri bittikten sonra geriye doğru çekildi, ejderhanın bir adım ötesinde bağdaş kurarak oturdu. “Arkadaş olalım mı? Ben kendim hakkında pek bir şey bilmiyorum, dedim ya anılarım yok. Ama senin gibi Kudretli ve hayatımı kurtaran bir arkadaşımla yeni anılar oluşturmak ve anılarını dinlemek isterim…” Bu noktada, oldukça komik ve böbürlenmiş bir surat ifadesi yapıştırdı yüzüne. Bir eliyle ağzını kapatıp fısıldayarak konuşmaya başladı. “Bence o iblisler kudretinden kaçtılar. Baksana bana, bende kudret yok, kafa attım geri sektim. Ama sen onları anında yok ettin. Benim için buranın en güçlü Ejderhası sensin.” Cümleleri bittiğinde yüz ifadesini sildi hızlıca, tekrardan gülümsedi karşısındaki ejderhaya güvendiğini belirterek.

Buradan nasıl çıkabilecekleri hakkında bir fikri vardı ancak bunu söylemeye çekiniyordu. Kudretli Ejderha, isim konusundan bahsetmişti. İsmini söylerse, buradan alıp gidebileceğini söylemişti. Belki de, karşısındaki iblisin ismini öğrenmesi gerekiyordu. Daha yeni güvenini kazanmışken, bu fikrini ortaya atmamaya karar verdi. Bunun yerine, şimdilik eğlenmeyi ve eğlendirmeyi tercih ediyordu. Bir elini çenesine attı, ciddi, düşünür bir yüz ifadesi takındı. “Şimdi çok önemli bir konumuz var Kudretli Ejderha.” Derin bir nefes aldıktan sonra ejderhanın gözlerine baktı. “Özel bir selamlaşma bulmamız gerek.” Ciddi olduğunu tekrardan belirtircesine kafasını salladı aşağı yukarı. “Bizim özel bir selamlaşmamız olmalı. Karşılaştığımızda bu selamlaşmayı yapmalıyız. Hatta adı da Kudretin Selamı olmalı.” Fikrinde tekrardan ciddi olduğunu ve kendi fikrini beğendiğini belli edercesine tekrardan kafasını salladı aşağı yukarı. “Bence önce yumruk tokuşturalım, sonra Ejderha kükremesi yaparız, sonra kafalarımızı vururuz birbirimize. Tabi sert değil, yumuşak. Kafa atmamı komik bulmuştun, bunu bir selamlaşmaya çevirelim. Önce yumruklarımızı tokuşturalım, sonrasında kükreyerek alınlarımızı birbirimize vuralım hafifçe. Ne dersin? Benim çok hoşuma gitti, deneyebiliriz istersen.” Meraklı bir bekleyiş sardı içini genç adamın, Kudretli Ejderhanın teklifi kabul etmesinin isteğiyle birlikte.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 Jun 2022, 09:17

İblisin gözyaşları yanaklarından süzülmeye devam ederken, iblisin yanına emekleyerek geliyor ve kollarını açtıktan sonra iblisi sarılıyorsun. İblis ilk anda bu yaptığın hamleyle korkup geri çekilmek istese de güçlü kolların arasında bir anda öylece duruveriyor. Bir anlığına ağlamasının kesildiğini duyduğun iblisin şaşkınlığını hissetmeye başlıyorsun. İçinde bir insandan daha fazlasına sarılmış gibi bir his dolmaya başlarken, iblisten gelen sıcaklığı hissetmeye başlıyorsun. Bu fiziksel olmayan ancak ruhuna dolan sıcaklıkla birlikte, iblisin başının bulunduğu sağ omzunun hafifçe ıslanmaya başladığını fark ediyorsun. İblisin omzuna dökülen yaşları, onun sessiz ve bu kez korkudan olmayan bir ağlamanın içinde olduğunu sana gösteriyor. Bu esnada iblis her ne kadar sana sarılmamış olsa bile, tüm ağırlığını üstünde hissedebiliyorsun. Bu durum da iblisin şu anda kendini tamamen sana bıraktığını gösteriyor.

İblise sarılmayı bırakıp tekrar bağdaş pozisyonunda oturmaya başladığında, iblisin yanaklarının kızardığını gözlerindeki yaşların ise bu kez sıcak bir şekilde düştüğünü görüyorsun. İblis, beceriksiz bir şekilde gözlerinden süzülen yaşları silmeye çalışırken konuşmaya başlıyorsun. Her ne kadar iblis bu aşamada bir şeyler söylemek ister gibi dursa da kelimelerinin boğazına düğümlenmiş olduğunu ve bu yüzden de içine içine attığı gözyaşlarının seslerini dışın başkaca bir ses çıkaramadığını fark ediyorsun. Ancak sen konuşmayı sürdürdükçe iblisin gözlerinde yaşlar siliniyor ve yüz ifadesi giderek daha cana yakın ve sevecen bir hal almaya başlıyor. Birkaç dakika içinde yaşadığı onlarca ruh hali değişiminin yarattığı çöküntüyü de yüzünde görebildiğin iblis, konuşmanın tamamlanmasından sonra başını onaylarcasına bir kez sallıyor ve başkaca bir şey demeden derin bir nefes alıp yutkunduktan sonra sağ elini yumruk şekline getirip sana doğru uzatıyor!
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

21 Jun 2022, 14:48

Genç adam, bir iblise sarılmanın kendi içini bu kadar sıcaklaştıracağını hiç düşünmemişti. Hiçbir şey hatırlamayan bir adam, gözlerini açtığı ilk andan itibaren her duyguyu tatmayı başarmıştı ve du kadar duygu karmaşası yaşamasının sebebi genellikle iblislerden kaynaklanıyordu. Vadlena sayesinde arkadaşlarına karşı sevgiyi, korumayı tatmıştı. İblisler sayesinde ise korkuyu, öfkeyi tatmış, hatta bu iki duygu zihninde bir yerlere çivi gibi çakılmıştı. Kendisine bu iki kötü duyguyu hissettiren bir iblise karşı sarılabileceğini düşünmüyordu. İblisin sıcaklığını ruhunda hissetmeye başladığında, doğru bir hareket yaptığını anlamanın rahatlığı da vücuduna yansıyordu. Sağ omzu ıslanmaya başladığında, içini farklı bir duygu seli kaplamaya başladı. Karşısındaki iblis, başından beri korkudan ağlamaya devam ederken, bu sefer bu yüzden ağlamıyordu. Kudretli Ejderha, kendisini tamamen genç adama bırakmıştı, aynı güvenle genç adam da kendisini iblise bırakmış durumdaydı. Her ne kadar, burada yaşadığı her şeyden sonra Kudretli Ejderha’ya sarılmayı bırakmak istemese de, geriye doğru çekilmişti yavaş yavaş. Ne de olsa, burada yaşadığı tek iyi şey buydu.

İblisin yanakları kızarmış karşısında dururken, gözyaşlarını silen Kudretli Ejderha’yı izlemeye ve konuşmaya başladı. Ejderha, bir şeyler söylemek istiyor gibi dursa da, istediği kelimeler ağzından çıkamıyor gibi duruyordu. Boğazına düğümlenmiş kelimeleri dışarı çıkartmak yerine, gözyaşlarını içine atmaya devam ediyordu. Genç adam, cümlelerine devam etmiş, devam ettikçe iblisin yüzünde daha sevecen ve cana yakın bir ifade oluşmaya başlamıştı. Kendini daha rahat hissetmeye başlayan genç adam, ejderhanın yumruğunu uzatmasıyla suratında aşırı sevinçli bir ifade oluşmuştu. Her ne kadar geçmişinde nasıl biri olduğunu bilmese de, onun da içinde çocuksu bir şeyler olduğunu hissedebiliyordu. Kudretli Ejderha bunu direkt dışarıdan yaşarken, genç adam ise içinden yaşıyordu. Sevinç ve heyecanın karışımıyla hızlıca ayağa kalktıktan sonra yumruğunu tokuşturdu ejderhanın yumruğuna.

Yumruğunu tokuşturduktan sonra, bir ejderha gibi kükremek için ilk denemesini yaptı. Sanki ejderhanın gözüne girmeye çalışıyor gibi denedi, kendisi de ejderha olabilecekmiş gibi. Sonrasında Kudretli Ejderha’nın boyuna eğilerek kafasını tokuşturdu. “Haha! Süperdi. Ben bunu çok sevdim. Bana bir ara ejderha gibi kükremeyi öğretmen lazım, öğrencin olayım. Bundan sonra benim ustamsın. Ejderha olmayı öğretecek Kudretli Ejderha Ustam.” Yine yüzünü kaplayacak bir gülümseme yerleştirdi suratına. Sol eliyle kafasını kaşımaya başladı. Düşünceliydi. Buradan nasıl çıkacağını bilmiyordu. Arkadaşları ne yapmıştı? Düşünceli bir şekilde yere oturdu tekrardan bağdaş kurarak. Buradan çıkmanın bir yolu aklındaydı ancak arkadaşı kendisine yeni güvenmişken bunu dile getiremezdi. Bu yüzden bu yolu es geçmeye karar verdi. Kendisi ismini söyleyene kadar sormayacaktı. Burası hakkında daha fazla bilgisi olsaydı, hızlıca arkadaşlarının yanına dönebilirdi. Ancak bir şey bilmiyordu, aklındaki tek fikir de arkadaşıyla arasının bozulmasına sebep olacaktı. Düşünceli bir şekilde beklemeye başladı otururken, aklına bir şeyler gelmesi için direniyordu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”