Doğum (Aithen | Xaphan | Yofie | Zenahpuryu | Archon | Diniel)

User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

07 Jun 2022, 18:45

Vadlena'nın ona söylediklerine ne tepki vereceğini bilemedi. En azından dışından... Kadın kendine güveniyordu ve kesinlikle hiçbir şey hakkında fikri olmayan bu gruptan daha iyi bir yatırımdı. Ama grup daha kalabalıktı. Ve Vadlena onun için de pek iyi şeyler dememişti aslında. "Elden düşme cılız, ikinci el insan..." Vadlena'yı kesinlikle gebertecekti. Tüm çıkan tartışmalar sonucunda kadını seven, kadının tarafında olan tek kişi gibi görünüyordu ama içinde yanan nefret ateşi hepsini kül edebilecek boyuttaydı. Hepsini gebertecekti. Doğru zamanı bekleyecek, fırsatını bulduğu anda bu gruptaki herkesi teker teker katledecekti. Zaten hayatlarına değer vermeyenlerin yaşamaya hakkı yoktu.

Vadlena'ya karşı istemsizce yarım bir gülümseme takınmıştı hangi ata oynayacağını bilemediği için. Bundan da anında pişmanlık duymuştu, iki atı da kaybedebileceği için. Yaratığın ortaya çıkmasıyla da yine gerilemişti adım adım. Ta ki Vadlena Lebrante diye seslendiği yaratığı kontrol altında tuttuğunu gösterene kadar. Kesinlikle yanlış ata oynamıştı. Bu grubun Vadlena'yla başa çıkabilmesine imkan yoktu ve hayatta kalması için en garanti yolu sıkıntıya sokmuş olabilirdi. Bir şekilde tekrar Vadlena'ya kendini kanıtlamalıydı. Hayatta kaldığı sürece hepsini öldürecek şans eline geçebilirdi. Belki de öldürmesi gereken sadece Vadlena kalacaktı hatta.

Tekrar uzun uzun tartışmaya başlamıştı insanlar. Kırmızı kafalı epey bir şeyler demişti. Biraz aklı karışsa bile ne demek istediğini anlamıştı. "Dedikleri doğru olsa bile Vadlena'nın dediği gibi geri döndüğünde bizi hiç bulmadığını söyleyip işin içinden sıyrılabilir. Şu koca kurt hepimizi yese veya paramparça etse hiçbir sorun kalmıyor ortada zaten." İyi denemişti ama onu ikna etmemişti, Vadlena nasıl ikna olacaktı öyleyse? Onu taşıyan iri adamın sözlerini dinledi sonrasında. Ne ara arkadaş olduklarını merak etti. Yine de onu korumaya hevesli biri olması işine gelmişti. Ama onları korumak için ne yapabilirdi ki? Kız ise gurur yapmıştı. Ne yeri ne de sırasıydı ona göre. En son yürüyüş önerisinde bulunan sazı eline almıştı. Bu sefer, geçen seferlerin aksine mantıklı şeyler söylemişti. En azından herkese söyledikleri öyleydi. Kulağına fısıldadıkları ise bardağı taşıran son damla olmuştu. Sinirliydi sinirli olmasına, ama soğuk kanlılıkla her şeyi kendi lehine çevirebileceği bir durumdaydı da.

İki eliyle sertçe itip uzaklaştırdı kulağına fısıldayan adamı. Tiyatrosu başlamıştı böylece. "Ne demek lan kendini ezdirme! Bir anda hiçbir şey hatırlamadan karanlığın içinde uyanıyoruz, ölecek miyiz kalacak mıyız belli değil hala gurur yapıyorsunuz! O ya da bu sebeple bizi kurtarmaya gelen birisi var onunla da kavga etmeye çalışıyorsunuz. İstediğiniz kanıtı aldıktan sonra bile! Ölmeye o kadar hevesliyseniz gidin ölün!" Tükürüklerini saça saça bağırmıştı Vadlena dışındaki herkese. Bu şekilde tarafını belli edecek ve Vadlena'nın takdirini kazanabilecekti. Sinirli bakışlarla hepsini süzdü birkaç saniye. Bu sırada da hızlı hızlı irtifa değiştiren göğsünü kontrol altına almaya çalıştı. Az biraz kontrolünü sağladıktan sonra da Vadlena'ya dönüp hafifçe başını eğdi. "Sikik bir iblis bulup buradan kurtulmak isterim hanımım. Lütfen bana rehberlik edin." Vadlena'ya yaranmak için elinden geleni yaptığı gibi omurgasız gibi gözükmemesi için gereken gerekçeyi de sunmuştu öfke anıyla. Vadlena'yı ikna ettikten sonra gerisi çok da önemli değildi. Diğerleri onun keskin tavrıyla kendi fikirlerini daha çok savunma ihtiyacı hissederse daha iyi bile olabilirdi. Daha sonra öldüreceği Vadlena, onu öldürmesi gereken birkaç yaşayan cesetten kurtarabilirdi. İstediğini elde etmek için hamlesini yapmıştı. Artık yapabileceği tek şey beklemekti. Gergin bir bekleyiş...
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

09 Jun 2022, 11:16

Kırmızı saçlı kız, karanlığın içinde çaresizce yeri eşelemeye çalışsa da, sanki eli karanlığın içinde kaybolup geri gelmek dışında hiçbir şey olmuyor. Ne eşelediği yerde bir açılma oluyor ne de karanlık dağılıyor. Şu an tutunabildiği tek umut, az önce parlayıp kaybolan ışık olduğundan çaresizce adımlarını bu noktaya doğru yönlendiriyor. Attığı adımları gerçekten atıp atmadığı bile konusunda emin olamazken, birkaç adımının sonunda insanlardan oluşan bir kalabalığı görüyor. Ancak dikkatini çeken şey, kesinlikle gördüğü insanlar olmuyor. Zira yaklaşık 2 metre boyunda iki ayağı üzerinde duran vahşi kurdun hırlamaları, kırmızı saçlı kızı olduğu yere mıhlıyor. Bu esnada, beyaz kurdun hemen yanında duran kadının bakışlarını üstünde hissediyor ve tıpkı kadın gibi diğer insanların da bir anda kendisine baktığını fark ediyor.

Vadlena’nın konuşmasından sonra hepiniz bir şekilde kafanızda konuşmalarınızı ve hareketlerinizi tartarken bir anda kırmızı saçlı bir kızın belirmesiyle bunu arka plana atıyorsun. Vadlena çarpık bir gülümsemeyle kırmızı saçlı kıza bakarken “Geberip gidersin sanmıştım… Bir baş belasını daha kaldıramayacağım.” diyor adeta kırmızı saçlı kızın varlığından tiksinir gibi. Hemen ardından ise bakışlarını ona bakmaktan imtina eder gibi gruba çevirirken “Eee… Ne diyordunuz?” diyor.

Vadlena’nın tekrar odağını gruba çevirmesinin ardından ilk lafa giren kırmızı saçlı adam oluyor. Kendinden emin çıkarımlarıyla, kendinden emin bir şekilde konuşmasını yaparken Vadlena sadece çatık kaşları ve çarpık tebessümüyle dinlemekle yetiniyor kırmızı saçlı adamı. Ne var ki, Vadlena’nın kırmızı saçlı adamın sözlerinden pek hoşnut olmadığını hepiniz rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Kırmızı saçlı adamın konuşmasından sonra omuzlarını silkmekle yetinen Vadlena’ya hitaben bu kez gözünde farklı bir şekil olan adam konuşmaya başlıyor. Adamın tüm konuşmasını dinleyen Vadlena, alaycı bir tebessümle yetinirken bu kez, siyah saçlı kadının lafa girmesiyle Vadlena bakışlarını ona yönlendiriyor. Siyah saçlı kadının konuşmalarını yüzündeki alaycı gülümsemeyi bozmadan dinleyen Vadlena, herhangi bir tepki vermeden bakışlarını kendini liderlik için öne atan adama çeviriyor. Onun sözlerini başıyla hafifçe onaylar bir hareket yapan Vadlena, son olarak içinizdeki en yaşlı adamı dinlemeye koyuluyor. İki büklüm adamın sözleriyle adeta mest olmuş gibi görünen Vadlena yüzüne kocaman, ancak rahatsız edici bir gülümseme takınıyor ve “Yanıma gel bakalım.” diyor.

Vadlena, kendine hayrı yokmuş gibi duran adamı yanına aldıktan sonra hepinizin üzerinde bakışlarını gezdiriyor ve sonunda bakışlarını kırmızı saçlı adamda sabitliyor. Yüzünde alaycı bir gülümseme beliren Vadlena “Bak bok herif… Kendini en fazla bir bok parçası kadar zeki hissedebilirsin, bu çok doğal. Ancak nihayetinden bir boktan fazlası değilsin. Söylediklerimi duymuyorsun ya da bir bok kadar zeki olduğun için önemsemiyorsun. Bir kez daha söyleyeyim o zaman.” diyor. Hafifçe duraksadıktan sonra sözlerinin hepinize hitaben olduğunu size hissettiren Vadlena “Siz bir sikim değilsiniz ve bu sikik yerde geberip gitmeniz de kimsenin sikinde değil!” diyor her zamankinden daha yüksek ve sert bir ses tonuyla. Hemen ardından bakışlarını bir kez daha kırmızı saçlı adama çeviren Vadlena “Şimdiye kadar burada kaç kişi geberip gitti, haberin var mı? Her birini gördüm ve her birinin senin gibi laflar ettiğini duydum. Hangi akıllı veya kendini beğenmiş götten çıktığının önemi yoktur. Bok, her zaman boktur.” diyor. Sözlerinin hepiniz tarafından anlaşılır olduğundan emin olmak için hepinize bir kez daha bakan Vadlena “Geberip gitmeniz benim için sıkıntı değil, bilakis mutluluk duyarım. Eğer sözüm ona boktan dostlarınızı korumak istiyorsanız, buyrun koruyun! Peki bunu nasıl yapacaksınız? Karanlığı mı yumruklayacaksınız? Yoksa karanlığa afili laflar söyleyip boyun eğdirmeyi mi planlıyorsunuz?” diyor. Sonunda hepinize bir kez daha bakan Vadlena “Hiçbirinizin bir sikimden haberi yok.” diyor adeta her bir kelimesini yere tükürür gibi. Hemen ardından ise bakışlarını siyah saçlı adama sabitleyen Vadlena “Belki sen biraz…” diyor.

Vadlena’nın cümlelerinin sonlanmasının ardından siyah saçlı adam omuzların yüklenmiş ağır bir yük hissediyor. Daha önce ciğerlerine dolan ağırlıktan çok daha baskın ve ağır olan bu yük ile bir anda yerde düşmemek için yere daha sağlama basmaya çalışıyor siyah saçlı adam. Diğerleri, siyah saçlı adamda beliren bu halin farkına varsa da buna anlam verebilmekten uzak görünüyorlar. Siyah saçlı adam, uzaklardan gelen vahşi bir yakarışı duymuş gibi gözlerini hızla etrafında çevirmeye başlıyor. Sanki hiçliğin için bir başka hiçi arar gibi… Yavaş yavaş burnuna dolan koku, giderek kemiklerini titretmeye başlıyor siyah saçlı adamın. Her birinizin gözü önünde, siyah saçlı adamın alnında biriken ter damlalarını gördüğünüzde, Vadlena’nın yüzüne eğleniyormuşçasına yayılan gülümsemeye rağmen, siyah saçlı adamın dehşet içindeki hali hepinizin etrafına bakınmasına neden oluyor. Ancak hiçbiriniz, karanlığın içinde siyah dışında bir şey göremiyorsunuz. Ne var ki, siya saçlı adamın gözleri ilk kez açılıyor…

Siyah adamın göz bebekleri giderek büyüyüp sabit bir hal alırken Vadlena olduğu yerde durmaya devam edip Lebrante’ye dönüyor ve“Kara pençe!”diyor. Bu anda Lebrante iki büyük pençesini havaya kaldırıp adeta karanlığı yarmak için pençelerine biriken karanlığı salıveriyor! Lebrante’nin pençelerini savurmasıyla ortaya çıkan ve pençe şeklinde yayılan karanlık birkaç santim ötenizden geçip giderken, bu kez her birinizin gözleri açılıyor!

Birkaç derin nefes…

Birkaç derin nefes daha…

İlk parıldama…

Kırmızı…

Parlak…

Kan…

Image

Açılan gözlerinizle birlikte, etrafınızı sarmış en küçüğü 1.50 metre, en büyüğü ise 2 metre civarında olan onlarca yaratığın ve onların hemen ardından duran daha onlarcasının bakışları sizleri olduğunuz yere çiviliyor adeta. Nefes almak bile şu anda yapabileceğiniz en zahmetli iş gibi görünüyor size. Bilinmezliğin içine düştüğünüz anda yaşadığınız korkunun birkaç katını iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Bakışlarınızı çevrenizde gezdirdiğinizde, az önce Lebrante’nin savurduğu pençeler ile yaratıkların birçoğunun yok olmuş olduğunu ve burada bir açıklık bulunduğunu görüyorsunuz. Ancak bu açıklık, arkadan gelen onlarca yaratıkla birkaç saniye içinde dolacak gibi görünüyor. Vadlena ise her birinizin yüzünde yayılan ifadeden memnun olmuşçasına “Ne oldu bok parçaları, atıp tutuyordunuz?” diyor. Hemen ardından ise Vadlena “Şu siyah saçlının bir nebze de olsa görü’sü var ama diğerleriniz inanın beş para etmezsiniz.” diyor. “Görü” olarak kastettiği şeyin kelime anlamına vakıf olsanız da burada hangi amaçla kullanıldığı noktasında bir fikriniz bulunmuyor ve Vadlena bakışlarını yaratıklarda gezdirirken “Ne zamandır burada bu iblisler ve içinizden biri de çıkıp onları fark etmedi bile. İçler acısı bir haliniz var… İşte bu yüzden başından beri bok parçaları olduğunuzu söylüyorum.” diyor.

Vadlena konuşurken, onun sözlerine mi yoksa adım adım size yaklaşmakta olan iblislere mi odaklanacağınızı bilemiyor halde buluyorsunuz kendinizi. Ancak Vadlena halinden oldukça memnun gibi yanında duran iki büklüm adama dönüyor ve “Hadi gidelim.” diyor umursamazca. Yavaş yavaş Lebrante ile birlikte sizden uzaklaşmak için adımlarını atmaya başlayan Vadlena arkasını dönmeden “Az önce atıp tutuyordunuz. Görelim bakalım ne kadar lafınızın eriymişsiniz.” diyor. Hemen ardından ise omuzlarının üzerinden bakışlarını size doğru atıp yüzündeki alaycı gülümsemeyi saklamadan “Siz götünüzü yırtmadan ben söyleyeyim… İblislere yumruklarınız işlemez!” diyor. Vadlena yanına aldığı adamla ilerlemeye başlarken, sanki Lebrante onlar için yolu açıyor ve her attıkları adımda iblislere kenara çekilerek onlara yer veriyor. Ne var ki, sanki bu ana kadar Vadlena’nın varlığı nedeniyle hareket etmekten imtina edermiş gibi duran iblisler de yavaşça hareketlenmeye başlıyor.

Vadlena ve yanına aldığı adam iblis çemberinden rahatlıkla sıyrılmak üzereyken çemberin içerisinde kalanların iblislerin vahşi ve anlamsız seslerini duyabiliyor. Vadlena ise bu sırada yanındaki adama “Bunların hepsi çöp… İblisler de diğerleri de… Daha fazlasını ister misin?” diyor ve arkasını işaret edip “Bak bakalım, kim nasıl geberiyor veya hayatta kalıyor.” diyor. Hemen ardından gruba doğru yüzünü dönen Vadlena, kendi açtığı koridoru işaret ederek “Son şansınız bok parçaları… Ne diyorsunuz bakalım?” diyor gülerek.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

09 Jun 2022, 21:03

Beyaz Kafa, korku ve cesaret ile birlikte gelen adrenalin damarlarında akarken, Vadlena’nın bakışlarını çevirdiği yere doğru devirdi gözlerini. Aralarına yeni katılan, belki de baştan beri aralarında olan ancak göremedikleri birisi vardı arkada. Vadlena’nın tavrı, Dişi Kızıl Kafa’ya bile ilk saniyeden aynı olmuştu. “Bu kadının gerçekten büyük sorunları olmalı.” Diye düşündü. Kadın, yeni gelen üyeye de sataştıktan sonra, sözü Kızıl Kafa’ya bırakmıştı. Kızıl Kafa’nın sözlerinin ardından alevlenen Beyaz Kafa, hızlıca ileri atılmış ve herkesi koruyacağını söylemişti. Tabi, genç adamın beklemediği şey aralarındaki siyah saçlı kadının yanına gelmesiydi. Onun yanına gelmesiyle birlikte cesareti biraz daha toparlanmıştı, burada bir birlik olabilmek ve arkadaşlığı tatmak hoşuna gitmişti. Bu hareketi yaparken karşılık beklemiyor olsa dahi, kadının ona bir karşılık vermesi mutlu etmiş, yüzüne kocaman bir gülümseme kondurmasını sağlamıştı. Kendini lider ilan eden adamın Vadlena’yı takip edecek olmasına pek anlam verememişti, aslında asıl onun en önde durmasını bekliyordu genç adam. Sonuçta, bir lider arkadaşlarını desteklemez miydi? Belki de, liderliğe bakış açısı çok ayrıydı iki insanın. Yine de, ona da gülümsemişti. Bir problem çıkacak olsa, onu da korumak için elinden geleni yapacaktı. Taşıdığı adam, anlık bir sinir krizi geçirirken suratı bir nebze de olsa düşmüştü, onun için ilerlemeyi düşünse de kendini toparlayıp Vadlena’ya yalvarırcasına konuşmasından sonra gitmemeye karar vermişti. Belki de, onun kendini koruma yöntemi böyleydi, bu şekilde buradan sağ çıkacaktı. Bu duruma daha fazla karışmamaya karar verdi o anda, herkes yumruklarıyla bir durumu halledecek değildi. Ki, genç adam bunu yumruklarıyla halledebilecek miydi?

Vadlena Kızıl Kafalı adama doğru konuşmaya devam ederken, duruşunu bozmamıştı. Vadlena uzun bir cümle kursa da, altındaki anlam yine aynıydı. “Siz bir boksunuz ve bok olarak kalacaksınız.” Genç adam, Vadlena’nın cümleleri gereksiz uzattığını düşünmeye başladığında suratına tiksinç bir ifade takındı. Karşısındaki kadından iyice tiksiniyordu. Tekrardan ağzından kelimeler dökülmeye başladığında, konuşmasının bu sefer öncekine nazaran farklı bir anlamı daha vardı. “Sizden başka boklar da öldü, onlar da sizin gibi boktu. Siz boksunuz.” Vadlena’nın zeka seviyesinden şüphe duymaya başladı genç adam. Farklı hiçbir şey konuşmayan, sadece bok olduklarını belirten bir kadına yağ çekmenin ne kadar büyük yanlış olduğunu tekrardan aklına kazıdı. Belki biraz düşünebilen birisi olsaydı karşısında, arkadaşlarını ikna etmek bile isteyebilirdi onu takip etmek konusunda. Ancak zeka seviyesi bir bokun yüksekliğini bile aşamayan, karşısındaki ezmek için bir ton kelime sarf edip her seferinde aynı anlama çıkan cümleler kurmayı tercih eden, sadece egosunu karşısındaki insanlar aracılığıyla tatmin etmek isteyen birini takip etmek istemiyordu. Her ne kadar onu kurtaracak olsa dahi. Kızıl Kafa’nın dediği gibi, burada ölmeleri bir eksi değildi. Onlar zaten sıfırdan başlamışlardı ve tekrardan sıfıra ulaşmak, negatif bir durum olmayacaktı.

Vadlena, arkadaşlarını nasıl koruyacağı konusunda genç adamla alay ettikten sonra, hiçbir şeyden haberi olmadıklarını söylemiş ve bunun ardından siyah saçlı adama bir şeyler söylemiş ve siyah saçlı garip bir hale girmeye başlamıştı. Bunun ne olduğunu tam olarak anlamamış, ancak garip bir şeylerin döndüğünü anlamaya yetmişti zihni. Siyah saçlı adam, daha garip bir hale girmeye başladıkça genç adamın elleri titremeye başlıyordu. Bu adam, niye terliyordu? Vadlena neden gülümsüyordu ve bu siyah saçlı adam neden dehşete düşmüş gibiydi? Genç adam hiçbir şeye anlam veremezken, vücudu sanki her şeyin farkındaymış gibi tepki veriyordu. “Sen, iyi misin?” Diye sordu titrek bir şekilde. Böyle konuşmak istemese bile, istemsizce sesi titriyordu. Vadlena olduğu yerde durmuş, Lebrante’ye emir vermişti. Lebrante’nin pençesini savurmasının ardından, önce birkaç derin nefesi hissetmeye başlıyordu genç adam. Kırmızı gözleriyle, etrafına korkuyu ve iğrençliği salan o yaratıkları gördüğünde nefesi kesilmişti. Hareket etme kabiliyetinden yoksun hissediyordu kendini, vücudu onun kontrol etmesine izin vermiyordu. Kaçmak istiyordu ancak ayakları buna izin vermiyordu, vücudu bile öyle bir şoka girmişti ki sadece yerinde durabilmesine olanak sağlıyordu. Lebrante’nin olduğu yerde açıklığı görse de, oraya gidemiyordu. Oraya ulaşıp etrafını salan iğrenç yaratıklardan kurtulmak istiyordu. Arkadaşlarını kurtarmak istiyordu.

Vadlena, bu durumdan memnun olmuş gibi cümlelerini devam ettirirken, siyah saçlıda bir nebze de olsa Görü olduğunu söylüyordu. Görü derken neyi kastettiğini anlamamıştı genç adam, yine de bu detay çok önemli değildi onun için. Bu iblislerin ne zamandır burada olduğunu, ancak kimsenin fark etmediğini söylüyordu. Vadlena konuşmasına devam ederken, yaratıklar yaklaşmaya devam ediyordu. Genç adam, bir şeyler yapmak zorunda hissediyordu kendini ancak ne yapabileceğini bilmiyordu. Vadlena, yumrukların bu iblislere işlemeyeceğini söyledikten sonra, Lebrante onlar için yolu açıyor gibi gözüküyordu. Sanki, iblisler ona yer veriyor gibiydi. İblisler Vadlena’nın gitmeye başlamasıyla yavaş yavaş hareketlenirken, açtığı koridoru gösterirken son şansları olduğunu söylüyordu. Genç adam, gerçekten burada ölebilir veya bu koridoru takip edebilirdi. Ne yapacağını bilmiyordu. Yanında olduğu insanları tek bırakamazdı. Bu koridordan hep birlikte geçmek zorundalardı. Kanında dolaşan korku, vicdanıyla büyük bir savaş yaşıyordu. Vücudu buradan bir an önce gitmesini emrederken, zihni ona arkadaşlarının yanında kalmasını emrediyordu. Belki, onlardan hiçbiri onu arkadaşı olarak görmeyecekti ancak çoktan birlik olmayı başarmışlardı. Bu birliği bırakıp gitmek gibi olay, vicdanına yakışmayacaktı. Alt dudağını ısırmaya başladı sinirle ve korkuyla, etrafına bakarken. Gördüğü her iblis onun adrenalinini arttırmaya başlıyordu, üstelik gerçekten yumruklar işlemiyorsa burada ölebilirlerdi. Arkadaşlarını bir an önce buradan çıkartmak istiyordu. Buradan tek başına çıkmaktansa, topluca ölmeyi yeğlerdi.

“Gidip kendiniz gibi sikik iblisler bulmanız gerekiyor.” Diye tekrarladı kendi kendine sesli bir şekilde. “Bu iğrenç şeyler bulmamız gerekenler olabilir mi?” Zihni o kadar dolmuştu ki, sesli bir şekilde düşünmeye başlıyordu. Kafasını iki yana salladı, düzgün bir şekilde düşünmeye çalışıyordu ancak beyni buna izin vermiyordu. Sürekli korkusu, cesareti, bilinmezliğin içinde kaybolmuşluğu birbirine karışıyor, ne yapacağına karar veremiyordu. Tek bildiği şey, buradan arkadaşları ile birlikte çıkmak istediğiydi. Bu koridordan çıkıp Vadlena’yı takip etmezlerse, işin nereye varacağını bilmiyordu. Onlara yol gösterecek kişi Vadlena olmalıydı ancak iblisler ortaya çıkmıştı bile. Bu iblislerden birileri, onların olabilir miydi? Birde, yanlarında hiçbir şeyden haberdar olmayan Dişi Kızıl Kafa vardı. Vadlena, ona sadece sen bir boksun dedikten sonra açıklama bile yapmadan iblislere yem etme ihtiyacı hissetmişti. Açıklama yapacak zaman var mıydı ki gerçi? Etrafındaki iblislere göz gezdirmeye devam etti. Buradan sağ çıkmak istediğine emindi, bir diğer emin olduğu şey ise tek başına sağ çıkmak istemediğiydi. Birlikte gözlerini açtıkları, hiçbir şey hatırlamadıkları insanlarla birlikte kurtulmak istiyordu. Üstelik, bunlardan birisi, bir kadın onunla birlikte herkesi koruyacağını söylemişti. Bu insanları terk edemezdi, bencillik yaparak tek başına buradan çıkamazdı. Söz verdiği gibi, herkesi korumak zorundaydı.

Yüzüne, zoraki de olsa büyük bir gülümseme yerleştirdi. Bu gülümseme, etrafına ne yansıtıyordu bilmiyordu ama kendi içini güvenle doldurmayı başarmıştı. Zihni emin olduğu şeyleri tarttığında bütün bedenine korkuyu tekrardan salıyor olsa dahi, yüzündeki gülümseme ve çember içinde kalmış arkadaşları ona güven veriyordu. Yanındaki siyah saçlı kadının sırtına tokat attı hafifçe, dostane bir şekilde. “Delikanlı hatunmuşsun, buradan sağ çıktığımızda arkadaş olalım.” Neredeyse bütün yüzünü kaplayacak gülümsemesiyle kadına baktı. Ardından Kızıl Kafa’ya döndü. “Seni de sevdim Kızıl Kafa, delikanlı adamsın. Buradan çıktığımızda seninle de arkadaş olalım. Hatta hep beraber bir şeyler içelim. Sanırım bir şeyler içebileceğimiz bir diyar vardır.” Derin bir nefes aldıktan sonra, daha önce hiç görmediği ve aralarına yeni katılan Dişi Kızıl Kafa’ya baktı. Soruları var mıydı emin değildi, ancak yine de ona gülümsedi, “Dişi Kızıl Kafa! Bu kadın bizim yol göstericimiz gibi bir şey, tüm gün konuşur ancak konuştuğu şeylerin tek bir anlamı var, sen boksun, şanslı götten çıkmasın. Yani, istersen onu takip edebilirsin, istersen burada da kalabilirsin. Takip edersen herhalde bir sürü cümle kuracak, ama merak etme hepsi aynı anlama çıkıyor, sen boksun. Ha birde onu takip edersen ölmeyeceksin diye anladım, herhalde farklı kurduğu tek cümle buydu.” İblislere tekrardan bakarken, gülümsemesi yerine ciddi bir yüz ifadesi takındı. “Bu koridoru herkes takip edecekse edeceğim. Yoksa sizinleyim sonuna kadar, sonunda ne olduğu önemli değil. Buradan bir koridor açmayı deneyebilirim ve herkes çıktığında, arkanızdan koşturabilirim. Belki de açamam gerçi, bilmiyorum bende.” Sinirle bakmayı başladı aralarından bir iblisi gözleriyle yakalayıp. “Bu iblislerden birisi, bizim bulmamız gereken iblis mi?” Dövüşmeye hazırdı, iblislere bir şey yapabileceğinden değil ancak oyalayabileceğinden emindi. Arkadaşlarıyla birlikte çıkabilecek vakti bulabilirdi. Arkadaşları çıkmayacaksa da, sonuna kadar onlarla dövüşecekti, sonu ne olursa olsun.

Ölümü vücudu kabullenmemiş, ancak zihni kabullenmişti. Arkadaşlarıyla birlikte burada ölmek, onun için bir problem olmayacaktı. Kanında akan korkuya karşı direnen cesareti, yavaş yavaş savaşı kazanmaya yaklaşıyordu, ancak korkusu iblislere baktığı her an tekrardan hızla akmaya başlıyordu kanında. Yine de, kafaya koyduğu tek bir şeydi vardı genç adamın, buradan hep beraber çıkacaklar ve bir şeyler içeceklerdi. Bu diyardan çıkıp, bir şeyler içebilecekleri bir diyara gideceklerdi. Belki öyle bir diyar bile yoktu, ancak buna inanmak istemiyordu genç adam. O sadece, buradan gideceklerine ve bir şeyler içebileceklerine inanmak istiyordu. Ona bütün cesaretini veren inandığı bu şeydi. Tekrardan gülümsemeye başladı kocaman, cesareti ve inandığı o hayal, yeni hayatında kurduğu ilk hayal onun dudaklarının yukarıya doğru kıvrılmasına sebep oluyordu. Yüzüne iyice yerleşen gülümsemeyle birlikte bir adım daha ileri çıktı. “Kararımızı verelim arkadaşlar, yoksa yumruk bunlara işliyor mu işlemiyor mu görmek zorunda kalacağız.” Her ne kadar korkuyor olsa da, içlerinden birine kafa atmayı koymuştu zihnine. Kendisine yaklaşan bir iblis olursa, hızlıca kafa atarak onlara saldırıların işleyip işlemediğini görecekti. Saldırısı işlemese bile, onları tutabilirse, koridor açmayı bile deneyebilirdi. Arkadaşları Vadlena'nın koridorunu kullanmayacaksa, belki genç adamın açmayı deneyeceği koridoru kullanabilirlerdi. Eğer arkadaşları Vadlena'nın koridorunu kullanmak isterlerse, geride kimse kalmadıktan sonra arkalarından koşturacaktı. Geride kimsenin kalmadığından emin olmak istiyordu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

09 Jun 2022, 22:46

Çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu. Bunca zamandır bu yaratıkların, ya da Vadlena'nın dediği gibi iblislerin, arasında durmaları ve hiçbirini fark etmemeleri kanını dondurmuştu. Hala akıl sağılığını koruyabilmesinin tek sebebi Vadlena'ya duyduğu güvendi.

Her şey istediği gibi gitmişti oysa ki. Vadlena'nın güvenini kazanmış, diğerlerini ölüme götürecek doğru hamleleri yapmıştı. Hem hayatta kalacak hem düşmanlarının ölümünü izleyecekti. Yeni ve korkunç düşmanların ortaya çıkmasıyla ise her şey değişmiş, eski düşmanlar geçici müttefik adayları haline gelmişti. Vadlena'nın iblislere yumruk işlemediğini söylediğini duymuştu aslında. Yumruk işlese bile onun için bir şey fark etmezdi, pek güçlü yumrukları yoktu. Vadlena yeterli bir güvence olsa bile korku daha çok kişiyle yaşanınca azalan bir duyguydu ve cılız adam korkuyla dolup taşıyordu. Bilincine düşmeyen ama bilincini iteleyen içgüdüleri, kalabalık olmaları durumunda yaşadığı korkunun azalacağını biliyordu. Dolayısıyla cılız adam da düşünmeden bunun farkındaydı. Saklanmak, kaçmak, yardım bulmak ve son çare olarak savaşmak... Korkunun insana yaptırdıkları çağlar boyunca pek değişmemişti ve şimdi de değişmeyecekti.

Kara saçlı adamdaki değişimin çok daha fazlasını yaşıyordu. Vadlena durmadan söylediğinden midir bilinmez, bok kokusu iblislerin ağır kokusunu yarıp ortama yayılmak üzereydi. Uyandığında mesanesini biraz boşaltması ise sidik kokusu yayılma riskinin önünü kesmişti. Her yeri sırılsıklam ter içindeydi. Tüm vücudunu saran tulum titreyen kaslarını saklıyordu. Kanında dolaşan adrenalin haricinde vücudundan bir hayır yoktu. Adrenalin olmasa da bir hayır yoktu bu harap vücuttan zaten.

Geriye kalan tek silahı olan kafası ise keskin ve çalışır durumdaydı. Nasıl az önce kendini sağlama aldıysa bir kere daha aynısını yapmak için daha da güçlü çalışıyordu. "Varsın şimdi iblisler öldürmesin bunları, zamanı gelince kendi ellerimle öldürürüm hepsini." Tek başına sırtlanamadığı korkusunu diğerlerine paylaştırmalıydı.

Ne yapacağına karar verdiği an yutkunup olabildiğince nefesini toparlayarak kendini hazırladı. Vadlena'nın açtığı koridordan kafasını çevirip sırtını açıkta bırakmanın korkusuyla Vadlena'ya döndü. Sırtını iblislere değil de Vadlena'ya vermek istediği için istemsizce hızla çıkmıştı ağzından sözler. "Lafınızın üstüne laf söylenmez biliyorum hanımım. Ama müsaadenizle bir hadsizlik yapıp son kez şansımı denemek istiyorum." Çöpmüş değilmiş umurunda değildi, sadece korkusunu paylaşmak istiyordu. En doğru kişiyi, en doğru sözlerle hedefledi. "Beyaz Saçlı! İblisleri yenemeyeceksin ve kimseyi koruyamayacaksın. Onları ikna etmek herkesi korumanın tek yolu. Eğer ikna olmuyorlarsa da bırak bu kayıp davayı, gel beni koru! Senin için önemli olan gerçekten birilerini korumak da gururun değilse amacını gerçekleştirmenin tek yolu bu!" Diğerleri tamamen Vadlena'ya karşı hissettikleriyle hareket ederken Beyaz Saçlı'nın başka bir amacı daha vardı. Cılız adamı taşımış, Lebrante'ye karşı koymayı düşünmüş ve hala bunca iblise kafa tutmayı düşünen Beyaz Saçlı'nın gururundan daha önemli bir misyonu olmalıydı. Tamamen hisleriyle hareket edenlere ulaşma şansını çoktan kaybetmişti ama Beyaz Saçlı'yı içten fethedebilirdi. Bu insan kılığındaki kangalı doğru ipleri çektiği sürece kontrol edebilmeliydi. Herkesi ikna edebilecek ve gerekirse kalkanı olabilecek tek kişiyi hedeflemişti, hayatlarını umursuyormuş gibi gözükerek güvenlerini kazanmak için bir adım atmıştı üstüne bir de Vadlena'nın 36.5 numara olduğunu umduğu ayaklarını yalamıştı. O an korkunun nelere kadir olduğunu düşünebilecek durumda olsa epey bir hayret ederdi cılız adam.
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

09 Jun 2022, 23:59

Yeri eşelemeye çalıştığında eli karanlık içinde kaybolup geri geriyordu sadece. Zemine fiziki müdahaleyi geçin, zeminin varlığını teyit edemiyordu bile. Oldukça sıra dışı bir olaydı bu ve bu durum karşısında şaşırıp kalmıştı. Bir tür rüya mı diye düşündü önce. Ardından hemen bu düşünceden sıyrıldı çünkü gördüğü rüyanın aksine her saniyeyi anlık olarak yaşıyor, hissediyor ve nefes alıyordu. Işığın belirdiği yere doğru ilerledi. İlerliyordu ancak attığı adımların gerçekliğinden bile şüphe ediyordu. Öyle ki birkaç adımda kendini insanların olduğu bir yerde bulmuştu. Ancak gördüğü iki metrelik yaratığa korku dolu bakışlarla kilitlenip kalakalmıştı olduğu yerde. Öyle bir korkuydu ki gözbebekleri korkudan titriyordu. Gördüğünün bir tür yanılmasama olmadığına emindi. Mantığı bunun hayal ürünü olduğunu söylemeyi reddediyordu. Yaratık kurdun yanındaki kadının bakışlarını üstünde hissettiğinde kurttan gözlerini ayırabilmek için bir açık bulmuştu kendine. Böylece görüş büyüsü sona ermiş ve çevresindeki insanların kendisine baktığını fark edebilimişti. “Ben neler yaşıyorum burada…” diye fısıldayacakken kurdun yanındaki kadın geberip gideceğini sandığını söylemişti. Sözlerini duyduğunda beyninden vurulmuşa döndü. “Ben?! Ben ölüme mi terk edildim?!” diye içinden geçirmişti korkuyla. Hangi mezara işedi de sonu böyle olmuştu bilmiyordu ama bir şekilde cezalandırıldığını düşünüyordu. Çevresinde gördüğü insanlar hayatında gördüğü ilk insanlar gibi geliyordu. Daha öncesinde görmüş müydü hatırlamıyordu ama görmemiş olsa varlığını bilemeyeceğinden ilk defa hafızasını kaybettiğini düşündü. O kadının kendisine neden kin güdüp ölüme terk ettiği konusunda fikri olmadığı gibi burada neden insanların toplandığını da bilmiyordu. İnsanların içinde bulunduğunu iyice hissedince içgüdüsel davranışlarını daha insancıl biçime kavuşturmaya başlamıştı. Ancak kurttan hala korkuyordu. Olası ölüm sebebi oldukça yakınındaydı. Yanındaki kadının ne kadar da rahatça yanında durduğunu görmek kendisini bir nebze rahatlatıyordu. Ama yalnızca bir nebze... Öyle ki kurt üzerine atlasa kendisini parçalayacağından emindi. Etrafındaki insanlar ise kadına karşı oldukça tepkili görünüyordu.

İnsanlar tek tek konuşuyordu varlığını aldırmadan. Bir yandan onu dinliyor bir yandan adı söylenen Vadlena’ya bakıyor bir yandan da gözünü kurda alıştırıyordu. Varlığı hala onun için var olmaması gereken bir şey gibiydi. Ancak hareket etme konusunda Vadlena’ya bağlı gibiydi. Kızıl saçlı adam nefes almayı başarabilen insanlar olduğunu söylemişti. Buraya başkaları da mı gelmiş ve nefes alamayıp ölmüşler miydi diye düşündü. Geçen her saniye yeni bilgiler ediniyordu. Yaşadığı evren burası değildi. Buna emindi zaten. Bildiğini hissettiği dünyanın bundan çok farklı olduğuna emindi orada yaşadıklarını hatırlayamasa da. Ölüme terk etmenin başını ağrıtacağını söylemişti. Ama ona katılmıyordu. Öyle olsa kendisini ortada bırakmazdı. Sarf edilen sözler yaşam ve ölüm arasında gelip giden ciddi cümlelerdi. Kızıl saçlının aksine terk etmek isterse edebileceğinden emindi. Kızıl saçlıdan sonra en az onun kadar iri diğer adam konuşmaya başlamıştı. Hakaretlerden ve liderlikten bahsetmişti. İblislere yem olmak diye eklemişti sonuna. “İblisler de neyin nesi?! Yem olmak da ne demek?!” diye içinden geçiriyordu endişeyle. Ardından gözünü kurta iliştirdi. “Bu, bahsettiği iblislerden mi?” diye sordu kendi kendine. Arkadaşlarını sonuna kadar koruyacağını söyleyen adama baktı. Onun gözlerinin içine bakıp söylediğinde ciddi olup olmadığını anlamak istiyordu. Zihnine hızlıca yeni bilgiler yerleştirildiği için her şeye aynı anda odaklanamıyordu. Söylenenleri elbette duyuyor, tertemiz hafızasına yerleştiriyor ama yorumlamakta acele etmiyordu. Zaten içinde bulunduğu tehlikeli ve korkutucu duruma karşı başlı başına bir mücadele veriyordu içinde.

Konuşma sırası kadına geçmişti. Kadın bir muhatap olmak yerine öldürülmeyi tercih etmişti. Tereddütlü bakışlarla kadını izliyordu. Kadın, arkadaşlarını koruyacağını söyleyen adamın yanına geçiyordu. Vadlena ise sadece alaycı gülümsemeyle karşılıyordu durumu. Ardından içinde bulunduğu durumun farkında gibi olan adam konuşmaya başlamış, dikkatini ona vermişti. Kanıttan bahsetti ve Vadlena’yı dinlemeyi önerip yüzünde yara olduğunu görebildiği adamın yanına gitti ve bir şeyler fısıldadı. Adam, yara izli adama fısıldadıktan sonra yara izli adam bir anda kıyameti kopardı. Kendisi çok değerli bir bilgi vermişti. Buradaki kimse bir şey hatırlamıyordu ve kendisi gibi karanlığın içinde uyanmıştı. Vadlena’nın kendilerini kurtarmaya geldiğini söylemişti ama bu durum kendisi için geçerli olmamıştı. Bir iblis bulmaktan bahsetti. “İblis bulmamız mı isteniyormuş? Bu kurt gibi mi olacaklar? Nasıl ikna edilebilir böyle bir yaratık? Vadlena bunu nasıl başardı? En önemlisi bunu neden yapmalıyım? Bu cehennem çukurundan kurtulmak için mi şu yara izli adamın dediği gibi? Adam öylesine çaresiz görünüyor ki söylediği doğru olmalı” diye düşündü olanları tedirginlikle izlerken. Yara izli adamın konuşması Vadlena’nın öyle hoşuna gitmişti ki mest olmuştu adeta. Onu yanına çağırmış, adam yanına vardıktan sonra herkese göz gezdirmişti. Ardından kızıl saçlı adama hakaretler savurmuştu. Kadın hakaretler ettikçe duygularında değişim olduğunu hissedebiliyordu. Kendisine hakaretler edilmiş, ölüme terk edilmiş, burada daha önce çokça insanın öldüğünü öğrenmiş ve karşısında sanırsa 2 metrelik bir iblis kurdu bulunuyordu. Etrafında da kendisi gibi bilgiden aciz görünen bir avuç insan vardı. Vadlena kendi dışında kimsenin bir şeyden haberi olmadığını söyledikten sonra bakışlarını yara izli adamın kulağına fısıldayan adama çevirmişti. Sanki ona bir şey yapmış gibi hali ve tavrı değişmişti. “Ona ne yaptı?!” diye düşünürken titrediğini görüyordu adamın. Adam adeta işkence çekiyordu ve Vadlena bundan eğleniyor gibi görünüyordu. Ardından Vadlena “Kara pençe” demişti. Pençeleriyle kendisine mi saldıracağını düşünürken darbe savrulup bitmişti bile. Ardından gözleri açılmıştı…

Etrafında onlarca yaratık vardı. Korkunç görünüşleri ve öldürücü bakışlarıyla olduğu yere sabitlemişti kendisini. Güç bela nefes almaya çalışıyor gözbebekleri korkuyla titriyor ve sadece bakabiliyordu yaratıklara. Bu korku çemberinde kapana kısılmışlıktan yine Vadlena’nın sözleri çıkarıyordu kendisini. Yine hakaretler… Ancak bu sefer içinde ‘görü’ diye bir kavram geçiyordu. Ne demek olduğunu kestirebilmişti az önce olanlardan sonra ama bu şu an için önemli bir mesele gibi görünmüyordu. Zira bununla ilgili yapabileceği bir şey olduğunu şu an için düşünmüyordu. Bu iblislerin varlığını hissetmediklerini, uzun zamandır bunların yanlarında olduklarını söylemişti Vadlena. Öyleyse gözünü açtığı ilk anda da etrafında bulunabilirlerdi ve neyin saldırısına uğradığını anlayamadan ölebilirdi diye düşündü. Kurt iblisin pençe hareketiyle pek çok iblis parçalanmış ve yol açılmıştı geçebileceği şekilde. Adeta bir koridor açılmıştı yürümesi için. Bir sebepten dolayı son şansınız diye söylemişti Vadlena. Kendisine bir şans verilmemişti. Kendisi şans eseri şu an hayattaydı ve ölüm kalım durumu içerisinde kalmıştı şu anda. Vadlena kendisine en başından beri tepeden bakıyordu. Kendisinin ise yaşama isteği ölümü tercihten katlarca daha ağır basıyordu. Vadlena şu an için sadece bir müttefikti. Bunu fark edebiliyordu. Düşman olsaydı çoktan ölmüşlerdi. Söyleyebileceği pek çok şey olduğunu biliyordu Vadlena’ya ancak pervasızca söylenmiş sözler hayatının sonunu getirebilirdi. Yaşama isteği ağır basmıştı. Kıyametin ortasında kalmış bir çocuk gibiydi. İçinde bulunduğu durumdan kurtulmak istiyordu sadece. Ancak dikkatini arkadaşlarını koruyacağını söyleyen adam çekmişti. Arkadaşlarına son sözlerini söylüyordu sanki. Sonrasında kendisine Vadlena’nın ne olduğunu söylemişti. Eğer kadının peşinden giderse kendisinin bok parçası olduğunu söyleyip duracak ve ölmeyecekti. Peki sonra ne olacaktı? Buradaki insanlar onun sözlerinden dolayı mı ölmeyi tercih ediyorlardı yoksa kadın onları aşağılayıp kölesi mi yapmak istediğini bilemiyordu. Her türlü gücü elinde tutan kişi Vadlena’ydı. Buradaki kimse onun arkadaşı veya dostu değildi. O yüzden pek umurunda da değillerdi ama öylece iblislere yem edilmelerini kabullenecek kadar da alçak değildi. Karşılaştığı şeyler hakkında ve geçmiş ile ilgili bilgisi olsa şu an içinde bulunduğu yaşam ve ölüm arasında kendisi bir tercih yapabilirdi belki. Ancak öylesine bir durumla karşı karşıyaydı ki, tamamen savunmasız bir çocuk gibiydi. Yalnızca hareket edip konuşabiliyordu burada. Ne istediğini sordu kendine. İnsanların yüzlerine baktı. Kendisi gibi hafızası yitik insanlardı etrafındakiler. Belki ileride kendisi için tehlike oluşturacaklardı, belki içlerinde gelecekte iğrenç şeyler yapacak yaratıklar vardı, belki de hepsi iyilik meleğiydi. Bunu yaşanmadan bilmesi mümkün değildi. Derin derin düşünmek için vakti yoktu. Korkuyla gözlerini kapadı ve asıl sorun olduğunu düşündüğü konuya döndü. Derin bir nefes aldı ve çatık kaşlarla gözlerini Vadlena’ya bakarak açtı. Kurtulmanın anahtarını söylemişti yara izli adam. Onlara istinaden “Vadlena” diye ciddiyetle seslendi. Kendisini dikkate aldığını gördüğünde “Aciz ve bilgisizim. Anladığım kadarıyla senin tarafından ölüme terk edildim. Üstelik senin kim olduğunu ve bunu neden yaptığını da bilmiyorum. O ışığı görmeseydim burayı bulamayacak, iblislerin varlığını bile göremeden, neyin saldırısına uğradığımı bilemeden ölüp gidecektim. Ancak yine de seni dinlemem karşılığında çıkış anahtarımız olduğu söylenen iblisi bulmamda destekleyeceksen sana katılmak istiyorum” diyordu. Bunca, korku, dehşet ve bilinmezlik içinde küçük düşürülme duygusu ve acizlik hissi aklını kaybetmesine engel oluyordu. Kibri yüreğinin derinliklerinde varlığını hissettiriyordu kendisine. Bu yüzden aciz kalmaya devam edemezdi. Kendisine aciz derken bile tiksiniyordu bu durumdan. Ancak bulunduğu durum, mantığıyla desteklenince aksini söylemesine izin vermiyordu. Kendisine göre en mantıklı karar olarak Vadlena’ya katılmayı istedi. Ardından son kez, arkadaşlarını kurtarmak isteyen kişiye baktı istemeden de olsa kaçırdığı üzgün bir bakışla. Ancak hemen toparlayıp Vadlena’ya kilitlendi.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Archon
Posts: 57
Joined: 16 May 2022, 02:03

10 Jun 2022, 09:21

Siyah saçlının alnından aşağıya doğru yolunu çizen ter damlalarını görünce bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Bakışlarını istemsizce etrafında gezdirirken Vadlena, Lebrante'ye emrini vermişti. Koca kurdun pençelerini savurmasıyla etrafını daha net bir şekilde görmeye başlamıştı. Lakin yine tam o anda etrafını görmemeyi tercih edeceğini anlamıştı. Hepsi ortalama insan boyunda olan düzinelerce çarpık suratlı, çarpık vücutlu varlık bulunuyordu etraflarında. İçindeki korku katlanarak artarken, vücudunda kaçmak için enerji bile bulamıyordu şu an. Bacaklarını hareket ettiremiyordu. Lakin bu, bacaklarında güç olmadığından değil, kendisine ait olmayan bu vücudun sözlerini dinlememesindendi. O anda zaten kaçmanın da gereksiz olduğunu fark etti. Nereye kaçabilirdi ki? Zaten her tarafı bu varlıklarla doluydu. Şu an yapabileceği tek şeyin yanındaki insanları dinlemek ve çıkarımlar yaparak mantıklı bir yol izlemek olacağına karar vermişti. Gururunu ayaklar altına almadan.

Vadlena'nın sesini duyduğu anda kendisine gelmişti tekrardan. Sahibi olmadığı bacakların kontrolünü tekrardan kazanmış gibiydi. Elini yüzüne doğru götürüp avuç içine baktı. Ellerini de oynatabiliyordu. "Görüsü var". Ne demek istemişti? Görünün kelime anlamını biliyordu, lakin burada Vadlena'nın dediği bu değildi. Peki ne olabilirdi? Gözlerinin ne kadar iyi gördüğünden bahsediyor olabilir miydi? Emin olamıyordu. Şu an kafasını tek bir konu üzerine odaklayamıyordu. Şu an kafasındaki en büyük odak noktası etraflarında bulunan iblislerin neden şimdiye kadar saldırmadığıydı. Saldırgan değiller miydi? İblislere yumruklar işlemiyordu. Peki neden işlemiyordu? Hissetmiyorlar mıydı? Yoksa içlerinden geçip gidiyor muydu? Hisleri yoksa durum gerçekten çok kötü olurdu. Lakin içlerinden geçip gitme ihtimali, içini bir nebze de olsun rahatlatıyordu. İçini rahatlatmasının tek nedeni ise, eğer insanların yumrukları iblislerin içinden geçip gidiyorsa, aynı şekilde onların pençeleri, ısırıkları, yumrukları da insanların içinden geçmeliydi. Bu durumda da zarar görmeleri olası değildi. Şu an için tutunacağı dal bu olacaktı. En mantıklı cevap bu değildi. Lakin içini rahatlatan tek cevap buydu.

Vadlena yolunu açmış giderken, son bir şans vermişti herkese. Devamında etrafındaki insanların konuşmalarını dinlemişti tek tek. Önce beyaz kafalı konuşmaya başlamıştı. Herkes gidecekse gideceğini, yoksa burada duracağını söylemişti kısacası. Hemen ardından çelimsiz olan, Vadlena'nın göz bebeği söze girip beyaz kafalıyı yanına çağırmıştı. Gruplarına sonradan katılan kızıl saçlı kız da direkt olarak Vadlena'yı takip edeceğini söylemişti. Konuşmayan iki kişi daha kalmıştı ama ikisinin cevabını da az çok kestirebiliyordu. Ben liderim diye ortaya atılan, hemen ardından Vadlena ben seni takip ederim diyip onu yalamaya başlayan çocuk muhtemelen Vadlena ile gidecekti zaten. Geriye bir tek siyah saçlı kız kalıyordu. Kızın ne yapacağını başta kestirememiş olsa da, herkesin gittiğini görünce o da muhtemelen gidecekti. Geriye bir tek kızıl kafalı kalmıştı. Cevabını vermeyen tek kişi. Bu kadını mutlu etmek gibi bir amacı yoktu. Herhangi birisini mutlu etmek amaçlarından birisi değildi. Düşündüğü şey, Vadlena'nın kendini beğenmiş bir orospu olduğuydu. Artık düşünceleri netti. Cevabını verecekti kadına. Lakin bu cevap kadının istediği cevap olmayacaktı.

"Siz gidin gençler. Ben kendini beğenmiş bir orospunun götünü yalamaktansa ölmeyi tercih ederim. Ha öleceğimi de çok düşünmüyorum. Biraz zorlanırım, ama buradan bir iblis ile geri dönerim. Ölürsem de," Sözünü yarıda kesip etrafına bakınmıştı biraz. Bu sözleri ise içinde hiçbir sinir barındırmadan, tamamıyla sakin bir ses tonuyla dile getirmişti. İçinde bir sinir de yoktu. Zira birisi ona bok parçası dedi diye sinirlenecek birisi değildi. Beyni çok fazla çalışmayan insanlar, önyargılarını yenemezlerdi. Lakin o önyargılarını yenmiş birisiydi. Bu sebeple içinde bu kadına karşı sinire dair tek bir belirti yoktu. Etrafına bakınırken bakışlarını Vadlena'nın üstünde biraz sabit tuttuktan sonra gözlerini Vadlena'dan ayırmadan devam etti. "Benim ölümümden üzülen kimse olmayacak. Ben de dahil. O yüzden dert değil."
KÜNYE
İsim: Archon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 184
Kilo: 80
Sınıflar: Sezici - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 15000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 3
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

1 adet ücretsiz D veya C veyahut B-Seviye Teknik Yaratımı
KÜNYE
İsim: Nylzrinth(Nilzrinth || Ateşin Hanımı)
Cinsiyet: Dişi
Boy: 165
Kilo: 64
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 4
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 4
Arun: 8
Duren: 7
İrade: 6

YETENEKLER

Mucizevi Yürek

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Yofie
Posts: 38
Joined: 15 May 2022, 21:37

14 Jun 2022, 13:37

Onlar aralarında tartışırlarken kızıl saçlı bir kız çıkıp gelmişti karanlığın içinden. O da kendilerinden birisi olmalıydı ki Vadlena'nın paylamalarından nasibini almıştı. Bir, iki, üç... Bokları saymak artık bir takıntı haline gelmeye başlamıştı. Genç kız kendini durdurabilmek istese de içinden saymaya devam ediyordu. Belki de yaşadığı absürt duruma ve şoka karşı vücudunun kendini savunma mekanizmasıydı bu küçük oyun. Vadlena'nın söylediklerinden bokları çıkarınca bir önemleri olmadığı, ölürlerse de kimsenin umurunda olmayacağı anlaşılıyordu. Daha önce onlar gibi pek çoklarının benzer laflar edip burada öldüğünü söylemişti. Bu tavır karşısında ölüp kurtulmak istemiş olmaları doğaldı. Vadlena birkaç kere daha bir bok olmadıklarını vurguladıktan sonra gözlerini siyah saçlıda sabit tutmuştu. Çok kısa bir süre sonra da o adama bir şeyler olmaya başlamıştı. Sanki acı çekiyor gibiydi. Genç kız neler olduğuna anlam vermeye çalışırken Vadlena'nın iblisi havaya iki pençe darbesi atmıştı. Sonrasında neden siyah saçlı adamın o derece dehşete düştüğünü anladı.

O da görmeye başlamıştı. Onunla birlikte diğer herkes de görüyor olmalıydı ki her birinin yüzü şekilden şekle girmişti. Onlarca, belki yüzlerce yaratık kana susamış bir ifadeyle onlara bakıyordu. Muhtemelen hep buradaydılar ancak fark etmemişlerdi. Vadlena "görü" denen bir kavramdan bahsederken bunu kast ediyordu belki de. Genç kız emin değildi, emin olacak kadar da hayatta kalacağını düşünmüyordu. İblisleri göremiyor olmak mı onları "bok parçası" yapıyordu? O zaman iblisleri görmekten aciz bireyler olarak ölmeleri daha hayırlı olurdu belki de. Vadlena da "canıma değsin" dercesine ezik adamı alıp gitmeye başlamıştı. Bu kadının görevi ve amacı neydi tam olarak? Kendilerini kötü hissettirip intihar etmelerini sağlayarak bir çeşit nüfus kontrolü mü sağlıyordu? Eğer burada hala hayattalarsa onları özel kılan bir şey olmalıydı. O halde bu kadın ne "bok" yiyordu? Onlara yol gösterecek bir rehber olarak görev yapıyorsa yerine acilen başkasını bulmalıydılar. Tabi öyle bir birim varsa. Vadlena son olarak iblislere yumrukların işlemeyeceğini söylemişti. Genç kız istemsizce üstünü başını yokladı. Silah olarak kullanabileceği bir şeyi yoktu. Nefesini tutup Vadlena'nın gitmesiyle üzerine doğru hareket etmeye başlayan iblisleri izlemeye başladı. Gözlerini kapatırsa daha çabuk biterdi belki. "Bok" kadın son şansları olduğunu söyleyerek onlara açtığı koridoru işaret ediyordu. Gitmeli miydi kalmalı mıydı? Korkuyordu, hem de fena halde.

O esnada beyaz saçlı adamın sırtına vuruşu ile düşüncelerinden sıyrıldı. Buradan çıktıkları zaman arkadaş olmak istediğini söylemişti ve kocaman gülümsemişti. Genç kız da ona aynı şekilde gülümsedi ve başıyla onayladı. En azından içlerinde hala birlikteliğe önem veren birileri vardı. İblis sahibi olmak demek Vadlena gibi olup herkese tepeden bakmak demekse veya insanlığı, dostluğu, sıcaklığı unutup kasıntı bir buz dolabına dönüşmekse bunu istemiyordu. Beyaz saçlı adam aralarına yeni katılmış ve kafası karışık görünen diğer kadına da dönüp olayı güzel bir şekilde özetlemişti. Zavallı kızcağız geldiği anda neye uğradığını şaşırmış olmalıydı. Beyaz saçlı adam sonrasında eğer herkes giderse gideceğini, kalan olursa onlar için dövüşeceğini söylemişti. Ezik herif ise iblislere bir şey yapamayacaklarını, kadını takip etmeleri gerektiğini söylemişti. O da farklı bir taktik kullanıyor ve hayatta kalmaya çalışıyordu tabi, genç kız onu yaptığı şey için suçlayamazdı. Birbirlerini tanımıyorlardı ve herhangi bir vefa borçları yoktu. Genç kız sahtekar davranmaktan ve yalan söylemekten nefret ederdi. Şu anda Vadlena'yı gerçekten hayatta kalmak istediği için takip etse bile ondan hala nefret ediyordu ve ne kadar "bok" olduğunu daha fazla duymaya tahammül edemeyecekti. Kızıl saçlı kız Vadlena ile gitmeye karar vermişti. Kızıl saçlı adam ise gitmeyecekti. Şaşırtıcı değildi. Aralarında en çok gurur yapanlardan birisiydi. Genç kız kendi yaptığı gururu düşündü. Şahsına hakaret, hatta küfür edilmesinden kimse hoşlanmazdı elbet. Üstelik tanımadığı birinin çıkıp efendileriymiş gibi davranması tuzu biberiydi. Ancak gurur yapmıyordu. Vadlena denen kadın insan iletişimi denen kavramdan haberi olan bir varlık olsa, her ne kadar onlara üstten baksa da, işler böyle olmazdı. "Ben... sen ne yaparsan onu yapacağım." dedi beyaz saçlı adamı takip ederek. Aralarında bir tek ona kanı ısınmıştı. O nerede duracaksa orada duracaktı. Hayatta kalırsa bir arkadaş ve güveneceği birisini kazanmış olurdu.
Image

Karakter
KÜNYE
İsim: Yofie
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 1.70
Kilo: 60
Sınıflar: Etkileyici - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 4000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 0
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

İblis
KÜNYE
İsim: Ashabura
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.0
Kilo: 150
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 6
Güç: 8
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 8
Arun: 0
Duren: 3
İrade: 2

YETENEKLER
Savaşçı Öfkesi

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

15 Jun 2022, 13:14

Tanımlanamakta zorlandığı bir baskı hissetmeye başlıyor ve hemen ardından hissettiği şeyler nedeniyle inanılmaz bir korku beliriyor. Kalp atışının hızlandığını fark ediyor ve titremeye başlıyor. Tek bir adım bile atsa yere düşeceğini bildiği için yere sertçe basıyor ve hareket etmiyor. Bir kendisini sinir eden ama şimdilik takip edeceği kadına bakıyor, bir de etrafına bakıp duyduğu korkunç sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyor. Bir anda Vadlena'nın bağırmasıyla gözlerini adının az önce Lebrante olduğunu az çok anladığı yaratığa döndürüyor ve yaratığın karanlığı delmesiyle ortaya çıkan ordu ile karşı karşıya geliyor. Üstün olmak istediğini, öne çıkmak istediğini ve herkesten daha başarılı olmak istediğini kendine bir kere daha hatırlatıyor. Lakin şimdi bunların hiçbirinin zamanı olmadığını ve karşılaştığı şeylerin doğasını bilmediğini de kendine hatırlatıyor. İçten içe kendine "Zamanın gelecek. Şimdilik takip et. Gerektiği zaman indir ve yerine geç." diyor. Önünde bulunan yaratıklara veya onlara Vadlena'nın koyduğu isimle seslenmek gerekirse iblislere baktıkça korkusu artıyor ve başka bir şey düşünememeye başlıyor. Vadlena görüsü olduğunu söyleyince gözlerini Vadlena'ya çeviriyor ve ne dediğini anlamadığını belli eden bir yüz ifadesiyle gözlerine bakıyor. Hemen ardından arkasındaki insanlara bakıyor ve hafif sahte bir gülümseme atıp tekrar önüne dönüyor.

Şu ana kadar başına gelmiş her şeyi gözden geçiriyor ve tartmaya çalışıyor. Yanındaki insanlar şu ana kadar boş laf söylemek dışında kayda değer hiçbir şey yapmadığı için onların stratejisinin işe yarayacağını düşünmüyor. Vadlena ise net bir şekilde bir şeyler bildiğini belli ettiği için kendisine şimdilik daha layık bir insan. Gözlerini Vadlena'ya çeviriyor ve "Gidelim buradan." diyor. Arkasındakilere dönüyor ve "Ölmezseniz ve bir gün yollarımız kesişirse size üstünlüğümü kanıtlamak istiyorum. Hoşça kalın." diyor. Gözlerini kızıl saçlı kıza çeviriyor ve onun da kendisiyle aynı yoldan gideceğini anladığında kendisine dönüp "Doğru karar." diyor. Bu saatten sonra Vadlena'nın davranışlarını tolere etmeye karar verse de bu kararın Vadlena'nın en küçük yanlışında değişebileceğini içinden sürekli olarak kendine tekrarlıyor ve hala korkudan ter dökerken bir yandan da öfke dolu gözlerini Vadlena'dan ayırmıyor.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

15 Jun 2022, 13:49

Aranızda yaşanan konuşmaların ardından çelimsiz adam, kırmız saçlı kadın ve siyah saçlı adam Vadlena’ya katılmayı tercih ediyor. Diğerlerinin ise ortamda kalmaya devam etmesi akabinde Vadlena bu kişilere acırcasına bir bakış atarken, kendisini takip etmeye karar verenlere “Gidelim, üzerimize fazla kan sıçramasın.” diyor gülmemek için kendini zor tutarcasına. Vadlena, Lebrante ile birlikte tekrar adımlarını atmaya başlarken, onu takip etmek isteyenler de açılan koridordan yürüyor. Sonunda ise, koridor kapanıyor ve bir kısmınız iblislerle çevrili halde kalırken, diğer kısmınız ise Vadlena ile birlikte yürümeye devam ediyor.

İblislerin arasında kalan ölmeyi ve korumayı göze almış kişi olarak bir kez daha etrafınızdaki iblislerin kan kırmızı parlak gözlerine bakıyorsunuz. Sanki her birinin sesleri daha vahşetli ve daha ölümü çağırır şekilde çıkmaya başlarken, yavaş yavaş size doğru adımlamaya başladıklarını görüyorsunuz. Sallanarak ve sanki dengesiz gibi attıkları her bir adımla, ağızların akan salyaların sizi arzuladığını anlayabiliyorsunuz. Çevrenizi saran iblislerin kaç tane olduğu konusunda ise bir türlü emin olamıyorsunuz. Zira aradan öncelik kazanmak için kafasını çıkarmaya çalışanlar, birbirlerinin üstünden atlayanlar sürekli sizin net bir sayı saymanızı engelliyor. Ne var ki, şu aşamada bu sayımın size bir faydası olacağını da düşünmüyorsunuz. Belki de yüzlercesi, aç ve kan arzular bir şekilde size bakarken, bu sayının pek de bir önemi olmadığını fark ediyorsunuz. Bu aşamada ise, artık olduğunuz yerde öylece durmanın pek bir şeye fayda etmeyeceğini anlıyorsunuz.

İblislerin arasında kalan kişilerden ilk harekete geçen, gözünde farklı bir şekil olan adam oluyor. Bulunduğu noktadan elinden geldiğince hızlı bir çıkış yaparak, en yakınındaki iblise kafa atmak için kendini hazırlıyor ve birkaç adımını sonunda, kendi boyundan 10 cm. kadar kısa olan bir iblise üstten kafa atıyor! Derin bir acıyla kafası zonklayan adam, birkaç santim uzağında kan arzulayan gözleri gördüğünde ve attığı kafanın hiçbir işe yaramadığını anladığında, Vadlena’nın haklı olabileceğini düşünmeden edemiyor! İblis, salyalar saçan bir bağırışın ardından kafasını savuruyor ve kendisine kafa atan adamın sağ kolunun üst kısmına dişlerini geçiriveriyor! Kolunu parçalayacak kadar derine geçen dişlerle birlikte ortaya saçılan kan ve hissedilen acı, tüm bu olan bitenin gerçek olduğunu anlatmaya yetiyor!

Uzun boylu adama destek olmak isteyen kırmızı saçlı adam ve iblislerin arasında kalan kadın, iblisin geçirdiği dişler nedeniyle neredeyse parçalanan koldan fışkıran kanla birlikte bir anlığına duraksamak zorunda kalıyor! İblisler sadece birkaç metre ötede ve her biri aynı şekilde ağızlarını sonuna kadar açmış bir halde ilerlerken, her ikisi de sonlarının aynı olacağını düşünmeden edemiyor. Uzun boylu adamın acı bağırışları kulaklarını tırmalamaya başlarken, kızıl saçlı adam sol bacağının alt kısmına inen bir pençe hissediyor ve sol baldırında derin bir yara açıldığını görüyor! Kadın, bir anda sendeleye kırmızı saçlı adama destek olmak isterken, sağ bacağının üst kısmında hissettiği ısırıkla acı içinde bağırabiliyor sadece! Tüm karanlık, hissettiğiniz acı ve haykırışla dolarken, iblislerin bir bir sizden koparacak parçalara karşı içine düştüğünüz çaresizliği hissediyorsunuz. Ölüm, sizin için önemsiz bir şey olsa da, şu an gerçekleşmek için can atıyor.

Vadlena ile birlikte ilerlemeye başlayan üç kişi, birkaç adımın sonunda duydukları çığlıklarla istemsizce arkalarına bakıyorlar. İblis kalabalığından hiçbir şey göremeseler bile, duydukları acı haykırışlar sanki her bir olan biteni görmelerini sağlıyor. Yaptıkları tercih nedeniyle pişmanlık veya başkaca bir his hissedip hissetmeme noktasında arada sıkışmış olsalar bile, sonlarının en azından bu şekilde bitmeyeceğini biliyorlar. Zira iblislerden hiçbir tanesi, Vadlena’ya veya Lebrante’ye yaklaşacak gibi durmuyor. Tüm bu acı çığlıkları arasında Vadlena, arkasına bile bakmadan adımlamaya devam ediyor sadece. Hiçbir şey yokmuş, duyulmuyormuş ve yaşanmıyormuş gibi…

Sizse, acı, mutluluk, korku, merak ve daha hissettiğiniz nice duygu içinde yeni bir dünya yaratıyorsunuz!
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”