Vadlena'nın ona söylediklerine ne tepki vereceğini bilemedi. En azından dışından... Kadın kendine güveniyordu ve kesinlikle hiçbir şey hakkında fikri olmayan bu gruptan daha iyi bir yatırımdı. Ama grup daha kalabalıktı. Ve Vadlena onun için de pek iyi şeyler dememişti aslında. "Elden düşme cılız, ikinci el insan..." Vadlena'yı kesinlikle gebertecekti. Tüm çıkan tartışmalar sonucunda kadını seven, kadının tarafında olan tek kişi gibi görünüyordu ama içinde yanan nefret ateşi hepsini kül edebilecek boyuttaydı. Hepsini gebertecekti. Doğru zamanı bekleyecek, fırsatını bulduğu anda bu gruptaki herkesi teker teker katledecekti. Zaten hayatlarına değer vermeyenlerin yaşamaya hakkı yoktu.
Vadlena'ya karşı istemsizce yarım bir gülümseme takınmıştı hangi ata oynayacağını bilemediği için. Bundan da anında pişmanlık duymuştu, iki atı da kaybedebileceği için. Yaratığın ortaya çıkmasıyla da yine gerilemişti adım adım. Ta ki Vadlena Lebrante diye seslendiği yaratığı kontrol altında tuttuğunu gösterene kadar. Kesinlikle yanlış ata oynamıştı. Bu grubun Vadlena'yla başa çıkabilmesine imkan yoktu ve hayatta kalması için en garanti yolu sıkıntıya sokmuş olabilirdi. Bir şekilde tekrar Vadlena'ya kendini kanıtlamalıydı. Hayatta kaldığı sürece hepsini öldürecek şans eline geçebilirdi. Belki de öldürmesi gereken sadece Vadlena kalacaktı hatta.
Tekrar uzun uzun tartışmaya başlamıştı insanlar. Kırmızı kafalı epey bir şeyler demişti. Biraz aklı karışsa bile ne demek istediğini anlamıştı. "Dedikleri doğru olsa bile Vadlena'nın dediği gibi geri döndüğünde bizi hiç bulmadığını söyleyip işin içinden sıyrılabilir. Şu koca kurt hepimizi yese veya paramparça etse hiçbir sorun kalmıyor ortada zaten." İyi denemişti ama onu ikna etmemişti, Vadlena nasıl ikna olacaktı öyleyse? Onu taşıyan iri adamın sözlerini dinledi sonrasında. Ne ara arkadaş olduklarını merak etti. Yine de onu korumaya hevesli biri olması işine gelmişti. Ama onları korumak için ne yapabilirdi ki? Kız ise gurur yapmıştı. Ne yeri ne de sırasıydı ona göre. En son yürüyüş önerisinde bulunan sazı eline almıştı. Bu sefer, geçen seferlerin aksine mantıklı şeyler söylemişti. En azından herkese söyledikleri öyleydi. Kulağına fısıldadıkları ise bardağı taşıran son damla olmuştu. Sinirliydi sinirli olmasına, ama soğuk kanlılıkla her şeyi kendi lehine çevirebileceği bir durumdaydı da.
İki eliyle sertçe itip uzaklaştırdı kulağına fısıldayan adamı. Tiyatrosu başlamıştı böylece. "Ne demek lan kendini ezdirme! Bir anda hiçbir şey hatırlamadan karanlığın içinde uyanıyoruz, ölecek miyiz kalacak mıyız belli değil hala gurur yapıyorsunuz! O ya da bu sebeple bizi kurtarmaya gelen birisi var onunla da kavga etmeye çalışıyorsunuz. İstediğiniz kanıtı aldıktan sonra bile! Ölmeye o kadar hevesliyseniz gidin ölün!" Tükürüklerini saça saça bağırmıştı Vadlena dışındaki herkese. Bu şekilde tarafını belli edecek ve Vadlena'nın takdirini kazanabilecekti. Sinirli bakışlarla hepsini süzdü birkaç saniye. Bu sırada da hızlı hızlı irtifa değiştiren göğsünü kontrol altına almaya çalıştı. Az biraz kontrolünü sağladıktan sonra da Vadlena'ya dönüp hafifçe başını eğdi. "Sikik bir iblis bulup buradan kurtulmak isterim hanımım. Lütfen bana rehberlik edin." Vadlena'ya yaranmak için elinden geleni yaptığı gibi omurgasız gibi gözükmemesi için gereken gerekçeyi de sunmuştu öfke anıyla. Vadlena'yı ikna ettikten sonra gerisi çok da önemli değildi. Diğerleri onun keskin tavrıyla kendi fikirlerini daha çok savunma ihtiyacı hissederse daha iyi bile olabilirdi. Daha sonra öldüreceği Vadlena, onu öldürmesi gereken birkaç yaşayan cesetten kurtarabilirdi. İstediğini elde etmek için hamlesini yapmıştı. Artık yapabileceği tek şey beklemekti. Gergin bir bekleyiş...
Vadlena'ya karşı istemsizce yarım bir gülümseme takınmıştı hangi ata oynayacağını bilemediği için. Bundan da anında pişmanlık duymuştu, iki atı da kaybedebileceği için. Yaratığın ortaya çıkmasıyla da yine gerilemişti adım adım. Ta ki Vadlena Lebrante diye seslendiği yaratığı kontrol altında tuttuğunu gösterene kadar. Kesinlikle yanlış ata oynamıştı. Bu grubun Vadlena'yla başa çıkabilmesine imkan yoktu ve hayatta kalması için en garanti yolu sıkıntıya sokmuş olabilirdi. Bir şekilde tekrar Vadlena'ya kendini kanıtlamalıydı. Hayatta kaldığı sürece hepsini öldürecek şans eline geçebilirdi. Belki de öldürmesi gereken sadece Vadlena kalacaktı hatta.
Tekrar uzun uzun tartışmaya başlamıştı insanlar. Kırmızı kafalı epey bir şeyler demişti. Biraz aklı karışsa bile ne demek istediğini anlamıştı. "Dedikleri doğru olsa bile Vadlena'nın dediği gibi geri döndüğünde bizi hiç bulmadığını söyleyip işin içinden sıyrılabilir. Şu koca kurt hepimizi yese veya paramparça etse hiçbir sorun kalmıyor ortada zaten." İyi denemişti ama onu ikna etmemişti, Vadlena nasıl ikna olacaktı öyleyse? Onu taşıyan iri adamın sözlerini dinledi sonrasında. Ne ara arkadaş olduklarını merak etti. Yine de onu korumaya hevesli biri olması işine gelmişti. Ama onları korumak için ne yapabilirdi ki? Kız ise gurur yapmıştı. Ne yeri ne de sırasıydı ona göre. En son yürüyüş önerisinde bulunan sazı eline almıştı. Bu sefer, geçen seferlerin aksine mantıklı şeyler söylemişti. En azından herkese söyledikleri öyleydi. Kulağına fısıldadıkları ise bardağı taşıran son damla olmuştu. Sinirliydi sinirli olmasına, ama soğuk kanlılıkla her şeyi kendi lehine çevirebileceği bir durumdaydı da.
İki eliyle sertçe itip uzaklaştırdı kulağına fısıldayan adamı. Tiyatrosu başlamıştı böylece. "Ne demek lan kendini ezdirme! Bir anda hiçbir şey hatırlamadan karanlığın içinde uyanıyoruz, ölecek miyiz kalacak mıyız belli değil hala gurur yapıyorsunuz! O ya da bu sebeple bizi kurtarmaya gelen birisi var onunla da kavga etmeye çalışıyorsunuz. İstediğiniz kanıtı aldıktan sonra bile! Ölmeye o kadar hevesliyseniz gidin ölün!" Tükürüklerini saça saça bağırmıştı Vadlena dışındaki herkese. Bu şekilde tarafını belli edecek ve Vadlena'nın takdirini kazanabilecekti. Sinirli bakışlarla hepsini süzdü birkaç saniye. Bu sırada da hızlı hızlı irtifa değiştiren göğsünü kontrol altına almaya çalıştı. Az biraz kontrolünü sağladıktan sonra da Vadlena'ya dönüp hafifçe başını eğdi. "Sikik bir iblis bulup buradan kurtulmak isterim hanımım. Lütfen bana rehberlik edin." Vadlena'ya yaranmak için elinden geleni yaptığı gibi omurgasız gibi gözükmemesi için gereken gerekçeyi de sunmuştu öfke anıyla. Vadlena'yı ikna ettikten sonra gerisi çok da önemli değildi. Diğerleri onun keskin tavrıyla kendi fikirlerini daha çok savunma ihtiyacı hissederse daha iyi bile olabilirdi. Daha sonra öldüreceği Vadlena, onu öldürmesi gereken birkaç yaşayan cesetten kurtarabilirdi. İstediğini elde etmek için hamlesini yapmıştı. Artık yapabileceği tek şey beklemekti. Gergin bir bekleyiş...






