Doğum (Abasdarhon)

User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

07 Nov 2024, 21:51

Burnum kanıyordu o yüzden bir süre oturup eğilerek burnumun kanamasına izin verdim. Bu süreçte iblis konuşmadığı için minnettar olmalıydım. Yaydığı aura gerçekten bunaltıcıydı ama mümkün olduğunca görmezden gelmeyi çalıştım. Herhangi bir diyaloğa girmek istemediğim için de yaydığı aurayı kısmasını falan istemedim. Çünkü isteseydim konuşmak zorunda kalacaktım ve konuşmak zorunda kalırsam kafamı dinleyemeden tekrar diyaloğa girmek zorunda kalacaktım.


Burnumun kanaması bir süre sonra durunca konuşmaya başladığımda sadece dinliyordu. Suratını kapatan maskesi duygularını gizliyordu. Ancak içimden bir ses yüzüne maske takmasa da yüz kaslarında bir oynama olmadan beni dinleyeceğini söylüyordu. Aurasında bile herhangi bir tepki yoktu. Zaten tepkilerini ölçmeyi çalışmıyordum. Buraya gelirken gösterdiği davranışlarından ve Vadlena'ya söylediği şeylerden az çok nasıl birisi olduğunu anlamıştım. Ciddi, sıkıcı biraz soylu takılan havalı konuşmayı seven veya havalı konuşmaya alışmış, bilge takılan veya gerçekten bilge olan ve öyle davranan biriydi. Kısaca ağırbaşlı olması davranışlarımı seçmemde kolaylık sağlıyordu. Tahminimce kolay sinirlenen biri değildi. Bam teli ne bilmiyorum ama ona basmadığım sürece bana sinirlenmeyecekti. Bu yüzden ona karşı yaptığım eleştirilere sinirlenmeden karşıladı ve tepkisiz bir şekilde beni dinledi sadece. Maskesinin ardında sinirlenmiş olabilir ancak öyle olduğunu pek zannetmiyorum. Vadlena'dan çok daha farklı birisiydi. Şuan burada Vadlena olsa nasıl tepki vereceğini tahmin etmek zor olduğu için Vadlena, iblise göre başa çıkması daha zor biriydi.


Ayağa kalkıp sözlerimi bitirdiğimde bir sessizlik oluştu. Önce karanlığa bakıp dengemi sağlamaya çalıştım. Sonra bir şey söylemediğini fark edince ona doğru döndüm. Ben ona o da bana bakıyordu. Konuşana kadar susacaktım. Bakalım bu sessizliği ne kadar devam ettirebilecek.


Çok sürmeden bir-iki dakika içinde konuşmaya başlamıştı. Ağır kelimeler kullanarak süslü cümleler kuruyordu. Bu onun soylu olabileceği ihtimalini daha çok düşünmeme sebep oldu. Sanırım karşımdaki cidden o kadar da boş biri değildi. Zaten iblisleri parçalayarak gelmesi ve Vadlena'nın da gitmeden önce bana yaptığı uyarı bunu doğrular nitelikteydi. Karşımda cidden güçlü ve rütbeli bir iblis duruyordu. Harika... Bu yüzden bir iblisle bağ yapma şansım düşmüş oldu. Basit bir iblis olsaydı belki gücümle bastırıp zorla bağ kurabilirdim ancak bu iblise o şekilde davranabileceğimi zannetmiyordum. Tek çarem burada gizlenmiş bir çıkış bulmak. Var mı emin değilim ancak Vadlena'nın karanlıkta yürüyerek kaybolmasını hesaba katarsak burada bir çeşit güç gidilebilecek yolları gizliyor olmalıydı. Bu güç belki aura gibi bir şey olabilirdi. Ancak henüz tam emin değilim.


İblisin söylediklerini dikkatle dinledim. Bedenimden çok ruhumun önemli olduğunu söylüyordu. Ruh olmadan bedenim bir önemi yokmuş. Beden yerine kalp diyordu gerçi... Bana ismin ve geçmişin önemsiz olduğundan bahsetti. Önemli olsa hatırlarmışım. Bilmiyorum. Hatırlamadığım için önemli olup olmadığına karar veremem. Buna karar veren kişi ben olmalıyım. Ancak hatırlamadığım için şuanlık önemsiz olduğunu varsayacağım. Sonra da varlığımdan geriye kalan nedir diye sordu. Dağılmış bir surata sahip beden mi, haybeye atan bir kalp mi, yoksa hükmü örselenmiş bir ruh mu?.. Bilmiyorum ve anlamıyorum. Hükmü örselenmiş ruh derken ne demek istediğini de anlamamıştım. Bu soruları sorup söyle ki bu isimsiz varlığın kudretini bizzat göreyim diye sesini yükseltip cümlesini bitirmişti.


Vadlena soru sorulmasından hoşlanmıyordu. Ancak bu iblis ile iletişim kurulabilir gözüküyordu. Her ne kadar çıkış konusunda sorduğum soruya yanıt alamasam da şansımı deneyecektim. En azından edinemediğim bilgileri öğrenmeye çalışacaktım. Vadlena gibi öfkeleneceğini zannetmiyordum. Ve sorduğum sorulara cevap verebilirdi. Soru sormadan önce sağlıklı iletişim kurabilmek için söylediklerini yorumlayarak başlayacaktım konuşmaya.


"Bana bir şeyler anlatma zahmetine girdiğin için Aludir bozuntusundan daha iyi olduğunu düşünüyorum. En azından soru sorunca öfkelenmiyorsun. Bu yüzden seninle düzgünce iletişim kurabilirim. Her ne kadar sorduğum soruya cevap vermesen de.. Neyse, dediğin gibi geçmişimin bir önemi yok. Merak da etmiyorum zaten. Ancak geçmişimin gerçekten önemsiz olup olmadığına ancak öğrenirsem karar verebilirim. Belki de önemlidir ama hatırlamıyorum ve hatırlamadığım için de merak da etmiyorum. Ancak bir ismimin olması güzel olurdu. En azından kendimi sana tanıtacaksam ismimi söylemek isterdim. Eğer sen, benim ismimi biliyorsan lütfen söyle." dedikten sonra 5-10 saniye cevap vermesini bekleyecektim.


Eğer ismimin Abasdarhon olduğunu söylerse "Öyleyse kendimi tanıtmakla başlayayım. Ben isminden ve bu güçsüz bedenden başka bir şeye sahip olmayan Abasdarhon." diye kendimi takdim edecektim. İsmimi bilmiyorsa "Sorun yok." dedikten sonra direkt konuya girecektim. "Söylediğine gelecek olursam. Evet ben de her varlık gibi gözle gördüğüme ve elle tuttuğuma sığınıyorum. Merak ettiğin kudret hakkında bir şey bilmiyorum. Ruhumu görmeyip elle tutamadığım için değeri hakkında bir fikrim yok. Benim için önemli olan şey kalbim. Çünkü onu hissedebiliyorum. Kalbim durursa ölürüm. Ruhuma ne olur bilmiyorum. Eğer dediğin doğruysa ve kalp binlerce kez dursa da ruh bedeni ayakta tutuyorsa belki de çoktan ölmüşümdür ve ruhum burada tekrar bir bedene girmiştir. İnsan doğduğunda bebek olarak doğar ancak ben bu şekilde doğdum. Ölmemiş de olabilirim bilmiyorum." dedikten sonra işaret parmağımı havaya kaldırıp "Her neyse.. Özetle kudret ney bilmiyorum. Onu nasıl çıkartabilirim bilmiyorum. Ve bende sandığın o şeyden olduğunu da düşünmüyorum." diyip iki elimi iki yana açıp, "Anladığım kadarıyla kudretli ruha sahip bir insan arıyorsun." diyecektim. Sonra kollarımı göğsümde bağlayıp "Niye arıyorsun? Bir de asil biri biri konuşuyorsun veya asil konuşmasını taklit ediyorsun. Yaptığın şey taklit mi yoksa hakiki mi bilmiyorum. Soylu musun? İblisler arasında soy ve rütbe var mı? Biraz önceki patates suratlı iblislerden farklısın." dedikten sonra aniden hatırlayarak, "Ah son olarak hükmü örselenmiş ruh derken neyi kast ettin?" diye sorarak konuşmamı sonlandırdım. Eğer soylu biriyse bu konuşmamdan rahatsız olabilirdi. Çünkü görgü kurallarına pek de dikkat ederek konuştuğum söylenemez. Zaten görgü kuralları ney bilmiyorum. Önceden biliyorsam bile hatırlamıyorum. Çok konuşmam da rahatsız edebilir. Veya istediği gibi kudretimi gösterememem de... İstediği zaman beni öldürebilir. İblisleri nasıl doğradığına bakarsak... Yine de bir şeyler öğrenmem lazım. Hiçbir şey bilmiyorum ve bu bir fırsat. Kaybedecek hiçbir şeyim olmadan bu kumarı oynamak aslında benim için kârlı bir risk.

Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

08 Nov 2024, 17:10

Sözlerin ağzından dökülmeye başladığında, karşındaki iblisin seni dikkatli bir şekilde dinlediğini bir şekilde hissedebiliyorsun. Her ne kadar yüzünü ve özellikle gözlerini görebildiğin bir varlıkla iletişime geçmek şu an için senin nezdinde daha işe yarar bir durum olsa da, en azından Vadlena’nın aksine iblisin seni dinlemesini de bir artı olarak görerek konuşmanı sürdürüyorsun. İsminle ilgili sözlerinden sonra iblisin içine düştüğü sessizlikten çıkacağını gösteren hiçbir belirti görmemen üzerine, iblisin de ismini bilmediği yönünde bir düşünceyle konuşmana devam ediyorsun. Tüm konuşman boyunca, iblis hiçbir şekilde konuşmana engel olacak bir harekette bulunmuyor. Hatta iblisin hareketsizliği, onun nefes alıp verdiği konusunda bile sende ciddi şüpheler uyandırıyor. Nitekim tüm sözlerin tamamlandığında, iblis hala yaşadığını gösteren tek bir kelime ediyor.
“Anlıyorum.”

İblisin bu tek kelimeden ibaret cümlesiyle birlikte, bir kez daha derin bir sessizliğe yelken açıyorsun. Ancak bu kez, sessizliğin içerisinde olmanıza rağmen adeta iblisin zihnine karşı bir saldırıya geçtiğini düşünmeye başlıyorsun. Zira onca sessizliğin içerisinde ve sözlerine rağmen iblisin tepkisizliği giderek iç gıcıklayıcı bir boyuta ulaşmaya başlıyorsun. Yaklaşık bir dakikayı bulan sessizlik içerisinde, sanki ciğerlerine yırtarcasına bağırma isteği ile dolmaya başladığın sırada ise, iblis bir kez daha konuşmaya başlıyor.


“Bir soylu muyum? En azından kendime bunu demezdim. Elbette iblisler arasında da rütbeler var, lakin ben tüm bu rütbelerden ayrı olanım. Ne gördüklerin ne de ömrün yeterce göreceklerin, benimle aynı rütbede olamayacak türden… İşin aslına bakarsan, bu tür şeylerle ilgilenmeyi yeğlemeyecek kadar sıradan, ancak bunları ardımda bırakacak kadar umursamazım.”


İblisin, sanki kendisiyle ilgili bu bilgileri paylaşırken, sahnenin arkasında daha derin bir arkaplan olduğunu gösterircesine bir ses tonu tercih ettiğini hissedebiliyorsun. Bu hislerine ilişkin herhangi bir somut delilin olmasa bile, bir şekilde iblisin geçmişinin anlattıklarından çok daha derin olabileceğini düşünüyorsun. Nitekim iblis, kısa kısa aldığı nefeslerle birlikte dik duruşunu olabildiğince koruyarak bu yöndeki düşüncelerini güçlendirirken, bir kez daha konuşmaya başlıyor.


“Elbette, onlar ki kendilerinin ne olduğunu gözlerini açtıkları anda bilemezler. Kuşkusuz onlar, yeni doğmuş bir bebek gibi çaresizlikle etraflarına bakarlar. Ancak onlar, gördüklerinin ardına eriştiklerinde yetişkin olurlar. Tek bir anda ve tek bir bakışta… Şimdi sen, karşımda isimsiz bir şekilde varlık bulmuş insan… Ne kudretli olduğunu düşünür ne de kudretin ne olduğunu bilirsin. Lakin görmez misin, tüm bu karanlığın içinde hala bir tutam nefes alabiliyorsan, ruhundaki arilikle kutsanmışsındır… Bilmez misin, en derin karanlığın içinde bile görenler, gözleriyle değil ruhlarıyla bakandır… Şimdi söyle isimsiz insan… Tüm bu karanlığı neyle ardında bırakmayı düşünürsün? Sana ismini bahşetsem, bu karanlığı yeşertir misin? De ki, ben bu karanlığı yırtacak olanım! De ki, ben ismiyle hükmü örselenmiş ruhu yeşerteceğim! De ki, kalbimin atmadığı anda bile aldığı nefesle varlık bulan olanım! O halde, her şey arzuna diz çöker mi? Bilmemek ile düşünmemek ayrı şeyler isimsiz insan… Sen bilmeyen değil, belli ki düşünmeyensin… Belli ki sen Doğmuşlardan Düşünemeyeni’sin…”

"..."

"Öyle mi?"
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

08 Nov 2024, 22:32

Konuşuyordum. Konuşma sırasında ilgimi çeken şey iblisin tepkisizliğiydi. Hatta ismim ile alakalı sorduğum soruya tepki vermeden öylece durması bir an uyudu mu yoksa öldü mü diye düşünmeme sebep oldu. Bekledim ve cevap almayınca hayatta olduğunu farz ederek konuşmaya karar verdim. Yüz ifadeleri olmadığından doğru sözcükleri kullanıp kullanmadığımdan emin değildim. Bu yüzden olabildiğince açık olmaya çalıştım. Akıl oyunları oynayamazdım çünkü yapacağım hamlelerin doğru olup olmadığını doğrulayacağım bir mimik kullanmıyordu.

Sözcüklerim bitmişti. Ve tepki vermesini bekledim. Öncekinde olduğu gibi bir süre sonra konuşmaya başlayacağını umduğum için sabırlı bir şekilde beklemeye başladım. Bu süreçte rahatsız edici sessizliği görmezden gelmeyi çalışırken gözlerimi önümdeki maskeli iblisten ayırmamaya çalışıyordum. Bir süre sonra sabrım tükenmeye başladı ve tam "Evet?.." diyerek dikkatini çekecekken konuştu. Çok anlamlı bir şey söylemişti.
Anlıyormuş...

Anlamasına çok sevindim. Hatta o kadar sevindim ki tekrar oluşan sessizlikte bu sevincim yüzüme vurdu. Şakağımda bir damar hafifçe kalınlaşıp sisli karanlığa göz kırpmaya başlarken suratımda, dişlerimi göstermeden huzurlu bir gülümseme belirmişti. Konuşma anlaşılan böyle devam edecekti. Ben bir şey söyleyecektim ve o da susacaktı. Ne kadar güzel! Eğer uzun bir süre susmaya devam ederse arkamı dönüp sadece yürümeye başlayacaktım. Ben de iletişim kurulabilir biri olduğunu düşünmüştüm; ancak konuşmazsa böyle düşündüğüme pişman olacaktım. Neyse ki bu düşüncelerim sonuçsuz kaldı ve iblis konuşmaya karar verdi.

Soylu değilmiş ama iblislerde rütbeler varmış. Kendisi ise bu rütbelerden ayrı bir noktada bulunuyormuş. Vadlena'nın söyledikleri doğruydu sanırım. Bu iblisi buraya çağırabilmek için çok şey fark ettiklerine göre gerçekten özel bir iblis olmalıydı. Hatta ömrüm boyunca onun gibi birisi göremezmişim. Belki de imparator gibi bir şeydir. Ya da bu rütbelerin dışında olduğu için yalnız ulu büyücü gibi bir şey de olabilir. Ve böyle bir iblisi de ağzı burnu dağılmış olan isimsiz birinin karşısına çıkartıyorlar. Anlaşılan Vadlena'nın dediği doğruydu, Vearis denen adam yeni tahtın başına geçmişse böyle saçma kararlar veriyor olması normal. Böyle özel bir varlığı benim karşıma çıkarttığına göre erken yaşta bunamış olmalıydı. Ayrıca bu iblis rütbe ile alakalı şeyleri arkasında bıraktığını söyledi. Umursamaz biriymiş. Konuşmaya 1 dakika arayla cevap verdiğine göre yalan söylemiyor olmalı. Büyük ihtimalle arkasında uzun bir geçmiş vardı ve konuşma şekline ve hissettirdiği duruma bakacak olursam uzun zamandır yaşadığını da farz edebilirdim.

Kısa bir soluklanmanın ardından daha ağır kelimelerle tekrar konuşmaya başladı ve bu kısım anlaşılan beni ilgilendiren kısımdı. Bilmece gibi cümleler kurarak konuştu ancak sanırım anlayabiliyordum. Onlar diye bahsediyordu ancak beni anlatıyordu. Ayrıca onlar diye bahsettiğinden bir ihtimal benimle aynı durumda olan başka insanlar olabilirdi. Karanlık bir yerde geçmişi ve ismi olmayan ve karanlıktan kurtulmak için iblislerle anlaşma yapmaya zorlanan insanlar... Ayrıca bahsediş şekline bakarsak bu yaygın bir durum da olabilirdi. Ya da sadece rütbeli bir iblisin havalı bir şekilde konuşma şeklidir. Sözlerini dikkatle dinledim ve her cümlesinden kendime pay çıkartmaya çalıştım. Her ne kadar bilmece çözüyormuşum gibi hissettirse de bu boktan yerde bu cümleler benim için küçük bir hazineden farksızdı. Bende olmayan ve en çok ihtiyacım olan şeyi veriyordu bana: Bilgiyi...

Söylediklerinden çıkarttığım şeyler şunlardı: Kısaca benim gibiler uyandıklarında kendilerinin ne olduğunu bilemezmiş. Şuan olduğum gibi... Ne olduğumu bilmiyordum. Kim olduğumu ve ismimi... Ayrıca dediği gibi yeni doğmuş bir bebek gibiydim. Yetişkin zihnine ve zekasına sahip ama bir bebeğin hafızası ve bilgisiyle... Yine de düşünce şeklim bir bebek gibi değildi benliğime kazınmış kelimeler silinmiş hafızamla yok olmamıştı. Bu yüzden bir yetişkin biri gibi düşünebiliyordum, konuşabiliyordum. Yine de gördüklerimin ardına bakabildiğimde yetişkin olabileceğimi söyledi. Bu da ancak bir anda ve tek bir bakışta olabilirmiş. Burası anlamadığım bir bilmece parçasıydı. Ancak ben çok düşünemeden konuşmaya devam etti. Kudret konusundaki bilgisizliğime vurgu yapıp bu karanlıkta nefes alabiliyorsam bu ruhumdaki arilik sayesindeymiş. Ariliğin ne olduğunu bilmiyordum. Ancak sonrasında söylediği şey dikkatimi çekmişti karanlığın içinde gözlerinle değil ruhunla görürsün demişti. Bu bir anda ve tek bakışta görmek ile bağlantılı bir şey olmalıydı. Şimdi söyle insan demişti. Bütün bu karanlığı neyle ardımda bırakacağımı sordu bana. Bana ismimi bahşederse bu karanlığı yeşertip yeşertemeyeceğimi sordu. Hayır, neden yeşertmek isteyeyim ki?.. Ama konumuz bu değil, dikkatim dağılmamalı. Dinlemeye devam ettim. İyice gaza gelmişti. Karanlığı yırtmamı, ruhumu yeşertmemi ve bedenden bağımsız bile olsa nefes almamı istiyordu. Eğer bu olursa her şey arzuma diz çöker miydi? Bu soruların cevabını veremeden bana son olarak söylediği şeyler dikkatimi çekti. Bana düşünmediğimi söylemişti. Bilmemek ile düşünmemek farklıydı. Ve ben düşünmeyenlerdenmişim.

Sözlerini dinledim.

Demek düşünmemi istiyordun. Ancak anlamıştım. Bu kas ile alakalı bir şey değildi. Ruh ile alakalıydı. Benim kendimle alakalı. Dağılmış bir suratın veya hatırlanmayan bir ismin önemi yoktu. Önemli olan bu ismi taşıyan ruhun kendisiydi. Eğer buraya rastgele bir şekilde çağrılmadıysam bu da ruhumda olduğunu düşündükleri kudret yüzündendi. Yani içimdeki kudreti ortaya çıkartmam gerekiyordu. Ve bu öyle uğraşarak olacak bir şey değildi. Bir anda ve tek seferde olmalıydı. Bu yüzden tamamen iç sesime kulak verecektim.

Gözlüklerimi taktım ve siyah çerçevelerin ardında gözlerimi kapattım.

"Demek bu karanlığı neyle arkamda bırakacağımı soruyorsun." demiştim sakin bir şekilde. Aydınlanma yaşıyor gibi hissediyordum. Yavaşça ellerimi ceplerime soktum başımı öne eğdim, "Karanlığı yeşertmek mi?.. Onu yırtmak mı?.. Arzularım karşısında her şeyin diz çökmesi mi?.." Aniden kafamı karanlık gökyüzüne kaldırdım. Göz kapaklarım kapalı bir şekilde, "Hayır.. Ben sadece her şeyi yutmak istiyorum." diyecektim. Ve ellerimi iki yana kaldırırken her tarafı olduğundan daha da karanlığa, hiçliğe, zifiri karanlığa dumansız, dalgasız saf boşluğa dönüştürecektim. Her taraf aynı göz kapağımda gördüğüm karanlık gibi simsiyah olacaktı. Dipsiz bir gölge gibi. Zaten karanlık olan bu yeri kendi karanlığımla saracaktım. Önümde diz çökecek hiçbir şey kalmayacaktı her şey karanlığa gömülecekti. Karanlıkla bir olacaktım. Ve karanlık da benle bir olacaktı.

Gözlerimi açtığımda her şey olduğu gibi gözüküyorsa ve bir şeyler değişmemişse anlaşılan o bir şeyleri yanlış anlamış olmalıydım. Sonra bu anlık umut ışığımın sönmesiyle, "Bak?.. Demiştim ruhumda bir sikim yok diye." diyecektim. Ne hayal kırıklığı ama... Ne yapacağımı bilmiyordum artık. Çaresizce yere oturacak sonra sırt üstü uzanıp ellerimi başım için yastık yapacaktım. "Götümün kudreti..." diye söylenecektim. Bok yoluna rezil olduk. "Sana da yazık o kadar hevesle geldin buralara. İblisleri yara yara. Bir hiç için.. Demek rütbeli bir iblis de olsan fısıltıların oyuncağı olmaktan kurtulamıyorsun."
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

12 Nov 2024, 10:09

İblisin gömüldüğü sessizliğin içerisinde, zihnindeki karanlık dalgalanmaları bir bütün haline getirmeye çalışıyorsun. Hatırlamadığın ve bilmediğin onca şey, zihninin tam ortasında kuvvetli bir çekim gücüne sahip bir kara deliğe dönüşürken, tek dayanağın iblisin sana sarf ettiği sözler oluyor. Gözlüklerini bir kez daha taktığında, yeni hayatında zihninin içine düşen karanlığı sahiplenmeye başlıyorsun. Ağzından dökülen sözlerle birlikte, iblisin odağının bir kez daha üzerine düştüğünü hissettiğinde, artık zihnindeki karanlığı dışarıya, karanlığın ta kendisine saldırtmayı düşünüyorsun sadece. Ceplerine giren ellerinle birlikte, vücudundaki acı hissinin yavaşça çekilmesi belki de doğru yolda ilerlediğini gösteren bir ipucu oluyor sana. Sözlerin bir kez daha karanlıkta vücut bulurken, ruhunda küçük bir çalkantıyla yayılan sıcaklığı hissedebiliyorsun. Bu sıcaklık, vücudundan akan kandan çok daha saf ve çok daha sana ait gibi hissettirirken, bakışlarını bir anda karanlığın en tepesine dikiyorsun! İki yana açılan ellerinle birlikte zihninin karanlığını, derin karanlığa karşı hücuma geçirdiğinde, sadece sonucu beklemeye koyuluyorsun.

İki yana açtığın ellerinle birlikte karanlığının karanlığını sindirmesini beklerken, uzaktan bakan bir gözün öylece duran bir adamdan başka bir şey görmediğini hissedebiliyorsun. Ruhundaki onca çalkantıya ve sıcaklığa rağmen, vücudundan hiçbir karanlık çıkmazken, seni içine hapseden karanlıkta aynı dinginliğiyle ve senden hiç de etkilenmemiş bir şekilde varlığını korumaya devam ediyor. Söylediği afili sözlerin ve büründüğün havalı tavrın, sadece görüntüden ibaret olması gibi üzerine çöken hayal kırıklığı ile istemsizce kendini rezil olmuş hissediyorsun iblis karşısında. Maskesinin altından sana küçümseyen şekilde bakan ve hatta belki de kıskıs gülen iblisle göz göze gelmemek ister gibi küfredercesine ağzından dökülen sözlerden sonra kendini bir kez daha sırt üstü yere bırakıyorsun. Dile getirdiğin son sözlerinden sonra, artık karanlık da seninle dalga geçer gibi üstüne çökerken, beklemediğin bir şekilde iblisin söz girmesiyle dikkatin ona doğru yöneliyor.



“Bir oyuncak mı? Bu şekilde düşünmemiştim…”


İblisin bu sözleriyle birlikte, kandırılmış olma ihtimalini hiç aklına getirmediğini ve hatta kendini kandırılamaz olarak gördüğünü düşünmeye başlıyorsun. Ancak iblisin sessizliğe çöküşü, sanki ona da yaşadıklarını sorgulatır gibi gelirken, artık karanlığın ikinizin üzerinde de yayılmaya başladığını düşünüyorsun. Ne var ki, iblisin karanlığı seninkinden kısa sürüyor ve iblis bir kez daha söze giriyor.



“O Aludir… Evet, sinsi bir görünüşü vardı. Dili, bir yılan gibi çatallı… Güzel sözleri ruhu okşayan, bakışları gururu kamaştıran türdendi… Ancak O’nun sözlerinde hiçbir yalan yoktu. Sadece bir inançtan ibaretti… O Aludir… Kendini Azuldir olarak takdim etmişti… Karanlığa bir Aludir’in düşeceğinden ve o Aludir’in bir mirası sırtlanacağından bahsetmişti… O Aludir’in varlığımı kabul edeceğinden…”


İblisin ağzından dökülen cümlelerle birlikte, Azuldir olarak bahsettiği Aludir her kim ise, onun sözlerine oldukça inandığını açıkça sana gösteriyor. Azuldir denen kişinin her ne söylediyse, karşındaki iblisi buraya getiren olduğunu anlayabiliyorsun. Bununla birlikte, her ne kadar kendinden ümidi kesmiş olsan bile, iblisi Azuldir’in sözlerine duyduğu inançla sana dair olan inancının henüz kırılmadığını da fark edebiliyorsun. Tüm bu hususlar, olayın içine ister istemez seni biraz daha çekmeye başlıyor ve zihnin artık bir kaçış senaryosundan çok bir var oluş hikayesine odaklanmaya başlıyor. Nitekim tam bu esnada iblis bir kez daha söze giriyor.



“Siz insanlar, karanlığı korkutucu ve dehşet buluyorsunuz. Oysa bilmez misiniz karanlık esas var oluşunuzdur… Her kim ki kendi var oluşundan korkarsa, o en çaresiz olandır! Ve tüm bu karanlığı bir çözüm sanır mısın? Bilmez misin tüm iblisler ve insanların düştüğü karanlıktı bu elemli günlere sebep olan… Bilmez misin, bir karanlık uğruna tükenen canların neler çektiklerini? Duymaz mısın, karanlığa gömülen onlarca varlığın haykırışlarını? Öyleyse nedir bir varlığı bu denli karanlığa sürükleyen? Yaşanacak bir dünya verilmişken, onlar bu dünyayı karanlığa sürüklemekten zevk mi alırlar? Teslim ettiğimiz kudretimizi bir karanlık için hoyratça tüketmekten çekinmezler mi? Ve bir varlık, karanlığı yarattığından duyduğu pişmanlığı ne ile dindirebilir? Belki biraz umut … İşte karanlığın en büyük laneti de budur! Yaşamak, yüzyıllar boyu yaşanan pişmanlığın ardına gizlenen biraz umutla… Ey insan! Sırtını yere yaslamak kolay geliyorsa aciz bedenine, kal orada sonsuza değin! Bir tutam çaba göstermeden ne karanlığa erişebilirsin ne karanlığı yeşertirsin! Bu sana son sözlerim, isimsiz insan! Arzun yok olup gitmekse, bunu daha sen anlamadan yaparım! Yok eğer bu makus talihin üstüne çıkmaksa, bana bunu göster!”

“…”

“Varlığını anlamlandıracak bu son dakikalarını insanlığına yaraşır geçir, isimsiz insan!”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

13 Nov 2024, 14:34

Hissedebiliyordum. Evet! Karanlığa dönüşüyordum. Karanlık da bana dönüşüyordu. İç içe geçiyorduk. Ben bir karadeliğim. Ben her şeyi yutan doymak bilmez bir boşluğum... Açtım ellerimi iki yana ve sonra da gözlerimi... Sessizlik... Ve beyaz maskeli iblis... Sisli bir karanlık... Başarısız olmuştum. Ne o? Bana mı gülüyor? Şerefsiz... Rezil olmuş bir şekildeGötümün kudreti...diye söylenip önce yere oturdum sonra da sırt üstü uzandım. Ardından belki de dikkati üstümden atmak için iblise acıdığımı belirten cümleler kurdum.

Sonra iblis "Bir oyuncak mı?.." diye bir şeyler mırıldandı. Yoksa beni dalga geçebileceği bir oyuncak olarak mı görmüştü?... Ne kadar utanç verici. Anlaşılan iblisi yanlış anlamıştım. Bir ihtimal kandırılmış da olabilirdim. Sadece eğlenmek için beni yanlış da yönlendirmiş olabilirdi. Bir sessizlik... Bu saçmalıktan artık sıkıldım. Önce gözümü bomboş bir hafızayla açıyorum sonra da Aludir'in kum torbası, iblisin de maskarası oluyorum. Daha ne kadar düşebilirdim ki? Belki de eziyet çekmeye gelmişimdir bu yere.

Bir süre sessizlikten sonra iblis konuşmaya başladı. Bir Aludirden bahsetmeye başladı. Bir süre sonra bahsettiği kişinin kulağa fısıldayan kişi olduğunu hissettim. O her kimse, sözlerinde yalan yokmuş. Nasıl anladığını sormadım. Rütbeli bir iblis olduğuna göre yalan olup olmadığını anlamıştır diye düşündüm. Hatta o kişi bayağı da eminmiş. İsmi Azuldir'miş anlaşılan ve karanlığa bir Aludir'in düşeceğinden bahsetmiş. O kişi sanırım ben oluyorum. Her ne kadar seçilmiş kişi olma zırvalıklarına inanmasam da... Yine de içimde bir parça, bunu olmasını umut ediyordu sanırım. Yine de kendimi dizginledim. İkinci bir maskaralık vakasının yaşanmasına izin veremezdim.

Azuldir denen kişi benim bir mirası sırtlanacağımdan bahsetti. Bu karanlığa düşen tek Aludir ben miydim? Belki de birazdan başka birisi daha düşecekti?.. Bilmiyorum. Yine de olmayan şeyler hakkında düşünmeye gerek yoktu. Bu göstergeye en çok uyan kişi şuan ben olmalıydım. Ne mirasını sırtlanacağımı bilmiyordum ancak son dediği şey ilgimi çekti. Eğer ben o seçilmiş kişiysem karşımdakini kabul edeceğimden bahsetmiş. Anlaşılan bu iblis bu yüzden bana güvenmeye devam ediyordu. Bana güvendiğini hissettiğimde doğruldum. Bakışlarımı ona çevirip gözlüğümün arkasına saklanarak onu dikkatlice dinlemeye başladım.

İnsanların karanlıktan korktuğunu ama bu karanlığın aslında bizim var oluşumuzdan geldiğinden bahsediyordu. Ve kendi varoluşundan korkanın en çaresiz kişi olduğundan bahsetti. Ben mi karanlıktan korkuyordum yani? Her şeyi karanlığa boğmayı çalıştım, bahsettiği şey bu değildi. Kendi var oluşumumdan mı korkuyordum? Sonra karanlığın çözüm olmadığından bahsetti. Belki de doğru cevabı başka bir yerde arıyordum. Sonra karanlığın sebep olduğu şeylerden bahsetti. Buradan onun karanlığa karşı cephe aldığını anlamıştım. Kişiliği kesinlikle kaotik değildi. Anlaşılan bu davranışımı onaylamamıştı. Ve bana bilge birisi gibi ders veriyordu. Karanlığa gömülmüşlerin pişmanlıklarından bahsetti. Ve bu pişmanlığı dindirecek şeyin biraz umut olduğundan bahsetti. Belki de olaya yanlış bakıyordum. Sonrasında istiyorsam yerde sonsuza kadar kalabileceğimi söylemişti. Son dakikalarımı insanlığa yaraşır bir şekilde geçirmemi söyledi.

Birkaç saniye sessiz kaldım oturduğum yerde ayaklarıma doğru bakarken. Kafam karman çorman olmuştu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Çözmem gereken bir bulmaca vardı sanki ve bunu çözmekte başarısız olmuştum. Çaresiz hissediyordum. İçimdeki kudrete nasıl ulaşacağımı bilmiyordum ama deneyecektim.

"Tamam" dedim ayağa kalkarken. Sonra üstümü silkeledim. Sonra ona dönecektim. "Bana duyduğun inanca ve verdiğin çabaya saygı duyacağım. En azından çabalayacağım. Tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Eğer biliyorsan söyle. Bilmiyorsan o maskenin altından kıs kıs gülsen de bir şeyler deneyeceğim. Sen benden umudu kesene kadar ben de umut etmekten vazgeçmeyeceğim."Dedikten sonra tekrar gözlerimi kapattım. "Sürekli etrafı yeşertmemden bahsediyorsun. İlk bunu yapmayı deneyeceğim." Dedikten sonra tekrar etraftaki karanlığa odaklanmayı çalıştım. Derime değen o suni karanlığı hissetmeye çalıştım. Aldığım nefese duyduğum sessizliğe dikkat kesildim. Ve her yeri yemyeşil bir ormana dönüştürmeyi istedim. Sonra yavaşça gözlerimi açıp işe yaramış mı diye baktım.

İşe yaramamışsa "Etrafı ormana çeviremiyorum." Diyecektim. "Başka bir şey deneyeceğim." Dedikten sonra tekrar gözlerimi kapattım. Doğru yolda mıyım ondan bile emin değildim. Belki de bu bir özel güç gibi bir şey değildi. Ama sorun yok. Her şeyi sırayla deneyecektim. Bu sefer yine aynı şekilde karanlığa odaklanacaktım. Belki etrafı yeşertmek için karanlıktan kurtulmam gerekiyordur. Karanlığın yok olmasını diledim. Etrafın aydınlanmasını ve güneşin açmasını hayal ettim. Ciğerlerimden bir ısının uyandığını ve etrafa yayıldığını hayal ettim. Gözlerimi açıp işe yaramış mı diye baktım. Yine işe yaramamışsa "Bu sefer karanlığı içime çekmeye çalışacağım" diyecektim. Tekrar gözümü kapatıp karanlığa odaklandım. Derimde hissetmeyi çalıştım. Bir sünger gibi bütün karanlığı içime çekmek istedim. Çektiğim nefesle burnumdan ağzımdan yutmayı hayal ettim. Derimin sünger gibi karanlığ emdiğini ve geriye karanlık dışındaki her şeyin kaldığını hayal ettim. Sonra gözlerimi açtım. Olmazsa bu sefer gözlerimi kapatıp buradan çıktığımı hayal ettim. Kendimi inandırdım burada değildim ben artık yokum... Gözlerimi açınca işe yaramazsa kendi kudretimi kabul etmeye çalışacaktım. Ben artık kudretliyim. Ne olduğunu bilmiyorum ama ondan bende çok var. Kalbimin içinde. Beni yüce yapıyor. Kral gibiyim. Evet ben kralım. Gözlerimi açtım ve değişiklik var mı diye baktım.

Bu da olmazsa iblise bakıp "Yoksa yanlış yerde mi arıyorum?" Diye soracaktım. Çaresiz bir şekilde aklımdaki soruları art arda sormaya başlayacaktım."Bu şekilde devam mı edeyim? Yoksa duruşum mu yanlış? Oturarak mı yapmam lazım? Ellerimi birbirine mi yapıştırmalıyım? Ya da bu daha çok kendi kabul etmekle mi alakalı? Kendimle alakalı hiçbir şey bilmeden kendimi kabul edebilir miyim ki? Azudir denen kişi seni kabul etmemden bahsetmişti. Sadece seni kabul etmem mi gerekiyor? Olay buysa yapabilirim ancak kendimi kanıtlamam gerekiyorsa nasıl yapacağımı bilmiyorum. Yani neyi kanıtlamam lazım. İçimdeki kudreti mi? Bunu nasıl yapacağım? Kudret ne onu bile bilmiyorum. Ben çok yüceyim diye bağırmakla alakalı bir şey olduğunu zannetmiyorum. Yüce olduğuma falan mı inanmam lazım? Benden ne istiyorsun?.."Resmen parçalanmaya başlamıştım. Şurada gözlerimi açtığımdan beri sadece çabalıyordum. Çabalıyor... çabalıyor... çabalıyor... çabalıyor.... çaresizce... çabalıyordum....
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

14 Nov 2024, 15:40

Ne karanlıkta bir beyaz nokta

Ne de yeşeren tek bir yeşil

Her şeyin en zifirisinde

Ve her şeyin en derininde

Yere düşen ter damlaların bile karanlığın içinde…

Her bir damlan bile karanlıktan ibaret…

Her gözünü açışın bir kıyamet

Ve her gözünü kapayışın yeni bir araf

Karanlık sadece gözlerine değil,

Bulanmış ruhuna

Ne kadar kazısan da ruhunu

Her bir katmanın altında,

Yine karanlık

Ne beyaz bir nokta

Ne de bir yeşil

Ne ruhun kararıyor aklında…

Ne aklın yaşıyor karanlıkta

Cümlelerin uçuşurken havada,

Her biri çalınıyor karanlığa

Karanlık iç ederken tüm varlığını,

Ruhun hala karanlığın ortasında…

En çaresiz çabanın altında yatan,

En azimli anında beliren,

Sadece karanlıktan ibaret…

Sadece…

Karanlık…

Ve sessizlik…


Her bir denemenin yaşattığı hüsrana rağmen, zihnin bir şekilde halen ayakta kalmaya çalışır gibi sarsılıyor. Aldığın her bir nefes bile artık güçlükle ciğerlerine erişmeye başlarken, çaresizliğin getirdiği yılgınlıktan kendini arındırmak için sığınıyorsun zihnine. Ve bu sığını, sorulara bürünüp ağzından dökülürken karşındaki iblisin en başından beri değiştirmediği duruşuyla sana baktığını görebiliyorsun. İnanç ve umut gibi şeylerden bahsetse bile, senden gördüğü tek şey boş çabalardan ve sonuçsuzluktan ibaretken, iblisin nasıl tepkisiz bir şekilde durabildiğini sorgulamaya başlıyorsun. Ona vadettiğin tek şeyin sözlerinden başka bir şey olmamasının, iblisi ne kadar ikna edebileceğini düşünüyorsun. Onca afili kelama rağmen tek verebildiğinin trajikomik bir çabadan ibaret olmasını iblisin kabullenip kabullenmeyeceğini… Ve sessizlik tonlarca ağırlığa bürünüp omuzlarına çöktüğünde, sadece ufak bir fısıltıya bile kendini muhtaç hissediyorsun. Sessizlik bir kez daha kendinden tiksindirmeye başladığı anda ise, iblis bir kez daha dile geliyor karmaşık ses tonuyla birlikte.

“Yanlış yerde arıyorsun… Hem de epey yanlış… Görüyorum isimsiz insan varlığını, karanlığın içinde pusmuş da olsa… Duyuyorum seslerini, kendine inancı yok olmuş da olsa… Ancak hissedemiyorum seni, olduğun gibi görünmüş de olsan… Seni sen yapana, senden başlaman gerektiğini bilemesen de… Oysa ne bu karanlık ne de erişmeye çalıştığın yeşillik sensin… Her şey bir nefesle başlamış gibi görünse de, esas olan her şeyin kendinle başlamasıdır… Bu yüzden, kendinden başlayacağız isimsiz insan… Azuldir’in sözlerine ve senin azmine uyacağım… Dediğin gibi, umudumu kesene kadar sana umut olacağım… Bir kez karanlığa sürüklediğim hayatların lanetini arındırmak için, o lanetin umuduna sığınacağım… Bana ismini ver isimsiz insan! Ancak o zaman kendin olabilir ve ancak o zaman beni ismimle bilirsin!”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

15 Nov 2024, 09:23

Sözlerimi sessizce dinliyordu. Tepki göstermiyordu, o tepki göstermezken ben de konuşmaya devam ediyordum. Ben konuştukça o da dinliyordu. O dinledikçe sormaya devam ediyordum. Hiçbir şeye sahip olmadan her şeyini kaybetmiş bir insandım ben. Ne eski özgüvenim kalmıştı ne de beş paralık gururum... Buradan çıkmak istiyorum ancak ondan daha çok istediğim şeyse bu iğrenç yerde benden tek bir şey isteyen kişinin arzusunu yerine getirmek... Bu şekilde kendimi bulabilirdim. Elimdeki tek şey buydu.

Konuşmamı bitirdim ve bir sessizlik...

Beklemeye başladım. İblisin konuşmaya başlaması için biraz süre geçmesi gerekiyordu. Sabırla bekledim ve konuşmaya başladı. Süslü, bulmaca gibi cümleler dudaklarından döküldü. Gerçi dudağa sahip miydi onu bile bilmiyordum. Maskesinin ardına saklanmış bir yüz...

Yanlış yerde aradığımı söyledi. Varılığımı görse de karanlık içinde gizlendiğini... Ben ne karanlıkmışım ne de erişmeye çalıştığım yeşillik. Gerçek beni bulmak istiyordu. Olmadığım şeye dönüşmemi değil. Yaptığım rastgele bir rakam sallayarak doğru sayıyı tutturmaya çalışmak gibi bir şeydi. Bunun yerine kendimi bulmamı söyledi bana. Umudumu kesene kadar yanımda duracağını söyledi. Bana ismimi vermemi söyledi. Ancak bu şekilde kendim olabilir ve ancak bu şekilde karşımdakini ismiyle bilebilirmişim.

Kendim...

Kendimi bulmam gerekiyordu...


Bu sefer gözlerimi kapatmadım. Karanlık göyüzüne bakarken düşünmeye başladım. Kimdim ben? Hatırlamaya çalıştım. Unuttuğum ismim neydi? Bakışlarım karanlık sonsuzluğa bakıyordu ancak zihnim hafızamın en derinlerine inmek için çaba gösteriyordu. Doğmadan öncesine, karanlığın beni kucakladığı o döneme gitmeyi çalıştım. Kulaklarıma çalınan o kelimeyi anımsamayı, ona sarılmayı ve bir daha kaçmasına izin vermeden kafamın içindeki o dipsiz çukurdan onu çıkartmayı çalıştım. Eğer o kelimeyi zihnimdeki sonsuz yalnızlıktan kurtarabilirsem gün yüzüne çıkartıp dudaklarımdan özgürce çıkmasına izin verecektim. Dudaklarımdan dökülen ismim beni esaretten kurtaracak ve özgürlüğe açılan kanatlarım olacaktı.

"Benim ismim ......."
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

18 Nov 2024, 11:04

İblisin hareketsizliğine alışmış olan gözlerin, bu kez ismine dair silinmiş anılarının arasında bir ipucu arasa bile, varlık bulduğun karanlıktan ötesini bulamıyorsun. Gözlerini açtığın karanlıktan öncesine dair, sımsıkı sarılabileceğin bir anı tanesi bile zihninde canlanmazken, insanların sana hitap ettiği isme dair hiçbir şey bulamıyorsun. Kesik kalan cümleni tamamlayacak hiçbir kelime zihninde canlanmazken, iblisin hareketsizliği içerisindeki sesini duyuyorsun.

“Bu karanlıkta gözlerini açtığın andan öncesini unut… Bu anın ötesine geçme! Kendini sadece karanlıkla var olmuş gibi düşün… En azından şimdilik, tıpkı silinmiş hafızan gibi geçmişini bir kenara bırak! Var olduğun bu karanlık içerisinde, sana bahşedilen isme odaklan… Ve o ismi bana haykır, isimsiz insan!”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

22 Nov 2024, 14:09

Karanlık, düşüncelerimde bir girdap gibi dönüyor. İçimde bir yerlere ulaşmaya çalışıyorum, ama arayışlarım sonuçsuz. Hafızamın derinliklerinde kaybolmuş gibiyim; tutunabileceğim bir isme bile sahip değilim. Yine de, içimde bir his var. Gözlerimi açmadan önce duyduğum o kelime, o isim…

Abasdarhon.

Bu kelimeye tutunuyorum. Uzun, ağır ve anlamını bilmediğim bir kelime. Ama bana ait olduğunu hissediyorum. Ruhumda yankılanan bir ezgi gibi, bu isim bana çağırıyor. Ellerim önde birbirine bağlı, bakışlarım yere kilitlenmiş. Ama düşüncelerim kararlı. ‘Evet,’ diyorum içimden, ‘Bu benim.’ Karanlığın içinde bir ışık gibi yükseliyordu bu isim.

Yüzümde meymenetsiz bir gülümseme beliriyor. Dişlerim sivri ve parlak, ama içimde bir rahatlama var. Başımı kaldırıyorum, iblise bakıyorum. Belki gözlerini göremiyorum. Gözlüğümü çıkarıp sesimi yükseltiyorum: "Abasdarhon! Bu benim ismim iblis! Haykırmamı istedin işte haykırıyorum!."

Ellerimi iki yana açıyorum. Sanki bütün karanlığa seslenirmişçesine haykırıyorum:

"Benim ismim Abasdarhon!!!"
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Nov 2024, 17:16

İsmini haykırmanla birlikte etrafını çevreleyen karanlığın bir cam parçası gibi çatırdamaya başladığını görüyorsun. Karanlığın parçalara bölünmesi yeni bir karanlığı var edecekmiş gibi zifiri karanlık ışıklar yaymaya başlarken, karşında duran iblisin ilk kez bakışlarını senden çekip etrafına çevirdiğini görüyorsun. Tıpkı senin gibi etrafa bakan iblis yüzünü yavaşça sana doğru döndüğünde ise tek bir cümle kuruyor sadece.

“İsmim Volgreth… Seni kabul ediyorum!”


İblisin ismini söylemesiyle birlikte, karanlık tamamen cam parçalarına dönüşmüş gibi parçalanarak yok olmayan başlarken, Volgireth’in bedeni zifiri karanlıkla kaplanmaya başlıyor. Bir anda etkisini arttıran bu karanlık ışıkla birlikte, normalde tereddüde veya korkuya kapılman gerekse bile, en ufak bir olumsuz his hissetmiyorsun. Volgireth sanki bu karanlığı ezelden beri alışmış gibi rahat bir hava yaratıyorken, karanlık ışık bir anda formsuz bir hale bürünüyor! Gözlerinin önünde zifiri karanlıktan parlak bir karanlığa evrilen ışık tam kalbine doğru hareketlenip ruhuna akmak ister gibi içine dolduğunda, içinin daha da ısındığını hissedebiliyorsun. Tüm bu ışık bedeninin içine hapsolduğunda ise, vücudun ansızın bitkinleşmiş gibi kendini yere salıyor. Önce dizlerinin üstüne çöküyorsun ve ardından kendini geriye doğru bırakarak sırt üstü yatar pozisyona geçiyorsun. Yüzüne yerleşen sıcak bir gülümseme, içine dolan sıcaklıkla daha da artarken, kendini tamamen parıltının yarattığı hisse bırakıyorsun. Gözlerin kapanırken, zihninde sadece sessiz bir karanlık beliriyor… Ne ötesinden ne berisinde…
Off Topic
Son bir RP alıp konuyu sonlandırabiliriz.

Kafa gitmiş, turu bambaşka bir konuya atmışım, özür dilerim...
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”