Urilirn’in konuşmasının sonlanmasından sonra lafa giren ilk kişi Esther oluyor ve cümlelerini içinde en ufak tereddüt veya çekince bulunmadan kurmaya başlıyor. Urilirn, Esther’in konuşmasını yüzünden okunmayan bir ifadeyle, sakin ancak dikkatli bir şekilde dinliyor. Esther’in konuşmasının ilk bölümü sonlandığında, Urilirn hafifçe kafasını öne sallamakla yetiniyor. Ne var ki, Urilirn’in bu hareketinin olumlu mu yoksa olumsuz mu bir anlam taşıdığı noktasında pek de bir fikriniz bulunmuyor. Esther konuşmasının ikinci kısmına geçtiğinde, Urilirn onu aynı şekilde dinliyor ve Esther’in net tavrı karşısında bu kez kendisinin de aynı şekilde karşılık vermesi gerektiği düşüncesiyle sadece “Anlıyorum.” demekle yetiniyor. Esther’in tüm sözlerinin sonlanmasının ardından Urilirn’in yüzünde değişen net bir ifade göremiyorsun. Masaya geldiğinden beri koruduğu sabit ifade, onun aklından geçenleri okumayı sizin nezdinizde neredeyse olanaksız kılıyor. Ancak Esther’in son cümlelerine karşı dahi herhangi bir tutum değişikliği göstermemiş olması, Urilirn’in buraya sizleri bir şeylere zorlamak yerine asgari düzeyde anlaşma taraftarı olduğu hissi yaratıyor.
Ortamdaki bu kokuyla birlikte hamlesine yapan kişi bu kez Theo oluyor. Esther’e nazaran Theo’yu biraz daha donuk bir ifadeyle dinleyen Urilirn, sanki kafasından geçen düşünceleri de bir yandan tartıyor gibi duruyor. Theo’nun cümlelerinin sonlanmasından sonra ise Urilirn arkasına iyice yaslanıyor ve ardından hafifçe bir nefes alıyor. Bu tavrıyla aranızda düşmancıl bir durum olmadığını ortaya koymak ister gibi görünen Urilirn hafifçe gözlerini kapatırken “Her ikinizin de sözlerini anlıyorum ve haklılık paylarınızın olduğunu görüyorum.” diyor. Aldığı hafif bir nefesle birlikte gözlerini yavaşça aralarken “O zaman size biraz bir şeylerden bahsedeyim. Belki düşüncelerinizi daha sağlam temellere oturtur.” diyor.
Urilirn hafifçe masaya yaklaşmasının ardından masada duran bir şarap kadehinin kokusundan rahatsız olmuş gibi kendisinden uzaklaştırırken “Bu masaya Aludirler ve iblisler diyebiliriz…” diyor. Ardından ise uzaklaştırdığı kadehi gösterirken “Bu kadeh ise bizleriz… Ve siz de buna dahilsiniz.” diyor. Son olarak elini hafifçe havaya kaldırarak “Bu da Aclania.” diyor ve hemen ardından bakışlarını kinayeli bir şekilde devirerek "En azından şimdilik sizin için." diyor. Bu sözlerinden sonra her ikinize hafifçe bir bakış atan Urilirn “Aludir kelimesi esasında eski dildeki “Allionte Suriter” tamlamasından türetilmiştir. Bugün için Aludir denildiğinde, bunun iblislere hükmedebilen kişi anlamına geldiği kabul edilir. Fakat eski kaynaklar, “Allionte Suriter” tamlamasının “İblis Avcısı” veya “Tanrıların Savaşçısı” anlamına geldiğini söyler. Bu eski kaynakların hangisine itibar edileceği pek bilinmez, ancak bizim nezdimizde “Allionte Suriter” tamlamasının karşılığı “Tanrıların Savaşçısı” olarak kabul görür.” diyor. Bu sözlerinden sonra kavramların kafanızda yer ettiğine kanaat getirmesinin ardından Urilirn “Biz her ne kadar Aludir kavramına dahil olsak da, esasen kendimize “Aledes” demeyi tercih ediyoruz. Eski dilde “Allionte Ecuitas” tamlamasının karşılığı olan “Tanrıların Adaleti”… Zira tarih içerisinde insanlar ve iblisler arasındaki mücadeleye yön veren, her zaman iblislere hükmedenler olmuştur. Bu nedenle biz, bu kudrete sahip olanların savaşçı değil, adaleti temsil ettiğine inanıyoruz.” diyor.
Urilirn bu açıklamalarından sonra her ikinizi de tekrar kontrol etmesinden sonra bakışlarını bir nebze Esther’in üzerinde tutarak “Özgür olma arzunun anlayışla ve saygıyla karşılıyorum. Ancak yanlış değerlendirdiğin bir durum olduğunu düşünüyorum. Senden herhangi birine biat etmeni istemiyorum. Biz Aledesler biat kültürü içinde var olmadık.” diyor. Hemen ardından aldığı bir nefesle birlikte “Fakat bu demek değil ki, düşüncelerine saygı duyduğumuz ve rehber edindiğimiz biri yok. Az önce de bahsettiğim gibi, öncümüz ilk Aledes… Onun bizlere sunduğu şey ise, Aclania’nın vermediği özgürlük ve adalet. Zira biz gibi olanlar Aclania’da kalmış olsaydı, şu an çok yok edilmiştik. Çünkü size nasıl bakıldığını biliyorum. Her ikinize de inanılmaz bir istisna gibi davrandılar. İblis diyarından bir iblis edinemeden çıkmanıza anlam veremediler. Bu doğruydu aslında… Bizler bir istisnayız. Ancak bu istisna ilk kez sizle var olmadı. Her birimiz bu istisnalardan biriydik ve her birimiz Aclania tarafından terk edildik. Bu yüzden, bizim çektiğimiz sıkıntıların sizler tarafından çekilmesini istemedik. Ve ayrıca başta da söylediğim gibi, bahsettiğim yol Tanrıların Adaleti!” diyor. Sözlerinin anlaşılması için birkaç saniyelik nefes boşluğu veren Urilirn “Aslına bakarsanız özgürlük, adalet ve yaşam hep iç içe olan kavramlar. Yaşamak için özgür olmak, özgür olmak için ise adaletli olmak, adaletli olabilmek için de yaşamak gerek… Bu yüzden arzumuz, size nasıl yaşayabileceğinizi göstermek.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını Theo’ya kaydıran Urilirn “Aclania’nın bileklerinize vurduğu görünmez prangalardan ari bir şekilde, kaderinizle ve kudretinizle yaşayabilmek size sunabileceğimiz yegane şey… Eğer siz de bunu kabul ederseniz, derhal başlayabiliriz.” diyor. Bu aşamadan sonra ise, yapacağınız seçimle bir kez daha kaderinizin şekilleneceğini ve geri dönüşü olmayacak yollara gireceğinizi düşünmeden edemiyorsunuz.
Ortamdaki bu kokuyla birlikte hamlesine yapan kişi bu kez Theo oluyor. Esther’e nazaran Theo’yu biraz daha donuk bir ifadeyle dinleyen Urilirn, sanki kafasından geçen düşünceleri de bir yandan tartıyor gibi duruyor. Theo’nun cümlelerinin sonlanmasından sonra ise Urilirn arkasına iyice yaslanıyor ve ardından hafifçe bir nefes alıyor. Bu tavrıyla aranızda düşmancıl bir durum olmadığını ortaya koymak ister gibi görünen Urilirn hafifçe gözlerini kapatırken “Her ikinizin de sözlerini anlıyorum ve haklılık paylarınızın olduğunu görüyorum.” diyor. Aldığı hafif bir nefesle birlikte gözlerini yavaşça aralarken “O zaman size biraz bir şeylerden bahsedeyim. Belki düşüncelerinizi daha sağlam temellere oturtur.” diyor.
Urilirn hafifçe masaya yaklaşmasının ardından masada duran bir şarap kadehinin kokusundan rahatsız olmuş gibi kendisinden uzaklaştırırken “Bu masaya Aludirler ve iblisler diyebiliriz…” diyor. Ardından ise uzaklaştırdığı kadehi gösterirken “Bu kadeh ise bizleriz… Ve siz de buna dahilsiniz.” diyor. Son olarak elini hafifçe havaya kaldırarak “Bu da Aclania.” diyor ve hemen ardından bakışlarını kinayeli bir şekilde devirerek "En azından şimdilik sizin için." diyor. Bu sözlerinden sonra her ikinize hafifçe bir bakış atan Urilirn “Aludir kelimesi esasında eski dildeki “Allionte Suriter” tamlamasından türetilmiştir. Bugün için Aludir denildiğinde, bunun iblislere hükmedebilen kişi anlamına geldiği kabul edilir. Fakat eski kaynaklar, “Allionte Suriter” tamlamasının “İblis Avcısı” veya “Tanrıların Savaşçısı” anlamına geldiğini söyler. Bu eski kaynakların hangisine itibar edileceği pek bilinmez, ancak bizim nezdimizde “Allionte Suriter” tamlamasının karşılığı “Tanrıların Savaşçısı” olarak kabul görür.” diyor. Bu sözlerinden sonra kavramların kafanızda yer ettiğine kanaat getirmesinin ardından Urilirn “Biz her ne kadar Aludir kavramına dahil olsak da, esasen kendimize “Aledes” demeyi tercih ediyoruz. Eski dilde “Allionte Ecuitas” tamlamasının karşılığı olan “Tanrıların Adaleti”… Zira tarih içerisinde insanlar ve iblisler arasındaki mücadeleye yön veren, her zaman iblislere hükmedenler olmuştur. Bu nedenle biz, bu kudrete sahip olanların savaşçı değil, adaleti temsil ettiğine inanıyoruz.” diyor.
Urilirn bu açıklamalarından sonra her ikinizi de tekrar kontrol etmesinden sonra bakışlarını bir nebze Esther’in üzerinde tutarak “Özgür olma arzunun anlayışla ve saygıyla karşılıyorum. Ancak yanlış değerlendirdiğin bir durum olduğunu düşünüyorum. Senden herhangi birine biat etmeni istemiyorum. Biz Aledesler biat kültürü içinde var olmadık.” diyor. Hemen ardından aldığı bir nefesle birlikte “Fakat bu demek değil ki, düşüncelerine saygı duyduğumuz ve rehber edindiğimiz biri yok. Az önce de bahsettiğim gibi, öncümüz ilk Aledes… Onun bizlere sunduğu şey ise, Aclania’nın vermediği özgürlük ve adalet. Zira biz gibi olanlar Aclania’da kalmış olsaydı, şu an çok yok edilmiştik. Çünkü size nasıl bakıldığını biliyorum. Her ikinize de inanılmaz bir istisna gibi davrandılar. İblis diyarından bir iblis edinemeden çıkmanıza anlam veremediler. Bu doğruydu aslında… Bizler bir istisnayız. Ancak bu istisna ilk kez sizle var olmadı. Her birimiz bu istisnalardan biriydik ve her birimiz Aclania tarafından terk edildik. Bu yüzden, bizim çektiğimiz sıkıntıların sizler tarafından çekilmesini istemedik. Ve ayrıca başta da söylediğim gibi, bahsettiğim yol Tanrıların Adaleti!” diyor. Sözlerinin anlaşılması için birkaç saniyelik nefes boşluğu veren Urilirn “Aslına bakarsanız özgürlük, adalet ve yaşam hep iç içe olan kavramlar. Yaşamak için özgür olmak, özgür olmak için ise adaletli olmak, adaletli olabilmek için de yaşamak gerek… Bu yüzden arzumuz, size nasıl yaşayabileceğinizi göstermek.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını Theo’ya kaydıran Urilirn “Aclania’nın bileklerinize vurduğu görünmez prangalardan ari bir şekilde, kaderinizle ve kudretinizle yaşayabilmek size sunabileceğimiz yegane şey… Eğer siz de bunu kabul ederseniz, derhal başlayabiliriz.” diyor. Bu aşamadan sonra ise, yapacağınız seçimle bir kez daha kaderinizin şekilleneceğini ve geri dönüşü olmayacak yollara gireceğinizi düşünmeden edemiyorsunuz.







