İçinde bulunduğun karanlığın çatırdaması sürerken, karşındaki iblisin büyüyen gözleri ve korkuya yönelen bakışları üzerinde toplanıyor. İblis, bir an önce ismini zikredeceğini anı bekler gibi dururken, karanlığın içinde beliren karanlık daha da baskın ve korkutucu bir hal alıyor. Adeta gökten yere yağmaya başlayan karanlığın ardındaki esas karanlık, tüm mutlak koyuluğu ile ruhunu sindirmek ister gibi görünüyor. İblise ismini söylemenin ardından iblis derin bir nefes alıp etrafına baktıktan sonra, adeta çaresizlik içinde kavrulurcasına “Vagrut!” demekle yetiniyor.
İblisin ismini söylemesiyle birlikte, karanlık adeta yırtılırcasına dağılmaya başlıyor ve Vagrut’un bedenini saran kızıl renk giderek daha belirgin bir hal almaya başlıyor. Bir anda etkisini arttıran bu ışıkla birlikte, normalde tereddüde veya korkuya kapılman gerekse bile, içinde bulunduğunuz durum ve aura ruhunu öylesine sıkıştırıyor ki, karanlığın parçalanmasını yarattığı hava dışında neredeyse hiçbir şeye odaklanamıyorsun. Vagrut’un bedeninde parıldayan ışık giderek artmaya başlarken vücuduna ansızın dolmaya başlayan anlamsız ve garip bir sıcaklıkla hareketsiz bir şekilde olan biteni izlemekle yetiniyorsun. Karanlığın parçalanışı seni olduğun yerde tutarken Vagrut’un yüzündeki gergin ifade kızıl ışığa karışarak silinmeye başlıyor. Bununla birlikte kalp atışlarının hızlandığını fark etsen bile, bunun karanlığın parçalanışı ile ruhuna dolan sıcaklık arasındaki çatışmanın bir sonucu olarak görüyorsun. Kızıl ışık bir anda formsuz bir hale bürünüp, hemen ardından birkaç parçaya bölünerek kollarına doğru hücum ederken, tırnak uçlarından başlayarak tüm ışığı özümsemeye başladığını fark ediyorsun. Işığın adeta birer pençe gibi bedenine işlemesiyle birlikte, içinin daha da ısındığını hissedebiliyorsun. Tüm bu ışık bedeninin içine hapsolduğunda ise, vücudun ansızın bitkinleşmiş gibi kendini yere salıyor. Önce dizlerinin üstüne çöküyorsun ve ardından kendini geriye doğru bırakarak sırt üstü yatar pozisyona geçiyorsun. Yüzüne yerleşen sıcak bir gülümseme, içine dolan sıcaklıkla daha da artarken, kendini tamamen parıltının yarattığı hisse bırakıyorsun. Gözlerin kapanırken, zihninde Vagrut’un öfkeyle karışık endişeli sesinin yankılandığını duyuyorsun.
İblisin ismini söylemesiyle birlikte, karanlık adeta yırtılırcasına dağılmaya başlıyor ve Vagrut’un bedenini saran kızıl renk giderek daha belirgin bir hal almaya başlıyor. Bir anda etkisini arttıran bu ışıkla birlikte, normalde tereddüde veya korkuya kapılman gerekse bile, içinde bulunduğunuz durum ve aura ruhunu öylesine sıkıştırıyor ki, karanlığın parçalanmasını yarattığı hava dışında neredeyse hiçbir şeye odaklanamıyorsun. Vagrut’un bedeninde parıldayan ışık giderek artmaya başlarken vücuduna ansızın dolmaya başlayan anlamsız ve garip bir sıcaklıkla hareketsiz bir şekilde olan biteni izlemekle yetiniyorsun. Karanlığın parçalanışı seni olduğun yerde tutarken Vagrut’un yüzündeki gergin ifade kızıl ışığa karışarak silinmeye başlıyor. Bununla birlikte kalp atışlarının hızlandığını fark etsen bile, bunun karanlığın parçalanışı ile ruhuna dolan sıcaklık arasındaki çatışmanın bir sonucu olarak görüyorsun. Kızıl ışık bir anda formsuz bir hale bürünüp, hemen ardından birkaç parçaya bölünerek kollarına doğru hücum ederken, tırnak uçlarından başlayarak tüm ışığı özümsemeye başladığını fark ediyorsun. Işığın adeta birer pençe gibi bedenine işlemesiyle birlikte, içinin daha da ısındığını hissedebiliyorsun. Tüm bu ışık bedeninin içine hapsolduğunda ise, vücudun ansızın bitkinleşmiş gibi kendini yere salıyor. Önce dizlerinin üstüne çöküyorsun ve ardından kendini geriye doğru bırakarak sırt üstü yatar pozisyona geçiyorsun. Yüzüne yerleşen sıcak bir gülümseme, içine dolan sıcaklıkla daha da artarken, kendini tamamen parıltının yarattığı hisse bırakıyorsun. Gözlerin kapanırken, zihninde Vagrut’un öfkeyle karışık endişeli sesinin yankılandığını duyuyorsun.
“Sakın yanlış hislere kapılma Seraph! Bu sadece geçici bir durum olacak!”
Off Topic
Son bir RP aldıktan sonra konuyu sonlandırabiliriz.

