Doğmuşlardan Konuşanı (Vebra)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

12 Aug 2022, 14:35

Karşındaki asil duruşlu iblis, sözlerini son derece can kulağıyla dinliyor. Her halinden bunu belli eden iblis, sözlerine sorularına herhangi bir duyguyla karşılık vermekten kaçınsa dahi, kimi zaman hissettiğin tebessüm kimi zamansa kendini belli eden dalgınlık hali dikkatinden kaçmıyor. Senin oturma teklifinin ardından, iblis de bağdaş kuracak şekilde oturmayı tercih ediyor. Aslında bu durum, aranızdaki konuşmanın daha da uzayabileceğini veya en azından iblisin daha önce yaptığını belirttiği gibi çekip gitmeyeceğini ortaya koyuyor. Tüm konuşmanı yapman ve sorularını sorman halinde, karanlık ortama bu kez sessizlik olarak çöküyor. İblisin başı öne, bakışları ise yere düşüyor. Senden ve sözlerinden doğan bir şüpheden ziyade, sanki zihnini toplamaya çalışan iblis bir süre pozisyonunu hiç değiştirmeden öylece duruyor sadece.

Yaklaşık yarım dakikalık sessizlik, sana olduğundan çok daha uzun geliyor. Sohbetin sonlandığını dahi hissettiğin bir anda, iblis bakışlarını hafifçe sana doğru kaldırıyor. Gözlerindeki parıltının silinmiş olduğunu gördüğün iblis “Bilmiyorum ne kadar zaman önceydi.” diyerek söze giriyor. Ancak bu kez sesindeki hüzün, iblisin en derinindeki acıyı sana hissettirmeye yetiyor. İblis ise konuşmasına devam ediyor ve “Bir ay, bir yıl veya birkaç asır, bilemiyorum. Belki de hiç olmayan bir zaman veya sadece bir hayal…” diyor. İblisin sesindeki hüznün altında bir geçmiş yattığını hissederek daha dikkatli dinlemeye başlıyorsun onu. İblis ise silinen parıltısıyla birlikte “Sizden nazik ve kibar olmasın, bir başka insan ile karşılaşmıştım. Belki buralarda bir yerde, belki de hiç görmediğimiz bir diyarda… O zamanlar, bu halde olan biri değildim. Birçok iblis gibi, ben de doğamı yaşıyor ve bir iblise yaraşır davranışlar sergiliyordum. Ta ki, O adama rastlayana kadar…” diyor. Zihnin mazisinde hapsolmuş gibi duran iblis hafifçe nefes aldıktan sonra “O’nunla konuştuğumda, bir varlığın nasıl olması gerektiğini ilk kez öğrenmiştim. O’nun asaleti, nezaketi ve kibarlığı karşısında, kendi varlığımdan utanmıştım. Yaptıklarımı dile getirerek O’nun hazinesine küfretmek niyetinde değilim. Ancak O’nun hak etmeyeceği her türlü şeyi kendisine yaptım. Buna rağmen, O sadece bir varlık olarak beni kabul ettiğini söyledi. Hepsi bu… Yüzüme bakıp, onca haysiyetsizliğime rağmen beni kabul ettiğini söyledi. Adeta kalbim yerinden sökülmüş gibi hissettim. Utandım… O zamana kadar kendimden başka herkesi aşağı ve bayağı görürken, O’nun beni kabullenişi varlığım her bir zerresini utandırdı. Bu yüzden utancımı silmek adına kendimi O’na adamaya karar verdim.” diyor. İblisin varsa gözyaşlarının kalbinden ciğerlerinde dolduğunu hissettiğin sırada iblis “Ancak biliyor musunuz bayım, O bunu da reddetti. Bunun benim varlığıma bir saygısızlık olacağını söyledi. Sonrasında ise, özümde benim de asil ve nazik biri olduğumu gördüğünü söyledi.” diyor. Bir an için titreyen sesiyle yaptığı konuşmasına ara veren iblis, bir parça da olsa kendini toplamak için sessizliğe gömülüyor.

İblis aldığı birkaç derin nefesin ardından tekrar söze giriyor ve “O’na buradan ancak benimle birlikte çıkabileceğini söyledim. Fakat buna rağmen, kabul etmedi. Burada yok olmasının, benim varlığıma saygısızlık edilmesinden çok daha önemli olmadığını söyledi. Dil döktüm, anlattım ve hatta yalvardım… Ancak bir tek geri adım bile atmadı… En sonunda, sadece bana bunları verdi.” diyor. Bakışlarıyla üzerindeki kıyafetleri gösteren iblis “Bana dedi ki, ‘Madem öleceğim, o zaman ben de sende yaşarım.’ Her bir kıyafetini çıkardı, kendi elleriyle üzerime giydirdi ve sonra benden gitmemi istedi. Arkama baktığımda, sadece gülümsediğini gördüm. Ölümüne giden bir asilzadenin sıcak gülümsemesini…” diyor. Bu sözlerinin ardından derin bir nefesle bakışları yere çöken iblis, aldığı derin birkaç nefesten sonra “Ben, sadece kendimden sorumlu görmüyorum kendimi bayım. Anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum, ancak bu varlık zaten bir başka varlığı taşıyor. Tıpkı söylediğiniz gibi… Şimdi sorarım size bayım… Bana miras kalan bu emaneti, sizce bir kenara bırakarak yeni varlıklara kendimi adayabilir miyim? Benim varlığımı anladığınızı düşünüyorum, bu yüzden soruyorum bayım. Sizce varlığım arzunuzu gerçek kılabilir mi?” diyerek sessizliğe gömülüyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

22 Aug 2022, 13:11

Off Topic
Vebra birinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Vebra
Posts: 25
Joined: 03 Jul 2022, 12:34

23 Aug 2022, 13:34

Sözlerimin bitmesi ile belki yarım dakikalık belki bir asırlık bir sessizlik oluşuyor. Oluşan bu sessizlik sonu gelmeyen düşünceler içinde kaybolmamıza sebep oluyor. Kendimi toparlayıp beyefendiye baktığımda ise onu da oldukça düşünceli görüyorum. Tüm konuşmamız süresince iblisi hiç böyle görmediğimi fark edip durumu biraz garipsiyorum. Yanlış bir şey mi söylemiştim? Hayır yanlış bir şey söylememiştim. Yine önemli bir noktaya değinmiş olacaktım ki beyefendi yine düşüncelere dalmıştı. Söyleyeceği şeyler olduğu her halinden belli oluyordu.

Beyefendi kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerindeki parıltının yok olduğunu görüyordum. Bu beyefendi için ne anlama geliyordu? Heyecanını mı kaybetmişti? Sinirlenmiş miydi? Üzülmüş müydü? Beyefendinin duygularının gözlerine yansıdığından emindim ama anlayamıyordum. Ardından beyefendi konuşmaya başladı geçmişinden bahsedecekti cümleye girişinden belliydi, gözlerindeki o duygu ise muhtemelen kederdi... Ses tonundan bile anlaşılan hüzün beyefendinin kalbindeki acılarını çok sert bir şekilde yansıtmasına yeterli oluyordu.

Beyefendinin anlatacağı anılarına ve duygularına saygısızlık etmemek için konuşmanın sonuna kadar sadece sessiz bir şekilde dinleyecektim. Beyefendinin geçmişte diğer çoğu iblis gibi yaşadığını kabul etmek benim gözlerimde şu anda imkansıza yakın bir ihtimal gibi geliyor olmasına, gerçek olduğunu öğrenmek beni her şeyden çok şaşırtıyordu. Beyefendinin kişiliğindeki bu büyük değişikliği yapabilen bir insan... Çok takdire şayan bir kişi olsa gerekti. Benim yapmak istediklerimi yapmış, çok özel bir insan... Bir iblisi bile ağlatabilecek kadar özel.

Beyefendinin hikayesinin bitişiyle birlikte gözlerimin bir miktar dolduğunu fark ediyorum. Hızlıca bir kaç kez gözümü kırpıyor ve hafifçe kolumla siliyorum. ''Gerçekten de çok erdemli ve özel birisiymiş... Sizin yaptığınız ise aynı şekilde çok özel. Bir kişi için yas tutmak ve anılarını yaşatmak... Gerçekten duygulanmamak sizi taktir etmemek elde değil.'' Kısa bir süre duraksıyor sözlerimi toparlıyor ve duygularımı dindirmeye çalışıyorum. Bu kafamda çok hızlı gerçekleşmiş olsa da o anda normalden çok daha uzun süre beklediğimi fark edemiyorum. ''Beyefendi vazifeniz ve amacınız gerçekten kusursuz ve çok onurlu bir davranış. Sizin için çok önemli birisi ile yaşamak ve onun mirasını yaşatmak. Sizi bu kadar etkileyebilen birisi... Anlattıklarınızdan zaten ne kadar özel olduğu anlaşılan birisi.''. Ardından öne doğru boynumu eğerek tekrar söze giriyorum ''Beyefendi daha fazla bunu yapmayacağımızı söylemiştik biliyorum ama burada kendimi gerçekten zorunda hissediyorum. Böylelikle sorularınıza vereceğim yanıtımdaki size karşı olan saygımı daha iyi anlayabilesiniz. Bazen düşüncelerimi ve duygularımı yeteri kadar gösteremeyebiliyorum...'' Tüm konuşma boyunca pozisyonumu bozmadan devam ediyorum. ''Öncelikle daha önce de söylediğim gibi sizin varlığınız benim yada bir başkasının arzularını gerçek kılmak için bulunmuyor beyefendi. Kendinize böyle bir saygısızlık yapmayın rica ediyorum. Bu seçim tamamen size ait olan bir seçim. Sizi zorlayarak bir bütünleşme yapmak kesinlikle istemiyorum. Birbirimizin arzularını karşılayabildiğimiz, belki bir dostluk oluşturabildiğimiz bir bağ. Kısaca ikimizin de durumu onayladığı taktirde oluşacak bir bütünleşme ancak bu şekilde birbirimize varlıklarımızı teslim edebiliriz... Miras kısmına gelecek olursak... Öncelikle karşılaştığınız beyefendi yada hanımefendinin yapabildiğini yapabilmek istiyorum ben de. Size zaten bahsetmiştim bu durumdan, İblis yada insan fark etmeksizin canlıların hayatlarına dokunabilmek ona bir yardım eli uzatabilmek. Görüyorsunuz size uzatılmış olan bir yardım eli hayatınızı nasıl değiştirdi. Ben de kişilere bu şekilde yardımcı olabilmek bir iz bırakabilmek istiyorum. Gayemin bu olduğunu siz de biliyorsunuz ve bu söylediklerimin tamamen dürüst olduğunu da anlamışsınızdır. Anılar... Anılar ise gerçekten güçlü bir miras. Sizce size bıraktığı tek emanet, tek miras anılar mıydı? Siz ki bayım bir kişinin diğer canlıların hayatında yapabildiği köklü değişiklikleri, etkileri görmüş birisiniz. Sizce size bıraktığı tek emanet anı ve kıyafetler miydi? Haddimi aşıyor olabilirim birazcık kusuruma bakmayın ancak burada noktayı size bırakmak zorundayım. Benim gözümde seçenekleriniz belli. Kesinlikle bu kişinin mirasını terk ettiğiniz bir durum söz konusu değil. Böyle bir şey isteseniz bile ben kabul edemem. Birinci seçeneğiniz şu; bu zamana kadar yaptıklarınızı devam ettirmek aynı şekilde mirasını ve anılarınızı yaşatmak. Diğer bir seçenek ise mirasını farklı bir yolla yaşatmak. Bu yol nedir diye soracaksınız tabii ki. Bu yolu şu şekilde düşünebilirsiniz... Sizde bıraktığı etkiyi başka canlılarda bırakmak. Belki de onların da hayatını sizin hayatınızı değiştirdiği gibi değiştirebilmek. Sizin yaşadıklarınızı başka canlılara da yaşatabilmek. Bilinçlerini açmak, içlerindeki o gerçek beyefendiyi gösterebilmek... Bu da bahsettiğiniz beyefendi yada hanımefendinin mirasını yaşatmak değil midir? Onu kıyafetler ve anılarla yaşatmaktan öte, etkilerini yaşatmak... Muhtemelen hala burada olsa yapacağı şeyleri devam ettirmek...''Derin bir nefes alıyor. Birazcık durup dinleniyor ve son bir kez söze giriyorum. ''Gördüğünüz gibi beyefendi seçim tamamen size ait. Sizin üzerinizde bir baskı kurmak gibi bir niyetim yok. Siz nasıl isterseniz kaderlerimiz o şekilde çizilecek. Sizin arzu ve amaçlarınıza kesinlikle saygı duyuyorum bu sebep ile karışmak kesinlikle haddime değil. Hangi seçenek size mantıklı gelirse gelsin seçiminize sonsuza kadar saygı duyduğumu ve gerçekten de çok taktire şayan bir şey yaptığınızı tekrardan bilmenizi isterim.'' dedikten sonra boynumu yerden kaldırıyorum. Sözlerimi bitiriyor ve beyefendinin vereceği cevapları beklemeye koyuluyorum. Belki kendimi ifade edememiştim, belki kaba bir cevap vermiştim. Elimden ancak bu kadarı gelebilmişti. Anlatmak istediğimi anlatabildiğimi umarak beyefendinin gözlerine bakmaya başlıyorum.
KÜNYE
İsim: Vebra
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 32
Boy: 182
Kilo: 88
Sınıflar: Etkileyici-Defansif-İllüzyonist

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 0
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 2
İsim: Sigvard (Sonsuz Lord)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 182 cm.
Kilo: 60 kg.
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık:
2
Güç: 5
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 7

Yetenekler:
Büyülü Beden
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

24 Aug 2022, 10:47

Konuşmaya başlamanla birlikte, karşında duran iblis gömüldüğü anılarından ve üstlendiği üstün vazife anlayışından sıyrılarak sana odaklanıyor. Başlangıçta kurduğun cümlelere karşılık olarak iblis herhangi bir tepki vermezken, konuşman devam ettikçe iblisin gözlerinde silinen parıldamanın yavaş yavaş geri geldiğini görebiliyorsun. Düşen omuzlarını dikleştiren, sönük göğsünü şişiren ve parlaklığını geri kazanan gözleriyle adeta yeniden haya bulan iblis, içinde dinginleştiremeyeceği bir heyecana kapılmış gibi duruyor. Sanki zihninden her bir kelimeni tekrar tekrar geçiriyor ve anılarıyla sözlerini bir bütün haline getiriyor. Tüm konuşman sonlandığında ise başı hafifçe öne düşen iblis mırıltı şeklinde “O’nu anılarla değil, etkilerle yaşatmak…” diyor. Birkaç saniye süren düşünce sessizliğinin ardından kafasını yavaşça kaldırıp gözlerini sana diken iblis “Bunu denemedim mi sanıyorsunuz? Ancak nihayetinde iblisleriz ve tüm iblisler kendi doğalarını yaşıyor… Açıkçası buna bugüne kadar muvaffak olamadım… Ne var ki sözleriniz…” diyerek cümlesini kesiyor. Zihninde vuku bulan karmaşadan kurtulmak için başı öne düşüp derin nefesler almaya başlayan iblis kısa bir süre bu şekilde kaldıktan sonra bir kez daha başını kaldırıyor ve “Belki de ben yanılmışım veya yanlış yolları tercih etmişimdir.” diyor.

İblis son sözlerini söyledikten sonra yüzüne bir süre daha bakmaya devam ediyor. Var olmayan bir sorunun cevabını bulmak ister veya var olan bir sorunun herhangi bir cevabını doğru kılmaya çabalar gibi attığı bu bakışların neredeyse yarım dakika kadar sürüyor. Karanlık ve sessizlik, olmaması gerektiği kadar manalı bir şekilde geçiyor ve sonunda iblis “Bir insan ile iblis arasında bağ kurulmasını sağlayan en önemli unsur, iki varlığın da isimleridir. Bu yüzden, bir bağ olması arzusundaysanız bana isminizi bahşetmeniz gerekir. Lakin isminizi bile hatırlayamıyorsunuz, öyle değil mi? Bu bağlamda, zatımın ismini size söyleyemem… Ancak isminizi zikrettiğinizde, size ismimi söyleyebilir veya bana da bir isim lütfedebilirsiniz.” diyor. Kızıl gözleri hiç olmadığı kadar parlayan iblis bu sözleriyle seninle bağ kurma konusunda hem fikir olduğunu belirtmiş oluyor. Fakat, bu konudaki en büyük sıkıntının da ismini hatırlamaman olduğunu dile getirmekten çekinmiyor. Bu yüzden, sanki ismini bulma konusunu sana son bir meydan okuma olarak sunan iblis, bu konuda sana pek de yardımcı olabilecek gibi durmuyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Vebra
Posts: 25
Joined: 03 Jul 2022, 12:34

25 Aug 2022, 21:51

Söylediklerim ile beyefendinin içinde bir yerlere dokunabilmiş olacaktım ki beyefendinin gözlerindeki parlamanın geri geldiğini görüyordum. Duruşu ve tüm havası değişmişti. Bana hak veriyor olmalıydı. Belki de benzer sözleri bahsettiği kişi de söylemişti ona belki dejavu yaşar gibi bir hale bürünmüştü bilemiyordum. Bildiğim tek şey bana sinirlenmediğiydi.

Bir sürelik oluşan sessizlik ve beyefendinin bir şeyler mırıldanıp bana bakmasıyla birlikte bedenimi bir meraka teslim ettim. Beyefendinin aklından neler geçtiğini merak ediyordum. Bana baktığında ne düşündüğünü merak ediyordum. Vereceği cevapları merak ediyordum. Kişisel bakış açısı ile değer yargılarını merak ediyordum...

Beyefendinin gözlerinin içine büyük bir sabırla bakmaya devam ediyordum. Karşımdaki için neredeyse anlam ifade etmeyen tepkisiz bakışlardı bunlar. ''Belki de yanılmışımdır.'' dediğinde, söylediklerini onaylar veya reddeder bir şekilde tepki vermiyordum. Bunun sebebi de belliydi. Fikirlerine saygı duyduğum beyefendiyi hiçbir şekilde yönlendirmemek. Kararı ne olursa olsun etkilememek. Yaptığı tercihi yargılamamak.

Ardından beyefendi bana tekrar bakışlarını dikiyordu. Başta bunun tepkisizliğimden olabileceğini düşünüyorum. O sırada tekrar bilincim açılmış gibi karanlık ve sessizlik dikkatimi çekiyor. Belki uzun belki kısa bir süredir burada olmama rağmen sanki ait olduğum yerdeymişim gibi hissettiğimi fark ediyorum. Etrafı hiç garipsemediğimi sadece yalnızmışım gibi bir ortam oluştuğunda bulunduğum yerin tekrar farkına vardığımı fark ediyorum. Bunu beyefendinin kibar ve misafirperver tutumundan olduğuna kanaat getiriyorum ve tam o sırada beyefendi tekrar söze giriyor. Beyefendinin sözlerinden bağ kurma konusunda ortak bir paydada buluştuğumuz anlaşılıyor. İsim konusunda ise tekrar o mühim konu açılıyor. İsmimi hatırlamak... ''İsmim size bahşetmek gerçekten çok isterim beyefendi. Sizin için bu kadar kutsal olan bir değer olduğu için söylemek istememenizi de anlayışla karşılıyorum. İzniniz ile ismimi hatırlamaya çalışacağım.'' dedikten sonra oturma pozisyonumu bağdaş kuracak şekilde değiştiriyorum.

Mantık çerçevesinde düşünmeden tamamen duygularıma güvenerek hareket etmeye başlıyorum. Bu dakikadan itibaren geriye doğru giderek yaşadıklarımızı hatırlamaya çalışıyorum. Bunun bana belki bir çağrışım yapabileceğini umuyorum. İblis beyefendi ile konuşmalarımız ve ilk karşılaşmamız ile başlıyorum. Hanımefendi Ela'nın bize duygularınıza odaklayın demesi. Diğer beyefendilerle birlikte duygularımıza kendimizi teslim etmemiz. Bize doğru yaklaşan iblislerden Ela'nın bizi koruması. Siyah saçlı beyefendiye doğru yardıma gidişimiz. Gözlüklü beyefendinin söylediği korkunç şeyler. Yine gözlüklü beyefendi tarafından atılan anlamsız ve tedirgin eden çığlıklar. Harbiden gözlüklü beyefendi de ne kadar korkunçmuş ya... Neyse Ela'nın bize iblis diyarını anlatması. İnsan diyarı ile bağlantısı. Ela'nın bize yardım etmeye gelişi... Ardından hala anlam veremediğim zamanlar geliyor. Beyefendi ile kendimizi karanlıkta buluşumuz... Birbirimize bakıp yaşananlara anlam yükleyemediğimiz bilinmezliklerle dolu anlar. O boşluk hissi... Beyefendi ile oluşan sessizlikte de hissettiğim o yalnızlık hissi. Yokluğu yaşadığım o anlar... Düşünmesi, duyguları tekrar hissetmesi bile kalbimi sıkıştırırcasına bir his veriyordu bana. Ağır duygular ve yorucu düşünceler... Duygulara ve düşüncelere odaklanmaya çalıştıkça adeta başım yerinden çıkacakmış gibi bir ağrı hissetmeye başlıyorum. Saatlerce dayak yemiş gibi bir ağrı... Kendimi zorlamaya devam ediyorum. Gördüğüm bedenlerin hayatlarını izleyişim, sanki yokmuşum gibi devam eden yüzlerce hayat...
KÜNYE
İsim: Vebra
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 32
Boy: 182
Kilo: 88
Sınıflar: Etkileyici-Defansif-İllüzyonist

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 0
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 2
İsim: Sigvard (Sonsuz Lord)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 182 cm.
Kilo: 60 kg.
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık:
2
Güç: 5
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 7

Yetenekler:
Büyülü Beden
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Aug 2022, 10:45

İsmini söylemek için aldığın müsaadenin ardından, karşındaki iblis kafasını hafifçe eğerek sana gereken zamanı verebileceğini belirtiyor. Bu haliyle, artık tamamen kendi başına kaldığını hissediyorsun ve olayları başından beri tekrar kafandan geçirmeye başlıyorsun. Karanlığa düştüğün andan beri yaşadıkların, sanki olduğundan çok daha uzun bir şekilde zihninden can buluyor ve her bir an, başının daha çok ağrımasına neden oluyor.

Vebra’nın Uyanışı

Yalnızlığın yarattığı boşluk hissi, anılarında ve içinde bulunduğun karanlığa bile meydan okuyacak konuma geliyor. İsmini bulmak adına elinde tutunabilecek tek dal olarak duygularını görüyorsun ve seni karşındaki iblisle karşılaştıran duygularına daha sıkı sıkıya bağlanıyorsun. Baş ağrın giderek tüm vücuduna yayılıyor ve ağrın arttıkça gözlerini açmak istiyorsun, tüm bu acıdan kurtulmak için. Birkaç kez istemsiz açılan, ancak saniyelik bir şekilde geri kapatmayı başardığın gözlerin karşında duran iblisin halen seni izlemeye devam ettiğini görmeni sağlıyor. Ancak bu durum üzerinde gereksiz bir baskının da artmasına neden oluyor. Hayal kırıklığına uğratmak, aciz görünmek, sözlerinin arkasında duramamak gibi birçok şey zihninden geçerken bir anda göz alıcı bir parlaklığın içinde bulunduğu tüm karanlığı yok etmek istediğini fark ediyorsun. Gözlerini hafifçe kısarak parıltının kaynağına dönüyor ve bu anda parıltıların içinde bir insanı fark ediyorsun!

Parıltılar içinde olan ve ne yüzünü ne de başka bir uzvunu görebildiğin insan, gökten yanına doğru yavaşça süzülerek inerken, adeta içine bir sıcaklık dolmaya başlıyor. Yüz hatlarını göremediğin ve cinsiyetini de kestiremediğin insanının sana bir tebessümle baktığını hissedebiliyorsun. En azından kalbin bu yönde bir sıcaklıkla kavrulurken ışığın içindeki insanın şefkatli ve naif bir ses tonuyla konuşmaya başladığını duyuyorsun.

"Demek sen de uyananlardan ve ismini arayanlardansın... İsmini zaten biliyorsun."

Ses tonundan da cinsiyetini bile anlayamadığın insan ışığını seninle paylaşmak için sana doğru sağ kolunu uzatıyor ve elini omzuna sıcak ve samimi bir şekilde koyan insan konuşmasını sürdürüyor.
"Yazgına çoktan bir isim verildi."

Bu cümlesinden sonra insanın parıltısı vücuduna doğru akın etmeye başlarken, birden tüm karanlığın aydınlığa dönmeye başladığını fark ediyorsun. Sanki tüm bedenini içine hapsetmek ister gibi yayılan parlaklık, bir an için karanlıktan daha korkunç gibi görünse de, yaşadığın o sıcaklık hissi bedenini parlaklığa bırakmana neden oluyor. Parıltılara bürünen insan da aydınlığını sana devretmişçesine yok olmaya başlıyor.
"Doğumunu selamlayın! Vebra’yı selamlayın!"

Parıltı bu cümleleriyle tamamen yok olurken, bu kez sanki içine dolan tüm parıltının tek bir kelimeyi dile getirdiğini duyuyorsun.

Vebra!
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Vebra
Posts: 25
Joined: 03 Jul 2022, 12:34

26 Aug 2022, 12:21

Bedenim boşluk hissi ile dolup taşıyor. Düşüncelerimin kontrolünü elimden kaybediyor gibi hissettiğim anda kendimi duygularıma teslim ediyorum. Belki bir kaçış yolu, belki bir yol gösterici olurlar diye. Ruhumu duygularıma teslim edip umudu onlarda aramaya başlıyorum. Aynı hanımefendi Ela'nın söylediği gibi. Benim buraya gelmeme sebep olan duygulardı, çıkaracak olan da duygular olmalıydı. Geçen her bir saniye de vücuduma yüklenen ağırlık daha da artıyordu. İlk olarak başımda başlayan ağrılar şiddetlendikçe vücuduma yayılmaya başlıyordu. Kendimi kaybetmemeye çalışıyordum. Gözlerimi açıp bu ızdıraptan kurtulmak istiyordum. Bir kaç kez vücudumun verdiği tepki ile gözlerim istemsizce açıldı. Gözlerimi açtığımda karşımda duran beyefendinin beni izlediğini görmem ile üzerimde baskının daha da büyüdüğünü hissettim. Büyüyordu çünkü beklenti vardı. Bu baskı hem benim kendime yüklediğim hem de beyefendinin yükledi bir baskıydı. Bunca yaptığımız konuşma, benim ve beyefendinin arzuları... Gözlerimi açtığım anda kaybolacaklardı. Boşluğun içinde diğer milyonlarca şey gibi kaybolacaklardı. Değersizleşeceklerdi... Bunca zamanı çöpe atmamak, kimseyi hayal kırıklığına uğratmamak için gözlerimi sımsıkı kapatmalıydım. Tam o sırada bir parıltıyı fark ediyorum. Beni bu karanlıktan kurtaracakmış gibi bir his veren bir parlaklık. Kafamı çevirip baktığımda içinde insani bir siluet görüyorum. Bana yaklaştıkça içimde bir ateşin körüklendiğini hissediyorum. Karşımdaki şey... Yoksa bu bir tanrı mı? Hayır... Gördüğüm şey karşısında sadece saçmalıyordum. Tanrı olamazdı. Tanrı bizi umursamazdı...

Konuşmaya başladığı anda kendimi huzura kavuşmuş gibi hissediyorum. Evet, Uyananlar ve ismini arayanlar... Gözlerimizi açışımız ve şuanda ismimizi arayışımız. Yaşadıklarımızın genel bir özetiydi adeta. 4 Kelimeden ibarettik, uyananlar ve ismini arayanlar bu kadar. Yazgı mı? Demek ki haklıydım. Bu bir tercih değildi bu kaderden ibaretti. Aydınlatıcının bedeninden vücuduma doğru bir parıltı akışı gerçekleşmeye başlıyordu. Karanlık yok oluyordu, değişiyordu... Aydınlığın da ne kadar korkunç olabileceğini anlamama sebep olan bir parıltıydı bu parıltı. Karanlıktan farkı yoktu. Hayır hayır, karanlıktan farkı vardı bedenime dolan o sıcaklık hissi. Sıcaklığın vücudumda yayılması ile kendimi aydınlığa teslim ediyordum.

''Doğumunu Selamlayın! Vebra'yı Selamlayın!''

''Dostlarıma da yardımcı olun lütfen!''. Sözlerimin duyulduğundan emin değildim. Sadece duyulduğunu umuyordum. Bu karanlıkta, boşlukta yalnızlık duygusu ile mücadele eden tüm dostlarıma... Yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etmesini umuyordum.

Gözlerimi açtığımda önce bedenimi bir süzüyordum. Ateşim çıkmış gibi bir hisse kapılıyordum. Belki bu gerçekten bu diyarda ateşimin çıkmasından kaynaklanan bir histi. Belki de düşüncelerim içerisinde kavuştuğum ve kabullendiğim aydınlığın bende bıraktığı bir histi. Kafamı kaldırıp beyefendi iblise doğru bakıp derin bir nefes veriyorum. ''İsmim Vebra beyefendi.'' dedikten sonra hafifçe gülümsüyorum.
KÜNYE
İsim: Vebra
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 32
Boy: 182
Kilo: 88
Sınıflar: Etkileyici-Defansif-İllüzyonist

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 0
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 2
İsim: Sigvard (Sonsuz Lord)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 182 cm.
Kilo: 60 kg.
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık:
2
Güç: 5
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 7

Yetenekler:
Büyülü Beden
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Aug 2022, 15:40

Vücudunu kontrol ettiğinde, sıradışı herhangi bir durumla karşılaşmaman üzerinde, karşındaki iblise bakıyorsun. Gözleriniz çakıştığı anda ismini söyleminin ardından, iblis saygıyla bir eli arkasında, diğer eli de önüne gelecek şekilde eğiliyor. Ardından ise duruşunu bozmadan “Sizi saygıyla selamlıyorum Vebra Bey… Bendeniz Sigvard!” diyor.

İsmini söylemesinin ardından Sigvard’ın vücudunda bir anda mor bir parlaklık belirmeye başladığını görüyorsun. Giderek göz alıcı bir hal alan parlaklığa karşı Sigvard’ın bakışlarındaki kızıllığın da arttığını görüyorsun. Olup bitene, en az senin gibi anlam veremediğini fark ettiğin Sigvard, parlaklığın kaynağını keşfetmek ister gibi doğrulup ellerine ve kollarına kısa bir süre baktıktan sonra, eski pozisyonuna gerip dönüp sana bakmakla yetiniyor. Mor parıltı, yavaşça Sigvard’ın simasının silinmesine neden olurken parıltı tüm karanlığı aydınlatmak ister gibi yayılmaya devam ediyor. Giderek formsuz bir hal alan parıltı, bir anda tüm vücudunu sarmak için hareketleniyor. Vücudunun etrafında dolanmaya başlayan parıltı, yavaş yavaş sanki bir kıyafet gibi vücuduna oturmaya başlıyor ve içine dolan bir sıcaklık fark ediyorsun. Bu sıcaklığa kendini bırakırken, parıltı sanki muntazam bir kombini tamamlıyor. Tüm parıltıyı vücudunun absorbe etmesiyle birlikte ise, vücudun ansızın bitkinleşmiş gibi kendini yere salıyor. Önce dizlerinin üstüne çöküyorsun ve ardından kendini geriye doğru bırakarak sırt üstü yatar pozisyona geçiyorsun. Yüzüne yerleşen sıcak bir gülümseme, içine dolan sıcaklıkla daha da artarken, kendini tamamen parıltının yarattığı hisse bırakıyorsun. Gözlerin kapanırken, zihninde Sigvard’ın asil ve nezaket dolu sesinin yankılandığını duyuyorsun.

“Naçizane hizmetlerimi size sunmaktan şeref duyuyorum!”

Off Topic
Son bir RP daha alalım senden, sonrasında konuyu sonlandırabiliriz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Vebra
Posts: 25
Joined: 03 Jul 2022, 12:34

26 Aug 2022, 16:07

''Memnun Oldum Bay Sig...'' Cümlemi tamamlayamadan Sigvard'ın bedeninde mor bir parlaklığın belirmesi ile susuyorum. Giderek daha da artan bu parlaklıktan beyefendi de bir haber olacak ki o da en az benim kadar şaşırmış duruyor. Parlaklığın git gide artan ve beyefendinin etrafını saran halinden endişe duyarak tedirgin ve panikli bir şekilde ''Sigvard iyi misin!?'' diye bağırıyorum. Geri bir cevap alamadan beyefendinin siması siliniyor. Parlaklık bedenime doğru yaklaştığında ise bunun bağlanma ile alakalı olabileceğine kendimi inandırmak istiyorum. Durumu kabullenmeye çalışıyor ama endişelerimden de kurtulamıyordum. Beyefendiyi öldürmüş olmak istemiyordum. Vücuduma oturan parıltı ve içime verdiği sıcaklık ile bir nebze de olsa sakinleştiğimi hissediyorum. Parlaklık tamamen kaybolduğunda ise bedenime çöken bir ağırlık ile kendimi yere bırakıyorum. İçimden Beyefendi umarım iyisinizdirdiye geçiriyorum. Birleşme sonucunda beni duyacağını umarak. İçimdeki sıcaklık artmaya devam ederken kendimi ayakta tutmak için verdiğim çabayı bırakıyorum. Pes edip kendimi bitkinliğe bırakıyorum. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken Sigvard'ın sesini duymam ile birlikte daha huzurlu bir şekilde gözlerimi kapatıyorum.
KÜNYE
İsim: Vebra
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 32
Boy: 182
Kilo: 88
Sınıflar: Etkileyici-Defansif-İllüzyonist

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 0
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 2
İsim: Sigvard (Sonsuz Lord)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 182 cm.
Kilo: 60 kg.
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık:
2
Güç: 5
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 7

Yetenekler:
Büyülü Beden
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

31 Aug 2022, 13:16

Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Konu Sonu Ödülü
  • İblis Sigvard
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”