Vereceğin cevabı oldukça meraklı bir şekilde duymayı beklediğini anladığın Janine’i süründürme gereği görmeden cümlelerini kurmaya başladığında, Janine’in başta sakin bir şekilde seni dinlediğini görebiliyorsun. Ancak konu Aledeslerden birkaçını tanıdığına dair sözlerine geldiğinde, Janine’in gözlerindeki anlık büyüme hemen dikkatini çekiyor. Ayrıntıları görebilen bir zihnin olması sayesinde, sıradan diyebileceğin kişilerin gözden kaçıracağını bildiğin bu detay, senin nezdinde çok önemli bir nokta olarak görünüyor. Janine’in genel yapısını düşündüğünde ve onun duygularını pek de dışa vurmadığını da göz önüne aldığında, bu küçük göz hareketinin değerini bir zaman geldiğinde alabileceğini düşünüyorsun. Bu yüzden, bu küçük detayı zihnine kazımaya başlıyorsun. Aledesleri tanımak Janine’in ilgisini çeken bir durum.
Sıranın kendine geldiğini söylemenin ardından, Janine hafif bir el işaretiyle sana buyur ediyor. Sorduğun soru üzerine Janine kaşlarını hafif kaldırarak elindeki kağıda bakıyor ve ardından hafifçe bir nefes alıyor. Tam bu esnada tüm odağını Janine’in söylemesi muhtemel bir yalanı yakalamaya veriyorsun. Janine oldukça doğal bir görüntüyle birkaç saniye sessizlik içerisinde kalmasının ardından kağıttan elini ayırmadan gözlerini sana çeviriyor ve “Bu kağıtta yazılanlar burada bulunmamın sebebi. Daha doğrusu Janine ismiyle bilinmemin sebebi, bu kağıdı kullanarak elde edeceğim bilgiler.” diyor. Janine’in bu sözlerini dikkatli bir şekilde dinliyorsun ve ne yüzündeki bir ifadeden ne de ses tonundan herhangi bir şekilde yalan söylediğine dair hiçbir iz yakalayamıyorsun. Zihnin birkaç kez aynı sahneyi canlandırsa bile, her canlandırmada Janine’in doğru söylediğine ikna olmuş bir şekilde buluyorsun kendini.
Sözlerinin ardından birkaç saniye bekleyen Janine, rahat pozisyonunda oturmayı sürdürürken bakışlarını üzerinde gezdirmeye başlıyor. Bu noktada Janine’in bir sonraki sorusunu düşündüğünü rahatlıkla anlayabiliyorsun. Nitekim sessizlik on saniye kadar sürdükten sonra Janine duruşunu bozmadan “İçlerinden birkaçını tanıdığını söyledin… İlk konuşmaya başladığımızda onlardan, yani Aledeslerden arkadaşım olarak bahsettin. Ve bir de yollarınızın ayrı düştüğünden…” diyor. Bu aşamada birkaç saniye konuşmasına ara veren Janine gözlerini hafif oynatarak zihnin içinde kelimelerin döndüğünü sana gösterdikten sonra “Onların bu isimle pek tanınmadığını da düşününce, onlarla doğrudan irtibat halinde olduğunu düşünüyorum. Ama her biriyle değil… Muhtemelen bir veya iki Aledes ile tanıştın. Onlara bir süre yoldaşlık ettin… Bu durumda ya onlardan olmak isteyen ya da onları bir şekilde kıstırmak isteyen birisisin… Eğer ilk seçenek olacaksa, yollarınızın normal şartlar altında ayrı düşmesi pek olası olmazdı. Ya seni kendilerine layık görmeyip bıraktılar ya da bir başka olay nedeniyle yollarınız ayrı düştü… Burada da ilk seçenek pek olası değil, zira Viernot’yı bildiğine göre, seni kendilerine layık görmüşler belli ki… Fakat bu durumda, nerede olduklarını sormaya bana gelmen de çok mantıklı gelmiyor… Yine de yollarınızın başka bir nedenle ayrı düştüğü açık.” diyor. Janine bu sözlerine sanki gözlerinin içinde bir ışıkla cevap bulmayı umar gibi bakmaya başlasa bile, yeterli ışığı alamadığını düşünerek derin bir nefes alıyor ve ardından “Eğer onları kıstırmak isteyen biriysen, bir şekilde buraya kadar gelmeyi başarmış olsan bile, elini kolunu sallaya sallaya gezmemen gerektiğini bilirdin… Ve bir de Janine ismimi öğrendikten sonra, bunu ulu orta yerde dile getirmemen gerektiğinin de farkında olurdun. Bu yüzden, pek de onları kıstırmak isteyen biri gibi görünmüyorsun.” diyor. Janine burada sözlerine bir kez daha ara verirken, halen daha bakışlarını dikkatli bir şekilde üzerinde toplamış bir şekilde durması, onun zihninin arkasında hala daha onlarca senaryonun döndüğünü sana gösteriyor. Birkaç saniye daha devam eden sessizliğin sonunda ise Janine “Bilmeceleri seven ve bunlara çözüm üretmeye çalışan biri olduğunu da hesaba katarsak… Adımların ne onlara dahil olmak için ne de onları kıstırmak için atılmış türden… O zaman seni, Aledeslere dahil olmaya çalışan ve bu şekilde onları kıstırmaya amaçlayan biri olarak düşünmek mümkün görünüyor… Böylesi sana daha çok yakışıyor.” diyor. Bu ana kadar ortaya attığı sözlerini bir varsayıma dayandırmış gibi dile getiren Janine’in son sözlerini kesin bir yargıya varmışçasına sarf etmiş olması dikkatinden kaçmıyor. Nitekim, dudaklarının kenarlarını hafif yukarıya doğru kıvrılmasıyla, ummak istediği sonuca ulaşmış bir mağrurluğu belli eden Janine, gözlerindeki ışıltıyla da sözlerini kendince tasdik ediyor. Aldığı birkaç nefesten sonra ise kafasını hafifçe yukarı kaldırıp gözlerini aşağıya doğru indirip sana bakış atan Janine “Aledesler içerisinde tanıdığın kişilerin isimlerini sorsam, bunu bana söyler miydin?” diyerek sorusunu soruyor.
Sıranın kendine geldiğini söylemenin ardından, Janine hafif bir el işaretiyle sana buyur ediyor. Sorduğun soru üzerine Janine kaşlarını hafif kaldırarak elindeki kağıda bakıyor ve ardından hafifçe bir nefes alıyor. Tam bu esnada tüm odağını Janine’in söylemesi muhtemel bir yalanı yakalamaya veriyorsun. Janine oldukça doğal bir görüntüyle birkaç saniye sessizlik içerisinde kalmasının ardından kağıttan elini ayırmadan gözlerini sana çeviriyor ve “Bu kağıtta yazılanlar burada bulunmamın sebebi. Daha doğrusu Janine ismiyle bilinmemin sebebi, bu kağıdı kullanarak elde edeceğim bilgiler.” diyor. Janine’in bu sözlerini dikkatli bir şekilde dinliyorsun ve ne yüzündeki bir ifadeden ne de ses tonundan herhangi bir şekilde yalan söylediğine dair hiçbir iz yakalayamıyorsun. Zihnin birkaç kez aynı sahneyi canlandırsa bile, her canlandırmada Janine’in doğru söylediğine ikna olmuş bir şekilde buluyorsun kendini.
Sözlerinin ardından birkaç saniye bekleyen Janine, rahat pozisyonunda oturmayı sürdürürken bakışlarını üzerinde gezdirmeye başlıyor. Bu noktada Janine’in bir sonraki sorusunu düşündüğünü rahatlıkla anlayabiliyorsun. Nitekim sessizlik on saniye kadar sürdükten sonra Janine duruşunu bozmadan “İçlerinden birkaçını tanıdığını söyledin… İlk konuşmaya başladığımızda onlardan, yani Aledeslerden arkadaşım olarak bahsettin. Ve bir de yollarınızın ayrı düştüğünden…” diyor. Bu aşamada birkaç saniye konuşmasına ara veren Janine gözlerini hafif oynatarak zihnin içinde kelimelerin döndüğünü sana gösterdikten sonra “Onların bu isimle pek tanınmadığını da düşününce, onlarla doğrudan irtibat halinde olduğunu düşünüyorum. Ama her biriyle değil… Muhtemelen bir veya iki Aledes ile tanıştın. Onlara bir süre yoldaşlık ettin… Bu durumda ya onlardan olmak isteyen ya da onları bir şekilde kıstırmak isteyen birisisin… Eğer ilk seçenek olacaksa, yollarınızın normal şartlar altında ayrı düşmesi pek olası olmazdı. Ya seni kendilerine layık görmeyip bıraktılar ya da bir başka olay nedeniyle yollarınız ayrı düştü… Burada da ilk seçenek pek olası değil, zira Viernot’yı bildiğine göre, seni kendilerine layık görmüşler belli ki… Fakat bu durumda, nerede olduklarını sormaya bana gelmen de çok mantıklı gelmiyor… Yine de yollarınızın başka bir nedenle ayrı düştüğü açık.” diyor. Janine bu sözlerine sanki gözlerinin içinde bir ışıkla cevap bulmayı umar gibi bakmaya başlasa bile, yeterli ışığı alamadığını düşünerek derin bir nefes alıyor ve ardından “Eğer onları kıstırmak isteyen biriysen, bir şekilde buraya kadar gelmeyi başarmış olsan bile, elini kolunu sallaya sallaya gezmemen gerektiğini bilirdin… Ve bir de Janine ismimi öğrendikten sonra, bunu ulu orta yerde dile getirmemen gerektiğinin de farkında olurdun. Bu yüzden, pek de onları kıstırmak isteyen biri gibi görünmüyorsun.” diyor. Janine burada sözlerine bir kez daha ara verirken, halen daha bakışlarını dikkatli bir şekilde üzerinde toplamış bir şekilde durması, onun zihninin arkasında hala daha onlarca senaryonun döndüğünü sana gösteriyor. Birkaç saniye daha devam eden sessizliğin sonunda ise Janine “Bilmeceleri seven ve bunlara çözüm üretmeye çalışan biri olduğunu da hesaba katarsak… Adımların ne onlara dahil olmak için ne de onları kıstırmak için atılmış türden… O zaman seni, Aledeslere dahil olmaya çalışan ve bu şekilde onları kıstırmaya amaçlayan biri olarak düşünmek mümkün görünüyor… Böylesi sana daha çok yakışıyor.” diyor. Bu ana kadar ortaya attığı sözlerini bir varsayıma dayandırmış gibi dile getiren Janine’in son sözlerini kesin bir yargıya varmışçasına sarf etmiş olması dikkatinden kaçmıyor. Nitekim, dudaklarının kenarlarını hafif yukarıya doğru kıvrılmasıyla, ummak istediği sonuca ulaşmış bir mağrurluğu belli eden Janine, gözlerindeki ışıltıyla da sözlerini kendince tasdik ediyor. Aldığı birkaç nefesten sonra ise kafasını hafifçe yukarı kaldırıp gözlerini aşağıya doğru indirip sana bakış atan Janine “Aledesler içerisinde tanıdığın kişilerin isimlerini sorsam, bunu bana söyler miydin?” diyerek sorusunu soruyor.




