Belki de saniyeler sürmüştü, fakat attığı her adım kendi içerisinde sanki yıllar gibi geliyordu.. bir an için ağır çekimde varlık ve yokluk arasında gidip geldiğini düşündü. Körlemesine bir şekilde yürümekte olduğu istikametin birkaç adım sonrasının sonsuz bir cehennem çukuru olmadığının kesin bir kanıtı yoktu. Ölüm korkusuyla yaşayan biri değildi Seraph, fakat yaşama tutunmak için kendince sebepleri vardı. Hala yaşaması gereken şeyler, tatması gereken tatlar, dokunması gereken tenler, görmesi gereken güzellikler vardı. Görmek demişken, bu sonsuz karanlığın bir sonu olmadığı ihtimali giderek büyüyordu kafasında.
"Haklı gibisin.. yürüdüğüm yeri göremiyorum. Görü görüne gidip duruyorum resmen euğvehehe..."
Kötü kötü şakalarını da alıp Melades'e doğru yürüdü tekrar. Fakat yüzüne bakmadı. Çevre ile bütünleşmeye, olan biteni anlamaya çalışıyordu her ne kadar öyle gözükmese ve muhtemelen kendisi bile ne yaptığının farkında olmasa da. Ancak gerçek şuydu ki, tek bir adım bile yol katedememişti bu konuda. İblis bulmak... samanlıkta iğne aramak gibiydi. Kapkara bir samanlıkta, zifiri bir iğne. Düşündü. Zeki bir kız değildi, fakat içgüdülerine, biraz da şansına güveniyordu. Hatta bunların toplamına, Melades'e güvendiğinden daha fazla güveniyordu. Gözlerini kapattı ve düşündü. İblisleri bulamıyorsa, iblislerin onu bulmasını sağlayabilirdi. En azından deneyecekti. Kendi etrafında dans ederek yavaşça dönmeye ve melodik bir şekilde bağırmaya başladı.
"MERABAAAAAAAAA BEN SERAPH! BULUNMAYI BEKLEYEN VE CANI SIKILAN İBLİSLERİ SESİMİN GELDİĞİ YÖNE DAVET EDİYORUUUUUM!"
Güneşin ekseninde dönen dünya gibi, hem kendi etrafında hem de Melades'in etrafında dans ederek dönüyordu. Yürümek gerçekten işe yaramayacaktı belli ki.. bu karanlık diyarda yapılabilecek en mantıklı şeyin iblisleri kendine çekmek olduğunu düşündü. Neye benzedikleri hakkında hiçbir fikri yoktu, ama yine de abartıldıkları kadar olamazdı. Ya da olabilirlerdi. Yine bir yüzde elli paradoksunun içindeydi. Sadece odaklandı.. son çaresi olarak bu planı seçmişti. İşe yaramak zorundaydı. Tam olarak nasıl bir şey beklediğini bilmiyor olmak yeterince rahatsız ediciyken, yapması beklenilen tek şeyde çuvallamak istemiyordu. Bir iblis bulacaktı.


