Page 1 of 1

Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 29 Apr 2025, 16:29
by GM - Dimensio
Serbest Bölgeden kendinden geçerek ayrılmanın ardından, gözlerini bir kez daha odanda açıyorsun. Bu kendinden geçme halinin artık senin nezdinde kalıcı olup olmadığını sorgulamaya başladığında, yatağından doğruluyor ve vücudunu yavaşça geriyorsun. Güne başlamaya hazır vücudunla birlikte kapıya yöneldiğinde, kapıyı aralıyor ve üssün koridorlarına atıyorsun kendini. Ancak ilginç bir şekilde, attığın her adım üssün içinden ciğerine dolan bir kahırla sonuçlanıyor. Gördüğün ilk yüze verdiğin selam havada yok olup giderken, adamın yüzündeki ifadenin dehşetini işliyorsun beynine. Sonra gördüğün bir diğer yüz… Sonrasında diğeri… Ve ötekisi… Her birinin yüzünde ağır bir buhranın izleri alenen ortada görünürken, gözlerin bir anda merdivenlerden aşağıya inmekte olan Thelase’yi görüyor. Adımlarını hızlandırıp ona yetişmeyi başardığın anda, Thelase’nin de dalgın bakışlarla yüzüne çöken kaygıyı görebiliyorsun. Ancak birkaç kez seslenmenle seni fark eden Thelase yüzüne yapay bir gülümsemeyi takınırken, bunu ancak bir anlığına tutabiliyor ve ardından tekrar eski yüz haline dönüyor. Sanki bakışlarından bile olup biteni sorduğunu anlayan Thelase, merdivenden aşağıya inmekte olan adımlarını kesiyor ve ardından odanda konuşabileceğinizi sana söylüyor.

Thelase ile birlikte odana gitmenin ardından, Thelase kapıyı kapatıyor ve sırtını bir duvara yaslarken, sanki konuşmaya nereden başlayacağını hesap etmeye çalışıyor. Odaya çöken sessizlik, bir ölümün habercisi olduğunu açıkça ortaya koyarken Thelase istemeyerek de olsa aralıyor dudaklarını ve anlatmaya başlıyor…

Alamara…

Katliam…

Eletha…

Ve sonrası…

Thelase’nin tüm yaşananları aktarırken takındığı hissizlik, ruhunu çoktan boğmaya başlamışken Thelase cümlelerini son bir çaresizlik nefesiyle tamamlıyor. Odaya bir ölüm haberi düşmesini beklerken, binlerce insanın ve bunların birçoğunun yanarak öldüğünü öğrenmek, beklediğinden çok daha ağır bir darbe indiriyor. Thelase’nin düştüğü sessizlik, çaresizliğin en büyük kanıtı gibi görünürken, daha gözlerini açtığın ilk andan beri seni sarmalayan karanlığın artık çok daha derin ve katmanlı olduğunu anlayabiliyorsun. Ne var ki Thelase bakışlarını üzerinde döndürdüğünde, Vearis’in senden beklediğini alamadığını, ancak sana ve iblisine sonsuz bir güven beslediğini ve bir gün tüm beklentisini karşılayacağını kendisine ilettiğini duyuyorsun. Bu sözler, ruhundaki karanlığın içinde anlamsız bir varlık gibi büyümeye başladığında, Thelase uygun bir vakitte Vearis’i ziyaret edebileceğini sana söylüyor.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 01 May 2025, 13:17
by Abasdarhon
Vearis ile konuşurken bayılmış olmalıydım. Nasıl olduğunu bilmiyorum. Sanırım bayılmamla birlikte kısa süreli bir hafıza kaybına uğramıştım. En son Vearis ile konuştuğumu hatırlıyorum. Ve Volgreth’i ortaya çıkartmayı denemiştim. Ancak belki de Volgreth’in vücuduma bindirdiği yükü kaldıramadım ya da başka bir şey oldu. Tam olarak ne olduğunu bilmiyorum. Bayıldıktan sonra yine gözlerimi aynı odada açmıştım. Yataktan doğruldum ve kollarımı daire şeklinde omuz kısımlarından döndürerek gerdim. Boynumu kütletip yataktan kalktım. Tutulan omuzlarını hareket ettirerek açarken odadan çıktım. Üstte ilerlerken herhangi bir düşünce geçmiyordu aklımdan. Karşılaştığım ilk iki kişiye “Merhaba” dedim. Ancak selam verdiklerimin yüzünde olumsuz ifadeler oluşunca selam vermekten vazgeçtim. Zaten öyle sağa sola selam verecek bir kişiliğim yoktu. Ondan sonra karamsar suratlara sahip insanların arasından sıyrılıp koridorlarda boş boş yürümeye başladım.

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Bir süre sonra Thelase’yi gördüm ve nispeten hızlı adımlarla arkasından yaklaştım. Bir iki kez seslendiğimde duymadı ve elimi arkadan omzuna attım. Bana döndü ve zoraki bir gülümsemenin ardından o da diğerleri gibi suratını düşürdü. “Ne oldu?” diye sorduğumda bana odamda açıklayacağını söyledi. Bir süre sonra odama gittik. Açıkçası insanların neden bu kadar suratsız olduğundansa bana ve Vearise ne olduğunu merak ediyordum. Testi geçememiş miydim? Neden bayılmıştım. Bunları sormak istiyordum. Gözlüklerimin ardından duvara yaslanan Thelase’ye bakarak konuşmasını bekledim.

Alamara’da katliam olduğunu. Vearis’in düşmanı olan Eletha’nın buna sebep olduğundan ve katliamla alakalı detaylardan bahsetti. En azından verdiğim selamlara olumlu yanıt alamamamın sebebini öğrenmiş oldum. Binlerce insan ölmüş. Çoğu da yanarak... Bu haber belki de normal bir insanı çok etkilerdi ancak benim duygularımda bir değişikliğe sebep olmamıştı. O insanları tanımıyordum. Bir savaş vardı ve bir sürü insanın ölmesi kaçınılmazdı. Belki üstte karşılaştığım bu insanların bir yakını ölmüştü de o yüzden bu kadar etkilenmişlerdi. Bilmiyorum. Ama yine de çok duygusuz gözükmemek için “Çok üzüldüm” demiştim. Sözcüklerim duygudan uzak, ne düşündüğümü belli etmeyecek şekildeydi. Gram üzgünlük yoktu kalbimde. Sonra ise esas beklediğim şeyleri söylemişti. Vearis benden beklediğini alamamıştı. Ancak bana ve Volgreth’e güvendiğini söylemiş. Evet öğrenmeyi beklediğim bilgiler bunlardı. Demek ki başarısız olmuştum. Kaşlarımı çattım. Başarısız olmayı beklemiyordum. En büyük eksiğim bilgisizlikti. Bunu aşmam gerekiyordu. Belki yetenek anlamında da zayıfımdır... Bilemiyorum.

“Burada varsa beni kütüphaneye götür müsün. Bilgi edinmem gerekiyor. Hala birçok konuda çok bilgisizim. Özellikle iblislerle, onların gücünü nasıl kullanacağımla, coğrafya, tarih gibi konularda bilgiye ulaşmam gerekiyor. Volgreth ile bağ kurduğumdan beri kendisiyle iletişime geçemiyorum. Vearis bir şekilde onla bağ kurabileceğimi söyledi ama... Bilmiyorum.”

Bilgi öğrenmem gerek. Bu soktuğumun iblisleri hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Tam bilgi öğreneceğim diye sevinirken durup dururken bayılıyorum. Bu durum sinirimi bozmaya başlamıştı.

“Bu kodumun iblislerinin gücünü kullanmayı öğrenmeden hiçbir yere gitmiyorum.”

Olurda kütüphane yoksa veya girmem yasaksa kütüphaneye, Thelase'ye soracaktım. İblislerin gücünü nasıl kullanabilirsin. Volgreth nasıl bir iblis gibi... O da olmazsa Thelase'ye "Dışarı çıkabilirsin. Yalnız kalmak istiyorum" diyecek ve Volgreth'i ortaya çıkartmak için meditasyon yapmaya başlayacaktım. Yere oturup gözlerimi kapatacak ve "Ortaya çık Volgreth, Ortaya çık Volgreth, Ortaya çık Volgreth..." diye sayıklamaya başlayacaktım. Olmazsa bağırmaya başlayacaktım "ORTAYA ÇIK VOLGRETH! SANA ORTAYA ÇIKMANI SÖYLEDİM!" O da olmazsa sessizliğe gömülecek ve oturduğum yerde zihnimin karanlığına odaklanıp düşünce olmaksızın zihnimin karanlığında kaybolacaktım.


Off Topic
Pasiflik süremi biraz daha arttırmak mümkün mü acaba? Okulun yoğunluğundan dolayı Hafta sonu ve çarşamba günleri yazabiliyorum bir tek. Okuduğum bölümün ağırlığı sebebiyle çok yoğun bir program içindeyim.

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 03 May 2025, 10:23
by GM - Dimensio
Thelase anlattıklarından sonra karamsar bir ifadeyle sessizliğe gömülmüşken, duygusuz iki kelimenle başını kaldırıp sana bakıyor. Sanki gözlerinin ardında bir yaşam belirtisi arar gibi gözbebekleri büyümüş halde olan Thelase, birkaç saniye boyunca gözlerinin içine bakmasının ardından, aradığını bulamamanın vermiş olduğu pişmanlığa benzer bir edayla kafasını tekrar aşağıya eğiyor. Konuyu kütüphane ve iblislere getirdiğinde, Thelase konuyla daha ilgili bir tavır takınıyor ve ardından “Volgreth bizim için sadece efsanelerde adı geçen bir iblis… Varlığından bile tam olarak emin değildik. Fakat bir şekilde, seninle bağ kurmuş oldu.” diyor. Thelase sözlerini bir yere vardıracak gibi durduğunda tüm dikkatinle onu dinliyorsun. Ancak Thelase ağzındaki baklayı çıkarmak konusunda pek de istekli gibi görünmese bile, yine içine düştüğü sessizliği birkaç saniye sonra üzerinden attıktan sonra “Onunla ilgili kütüphanede bulabileceğin tek şey, masallardan ibaret. Ancak Hükümdarımız seni uygun bir şekilde yönlendirecektir.” diyor.

Thelase bu sözlerinin ardından bir süre yüzüne baktıktan sonra derin bir nefes alıyor ve sonrasında “İstersen genel olarak iblislerle ilgili merak ettiklerini sana anlatabilirim. Tabi böyle ayak üstü değil de, uygun bir yere geçerek.” diyor cümlesinin sonuna eklediği bir gülümsemeyle.
Off Topic
Pasiflik süresi 168 saat olarak değiştirilmiştir. Yine de süre konusunu kafaya takmayın, okulundan daha önemli bir şey yapmıyoruz. ;)

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 10 May 2025, 10:50
by Abasdarhon
Kadın gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Siyah gözlük camımın arkasından ifadesiz bir şekilde bakışlarına karşılık verdim. Aradığını buldu mu bilmiyordum ama başını geri indirmişti. Sonra Volgreth ile alakalı sorduğum soruya Volgreth’i sadece efsanelerden duyulduğunu ve varlığına bile öncesinde tam emin olmadıklarını söyledi.

Sonra bir süre sessiz kalıp kütüphaneden bilgi öğrenemeyeceğimi söyledi. Kütüphanede yazan şeyler sadece masallardan ibaret şeylerdi. Oradan öğrenemesem bile hükümdar beni uygun bir şekilde yönlendirecekmiş. Vearis’in önünde bayılmıştım. Bana yine vakit ayırabilir miydi ki? Hükümdar dediğin meşgul olmaz mıydı? Bu yüzden tekrar karşısına çıkmadan önce biraz denemeye karar verdim. Önce öğrenebildiğim kadar bilgi öğrenecek, sonra da Volgreth’i ortaya çıkartmaya çalışacaktım. Bütün bunlardan sonra ise ne yapacağıma tekrar bakacaktım. Eğer her şey yolunda giderse o zaman Vearis'in karşısına çıkmayı düşünecektim.

Thelase tekrar konuştumştu, ve daha düzgün bir yerde bu konuyu konuşmayı teklif etmişti. “Olur.” dedim. “Anlatmaya ne kadar erken başlarsan o kadar iyi.” diye ekledim. Bir an önce öğrenmek istiyordum. Beni bir yere götürecekse peşine takılacaktım. Önce iblislerle alakalı bilmem gerekenleri öğrenecektim sonra da Volgreth’i ortaya çıkartmaya çalışacaktım.

Mesela öğrenmek istediğim şeyler arasında iblisler tam olarak nedir? Bunların farklı çeşitleri var mesela Vadlena ile beraberken gördüğümüz sayısız iblis gibi. Kaç çeşit var? Ya da hepsi tek bir tür yani iblis olarak mı anılıyor? Yine de değişik şekilleri olduğu kesin. Bir iblisi özel yapan, efsanelerde geçmesini sağlayan şey nedir gibi? Kafamda bir sürü şey vardı ve hepsini öğrenmek istiyordum. Bilgisizlik beni tedirgin yapıyordu. Sonraki hamlelerimi hesaplamama engel oluyordu. Plansız hareket etmek ise benim için ipin üstünde yürümekten farksızdı. Kendimi güvenceye almak için bilmem gereken her şeyi bilmeliydim. Mesela Aludirler iblislerin güçlerini nasıl kullanıyor? Thelase’nin bildiği bir örnek varsa öğrenmek istiyordum. Belki bu şekilde Volgreth ile bağ kurmanın yolunu bulmuş olurdum. İlk önce kendi anlattığı şeyleri dinleyecektim. Sonra anlattıkları arasında merak ettiğim şeylere cevap yoksa aklımdaki soruları soracaktım.

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 12 May 2025, 11:19
by GM - Dimensio
Thelase’nin sözlerinin ardından doğrudan konuşmaya başlama isteğine karşılık, Thelase hafif bir gülümsemeyle karşılık veriyor ve ardından “O zaman vakit kaybetmeyelim.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise koridorda ilerlemeye başlayan Thelase’nin yanında yerini alıyorsun ve Thelase “İblisler, doğrudan kudretten doğan varlıklar olarak bilinir. İnsanların aksine iblisler doğaüstü güçlere sahiptirler. Ancak bu yaradılışın sebebine dair elimizde hiçbir veri bulunmuyor… İblisler neden var? Bir iblisin yaşama amacı ne? İblisler insanlara neden saldırır? Bu sorulara kesin olarak verebildiğimiz bir cevap yok. Yani bugüne kadar, iblislere ilişkin bilgilerimizin çoğunluğu bir mantık yürütmeden ibaret.” diyor. Cümlelerinin bu aşamasında merdivenlerden yukarıya yönelmesiyle Thelase’nin adımlarını takip ediyorsun. Thelase ise konuşmasına merdivenleri çıkıp bir koridora girmesiyle devam ediyor. “Ancak iblisler…” diye başladığı konuşmasına Thelase “… sadece insanlar değil, kendi türlerine karşı da belli bir saldırganlıktalar. Sanki doğaları saldırganlık üzerine kurulu gibi… Bu durum da onlar hakkındaki bilgilerimizin oldukça kısıtlı kalmasına neden oluyor.” diyerek sürdürüyor. Koridorda bir odaya doğru yaptığınız yürüyüş devam ederken Thelase “Bugüne kadar bildiğimiz kesin bilgi, bir İblis Lordu olduğu ve İblis Diyarını bölgelere ayırarak yönettiğiydi. Ancak Eletha’nın dahil olmasıyla, tüm bu hususların değiştiğini düşünüyoruz.” diyor. Bu esnada bir odanın önünde duruyorsunuz ve Thelase cebinden çıkardığı bir anahtarla odanın kapısını açıp içeriye giriyor.

Thelase’nin ardından içeriye girdiğinde, seni bir masa ve koltuk takımı ile duvarları kaplayan raflar ve kitaplar karşılıyor. Tam karşında duran bir pencerenin önünde duran masanın hemen sol tarafında düşen bir kapı da bulunuyor. Hafif aralı duran kapıdan baktığında, kapının ardından bir yatak olduğunu görebiliyorsun. Thelase doğrudan masanın başındaki sandalyeye yönelirken, eliyle dilediğin yere oturman için belli belirsiz bir işaret yapıyor. Tam bu esnada yatağın göründüğü kapının aralık olduğunu fark eden Thelase ilk önce kapıyı tamamen kapatıyor ve ardından da masadaki sandalyeye oturuyor. Bu haliyle bu odanın Thelase’nin özel odası olduğunu anlayabiliyorsun.

Thelase masasına oturduktan sonra arkasına yaslanıyor ve “Bunlar tabi esas merak ettiklerin olmayabilir. İblisler kudretten doğan varlıklar olsa da, insanlar iblisleri kontrol edebiliyor. İşin en temel kısmı ise adına Qen denilen bir enerji. Qen, her insanda bulunmuyor… Sadece Aludir olabilen kişilerde bu enerjinin olduğu biliniyor. Tıpkı iblisler gibi Qen konusunda da elimizde net veriler olmasa bile, şu anda Qen’in zihinden gelen bir enerji olduğunu düşünüyoruz. Bu enerji, damarlarımızın içinde kanla birlikte geziniyor. Qen’in insanlara, daha doğrusu Aludirlere sağladığı iki büyük fayda var. Bunlardan ilki, bizlerin iblislerle etkileşime girmesini sağlaması… Bu etkileşim, insanların iblis diyarında bulunabilmesini ve hatta iblisler ile bağ kurmasını sağlıyor. Bu enerji olmaksızın iblis diyarına giren bir insan, doğrudan bilincini kaybetmekte ve iblislere dair anıları da silinip gitmekte. Yani o gözlerini açtığın karanlıkta varlığını hissedebilmeni sağlayan şey, aslında Qen’den başka bir şey değil.” diyor. Bu sözlerinin ardından Thelase masasında duran bir sürahiden iki bardağa su dolduruyor ve bardağın birini sana doğru uzattıktan sonra kendisine doldurduğu bardaktan ufak bir yudum alıyor. Dudaklarını ıslatmasının ardından ise Thelase “Qen’in sağladığı ikinci fayda ise, genel itibariyle iblislerin fiziksel olarak insana zarar verememesi… Buna genel itibariyle diyorum, zira kudretli iblisler bu zırhı rahatlıkla geçebilmekte. Fakat yine de, Qen’in yarattığı zırh kesin ölümcül olan yaralanmaları bile bir noktaya kadar absorbe edebiliyor.” diyor. Bu açıklamalarıyla birlikte masasına doğru yaslanan Thelase “Bir iblisin sana bir yumruk vurduğunu farz edersen, yumruğun fiziksel etkilerini hissedersin, lakin bir acı hissetmezsin. Bu zırhı aşabilen bir yumruk yediğinde ise, yüz değerinde bir acı hissetmen gerekirken, daha az acı hissedersin. Genel olarak mantık bu şekilde işlemekte.” diyor.

Thelase açıklamalarına devam etmeden önce kısa bir soluklanma arası veriyor ve sonrasında “Bir Aludir ile iblisin bağ kurması da Qen sayesinde oluyor. Ancak bu enerji bağ kurulmasıyla birlikte birincil önem kazandığından, kişilerde hafıza kaybına yol açıyor. Zira bu enerji, bir şekilde iblisin kudretini vücudunuza ve zihniniz mühürlüyor ve sizin aynı bedende iki ayrı varlığı taşımanıza neden oluyor. İşin bu kısmı henüz aydınlatılmamış ve biraz karışık olsa bile, şimdilik inandığımız, iki varlığın yaratacağı karmaşaya karşı vücudun geliştirdiği bir reaksiyon olarak bu hafıza kaybının yaşanması… Fakat bu durum sayesinde, biz insanlar olarak iblislerin kudretlere karşı koyamadığımızdan, bağ kurduğumuz iblisin kudretiyle iblislerle mücadele edebiliyoruz.” diyerek açıklamalarını sonlandırıyor. Thelase bir kez daha bardağından aldım bir yudum sudan sonra “İblisleri kendi içlerinde kudretlerine göre farklı kategorilere ayırıyoruz. Ancak bu tamamen insani olarak bizim yaptığımız bir şey. İblislerin yaşayışlarına bakıldığında, onların arasında böyle belirgin bir ayrım yok gibi. Fakat yine de, iblislerin davranışları ve eylemlerine göre bu farklılıkları gözlemleyebiliyoruz. Ne var ki, Eletha’dan sonra bu ayrımın ne derece süreceği veya etkin olacağı bir muamma. Bu yüzden, bu konuyla ilgili genel bilgileri zaten kolayca edinebilirsin.” diyor.

Bu açıklamalarından sonra Thelase yüzüne daha ciddi bir ifade takınıp masaya koyduğu dirseklerinden güç alır gibi görünürken “Buraya kadar anlattıklarım tamamen diğer iblisler için geçerli olan şeyler… Volgreth ise iblisler arasında bile bir istisna bana sorarsan… Çünkü Volgreth’in bir şekilde ‘Visyn’ ile irtibatlı olduğunu düşünüyoruz… Ancak burada bahsettiğimiz kişi, kesinlikle Eletha değil… Eğer Vearis’in teorisi doğruysa, Volgreth ‘Visyn’ adıyla anılan ilk insanın bağ kurduğu iblis… İşte bu da, onu tam bir istisna haline getiriyor…” diyor. Thelase’nin bu zamana kadarki en ciddi ifadesiyle seninle konuşması kuşkusuz senin de dikkatini çekiyor. Ancak bu sözlerinden sonra Thelase daha yumuşak bir yüz ifadesine bürünerek “Ancak ilk ‘Visyn’ ile ilgili söyleyebileceğim bir şey yok. Bu konuyla ilgili sana Vearis gerekli açıklamalarda bulunacaktır. Senin merak ettiğin bir şeyler varsa, onları cevaplamaya çalışırım.” diyerek sözlerini sonlandırıyor.

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 19 May 2025, 16:40
by Abasdarhon
Kraliyet Savaşçılar birliği üyesi Thelase’yi takip etmeye başladım. Yolda öğrendiğim bilgiler şunlardı. İblisler kudretten doğan canlılarmış. Kudretin ne olduğunu bilmiyordum. Bunu da sormak üzere aklımın bir köşesine attım. İblislerle alakalı bilgilerin çoğu mantık yürütülmesine bağlı. Bilinen bir şey ise insanların aksine doğaüstü güçlere sahip oldukları. Aynı zamanda saldırganlık üzerine kurulu oldukları. Önceden bir iblis lordunun olduğunu düşünüyorlar ancak Eletha’nın bu varsayımı bozduğunu söyledi Thelase. Bunu söylerken bir odaya girdik. Bu odanın içinden başka bir odaya geçiş için kapı da bulunuyordu. Biraz inceleme sonrasında bu odanın Thelase’ye ait olduğu sonucuna vardım. Kadının göstermesi ile koltuklardan birine oturdum ve onu dinlemeye devam ettim.

İnsanlar İblisleri kontrol edebiliyormuş. İşin özü Qen denilen bir enerji. Sadece Aludirlerde olan ve zihnin kendisinden geldiği düşünülen bu enerji damarlarda dolaşıyormuş. Kanla birlikte dolaşması aklıma şöyle bir düşünceyi getirdi: Kan miktarı azaldıkça Qen enerjisi de azalır mı? Qen enerjisi azaldıkça iblis üstündeki kontrol azalır mı?” Ancak bu sorular biraz detay gibiydi. Bilgilerin zaten kısıtlı olduğu bu konu hakkında Thelase’nin cevap vereceğini düşünmüyordum. Yine de sormaktan göz çıkmaz. Bunu da sonradan sormak için rafa kaldırdım.

Dinlemeye devam ettim.

Qen sayesinde Aludirler iki avantaj elde ediyor. Birincisi aludir ile iblis arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Bu enerji olmazsa iblis diyarında normal bir insanın hafızasını koruması mümkün değilmiş. Karanlıkta varlığımı hissetmemi sağlayan şey de buymuş. Demek ki geldiğim o karanlık yer iblis diyarıydı. Zaten anlamıştım az çok ama bu sözlerle birlikte tamamen doğrulamış oldum. Thelase bunu söylerken bana bir bardak uzattı. Aldığım bardağı havaya kaldırdım. Işığın içinden geçmesine izin verdim. Bu ilk kez içeceğim suydu. Doğduğumdan beri boğazımdan geçecek ilk şey. Bir yudum aldım. Bu sırada Thelase konuşmaya devam etti. Konuşmaya odaklanabilmek için geri kalan suyu bir dikişte bitirdim. Tadı olmayan ama içmesi rahatlatan garip bir şeydi bu su.

Qen’in bir diğer artısı ise iblislere karşı koruma sağlamasıydı. Bir zırh görevi görüyormuş. Bunun Volgreth üstündeki etkisini kafamda sorgularken Thelase’nin, kudretli iblisler için bunun pek önemi olmadığını söylemesiyle düşüncemi doğrulamış oldum. Qen’e güvenerek Volgreth’e karşı dikkatsiz davranamazdım. İçimden bir ses Volgreth istese tek hamlede kafamı kopartabilir gibi geliyordu.

Şimdi bildiğimiz şey Volgreth ile kurduğum bağın Qen sayesinde olduğu. Ancak bir bedende iki varlığın vuku bulması sebebiyle hafıza kaybının oluşmasına sebep oluyor. Anlamadığım şey ise her bağ kurma işleminde hafıza kaybı mı yaşayacağım. Bağ kurma işlemi bir kez mi yapılıyor yoksa her iblis gücü kullanmayı çalışınca bunun olması mı gerekecek. Dinlemeye devam ettim. Bana iblislerin kategorilerinin sahip oldukları kudret ile bağlantılı olduğunu söyledi. Ancak bu sınıflamayı sadece insanlar yapıyormuş. Volgreth’in kendisine soylu olup olmadığını sorduğumda “Öyle de denilebilir” gibi bir ifade kurmuş olması belki de bu yüzdendi. Gerçi bu kategorileşmeyi Eletha bozacakmış. Sınıf ayrımını nasıl bozabilirsin ki? Diye düşündüm. Sonuçta güce sahip bir iblis güce sahiptir.

Bunu söylemesiyle birlikte Thelase masaya yaslandı ve daha ciddi bir ifadeyle beni şaşırtacak bilgiler vermeye başladı.

Volgreth’in aslında ilk insanın bağ kurduğu iblis olduğunu söyledi.

İlk insan Visyn adında biriymiş...

İlk insan...

Anlaşılan Volgreth sadece soylu bir iblis olmaktan çok uzaktı. Soyluların da soylusu gibi... Hatta normal iblislerden farklı olması sebebiyle belki de iblis bile olmayabilir. İnsan veya iblisten farklı bir tür... Gerçi bu sadece aklıma gelen bir teori. Doğrulayacak hiçbir şeyim yok. Yine de bu Thelase ciddiyetini bozup. Daha yumuşak bir tona geçti. Visyn ile alakalı bir şey söyleyemeyeceğini, bunu Vearis’e sormam gerektiğini söyledi.

Bütün bunları dinlemiştim ve aklıma takılan diğer soruları sorma vaktiydi:

“İblislerin kudretten doğruğunu söyledin. Kudret dediğimiz şey nedir? Bir güç falan mı? Neden kudret demiş buna?”

“Qen’i daha efektif kullanmanın bir yolu var mı? Meditasyon, kan akışı yönlendirmesi gibi bir şey. Mesela gücün zihnimden çıktığını falan mı hayal etmem gerek?”

“Bir de iblis ile her bağ kurduğumda hafıza kaybı mı yaşayacağım? Ya da iblis ile bağ kurmak ile iblisin kudretini kullanmak farklı şeyler mi?”

“İblisle bağ kuran kişiler iblisleriyle nasıl iletişime geçiyor? Bildiğin bir örnek var mı? Mesela Vadlena gibi. O kadının nasıl bir iblisi olduğunu merak ediyorum. Veya Vearis’in de iblisi var mı?” Sonra bir anda aklımda şimşek çakmasıyla “Peki ya senin?.. Sende var mı iblis?” diye sormuştum. Sonuncu sorum daha merak doluydu. Çünkü eğer onun bağ kurduğu bir iblis varsa bunun kullanılmasını birinci elden görme şansı elde edecektim. Bu da kendi iblisimi kullanma konusunda bana fikir verebilirdi.

Soruları art arda sormak yerine cevapladıkça soracaktım. Hepsini bir anda sorarsam sorular yanıtsız kalabilirdi.


Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 23 May 2025, 17:14
by GM - Dimensio
Thelase konuşmasını bitirip senden gelecek cümleleri beklemeye koyulduğunda, onun verdiği tüm bilgileri tekrar zihin süzgecinden geçiriyor ve akabinde de sorularını sıralamaya başlıyorsun. Thelase hiç de sıkılmamış ve oldukça istekli bir görüntüyle bu soruları karşılarken senin sözünü kesmemeye de özen gösteriyor. Tüm soruların bittiği anda ise Thelase’nin yüzünde bir tebessüm beliriyor ve başını olumlu anlama gelecek şekilde sallamaya başlıyor. Aldığı bir nefesin ardından ise Thelase “İlkinden başlayalım o zaman.” diyerek sorularına sırayla cevap vereceğini belli ediyor.

“İblislerin kudreti…” diyerek söze başlayan Thelase bakışlarını bir an bile olsa senden ayırmadan “… bizim dünyamızda doğaüstü olayların yaşanması anlamına geliyor. Bir buz fırtınası yaratmak, kol kaslarını sıradışı bir şekilde güçlendirmek, alev üflemek veya aklına gelen diğer birçok fenomen. İnsan aklına sığmayan tüm bunları, iblisler gündelik yaşamlarında rahatlıkla kullanabiliyor ve buna biz insanlar kudret diyoruz.” diyor. Bu sözlerinden sonra kaşlarını hafifçe kaldıran Thelase “Ancak bizler bu kudretin kaynağını bilemiyorum. Nasıl ki Qen hakkında yeterli bilgimiz yoksa, bu kudretin kaynağı konusunda da pek bilgili olduğumuz söylenemez.” diyor. Thelase, konuyu bu şekilde sorduğun ikinci soruya bağlarken kaşları tekrar eski pozisyonuna dönüyor ve “Qen geliştirilebilen veya yönlendirilebilen bir enerji değil. En azından bildiğimiz kadarıyla… Bir insan olarak nasıl ki damarlarında akan kanı kontrol edemiyorsan, Qen’i de kontrol etmen pek mümkün bulunmuyor. Fakat, bunun da elbet istisnaları mevcut. Bazı durumlarda, vücudumuz istemsiz olarak Qen’e tepki veriyor ve bu sayede örneğin havada yürüme veya duvarda asılı kalma gibi aksiyonları öğrenilmiş bilinçsizlikle gerçekleştirebiliyoruz. Tabi yine de meditasyon yapmak veya kendince bulduğun başka çözümlerle bu işin üstüne gidebilirsin. Zira dediğim gibi, Qen hala bizim için tam olarak bilinen bir şey değil.” diyerek ikinci sorunu da cevaplıyor.

Aldığı kısa bir nefes aralığından sonra Thelase “Bunu zaten yaşadın, yani hafıza kaybından bahsediyorum.” diyerek konuya giriyor. Ardından sağ elini alnının sağ tarafına koyarak “Geçmişine dair herhangi bir şey hatırlamamanın sebebi de bu hafıza kaybı. Bir insan İblis Diyarına ayak bastığında, herhangi bir iblis ile bağ kurmaması durumunda, sadece İblis Diyarına ilişkin anıları siliniyor. Ancak İblis Diyarında bir iblisle bağ kurduğunda ise, İblis Diyarında gözlerini açtığı andan öncesini tamamen unutuyor.” diyor. Bu sözlerinden sonra elini alnından çeken Thelase “Bu durum, Qen tarafından bilincin korunması olarak değerlendiriliyor. İblis ile bağ kurduğun anda, az öncede söylediğim gibi bir bedende iki varlık haline geliyorsunuz. Teorimiz, Qen’in bu durum karşısında harekete geçerek, geçmişe dair anıları ortadan kaldırması ve böylece zihnin sağlam kalmasını sağlıyor olması… Fakat tekrar söylüyorum, bu gizem için bizim geliştirdiğim teorilerden biri. Gerçek, çok daha farklı olabilir veya budur, bilemiyorum.” diyor. Thelase bu sözlerini gerçekten de emin olmadığı bir bilgiyi aktardığı ses tonuyla sana veriyor. Bu haliyle, gerçekten bildiği şeylerde daha net ve keskin bir tonda konuşan Thelase’nin, tam olarak bilmediği hususlarda ise daha yumuşak ve muğlak bir ses tonu kullandığını anlayabiliyorsun. Hafifçe bir soluk almasıyla birlikte ise Thelase “Bağ kurmak ile kudretten faydalanmak apayrı şeyler… Bir iblis ile bağ kurduğunda, artık onu bir nevi özümsemiş gibi oluyorsun. Zihninde varlığını sürdüren bir başka varlık gibi düşünebilirsin. İblisin varlığı zihninde olduğundan, iblisin de istemesi halinde, onunla istediğin gibi iletişime geçebilirsin. Bunu sağlayan, aranızdaki bağdır. Ancak iblisin kudretinden faydalanmak için, onu zihninden çıkarıp fiziksel olarak var etmen gerekir. Bizim kurallarımız doğrultusunda, iblislerimizi İnsan Diyarında ortaya çıkarmamız yasaktır. Elbette zorunlu haller hariç… İblisi zihninden ayırıp gerçekten var etmek için ise, genelde bir komut kullanırız. Benim ve iblisim üzerinden gidersek, ben ‘Rüyaya Dal’ şeklinde verdiğim bir komut ve iblisimin ismini zikrederek onu fiziksel olarak var edebiliyorum. Muhtemelen senin de bu şekilde bir komutun vardır. Neyse… Bu komutla birlikte iblis fiziksel olarak var olduğunda, aranızdaki bağın şekline ve gücüne göre, artık iblisin kudretini senin istediğin şekilde kullanır. Daha basitini söylemek gerekirse, sen söylersin ve iblisin de onu yapar. Tabi bu durumun da istisnaları mevcuttur, ki tahmin ediyorum Volgreth de bu istisnalardan biridir. İblisin karakteri ve gücü gibi etmenler karşısında, bu istisnai iblislerin fevri davranışlar sergilediği görülebilir. Bu tür iblisler, bizim söylediklerimizden farklı hareketler yapabilir, istemediğimiz davranışlar sergileyebilir veya hiç düşünmediğimiz aksiyonlar alabilir. Bu durumda kontrolü yitirsek bile, iblisi tekrar zihnimize döndürmek bizim elimizde.” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Thelase sözlerin verdiği nefes aralığı sırasında, bu noktaya kadar anlamadığın veya aklına yatmayan bir husus olup olmadığını anlamak için gözlerinin içine bakıyor. Ancak henüz daha anlatacaklarını bitirmediğini belli eden bir yüz mimiğinin ardından, varsa sorularını şimdilik kendine saklıyor ve Thelase’yi dinlemeye devam ediyorsun. Thelase bir kez daha aldığı bir nefesle birlikte konuşmaya başlıyor ve “İletişim konusuna az önce değinmiş olsam da, yine de ufak bir açıklama yapayım. İblisin ister fiziksel olarak var olsun ister zihninin içinde stabil halde bulunsun, onunla telepatik bir şekilde konuşabilirsin. Birçok iblis, zihnimizdeki uykusunda dahi dünyayı bizim gözlerimizle görür ve yaşadıklarımızı bilebilir. Bu yüzden iletişim konusunda bir sıkıntı yaşamayız. Elbette kimi iblisler bağ kurduğu insanla iletişime geçmek istemeyebilir ve bu durumda, zihnimizin karanlığında kendimi tek başımıza kalmış gibi hissederiz. Yani eğer iblisinle arandaki bağ sıkıysa, iletişim konusunda bir sıkıntı yaşaman pek mümkün değil. Ancak bu bağ yeteri kadar sıkı değilse, iletişim konusu başına dert açabilir.” diyor. Cümlesini bitirdiği anda sesindeki yumuşaklık ve muğlaklık, iblisinle arandaki bağ konusunda Thelase’nin emin olmadığını ortaya koyarken, sonuna eklediği tebessüm bu konuda sana olan inancını gösteriyor. Tam bu esnada Thelase “Sen sormadan şunu da söyleyeyim… İblisinle arandaki bağı, aynı insanlarla arandakiler gibi düşünebilirsin. Bu yüzden, bu bağı güçlendirmek ve sıkılaştırmak tamamen senin elinde ve iblisinin karakterine bağlı olan bir durum. İblisin iflah olmaz bir vahşiyse, elinden pek bir şey gelmeyebilir. Lakin uzlaşmacı bir yapısı varsa, o zaman işler senin için oldukça kolaylaşır.” diyor.

Hafifçe kuruyan dudaklarını belli belirsiz bir şekilde diliyle ıslatan Thelase “Aludir olarak tanıdığın her kişi bir iblisle bağ kurmuştur. Vadlena, ben ve Vearis de bir iblis sahibi… Her birimiz kendine özgü bağlarla iblisimizi zihnimizde yaşatıyoruz. Ve yine her birimiz, kendimize özgü yöntemlerle iblislerimiz kontrol ediyoruz. Ancak senin özelinde şunu söyleyebilirim… Bizim iblislerimiz yüksek seviyeli olarak sınıflandırılmış olsa bile, Volgreth’ten farklılar. Zira bir insan öldüğünde, iblisi ile arasındaki bağ korunuyorsa, bu iblis de yok olur. Ancak eğer bu bağ kopmuşsa, iblisi yaşayabilir. Volgreth’i farklı kılan ise, kaynaklarımıza göre ilk insan Visyn ile Volgreth’in arasındaki bağın hiç kopmadığı… Yani ilk insan Visyn ölmüş olmasına rağmen, Volgreth var olmayan devam etmiş durumda… Bununla birlikte, bildiğimiz kadarıyla arada zamansal farklılıklar olsa bile, tek bir iblisle iki kişinin bağ kurması hiç yaşanmamış bir durum. Yani hem senin hem de ilk insan Visyn’in Volgreth ile bağ kurmuş olması, tarihte ilk kez olan bir durum. Bu yüzden, belki de sen ve Volgreth istisnaların da istisnası durumunda olabilirsiniz. Bu sebeple de, iblislere ilişkin bildiğimiz genel bilgiler sizin için hiç geçerli olmayabilir de… Bunu sen yaşadıkça bizler öğreneceğiz.” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Oldukça uzun bir konuşma yapan Thelase hafif düşen omuzlarıyla bu yorgunluğunu istemsizce belli etse bile, bakışlarındaki parlaklık ile halen daha seninle konuşmayı sürdürmek istediğini ve varsa başkaca sorularına cevap olmayı arzuladığını görebiliyorsun.

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 22 Jun 2025, 13:16
by Abasdarhon
Sorularımı dikkatle dinleyen Thelase birer birer yanıtlamaya başlamıştı. İlk sorumun cevabı şuydu: İblisler kudret sayesinde olağanüstü güçleri rahatlıkla kullanabiliyor. Bu kas güçlenmesinden alev püskürmeye kadar bir sürü şeyi içine alan bir kavram. Ancak kudretin kaynağı ile alakalı net bir bilgiye sahip değillermiş. İkinci sorumun cevabı ise Qen’in yönlendirilmeyen bir şey olduğuydu. Aynı vücudumuzda akan kan gibi. Ancak bedenimiz zamanla farkında olmadan bazı aksiyonları öğrenebiliyormuş. Duvarda asılı kalmak gibi mesela. Meditasyon gibi şeyleri deneyebilirmişim. Qen hala tam olarak çözülmemiş bir şey olduğu için ne yapacağım bana kalmış.

Hafıza ile alakalı soruya ise ilginç bir cevap vermişti. Kafa karıştırıcı, aynı zamanda bir o kadar da aydınlatıcı sözlerdi. Öncelikle anladığım şey iki farklı şey olabilir. Birincisi, Volgreth ile bağ kurduğum an aslında doğduğum an olabilir, ikincisi ise Volgreth ile bağ kurmadan öncesinde aslında geçmişimi hatırlıyordum. Ancak bağ kurduktan sonra İblis diyarından önceki hayatımı unutmuş olmam. Eğer ikincisi ise bu çok değişik olurdu. Yani aslında bütün bu süreç boyunca hafızamın silindiğini düşünüyordum ancak bu düşünce aslında Volgreth ile bağ kurduktan sonra zihnime yerleşmiş bir düşünce olmalı. Yani bağ kurduğumda geçmişime dair bütün anılar silinmiş. Bu değilse birinci şıktır ve bu şık da kafa karıştırıcı çünkü Volgreth ile kurduğum bağ “Ben Abasdarhonum!” diye bağırdığım anın çok öncesine dayanıyor demektir. Yine de bu sorunun doğru cevabını öğrenmek o kadar da önemli değildi. Önemli olan Qen’in zihnimi korumak için hafızamı silmiş olmasıydı. Hatırlamadığım bir şey için de endişelenmek gereksizdi. O yüzden bu durumu olduğu gibi kabul edecektim.

Tabii ben bunları düşünürken Thelase konuşmaya devam etti. Ve söyleyeceği şeyler gerçekten önemliydi. Şimdi genellikle her iblisin bir komutu varmış. “Ortaya çık!” gibi. Benimkisi acaba “Ben Abasdarhon’um” gibi bir şey miydi? Bağı bu şekilde kurmuştuk. Bilmiyorum. Bulmak için zaman ayırıp rastgele sözcükler uydurmam gerekiyor galiba. Bağ kurduğumda iblis ortaya çıkıyormuş. İblis ortaya çıktığında ona söylediğim şeyleri kudreti ile yapıyormuş. Emir vermek gibi. Ancak benim de tahmin ettiğim üzere bu emirlerimin Volgreth’e sökeceğinden emin değilim. Hala beni niye seçti bilmiyorum. Benden ne istiyor bilmiyorum. Yine de sanki her şeyi karanlığa gömmek istememe karşı gibiydi. Bu istek çok ciddi bir istek değildi aslında. Sadece bir şeyleri doğru yapmaya çalıştığım sırada zihnimde rastgele denediğim bir şeydi. Ayrıca olur da Volgreth zıvanadan çıkıp beni öldürmeyi çalışırsa ve aniden ölmemeyi başarabilirsem, yani bir iki kelime söyleyecek kadar vakit bulabilirsem, onu geri zihnime döndürmek de benim elimdeydi.

Bu arada Thelase durmuş ve soru sormam için boşluk bırakmıştı. Yine de sözlerini bitirmesini bekleyecek ve “Kudreti Bağ kurmadan, yani iblisi dışarı çıkarmadan kullanmak mümkün mü?” diye konuşmanın sonunda soracaktım. Çünkü insan dünyasında iblisi ortaya çıkarmak yasakmış. Ya da iblisi ortaya çıkartmadan bağ kurmanın bir yolu var mı?. Ya da iblisle bağ kurmadan zihinden konuşabilinir mi? Ya da iblis aklımızdan geçen her şeyi duyabilir mi? Gibi sorular aklıma gelmişti.

Bilgi edindikçe sorularım daha çok artıyordu. Neyse ki Thelase sorularımı cevaplamaya istekli duruyor.

Thelase konuştuğunda tam da aklımda sormak istediğim bazı sorulara cevap vermeye başlamıştı.

İblis ile her şekilde telepatik olarak konuşabilirmişim. Ancak bu aramızdaki bağın kuvvetine bağlı. Thelase bunu söylerken Vearis’in huzurunda yaşadığım sorun aklıma geldi. Hatta uyandıktan sonraki bütün süreç... İletişim denen kavram, şuan için, Volgreth ile aramda olmayan bir şeydi. Thelase’nin dediğine göre Volgreth ile aramdaki bağ tamamen insanlarla aramdaki bağ gibiymiş. Yani onunla olan bağı kuvvetlendirmem gerekiyor. Bunu yapmak benim için zor çünkü Volgreth ile nasıl bir tonda konuşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Ona emir veren bir tonda mı konuşmalıydım, rica eden bir tonda mı yoksa efendisinden bir istekte bulunan köle gibi mi? Volgreth ile bağ kurma şeklimden yola çıkarak köle seçeneğini elemeyi tercih ediyordum. Eğer benden kendisine tabii olmamı isteseydi ona göre bir istekte bulunarak benle bağ kurardı. Ancak o benim ismimin kudretine vurgu yapmıştı.

Belki de bağ kurmanın anahtarı budur.

Sonrasında Volgreth ile alakalı daha ilginç bilgiler verdi. Şimdi iblisler bağ kurduğu insan öldüğünde iblis de ölürmüş. Ancak bağ ölüm öncesinde kopmuşsa hayatta kalmaya devam edebilirler. Ancak Volgreth için durum farklı. O ilk insan ile bağ kurmuş. Ve ilk insan ölse bile varlığını korumaya devam etmiş ve aynı anda başka insanlarla da bağ kurmaya devam edebiliyormuş. Benim durumum genel kuralların çok dışındaymış. Yani her şey bana bağlı.

Konuşma bittiğinde Thelase’nin yorgunluğu belli olmuştu. Ancak sorularıma cevap vermeye devam edecek gibi gözüküyordu. Anlattıklarına teşekkür etmek yerine daha büyük bir açgözlülükle soru sormaya devam ettim.

“Eğer iblis zihnimdeyse, onunla konuşmadığım zamanda bile aklımdan geçenleri okuyabilir mi?” Eğer ben Volgreth ile konuşmadan aklımı okuyabiliyorsa, şuan bunları düşündüğümü de biliyordur. Ve bu biraz tehlikeli olurdu. Ancak bunu kullanabilirsem aynı zamanda güçlü bir koz da olabilir.

“Rüyaya Dal komutunu nasıl buldun? Neden Ortaya Çık! Ya da Uyan! Gibi bir komut değil de Rüyaya Dal komutu?” Bu soruya verdiği cevap sayesinde kendi komutumu nasıl bulacağımı öğrenecektim. İlham mı geldi? İblisi mi söyledi? Ya da rastgele tesadüfen mi buldu?.. Merak ediyordum.

“İblisi tekrar zihnine döndürmek için söylediğin ayrı bir komut var mı?” Rüyaya dal sözü onu ortaya çıkartıyorsa Uyan gibi bir komut da onu zihne mi sokuyor?.. Ya da tamamen bağımsız bir sözcük gibi mi?

Ve en son ve kritik soru, “Volgreth ile olan bağı kuvvetlendirmekte, veya onun kudretini kullanmakta başarısız olursam ne olur? Yani sizin kriterlerinizi karşılayamazsam?..” Beni öldürürler mi? Belki de Volgreth ile başkasının bağ kurması için gerçekten öldürülürüm. Sonuçta ben ölürsem Volgreth bir istisna olduğu için ölmeyecek. Ve başka birisini bağ kurması için getirebilirler.

Bütün sorularım yanıtlandıktan sonra, “Şimdi boş bir odada Volgreth ile iletişime geçmeyi deneyeceğim. Bana vermek istediğin son bir tavsiye var mı? İşimi kolaylaştıracağını düşündüğün?” Şu anda en ufak bir tavsiye bile benim için çok önemliydi. Sonra konuşulacak başka bir şey yoksa beni boş bir odaya götürmesini isteyecektim.


Off Topic
Sınav haftam bitti. Beklediğiniz için çok teşekkür ederim. Tekrar tur yazabildiğim için çok heyecanlıyım. Artık düzenli tur yazabileceğim tekrar.

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 24 Jun 2025, 16:26
by GM - Dimensio
Thelase’nin konuşmaları arasında sıkıştırdığın ilk sorunun ardından, Thelase “Öncelikle şunu açığa kavuşturmakta fayda var… Bağ kurmak ve iblisi ortaya çıkarmak birbirinden farklı kavramlar. Bir iblis edindiğinde, ki bu senin özelinde Volgreth oluyor, aranızda bir bağ kurulmuş olur. Yani şu haliyle bağ kurma aşamasını çoktan geçmiş haldesin.” diyor. Bu sözlerinin ardından sol elini hafifçe yana doğru açan Thelase ikinci husustan bahsedeceğini bu şekilde belli etmesinin ardından ise “Ortaya çıkarmak ise, bağ kurduğun ve zihninde varlık bulan iblisi, fiziken var etmektir. Dolayısıyla, sorun bağ kurmadan iblisin kudretini kullanıp kullanamayacağımız ise, bunun cevabı kesinlikle hayır.” diyor. Tam bu esnada kaşları hafifçe kalkan Thelase bir önceki cevabı kadar emin olmadığını belli eden bir ses tonuna bürünürken “İblisi ortaya çıkarmadan kudretini kullanmak ise, bilgimiz dahilinde mümkün değil.” diyor. Her ne kadar Thelase sorduğun soruya ilişkin bir cevap vermiş gibi dursa bile, sanki içini kemiren bir durum varmışçasına gözbebekleri üzerindeki kontrolü kaybetmeye başlıyor. Anlamsız bir şekilde gözbebekleri sağa sola hareket eden ve yüzüne bakmaktan imtina eden Thelase, birkaç saniye süren bu durumunun ardından başını hafifçe kaldırıp sana baktığında, bu kez yüzünde oldukça ciddi bir ifade görüyorsun. Nitekim Thelase “Aslında…” diyerek söze başladığında, bir istisnanın gündeme geleceğini anlayabiliyorsun ve Thalese de cümlesine “… genel olarak bu mümkün olmasa bile, bir iblisle bağ kurmasına rağmen, onu var etmeden kudretinden faydalanan insanlar mevcut. Bunlar, bizim için dışlanmış veya sakıncalı insanlar… Zira bu durumda iblis üzerindeki hükmün ne denli olabileceği belirsiz olduğu gibi, iblislerin insan diyarında var edilemeyeceği kuralı da delinmiş oluyor. Belki ileride onlardan biriyle karşılaşabilirsin… Fakat bu karşılaşma, pek de dostane olmayabilir.” diyor.

Thelase ilk soruna ilişkin açıklamalarını yaptıktan sonra anlatımlarına devam ediyor ve sözleri tamamlandığında, bakışlarıyla senden gelecek sorulara veya konuşmalara odaklandığını belli ediyor. Bu anda senden gelen ilk sorunun ardından Thelase “Genel bilgi, iblislerin aklından geçeni okumasının mümkün olmadığı… Gördüklerini ve duyduklarını istemsizce paylaşabilsen bile, zihninden geçenleri onun malumu olmaz. Ancak paylaşmak istediğin kadarını bilirler. Fakat bu durumun tersi de geçerli… Ancak bir iblisin bilmesini istediği kadarını zihninden yankılanırken bulabilirsin.” diyor. Soruna verdiği cevabın ardından ikinci sorun vakit geçmeksizin geldiğinde, bu kez Thelase hafif bir nefes alıyor ve ardından yüzüne konan ufak bir tebessümle “İblislerden pek haz eden biri değilim… Bu yüzden onların varlığını görmenin, ancak bir rüyadan ibaret olmasını isterdim. Bu yüzden, iblisimi var etmek istediğimde ilk bu komut aklıma gelmişti… Her şeyin bir rüyadan ibaret olması… Şanslıyım ki, iblisim de bu komuttan rahatsız olmadı.” diyor gülümseyerek.

Thelase yüzünde tuttuğu tebessümle gözlerinin içine bakmayı sürdürdüğünde, senden gelen bir diğer soruya hızlıca “Hayır, bunun için bir komuta ihtiyacın yok. Onun geri dönmesini istemen yeterli.” diyor. Ancak hemen ardından “Fakat bir iblisi sürekli var edip geri çekmenin pek de iyi bir yol olmadığını biliyorum. Gerek zihinsel yorgunluk gerekse de iblisin de bir varlık olduğunu dikkate aldığında, bu durumun sıkıntılar yaratabileceği kanaatindeyim.” şeklinde bir uyarıda bulunma ihtiyacı hissediyor. Senden gelen bir diğer soru üzerine ise, Thelase ilk önce hafifçe bir nefes alıyor ve sonra vücudunu başını dikleştirip omuzlarını kaldırırken “Bunu düşünmene gerek var mı? Başarısız olmakta mı korkuyorsun? Başarısızlık nedir ki? Evet, senden beklentimiz olduğu açık ancak Hükümdarımız dahil herkes senin bu beklentileri karşılayacağı konusunda tereddüt etmiyor. Niye biliyor musun?” diyor. Sorduğu bu sorunun pek de cevap arayan türden olmadığını anlamanla birlikte Thelase başını hafifçe sana yaklaştırıyor ve ardından kısık bir sesle “Biz dostlarımızın başarısız olduğunu düşünmeyiz… Çaban ve azmin seni değerli kılandır, başarın veya başarısızlığın değil.” diyor. Bu sözlerinden sonra başını eski pozisyonuna getiren Thelase “Bu yüzden başarısız olmak, yetersiz kalmak, tatmin edememek gibi düşünceleri aklından silip sadece çabala… Son zamanlarda karşılaşılan en büyük istisnalardan biri olarak baktığında, sana kimsenin de kalkıp başarısız olduğunu söyleyecek hali yok ya!” diyor. Bu sözlerine yarı şaka olduğunu belli eden bir tını katan Thelase yüzündeki gülümsemeyle de bunu pekiştirmesinin ardından “Sana verebileceğim tek tavsiyeyi zaten verdim. Daha önce Serbest Bölge’ye gitmiş olmalısın… Orada Volgreth ile ilgili ne yapmak istiyorsan yapabilirsin.” diyerek sözlerini sonlandırıyor.

Off Topic
Thelase ile ilgili başka bir aksiyonun yoksa, konunun hızlı ilerlemesi bakımından, Serbest Bölge’nin bulunduğu yere gittiğini, orada bulunan kişilerin doğrudan sana bir kapı açtıklarını varsayarak, Serbest Bölge’ye giriş yaptığını belirtebilir ve iblisinle ilgili diğer aksiyonlara geçiş yapabilirsin.

Re: Karanlık Günlerin İlk Sabahı (Abasdarhon)

Posted: 26 Jun 2025, 16:19
by Abasdarhon
Anladığım kadarıyla bir kez bağ kurunca bir daha aynı şeyi yapmaya gerek kalmıyormuş. Ortaya çıkarma olayı ise Volgreth’i fiziksel anlamda var etmekmiş. Ayrıca iblisi fiziksel olarak ortaya çıkartmadan onun gücünü kullanmak mümkün değil, aynı zamanda insan dünyasında iblisi ortaya çıkartmak da yasak. O zaman insan dünyasında iblisin kudretinden faydalanamayacağım demek oluyor bu. Yine de Thelase, kudretten faydalanamama olayını söylerken pek emin gözükmüyordu. Hatta bir süre tereddüt ettikten sonra böyle insanların olduğundan bahsetti. Bu kişiler insan diyarında iblis var etmeme kuralını çiğnemiş oluyorlarmış ve onlarla karşılaşmam durumunda hoş şeyler yaşanmayabilirmiş. Gördüklerim ve duyduklarımı iblise istemsizce paylaşabilsem de aklımdan geçenleri okuyamıyormuş. Zihnimden ben izin verdiğim kadarını okuyabilirlermiş. Aynı şey karşı taraf için de geçerli. Sonra başarısızlıkla alakalı olan soruma dostluk, arkadaşlık gibi saçma bir cevap verdi. Yersen tabii... Ben yine de başarısız olursam kazığa oturtulacakmış gibi düşünecektim. Tanımadığım insanların sözlerine körü körüne inanacak değildim.

Thelase ile konuştuktan sonra yola çıktım. Serbest bölgeye yol aldım. Kapılardan geçtim. Ve en sonuda tekrar kendimi karanlık sisli yere attım. Kaybolana kadar yürüdüm.

Sonra yalnız kaldığımdan emin olunca ellerim cebimde hafif kambur bir pozisyonda Volgreth’i çağırdım. “Ben Abasdarhon, seni çağrıyorum Volgreth!” diye yüksek bir sesle seslendim. Ve beklemeye başladım

Bağ kurduğumuz sırada ismime vurgu yapmıştı. Bu yüzden önce ismimi söyleyip sonra onu çağıracaktım. Benim komutum rüyaya dal gibi bir şey değildi. Kendi ismimi söyleyerek çağırmalıydım.

Volgreth ortaya çıkarsa ellerimi cebimden çıkartıp arkadan bağlayacaktım. Sonra resmi bir ses tonuyla “Çağrıma cevap verdiğin için teşekkürler. Seni, seninle konuşmak için çağırdım. Başarılı olmak için birbirimizi daha iyi tanımamız gerektiğini düşünüyorum.” diyecektim. İleride bir göreve gidersem, benden bir şey yapmamı isterlerse bunu Volgreth ile koordineli bir şekilde yapmak istiyordum. Sekronizasyonu düzgün yapamazsak hoş olmaz. Bu yüzden birbirimizi iyi tanımamız gerekiyordu. Benden ne istediğini ve bana ne verebileceğini bilmem gerekiyordu.

Ortaya çıkmazsa başka şeyler deneyecektim. Sırayla şu komutları deneyecektim.

“Karanlıktan Doğ!”
“Uyan!”
“Aydınlığa çık!”
“Benim ismim Abasdarhon!”
“Çağrıma cevap ver!”