Page 1 of 3

Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 10 Jun 2024, 05:41
by Zenahpuryu
İblis Diyarı'nda iblislerin asıl problem olduğunu ve o konuda bir işe yaramayacağımızı öğrenmiştim, ancak sadece iblisle halledilemeyecek tehditlerin de var olduğunu görmüş oldum. Özellikle insanlardan uzak, kimsenin yargılamayacağı ve kolayca iftiralar atabileceğin bir ortamdayken gerçek karakterini koyan insanlar var. Bunlardan birisi de Vadlena. Onunla olan bire bir mücadelem, tamamen bir başarısızlıktan ibaret. Biliyorum, elimden geldiğince az bir zararla çıktım, ona birkaç kere zarar vermeyi başardım ancak yeterli değildi. Eğer Tagrinath olmasaydı ve aramızdaki mücadele daha da uzasaydı şundan eminim ki, Vadlena beni yok ederdi. Tecrübesizliğim ve vücudumu nasıl kullanacağımı bilmiyor oluşum, onun karşısında av konumundan çıkamamama sebep olmuştu. Biraz daha dayanıksız biri olsaydım, muhtelemen mücadelenin başlarında çoktan bayılmıştım veya canımı vermiştim. O kısmı Vadlena seçerdi, bu yüzden emin değilim. Bildiğim bir şey varsa o da kendi vücudumu daha iyi kullanabilmem gerektiği. Ancak sadece vücudumu iyi kullanmayacak yetmeyecek.

Bristran'ın söylediği gibi, Güç önce zihinde başlar. Saf gücümü dağıtmadan önce, zihnimi ehlileştirmem gerekiyor. Sanki zamandan ve mekandan bağımsız gibi, bir mücadelenin içerisindeyken yaptığım hareketleri tartmam gerekiyor. Eğer hareketlerimi tartarsam, olumlu ve olumsuz tüm taraflarını düşünebilirsem yaşayacağım durumlardan daha kolay bir şekilde sıyrılabilirim. Olumsuz olarak ihtimal verdiğim olaylar başıma geldiğinde daha rahat idrak edebilir, daha hızlı bir şekilde tepki gösterebilirim. Saf güç, önce zihinde başlar.

Sonrasında, Güç kalbine yönelir. Gücümü yüreğimde yanan bir alev gibi hissetmek zorundayım. Kalbimin bütün organlara pompaladığı bir kan gibi, içimde yatan Saf Gücü tüm kaslarıma pompaladığını hissetmem gerekiyor. Gücün farkında olmak, onu ehlileştirmek ve yönlendirmek için çok önemli. Kalbimden göğsüme, göğsümden tüm vücuduma yayılan bu gücün temsili olduğum gibi, onu yönlendiren kişi olmam gerekiyor. Belki de, Bristran'ın sözüne bir şeyler daha eklemek gerekiyor diye düşünüyorum. Güç, göğse yayılır, hissettiğimiz tarafa doğru yönlendirilir.

Bu düşüncelerin arasında kaybolup giderken, kararımı vermiştim tamamen. Zihnimi ehlileştirmek, yayılacak olan gücü hissetmek ve yönlendirmek, hepsi bir sürecin parçasıydı. Ancak bu sürecin en önemli parçası, vücudumu nasıl efektif kullanacağım konusuydu. Bunun için bir fikrim olmadığı gibi, en kilit noktalardan birinin bu kısım olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden, önceliğimi Güç Muhafızları Birliği'ne vermek üzere Aludir Üssü'nde bir araştırma yapmaya karar vermiştim. Burada tanınmış, tanınmamış bir sürü Aludir var ve hepsinin bildiği bir takım şeyler var. Dilden dile dolaşan söylentileri dinlemek gerekiyordu, sorabildiğim herkese Beden Bedene Mücadelede uzman birileri olup olmadığını sormak istiyordum. Nasıl bir stil kullandıklarını, nasıl tanındıklarını, haklarında bilinen genel konuları öğrenerek işe başlamak istiyordum, böylelikle kimin yanına gideceğim konusunda çok daha net olabilirdim.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 12 Jun 2024, 17:04
by GM - Dimensio
Havanın mı yoksa ruhunun mu daha soğuk olduğunu tam olarak adlandıramadığın bu dönemde, arzunu gerçeğe dökebilme umuduyla odandan dışarıya atıyorsun kendini. Tanıdığın her bir koridorun, her bir duvarın farklı bir yüzüyle yüzleşmiş gibi çekimser adımların, aslında ruhundaki can çekişin en büyük göstergesi oluyor. Henüz yeni uyanmış olsan bile, tüm yaşananların yanında bir de tüm bu yaşananların tam ortasında kalmanın ruhuna kızgın demirler sapladığını fark edebiliyorsun. Fakat yine de nefes alabiliyor, kalbin bir şekilde atıyor ve gözlerin halen de müstakbel bir geleceğe dönük duruyor.

Üs içerisinde genel itibariyle sana karşı oldukça saygılı ve yardımsever bir tavır takınıldığını rahatlıkla hissedebiliyorsun. Ancak konuştuğun her bir kişide, sanki hem kendi yaşadıklarına hem de senin yaşadıklarına üzülmüş ve hatta bir parça acıma hissinin yeşermiş olduğu ifadelerle karşılaşıyorsun. Yine de, amacın uğruna motivasyonunu üst seviyede tutuyor ve yaklaşık yarım gününü alan bir araştırmanın sonunda, kafana bazı isimler kazınmış oluyor.

Soluklanmak ve biraz da dinlenmek adına odana çekildiğin sırada, aklına kazınan tüm bu isimleri tek tek zihninden geçiriyor ve onlarla ilgili tek cümleye indirgeyebildiğin düşüncelerini gözden geçiriyorsun.

Gaimus; Sadakatin Sefaleti Birliği üyesi olduğunu öğrendiğin, vahşi bir erkek savaşçı.
Marliam; Kraliyet Savaşçıları Birliği üyesi olduğunu öğrendiğin, güçlü bir erkek savaşçı.
Qhitu; Koruyucular Birliği üyesi olduğunu öğrendiğin, zarif bir kadın savaşçı.
Sadin; Aludir Ordusunda komutanlık yaptığını öğrendiğin, disiplinli bir erkek savaşçı.
Clarci; Aludir Ordusunda görev yaptığını öğrendiğin, hoyrat bir erkek savaşçı.
Thauthe; Aludir Eğitim Bölüğü 4. Takım Kaptanı olduğunu öğrendiğin, otoriter bir kadın savaşçı.
Cadibou; Aludir Eğitim Bölüğü 5. Takım Kaptanı olduğunu öğrendiğin, vurdumduymaz ve asi bir kadın savaşçı.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 13 Jun 2024, 05:00
by Zenahpuryu
Üs içinde gördüğüm saygılı ve yardımseverler tavırlara karşılık olarak aynı şekilde davranmaya çalışıyordum. Bu davranışların gönlümü okşadığı gibi, karşımdaki insanın da gönlünü okşamak istiyordum. Belki de bu süreçler içerisinde en güzel gelen şeylerden birisi insanlarla olan iyi ilişkilerimdi. İnsanlar hem benimle empati kuruyor, hem de kendilerine üzülüyorlardı. Bu konuları pek fazla konuşmadan geçiştiriyordum, genellikle kocaman gülümseyerek, "Hepsi atlatılır, Zen burada." diyerek cevap veriyordum. Onların yanlarında olduğumu, dimdik bir şekilde durduğumu bilmelerini ve hissetmelerini sağlamaya çalışmak, benim moralimi de yükseltiyordu. Görebildiğim her bir gülümseme, beni dost olarak gören her bir insan yaşadığım her bir acıyı sonuna kadar unutturuyor, neden burada olduğumu tekrardan hatırlatıyordu. Neden gitmediğimi, neden hala güçlenmeye çalıştığımı... Bunların cevabını kelimelerle veremiyor olsam da, her bir insanın yüz hatlarında bu cevapları buluyordum. Her bir gülümsemede bu cevapların daha da sağlam olduklarını hissediyordum.

Yine de, yaşadığım şeyleri tamamen göz ardı edemezdim. Daha güçlü olsaydım, daha güçlü olabilseydim belki de bu olanları durdurmak için daha fazla mücadele edebilirdim. Verdiğim mücadeleye geriye dönüp baktığımda, sadece ezildiğimi ve kendimi sürekli kaybettiğimi görmek dışında bir tecrübe bulamıyordum. İşin Eletha boyutunu bir kenara bırakırsak, daha Vadlena'yı bile yenecek gücü bulamamıştım. Bristran'ın dediği gibi, güçsüz olduğumu kabullenmem gerekiyor. Önüme düşen her bir mücadele içerisinde, güçsüzlüğümün farkında olmam gerekiyor. Bu farkındalık, beni en güçlü kişi tahtına oturtacak. Bu yüzden, merdivenleri adım adım tırmanmak zorundayım. Önce Vadlena'yı geçecek kadar güçlenmeli, sonrasında Eletha ile mücadele edebilecek kadar yukarıya çıkmalıyım. Her zaman, her zaman daha yükseği hedeflemem gerekiyor, önce göklere tırmanmalı, sonra daha da yükseğe gitmeliyim.

İnsanlardan öğrendiğim isimleri birer birer aklımdan geçirdim. Hepsinin farklı farklı özellikleri olduğu söylendi, ancak tam olarak nasıl bir dövüş tarzları olduğunu bilmiyorum. Yine de, aralarından en çok ilgimi çeken kişi Gaimus olmuştu. Vahşi bir savaşçı olmak, belki de stratejik mücadele ile düşünüldüğünde en zıt olabilecek dövüş stiliydi. Beni yukarıya çıkarabilecek şey ise tam olarak buydu. İki zıt kutupu birleştirmeyi başarabilirsem, yeteneğimi çok üst seviyelere çıkarabilirdim. Şimdilik, zihnimin içinde dolaşan vahşilik terimi, belki de zihnini en son kullanacağın dövüş stili olarak aklımda canlanıyordu. Üstelik, Vadlena'nın stilini gördükten sonra bu düşüncem daha da netleşiyordu. Ancak biraz daha emindim, bu iki zıt kutupu birleştirmeyi başarmak istiyordum. Stratejik hamlelerle ilerleyebilen, zihniyle savaşan vahşi bir savaşçı olmanın, beden bedene mücadelede beni rakipsiz bir duruma getireceğini düşünüyordum. Bu yüzden önceliğimi Gaimus ile görüşmeye vermek istiyordum. Onun nerede olduğunu belki de Rarona'dan öğrenebilirdim, hem onu tekrardan görmek için bahanem de olurdu.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 16 Jun 2024, 08:27
by GM - Dimensio
Off Topic
Kurgu itibariyle Rarona ile tanışmanız bu konudan sonra gerçeklemiş sayılmaktadır. Yani, bu konuda geçen olaylar yaşandıktan sonra güncel GM'li konu yaşanmış kabul edilecektir. Bu nedenle RP'nizin son kısmında değişiklik yapmanız gerekmektedir.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 21 Jun 2024, 06:58
by Zenahpuryu
Üs içinde gördüğüm saygılı ve yardımseverler tavırlara karşılık olarak aynı şekilde davranmaya çalışıyordum. Bu davranışların gönlümü okşadığı gibi, karşımdaki insanın da gönlünü okşamak istiyordum. Belki de bu süreçler içerisinde en güzel gelen şeylerden birisi insanlarla olan iyi ilişkilerimdi. İnsanlar hem benimle empati kuruyor, hem de kendilerine üzülüyorlardı. Bu konuları pek fazla konuşmadan geçiştiriyordum, genellikle kocaman gülümseyerek, "Hepsi atlatılır, Zen burada." diyerek cevap veriyordum. Onların yanlarında olduğumu, dimdik bir şekilde durduğumu bilmelerini ve hissetmelerini sağlamaya çalışmak, benim moralimi de yükseltiyordu. Görebildiğim her bir gülümseme, beni dost olarak gören her bir insan yaşadığım her bir acıyı sonuna kadar unutturuyor, neden burada olduğumu tekrardan hatırlatıyordu. Neden gitmediğimi, neden hala güçlenmeye çalıştığımı... Bunların cevabını kelimelerle veremiyor olsam da, her bir insanın yüz hatlarında bu cevapları buluyordum. Her bir gülümsemede bu cevapların daha da sağlam olduklarını hissediyordum.

Yine de, yaşadığım şeyleri tamamen göz ardı edemezdim. Daha güçlü olsaydım, daha güçlü olabilseydim belki de bu olanları durdurmak için daha fazla mücadele edebilirdim. Verdiğim mücadeleye geriye dönüp baktığımda, sadece ezildiğimi ve kendimi sürekli kaybettiğimi görmek dışında bir tecrübe bulamıyordum. İşin Eletha boyutunu bir kenara bırakırsak, daha Vadlena'yı bile yenecek gücü bulamamıştım. Bristran'ın dediği gibi, güçsüz olduğumu kabullenmem gerekiyor. Önüme düşen her bir mücadele içerisinde, güçsüzlüğümün farkında olmam gerekiyor. Bu farkındalık, beni en güçlü kişi tahtına oturtacak. Bu yüzden, merdivenleri adım adım tırmanmak zorundayım. Önce Vadlena'yı geçecek kadar güçlenmeli, sonrasında Eletha ile mücadele edebilecek kadar yukarıya çıkmalıyım. Her zaman, her zaman daha yükseği hedeflemem gerekiyor, önce göklere tırmanmalı, sonra daha da yükseğe gitmeliyim.

İnsanlardan öğrendiğim isimleri birer birer aklımdan geçirdim. Hepsinin farklı farklı özellikleri olduğu söylendi, ancak tam olarak nasıl bir dövüş tarzları olduğunu bilmiyorum. Yine de, aralarından en çok ilgimi çeken kişi Gaimus olmuştu. Vahşi bir savaşçı olmak, belki de stratejik mücadele ile düşünüldüğünde en zıt olabilecek dövüş stiliydi. Beni yukarıya çıkarabilecek şey ise tam olarak buydu. İki zıt kutupu birleştirmeyi başarabilirsem, yeteneğimi çok üst seviyelere çıkarabilirdim. Şimdilik, zihnimin içinde dolaşan vahşilik terimi, belki de zihnini en son kullanacağın dövüş stili olarak aklımda canlanıyordu. Üstelik, Vadlena'nın stilini gördükten sonra bu düşüncem daha da netleşiyordu. Ancak biraz daha emindim, bu iki zıt kutupu birleştirmeyi başarmak istiyordum. Stratejik hamlelerle ilerleyebilen, zihniyle savaşan vahşi bir savaşçı olmanın, beden bedene mücadelede beni rakipsiz bir duruma getireceğini düşünüyordum. Bu yüzden önceliğimi Gaimus ile görüşmeye vermek istiyordum. Onun nerede olduğunu öğrenmek için Bristran'a sormayı planlıyordum ilk olarak, o bilmiyorsa Sadakatin Sefaleti adlı birliğin lideri olan Rarona Hanım'a sorabilirdim. Muhtemelen kendi liderleri daha iyi bilirdi yerini, ancak kendi patronuma sormaktan da zarar gelmez diye düşünüyordum.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 25 Jun 2024, 09:34
by GM - Dimensio
Daha önce Bristran ile konuşma imkanı bulduğun odasına giderek Gaimus denilen kişiyi bulmayı umuyorsun. Adımların seni kısa sürede Bristran’ın bulunduğu odaya ulaştırdığında, kapısını tıklıyor ve içeriden gelen Bristran’ın tok sesiyle birlikte odaya giriyorsun. Bristran masasında oturmuş ve önündeki kağıtlarla ilgilenir gibi görünürken, seninle göz göze geldiği anda başta kim olduğunu anlamamış gibi kağıtlara geri dönüyor, ancak hemen ardından bir anda kafasını kaldırıp hafifçe gülümsüyor. Dikkatini tamamen sana çevirmiş gibi görünen Bristran eliyle seni önündeki sandalyelerden birine davet ederken “Zen… Seni hangi rüzgar buraya attı acaba?” diye soruyor. Bristran’ın bu sorusu üzerine kafandan geçenleri dile getirip Gaimus’un ismini vermenle birlikte Bristran’ın yüzünün asıldığını rahatlıkla görebiliyorsun. Bristran aldığı birkaç derin nefesin ardından ellerini masanın üstüne koyup sana doğru yanaşırken “Elbette en iyilerle çalışmanı ve güçlenmeni isterim. Ancak bunu birliğimizdeki biriyle yapman daha doğru olmaz mı? Ayrıca Gaimus… Nasıl desem…” diyor. Bir süre kafasında kelimelerini tartan Bristran “Gaimus… Sana uygun biri midir emin değilim. En basit haliyle onun için kafayı yemiş diyebilirim. Pek birilerine eğitim verecek biri de değildir kendisi. Bu yüzden, sormak durumundayım Zen… Gerçekten Gaimus denen adamla tanışmak ve ondan eğitim almak istediğine emin misin?” diyor.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 25 Jun 2024, 12:41
by Zenahpuryu
Patron önemli kağıt işleriyle uğraşırken aniden odasına girmiş olmalıydım ki, odasına girdiğimde göz göze geldik ancak kağıtlara geri döndü. Bristran tanımadığı adamlar olunca bir şey demeden bir anda ilgilendiği işe geri mi dönüyordu? Ne kadar ilginçti. Birkaç saniye sonrasında hemen kafasını kaldırıp hafifçe gülümsemişti. Eliyle önündeki sandalyelere verdiği davete icabet etmiş ve sandalyeye oturmuştum. Ona buraya beni hangi rüzgarın attığını anlatmaya başlamış ve Gaimus denen adamdan eğitim alacağımı söylemiştim. Patronun yüzünün asılması onun açısından pek iyi bir seçim yapmadığımı gösteriyor gibiydi. Bana doğru yanaşıp, en iyilerle çalışmamı ve güçlenmemi isteyeceğini söylemişti. Yine de bunu birliğimizdeki biriyle yapmamın daha doğru olup olmadığını sorguluyordu. Yine de asıl konu Gaimus'la alakalı gibiydi, zira Gaimus'un bana uygun olup olmadığından emin değildi. Çok basit bir şekilde, onun kafayı yemiş birisi olduğunu ve birilerine eğitim verecek biri de olmadığını söylüyordu. Tam bu yüzden, gerçekten Gaimus'la tanışıp ondan eğitim almak konusunda emin olup olmadığımı sorgulamıştı patron.

Başta onun nasıl biri olduğunu bilmediğim için pek emin değildim, gidip tanışmayı ve gözlem yapmayı planlıyordum ancak Bristran'la konuştuktan sonra emin oldum. Benim eğitim almam gereken adam bu adam olmalı. "Patron, bu konuda eminim." Dedikten sonra gülümsedim. "Buraya gelmeden önce sadece onunla tanışmayı planlıyordum. Ancak sen onun kafayı yemiş birisi olduğunu söyledikten sonra eğitim almaya emin oldum." Kısa bir süre kafamda kelimelerimi toparladım. Ona bu durumu açıklamam gerekiyordu. "Gaimus gibi birkaç kişi hakkında da bilgi aldım. Ancak Gaimus'ta bu kadar diretmemin sebebi kendisinin vahşi bir savaşçı olduğu söylentisiydi. Şimdi sen kafayı yemiş dediğinde, daha da emin oldum. Benim eğitim almam gereken kişi o. Bunun sebebi, aslında tam bir zıt kutup olması." Dedim. Sonrasında sağ işaret parmağımı şakağıma götürdüm. "Güç buradan başlar. Vadlena ile kavga ettiğimizde bunu çok daha iyi anladım. Bir savaş esnasında insan zihnini ehlileştirmeli ve zihnini de aktif olarak savaşa sokmalı. Vücudunu ve zihnini birleştirebilen bir savaşçı, güçlü bir savaşçıdır. Aynı zamanda, vücudu da güçlü olmalı. Fiziksel ve zihinsel olarak, gücünü arttırmalı." Dedim. Bunlar benim şahsi çıkarımlarımdı.

"Buradaki olay ise, Gaimus'un muhtemelen fiziksel gücünü aktif olarak kullanması ve vahşi bir savaşçı olarak düşünmeye fırsat vermeden ve düşünmeden saldırılarını yapması. Onun dövüş tarzı hakkında bir bilgim yok, vahşi bir savaşçı olduğu söylentisi beni bu yönde düşünmeye itti. Eğer düşüncelerim doğruysa, dediğim gibi fiziksel gücünü fazlasıyla aktif olarak kullanıyor olmalı. Zihnini kullanarak dövüşen birine göre zıt bir kutupta dolanıyor." Birkaç saniyelik es verdim. "Ben de düşündüm. Hem zihnimi ehlileştirebilirsem, hem de vahşi bir şekilde dövüşebilirsem ve birbirine zıt bu iki kutbu birleştirebilirsem, en güçlü Aludir olma yolunda büyük bir adım atmış olacağım. İki kutbu da elinde tutan adam olarak, gücümün üstüne güç katmış olacağım." Keskin ve kendimden emin gözlerle Bristran'ın gözlerine kilitlendim. Bu fikrimin doğru bir fikir olduğunu düşünüyordum. "Gaimus'un vahşiliği altında kırbaçlanırken, zihnimi ehlileştirmek için kendimi daha fazla zorlayacağımdan eminim, belki de o vahşilikte bir dövüşe zihnim bile yetişmeyecek. Ancak ben yetişene kadar zorlayacağım. Hem hiç düşünmeden, fırsat vermeden saldıran vahşi bir savaşçı gibi olacağım, hem de her hareketini an içerisinde planlayan, stratejik bir savaşçı. İkisi de benim gücüm içerisinde buluşacak, benim gücümle kudretlenecek." Konuşmam bittiğinde, Bristran'ı dinleyecektim. Onun fikirlerine önem verdiğimden, eğer bir tavsiyesi varsa dikkatle dinlemeyi planlıyordum.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 01 Jul 2024, 12:05
by GM - Dimensio
Bristran ağzından çıkan cümleleri dikkatli bir şekilde dinlemeye başlıyor. Sen konuştukça, sanki sen daha işin sonuna gelmeden fikirlerini bulmaya çalışır gibi yer yer bakışlarını kısıklaştıran Bristran, konuşmanı hiç bölmeden bitirmene olanak tanıyor. Cümlelerin sonlandığında ise, Bristran’ın yüzünde memnuniyetsizlik ile hazzın karışımı bir ifadenin dolanmaya başladığını görebiliyorsun. Bunun iyi bir şey mi yoksa kötüye yorman gereken bir durum mu olduğunu anlamaya çalıştığın esnada ise Bristran tok bir kahkaha atarak kendini koltuğunda geriye yaslıyor. Odayı inleten tok kahkahalarla birlikte bakışlarını senden ayırmayan Bristran “Zen… Ne demeliyim ki?” diyor. Ardından kahkahalarını bastırmak için birkaç derin nefes alan Bristran “En üste çık Zen! Kanatların olmadan uçabileceğini göster! Ciğerlerin parçalanmışken nefes alabileceğini… Ayakların tutmazken koşabileceğini… Ruhun azgın alevlerle eriyip giderken, yumruklarının buz gibi donuk olduğunu… Bir kez daha Zen, bir kez daha!” diyor. Bu sözlerinden sonra ise dikleştirdiği omuzlarıyla birlikte duyduğu gurur ile geleceğe dair merakını harmanlayan Bristran “Bir kez daha Zen… Öldüğün zaman dahi yaşayabildiğini herkese göster!” diyor.

Bristran’ın ağzından coşkulu bir şekilde çıkan bu cümleler, adeta kendi varlığını içine katmış gibi kulaklarına gelirken, Bristran “Derhal Gaimus’un nerede olduğunu öğrenip sana bildireceğim.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise Bristran sanki kendi hayatında yeni bir sayfa açılmış gibi heyecanlı ve mutlu bir şekilde gözlerinin içine bakmaya başlıyor. Bununla birlikte, şimdilik burada işinin bittiğini de odaya çöken sessizlikten anlayabiliyorsun.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 01 Jul 2024, 14:34
by Zenahpuryu
Bristran, her bir cümlemi ve her bir kelimemi sonuna kadar dinlemiş, sözümün arasına hiçbir şekilde girmemişti. Ara sıra onun bakışlarından fikirlerimi bulmaya çalıştığını görebiliyordum, yine de konuşmama devam ediyordum. Ağzımdan çıkan her şey sonlandığında yüzünde memnuniyetsiz bir ifade ile hazzın karışımını görmek, bunun iyi mi kötü mü olduğunu düşündürtüyordu. Gaimus'un deli olduğu konusunda ve ona gitmemem, kendi birliğimden birisini bulmam gerektiği konusunda diretecek miydi, yoksa fikirlerim ona tamamen mantıklı mı gelecekti emin değildim. Onun eleştirisine sonuna kadar açıktım, ancak tam olarak neyi düşündüğünü kestiremiyordum. Patronun tepkilerini tahmin etmek bazen gerçekten zorlayıcı oluyordu. Ancak ben bunları derinlemesine düşünmeye kalmadan, Bristran tok bir kahkaha ile bütün odayı inletmeye başlamıştı. O kahkaha attıkça ben de neye kahkaha attığını bilmediğim için gülümsemeye başlamıştım, onun kahkahasına eşlik etmeye çalışıyordum gülümseyerek. Bristran kahkahalarını bastırmak için birkaç derin nefes aldıktan sonra, ağzından çıkan her bir kelime kalbimin küt küt atmasına sebep oldu.

Bristran'ın söylediği her bir cümle, içimdeki alevi harlamaya ve kanımın kaynamasına sebep oluyordu. Bristran'ın cümlelerinin hepsi kulağımın içinden zihnime aktarıldığı andan itibaren heyecandan ve sevinçten tüm vücudum titremeye başlamıştı. En güçlü olan olmalıydım, bu yolda her şeyimi ortaya koymak zorundaydım. Öldüğüm zaman dahi yaşayabildiğimi herkese göstermem gerekiyordu. Suratımdaki gülümseme, güce olan açlığımı ve heyecanımı gösteriyordu. Keskin gözlerimle Bristran'ın gözlerinin içine bakıp, "Herkese öldüğüm zaman dahi yaşayabildiğimi göstereceğim." diyerek karşılık verdim. Dişlerim birbirlerine kenetlenmiş gibiydi, kanımın kaynadığını ve bedenimin böylesine kasıldığını hatırlamıyordum hiç. Bristran'ın beni bu denli gaza getirmiş olması, onu gözümde daha saygıdeğer bir adama dönüştürüyordu.

Benim cümlemden sonrasında Gaimus'un nerede olduğunu öğrenip bana bildireceğini söylemişti. Ancak onda gördüğüm bir başka diğer şeyse, sanki kendi hayatında bir yenilik yaşıyor gibi heyecanlı ve mutluydu. Belki de benim bu yolda bu kadar kararlı olmam ve aslında bir bakıma akıl hocam olarak onun arkamda duruyor olması onu mutlu ediyordu. Odaya çöken sessizlik ve heyecanımın artışı ile birlikte ayağa kalktım. Kapıya doğru yönelmeden önce, samimi bir şekilde gülümsedim kapının kulpunu tutarken. "Patron, bana ilk karşılaştığımızda, 'Ancak bir husus var Zenahpuryu, en güçlü, hükümdarımız şüphesiz ki bu sıfata naildir. Ancak onun dışında eğer böyle biri olsaydı, organizasyonumuzun adında Birlik kelimesi geçmesine gerek kalır mıydı?' Diye sormuştun ve ben de cevap vermemiştim, hatırlıyor musun?" Dedikten sonra daha da büyüdü gülümsemem, kulpu çevirip kapıyı hafifçe açtıktan sonra konuşmaya devam ettim. "Bir gün, insanların dilinde Zenahpuryu ismi dolandığında, tavernalarda Zenahpuryu adına şarkılar söylendiğinde, Zenahpuryu'nun hikayeleri çocuklar için efsaneye dönüştüğünde, bu sorunun cevabı daha net olacak." Dedim. Başımla saygılı bir selam verdikten sonra, Gaimus hakkında haber almak için biraz vakit öldürmeye karar verdim. Sanırım etrafta gezip, dolanıp insanlarla sohbet edeceğim. Vakit geçirmenin en iyi yolu, insanlarla tanışmak, sohbet etmek ve kaynaşmak.

Re: Saf Güç (Zenahpuryu - KGK)

Posted: 02 Jul 2024, 12:45
by GM - Dimensio
Sözlerine karşılık Bristran’ın gururlu ve heyecanlı bir şekilde seni onaylarcasına kafasını sallamasının ardından, Bristran’ın bulunduğu odadan çıkıyor ve üsteki diğer kişilerle sohbet etmek için hareketlenmeye başlıyorsun. Sohbet için birkaç kişiyi bulmanla birlikte, yaklaşık yarım saat kadar süren bu sohbetiniz esnasında, yüzü tanıdık olan bir kişi yanına kadar geliyor ve “Zenahpuryu Bey!” diyerek dikkatini çekmeyi başarmasının ardından “Beni Efendi Bristran gönderdi. Gaimus şu an mutfaktaymış… Yolu bilmiyorsanız eşlik edebilirim.” diyor. Üste geçirdiğin zamanlardan dolayı, mutfağın üssün bodrum katında olduğunu, bu odanın hemen yanında bir depo ve bu depodan da dışarıya açılan bir kapı bulunduğunu biliyorsun. Ancak söz konusu kapıdan çıkış yapmanın yasak olduğu, kapının sadece mal veya malzeme geldiğinde açıldığı hususu da aklının bir köşesinde oluyor. Bunun yanında, “Tontiş” olarak adlandırdığın şefin de mutfakta olabileceği düşüncesiyle zaten bildiğin bu yere gitmek için vakit kaybetmiyorsun. Konuştuğun kişilerle ayak üstü vedalaşarak, doğrudan mutfağa ilerliyor ve birkaç dakika içerisinde mutfağa varıyorsun.

Mutfaktan gelen güzel yemek kokuları iştahını ziyadesiyle kabartmaya başladığında, mutfağını iki yana açılan giriş kapısından içeriye giriyorsun. İçeriden gelen tempolu bağırışlar, bugüne kadar pek de alışık olmadığın türden sesler oluyor. Bununla birlikte, normal zamanlarda bol bol çıkan tabak çanak sesleri yerine, şu anda insanların “Hadi!”, “Devam!” ve “Durma!” gibi tezahürat niteliğindeki sözleri de, bu ortam için anlamsız bir detay gibi görünüyor. Nitekim, bakışlarını ocakların bulunduğu sol tarafa çevirdiğinde, neredeyse mutfakta çalışan tüm personelin üst üste çıkarak buraya toplanmış olduğunu ve heyecanla bir şeyler izlediklerini görüyorsun. Adımlarını bu kısma doğru yönlendirmenle birlikte “Gaimus!” sesleri de kulağına dolmaya başlıyor ve ocakların olduğu kısmı daire gibi çevrelemiş personellerin arasına girerek olan biteni izlemek istiyorsun. Ne var ki, karşındaki sahne bir anda gözlerinin tamamen açılmasına neden oluyor.

Ocağın hemen üzerinde bir kazan… Kazanda fokur fokur kaynayan su… Kaynayan suya iki kolunu dirseğine kadar sokmuş kızıl saçlı bir adam… Tüm bu görüntüler, gerçeklik algının kırılıp bir masalın içindeymiş gibi hissetmene neden olurken, üzerinde herhangi bir kıyafet bulunmayan ve son derece kaslı, alt kısmında ise siyah bir eşofman bulunan 190 santim boylarında, hafif kirli sakallı adamın iki kolunun nasıl kaynar suyun içinde tuttuğuna anlam veremiyorsun. Adamın gerilmiş yüz hatlarına rağmen acı duyduğuna dair bir ibare görmemek seni daha da şaşırtırken kalabalığın içindeki bir personel “5 dakika oldu lan!” diyor. Bu sözle birlikte kızıl saçlı adam yüzüne keskin bir gülümseme yerleştirip kollarını yavaşça kaynar sudan çekerken “Ne oldu amına ko’duklarım! Şimdi istediğim yemeği yapıyo' musunuz yapmıyo' musunuz söyleyin bakalım!” diyor. Personeller gördüklerine inanamaz bir şekilde ocağın etrafından yavaşça ayrılmaya başlarken personellerden biri “Tamam, iş başa düştü o zaman! Nerede bu hayvan Gaimus?” diye soruyor. Bu aşamada Gaimus olduğundan emin olduğun kızıl saçlı adam kollarından akan suyu eliyle zemine doğru süpürür gibi yaparken, Gaimus’un kollarında neredeyse kızarıklık bile olmaması dikkatini çekiyor. Gaimus işini bitirmesinin ardından “Deponun girişine koydum.” diyor. Ancak bu cevaba memnun olmayan personel “Ya, her yer kan olmuştur be! Bir de onları mı temizleyeceğiz!?” diye sitem etmesi üzerine, Gaimus haşin bir bakışla personele bakıp “Ne kanı amına ko’duğum! Boğdum hayvanı! Boşa akıtır mıyım lan o kanı?” diyor. Aldığı cevaba tüm gördüklerinden daha fazla şaşırmış gibi görünen personel “Koca domuzu boğdun mu?” diye sorarken, Gaimus “Lan pişir’cen mi yoksa çiğ mi yedirc’en!?” diyor hiddetli bir şekilde. Personel bu cevapla birlikte omuzlarını silkip deponun yolunu tutmaya başlarken, Gaimus bir anda bakışlarını sana çeviriyor ve “Sen ne dikiliyo’n lan yarma!?” diyor yüzüne memnuniyetsiz bir ifade yerleştirerek.

Gaimus
Image